/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    0
    192.233 km gösteriyordu artık km saati. artık direksiyonu sola kırıp yoluma devam etmeliydim. ancak yolu göremiyordum ve aniden direksiyonu sola kırdım. refüje girdiğimin farkındaydım ve her an ağaca çarpabilme durumuna karşı sol kolum alnımın üzerindeydi. döndüğüm yerin yol olmadığı çok açıktı ve az önceki yola paralel konuma gelip arabanın hareketleriyle yolun hizasını bulmaya çalışıyordum. o sırada şiddetle sarsılan araba bir anlık düzlüğe girdi ve kısa bir süre sonra tekrar sarsılmaya başladım. yol arkamda kalmıştı, frene abandım güç bela durabildim. geri geri gidip aklımda kaldığı kadarıya yola ulaştım. bu heyecandan sonra artık yola devam edip gilberto'yu bekleceğim yere ulaşmam gerekiyordu. gilberto'nun başarsız olacağına dair kuşkum yoktu, ilk gördüğüm anda kusursuz olduğunu anlamıştım.
    ···
  2. 27.
    0
    devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      +1
      Kanka bu hikaye gerçek mi kurgu mu yoksa kitaptan alıntı mı merak ettim
      ···
  3. 28.
    0
    Reserved
    ···
  4. 29.
    0
    Rezerved
    ···
  5. 30.
    0
    Birazdan başlayacağım.
    ···
  6. 31.
    0
    Devam panpa
    ···
  7. 32.
    0
    gilberto'yu bekleyeceğim yere neredeyse gelmiştim. polisleri atlatmış olmama durumuna karşın arabayı terk edecektim ve dışarıda bekleyecektim. arabayı bir benzin istasyonuna çektim ve yolun karşısına geçip karanlık bir duvar dibinde sigara yaktım. henüz yarısına bile gelmemişken beyaz bir araba benzinliğe girdi. taksi olup olmadığını anlayamıyordum ama inenin gilberto olduğunu anlamıştım. galiba plan sonuç vermişti.
    ···
  8. 33.
    0
    hemen yolun karşısına geçtim. gilberto anahtarları istedi. elinde tahmin ettiğim gibi 2 buçuk paket mal vardı. soru sormak istemiyordum, tabi ki bu beni güçsüz gösterirdi ancak malı nasıl paylaşacağımızı da bilmiyordum. polisler -en azından alberto- beni arıyor olmalıydı. bu demekti ki artık eve gidemezdim. 2 buçuk paket mal bir yerden başlamak için yeterliydi. artık tek sorun gilberto'ydu benim için. onun işini bitirmeli miydim, yoksa anlaşma yoluna mı gitmeliydim? eğer öldüreceksem nerede, ne zaman öldürecektim, cesedi nasıl ortadan kaldıracaktım; eğer anlaşma yapacaksam ona nasıl yaklaşmalıydım, yarısını mı istemeliydim? bu sorular kafamı meşgul ederken gilberto'nun evinin sokağına girmiştik bile. ikimizin de biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı, malların ne olacağını daha sonra konuşacaktık. eve girdik, bana kalacağım odayı gösterdi ve başka bir şey söylemeden odadan çıktı. direkt yatağa attım kendimi, bir süre uyuyakalmışım. adrenalinin hissettirdiği susuzluk hissiyle uyandım. odadan çıktım, gilberto'nun odasının kapısı kapalıydı. mutfağa yöneldim. mallar masanın üstündeydi.
    ···
  9. 34.
    0
    iyi gidiyor devam et.
    ···
  10. 35.
    0
    birazdan devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      dıbına sıçtığım birazdan demişsin 3 gündür bi gibim yok
      Yaz amk çok iyi gidiyor her girdiğimde bu başlığa giriyorum
      ···
    2. 2.
      0
      okumuyorsunuz diye yazmıyodum pardon, yazayım o zaman.
      ···
  11. 36.
    +1
    üç seçeneğim vardı; gilberto'yu öldürüp malları kaçırabilirdim. bu sayede beni tanıyan bir sosyopattan kurtulmuş ve yeterli miktarda mala sahip olmuş olabilirdim. gilberto'yu öldürmeden sessizce malları alıp kaçabilirdim. bu sayede gilberto'nun cesedini ortadan kaldırmak zorunda kalmazdım ancak peşime düşecek olmasından dolayı saklanmak zorunda kalırdım. son seçeneğim ise bir şişe su içip henüz soğumamış yatağıma geri dönmekti. eğer gilberto bana bi oyun oynuyorsa da suyuna gitmiş olurdum ve güvenini kazanırdım. yine de bir ortakla çalışma ve malları bölmek zorunda kalma fikri pek hoşuma gitmiyordu. gilberto'dan kurtulmanın yolunu bulmak zorundaydım ama şimdilik bunun için harekete geçmemem gerektiğini düşünüyordum. buzdolabından yarım litrelik bir pet şişeyi çıkarıp nefes almak için bile indirmeden hepsini içtim ve tekrar yatağa döndüm. 5-6 dakika uykuya geçmek için mücadele verdim ama başarılı olamadım. o sırada gilberto'nun odasının kapısı açıldı. ayak seslerinden anladığım kadarıyla odama doğru geliyordu. silahın emniyetini açtım, yastığımın yanına koydum ve gözlerimi kapattım.
    ···
  12. 37.
    +1
    odanın kapısını çalmadan içeri girdi. eğer beni uyandırmak için girdiyse, birkaç saniye içinde ses çıkarmalıydı, aksi halde yanıma kadar gelip beni vurmak istiyor olmalıydı. gözlerim kapalıyken sesleri daha iyi algılıyordum, iki adım daha atarsa yorgan ile gizlediğim tabancamı çıkarıp hızlıca ateş etmem gerekecekti. uyuduğumu düşünmüş olacağı için çok iyi refleks gösteremeyecek ve bu sayede ben avantajlı olacaktım. nefesimi tuttum ve birkaç saniye içinde atacağı adım sayısını dinlemeye çalıştım. neyse ki o anda 'uyan artık' dedi. rol yaptığımı anlamaması için bir kez daha seslenmesini bekledim. 'hey' dedi, gözlerimi açtım. elinde silah yoktu. 'kalk ve mutfağa gel, yarın ilk iş günümüz olacak, plan yapmalıyız' dedi ve odadan ayrıldı.
    ···
  13. 38.
    +1
    lavaboya gidip yüzümü yıkadım. mutfaktan kahve kokusu geliyordu. yanına gittiğimde kahvaltı hazırlıyordu. bana dönüp 'roma'da kokain satışı hakkında bildiklerini anlat' dedi. kokain konusunda tecrübesizdim, bugüne kadar hep bir bölge belirleyip turist gençlere marijuana satmıştım. kokain biraz daha yüksek yaş ve dolu cüzdanlara hitap ediyordu. 'flaminio stadyumu'nun altında piazza ankara'da turistlere satış yapılabilir, roma termini'de 3 adamım var bu iş için, hepsi de sağlamdır' dedim ancak bu işte gilberto'ya ihtiyacım olduğunu anlamıştım. 'benim daha büyük bir planım var, vatikan'a ne dersin?' dedi. önce biraz irkildim ancak vatikan'da kokain alacak parası bol insan bulmak daha kolaydı ayrıca roma'yı italyan polisleri koruyorken vatikan'ı isviçre muhafızlarının koruması bölge avantajını bize geçiriyordu. yine de 'nasıl olacak o iş' dedim. elinde 2 buçuk torba mal bulunduran herkesin direkt vatikan'da iş yapabilecek olması imkansız bi durumdu. gilberto'nun orayı hedef göstermesi, bu işte yeni ve küçük olmadığını ispatlar gibiydi.
    ···
  14. 39.
    +1
    sonra devam edeceğim.
    ···
  15. 40.
    +1
    Ya Allah allaaaah daşşşak mı geçiyorsun yaz okuyoruz işte
    ···
  16. 41.
    +1
    insanlığın en büyük zaafı sabırsızlıktı. öyle ki cennetten de sabırsızlığımız yüzünden kovulmuştuk. ilk insanlardan beri içimizde var olan sabırsızlığı zamanla içimizden atamasak da dizginlemeyi başarabilmiştik. sosyopatları normal insanlardan ayıran en büyük özellik de buydu. onlar asla içgüdülerine gem vuramazlardı ve pek çoğunu ele veren de sabırsızlıkları olmuştu. gilberto da şüphesiz bir sosyopattı. bu yüzden kendisine soru sorulmasından muhakkak rahatsızlık duyacaktı. soru sormayı seven biri değildim ancak gilberto'nun sırrını çözebilmek için ona bir oyun oynamam gerekiyordu. 'neden biraz daha beklemiyoruz satış için, bu işi yarın yapacak olmamız biraz acele ve amatörce olmaz mı' diye soracaktım. eğer sert bir cevap verirse sosyopat olmasının getirdiği sabırsızlıktan dolayı yapmamızı istediğini düşünüp rahatlayacaktım. ancak yatıştırıcı ve mantıklı bir cevap verirse ortada bir oyun olduğunu sezecektim.
    ···
  17. 42.
    +1
    tabağı mutfak tezgahına koyarken meraklı ve şüphe uyandırmayacak bir sesle soruyu sordum. 'ne kadar erken başlarsak o kadar iyi, boş bir bölge varken değerlendirmek lazım. başkasına kaptırmaya niyetim yok, senin var mı?' diye cevapladı. sanırım kuşkulanmam gerekiyordu. gilberto'nun daha büyük bir oyunu vardı ve bunu benden gizliyordu.
    'sanırım haklısın' dedim ve odama doğru yöneldim. şu ana kadar tepki vermemesi için neden benimle birlikte çalışmak istiyorsun diye soramadım ancak polislerden kurtulmuş olmamın onu etkilemiş olacağını düşünüyordum. sanırım artık bir sosyopatın ellerindeydim ve geri dönüşüm yoktu.
    ···
  18. 43.
    +1
    güneş doğuyordu. buzdolabından bir bira çıkardım, bir de sigara yakıp bugünün benim için ne kadar önemli olduğunu düşünüyordum. anlamsız bir neşe vardı içimde. sanki her şey daha iyiye gidecekmiş, gilberto'dan hiç ayrılamayacakmışım gibi hissediyordum. bir gün o ölürken sol elimde bir kadeh ve sağ elimde onun elinin olacağını hissediyordum. belki de yıllar önce tüm ailesini ve sonunda da kendisini vuran babam, bir sosyopatın bedeninde tekrar dirilmişti.
    odasının kapısı açıldı. doğruca benim odama gelip 'uyumadın mı hiç?' diye sordu. heyecanlı olduğumu düşünmesin diye yeni uyandığımı söyledim. 'umarım uykunu iyi almışsındır, bugün senin için büyük bir gün olacak' dedi ve gülümseyerek odadan ayrıldı. yanına gittiğimde 'hazırlan, kahvaltıyı daha sonra yapacağız' dedi. zaten hazır olduğumu söyledim ve kısa süre sonra evden ayrıldık. arabada piazza ankara'dan ne haber diye sordu. 'ekmek kırıntılarıyla doymayacağımızı söylemiştin' dedim, ikimiz de güldük ve yol boyu tek bir kelime daha etmedik. arabayı via ottoviano'ya bırakıp vatikan'a doğru yöneldik. 'burada ayrılacağız, s. pietro'da bir adam yanına gelecek ve malın bir kısmını test amaçlı senden alacak. malı verdikten sonra arabanın yanında tekrar buluşacağız. planın geri kalanını dönünce anlatacağım' dedi. dikkat çekmemek için ağır adımlarla vatikan'ın girişine doğru yöneldim.
    ···
  19. 44.
    +1
    ceketimin sol cebinde çeyrek paket kokain vardı. sanırım tanrı, beni daha fazla günahkar hissettirebilmek için bu şekilde vatikan'a da girmemi istemişti. babama duyduğum nefret ve anneme duyduğum özlemden başka bir şey hissetmiyordum ona karşı. günah çıkarmak için gelen hristiyanlar ve fotoğraf çekmek için gelen japonların arasından sıyrılıp posta arabasının arkasına yöneldim. kolonlardan birinin dibine oturup bi sigara yaktım. daha sonra hissettiğim tek şey sırtımdaki korkunç acı ve soğukluk oldu. sanırım oyuna getirildim memur bey. büyük gilberto oyununa.
    ···
  20. 45.
    +1
    gözlerimi yeni açtım. etrafa baktığımda hastanede olduğumu anladım. polisler olay hakkında bilgi almak istediler. bildiğim her şeyi anlattım. gilberto beni kullanmıştı. daha sonra bir tuzağa sürükleyip sırtımdan bıçaklatmıştı. her şeyi şimdi daha iyi anlıyordum. gilberto malların haberini almıştı. malları alıp adamın işini bitirmek istiyordu. emniyetteki köstebeği ona benim hakkımda bilgi vermişti. beni kullanıp malları alacak ve hiçbir polis onu görmediği için işlediği bütün suçlar benim üstüme kalacaktı. yakalandığımda üstümde bir miktar mal vardı ki, bu bütün suçun benim üstüme yıkılması için yeterli bir sebepti. gilberto'nun zeki biri olduğunu düşünüyordum ancak gilberto'nun tanrı kadar zeki olduğun fark edememiştim. hayatımda bir tek kişiye bu kadar kin beslemiştim ancak kendini öldürmüştü. artık intikam alacağım biri vardı. gilberto'yu öldürürken kanını şarabıma katıp içeceğim.
    ···