dikkat et panpa kontör çalmak için arayan adamlar olmasın

nurhan abiden ayrılıp eve gidip hazırladığım valizlerimi alıp izmir otogara gittim. valizlerimi otobüse yerleştirip simit (izmirli binlerin tabiriyle gevrek) ve ayran alıp otobüs kalkış saatine kadar biraz oyalandım. ve artık kalkış saati gelmişti. otobüse binip otobüsteki yerimi aldım. otobüs numaramı hiç unutmam 21 numaralı koltuk *

artık kalkış saati gelmişti. 1 yıla yakın kaldığım gavur izmiri terk ediyordum. günahlar şehri. normal insanın azınlık, gavat ve huurların baskın olduğu şehir... sen benim hayatımı gibtin bende senin ananı gibeyim...

her şeyi geride bırakmıştım. yeni bir hayat yeni bir düzen kuracaktım antalyada. bütün yolu uyuyarak gitmişim. uyandığımda kepez yolundan antalyaya giriyorduk. çok heyecanlıydım yeni şehir yeni umutlar. antalyanın girişinde kocaman bir atatürk heykeli gördüm direk.

hiç şüphesiz ki dünyanın en güzel yeri antalyadır yazıyordu. işte buydu sanırım yaşamak istediğim şehir. https://s.instela.com/m/h...uzel-yeridir--i263759.jpg

gece çıkışta selma ablayla birlikte , selma ablanın evine gittik. ev özenle döşenmiş, bütün odaların duvarları duvar kağıtlarıyla kaplanmış, lüks lila renkli koltukları olan bir yerdi. selma ablanın yatak odasında 1,5 metre yüksekliğinde mumlar, her yeri aynayla kaplı duvarlar, dekoratif ev eşyaları vardı. diğer oda da aynı özendeydi. nevresimleri serili bir şekilde bir yatak vardı. selma abla burada sen yatıcaksın halidakisperm dedi. ben bi gülümsedim.

-ne gülüyon lan gevşek gevşek ?

-abla ne bileyim ya çok mutlu oldum.

-susta gibtir git dolaptan chivası getir içelim.

-tamam abla da dolap nerde ?

-tuvalette amk.

-tamam abla *

evin mutfağı amerikan mutfaktı. salonla birleşiyordu. salonla mutfağı bölen kısım bar masası olarak kullanılmış, üst kısmıysa bardakların asılı olduğu bir bölmeyle dekor edilmişti. çok şaşalı bir evdi. kendi kendime içimden ulan huurlar baya iyi kazanıyormuş dedim.

dolaptan chivası çıkartım. bardakları ve buzu alıp geldim. selma abla üzerini değiştirmiş makyajını siliyordu. biraz önce huurluk yapan kadın bir anda ev hanımı olmuştu pijamalarıyla. duvarın iki köşesinde ikili koltuklar ve ortasında sehpa vardı. bi tarafa ben karşımada selma abla oturdu ve içmeye başlamıştık artık.

o gün işe gitmedim çiçekle vakit geçirerek günü bitirdim. artık pek fazla klube uğramıyordum. nurhan abide ona para kazandırdığımdan bana sesini çıkartmıyordu.

yaklaşık 1 ay boyunca bu düzen bu şekilde devam etti. bende epey bi para biriktirmiştim. çiçeklede aramız baya bir iyi olmaya başlamıştı. yavaş yavaş nişan hazırlıklarına bile başlamıştık yavaştan.

yine bir cumartesi günüydü. sabahtan klube gidip gece villadaki poker partisi için hazırlık babında uğramıştım. barmen rıdvan bana bir zarf verdi. abi sana bi zarf geldi 2 gün önce.
kimden geldiğini merak ederek zarfı açtım. zarfta kocaman harflerle

"KiME GÜVENDiĞiNE DiKKAT ET" yazıyordu. kanım dondu resmen. isim falan yoktu zarfta. kimi kastediyordu ? kimdi bu mektubun göndereni ? bunlar neydi şimdi amk ?

https://www.youtube.com/watch?v=Mwy-ZxbKoms

ilk biralarımız çoktan bitmişti bile. ikinci biraları söyledim ben. açtık yine içmeye başladık. bir süre kendimi toplamaya çalıştım ve artık söylemem gerekiyordu.

-ayşe seninle konuşmam gereken bir şey var.

-nedir o hayatım ( biraz tedirgin bir ses tonuyla )

-bunu sana nasıl söyleceğimi bilmiyorum. hatta ilişkimizi bozmasından da korkuyorum ama senden bazı şeyleri saklayarak kendime vicdan azabı çektirmek, sana da sevdiğin adamın kim olduğunu bilmeden bir ömür sunmak hata olur. belki sana bunları en başından söylemeliydim. sürekli aklımda olsa, hatta saklamak söylememek istesemde , vicdanım daha ağır bastı. bunu şu ana kadar kimseye de anlatmadım. sadece sana anlatmak istiyorum.

-seni dinliyorum aşkım ( aşkım diyor ama dudakları falan titriyor, yani dokunsam ağlayacak amk. hiç benden öyle bir şey beklemiyor. zaten aramızda on numara o ana kadar..)

-ayşe benim izmirde pis bir yaşantım vardı. genel ev tarzı bir klubte, pis işlerle uğraşıyordum. (bunun yüzü düştü baya ama dinlemeye devam ediyor.) nasıl söylenir bu bilmiyorum ama, kumar oynatıyordum , parti düzenliyordum, hatta oradaki hayat kadınlarını pazarlayıp , satıyordum. geçmişimden utanıyorum ama geçmişimi geride bırakamıyorum ayşe. oradaki hayat kadınlarından birine gönlümü kaptırdım. çalışmaya devam ettim. hayat kadınlarının arasında pis bir hayatım vardı buraya gelmeden önce.

anlattıklarım karşısıda ayşe iyice şok olmuştu. o kadar güvendiği aşık olduğu, elini yüzünü korkmadan öptüğü adam pekekent olduğunu ilan ediyordu. haklıydı da. bir süre cevap vermesini bekledim ama sadece gözlerimin içine baktı. hatta uzun uzun baktı. sonra birden bekleyen muson yağmurları yağmaya başladı ayşenin gözlerinden. gözlerimin içine bakarak ağlıyordu. ne yapacağımı bilemiyordum. onun içindeki acısı beni de gibmişti. arkamızda güzel hareketli müzikler çalmasına rağmen ikimizde birbirimizin gözünün içine bakarak ağlamaya başladık. sadece bakışıp ağlıyorduk...

Günler haftaları kovalarken 1 ayı etmiştim ben yeni işimde. birazda açık gözlüyümdür. safımdır biraz ama işi kolay kaparım. ortamı çabuk öğrenirim. artık garson olmuştum. kazancım neredeyse 2 katına çıkmıştı aldığım bahşişlerle. cebimde paket taşır olmuştum iyiden iyiye sigara içiyordum. her gece eve sarhoş geliyordum...

günlerden cumartesiydi yoğun bir gün bizi bekliyordu. necip otobüste giderken söze girdi :

-halidakisperm artık buraya geleli 1 ay oldu, kendince bir kazancında var sana 3-4 gün bilemedin 1 hafta müddet. kendine yeni bir ev bul.

-tamam necip merak etme bakıcam.

içimden küfürler ediyordum bir yandan. bir yandan da adamın evinde 1 aydır kalıyordum amk. gerçe kirasına ortak olmuştum binin. iş yerine gidince selma abla kapının önünde sigarasını içerken telefonla konuşuyordu. necip'e sen gir biraderim ben geliyorum dedim. Bu selma ablanın yanına gittiğimi görünce pis pis sırıtarak içeri girdi. selma abla sinirli bir şekilde telefonu kapatarak :

-ne yapıyorsun halidakisperm ?

-iyidir selma abla da senin neden morelin bozuk ?

-uzun hikaye sonra anlatırım. bi sigara ver bana.

-tamam abla.

elindeki sigarasını söndürmeden verdiğim sigarayı ağzına zütürüp, eski sigarasının közüyle sigarasını yaktı. o anda konuya girdim.

-selma abla benim 2-3 gün içerisinde ev bulmam lazım bana yardımcı olabilir misin ?

-noldu neciple sorun mu yaşadın ?

-yok abla gelirken o şekilde anlaşmıştık , kendine yeni ev bak dedi.

-tamam gelip bende kalırsın. ev zaten kendi evim, faturaları sen ödersin.

-abla ciddi misin ?

-bak halidakisperm severim seni bilirsin. temiz düzgün çocuksun. bende bakire rahip değilim amk. hem bana ev arkadaşı olursun. sohbetin güzel. tek bir isteğim var temiz titiz olman. tuvaletleri falan düzgün kullanman. onun dışında gibiş, sokuş, ye iç karışmam.

ben mutluluktan uçmuş bir şekilde selma ablanın boynuna sarıldım bi öpücük kondurdum yanağına. tamam lan yavşama git işine başla dedi bana. ben yanağından bir makas alıp ablaların gülü diyerek mutlu mutlu içeri girdim.

beyler dinleyenlere teşekkür ederim. işin gücün arasında yazıyorum sürekli. elimden geldiğince. şimdi okuyamayacak olanlar rez alsın. akşam okur. kendimce güzel ve beklenmedik şeyler yaşanan bir hikaye takipte kalın.

ertesi gün uyanıp yeni evimde güneşli bir güne başlamıştım. uyandığımda telefonumda 2 tane cevapsız çağrı gördüm. numarayı görür görmez tanımıştım. bu selma ablaydı. direk elim telefona gitti ve selma ablayı aradım :

-alo selma abla

-nerelerden lan sen gavat ?

-abla ben antalyaya yerleştim.

-hay ben senin amk. ne yaptın benim evi ?

-abla kapıyı kilitleyip anahtarları yanıma aldım. çok gitmek istersen gider girersin *

-ne izmiri girmesi amk. nurhan yakalarsa giber.

-abla neredesin sen söyle bana ? antalyadayım artık. nurhan yok, klub yok.

-istanbuldaydım halidaki. bu akşam bulgaristana geçiyorum. oradan da yunanistana giderim belki. artık geziyorum halidaki. yıllarca gibiştim amk. keyfini çıkartıyorum şimdi.

-abla çok özledim seni gel artık.

-gelicem halidaki gelicem merak etme. bende seni özledim. hadi kapatıyorum ben şimdi. ara ara arıcam ben seni. seviyorum lan seni keranacı.

-bende seni abla.

o sabah selma ablanın sesiyle güne başlamak beni mutlu etmişti. ama artık dışarı çıkıp iş arama vakti gelmişti. yüklü miktar param vardı ama bu parayı böyle yemeye devam edersem anasını giberdim. hazıra dağ bile dayanmaz amk.

kazasız belasız o geceyi de öyle bitirdik biz. kızları evlere bıraktık. gelin bende kalın diye de ısrar etmedim. benden size nasihat olsun bin kuruları, bir kızla takılınca çok fazla eve çağırmak için ısrar etmeyin. siz giblemeyince o gelir zaten. neyse, kemal muallaksi tabi bize geldi. muallak diyorum ama sevdiğimden muallak diyorum. kemalle eve giderken 2şer bira daha aldık. geceyle ilgili konuşurken içkilerimizi içip uyuduk.

ertesi gün işim yoktu, part time çalıştığımdan dinlenme günümdü. Ayşenin numarasını da almıştım fakat msj falan atmayacaktım. sabah kalkıp kemalle güneş fırına kahvaltı yapmaya gittik. cidden üniversitenin taş gibi hatunları vardı. sabah oraya kahvaltı yapmaya gelen kızlar, manitasıyla takılanlar, herkes oraya geliyordu. izmirde küçükparktaki üniversite2 ve gevrek evi neyse oradaki güneş fırında oydu.

biz kahvaltımızı yaptıktan sonra kemalle ayrıldık. ben biraz ortam keşfine çıktım. migros var bu üniversitenin aşağısında kalıyor. meltemden sallanınca varıyorsun. yürüye yürüye oraya gitmeye karar verdim. bu migros dedikleri yer konum olarak çok güzel bir avm. bir çeşit buluşma noktası olarak kullanan bile var. ve sahilede oldukça yakın. 10 dk falan yürüyerek varılıyor sanırım.

ben yürüye yürüye migrosa vardım. birden telefonum çaldı. telefonu açtım, arayan selma abla...

aradan 1 ay zaman geçti. gel zaman git zaman ben biraz daha toparlanmıştım. maksimum seviyeye çıkardığım sigara oranımı , günlük içtiğim seviyeye çekmiştim artık. 2 hafta nurhan abi izin vermişti bana. cebime birde 500 tl sıkıştırdı. kral adamdı. nurhan abinin bu davranışından dolayı işlere daha çok sarılmıştım. elim kulağım açık iş takibi yapıyordum. gelen malları , çıkan malları hesaplıyordum. zararımızı, karımızı hesaplıyordum. bunların hiçbiri nurhan abinin gözünden kaçmıyordu tabiki...

nurhan abi bu çalışmalarımdan dolayı beni klubün müdürü yapmıştı. necip'in sayesinde girdiğim işte artık necip'in çok çok üstünde bir mevkide çalışarak devam ediyordum. tabi bunu necip muallaksi yediremedi. aramızda ufak tefek sorunlar oldu, bu binte işi bırakıp gitti. nurhan abi artık herşeyi bana emanet ediyordu. meğer selma ablanın asıl işi huurlukta değilmiş. selma abla bir yandan bunlarıda yapıyormuş ama ne ara yapıyordu hala kafam almaz. çok akıllı kadındı.

selma ablanın bıraktığı boşluğu özlemleriyle dolduruyordum. çiçekle hiç konuşmuyordum. bir kaç kere yanıma gelse de tersledim. müşterilerin yanında azarlayınca klubte artık gelmiyor. her gece msj bombardımanına tutuyor beni.

işler iyice içinden çıkılmaz bir hal almıştı. peki selma abla bunu neden yapmıştı ? nurhan abiden mi kaçıyordu ? gibeyim dedim kendi kendime, kafam allak bullak. sigarayı söndürüp tekrar telefona sarıldım.

-alo selma abla

-noldu lan yine hala gelemedin mi kendine ?

-abla bunlar ne şimdi, film mi çekiyoruz amk ?

-herkes kendi filminin yönetmenidir halidaki unutma bunu. kadınlar böyledir. siz erkekler hayatı hindular gibi günübirlik görürken biz satranç gibi bi sonraki hamleyi düşünürüz. var bir bildiğim. nasıl çiçek konusunda haklı çıktım, bunda da kendimce haklı bir gördüğüm var. yıllarca bu pis ortamlarda kaldım, bin bir çeşit insanla gibiştim, bin bir çeşit insan görüp evlerine gittim. huurlar hayat okullarından mezun oluyor halidaki. şu an izmirde değilim ve izmire dönmeyeceğim. senden benden kimseye bahsetmeyeceksin. eğer bahsedersen o çok iyi niyetli görünen nurhan beni giberek öldürür.

Beyler iş yerindeyim saygılı olun amk. fırsat buldukça part giriyorum. hala seri yaz diğen huur çocuğudur. aksini iddia eden benden daha ağır pekekenttir.
neyse hikayemize dönelim.

ayşeyle inanılmaz mutluydum. çiçekle yaşadığım saçma aşk çıkmazından sonra ayşe bana çok iyi gelmişti. ben taşlara uzandım. ayşe de benim karnıma yattı o şekilde sohbet edip aldığımız abur cuburları tükettik. sonra kalkıp sahilde biraz yürüyüş yaptık. elimi ilk ayşenin eline zütürdüğümde biraz utandı, yüzü kızardı. elleri terlemişti heyecandan. utangaç sevgilim benim... bende ellerini iyice kavradım o şekilde gezdik... sonra ayşeyi ben evine bıraktım. bırakırken alnına bir de öpücük kondurdum iyice utanmıştı. ayşeden ayrıldıktan sonra yolda giderken kemal muallaksini arayıp durumları anlattım o da çok sevindi benim adıma. ha bu arada sebahat vardı ona ne oldu amk ? o benden hoşlanmıyor muydu yoksa ? neyse bana ne amk. gibime kadar.

saatler günleri takip etti. aradan bir hafta geçmişti. bu arada bir kaç kere daha selma ablayla konuştuk. bana dediği tarihte gelmesede geleceğini söyledi tekrar. böyle böyle haftalar birbirini kovaladı. ayşeyle ilişkimiz 3. haftasındaydı artık. mutluluktan uçuyorduk ikimizde. hemen hemen hergün buluşuyorduk. bize gidip film izliyorduk. sahile gidip oturuyorduk. inanılmaz mutluydum ayşenin yanında. böyle zaman geçe dursun bana bir telefon geldi. arayan selma abla. gece 12 de beni almaya gel. amk ben nasıl uçuyorum mutluluktan. o günde çalışıyorum tabi. çıkışta normalde yine ayşeyle bir şeyler yapacaktık. ama ayşeyle konuşup durumu anlattım. böyle böyle bir ablam var o gelecek. az çokta selma abladan bahsetmiştim tabi önceden.

beyler boş anını buldum sıcak sıcak yeni partı yolluyorum.

ben eve geldim ,elimde içkim sigaram. selma ablaya baktım yatak falan kuruyor ortama biraz çeki düzen gelmiş. huurda olsa titiz huurdur selma ablam o konuda kimseye laf söyletmem. neyse biraz oyalandık bir yarım saat kadar sonra selma ablayla artık sohbet modumuzu aldık. bu yaktı bir sigara. bende bir sigara yaktım. aslında selma ablayla detaya girip neden bu şekilde olduğunu soracaktım ama bunu bir süre erteledim. zaten kendisi anlatır diye düşündüm. zaten şu sıralar odak noktam ayşeydi. kafamı artık geçmişle bulandırmak istemiyordum.

-selma abla ben bir kızla sevgili oldum.

-o plaja giderken ki kız demi ?

-evet abla. abla onla birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. ama büyük bir sorunum var kızdan geçmişimi saklıyorum.

-hay ben senin amk. halidaki sen daha ilişkiyi aslında başlamadan bitirmişsin benden söylemesi.

-neden abla ne yapmışım seviyorum kızı.

-bak ablasının salak kardeşi, sen bu kızın gözünde şu an bir güven abidesisin büyük ihtimal. sürekli birlikte eğleniyorsunuz, sen muhtemelen aşkın körlüğüyle başka karı kıza da bakmıyorsun. bu kız ilerde senin geçmişinde ne taklar yediğini öğrenince sana güveni kalmayacak. senden soğumaya başlayacak. gözündeki temiz çocuk yok olacak. etraf huur çocuğu kaynıyor, huur kaynıyor. sen bunların göbeğinden geldin. seni gerçekten çok seviyorsa , bir süre senden ayrı kalmak ister. sebebi açık, ayrı kalıp kendimi toplamaya , karar vermeye ihtiyacım var ayağına arkadaşlarına danışacak. genel olarakta bir kaç arkadaşı dışında hepsi ayrıl pezevekle, huuryla ne işin var diyecek. bir de sana uyuz olan arkadaşları varsa direk sokarlar sana.

-hay amk ya sebahat diye izmirli bir kaltak var aslında. benden hoşlandığını düşündüğüm. o kesin soğutur benden amk.

-anlayacağın halidaki senin işin artık tamamen şansa kalmış.

-ama abla çok seviyorum ne yapmam lazım. artık mutlu olmak benimde hakkım.

-lan yarram yaşın kaç başın kaç. bana bak amk, hayatımın yarısı gibilerek geçti. sen en azından manevi olarak gibiliyorsun. boşversene aşkı sevgiyi. kendin için yaşayacan. herkes nasıl kendi için yaşıyorsa sen de kendin için yaşacaksın.
kalkta buz getir.

-peki abla...

yavaş yavaş elimdeki numaralardan gelebilecek gavatları ve zengin matureleri aradım. maturelerden bazıları direk rezervasyon yaptırırken bazılar olaya sıcak bakmadı. genel olaraksa matureleri maskeli parti var ama yalnız geleceksiniz diye tembihleyip olayın duruşunu vurguladım. bu sefer ki parti öyle sadece içkilerle de geçmeyecekti. bu sefer işin içinde esrarda olacaktı.

müşterileri az çok organize ettikten sonra nurhan abiyle konuştum. durumu daha detaylı masaya yatırdık. huurlar için gerekli hazırlıkları yürüttük. nurhan abinin villası yeniden günah gecesi yaşatacaktı izmire. günah keçisiyse bendim.

nurhan abinin villası beni eski günlere zütürüyordu aslında. çiçek'e grup yapmıştık o günlere... içimde ufakta olsa bir vicdan kaldığından tüylerimi diken diken edebiliyordu. ama artık acımasız bir pekekenttim. karşımda huurnun birinin zütüne 3 yannan soksalar bağırmasın diye gider ağzınada yannanı ben sokardım.

Ertesi gün biraz heyecanda var tabi , işe yeni başlıcam, keyfim yerinde. kalktım gittim dışarda bir kahvaltı yaptım 10 tlye. necip hala uyuyor tabi. sabaha karşı geldi, birde gün aydınlanana kadar gibişti, anca atar yorgunluğu. neyse kısa keseyim, gidip kendime bir gömlek aldım beyaz fit kesim. Pantolonum zaten vardı. bir yandan da seviniyorum - oh pantolon girmedi. falan diye.

bu şekilde günü bitirmiştim bir şekilde. 6 sıraları eve geldim. duşumu aldım, işte giyeceğim kıyafetlerimi hazırladım. geçtim 1-2 saat uyuyayım diye yatağıma. gece çalışacağımdan uykusuz kalmak istemiyordum. içim geçmiş uyuyakalmışım. saat 8 civarları necip halidakisperm uyan lan , uyan diye uyandırdı beni. bir anda YGS'ye geç kalmış lise öğrencisi gibi yatağımdan fırladım, hemen üstümü giyindim. 20.05 tamamen hazırdım.

necip bini beni uyandırdı, aceleyle hareket ettim fakat kendisi çok yavaş ve rahat hareket ediyordu. yani o kadar heyecanı adrenalini boşuna yaşamıştım. bir süre sonra necip birşeyler atıştırdı falan derken eve çıktı. evimizin önündeki otobüs durağına gittik.

-halidakisperm senin otobüs kartın var mı

-yok necip. nasıl bincem para geçmez mi

- yok geçmez. bu seferlik ben sana basıyorum ama yarın git hallet.

-tamamdır hallederim yarın.

öyle böyle derken biz otobüse atladık ve sonunda çalışacağımız gece klubünün önüne gelmiştik. içeri girerken kapıda iki tane 2 metreye yakın boylarda yarma, devasa kolları birbirine dolanmış gelen geçenleri kontrol ediyorlar. necip korumalardan birine yaklaşıp

- tayfun abi bu arkadaş bizden, yeni başladı bizde işe , komilik yapcak.

- tamam girin necip.

iki çam yarmasınıda geride bırakıp içeri girmiştik nihayet.

ertesi gün saat 9.30 civarı uyandım. pılımı pırtımı toplayıp otelden çıkışımı yaptım. emlakçıyla konuştuktan sonra taksiye atlayıp eve gittim. eve eşyalarımı yerleştirdikten sonra. emlakçıyla anlaşmayı yapıp imzalamam gereken evrakları imzaladım. artık evimi tutmuştum. içinde pek fazla eşya yoktu. bir tane büyük masa, 2 tane 3lü kolduk, 2 tane tekli kolduk ve 1 tanede kırık çamaşır dolabı.

dışarı çıkıp biraz araştırmayla spotçu buldum. gerekli eşyaları alıp nakliyeciyle eve getirdik. tabi bu anlattıklarım 1 günüme mal oldu. zütüm gibilmişti o gün. dışarda bir şeyler atıştırdıktan sonra vurup kafayı uyudum. bir gün daha böyle bitmişti..

uzun bir zamandır selma ablayla da konuşmuyordum. en son yurt dışına gidecekti falan diye düşündüm kısa bir süre. zaten o beni arardı. bari arayana kadar şu ayşeyi ayarlayayım da selma reizle paylaşacak bişeyim olsun diye hayaller kuruyorum bende.

ve beklenen zaman gelmişti. sebahat beni aradı ve saat 9 gibi saat kulesinin önünde buluşalım dedi. kemal muallaksiyle birlikte saçı başı yapıp parfümleri sıkıp saat kulesinin önüne geldik. ikimizde heyecanlıyız tabi amk kızları bekliyoruz. ve uzaktan kızlar gözüktü. amk bu nasıl bir güzelliktir. ayşe saçlarını topuz yapmış, üzerine pembe bir askılı giymiş. altında diz kapaklarıyla aynı hizada beyaz bir etek, ayaklarında babetleri. amk dedim kıza iyice aşık olucam melek gibi olmuş. neyse bunlar geldi. ayşe yine gülümsüyor amk yüzünde güller acıyor, canını yediğim.

bunlar geldi selamlaştık falan, kemalle tanıştırdım. kemalde heyecanlı amk doğru düzgün kızlarla dışarı çıkmamış. bir de benim eskiden pekekentlik yapıp am züt içinde yüzdüğümü bilse herhalde hiç bırakmaz peşimi.

içerde görünüşünden patron olduğunu anladığım adamın yanına gittik.

-nurhan abi bu halidakisperm, dediğim arkadaşım bu.

-tamam necip yavaş yavaş bardakları falan halletmeye başlayın, arkadaş direk çalışmaya başladın. bugün yoğun olacak çok işimiz var. hadi sana güveniyorum.

-tamamdır nurhan abi sen merak etme bende.

aralarındaki konuşma bittikten sonra necip bana yapacağım işleri gösterdi. benle birlikte komilik yapan bir kaç kişi daha vardı.

-bak halidakisperm, masaların etrafında geziyorsun sürekli elinde tepsiyle, boş çerezlik, dolu küllük görünce derhal değiştir. müşteriyle çok muhattap olma. bardak falan mı istedi getir sorun değil. ama onun dışında sana garsonlardan biri getir demedikten sonra gidip içki getirme. onlar bahşiş için sakso bile çekerle amk. bide gece gece dayak yiyip kestaneyi çizdirme.

ben necip'in anlattıklarından da etkilenmiş bir şekilde işime başladım. biraz korkuda oluşmuştu tabi ki. bi yandan çalışmaya devam ederken, ilerleyen saatlerle birlikte müziğin ritmide yükseliyor, gösterişli adamlar, kollarında 20-30 bin tllik saatleri olanlardan, yarı çıplak diyebileceğim, kokoş erkeklerin parasını yiyen tipler , yerlerini alan striptizciler, masalara giden huurlar. herkes bir anda ortamın rengini değiştirmişti. gece hareketlendikçe ışığın rengi değişiyor, müzik farklı seviyelere çıkıp iniyordu.

ertesi gün 12 civarları selma abla beni uyandırdı. burnuma mis gibi patates kızartması kokuları falan geliyor. zaten nasıl acıkmışsam, uyurken kokuyu alıyorum rüyamda görüyorum. inception gibiydi amk. neyse kalktım saati sordum.

-abla saat kaç ya

-12 kalk kahvaltımızı edelim

-ya abla bu saatte uyanılır mı?

-alış bunlara halidakisperm, sadece gece hayatı yok, sabahları uyuyarak öldürürsen sonra pişman olursun.

-of tamam abla kalkıyorum.

oflaya poflaya kalıp yüzümü yıkadım. selma abla benim için bir havlu koymuş banyoya elimizi yüzümü kurulayıp havlumu omzuma atıp sofraya oturdum. on numara çay demlemiş. zaten bayadır da yapmıyordum kahvaltı hasret kalmıştım. ben direk saldırdım amk, hayvan gibi yaptım kahvaltımı. karnımda doyunca kendime geldim. bi sigara yaktım. bi tanede selma ablaya uzattım. yaktık içiyoruz amk, keyif yapıyoruz resmen.

çektiğim acı ve ızdırapla o geceyide bitirip sızan bir kaç kişiyle birlikte içerdeki kanepede sızmışım. gelen misafirlerin büyük çoğunluğu gitmişti zaten. o gece çiçek'i başka hiç görmemiştim. belkide can zütürüp gibmeye devam etmiş olabilirdi. sabah uyanıp evime gittim. artık bir kaç günlük tatili hak ediyordum. iyi para kırmıştık o gece.

-günlerden salı-

salı günü işe giderdim genelde. daha öncede söylemiştim. o gün sabah 11-12 civarı bir telefonla uyandım. arayan nurhan abiydi.

-efendim nurhan abi ?

-halidaki günaydın.

-günaydın abi.

-sana bir kaç kötü haberim var halidaki.

hayda zaten hiç iyi haber almazdım ki amk. geldim geleli bir kaç tane iyi haber aldım onlarda kötünün iyisi.

-buyur abi dinliyorum seni.

-halidaki çiçek bileklerini kesip intihar etmiş. dün gece evinde ölü bulunmuş. ve birde not yazıyormuş üzerinde. "hayatımda bir tek seni sevdim ben halidaki. ve halada seni seviyorum. hoşçakal... " diğer bir kötü haberse polise ifade vermen lazım senin ismin geçtiği için.

telefon elimden düşer...