Teyzemle yine o banka döndük. Denizde mükemmel bir mehtap vardı. Böyle zamanlarda ay insanı hüzne gark eder. Umutsuzluğun resmidir denizdeki mehtap bence. Ağlamadık tek bir göz kalmamıştır mehtapta. Biz de ağladık. Teyzem çaresizdi. Dünyada en berbat hastalık çaresizliktir. Teyzem dünyadaki en büyük acıları yüreğinde yaşıyordu. Onu biri üzüyordu ve elimden bir şey gelmiyordu. Sonra teyzem başını omuzuma yasladı. Şimdi her şeyi bırakıp gitmek isterdim dedi. Mutsuz musun teyze dedim. Hayır dedi, ama durark üzülüyorsam gitmeliyim dedi. Değişmeliyim, güzelleşmeliyim, yeniden doğmalıyım dedi.

Teyzem bir neslin unutuuğu bütün güzellikleri hatırlıyordu. O naifti, o güzeldi ve asla çirkinleşmiyordu. Ben ona aşıktım. O tanımadığım birine aşıktı ve kusursuz bir derdin ortasında mehtabın karşısında başbaşaydık. Ellerimi kontrol edebiliyordum, gözlerimi kontrol edebiliyordum, hatta gibimi bile susturdum ama yüreğimde yangınlar çıkıyordu. Yüreğim yanıyordu teyze yüreğim. Ve bütün ege yansa bile bu kadar büyük yangını haber bültenlerine geçemezdi ajanslar. Seviyordum be teyze, aşıktım sana. Eriyordum.

Esranın annesi genç bir kadındı. Ablası sivilceli gözlüklü ve doğrusu biraz aptal birisiydi. Benim üzerim çıplak olduğu için bana doğru bakamıyordu. Esranın annesi bana bir şeyler sordu. Esranın dedesi ve bizim huysuz ihtiyar tanışıyorlarmış. Esranın dedesi eski bir cezaevi müdürüymüş. Babası avukat. Annesi ev hanımı. Ablası ege üniveristesinde tekstil mühendisliği okuyor. Esra da koleje gidiyormuş izmirde. iyi insanlardı. Belki teyzem olmasa esrayla o yazı geçirebilirdim ama başka bir şeyi düşünemiyordum velev ki başka birini düşünebileyim.

Annesi hazırladığı poğaçalardan uzattı ama özür dileyerek alamayacağımı hamurlu yiyecekler yiyemediğimi söyledim. Kadın sorunca spor yaptığım sürekli sağlıklı beslendiğimi söyledim. Boyum 1,80 civarındaydı. Daha ne kadar uzayacaksın dedi. Esra 1,50 den uzun değildi. Uzayabildiğim kadar dedim. Çok uzama bizim kızımız daha uzamaz artık diyerek güldüler. Esra kıpkırmızı olmuştu. Bense giblemiyordum. izmirliydiler neticede gevşektiler. Teyzem de böylemiydi acaba, o da gevşek miydi? Telaşlanmıştım.

Teyzem o zaman 24 yaşındaydı. Annemle aralarında 13 yaş vardı. Üniversiteyi bitirmişti. Dedemin izmirdeki toptancısında çalışacaktı ama dedem onu çok sevdiği için biraz yurtdışına gitsin gezsin dil öğrensin diye ingiltereye göndermişti. 2 yıl ingilterede kalıp dönmüştü. Fiziği düzgün, bacakları inanılmaz güzellikte iri göğüslü çok tatlı bir genç kızdı.

ben o zamanlar her şeyi yapabileceğime inanırdım. babam beni özgüvenli yetiştirmişti. asla tatmin olmaz hep daha fazlası için uğraşırdım. okulun basketbol takımındaydım. yaşıtlarımdan daha fazla sakalım vardı ve itiraf edeyim şimdi olduğumdan çok daha yakışıklı ve akıllıydım.

Teyzem gülerken bütün dişleri gözüküyordu. Mükemmel dudakları vardı. Kusursuz dişleri. Dedem annanem annem teyzem hespi sağlıklı insanlardı. Ama teyzem bambaşkaydı. O gençti. Ailenin son harikasıydı belki de.

Nargileyi fazla içemedim teyzem de sıkılmıştı. Hadi kumsala inelim ben gitar çalıyorum biliyor musun dedi. inanamamıştım. Bu kadın gitar da çalıyor, bu nasıl bir insan diye düşünüyordum. Büyüleyiciydi. Girdabına çekiyordu beni ve ergenliğin bu meseleye katkısı çok olumluydu.

Gitarını aldı. Bahçe kapısından aşağıki yokuşa indik ve sahile yürüdük. Kumsalda 5-6 insan vardı. Ateş yakmışlardı. Mordoğanlıydılar. Teyzemi de tanıyorlardı. Selamlaştık beni tanıştırdılar. Esra adında 15 yaşında bir kız da vardı. teyzem kaş gözle esrayla ilgilenmemi söylüyordu ama benim yeryüzünde ilgilenebildiğim tek şey oydu.

teyzem tamam yeter bu kadar şaka dedi. Hadi gidelim, sen acıktın dedi. Hayır dedim gitmeyeceğiz. Bırak beni dedi, hayır dedim. istemiyorum dedi hayır dedim. Ne istiyorsun ne olursun yapma dedi. Tek bir şey istiyorum dedim, bunu çok diyaframdan söyledim ürktü. Ne istiyorsun söyle allah aşkına dedi. Sahilde deve güreşi yapalım dedim. Suyun içinde delirdi. Sen manyaksın olm, anan gibi manyaksın. Kime benzediğin belli oldu. Korkuttun beni dedi. Korkma ya teyze dedim, Nuri alço gibiyim ben ilaçla hallederiz, fiziksel şiddet yok dedim. Beraber güldük. Hadi kimle güreşicez dedi. Esrayı yenersin dedim. Şu dombili esrayı omzuna alsın dedim. O dombili sabah teyzemi soran lavuktu. O kadar kolay değildi teyze, seni kaybetmek pahasına hiç bir zevkin peşine düşemezdim. O zevki sen de istemeliydin. Çok da sürmekeyecekti biliyordum. Bu ağa kendin düşecektin.

Dedem her gece 11 de yatardı. Bütün akşam bana ne annemle ne babamla ilgili tek bir soru sormadı. Okulumu sormadı, kızları sormadı, param olup olmadığını sormadı. Hiç merak etmiyor olamazdı. Ama belliki beni kabullenmesi vakit alacaktı. Dedemler yatınca teyzem gitti nargilenin lülesine yeni tütün koydu hadi beraber içelim dedi.

Hiç nargile içmemiştim ama ara sıra sigara içiyordum. O biraz çektikten sonra bana uzattı. Teyzemle ilk kez o zaman ağız salgılarımız temas ediyordu. Dedemin gümüş sipsisini bütün dişlerime değdirdim. Teyzemin nefesi, kokusu, yüreği her şey o sipsideydi işte. içime nargileyi değil teyzemi çekiyordum. Teyzem karşımda bana gülüyordu. Hiç mi içmedin yalancı köfte diyordu. Öksürdüm. Valla içmedim dedim. Ne güzel çekiyorsun dedi. O anda anladım teyzemi düşünürken zaman duruyordu.

Teyzeme yaklaştım. Gözlerimi hiç ayırmıyordum. Bir mavi balina gibiydim suyun içinde. Bu denizin hakimi bendim. Bu denizin korsanı bendim. Bu denizin suyu tuzu dalgası bendim. Bu denizde olan her şey bendim. Poseidon bendim. Ve sen teyze sen de bu denizde olduğun sürece bana aittin.

Kahkahaları yavaşça sustu. Gözleri kıpkırmızıydı. Yapma dedi, son kez derin nefes alıp suya daldım. Bacaklarını kavradım. tam dudaklarının karşısana denk gelecek şekilde suya çıktım. Artık aramızda 1 cm vardı. Çok güzeldi. Bana daha önce hiç kimsenin bakmadığı gibi bakıyordu. Gögüsleri göğüs kafesimi deliyordu. Bakışları tenimi oyuyordu. Nefesi fırtılanaları, rüzgarları içiyordu. Seninle ne yapıcaz teyze dedim. Dudakları inceldi, dişleri gözüktü, ama gülümsemedi. Ne yapıcaz teyze dedim, sustu ama ben susmadım.

Akşam yemeği için annanem nefis şeyler hazırlamıştı. Ama çok yiyemedim. Yemek boyunca teyzem benimle ingilizce konuştu. Ben pek anlamıyordum ama o kadar güzel bir aksanla konuşuyordu ki içimden masanın üzerinden uçup onu dudaklarından öpmek geliyordu. Yemekten sonra dedem bahçeye nargilesini kurdu. Teyzem hazırladı. Ananem senelerce dedeme nargile hazırlamıştı artık bayrağı teyzeme devretmişti. Üniversite mezunu 2 yabancı dil konuşan çok güzel bir kadın nargile hazırlıyor. Bir ergenin gözünden bunu görün. ve tekrar düşünün buna nasıl dayanılabilirdi.

Ben 2 birayı yuvarladım. Kafam çok güzelleşmişti. Teyzem de biranın dibindeydi. Devam mı teyze dedim. Hayır dedi. Yeter bu kadar. Temiz hava insanı çabuk sarhoş ediyordu. Teyzem başını omzumdan ayırmadı. Nefesi hızlıydı, ciğerine doldurduğu koku benim kokumdu. Bense yosun gibiydim, kayıyordum onun saçlarında usulca. Teyzem elini göğüsüme koydu. Ne oldu sana neden böyle nefes alıyorsun dedi. içkidendir dedim. Oysaki onun sıcaklığı, onun kokusuydu benim göğüs kafaesimi döven. Teyzem başını kaldırdı sonra bana bak dedi. Sen güzel bir çocuksun asla kendini ezdirme. Bana söz ver asla kendini başkaları için feda etmeyeceksin. Hep güçlü olacaksın. Sus teyze dedim. Şaşırdı. insan insana ihtiyaçla doğar. Kimse tek başına güçlü değildir. Together we stand divided we fall dedim. Teyzem gülümsedi. ikimiz de pink floydçuyuz demek dedi. Sonra da daha fazla duramadım teyze smiths dinler misin dedim. Tabi dedi. Hangi şarkısını seviyorsun dedim. ikimizde aynı şarkıyı seviyorduk, please let me get what i want.

ikimizde istediğimizi alamıyorduk. Nefesimiz biribirine karıştı. O bira tadını hiç unutamam. Hiçbir bira teyzemin dudaklarından daha lezzetli olmadı benim için. Dudaklarına değdiğim an bütün kainatın merkezi orasıydı. orijin oraasıydı. Sevginin başketi orasıydı. Öpüşüyorduk, masumiyet karnemize bir çentik attık. Teyzem, teyze olmak için fazla gençti. Ve ellerimiz artık serbestti.

http://www.incisozluk.com...-sevgilisi-huur-çıktı/ Beyler gelin oyalanırsınız hikaye gerçek gibişli

artık bütün ağırlığıyla ikimize verilen bu kutsal görevi icra ediyorduk. Ben acemi bir ademdim, o usta bir havva. elma yoktu. aşktı bizi çırılçıplak bırakan. teyzem beni doğrulttu. arabanın sağ cdıbına doğru uzandı. Bacaklarını açtı. Elini gibime zütürdü kupkuruydu. Tükürdü eline ve gibimi ıslattı tekrar. Şimdi teyzemin içine girecektim. Yavaş yavaş. Yavaş yavaş. Bir ırmak ağzıydı teyzemin amı. sırılsıklamdı. ben se amatördüm. ritimsiz girip çıkıyordum. ayaklarımı nereye koyacağıma bile karar verememiştim. abanıyordum, sonuna kadar sokuyordum ama asla ritim yoktu. teyzem zevk alıyordu ama ben görev ifa ediyor gibiydim. gergindim. yardımıma teyzem yetişti.

ananın bacısını sıkip ölü karıya 100 tane abazaya 31 çektirdin ve de bunu edebi bir şekilde hayatında küçük prens dışında kitap okumamış adamlara edebiyat sevdirecek düzeyde yaptın. hakkaten tebrikler dıbınakodumun sapığı

Sabah dedem 6'da kalkıyordu. Tabiki kahvaltı bahçede yapılıyordu. Pazar günüydü neyseki. işe gidilmeyecekti. Dedem kalkar kalkmaz kükredi. Annanem koştu bahçeye. Hamakta uyuyordum. kalk yavrum dedi. biraz gerindim ama uyandım. Çünkü teyzemi görmediğim her dakika cehennemdi. Uykudan nefret ediyordum. istanbuldan nefret ediyordum. Şimdi beni teyzemden uzaklaştıracak her şeye düşmandım. Ölüm dahi onsuz olmamalıydı. Teyzem ne olursa olsun yanımda olmalıydı.

Kahvaltı hazırdı. Teyzem uyuyordu. Dedem kızına kıyamıyordu. Ama beni maymuna çevirdi hemen. Doğru fırına gittim sıcak ekmek aldım. Geri kalan her şey evde hazırlanıyordu zaten. Mükemmel reçeller, nefis bir menemen, haşlanmış köy yumurtaları. Sporcu olduğum için iyi yiyordum. Kahvaltıya yumuldum, ağzıma ekmek sürmedim. Dedem beni ilk kez takdir etti. Çünkü babam eve asla ekmek almazdı ve bize yedirmezdi. Aptal olacağımızı düşünüyordu. Dedem de ekmek düşmanıydı. Annanem ise bir ekmek canavarıydı. Dedem demek annen seni ekmeksiz büyüttü dedi. Hayır dedim, annem ekmek yiyor ama babam asla yemez. Şaşırdı damadından nefret eden biri tabiki ekmek mevzusuyla dönüşecek değildi.

Annanem teyzen çok geç kalkar sen sahile in, o gelir sonra dedi. Mordoğan o zamanlar küçük bir yerdi. Ve nüfus belki 1000-1500 kişiydi.

Havlumu alıp sahile indim. Kuytu bir yer tutup denize girdim.

ne istediğimi bilmiyordum ama o ne yaptığını biliyordu. ben otururken eğildi ve yeniden ağzına aldı. bu sefer çok hızlı emiyordu. bir kola şişesinde kalan son damlayı pipetle emer gibiydi. dünyanın bütün güzelliklerini bir kuyudan çıkarmak içim tulumbaya basar gibiydi. Teyzem beni boşaltmak istiyordu. bense onun yüzünü spermlerimle boyamak istiyordum.

daha fazla dayanamadım. nefes alamadan boşaldım. karanlıktı ama beyaz bir ışık gibi teyzemin yüzünde parlıyordu. teyzem mutluydu. gülüyordu. bu ilk ciksimizdi belki ama çok mutluyduk. teyzem yanıma oturdu. t-shirtüme yüzünü sildi. beni öptü. ohhh dedik. sarıldık. Uyuyamazdık gece boyu konuştuk. Doyamamıştık tekrar tekrar seviştik.

Mordoğanda kaldığımız 3 ay boyunca ne o doydu ne de ben. Annemler 10 günlüğüne geldiler. Beni beraberlerinde zütürdüler. Teyzemle ayrıldığımız gece çok zor oldu. Çünkü ikimizin bir sırrı vardı ve hep susacaktık. Asla konuşmayacaktık. Taki geçen ay teyzemi kaybedene kadar içimde tuttum bunları. Şimdi arkadan yazıyorum teyze. Ben seni hep sevdim. Sevsiz yaşamak asla istemiyorum. Beni bekle. Geleceğim. Mordoğanda yeniden birlikte olacağız.

Seni seviyorum.

inanılmaz sıkılıyordum. Saat 11 civarıydı. Teyzem ortalıkta yoktu. Yüzmeyi bırakıp sahile çıktım. Havluma uzandım. Derken dün akşam sahildekilerden bazıları gelip selamlaştılar. Karnım acıkmıştı. Biri evden getirdiği domateslerden teklif etti, hayır demedim. Derken teyzemle ilgili konuşmaya başladı. 30 yaşından küçük biriydi. Biraz şişmandı ve gözlüklüydü. Teyzemle ilgili soruları teyzeme sormasını benim cevap veremeyeceğimi söyledim. Kızma genç adam dedi yavşakça. Kalkıp ağzını burnunu kırardım ama sustum.

Belliki teyzem için burada bir rekabet vardı. Bu hiç hoşuma gitmedi. Derken esra anne ve ablasıyla plaja geldi. Annesi çok iyi bir kadına benziyordu. Üstelik onların şemsiyeleri de vardı. Ben güneşin altında kavruluyordum. Esra annesine beni işaret edip bir şeyler anlattı, sonra koşarak geldi ve beni çağırdı. Gel annemler seninle tanışacaklar dedi. Annesi de el işaretiyle gel çocuğum deyince havlumu aldım ve yanlarına gittim. Teyzem hala yoktu.

Kalkmak istemiyordum, öylece sonsuza kadar kalmalıydık. Hatta medusanın gözlerine bakıp taşlaşmaya razıydım. Teyzem biraz üşümüştü. Deniz kıyısı esiyordu. Hadi arabaya gidelim dedi. Elimi tuttu. Küçük bir kız gibi la-la-la dedi sekerek. Çok tatlıydı.

Arabaya yürüdük. Yolda düşünüyordum ne yapacağımı. Nasıl bir gece geçecekti. Her şey yeterince kaotikti. Teyzem ben aşk izmir dedem gökyüzü yıldızlar sanki herkes bizi izliyordu. Yolda hiç bir şey olmamış gibiydik. Sanki o hala teyzemdi ben hala yiğeni. Ama bir anlamı olmalıydı. Sabredecektim, onu kaybetmeyecektim.

Arabaya bindik. arkaya oturduk. çok geniş bir arabaydı. teyzem üşüyordu sarıldım. Müziği açtım. Yeniden öpüştük. bu kez daha içtendi. artık bir şeyin ispatıydı bu. hata yapmıyorduk, bu gerçekti teyzem ellerini şortuma zütürüyordu, bunu beklemiyordum. O da beklemiyordu.

Beyler yalnız burada edebiyatın gücüne dikkat çekmek istiyorum adam olayı süsleyince durumun içestliğini kavrayamadık herhalde amk teyzesine gömüyor yakında anasınıda giber bu huur

Masada süper mezeler vardı. Balıklar harikaydı. Sadece rakı içiliyordu. Bira yoktu. Balıkçı prensipliymiş. Ben bir kadeh içtim, teyzem belki yarım kadeh tek içti. Dombili her şarkıda bir kadeh içip zil zurna sarhoş oldu. Elbiselerle denize girdi rezil etti kendini herkese. Biz de kalkalım artık dedik. Dombili arkadaşlarıyla kaldı, teyzem biraz açılsın araba kullanacak diye sahilde yürümeye başladık.

Teyzem alkolün etkisiyle biraz duygusallaşmıştı. Denizde bahsettiği erkekle ilgili konuşmak istiyordu belki ama utanıyordu. Bir banka oturduk. Konuşmaya başladı. Gözleri doluydu. Birini çok sevdiğini ama asla onunla olmayacağını, bunun onu kahrettiğini söylüyordu ama asla bir ip ucu vermiyordu. Teyze istersen bu gece araba kullanma gel urlada kalalım. Sabah zütürürüz arabayı erkenden dedim. Dedem zaten uyuyacaktı. Sabah 7 de yola çıkıyordu. 6 da yola çıksak o daha kalkmadan gideriz dedim. Nerede yatacağız dedi, arabada dedim. Anlaştık. Zaten dedem de bitmeyen kredisi vardı. Ben de yanındaydım merak etmiyorlardı. Biraz içelim mi dedim. Beraber bir büfeye gidip 3 tane bira aldık.

teyzesinin ağzına işeyecek şimdi amk

O zamanlar haluk leventin şarkıları popülerdi. Dağlar diye bir şarkı vardı. teyzem onu çaldı bize. Sesi güzel değildi ne yalan söyliyim ama hiç şikayet etmedim. Teyzem söyledi biz alkışladık. Teyzem çaldı biz eşlik ettik. Gece 3'e kadar oturduk. Sonra hep beraber kalktık. Gruptakilerden bir erkek yol boyunca teyzemle konuştu. Deliye dönüyordum ama ne yapabilirdim ki. Esra da bana bir şeyler soruyordu ama sallamıyordum. O soruyordu sadece kısa cevaplar veriyordum. Eve gittiğimizde bahçedeki hamakta yatmak istediğimi söyledim. Tamam dedi, yanağımdan öptü ve gitti yattı.

Ertesi sabah denize gidilecekti teyzemle asıl imtihanım o olacaktı. Ama ben belki de teyzeme aşık olarak ilk o gece uyudum. Ve yıllarca sürecek bu ızdırabın ilk günü böyle bitiyordu. Keşke yaşamasaydım.