fyodoroprichnikbasmanov

Yaşadığımız çağ ignorance is bliss i öğütlemesine rağmen inadına bilinçli mutsuzluğu seçmiş, bilginin merakı söndürme şehveti şerbetinden içmiş kişi ki şu ‘ben de "bilme" ile iştigal etmeye çalışan bir kimseyim, okumuşluğu falan da çok el üstünde tutarım, cehalet denen şeyi sevmem. zira okumak denen şey sayesinde rönesas denen şey gerçekleşti…’ cümlesinin olduğu bu (bkz: #53932594) enrtysinden anlaşılabilir. Ama işbu entryde yine bahis olunur ki- ‘ama en nihayetinde, 3 günlük dünyanın sana sunacağı şey sabitleşmiş bir hazlar ve ızdıraplar yelpazesidir. bunu cahilce ya da dolu yaşaman hiçbirşeyi değiştirmez. mevcut narrative'i istediğin kadar yapısökümden geçir, "kakam var"a varırsın.’ *

Zira 'din kitlelerin afyonudur' noktasında marx a ‘din, gerçeğini bilmeden yalanını uydurmaktır, ayakta kalmasının tek sebebi, doğrusu bilinmediği için detayda bazı farklılıklarla beraber haklı çıkma olasılıklarıdır. bu olasılık dinler için azalmaktadır ‘* ile destek çıkar ve ‘din olgusu var olmasa, iyi insanlar iyi işler, kötü insanlar da kötü işler yaparlar. iyi insanlara kötü işler yaptırmak istiyorsan, din kurumuna başvuracaksın’ (bkz: #64471860) ile devam eder.

Ayrıca o ciksenler kuşağının getirdiği mütevazi samimiyeti tatmış son içten bireylerden biridir ki 40 milyon parası olsa kütüphanesi olsun ister (bkz: #65068742)zira kendisine 'insan açlığı değil bilgi açlığı aşılan'mıştır *. 82 döneminde genç olup da kontrollü şekilde aptallaştırılmış insanların çocuklarının aslında bir suçu olmadığını 'kontrollü şekilde aptallaştırma' tamlaması altında zapt ı rapt altına alır (bkz: #55208326).

Asosyallik-sosyallik ikileminde ise (bkz: #94225814) bu entry içeriğine günümüz değme pgiboloji kitaplarında raslayamayabilirsiniz.

ve eminim; bildikçe, bilgilendikçe bir taraftan da daha ne kadar çok şey bilmediğinin -o yukarıda bahsettiğim mutsuzluğunu yaşarken, rafine-elitize edilmiş kanaat ekseninde 'aman yarabbi ne kadar bilinçsiz bir dünya! acarsız isyan etmeliyim!!' ayaklarının bi taka yaramadığını ise çoktan sindirmiştir (bkz: #104461557).

Ve daha niceleri…

Yani kısacası azizim pek haddim olamayarak senle beni aynı zamirde 'biz' yapıp diyeceğim odur ki; biz, giderek indirgenen, bilgi ve birikimin değersizleştirildiği, sorgu ve sual etmenin anlamsızlaştırıldığı ve fakat içine doğduğumuz ve fakat yeri geldiğinde tıpkı bu 'an'a da sirayet ettiğince 'benim gibi düşünen insanlar da var' diye kendi çoğulculuğumuzda rahatlayabildiğimiz bu ekgib evrenin tam beşeriyatıyız belki…

Çünkü bildiğini bilmek, bilen biri bildiğinde bilinendir….

kaç dostum, kendi yalnızlıgına: seni zehilri sineklerin soktugunu görüyorum. sert ve sağlıklı bir havanın estiği yerlere kaç !

Kendi yalnızlıgına kaç! küçük ve acınası olanlara çok yakın yaşadın. kaç onların görünmez öçlerinden! senin karşında onlar öçten başka bişey değildir.
artık el kaldırma onlara! sayısızdır onlar ve senin yazgın sineklik olmak değildir
sayısızdır bu küçükler ve acınası olanlar; ve kimi görkemli yapının çökmesi için yağmur damlalarıyla sarmaşıklar bile yeterli olmuştur.

sen taş değilsin, ama cok sayıda damlayla daha simdiden delik deşik oldun bile.
kırılıp dağılacaksın bu damlalar yüzünden.

yorgun düştüğünü görüyorum zehirli sineklerden, belki yüz yerinde kanlı çizikler görüyorum; ve gururun öfke bile getirmiyor.

kandır onların senden istedikleri bütün o masumiyetleri içinde, kansız ruhları kanın susamışlığı içindedir - ve bu nedenle bütün masumiyetleriyle sokarlar.
ama sen, derinliği olan insan, küçük yaralardan ötürü derinlemesine acı çekmektesin; ve daha iyileşmene bile meydan kalmadan aynı zehirli kurt eline tırmanmıştır.
bu pisboğazları öldüremeyecek kadar gururlusun. ama koru kendini k, , onların bütün o zehirli haksızlıklarını taşımak sonunda kötü yazgın olmasın !
çevrende övgüleriyle vızıldamaktalar: sırnaşıklıktır onların övgüleri. istedikleri ise tenine ve kanına yakın olmaktır.

bir tanrı ya da bir şeytanmışsın gibi yaltaklanırlar sana; önünde, bir tanrının ya da şeytanın önündeymişçesine sızlanırlar. ama ne önemi var ? onlar dalkavukluktan ve sızlanmaktan başka bişey bilmezler.

üstelik sana kendilerini çoğu kez sevimli de gösterirler. ama korkakların akıllılığı kendini her zaman böyle göstermiştir. evet, akıllıdır korkaklar!
senin üzerinde çok düşünürler o sığ ruhlarıyla -- onlar için her zaman düşündürücüsündür !! çok düşünülen her şey sonunda düşündürücü olur.
seni cezalandırılar bütün erdemlerinden ötürü. içtenlikle hoş gördükleri ise yanlışlarındır.

sen, yumuşak ve dürüst biri olduğun için şöyle dersin: onlarda aranamaz dünyalarının küçüklüğünün suçu ama onların sığ ruhları şöyle düşünür: suçtur her türlü büyüklük.
onlara yumuşak davrandıgında bile senin önünde kendilerini aşağılanmış hissederler; ve iyiliğinin karşılığını sana gizli acıtmalarla öderler.
senin o sessiz gururun onların zevklerine hep aykırı düşer: ve sen kendini beğenecek kadar alçakgönüll
ü oldugunda sevinçlerinden ölürler.
bir insanın tanıdıgımız yanlarını kışkırtırız da. onun için koru kendini küçük insanlardan !!

senin önünde küçük hissederler kendilerini ve küçüklükleri için için yanarak, görünmez bir öç duygusuyla yönlenir sana.

görmedin mi kaç kez sustuklarını sen yanlarına yaklaştıgında ve güçlerinin sonmekte olan bir ateşin dumanı gibi karıştıgını havaya ?
evet dostum, sen bir vicdan azabısın hemcinslerin için, çünkü onlar sana layık değiller. bu nedenle senden nefret ederler ve kanını emmek isterler.
hemcinslerin her zaman zehirli sinekler olacaklardır senin için; sende büyük olanın -- onları daha da zehirli ve gittikçe daha cok sinek benzeri kılması kaçınılmazdır.
kaç dostum kendi yalnızlıgına -- ve sert, sağlıklı bir havanın estiği yere. senin yazgın sineklik olmak değildir.