o gece sabaha kadar içmişim herhalde. sabaha karşı sızmışım. uyandığımda nurhan abilerin evindeydim. nasıl geldim hiçbir fikrim yok. saat 10 civarı nurhan abi beni uyandırdı.

-kalk halidakisperm ,hastaneye gitmemiz lazım. telefonuma baktım telefonum kapanmış. hazırlanana kadar telefonumu şarja taktım. tekrar oturdum ağlamaya başladım. yüzümü iki avucumun arasına koydum. her sabah saat 12 gibi beni uyandıran selma ablam artık yoktu. bu arada telefonumu açtım. 110-120 tane cevapsız çağrı. telefon kapandıktan sonrakileri tahmin bile edemiyorum. hepsi olmasada %80i çiçekten. gibimde değil. çiçekten soğudum bir anda resmen.

neyse hazırlandık nurhan abiyle hastaneye yola koyulduk. yine gidene kadar bi pakete yakın içmişizdir. biri bitmeden diğerini yakıyoruz. artık ciğerler kabul etmiyor. hastaneye vardığımızda bizim klubteki herkes oradaydı neredeyse. çiçek beni görüp ağlayarak boynuma atladı. ben buna hiç tepki vermedim. sonra avukat ,polis ,doktorlar derken yine bir curcuna oluştu. avukat yanımıza gelip seslendi :

-halidakisperm hanginiz ?

-buyrun avukat bey benim.

-seninle özel olarak konuşabilir miyiz ?

-tabi buyrun.

-bak halidakisperm, selma hanım vasiyetinde şu an ki kaldığınız evi ve arabayı sana bırakmış. toplam 3 evi 1 arabası varmış. diğer iki evide karabükteki oğluna bırakmış. imzalaman gereken evraklar olacak. cenaze işlemlerinden sonra ofisime uğra. al bu da kartım.

ben bunu duyunca tekrar göz yaşlarımı tutamamıştı. selma abla ölürken bile son güzelliğini yapmıştı bana. evini arabasını bana bırakmıştı. ağlayarak avukata sarıldım. o da biraz teselli etti beni.

artık yavaş yavaş insanlar doluşmaya başlamış. emektar huurlar, striptizciler ve bizim garson tayfası yerlerini iyiden iyiye almaya başlamıştı. tayfun abiyle muhabbetimiz baya artmıştı. tayfun abide arada aysel ablayı gibiyordu. zaten aysel abla gibi mature birini anca tayfun abi keserdi. ben her gün çalışmaya başladığım gibi 2-3 tekila çaktıktan sonra bi sigara yaktım. sigara mı bitirip kalabalığın arasına daldım. müşterilerle sohbet ediyor, bir yandan gözümü yeni gelenlere yöneltip bahşiş için tanıdıkları aralarından ayıklıyordum. bir yandan da gözüm selma abla ve çiçekteydi. ne zaman konuşacaktı acaba selma abla falan diye düşünüyorum.

selma abla bi tane adamı yakalamış kravatından tutarak gibiş odalarına zütürüyordu. bana öyle göz ucuyla bi baktı güldü amk. yolacaktı belli ki zengin binini. bende bi kafa selam çaktım ona. sonra bir anda gördüğüm tabloyla yüzümün düşmesi bir oldu. çiçekte selma ablanın arkasından başka bir adamla gibiş odasına gidiyordu. amk betim benzim atmıştı. gidip nurhan abiye abi çiçek gitmesin başka biri gitsin gibi bi laf ettim.

-bak halidakisperm burası çocuk yuvası değil. o kızın mesleği huur. amıyla para kazanıyor. kendine bir eş adayı arıyorsan burdan seçmemeni tavsiye ederim. bozuşuruz senle.

-peki abi kusura bakma.

içim kan ağlayarak müşterilere servis yapmaya devam ediyorum çaresiz. bi yarım saat sonra çiçek ve adam çıktı odadan. çiçeğin saç baş dağılmış. amı zütü dağıtmış amk. onu o halde görünce bi sigara yaktım amk. müşterilerin yanında. gibimde değildi o an dünya. belki pgibolojiktir amk nasıl bu duruma geldim bende bilmiyordum. gözüm selma ablayı arıyordu daaa o gibsen gelmezdi daha. paralı bulunca adamın iliğini kuruturdu. kim bilir kaçıncı postayı attırıyordu adama. çok motordu iş konusunda.

sonra malum konuyu açtım selma ablaya.

-ya abla şu çiçeği bugün nasıl ayarlıcan ?

-oğlum huuryuz lan biz. sen bana bırak , o kız bugün gelecek buraya merak etme.

-ya gelmezse ?

-gelmezse beni gibersin *

-abla güldürme beni ya *

-hadi kalkta sofrayı toplayalım. sonrada bi film koyup izleriz.

-tamam abla, ama ben istersen ilk eve gidip pılımı pırtımı toplayayım.

-hagibtir onlar vardı demi. sen git al gel. 1-2 saat zamanın var uç gel.

-tamam abla geliyorum.

üzerimi giyinip evden çıktım. yolda giderken bir tane kuyumcuya girdim. bi tane selma ablaya bir tane çiçeğe çok fazla fiyatı abartmadan kolye aldım. sonrada evin yolunu tuttum. evin kapısına vardığımda aklıma bir şey geldi. bu amk necip'i hala zıbarıyordur amk inşallah uyanır diye düşündüm. kapıyı çalmaya başladım. bi 10-15 dk kapıyı çaldıktan sonra gibitoş necip kapıyı açtı. yarı uykulu gözler kapalı.

-senin amk halidakisperm ne var amk bu saatte.

-birader kusura bakma eşyalarımı alıp çıkıcam.

-hay amk gidiyon demi tamam hadi girde al.

ben gidip eşyalarımı toplayıp bavulumu kapının önüne kadar getirdim. sonra gidip necip'in odasına daldım. amk yanında bir kızla yatıyor yine.

-necip herşey için teşekkür ederim birader.

-önemli değil halidakisperm bugün ben sana yarın sen bana. akşam görüşürüz.

-tamam kardeşim. iyi uykular.

kapıyı kapatıp çıktım odadan. valizimi yüklenip çıktım artık evden. şimdi yeni bayan eli değmiş daha güzel evime gidiyordum. çiçekte bu akşam gelecekti. gelecek miydi ? umarım gelirdi. selma ablanın rahat tavırlarına güveniyordum sanırım. içimdeki ayarsız mutlulukla yolun nasıl geçtiğini bilmeden selma ablanın evine geldim. ( artık kendi yeni evime * )

saat epeyce ilerledikten sonra köyüm kafeden çıkıp hepimiz evlere dağıldı.(yurdu olan yurda , ilerde mantık hatası aramayın huur çocukları) o gece eve gidip ayşeyi düşünerek uyudum. kalbim resmen göğüs kafesimde taklalar atıyordu. sabah olsa da işe gitsem diye içim içimi yiyordu.

ve yine güneşin karanlığa son vermeye başladığı saatlerdi. heyecandan olsa gerek alarma çalmadan uyanmıştım. içim uzun zamandır ilk defa böyle kıpır kıpırdı. aslında duygularımı gerçek anlamda anlayabilseydim o an içimin hayatımda ilk defa o kadar kıpır kıpır olduğunu farkedebilirdim. çünkü ilk defa doğru düzgün diye düşündüğüm birine hisler besliyordum.

ya dıbına soktuğum bir kere gördün ne hissi sevgisi diyenleri duyar gibim. evet binler bilmiyorum ama gerçekten duygunun saf haliydi sanırım. gülüşüne vurulmuştum güneşimin...

çaktırmadan arada ayşenin o sarı saçlarını kokluyorum. burnumu saçların etrafında gezdirince çamaşır deterjanı reklamlarındaki gibi çiçek bahçelerinde gezerken görüyorum kendimi amk.

-yıldızlar ne kadar da güzel.

-bencede.

-sende öylesin.

-ne desem bilemedim şimdi *

-ayşe ben ilk gördüğüm günden beri senden hoşlandım desem.

bundan cevap yok ses yok. bekledim verir diye vermedi. sonra toplarlandım sol tarafıma doğru döndüm. bunla göz göze geldik. dudaklarımız arasında 1 karış mesafa var ya da yok.

- gözlerine ilk baktığım andan itibaren yeni doğan bir yıldız gibi bütün samanyoluna ışık saçtı yüreğim. sana sevgilim ol diyemeyecek kadar yorgunum, fakat yanımda kalmanı isteyecek kadar da yüzsüzüm sanırım. kirli karanlık bir yaşantım var benim. gülüşünle beyaz bir nokta koydun sanki. ya bunun adı ilk görüşte aşk ya da nefsim güzelliğin karşısında beynimle savaşıyor. bırak bana kendini aşk mı heves mi olduğunu öğreneyim.

dedikten sonra dudaklarımızın, birbirine temas etmesiyle ruhum reenkarnasyon maduru oldu resmen. sonra dudaklarımız ayrıldı. ikimizde birbirimize baktık. kısık bir sesle :

-sence hangisi ?

-bence ilk görüşte aşk...

beyler kimse konudan kopmasın. bazı panpalarımdan istek gelmiş dikkate alıyorum. saat tam 8 de buradan seri şekilde yazmaya başlıyorum. çiçekle güzel bir gece bizi bekliyor haberiniz olsun. takip eden ve iyi niyetli panpalarıma teşekkür ederim *

edit : daha erkende gelebilirim.

ayşeyle işi pişirecek 1.05

selma gelecek 1.50

nurhan olanları öğrenip sperm ve selmayı şeker kamışı tarlalarında çalıştıracak 2.75

-alo ablasının gülü napıyorsun ?

-abla avmye gidiyorum. sen nasılsın ? çok özledim.

-iyidir bende halidaki. sana bir kaç iyi haberim var.

-nedir onlar abla ?

-haftaya antalyaya geliyorum. ölü bir kadını fazlasıyla özlemişsindir zaten.

-abla ciddi misin ya ? hangi gün geleceksin ? hep mi kalacaksın ? anlat biraz.

-bilmiyorum hangi gün geleceğimi. yunanistandayım ben şu an. atamızın evini ziyaret edicem birazdan. var mı buradan istediğin bir şey ?

-valla abla sen gelirsen başka bir şey istemem.

-hay ben senin masumiyetini gibeyim. tamam arıcam ben seni tekrar. hadi görüşürüz.

-görüşürüz ablacım.

beyler benim mutluluktan beynim amcıkladı resmen. havalara uçuyorum. ulan dedim sevincimi acaba ayşeyle mi paylaşsam. çağırayım takılalım birlikte yemek yiyelim amk. bir de böyle bir durum var, yani mutlu olunca o an hoşlandığın, sevdiğin kişiyi yanında görmek istiyorsun. mutluluğuna o da dahil olsun istiyorsun. ama biraz düşündükten sonra aramamaya karar verdim. zamanında abla sözü dinlememiştim. artık dinlemeliydim. bana sürekli kızlardan kaç derdi. giblemediğin zaman en popi sen olursun derdi. karı kızı çok aramayacaksın derdi. bırak onlar seni hırs yapsın. kızların hırsları sevgilerinden daha ağırdır. bu yüzden kızlar sürekli binlerle takılır, bu yüzden ne kadar sevse de ulaşamadığı ve ulaşmakta zorlandığına kayar gönlü derdi. bunu sürekli vurgulardı bana :

"kızların hırsları sevgilerinden daha ağır basar."

kulağıma küpe yapmıştım. sizde yapın bin kuruları.

oturup düşünmeye başladım. ne yapabilirdim ki o kadar zengin gavatı mutlu edebileyim. aslında poker partisinde iyi para vardı. ama onu ileri ki zamanlara saklıyordum. kendime bir viski alıp düşünmeye başladım. selma huursundan bana kalan kötü özelliklerdendir parliament ve chivas amk. uzun bir düşünmeden sonra kafamda şimşekler çakmaya başladı.

işte bu ! işte bu ! diye bağırdım kendi kendime. belki sıradan gibi kaçacak ama maskeli balo yapacaktım. öyle filmlerdeki gibi maskeli balo falan çok nadirdir. bilmeyen binler için söyleyeyim. ama sadece maskeli balo için hiçbir gavatar gelmezdi buraya. işi daha çılgın hale getirmeliydim. biraz düşündükten sonra konsepti belirledim. aynen şu şekilde olacaktı.

partiye çağırdığımız kimse kimseyi tanımayacaktı. ve bu sefer daha da farklı bir konu vardı. kızlarda gelecekti. sadece huurlar olmayacaktı. huurların arasına serpiştirilmiş, zengin kokoşlar. zengin milfler, matureler. herkes maskeli tamamen gibiş ve içiş üzerine olacaktı herşey. jigolaya para vermektense bilmediği bir yannanı yemek matureleri heyecanlandırıyor olsa gerek * ama önümde çok fazla zaman yoktu ve iyi çalışmalıydım dersime...

bu sefer gece biraz daha hareketli başlamıştı. önlerden yerler ayrılmış, striptizciler dünküne göre daha erken saatte çıkmışlardı direklerine ve platformlarına. dönen disko ışıkları ve spotlar, yansıma yapan disko topu derken tam bir curcunaydı. dünküne göre daha da rahattım. sanki bir anda yeni işime başlamıştım. ufaktan huur ablalarla küçük sohbetlere başlamıştım. garsonlar artık ismimle çağırıyordu beni.

içenlerin , sıçanların, kusanların eşliğinde bir geceyi daha bitirmiştim ama. fazla bir aksiyonu yoktu o geceninde. aynı işimi yapmıştım. ortama az çok ayak uydurmuştum fakat daha toydum ve necip kadar bin değildim. o gece ben eve tek gitmek zorunda kaldım. necip tanıştığı bir kızın evinde kalacakmış. bana anahtarları verdi. ertesi günde sen gelirsin artık bulursun dedi. bende heralde lan gibi şakayla karışık artist artist konuştum ve eve döndüm.

ölmemiştir panpa ölse dizi biter amk

artık kendimi aşmış tamamen şerefsiz bir huur çocuğu olma yolunda ilerliyordum. patronumun villasında hem poker oynatacak hemde gibiş partisi verecektim. nurhan abi cebinden 500 tl çıkartıp bana verdi. "git üzerine sağlam kıyafetler al malum gün için,o güne kadar izinlisin."

parayı alıp ceketimin iç cebine koydum. içkimi bitirip gibişme odasına aysel ablayı da alarak gittim. aysel able noldu amk der gibi suratıma bakıyordu. direk girdim konuya

-aysel abla nurhan abinin evinde gibiş organizasyonu var cumartesi günü. bütün içerdeki huurları motive et hazırla. sen bana yardım edersen bende sana çok para kazandırırım.

bu huurnun gözleri parayı duyunca açıldı. nurhan abinin verdiği 500 tlnin 200 tlsini aysel ablaya uzattım.

-bu da bana yardım edeceğin için önden bir ikram. ben sizin pekekentiniz olduğum için senide baş huurm yapıyorum.

bu parayı alıp göğüslerinin arasına sıkıştırdı. mevki sahibi olacağını anlayınca hal ve hareketleri değişmişti bana karşı. selma abla hep derdi "para her kapının anahtarıdır" diye. artık bana en çok yardımı dokunacağını düşündüğüm huuryuda kafalamıştım. sonra aysel ablaya dönüp :

-aysel abla ben ne zamandır gibişmiyorum.

dememle birlikte elini benim dalgaya attı. yanıma yaklaştı ve öpüşmeye başladık. bir yandan da dalgayı sıvazlıyor. sonra ben bunu omzundan tutup sakso çekmesi için aşağıya bastırdım. bu bana saksoyu çekince prezervatif uzattım buna taksın diye. ağzıyla prezervatifi takınca ,kolundan tutup kaldırdım. yatağa doğru döndürüp domalttım. siyah deri eteğini yukarı kaldırıp tangasını sola çekip dalgayı içine soktum. 5-10 dk gibtikten sonra boşalıp üstümü düzeltip odadan çıktım.

Artık işe başlayalı aradan 2 hafta geçmişti. 2 haftada bütün ortamı tanır hale gelmiştim. artık tayfun abi bana adımla sesleniyor, iş girişlerinde kapıda sohbetler ediyorduk. spor muhabbetleri yapıyorduk.

-abi bende spora başlamak istiyorum ya, senin gibi olamamda biraz şekle gireyim çok zayıfım

-tamam abim seni bi ara zütürcem salona biraz şekle sokalım senide

-eyvallah abi hadi kolay gelsin...

nurhan abi de artık bana ismimle hitap ediyordu. böyle çalışmaya devam edersen garson yapıcam seni gibi vaatler veriyordu. huur ablalarla daha samimiydim. hepsi kötü yola düşmüş paralı askerdi, fakat çok samimi, yalansız, içlerinden geldikleri gibi davranan harbi insanlardı. isteyerek düştükleri bir yer değildi burası, bir kaçışta değildi ama sonuç olarak huurydular. huurlar arasında en sevdiğim selma ablaydı. selma ablayla her türlü muhabbeti yapar sürekli gülüşürdük.

Neciple çok fazla muhabbetimiz yoktur. arkadaşımdır ama muhtemelen hakkında ileri geri konuşmayayım diye beni evine aldı. bir an önce yanından çıkmam içinde bir yandan bana iş ayarlamaya çalışıyor, kendi pisliğinde. bende o sıralar yeni bir işe girecek olmanın heyecanını yaşıyorum tabi. kendimce planlar içindeyim ,karılar kızlar, bedava içkide içerim orda, çevrede yaparım. taşşağım büyüdükçede kendime bir yer açarım belki. hayaller bedava nasıl olsa...

Yine bir gecenin sabaha yön gösterdiği saatlerdi. necip yanında bir kızla sarhoş bir şekilde gelmiş, bir elinde içki şişeleri , kahkahalarla bana yöneldi. eli kızın omzunda, kız necip'e göre nispeten daha ayık, bir yandan kendini yaşıyor, bir yandan necip'in yarısını yüklenmiş.

-Lan halidakisperm sana iyi haberlerim var.

-noldu ? yoksa iş oldu mu ?

-Oldu lan yarram , yarın gece komi olarak başlayacaksın. kendine beyaz gömlek al gömeleğin yoksa. bir de lacivert pantolon giyeceksin. yarın akşam 9 gibi hazır ol.

-Tamam necip sağolasın, iyi geceler.

-Hadi sana da bilader.

iyi bir gece dilemişti fakat sabaha kadar gibtiği karının çığlıklarından uyuyamamıştım.

gece yavaş yavaş bitmeye başlıyordu. hareketli müzikler yerini biraz daha sakin şarkılara bırakıyordu her zaman ki gibi. yiyişmeye devam eden huurlar hızını kesmiyordu. kolunda işten mandalladığı huurlarla çıkan zengin kesim gecelik parayı çoktan ödemiş keyfini sürmeye gidiyordu. cebi mangır dolu insanlar arkasına bakmadan eğleniyorlardı bizim yaptığımız kölelikle. sistem bir kere daha eline almıştı bizleri. çiçek ve selma ablada bana doğru geliyorlardı. iyice yaklaşmışlardı ki adımları daha bitmeden selma abladan beklenen soru geldi :

-noldu halidakisperm kaptın mı bahşişleri ?

-yok selma abla normale göre düşük bugün.

-nasıl düşük amk on numara zengin kesim vardı.

-abla bugün kafamı veremdim.

-kafanı gibeyim senin. bu arada çiçekte bugün bizle geliyor haberin olsun.

-gelsin ,hoşgelsin tabi *

klubten dışarı çıkarken çiçek benim koluma girdi, iyice bana sokuldu. kafası omzumla temas eder halde dışarı çıktık iki sevgili gibi. ulan dedim kendi kendime şu selma abla ne iyi kadın amk. iki konuşma yaptı kız koluma girdi. ama kalp atışlarımı düşünemezsiniz beyler. sanki kalbimin içinde halay ekibi davuluyla ritim tutuyor. bende heyecandan terleyedurayım selma ablanın arabasına vardık. ben tam öne oturuyordum ki selma abla arkaya geç lan dedi. çiçek ve ben birbirimize bakıp gülmeye başladık. gülmeyin lan deyip sigarasını yakıp geçti arabasına.

bir süre öyle yattıktan sonra yerimizden kalktık. kafamda bir sürü soru işareti vardı ama ağzımı hiç açmadan sofraya yöneldim. çiçek tavırlarından anladığım kadarıyla halinden memnundu. sanki bir rüyada gibiydim ama iş saatleri yaklaştıkça rüyadan uyanma vaktide geliyordu. çiçeğe bildiğin aşık olmuştum. bu akşam aşık olduğum kız başkalarıyla mı gibişecekti ? sus pus kahvaltımızı yaptıktan sonra bir yolunu bulup selma ablayla konuşmam lazımdı diye düşündüm. fakat çiçekte yanımızda olduğu için bu zor bir ihtimaldi. iş saatine kadar beklemeye karar verdim. sus pus kahvaltı yapmaya devam ederken selma abla suratıma bir bardak su döktü.

-ne o lan kız istedin taş gibi kız getirdik gibtin, utanmasan dün benide gibecektin ne bu asık surat ? çiçek bunun kamış dün gece kalkmadı mı ?

çiçek utanmış gülüyor bu arada tabi. bende istemsizce gülmeye başladım. seviyordum bu kadını amk. hayatımda gördüğüm en açık sözlü kadın. sempatik. onun yanındayken hiçbirşeyden rahatsız olmuyorsun.

-yok abla ya geceyi düşünüyorum bugün hiç işe gidesim yok.

-amk gibicem şu suratını. kahvaltıda somurtma. daha 6-7 saat var işe gitmemize. şimdi çiçek al sen şu parayı, biz evi toplayıp, kahvaltıyı kaldırana kadar atıştırmalık abur cubur al. gelincede film izleyelim. bir de uzun parliament al.

-olur abla öyle yapalım.

çiçek üzerine bir şeyler geçirip markete gitti. selma abla gelip bi tane vurdu kafama.

-neyin var lan senin bin ?

-abla ne çakalsın sen ya.

-aşık oldun demi kıza, gece kimler gibecek diye üzülüyorsun kendi kendine. ben sana demedim mi kaptırma kendini diye ?

-abla ne bileyim çok güzel değil mi ya

-bu gece millet ağzına verirken de öyle dersin. kızlara güven olmaz. ben senin ablanım. senin için diyorum. sen üzülcen. huur o kız, huur. amcığını vererek paza kazanıyor.

-abla nasıl kurtulcam bu durumdan ?

-acı çekerek kurtulcan halidakisperm !

pastalar üflendi, şampanyalar patlatıldı. bazıları doğum gününe gelen kızlarla yiyişiyor, bazıları bizim huurları zütürüyor. doğum günü çocuğu (huur çocuğu) yanına çiçek'i çağırdı. çiçek istemeyerekte olsa bunun yanına gitti. bu bin çiçeği kucağına oturttu. çiçek oturunca çiçekle bir kere göz göze geldik. ben ellerimi sıkmaktan ellerim kan toplamış artık ,yumruğumu arkamdaki bara vuruyorum. çiçek sonra gözlerini benden kaçırdı ve bu huur evladıyla yiyişmeye başladılar. bi yandan pastalar yediriyor herkes birbirine. sonra bu amın oğlu çiçek'i elinden tuttu gibiş odasına zütürüyor. ben artık dişlerimi sıkıyorum.

bir anda selma ablayla göz göze geldik. benim gözümden yaşlar aktı akacak. selma abla hemen doğum günü çocuğunun yanına gitti benim o halimi görünce. çiçek'i bu binin ellerinden ayırıp buna kur yapmaya başladı. selma ablam benim için kendini yine feda etmişti. bu bin bir iki yiyiştikten sonra selma ablayı bir köşeye ittirip tekrar çiçeği yakaladı ve gibiş odasına zütürdü. barmenden bir viski istedim. doldur hepsini dedim. ağzına kadar dolu bir bardak verdi bana. diktim bunu kafama, yaktım sigaramı. gözümden yaşlar akıyor gizlemeye çalışıyorum.

üzgün üzgün selma abla geldi yanıma. oturdu o da bir sigara yaktı. sarıldı bana teselli eder gibi. yanımda otururken başka bir huur çocuğu geldi. selma ablaya yanaşıyor bunu gibcek amacı o. selma abla bugün kapalıyız canım deyip gönderdi çocuğu. sonra selma abla beni kolumdan tutup dışarı çıkarttı. ben ağlıyorum göz yaşlarımı gizliyorum bir yandan. tuttu çenemde yukarı kaldırdı.

-kendine gel halidakisperm kendine gel ! sana olacakları söylemiştim. topla kendini.

selma abla beni teselli ettikçe bende iyice içimi boşalttım ve bir anda kız çocuğu gibi selma ablanın omzunda ağlarken buldum kendimi. bu benim sırtımı falan sıvazlıyor geçicek, geçicek diye.

-gidelim selma abla buralardan gidelim !

böyle sohbet muhabbet birbiri ardına kesilmedi. ne yalan söyleyeyim ben bile o kadar çok sohbet edeceğimizi falan düşünmemiştim. ayşe bize fal falan baktı. sonra hep beraber kalkıp kaleiçine geldik orada biraz gezdikten sonra yürüye yürüye konyaaltına gelmişiz amk. varyantın oraya. antalyada yaşayan binler bilir oraları. herkes ne yapalım ne yapalım falan diye düşünüyor. atıldım amk çük gibi ortaya. hadi birer bira alalım iner sahilde içeriz. bunlar tamam falan dedi. herkes birer bira aldı. sahile indik varyanttan.

beach park var. beach parktan ilerliyoruz , kaç numaralı plaja gitsek falan diye düşünüyoruz benim telefon çaldı. açtım telefonu :

-alo, aloo

-napıyon lan yavşak ?

-selma abla sen misin ?

-kim olcak başka pekekent.

-abla çok özledim seni. neredesin gel artık. antalyaya gel abla. ablalık et bana.

-gelicem halidaki gelicem çok az kaldı bekle sen. nasıl gidiyor gibişiyon mu lan,

-yok abla ya bıraktım o işleri. şimdi iki kız iki erkek sahile gidiyoruz elimizde biralarla.

-neyini bıraktın lan. yemek yemeyi bırakıyon mu da gibişmeyi bırakcan amcık. kızlar kim ?

-üniversite okuyorlar abla. şimdi önümde kaldı onlar telefonla konuşcam diye geriledim. bir de bir şey sorcam sana abla

-sor ablası sor.

-abla iki kız var ben x kişisinden hoşlanıyorum ama y kişisi benden hoşlanıyor. x ve ye iki iyi arkadaş. ne tak yicem ben.

-bak ablası kızlar herkesi değerlendirirler. doğaya bak ,doğadan örnek al. dişi çiftleşmeden önce erkeğini değerlendirip öyle seçiyor. burada huurluk erkeğe düşer sen kendini iyi pazarlamaya bak. çükün hangisine kalkıyorsa ona pazarla kendini. kendin ol diyenlerin yalanını gibeyim ben. kendin olma amk. bak erkek aslanlara gün boyu yatıyor muallakler. söz konusu am olunca çatır çatır kavga ediyorlar. kavgayı kazanınca dişide erkeği bi gib sanıyor kanıyor. halbuki erkek tüm gün taşak gerip yatıyor. kız nelerden hoşlanıyor onları analiz et, sonra bilgi topla vur yüzüne direk. ama kız kaltağın teki, kendini beğenmişse direk gibtir et. senden iyileri de var çünkü. senden iyisine denk gelince koyar zütüne tekmeyi. hadi artık kapatıyorum arıcam tekrar. özle biraz beni pekekent...

kızı gözüme kestirdim baya mi süzdüm. çok güzel bir kızdı gerçekten. bu sektörde olduğunu bilmesem al kızı evlen kızla. kızı süzerken bi kaç kere göz göze geldik gözünü kaçırdı. aysel abla var huurlardan. mature aysel abla. gerçekten çok dobra ve at gibi bir karı. gittim yanına.

-aysel abla kim bu yeni kız

-bu çiçek. adı gibi çiçek gibi bir kız.

- valla öyleymiş abla ya. bana yapsana bunu.

-noldu lan halidakisperm dedi güldü.

hiç beklemediğim bir şekilde çiçeğe dönerek bu çocuk senden hoşlanmış çiçek hanım hemen garsonları ayarttın bakıyorum dedi. masadaki herkes gülmeye başladı. çiçekte utangaç bir tebessümle güldü. bende utanıp hemen kaçtım oradan.

biz gibiş odasına gittik. ben yatağa uzandım. çiçek mumları yakıp ışıkları kapattı. ağzımı açmış bir şey söylüyordum ki bu beni susturdu. hiçbir şey yapmadan sadece çiçeğe bakıyordum. soydu beni. kendiside soyundu. yatağa attı beni. dalga ister istemez kalkmıştı. bu sefer muamele yapmadan üzerime çıkıp dalgayı avuçlayıp dıbına soktu. üzerimde ruhsuz ruhsuz zıplıyordu. benim gözler kapalı boşalayımda gideyim diye bekliyorum. birden göğsüme düşen kafayla açtım gözlerimi. çiçek kafasını göğsüme koymuş ,dalga çiçeğin içinde, çiçek ağlıyor. amk içim titredi o anı anlatamam. ellerim terlemeye başladı. bi anda bende kendimi ağlarken buldum. bulunduğumuz pozisyonu yaşayan çok nadir insan vardır. dalga çiçeğin içinde , çiçek üstümde birbirimize sarılmış ağlıyoruz. çiçeğin boynunda benim aldığım kolye...

çiçek yarı kısık, yarı çatallı bir sesle:

-ben sana aşık oldum halidakisperm?

diyerek hıçkırarak ağlamaya devam ettim. 1-2 saat öncesine kadar herşeyi unutmuştum bende. evet şeytandı kızlar. göz yaşlarına kanıyordu her erkek. selma abla anlatırdı bunları bana. zaman zaman kahvaltıda söylerdi. çok güvenme demişti kızlara. ama o an çiçekteki samimiyeti anca o durumu yaşayan anlayabilirdi.