/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2 -1
    rahatsız edici zil sesiyle uyandım. kapıdaki her kimse gerçekten benden nefret ediyor olmalıydı ki bu kadar ısrarcı olabilsin. yataktan kalktım, ağır adımlarla odamdan çıktım ve gözümün ucuyla mavi odaya baktım. her şey yerli yerindeydi.
    uykumu alamamanın verdiği yorgunlukla kapıya yöneldim. kapı deliğinden baktığımda 2 italyan polisin gitmeye niyetleri olmadığını anladım. kapıyı açtığımda sert bir sesle 'iyi günler, evinizde yasal olmayan bitki yetiştirdiğiniz yönünde ihbar aldık, arama yapmamıza izin verir misin' diye çıkıştı polislerden biri. bozuk italyanca aksanıma dayanarak kendilerine daha da güvenen polislerden arama emrini göstermelerini istedim.
    bu tür her olayda arama emrinin istenileceğini bildikleri halde, başına buyruk hareket edip kahraman olmaya çalışan italyan polisleri, bu isteğim karşısında biraz afalladılar.

    (bkz: abcd hikayesinin bilgileri ve analizleri)
    ···
  1. 2.
    0
    içlerinden biri 'dilersek çok kısa sürede çıkarabiliriz ancak sonrasında sizi karakola zütürmek zorunda kalırız' diye yumuşayıp içeri girmenin yolunu bulmaya çalıştı. eğer suç işliyorsam, bunu yapmanıza minnettar kalırım dedim, biraz soğuk ifadeyle ayrıldılar.
    sözü geçen bir amirleri varsa, bu işleri hızlandırmak için savcı tanıdığı mutlaka olmalıydı. bu durumda yarım saat içinde arama emriyle gelmiş olurlardı. ancak yoksa, 2 saate yakın sürem vardı. mavi odayı boşaltmalıydım.
    ···
  2. 3.
    0
    aslında bir yolu daha vardı. teslim olmak. evet, teslim olmaya karar vermiştim. ve bu karar beni imparator yapan karar olmuştu.
    bir saate yakın bir süre sonra aynı iki polis tekrar geldi. içerde aradıkları şey olsa bile bir saatte çoktan boşaltmış olacağımı düşünüp, sisteme karşı kin duyuyorlardı. kahraman polis olma isteklerini mahkeme kararı olmadan arama yapamamaları engellemiştir. ancak ben o ödülü tekrar onlara vermiştim.
    içeri girdiklerinde mutfaktan aramaya başladılar. bulmaları zaman alacaktı belli ki, mavi odaya doğru koşup ve bitkileri gizliyormuş numarası yapıp onları bu odaya çektim ve daha kısa sürede yakalanmış olmanın haklı gururuyla 'umarım bu benim sonum olmaz' diye içimden geçirdim. polislerden biri beni kelepçeledi, diğeri ise telsizle 'bitkiler bulundu, adamı getiriyoruz buraya ekip yollayın' anonsu geçti.
    ···
  3. 4.
    0
    20 dakikaya yakın süren bir yolculuktan sonra kelepçeler çıkarıldı ve sorgu odasına indirildim. bu dakikadan sonra yaptığım her hareketi iyi düşünmeliydim. içeri 2 sivil polis girdi. birisi yaşlı diğeri ona nazaran daha gençti. iyi polis-kötü polis oyunu yapacaklardı belli ki. hep öyle olmaz mı zaten...
    yaşlı olan biraz daha nazik yaklaştı, genç olan ise kötü polis olmaya çalışıyordu. aklından geçirdiklerinin bir kısmını okuyabiliyordum heyecanı sayesinde. bu benim için iyi bir şeydi.
    ···
  4. 5.
    0
    iyi polis numarası yapan yaşlı polis, bitkileri nereden ve kimden temin ettiğimi sordu. diğer polis etrafımda dolanıyor ve her an fiziksel şiddet kullanabilecekmiş gibi görünmek istiyordu. bir şeyler yapma vaktim gelmişti.
    'yaptığınız iyi polis-kötü polis klişesinden haberim var, bu tür durumlarda herkes kötü polis olmak ister, demek ki bu durumda -genç olanı gösterip- siz daha kıdemlisiniz. isteklerimi yapmanız karşılığında elbette konuşacağım. yaşlı olan biraz bozulmuştu bu duruma. kıdemli olanın o olduğunu biliyordum ancak öncelikle birbirlerine karşı kendilerini kullanıp, zayıf pgibolojik durumlarından yararlanmak istiyordum. yaşlı olan, kıdemsiz dememin hissettirdiği öfke ile aslında kendisinin kıdemli olduğunu göstermeye çalışacaktı. genç olan ise kıdemli denilmenin gururuyla isteklerimi daha iyi karşılayacaktı.
    ···
  5. 6.
    0
    nedir isteğin diye sordu genç olan. saat sabah 10'du ve italyanlar sabahları cappuccino içerler. bir polisle başbaşa kalmak istediğim için 'öncelikle bir bardak americano fena olmazdı' dedim. sabah cappuccino istemeyen kişiler turistler veya italyan kültürüne yabancı kişiler olurdu, büyük lokmayı ele geçirdiğini düşünen yaşlı polis daha fazla dayanamayarak genç olana dönüp istediğimi gerçekleştirmesini söyledi. kaşlarını çatan genç polis oyunuma gelmişti ve amirinin dediğini yaptı. americano getirmesi belli bir süre alacaktı. artık ikinci oyunuma geçmemin vakti gelmişti.
    ···
  6. 7.
    0
    yaşlı olan bana doğru eğilip, ister anlat, istersen de yarına kadar bekle. ama yarın gelip yine aynı soruları soracağım ve boş yere burada bir gün beklemiş olacaksın dedi. henüz kozun kendisinde olduğunu düşünüyordu ama buna etmesine izin vermeyecektim. başımı kaldırdım ve 'buraya gelmeden önce avukatımı aradım, 1 saat içinde burada olacağını söyledi. 20 dakika yol, yarım saat sorgu odasında beklemem dersek, 10 dakikanız var beni konuşturmanız için. daha sonra bu konuşmaya avukatım da dahil olacak ve hiçbir şey öğrenemeyeceksiniz' dedim. artık koz bendeydi. 'ne istiyorsun' diye sordu. 'bir anlaşma' dedim. 'ben size bitkileri pazarlayanı, ülkeye sokanı ve bulunduranı söyleyeceğim, siz de savcıyla konuşup benim suçlamalarımı düşüreceksiniz.
    polis gözleri açtı. şaşırmıştı böyle bir teklif gelmesine. 10 dakikası vardı anlaşma için ve son bir hamle hakkı kalmıştı.
    ···
  7. 8.
    0
    'bu söylediğin mümkün değil, sen bize bilgileri verirsin, biz de senin cezanı azaltmak için savcıyla konuşuruz. ancak mahkemeye çıkmak durumundasın' dedi. 'daha önce işlemiş olduğum bir suç yok, evimde bulunan bitki miktarı da ölüm emri verdirtmez polis bey, eğer mahkemeye çıkarsam alacağım ceza zaten paraya çevrilecek ve ben bu bitkileri satarak o parayı elde etmek durumunda kalacağım' dedim hafif gülerek. polis köşeye sıkışmıştı. avukatımın neredeyse geleceğini ve bilgileri alamayacağını düşünerek kabul etmek durumunda kaldı anlaşma önerimi.
    ···
  8. 9.
    0
    arama emri gelene kadar bitkileri saklamamamış olmam, belki de benim için yeni bir pazarın açılmasını sağlamıştı. polise vereceğim isim, piazza del navona bölgesindeki satıcıyı temizlememe yaracaktı. mekgiba kökenli uyuşturucu satıcısı maximilian'ın ve hindistanlı iki ortağının isimlerini verdim. avukatımın çoktan gelmiş olması gerektiğini hatırlattı polis. ona gerek kalmadı zaten diye gülerek baktım polise. morali bozulmuştu ama hiç yoktan iyiydi, elinde isim vardı artık. büyük bir bölgeyi temizlemek için polisi kullanmıştım, üstelik avukatım da yoktu. sadece planı iyi kurgulamış ve doğru hamleler yapmıştım. evime doğru yola çıkıyordum.

    -devam edeceğim-
    ···
  9. 10.
    0
    eve geldiğimde ilk işim mavi odaya bakmak oldu. bitkileri zütürmüşler, büyük ihtimalle kanıt sayılmaması için yaşlı polis(alberto) yaktırmıştır hepsini. bir kaynak sıkıntım doğmuştu tekrar ancak bir de malı pazarlama bölgesini boşalttırmıştım. yunanistan'da benim için italya'ya bitki sokacak tandığım vardı ancak bir operasyon sonucu tutuklanmış ve kefalet parasını ödeyememişti. onu içeriden çıkarmanın ve benim için çalışmasının bir yolunu bulmam gerekiyordu. şimdilik çok yorgundum ve dinlenmem lazımdı.

    sanırım 5 saate yakın uyumuştum. uyandığımda açlık bastırmıştı, mutfağa gidip bir şeyler hazırlamaya başladım. bu sırada tekrar kapı çaldı. bir baskını daha kaldırabilecek durumda değildim ancak odanın ışıklarını yaktığım için evde olduğumu biliyordu kapıdaki şahıs muhtemelen. mutfak tezgahının altından 9 mm'lik glock'umu çıkarıp kemerimin içine sıkıştırdım ve kapıya yanaştım. delikten gördüğüm kadarıyla 55 yaşlarında güneş gözlüklü bir adam vardı. sivil polis olma ihtimali yüksekti. anlaşmada sorun mu çıkmıştı acaba?
    ···
  10. 11.
    0
    kapıyı açmamla birlikte sustucu takılmış usp'sini alnıma dayadı. içeri geçmemi ve ses çıkarmamamı tembihledi. dediğini yaptım. bi süre silahı alnıma dayalı tutunca bir şeyler yapmam gerektiğini anladım. 'ya vur ya da bırak yemek yiyeyim, açlıktan ölüyorum' dedim. biraz şaşırdı ve silahını indirdi. 'ne istediğini sormadan önce yemek yemeye ne dersin' dedim. ne yapmaya çalıştığımı anlayamadığı belliydi. benim de bir planım yoktu aslında, doğaçlma gidiyordum. yemeğini ye gidiyoruz dedi. elbette ki böyle bir adama 'nereye' diye sormayacaktım. bu soru, güçsüz olduğum kanısına vardırırdı.
    ···
  11. 12.
    0
    domates soslu spagetti hazırladım ve tek başıma hepsini yedim. 'tamam, hazırım' dedim. soru sormamama şaşırmış bir vaziyette çıkalım der gibi işaret yaptı ve arabasına bindik. ormanlık bir alana doğru gidiyorduk. silah kemerimdeydi, şu an avantajlı olan bendim ancak nereye gideceğimizi merak ediyordum. beni nasıl ve neden bulmuştu?

    isminin gilberto olduğunu söyledi. piazza del navona bölgesini temizlemek için çalışıyormuş ve belli ki bu sayede beni bulmuş. arabayı durdurdu ve bir kulübeye girdik. maximilian'ı polislerden önce bulmuş ve işini bitirmişti. planımı alt üst eden bir hareketti bu ama metanetimi korudum.
    ···
  12. 13.
    +1
    maximilian'ın uyuşturucu torbalarını sakladığı kulübeydi burası. hepsini benim için yaptığını söyledi. cesedi temizleme görevini de bana vermişti tabi ki. bir kaçağın cesedini temizlemek çok da zor değildi elbette. o sırada dışarıdan ses geldi. polisler yaklaşıyordu. alberto, bizi takip etmiş.
    hızlı düşünmem lazımdı artık, dolaptan bir bıçak çıkardım ve yarım avuç büyüklüğünde bir delik açtım cesedin midesine. midesini temizleyip uyuşturucu torbalarını içine koydum ve gelişigüzel bir dikiş attım. daha sonra arka kapıdan gilberto'yu da alıp çıktım ve arabaya atladık. polislere görünmemiştik ancak şu an polisler olay yerindeydi.
    ···
  13. 14.
    0
    artık eve dönemezdim, alberto beni arayacaktı. gilberto'nun evine gittik. bana bakınca gözleri parlıyordu. 'bu işi halledebileceğini biliyordum' dedi. şaşırmıştım, uzun zamandır beni takip ediyormuş belli ki. sıra planımı anlatmaya gelmişti, onun da yardımı lazımdı elbette. adli tıp cesedin geldiği günün sabahı 7'de işe başlar. biz bir şekilde hastaneye girmeli ve ceset adli tıpa gitmeden midesindekileri almalıydık. elimdeki bütün malı polisler zütürmüştü ve onları bana borçluydular.

    alberto, gilberto'yu tanımıyordu. bu yüzden hastaneye gilberto'yu sokmalıydım. gece saat 3'te hastaneye girecektik. güvenlik görevlilerinden sızmak gilberto için kolaydı. morg görevlisini bir süre uzaklaştırmamız gerekiyordu. basit bir zehir işimi görebilirdi. ddt bulunması kolay bir zehirdi ve çok kısa sürede etkisini gösterip öldürebilirdi. ancak benim niyetim öldürmek değildi elbette, bu fazla dikkat çekerdi.
    ···
  14. 15.
    0
    dozajını seyreltip anlık kusma ve terleme nöbetine sebep olmasını sağlamam gerekiyordu. bu konuda yeterince pratik yapmıştım ve zehiri ayarlayıp gilberto'ya verdim. plan, gilberto hasta yakını kılığına girecek ve morg görevlisine yemek zütürecekti. morg görevlisi yemeğin henüz ortalarındayken vücudu boğulma reaksiyonu gösterecek ve ani kusma nöbeti geçirecekti. bu da gilberto'ya 20 dakika kazandıracak ve cesedi bulması ve midesindekileri alması için yeterli bir süre olacaktı.
    ···
  15. 16.
    +2
    Devam edeceğim.
    ···
  16. 17.
    +1
    Devam et dıbına koyim
    ···
  17. 18.
    0
    gilberto planı başarıyla uygularsa ve malları alırsa geriye tek bir sorun kalıyordu: dikiş izleri. adli tıp incelemesinde dikiş işleri fark edilecekti ve mide kontrol edildiğinde boş bir vaziyette bulunursa malların bir şekilde çalındığı ortaya çıkacaktı. bu durumda tek çözüm mallarının tamdıbını almamak olacaktı. aceleyle mideye yerleştirilmiş malların ağırlığı hakkında bilgim yoktu dolayısıyla üstünkörü bir şekilde malların bir kısmını geride bıracaktık. 3 torba mal koymuştum ve bunlardan birini bu durum için feda etme niyetim yoktu. dolayısıyla gilberto 2 torbayı alacaktı ve diğerini açıp yanında zütürdüğü torbaya yarısını aktaracaktı.
    gilberto'nun içeride adamı veya adamları vardı ve bunu hâlâ benden gizli tutuyordu. yaptığı telefon görüşmeleriyle hastanenin yeri ve içi hakkında bilgi edindi. bilgileri benimle paylaşmadı ancak planıma sadık kalacaktı. ancak plan için beni onaylamak yerine sen olmasan da bunu uygulayacaktım zaten der gibi bir tavır takındı. gilberto'nun arabasıyla yola çıktık. hastaneye vardığımızda takip edilme durumumuza karşın arabayı ben kullanıyordum, gilberto'yu hastanenin olduğu mahalleden uzak bir yere bıraktım ve bana tarif ettiği yere doğru yola devam ettim. gilberto yoluna taksiyle devam edecek ve bu sayede peşimizdeki olası polis takibinden uzak kalacaktık. herhangi bir polis baskınına karşın glock'um belimdeydi. yarım saat sonra bıraktığım yerin hastaneye göre simetriği olan yoldan alacaktım ve eve dönecektik.
    ···
  18. 19.
    0
    saat üçü biraz geçiyordu. gilberto'nun dediği gibi 3 km gittikten sonra sağdaki patikaya girdim. bulutlar ayı kapatmış, farın aydınlattığı bölge hariç hiçbir yeri göremiyordum. patikaya girdikten sonra ilk sola döndüğümde farları kapatıp 2 km karanlıkta gitmemi ve daha sonra tekrar sola dönmemi söylemişti. eğer takip eden biri varsa karanlık kamufule olmama yardımcı olacaktı. arabanın km devrine bakıp ne kadar ilerlediğimi anlayacaktım ancak bu sandığım kadar kolay olmayacaktı. farları kapattığım için arabanın km devri de görünmüyordu. telefonumu çıkardım ve arabanın döşüne koydum. telefonun ışığı sayesinde görebilecekti. 192.231 km'deydi araba. uzun zamandır bu arabayı kullanıyordu belli ki, bu süre içinde muhakkak bu planı uygulamış ve başarılı olmuştu. farları kapatıp gaza yüklendim. 192.231 km gösteriyordu başta ancak km başı devir döndüğü için o aradaki mesafeyi saptayamazdım. dışarı tamamen karanlıktı ve işim tamamen şansa kalmıştı.
    ···
  19. 20.
    0
    Reserved
    ···