/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +2 -1
    anlatacağım hikaye kurmacadır okuyucular kendilerini belli ederse sevinirim.
    Survivalizm
    http://imgim.com/dolunaysrvlzm.jpg
    http://imgim.com/sislibah%C3%A7esrvlzm.jpg
    http://imgim.com/3995incis5250300.jpg
    http://imgim.com/photosrvlzm.jpg
    Part1
    1. Kısım: UYANIŞ

    13 Ekim 2014
    Kulaklıklar kulağımda, müzik hala devam ediyor, bedenimde güne başlarken ki o sersemlikle uyandım. Sanırım yine müziği kapatmadan uykuya dalmıştım. Telefonu elime aldım, müziği kapayıp saate baktım 11.32. Malum aile evde olmayınca geç yatmanın tadı bir başka oluyor. Telefonun bataryası iyice azalmış, yatağımdan çıkar çıkmaz ilk iş olarak telefonumu bataryaya taktım. Fakat elektrikler yoktu.
    Derin bir iç çekip banyoya doğru yürümeye başladım yüzümü yıkayıp kendime gelirim düşüncesiyle. Açtım suyu ve başladım yüzüme çarpmaya havaların iyice soğuduğu suyun buz gibi olmasından belliydi ancak suyu ikinci defa yüzüme çarpmamla birlikte akan su azalmaya başladı. Musluğu kapayıp tekrar açtım ama hala azalmaya devam ediyor günün ikinci iç çekişini de yaptıktan sonra düşünmeye başladım, elektrikler kegib, sular yok peki koca gün ne yapacağım ben diye düşünürken o an farkına vardım
    . Evimiz şehrin göbeğinde olmasa bile gayet işlek bir caddenin yakınında ancak ne araba sesi var nede sokakta oynayan çocukların sesi. Özellikle bu iki ses ekgib olmazdı bizim evimizden hele ki günün bu saatlerinde. Odama geri dönüm hırkamı giydim ve odamdaki pencerenin güneşliğini açtım pencereden sokağa doğru bir bakış attım. Yok...
    Hiç kimse yok ne bir araba nede bir insan bomboştu bizim sokak 20 yıldır bu pencereden bakıyorum hayatımda ilk defa bu kadar boş görüyordum bu sokağı. Herhalde başbakan, başkan falan gelmiştir de o yüzden kimse yoktur etrafta diye geçirdim aklımdan.
    Her neyse, ev boş sokak boş tam kafa dinleme ortamı dedim ve mutfağa yöneldim. Dolapta dünden kalma dolma vardı aldım bir tabağa aldım dolmaları, yanına da bir ayran yaptım, tepsiye koyum oturma odasına geçtim televizyonu açayım derken aklıma geldi, elektrikler yoktu. Neyse dedim yumuldum dolmalara midemi doldurduktan sonra odama gidip telefonu elime aldım %12 şarj var internete bakayım ne oluyor kim gelmişte etraf boşalmış derken üçüncü şok, telefonda sinyal durumu sıfır. Ulan ne oluyor, su yok, elektrik yok, sinyal yok, insan yok, araba yok. Odama gidip kıyafetlerimi değiştirdim montumu da alıp dışarı çıkacağım, kırk yılın başı ev boş ondada ders çalışacak değilim diyerek çıktım sokağa, etrafta insan arıyorum resmen, dükkânlar bu sabah hiç açılmamış gibi öylece kepenkleri kapalı duruyor. Aklıma garip garip şeyler geliyor artık iyice ürkmeye başladım derken derin bir oh çektim.

    Sonunda bir insan evladı görmüştüm, gökyüzüne toplanmaya başlayan yağmur bulutları yüzünden etraf pek aydınlık değildi dikkatlice baktım kısa boylu sarışın düz saçlı hafif sakallı olan bir genç evet bu oydu eski lise arkadaşım Fatih idi bu. Ancak bir dakika, Fatih neden arada bir arkasına bakıp koşuyordu ki. Tam Fatih'e seslenecekken Fatih'in arkasında iki kişi daha belirdi. Belli ki Fatih'i kovalıyorlardı. Fatih lise 2 de uyuşturucu illetine bulaşmıştı, ayrıca çok çabuk sinirlenen biri olduğundan arada bir böyle satıcılarla tartışır, ellerinden malı alır, parasını vermeden kaçardı. Daha önce birkaç kez bu yüzden dayak yediğini bile görmüştüm, yine bir halt yemiştir diye düşündüm ve hızla sağ tarafımdaki elektrik direğinin arkasına geçip sessizce izlemeye başladım hiç ama hiç bulaşmak istemiyordum.
    Onlar karşı kaldırımdan benim olduğum yöne doğru koşuyordu. Yaklaşınca iyice emin oldu gerçekten de Fatih idi bu ama arkasındaki adamlar nedense bir garip koşuyorlar, hatta garip sesler çıkarıyorlardı ölü gibi beyaz tenlere sahip olan bu adamlarda kimdi. Görünümleri yaklaştıkça belli olmaya başladı Fatih’e daha yakın olan adamın gözleri olabildiğince açık ve deri ceketin altındaki beyaz gömleğin bir kısmı kanlarla kaplı. En arkadaki adam ise daha beter haldeydi, ağızının sol tarafından kan akıyor ve pantolonunun bir kısmı yırtılmış belli ki yere düşmüş toz içinde, ama asıl görünce şaştığım kısım ise bu adamın boynundan bir ısırık alınmış olmasıydı. Bir an afalladım, ne olmuştu bu adamlara, karşı kaldırımdan koşarak devam eden kovalamaca Fatih'in sokağı dönecekken takılıp düşmesiyle sona erdi. Pür dikkat izliyordum, hiç şüphemde yoktu Fatih'i öldüresiye döveceklerinden, ama öyle olmadı...
    ···
  1. 2.
    +1
    Çok uzun yazmış okuyan biri söylesin okumaya değer mi
    ···
    1. 1.
      +1
      oku panpa devamı gelir
      ···
    2. 2.
      0
      Oku pnp sarıyor hikaye
      ···
  2. 3.
    0
    üşenmeden okudum
    ···
  3. 4.
    0
    up up up evet beyler uzun ama hikaye okumak isteyenlere devamı var
    ···
  4. 5.
    0
    okuyacam unutmuyum :D
    ···
    1. 1.
      0
      ön sıradan rezervasyonunuz var beyfendi buyrun
      ···
  5. 6.
    0
    okuyan varsa partlarda var beyler 2 geliyor buyrun sıcak sıcak
    ···
  6. 7.
    +3
    Part2

    Aç köpeklerin kemik için mücadele ederken çıkardıkları sesi duymuşsunuzdur, işte o sesin aynısını duymaya başladım. Fatih durun yapmayın diyemeden iki adamda fatihin üzerine atladı. Gömleği kanlı olan hemen fatihin kazağını aralayıp koca bir ısırık aldı, Fatih o an öyle bir haykırdı ki nasıl anlatacağımı bilemedim.
    Etinden et koparılıyormuş gibi bağırıyor dedikleri bu olsa gerek. Fatihin haykırışları, çığlıkları iliklerime kadar işliyor, adamlar gözümün önünde Fatih’i diri diri yiyorlardı orda öylece kalakalmış olanları izliyordum, bir iki saniye sonra acıdan olacak ki Fatih bayıldı, bilemiyorum beklide ölmüştü. Kafamı evime doğru çevirdim ve koştum, ardıma bile bakmadan. Zaten evden fazla uzaklaşmamıştım, anahtarı çabucak çıkarttım apartmanın girişindeki ana kapıyı açıp içeri daldım ve olabildiğince hızlı kapattım biraz sakinleşmiş olmalıyım ki aklıma polisi aramak geldi. Kalan son şarjımı kullanarak aradım polisi ancak, yoktu, yoktu lanet olası sinyal.
    Az ilerde eski sınıf arkadaşım diri diri yeniyor ben ise polisi bile arayamaz durumdayım. Yapabileceğim bir şey var mı diye düşündüm. Kapıyı açıp aralıktan Fatih'in olduğu yöne doğru baktım ne Fatih nede diğer iki adam yoktu ortada, kendime iki sağlam tokat atıp tekrar dışarı baktım, yoktu hiç kimse. Kapıyı açıp dışarı çıkmamla beraber yağmur bir anda bastırdı, Fatihin yatıyor olması gereken yere yavaşça yaklaştım, kan izi yoktu, gerçi olsa da bu sağanak yağmurda iz falan kalmazdı ya. Sağa baktım sola baktım, kendimce etrafta el sallamam gereken kamerayı arıyordum. Yaklaşık 5 dakika bekledim o yağmurun altında ancak ne şakaydı diyen birileri geldi nede kameralar. Girdim eve korkuluklara tutunarak 3. kata çıktım kapıdaki anahtar deliğini bulup kapıyı açtım ve eve girdim.
    ···
  7. 8.
    0
    Rezerved
    ···
  8. 9.
    +3
    Part 3

    Ne olmuştu orada, hayal miydi, dolmalar kafamı yaptı lan yoksa, derken ne yapmalıyım diye düşündüm. Aklıma ilk gelen şey bir insan evladı bulup sormak oldu ama insan evladını nerden bulacaktım, bunları düşünürken vakit geçti ve etraf karanlığa büründü. Hava buz gibi soğuk daha dün pencereyi açıp uyuyor haldeydik ne ara soğudu havalar diye hayıflandım. Kalınca giyinip yine düşüncelere daldım, telefona baktım şarj bitmiş, dolaba baktım birkaç günlük yiyecek var, evdeki damacananın ise yarısı dolu odamdaki pencereden sokağı izlemeye başladım sokak lambaları dahi yanmıyordu. Odamdan karanlık sokağa bakarken kafamı gökyüzüne çevirdim hava parçalı bulutlu birkaç tane yıldız zar zor gözüküyor, dolunaylı bir gece olduğu belli ancak bulutlar Ay'ı kapatmış durumda, yani etraf zifiri karanlık. Bir süre sessizce karanlığı izledim, evde mum vardı ancak ışığın Fatih'e saldıran adamlara yerimi belli etmesinden korkuyordum. Gece yarısına doğru bulutlar Ay'ın önünü açtı ve etraf bir anda aydınlandı artık sokakta ne var ne yok görebiliyordum. Orda sokağın tam ortasında ayakta duran birileri vardı biraz daha iyi bakmak için pencerenin buğusunu elimle sildiğim an taş kesildim. Onlarca insan sokakta bir o yana bir bu yana yürüyorlardı, pencereyi açıp onlara seslenmek geldi içimden, ama pencereyi aralamamla birlikte iniltileri duymaya başladım, ağızlarında pıhtılaşan kan yüzünden zor nefes alıyorlar ve kısık bir inilti çıkarıyorlardı bu ses Fatih'e saldıran adamların sesiyle aynıydı. Ne olmuştu bu insanlara, herkes bu halde mi artık, bunları düşünmekten uyuyamadım. Gün ağarırken tekrar dışarı baktım sadece birkaç kişi kalmış etrafta, inanmak istemiyordum ama yanılmıyorsam bu kalanlardan biri Fatih idi. Yarım saat sonra etraf iyice aydınlandı hafif yağmur bastırıyordu dikkatlice baktım evet Fatih bu, ama belinin sol tarafında elimin gireceği kadar bir boşluk vardı. Şaşakaldım o kadar büyük bir yarayı hayatımda ilk defa görüyordum iç organlarını görebileceğim kadar derin bir yaraydı asıl soru şuydu ki Fatih bu yara ile nasıl hala ayakta durabiliyordu. Ayrıca teni de beyazlamış, bu soğukta dışarıda yağmurun altında nasıl duruyor...
    ···
  9. 10.
    0
    oku.. oku oku , 4. partıda atıyorum ilgi olursa aksama devam ederiz
    ···
  10. 11.
    +3
    Part4
    2. Kısım: YOLCULUK

    Sonsuza kadar evde yaşayamazdım, evdeki erzaklar ile en fazla bir hafta dayanırdım ya sonra ne olacaktı. Dışarı çıkmayı düşündüm ancak korkuyordum. Öğlene kadar ne yapmam gerektiğine dahi bir plan yaptım, yanıda olabildiğince erzakla beraber dışarıya çıkıp ve sırasıyla karakol, hastane ardından askeri karakola gidecektim, umuyordum orada birilerinin olacağını.

    Eski kamp çantamı dolabın arkasından çıkartıp doldurmaya başladım. Çantamın en altına birkaç parça giysi koydum, erzak olarak bir şişe su, yarım ekmek, 3 elma ve bir paket sosis aldım. Peki ya kendimi nasıl savunacaktım? Ya sonum Fatih'inki gibi olursa? Babamın yağmurluğunu bulup geçirdim sırtıma, artık yola koyulacaktım. Son olarak birde silah gerekli diye düşündüm ancak gözümün önüne yine Fatih geldi o yarayla hareket edebilen bir organizmayı nasıl durdurabilirim ki...

    Daha önce insan vücudu ile ilgili belgeseller izlemiştim yani fiziksel olarak insan vücudunun zayıf noktalarını biliyordum. Ancak bir nokta var ki, o noktaya hasar verebilirseniz vücut anında etkisiz kalacaktır. Bu noktaya beyin kökü deniyor, beyinin sinir sistemiyle olan iletişimini sağlayan bu nokta hasar aldığında, beyinin vücutla olan iletişimi kesilir ve vücut anında yere yıkılır hatta beden yere düşmeden önce ölmüş olur. Ama bu noktaya nasıl hasar verebilirdim ki.
    Eğer ateşli silahım olsaydı kolay olurdu ancak evde silah olarak sadece mutfak bıçakları mevcut ve kimseyi kandırmayalım ben mutfak bıçağıyla o şeylere yaklaşacak kadar deli değilim. Biraz düşündükten sonra 5. katta oturan Ekrem amca geldi aklıma. Ekrem amca 60'lı yaşlarda bir emekli albaydı. Geçen sene apartmana hırsız girmişti, Ekrem amcada "Sıkıysa benim evime de girsin vallahi namluyu alnına dayar çekerim tetiği" demişti, demek ki Ekrem amcanın evinde silahı var. Tamam, iyide o silahı nasıl alacaktım. Hatırladığım kadarıyla hırsız bizim apartmanın yangın merdiveninden balkona atlamış ve eve girmiş diyorlardı. Balkona çıkıp yangın merdiveninin kapısını açtım ve yukarı çıkmaya başladım. iki kat yukarı çıktım, burasıydı sanırım Ekrem amcanın balkonu.
    Yangın merdiveninin kilitli kapısını nasıl açarım diye düşündüm, ilk olarak kaba kuvvet geldi aklıma, sırtımı yasladım merdivene ve atabildiğim kadar sert bir tekme attım, kapı kaynak yerlerinden kırılıp balkonun içine düştü, şaşakaldım, bu kadar uyduruk mu imiş? Bizim yangın merdiveni. Gerçekten de hırsız apartmana bu şekilde girmiş galiba. Evin perdeleri çekiliydi, birkaç kez camı tıklatıp Ekrem amcaya seslendim, kimse çıkmadı, balkon kapısını zorladım ama kitliydi. Az önceki gibi sırtımı balkon korkuluklarına dayayıp bir tekme daha salladım...

    Olmadı, PVC kapı olduğu için esniyor ama kırılmıyordu. Yerden az önce kırdığım kapıyı kaldırdım ve cama doğru salladım, ancak kırılmadı, ikinci kez denerken daha da sert yaptım, bu sefer sadece çatlatabildim, cam kırmak düşündüğüm kolay bir iş değilmiş..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    +3
    Part5
    Sonunda camı kırıp girdim içeri, evet, Ekrem amcanın evindeydim, içimde garip bir his vardı, bir nevi hırsızlık gibi bir şey yapıyordum, aslında hırsızlık gibi değil düpedüz hırsızlık sayılırdı bu, ama içimdeki his pişmanlıktan ziyade heyecana benziyordu.
    Önce mutfağa dalıp bir şeyler yemeyi planlıyordum ama dolap bomboştu. Asıl amacıma geri dönüp yatak odasına yöneldim, Yatak incintı şimdi düşününce mutfakta dağıtılmış gibiydi, sanki aceleyle evden ayrılmışlarcasına... Yatağın yanındaki uzun demir dolap dikkatimi çekti hani şu askeriyedeki dolaplara benziyordu. Mutfağa dönüp irice bir bıçak aldım ve dolaba saldırdım ama nafile, ancak birkaç çizik atabilmiştim. Nasıl açarım diye düşünürken kilidinin anahtarını aramak geldi aklıma, odayı alt üst etsem de anahtarı bulamadım.
    O sinirle dolaba sağlam bir tekme yerleştirdim ve dolap açıldı meğer zaten açık bırakmış dolabın içinde güzel bir askeri bıçak ve bir tabanca vardı. Dolapta tüfek koymak için bölmeler vardı ama bölmeler boşaltılmış, herhalde giderken zütürmüştü Ekrem amca. Tabanca benim için çok sevindirici bir şey olsa da hiç mermi bulamadım. Kılıfıyla birlikte duran bıçak ise gayet sağlam ve güçlü görünüyordu elime aldığımda ise sadece görüntüde değil gerçekten kaliteli olduğunu anladım. Kampçılıkta bıçakla neler yapılabileceğimi öğrenmiştim hele böylesi kaliteli bir bıçak çok işime yarayacaktı.

    Oturduğum apartman çevredeki diğer apartmanlara kıyasla daha yüksek olduğunu biliyordum, tekrar yangın merdivenine döndüm ve en tepesine kadar çıktım. Kabaca gideceğim yönü taradım, görünürde o şeylerden, ne desem, o beyaz suratlılardan yoktu. Kendi evime dönüp tabancayı belime yerleştirdim bıçağı da kemerime takıp çantamı sırtladım. Aynada gördüğüm yansımama bakınca hayli şaşırdım sanki dağa giden bir komandoyu andırıyordum, hazırlıklıydım, kendime daha da güvenmeye başladım. Evime son kez baktım, anahtarları yanıma almak yerine kilimin altına sakladım ola ki ailem eve gelirse diye kapıya bir not yerleştirip yola koyuldum.
    ···
  12. 13.
    0
    Devam pnp sardı hikaye
    ···
  13. 14.
    0
    bi ara okurum panpa kafam taşak gibi şuan
    ···
    1. 1.
      0
      Aksamdan kalmalara ozel part geldi panpa seni bekliyoruz
      ···
  14. 15.
    0
    Rezerved

    Not: gerçi ne olacağını biliyorumya neyse başlık canlansın.
    ···
    1. 1.
      0
      yazarımız geldi. başlığını şereflendirdi
      ···
  15. 16.
    +3
    Part6
    ilk hedefim polis karakoluydu. Mümkün olduğunca dikkatli ve sessizce gitmeye çalışıyordum. Kalbim deli gibi atıyor hatta öyle bir moddaydım ki bıçağı belimden çıkarttım. Onlardan biri saldırsa kafasını keseceğim artık. Bedenimin her hücresine kadar korkuyorum, korkuyorum ancak yapmam gerektiğini de biliyorum. Şüpheye düştüğümde aklıma Fatih geliyor ardından kendime gaz veriyorum "Yapmalısın oğlum, savaşmalısın, savaşmazsan kazanamazsın!" Tahmin edebiliyordum bir insanı öldürmenin zorluğunu ve aynı zamanda biliyordum güçlü olmazsam kazanamayacağımı, doğanın kuralıydı bu, savaşın kuralıydı, yaşamın kuralıydı ve şimdide benim kuralımdı...

    Tüm bu düşünceler kafamdayken o insanlara ne olduğunu düşünmeyi unutuyor ve her birine düşmanım gibi bakıyordum. Belki de iki gündür konuşacak insan bile bulamadığım için yavaşça kafayı yiyorumdur. Yaklaşık bir saat sonra polis karakolu gözüktü. Uzaktan biraz sokağı gözledim, hiç beyaz suratlı birileri var mı diye, olmadığını görünce sessizce karakolun kapısına yaklaştım. Kapının ağızından içeriyi dikkatlice dinledim. Hiçbir ses duyamayınca dikkatlice içeri girdim. Tek tek odaları kontrol ettim, hiç kimse yoktu, kimse yoktu ama odaların birinde insanların olduğuna dair izler buldum. Odanın ortasına metal bir çöp kovası ve etrafında 5 tane sandalye, çöp kovasının içinde küller vardı belli ki birileri ısınmak için ateş yakmış.
    Çöp kovasına dokunundum, soğuktu, sanırım sadece geceyi burada geçirmişlerdi. En azından anlamıştım benim gibi insanlarında olduğunu, içime bir rahatlık geldi. Tekrar gelmelerini beklemeyi düşündüm, muhtemelen yiyecek bir şeyler bulmak için ayrılmışlardı. Bir kaç saat beklemeye karar verdim, akşama doğru gelmezlerse hızlıca hastaneye gidecektim. Beklerken çantamı çıkarttım ve karakolu biraz araştırmaya başladım. Nezarethane ye bakmamıştım henüz sessizce girdim içeri, boş olmasını umuyordum... Ama değildi. içeride bir polis memuru elleri ve ağızı bağlanmış bir şekilde yerde yatıyordu, ölümü acaba diye düşünürken, öksürdüğünü duyunca duramadım. iyice yaklaşıp sağına soluna baktım normal bir insan mı diye, evet öyleydi. Ellerini çözmeyi düşündüm ama yapmadım önce ağızını çözüp ve birkaç yudum su verdim. Öyle ya şüpheli biriyse, niye bağlasınlar ki bu adamı durduk yere. Kendine gelince sormaya başladım.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    0
    devam devam
    ···
  17. 18.
    +3
    Part7
    - Kimsin sen? Nesin? Seni niye bağladılar? Kim bağladı?

    Adam biraz toparlanınca anlatmaya başladı.

    -Üç gün önce yakaladığımız bir grup uyuşturucu taciri yaptı. Şehirde acil durum sirenleri ötmeye başlayınca bize emir geldi, tüm şehri boşaltıp doğuya doğru kaçmamız söylendi. Bende nezareti boşaltmak için görevlendirildim kapıyı açınca hepsi birden üzerime atladı beni buraya bağlayıp karakolu yağmaladılar.

    Bunları duyunca ellerini de çözdüm. Adam ilk iş belini kontrol etti.

    -Lanet olsun silahımı da almışlar!

    Adamın koluna girip bir yere oturttum geri gidip çantamla beraber döndüm, yanımdaki yiyeceklerden biraz verdim, verdiklerimi iştahla yedi. Yemeği yedikten sonra biraz daha soru sordum.

    -Siren gecemi çaldı?
    -Hayır, sabah 5 gibi çaldı 3 saat içinde tüm şehir boşalmıştı son gidecek olanlar mahkûmlar ve bizlerdik. Sen neden hala buradasın uyarıları duymadın mı?
    -Haydaa peki şehir neden boşaltıldı?
    -Detaylarını bilemiyorum ama bize batıdan salgın hastalık geliyor dediler yada öyle bir şey.

    Demek onca insan salgın yüzünden o haldeydi. En azından insanların nereye gittiğini öğrendim, artık boşuna hastane ya da askeriyeye gitmeme gerek kalmadı. Biraz daha dikkatimi verince aklıma daha da kötü şeyler gelmeye başladı. içeride gördüğüm ateşin etrafında beş sandalye vardı yoksa onlar...

    -Söylesene seni bağlayan şu grup... Kaç kişiydi?
    -Ufak bir satıcı grubu beş kişiydi galiba evet evet beş kişiydiler. Akli dengelerini yitirmişler tam pgibopat adamlar.
    -O zaman buradan hemen uzaklaşmamız lazım, çabuk ol toparla kendini.
    -Niye? Ne oldu? Hala buradalar mı yoksa?
    -Dün geceyi burada geçirmişler, geri dönme ihtimalleri var.

    Ufak pencereden dışarı baktım yağmur yerini sis e bırakmış kaçmak için mükemmel bir hava vardı.

    -Anlıyorum o zaman ne duruyoruz çabuk ol inan bana onlarla karşılaşmak istemezsin.
    ···
  18. 19.
    0
    senaryo gibi lan
    ···
    1. 1.
      0
      yazan panpamız güzel yazıyor değilmi panpa? bende heycanla bekliyorum. ben onun yazdıklarını paylaşmakla yükümlüyüm
      ···
  19. 20.
    +3
    Part8
    Demesiyle beraber hızlıca kapıya doğru harekete geçti. Ben çantamı sırtlayıp yola koyulana kadar çoktan koridoru dönüp çıkışa doğru koşuyordu. Hızlı adımlarla ilerledim ve beni bekle diye seslendim. Koridorun sonundaki köşeyi döndüm ve polisin dışarıda olduğunu gördüm. Ama bir sorun vardı. Neden elleri havada öylece bekliyordu ki. Ben ne olduğunu anlayana kadar bir silah sesi duyuldu ve polis yere yığıldı... Donakaldım. ikinci kez gözlerimin önünde birisi ölüyordu ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Birkaç saniye sonra kendime geldim ve dönüp odaların birine girdim ne yapmalıyım diye düşünürken odada büyük bir dolap olduğunu fark ettim. Hızlıca içine girip dikkalte dinlemeye başladım. Duyuyordum konuşmalarını.

    -Geri zekâlı herif, adam gibi bağla demedik mi lan sana!
    -Ne bileyim abi vallahi sağlam düğüm atmıştım, nasıl çözdüyse helal olsun.
    -Yalnız abi ben şahidim Murat iyi düğüm atmıştı sakın başkası çözmüş olmasın?
    -Bak abi Zafer’de görmüş nasıl bağladığımı bak yemin ediyorum iyi bağlamıştım.
    -Kes lan anladık git bak bakalım başkası var mı içerde

    Bu konuşmadan hemen sonra ayak seslerini net olarak duymaya başladım, yakınlarımda oldukları belli oluyordu. içimden "Ulan hadi bakalım ben giderim ama birinizi de zütürürüm" dedim ve belimden tabancayı çıkartıp sağ elime aldım, sol elime de bıçağımı aldım, dolabı açtığı an üzerine atlayacağım. Adamlardan biri benim olduğum odaya girdi, dolaba yaklaştı, ayak seslerinden belli oluyor yeri, Kalbim yerinde durmak istemiyor, çıkacak göğsümden.
    Dolap kapağının önünde durdu, Ben deliriyorum heyecandan, kaldırdım bıçağımı, dolabı açan adam ölecek, kesin. Aramızda 4 cm lik dolap kapısı var sadece. Bir iki saniye sonra fermuar sesi geldi. Adam açtı, dolap kapısına işemeye başladı. Heyecandan deliriyorum, aklımdan adamı hadım etmek geçiyor. Neyse ki şansım varmış, dolabı açmadan gitti, bağırdı diğerlerine.

    -Yok lan, kimse yok burada.
    -Olsa da adam mı kalır şimdiye.
    -Neyse gel bir şeyler yiyelim.

    Birkaç dakika sonra duman kokusu gelmeye başladı. Ateş yakmışlardı herhâlde. Konuşup gülüşüyorlardı, arada şerefe falan diyorlardı. içiyorlardı, fırsat bu fırsat adamlar sızdıklarında çıkar giderim diye düşündüm. 2 veya 3 saat bekledim, hava kararmış olmalıydı. Adamların sızmasını beklerken ben sızıp kalacaktım, dün gece de uyumamıştım…
    Tümünü Göster
    ···