Urlaya gidene kadar nefis müzikler eşliğinde güldük. Ben zaten hep zeki ve espritüeldim. teyzemin de ince bir espri anlayışı vardı. Ama ikimiz de susmayı istemiyoruduk. Sanki tanrının milyonlarca yıllık yalnızlığına tepki olarak doğmuştuk. Bitmeyen acılarıyla insanlığın yorulup birbirimize sığınıyorduk. Onu kimse anlamamıştı, beni kimse sevmemişti, aşk nedir bilmiyordu, ve ben aşka inanmıyordum. işte birlikteydik, dedemin arabasında urlaya gidiyorduk. Ağaçlı nefis yollarda, tarlaların kenarların arkamızda utangaçlığımızı, hasretlerimizi ve masumiyetimizi bırakarak. Ben teyzeme gidiyordum o ise hayatının en çılgın gecesine gidiyordu. Ben yağmurlar içiyordum çöl develeri gibi, o bir kutupta penguenleri doğurtan bir veteriner gibi üşüyordu. dünyada her şey dengeydi. teyzem ısınacaktı, onu ben ısıtacaktım.

Urlaya gittik, dombilinin tarif ettiği yeri bulduk. Deniz kıyısında türk sanat müziği çalan salaş bir balıkçıydı burası. Dombili iyi zar atmıştı. Ama zar değil yar karar verir.

Masada süper mezeler vardı. Balıklar harikaydı. Sadece rakı içiliyordu. Bira yoktu. Balıkçı prensipliymiş. Ben bir kadeh içtim, teyzem belki yarım kadeh tek içti. Dombili her şarkıda bir kadeh içip zil zurna sarhoş oldu. Elbiselerle denize girdi rezil etti kendini herkese. Biz de kalkalım artık dedik. Dombili arkadaşlarıyla kaldı, teyzem biraz açılsın araba kullanacak diye sahilde yürümeye başladık.

Teyzem alkolün etkisiyle biraz duygusallaşmıştı. Denizde bahsettiği erkekle ilgili konuşmak istiyordu belki ama utanıyordu. Bir banka oturduk. Konuşmaya başladı. Gözleri doluydu. Birini çok sevdiğini ama asla onunla olmayacağını, bunun onu kahrettiğini söylüyordu ama asla bir ip ucu vermiyordu. Teyze istersen bu gece araba kullanma gel urlada kalalım. Sabah zütürürüz arabayı erkenden dedim. Dedem zaten uyuyacaktı. Sabah 7 de yola çıkıyordu. 6 da yola çıksak o daha kalkmadan gideriz dedim. Nerede yatacağız dedi, arabada dedim. Anlaştık. Zaten dedem de bitmeyen kredisi vardı. Ben de yanındaydım merak etmiyorlardı. Biraz içelim mi dedim. Beraber bir büfeye gidip 3 tane bira aldık.

Teyzemle yine o banka döndük. Denizde mükemmel bir mehtap vardı. Böyle zamanlarda ay insanı hüzne gark eder. Umutsuzluğun resmidir denizdeki mehtap bence. Ağlamadık tek bir göz kalmamıştır mehtapta. Biz de ağladık. Teyzem çaresizdi. Dünyada en berbat hastalık çaresizliktir. Teyzem dünyadaki en büyük acıları yüreğinde yaşıyordu. Onu biri üzüyordu ve elimden bir şey gelmiyordu. Sonra teyzem başını omuzuma yasladı. Şimdi her şeyi bırakıp gitmek isterdim dedi. Mutsuz musun teyze dedim. Hayır dedi, ama durark üzülüyorsam gitmeliyim dedi. Değişmeliyim, güzelleşmeliyim, yeniden doğmalıyım dedi.

Teyzem bir neslin unutuuğu bütün güzellikleri hatırlıyordu. O naifti, o güzeldi ve asla çirkinleşmiyordu. Ben ona aşıktım. O tanımadığım birine aşıktı ve kusursuz bir derdin ortasında mehtabın karşısında başbaşaydık. Ellerimi kontrol edebiliyordum, gözlerimi kontrol edebiliyordum, hatta gibimi bile susturdum ama yüreğimde yangınlar çıkıyordu. Yüreğim yanıyordu teyze yüreğim. Ve bütün ege yansa bile bu kadar büyük yangını haber bültenlerine geçemezdi ajanslar. Seviyordum be teyze, aşıktım sana. Eriyordum.

Ben 2 birayı yuvarladım. Kafam çok güzelleşmişti. Teyzem de biranın dibindeydi. Devam mı teyze dedim. Hayır dedi. Yeter bu kadar. Temiz hava insanı çabuk sarhoş ediyordu. Teyzem başını omzumdan ayırmadı. Nefesi hızlıydı, ciğerine doldurduğu koku benim kokumdu. Bense yosun gibiydim, kayıyordum onun saçlarında usulca. Teyzem elini göğüsüme koydu. Ne oldu sana neden böyle nefes alıyorsun dedi. içkidendir dedim. Oysaki onun sıcaklığı, onun kokusuydu benim göğüs kafaesimi döven. Teyzem başını kaldırdı sonra bana bak dedi. Sen güzel bir çocuksun asla kendini ezdirme. Bana söz ver asla kendini başkaları için feda etmeyeceksin. Hep güçlü olacaksın. Sus teyze dedim. Şaşırdı. insan insana ihtiyaçla doğar. Kimse tek başına güçlü değildir. Together we stand divided we fall dedim. Teyzem gülümsedi. ikimiz de pink floydçuyuz demek dedi. Sonra da daha fazla duramadım teyze smiths dinler misin dedim. Tabi dedi. Hangi şarkısını seviyorsun dedim. ikimizde aynı şarkıyı seviyorduk, please let me get what i want.

ikimizde istediğimizi alamıyorduk. Nefesimiz biribirine karıştı. O bira tadını hiç unutamam. Hiçbir bira teyzemin dudaklarından daha lezzetli olmadı benim için. Dudaklarına değdiğim an bütün kainatın merkezi orasıydı. orijin oraasıydı. Sevginin başketi orasıydı. Öpüşüyorduk, masumiyet karnemize bir çentik attık. Teyzem, teyze olmak için fazla gençti. Ve ellerimiz artık serbestti.

Adını hatırlamadığım çok eski bir film vardı. Orada genç bir çocuk sevgilisini öperken ölüyordu. Ben de ölmek üzereydim. Kalbim göğüs kafesimde değildi artık. Mhetap yoktu çünkü kördüm, dalagalar kıyıya vurmuyordu çünkü sağırdım, annem babam yoktu çünkü ben daha doğmamıştım. Şimdi kendime geliyordum, gözlerim kapalıydı. Teyzem de öyledi. Gülümsedi. Yanılmışım dedi. Titredim, ne oldu dedim. Yanılmışım onunla bir şansım varmış. Evet o bendim. Teyzem beni seviyordu. O acıya ben sebep olmuştum. Ve şimdi, evet şimdi dünyanın en güzel masalı gibiydi herşey. Dveler yoktu, cüceler yoktu, savaş yoktu, kan yoktu. Teyzem vardı, ben vardım.

Saçlarını okşadım. Gözlerini kapattı. Kulağına fısıldadım, teyze ne sen şu an olduğundan daha güzel olacaksın ne de ben asla şimdiden daha mutlu. Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. bana sarıldı, başını göğsüme yasladı. Şimdi o cılız soluğu karın boşluğumda kelebeklere can veriyordu. Teyzem beni seviyordu. Aşk btün hudutların üzerindeydi, aşk kaptalizmden de komünizmden de anarşizmden de daha eski bir ideolojiydi. Ve hepimiz o ideolojiye bağlıydık. Aşk bir hastalıktı ve tedavisi pgibosomatik bir hastalıktan beklenenden daha fazla çaba gerektirirdi.

Kalkmak istemiyordum, öylece sonsuza kadar kalmalıydık. Hatta medusanın gözlerine bakıp taşlaşmaya razıydım. Teyzem biraz üşümüştü. Deniz kıyısı esiyordu. Hadi arabaya gidelim dedi. Elimi tuttu. Küçük bir kız gibi la-la-la dedi sekerek. Çok tatlıydı.

Arabaya yürüdük. Yolda düşünüyordum ne yapacağımı. Nasıl bir gece geçecekti. Her şey yeterince kaotikti. Teyzem ben aşk izmir dedem gökyüzü yıldızlar sanki herkes bizi izliyordu. Yolda hiç bir şey olmamış gibiydik. Sanki o hala teyzemdi ben hala yiğeni. Ama bir anlamı olmalıydı. Sabredecektim, onu kaybetmeyecektim.

Arabaya bindik. arkaya oturduk. çok geniş bir arabaydı. teyzem üşüyordu sarıldım. Müziği açtım. Yeniden öpüştük. bu kez daha içtendi. artık bir şeyin ispatıydı bu. hata yapmıyorduk, bu gerçekti teyzem ellerini şortuma zütürüyordu, bunu beklemiyordum. O da beklemiyordu.

Dün gibi hatrımda. Belki 60 lardan kalmışım, belki 70leri pas geçmişim. ama eski bir adamım ben içimde. o zaman da öyleydim. Şaşırmanız normal hiç biriniz benim gibi değilsiniz. Dünyanın bütün yaşanmışlıkları hafızamda. Ben varsam dünya var, siz yoksanız da var. Ben varsam teyzem var, ben yoksam o yine var. O hep var.

içimdeki aşkın tezahürümü bilmem ama ellerimi bir koala gibi kullanmaya meyilliydim. ona sarılmak prototypete olduğu gibi onunla birleşmek istiyordum. O ise naifti, yumuşacıktı. Ağzımı açmaya çalıştım. Şhhhh dedi. Sakin ol. Demek sen ilaçla uyutuyorsun dedi, gülümsedi. Şortum üzerimde değildi. gibim sanki dünyayı feth etmek isteyen bir imparator gibi at sürüyordu. Şimdi karşısına hangi ordu çıkarsa çıksın durmayacaktı. Dünyayı feth etmenin uzun sürmesini umuyordum. Kendime olan güvenim tst ediliyordu. Ve teyzem kilodumu sıyırmak üzereydi.

Dünyanın bütün penisleri birleşiniz! çünkü şu anda benimkisi diğer bütün penislerden daha asil bir hale gelmişti. O artık penis devrimini tamamlamıştı. Artık ezici bir güçtü benim penisim. Teyzemin ellerindeydi. Öyle sanatsal dokunuyorduki, hiçbir mastürbasyonum bana bu şevki vermemişti. Dudaklarına tekrar yaklaştım. Seni seviyorum dedim. Beni geri doğru itti.

insanların ağızlarıyla yaptıkları şeyler genellikle kimyasal bir faliyet değildir. Bir şeyi parçalarız ancak aynı zamanda tükürüğümüzle sindireceğimiz şeyleri ıslatır ve sindirime hazırlarız. işte teyzem gibimi sanki yiyecekmiş gibi ıslatıyordu. Tükürüyor tekrar ağzına sokuyor, tekrar tükürüyor tekrar ağzına sokuyordu. Testislerimin dolduğunu, idrar yolumun isyan ettiğini hissediyordum. 2 bira içmiştim, hala işememiştim ve şimdi biri genital bölgeme kan yürümesine sebep oluyordu. Düşünmeyi bıraktım bu anı yaşamalıydım. Teyzemin kalçalarına elimi uzattım.

Ellerim kocamandı. Bir basketbol topunu tek elimle tutabiliyordum. ama şimdi ne yapacağını bilmiyordu ellerim. ilk kez birinin kalçalarına dokunacaklardı. ve aklım onları idare edemiyordu. usulca okşadım. Teyzem bütün salyalarını koluna silip doğruldu. elbisesini sıyırdı. Sütyenini bile kendisi çıkardı. üzerinde sadece kilodu vardı artık.

Çıplaklık bir ayıp değildir. Çıplaklık bir minyatür ahlaktır. Çıplaklığın yasaklığına dayanan hiçbir ahlak insanlığa hizmet edemez. Teyzemin göğüslerini yalıyordum. Bütün insanlık tarihi beni sorguluyordu. Eski molardan incalara, sümerlilere, kartacalılara, romalılara, hun kabilelerine kadar insanlık beni yargılıyordu. Ama ben o güzel memeleri yalıyordum. Umurumda değildiniz. insanlık umurumda değildi. Teyzem kıvranıyordu. ben sağ elimi kiloduna zütürüyordum. Teyzem artık nefes almıyordu, teyzem doğaya karışıyor, benliğinden ayrılıyor ve ağaçlar gibi özgürleşiyordu. Ben artık onun erkeğiydim ve her şey galaksimizin kurallarına uygun bir gerçeklik olarak zaman sarmalımıza düşüyordu.

Bir kara delikten korkardım bir de am deliğinden. Çünkü kara delik yutar yok eder enerjiyi dönüştürürdü. Çekim gücüydü karadelik. Am deliği ise yeni bir enerji doğurur ve siz o enerjiyi kontrol edemezsiniz. Çocuk.

Teyzem beni aşağı doğru itti. Başını bastırdı. Tertemizdi. Belliki bugün duşta temizlenmişti. Bu bir plandı. Teyzem urlaya benimle sevişmek için gelmişti. Dilimi amın en üst noktasında tutuyordum. emme dedi sadece yala. Bir öğretmendi o benim için. Ve kutsal bir görevi icra eden her bilgi aktarıcısı gibi o da öğrencisinin başarısını arzuluyordu.

Ben onun sesinden başarılı olduğumu anlıyordum. Bir görev icra eder gibi disiplinliydim o saçlarımı kavrıyordu. Ellerim ne yapacağını bilmez yeni yürüyen çocuklar gibiydi kontrolsüz düşüp kalkıyorlardı. Teyzem inliyordu, teyzem susuyordu, Sağ elimin işaret parmağını emiyordu. Immm diye bir sesin hiçbir dilde anlamı yoktur. Çünkü ımmm ciksin güzelliğinin evrensel sesidir. Hiçbir dil bu sesi çalamaz kendine. ciks evrensel güzelliktedir.

artık bütün ağırlığıyla ikimize verilen bu kutsal görevi icra ediyorduk. Ben acemi bir ademdim, o usta bir havva. elma yoktu. aşktı bizi çırılçıplak bırakan. teyzem beni doğrulttu. arabanın sağ cdıbına doğru uzandı. Bacaklarını açtı. Elini gibime zütürdü kupkuruydu. Tükürdü eline ve gibimi ıslattı tekrar. Şimdi teyzemin içine girecektim. Yavaş yavaş. Yavaş yavaş. Bir ırmak ağzıydı teyzemin amı. sırılsıklamdı. ben se amatördüm. ritimsiz girip çıkıyordum. ayaklarımı nereye koyacağıma bile karar verememiştim. abanıyordum, sonuna kadar sokuyordum ama asla ritim yoktu. teyzem zevk alıyordu ama ben görev ifa ediyor gibiydim. gergindim. yardımıma teyzem yetişti.

yürümüyordu. ritmi teyzem sağlamalıydı. çünkü orgazm en ciddi iştir cikste. orgazm yoksa ciks yoktur. ben oturdum teyzem kucağıma geldi. şimdi müthiş göğüsleri ağzımdaydıı ve o istediği gibi girip çıkıyordu. zevkten ağlayacaktım. ellerimle kalçalarını sıkıştırıyordum. teyzem daha çok hoşlanıyordu. saçları inip kalktıkça benim bütün hayaletlerim casper oluyordu, bütün kahramanlarım tweety. korkmuyordum artık. teyzem beni yeniden yaratıyordu.

teyzem o kadar hızlandı ki korkmaya başladım. araba çok sallanıyordu. ama izmirde kimse gelip bize siz ne yapıyorsunuz demiyordu. şanslıydık. Teyzem birden üzerime yığıldı. ohhhh diye bağırdı. içinden çıkarmıyordu. dudaklarıma yapıştı. sıra sende dedi. ben gergindim, bira içmiştik boşalamıyordum. konsantre olamıyordum. teyzem sazı eline alacaktı.

ne istediğimi bilmiyordum ama o ne yaptığını biliyordu. ben otururken eğildi ve yeniden ağzına aldı. bu sefer çok hızlı emiyordu. bir kola şişesinde kalan son damlayı pipetle emer gibiydi. dünyanın bütün güzelliklerini bir kuyudan çıkarmak içim tulumbaya basar gibiydi. Teyzem beni boşaltmak istiyordu. bense onun yüzünü spermlerimle boyamak istiyordum.

daha fazla dayanamadım. nefes alamadan boşaldım. karanlıktı ama beyaz bir ışık gibi teyzemin yüzünde parlıyordu. teyzem mutluydu. gülüyordu. bu ilk ciksimizdi belki ama çok mutluyduk. teyzem yanıma oturdu. t-shirtüme yüzünü sildi. beni öptü. ohhh dedik. sarıldık. Uyuyamazdık gece boyu konuştuk. Doyamamıştık tekrar tekrar seviştik.

Mordoğanda kaldığımız 3 ay boyunca ne o doydu ne de ben. Annemler 10 günlüğüne geldiler. Beni beraberlerinde zütürdüler. Teyzemle ayrıldığımız gece çok zor oldu. Çünkü ikimizin bir sırrı vardı ve hep susacaktık. Asla konuşmayacaktık. Taki geçen ay teyzemi kaybedene kadar içimde tuttum bunları. Şimdi arkadan yazıyorum teyze. Ben seni hep sevdim. Sevsiz yaşamak asla istemiyorum. Beni bekle. Geleceğim. Mordoğanda yeniden birlikte olacağız.

Seni seviyorum.