senelerdir içimde tuttuğum olayları yazıyorum beyler toplanın.

O yıl babam ve annem dedemlerin mordoğandaki yazlığına gitmeye karar vermişlerdi. Dedem ve babam yıllardır konuşmuyorlardı. Annem arada kaldığı için artık onları barıştırmak istiyordu. Babam gönülsüz bir şekilde gitmeye ikna oldu. Okullar yeni kapanmıştı. Annemin aklına dahiyane bir fikir gelmişti. Teyzen mordoğan'a gidiyor sen de git canın sıkılmaz dedi. Teyzem babamın dedemle olan sorunundan dolayı senelerdir gelmiyordu. Sadece annemle bazen telefonda konuşuyordu. Annem de teyzemle yeniden yakınlaşalım diye uğraşıyordu. Mordoğan'a hiç gitmemiştik. Dedem orayı 3-4 sene önce almıştı. Ve bizi hiç çağırmamışlardı. Kabul ettim babam otobüs biletimi aldı ve harem otogarından beni uğurladılar.

Teyzem o zaman 24 yaşındaydı. Annemle aralarında 13 yaş vardı. Üniversiteyi bitirmişti. Dedemin izmirdeki toptancısında çalışacaktı ama dedem onu çok sevdiği için biraz yurtdışına gitsin gezsin dil öğrensin diye ingiltereye göndermişti. 2 yıl ingilterede kalıp dönmüştü. Fiziği düzgün, bacakları inanılmaz güzellikte iri göğüslü çok tatlı bir genç kızdı.

ben o zamanlar her şeyi yapabileceğime inanırdım. babam beni özgüvenli yetiştirmişti. asla tatmin olmaz hep daha fazlası için uğraşırdım. okulun basketbol takımındaydım. yaşıtlarımdan daha fazla sakalım vardı ve itiraf edeyim şimdi olduğumdan çok daha yakışıklı ve akıllıydım.

izmire indiğimde beni almaya kimse gelmedi. Dedemin yazıhanesine gidecektim. Akşam beraber mordoğan'a gidecektik. Ama biraz dolaşayım dedim. izmir çok güzeldi. Biraz gezdikten sonra dedemin yanına gittim. Mesafeli bu yaşlı adam aslında iyi bir insandı. Ama babamı sevmediği için beni de sevmiyordu. ilk ve tek torundum. Ama asla onun istediği torun değildim. Herkes dedeme benzediğimi söyler hala. Ama ben hiç benzetemem kendimi. Dedem bana dükkanda bazı şeyler yapmamı söyledi. Mordoğan'da tatil bana dükkanda koli taşımak olarak yansıyacaktı bunu anlamıştım.

ilk başta hiç heyecanlı değildim. Hatta acaba nasıl kaçsam buradan diyordum. Ta ki yazlığa gidip teyzemi görene kadar. Dedem annanemi çok severdi. Zaten çok sevdiği için çok güzel çocukları olduğunu söylerler.

Eve girince teyzemi gördüm. Önce sarılıp kucaklaştık. Ben ondan belki 15 cm daha uzundum. Daha yapılıydım. Ve asla reddedemez bütün erkek arkadaşlarından daha yakışıklıydım. Mordoğan bir anda floridaya dönüştü benim için. Evimiz playboy malikanesine, dedem de hulisi kentmene. Bu yazı unutamayacağımı anlamıştım. Hissetmiştim.

Akşam yemeği için annanem nefis şeyler hazırlamıştı. Ama çok yiyemedim. Yemek boyunca teyzem benimle ingilizce konuştu. Ben pek anlamıyordum ama o kadar güzel bir aksanla konuşuyordu ki içimden masanın üzerinden uçup onu dudaklarından öpmek geliyordu. Yemekten sonra dedem bahçeye nargilesini kurdu. Teyzem hazırladı. Ananem senelerce dedeme nargile hazırlamıştı artık bayrağı teyzeme devretmişti. Üniversite mezunu 2 yabancı dil konuşan çok güzel bir kadın nargile hazırlıyor. Bir ergenin gözünden bunu görün. ve tekrar düşünün buna nasıl dayanılabilirdi.

Dedemin nargilesinden içmek herhalde sadece teyzeme nasip olmuştur. Özel bir nargileydi. Mısırdan getirtmiş yıllar evvel. Müzelik bir nargile. Şimdi bulamazsınız. Tütünü dinarda birine hazırlattırıyordu. Saatlerce içerdi.

Teyzem nargileyi hazırladı deemle tavla oynamak için bahçeye gitti. ben de nargileyi aldım bahçeye çıktım. Dedem sen de köz getir bana dedi. Bahçede annanem çardağın altında bir boya tenekesinin içinde közlerini hazırlamıştı. Aldım bir maşayla nargilesinin üzerine 4 tane iri köz parçası bıraktım. Dedem sinirlendi. Eşekoğlu eşek yakacaksın defol diye bağırdı. Neyin intikdıbını alıyordun be dede. Sarılıp öpeceğine al bir fırt çek diyeceğine niye bağırıyordun.

Neyse kendisi aldı maşayı közlerini özenle seçti, annaneme söylendi, teyzem bana boşver manasında bir şeyler yaptı sustum. Küçük besleme gibiydim, bu yaz dedem beni öldürecekti ama teyzem vardı işte, canım teyzem.

okumuyorsanız yazmıyım lan. @1 şukulayında kaç kişi okuyor anlıyım.

Dedem her gece 11 de yatardı. Bütün akşam bana ne annemle ne babamla ilgili tek bir soru sormadı. Okulumu sormadı, kızları sormadı, param olup olmadığını sormadı. Hiç merak etmiyor olamazdı. Ama belliki beni kabullenmesi vakit alacaktı. Dedemler yatınca teyzem gitti nargilenin lülesine yeni tütün koydu hadi beraber içelim dedi.

Hiç nargile içmemiştim ama ara sıra sigara içiyordum. O biraz çektikten sonra bana uzattı. Teyzemle ilk kez o zaman ağız salgılarımız temas ediyordu. Dedemin gümüş sipsisini bütün dişlerime değdirdim. Teyzemin nefesi, kokusu, yüreği her şey o sipsideydi işte. içime nargileyi değil teyzemi çekiyordum. Teyzem karşımda bana gülüyordu. Hiç mi içmedin yalancı köfte diyordu. Öksürdüm. Valla içmedim dedim. Ne güzel çekiyorsun dedi. O anda anladım teyzemi düşünürken zaman duruyordu.

Teyzem gülerken bütün dişleri gözüküyordu. Mükemmel dudakları vardı. Kusursuz dişleri. Dedem annanem annem teyzem hespi sağlıklı insanlardı. Ama teyzem bambaşkaydı. O gençti. Ailenin son harikasıydı belki de.

Nargileyi fazla içemedim teyzem de sıkılmıştı. Hadi kumsala inelim ben gitar çalıyorum biliyor musun dedi. inanamamıştım. Bu kadın gitar da çalıyor, bu nasıl bir insan diye düşünüyordum. Büyüleyiciydi. Girdabına çekiyordu beni ve ergenliğin bu meseleye katkısı çok olumluydu.

Gitarını aldı. Bahçe kapısından aşağıki yokuşa indik ve sahile yürüdük. Kumsalda 5-6 insan vardı. Ateş yakmışlardı. Mordoğanlıydılar. Teyzemi de tanıyorlardı. Selamlaştık beni tanıştırdılar. Esra adında 15 yaşında bir kız da vardı. teyzem kaş gözle esrayla ilgilenmemi söylüyordu ama benim yeryüzünde ilgilenebildiğim tek şey oydu.

O zamanlar haluk leventin şarkıları popülerdi. Dağlar diye bir şarkı vardı. teyzem onu çaldı bize. Sesi güzel değildi ne yalan söyliyim ama hiç şikayet etmedim. Teyzem söyledi biz alkışladık. Teyzem çaldı biz eşlik ettik. Gece 3'e kadar oturduk. Sonra hep beraber kalktık. Gruptakilerden bir erkek yol boyunca teyzemle konuştu. Deliye dönüyordum ama ne yapabilirdim ki. Esra da bana bir şeyler soruyordu ama sallamıyordum. O soruyordu sadece kısa cevaplar veriyordum. Eve gittiğimizde bahçedeki hamakta yatmak istediğimi söyledim. Tamam dedi, yanağımdan öptü ve gitti yattı.

Ertesi sabah denize gidilecekti teyzemle asıl imtihanım o olacaktı. Ama ben belki de teyzeme aşık olarak ilk o gece uyudum. Ve yıllarca sürecek bu ızdırabın ilk günü böyle bitiyordu. Keşke yaşamasaydım.

Sabah dedem 6'da kalkıyordu. Tabiki kahvaltı bahçede yapılıyordu. Pazar günüydü neyseki. işe gidilmeyecekti. Dedem kalkar kalkmaz kükredi. Annanem koştu bahçeye. Hamakta uyuyordum. kalk yavrum dedi. biraz gerindim ama uyandım. Çünkü teyzemi görmediğim her dakika cehennemdi. Uykudan nefret ediyordum. istanbuldan nefret ediyordum. Şimdi beni teyzemden uzaklaştıracak her şeye düşmandım. Ölüm dahi onsuz olmamalıydı. Teyzem ne olursa olsun yanımda olmalıydı.

Kahvaltı hazırdı. Teyzem uyuyordu. Dedem kızına kıyamıyordu. Ama beni maymuna çevirdi hemen. Doğru fırına gittim sıcak ekmek aldım. Geri kalan her şey evde hazırlanıyordu zaten. Mükemmel reçeller, nefis bir menemen, haşlanmış köy yumurtaları. Sporcu olduğum için iyi yiyordum. Kahvaltıya yumuldum, ağzıma ekmek sürmedim. Dedem beni ilk kez takdir etti. Çünkü babam eve asla ekmek almazdı ve bize yedirmezdi. Aptal olacağımızı düşünüyordu. Dedem de ekmek düşmanıydı. Annanem ise bir ekmek canavarıydı. Dedem demek annen seni ekmeksiz büyüttü dedi. Hayır dedim, annem ekmek yiyor ama babam asla yemez. Şaşırdı damadından nefret eden biri tabiki ekmek mevzusuyla dönüşecek değildi.

Annanem teyzen çok geç kalkar sen sahile in, o gelir sonra dedi. Mordoğan o zamanlar küçük bir yerdi. Ve nüfus belki 1000-1500 kişiydi.

Havlumu alıp sahile indim. Kuytu bir yer tutup denize girdim.

inanılmaz sıkılıyordum. Saat 11 civarıydı. Teyzem ortalıkta yoktu. Yüzmeyi bırakıp sahile çıktım. Havluma uzandım. Derken dün akşam sahildekilerden bazıları gelip selamlaştılar. Karnım acıkmıştı. Biri evden getirdiği domateslerden teklif etti, hayır demedim. Derken teyzemle ilgili konuşmaya başladı. 30 yaşından küçük biriydi. Biraz şişmandı ve gözlüklüydü. Teyzemle ilgili soruları teyzeme sormasını benim cevap veremeyeceğimi söyledim. Kızma genç adam dedi yavşakça. Kalkıp ağzını burnunu kırardım ama sustum.

Belliki teyzem için burada bir rekabet vardı. Bu hiç hoşuma gitmedi. Derken esra anne ve ablasıyla plaja geldi. Annesi çok iyi bir kadına benziyordu. Üstelik onların şemsiyeleri de vardı. Ben güneşin altında kavruluyordum. Esra annesine beni işaret edip bir şeyler anlattı, sonra koşarak geldi ve beni çağırdı. Gel annemler seninle tanışacaklar dedi. Annesi de el işaretiyle gel çocuğum deyince havlumu aldım ve yanlarına gittim. Teyzem hala yoktu.

Esranın annesi genç bir kadındı. Ablası sivilceli gözlüklü ve doğrusu biraz aptal birisiydi. Benim üzerim çıplak olduğu için bana doğru bakamıyordu. Esranın annesi bana bir şeyler sordu. Esranın dedesi ve bizim huysuz ihtiyar tanışıyorlarmış. Esranın dedesi eski bir cezaevi müdürüymüş. Babası avukat. Annesi ev hanımı. Ablası ege üniveristesinde tekstil mühendisliği okuyor. Esra da koleje gidiyormuş izmirde. iyi insanlardı. Belki teyzem olmasa esrayla o yazı geçirebilirdim ama başka bir şeyi düşünemiyordum velev ki başka birini düşünebileyim.

Annesi hazırladığı poğaçalardan uzattı ama özür dileyerek alamayacağımı hamurlu yiyecekler yiyemediğimi söyledim. Kadın sorunca spor yaptığım sürekli sağlıklı beslendiğimi söyledim. Boyum 1,80 civarındaydı. Daha ne kadar uzayacaksın dedi. Esra 1,50 den uzun değildi. Uzayabildiğim kadar dedim. Çok uzama bizim kızımız daha uzamaz artık diyerek güldüler. Esra kıpkırmızı olmuştu. Bense giblemiyordum. izmirliydiler neticede gevşektiler. Teyzem de böylemiydi acaba, o da gevşek miydi? Telaşlanmıştım.

Biraz esra ve ablasıyla yüzdükten sonra teyzem nihayet gelmişti. Görür görmez denizden teyzeeee teyzeee diye bağırmaya başladım. Bütün sahil teyzeee diye inliyordu. Beni gördü ve el salladı. Hemen kıyıya yüzdüm. Kafasına nefis bir british şapka vardı. saçları yanlardan dökülüyordu. çok güzeldi.

Teyzeme burada oturuyorum esralarla dedim. Tamam dedi, uzaktan selamlaştı. Onun annesi çok konuşuyor ben biraz ileriye gidicem dedi. Sonra gel dedi. Tamam dedim. Ama teyzemi yalnız bırakmak istemiyordum. Hemen gittim havlumu ladım ve teyzemin peşinden koştum.

Üzerinde mayosu vardı. Ancak belinden aşağısını örtmüştü. O da yiyecek getirmemişti. Ailecek ekmek yemiyorduk ama kafamız da pek çalışmıyordu. Teyzem havlusunu en kuytu yere bıraktı. Sonra üzerini çıkardı. Zaten artık teni yeterince yanmıştı. Biraz yüzelim gelsene dedi. Dünden razıydım. Dayanılmaz bir zevk alıyordum. Bütün vücudum titriyordu.

Teyzem suya koşarak gitti. ben de arkasındaydım. O koştukça poposu sallanıyordu. inanılmaz bir kalp ritmiyle ben de suya girdim. Mordoğan suyu hep soğuktur ama benim yangınımı söndüremezdi. Teyzem açılalım mı dedi. Yüzebiliyor musun sen dedi. Yarışalım dedim. Ve açılmaya başladık. Ancak sabahtan beri bir şey yememiştim, gücüm tükenecekti. Biraz dinlenelim dedim. Tamam dedi teyzem.

Esra ve ablası da denizdeydi. Bana el salladı esra. Teyzem sordu ne oldu ya bu kızdan hoşlandın mı yoksa dedi. Ben hemen hayır teyze o benim tipim değil dedim. Aaaa beyfendiye bak sen, senin tipin nasılmış acaba dedi gülerek. Ben o an dilimin ucuna geleni söyleyemedim. "Sensin benim tipim sen, seni istiyorum". işte uzun boylu olmalı saçları kestane rengi olmalı vs vs. Slladım biraz. O da güldü gençsin yavrucum evleneceğin zaman bakarsın onlara dedi.

Elime bir fırsat geçmişti. Teyze dedim senin tipin nasıl? Hmmm dedi. Boşver benim tipimden dünyada bir tane var ama onun benimle işi yok. Unutalım. Hadi yüzelim dedi. Dona kalmıştım acaba teyzem benden mi bahsediyordu. Olamaz bu diyordum.

Biraz açıldıktan sonra teyzem suyun üzerine yattı. Bütün kıvrımları olanca çıplaklığıyla önümdeydi. Kusursuz göğüsleri vardı. Göbek deliği çok biçimliydi. Bacakları sanki tapınak sütunuydu. Bütün bir evren teyzemin vücudundan ibaret olsaydı daha mutlu olurduk. O her şeyi mükemmel yapan mükemmel görünen mükemmel bir kadındı.

Gözleri kamaştığı için uzun süre yatamadı teyzem. Teyze ben acıktım dedim. Sahile çıkalım, eve gidip bir şeyler yiyip gelelim dedim. Ben yiyip çıktım dedi. sene eve git ben kalıcam biraz dedi. Yok seni bırakmam dedim. Güldü ooo maçoyuz bakıyorum dedi. Yok teyze dedim deniz dalgalı ondan dedim. Utanmıştım. Senin bakışlarında değişti ha ne oldu sana dedi. Karnım aç ya dedim. Ondandır. Gel beni ye diyerek güldü. Son derece zamansız ve manasız bu teklif karşısında ağzımın suları akarak oluuuuur dedim gayri ihtiyari.

Teyzem sapık defol diye güldü. ikimizde birbirimize bakıp sustuk. Durum ciddiydi artık. Korkuyorduk.

Teyzeme yaklaştım. Gözlerimi hiç ayırmıyordum. Bir mavi balina gibiydim suyun içinde. Bu denizin hakimi bendim. Bu denizin korsanı bendim. Bu denizin suyu tuzu dalgası bendim. Bu denizde olan her şey bendim. Poseidon bendim. Ve sen teyze sen de bu denizde olduğun sürece bana aittin.

Kahkahaları yavaşça sustu. Gözleri kıpkırmızıydı. Yapma dedi, son kez derin nefes alıp suya daldım. Bacaklarını kavradım. tam dudaklarının karşısana denk gelecek şekilde suya çıktım. Artık aramızda 1 cm vardı. Çok güzeldi. Bana daha önce hiç kimsenin bakmadığı gibi bakıyordu. Gögüsleri göğüs kafesimi deliyordu. Bakışları tenimi oyuyordu. Nefesi fırtılanaları, rüzgarları içiyordu. Seninle ne yapıcaz teyze dedim. Dudakları inceldi, dişleri gözüktü, ama gülümsemedi. Ne yapıcaz teyze dedim, sustu ama ben susmadım.

teyzem tamam yeter bu kadar şaka dedi. Hadi gidelim, sen acıktın dedi. Hayır dedim gitmeyeceğiz. Bırak beni dedi, hayır dedim. istemiyorum dedi hayır dedim. Ne istiyorsun ne olursun yapma dedi. Tek bir şey istiyorum dedim, bunu çok diyaframdan söyledim ürktü. Ne istiyorsun söyle allah aşkına dedi. Sahilde deve güreşi yapalım dedim. Suyun içinde delirdi. Sen manyaksın olm, anan gibi manyaksın. Kime benzediğin belli oldu. Korkuttun beni dedi. Korkma ya teyze dedim, Nuri alço gibiyim ben ilaçla hallederiz, fiziksel şiddet yok dedim. Beraber güldük. Hadi kimle güreşicez dedi. Esrayı yenersin dedim. Şu dombili esrayı omzuna alsın dedim. O dombili sabah teyzemi soran lavuktu. O kadar kolay değildi teyze, seni kaybetmek pahasına hiç bir zevkin peşine düşemezdim. O zevki sen de istemeliydin. Çok da sürmekeyecekti biliyordum. Bu ağa kendin düşecektin.

Teyzemle sahile doğru yüzdük ben esranın yanına gittim, teyzem de dombiliyle konuştu. deve güreşi yapacaktık. Ama dombili binlik yaptı. Teyzemle oldu. Teyzem şimdi denizde olanların intikdıbını alıyordu benden. Bana da esra kalmıştı. Esradan sonrada ablası vardı omzuma alacağım. Dombili suya daldı teyzemin bacak arasına kafasını sokup onu omzuna aldı. huur çocuğu hala aklıma geldikçe çıldırıyorum. Esra kendi imkanlarıyla sırtıma bindi. Teyzem esrayı 10 saniyede devirdi. ben de sıkı tutmuyordum zaten. Sonra esranın ay krateri suratlı ablasını aldım omzuma. O teyzemi devirdi. Güldük hepimiz. Ama dombili büyük huur çocuğuydu hemen muhabbete girdi akşam urla ya gideceğiz gelsene dedi teyzeme. Teyzem de yiğenimle gelebilirim ancak dedi sağolsun. Dombili bozuldu ama mecbur kabul etti. Sonra ya yer yok falan dedi, teyzem problem değil babamın arabasıyla geliriz biz dedi. Teyzemle başbaşa urlaya gidecektim. Ve o arabada hayatımın ilk ciksini yapacaktım. Bugün benim günümdü.

Eve gittik teyzemle. Teyzem yolda dedemden arabayı nasıl alabileceğimizi anlatıyordu. Beni gezdireceğini söyleyecekti. Ama o da biliyordu dedem bunu yemezdi. Aslında doğruydu. Ama dedem için arabası çok kıymetliydi. Renault safrane. Dedem çok severdi arabasını.

Ananemden yardım istedik. Katakulliye getirip anahtarı kapacaktık dedemden. teyzem sen hiç konuşmayacaksın dedi. Sen konuşursan hayatta vermez. Ben ortalıktan sıvıştım. Ananem nefis bir yaprak sarma yapmıştı, ona biraz yumulduktan sonra teyzem geldi. elinde anahtarları sallıyordu hadi hazırlan gidicez dedi. Duşa koştum. Saçlarım o zaman biraz uzundu. Güzelce taradım. Teyzem görünce urlaya kız tavlamaya gitmiyorsun beyfendi dedi gülerek. Olsun dedim ne çıkarsa bahtımıza. gülüştük. O da giyinmeye gitti.

Nefis turkuaz bir elbise giymişti. Ayağında çık şık krem rengi topuklu ayakkabıları vardı. Saçları incintı, hafif bir makyaj yapmıştı ve dünyadaki herkesten daha güzel görünüyordu. Arabada dinlemek için walkmanden bir kaset çıkardım. En sevdiğim şarkıları bir arkadaşıma doldurtmuştum. Ve o kasette chris normandan some hearts are diamonds vardı. Mutlaka severdi bu şarkıyı.

Arabaya bindik. Teyzem kuralları saydı. Çok fazla içki yoktu. O bir bira içecekti en fazla. Kavga çıkarmak yoktu. Burası izmirdi, rahat olacaktım. Ve asla teyze demeyecektim. Adıyla hitap edecektim. Teyze onu yaşlı hissettiriyordu.

Canıma minnetti, kaseti taktım, ilk şarkı bizim şarkımızdı ; some hearts are diamonds, some hearts are stone , some days you are tired of being aloneeee. Teyzem seni seviyorum.