/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2 -7
    "Bana aşık falan olmazsın değil mi?" dedi kendi kendine gülüğ. Yutkundum. O bana böyle derinden bakarken sanki aksini arzuluyormuş gibiydi. Yine de başımı iki yana salladım.
    "Olmam."
    "Güzel. yoksa kalbini kırarım." dedi kaşlarını kaldırıp. Nedense bunun olacağını o andan itibaren bildiğimi hissettim. Sanki kalbimi kıracağını biliyordum. Bu beni başımı sallamaktan alıkoymadı. Kalbimi kırsın ya da kırmasın buna ihtiyacım vardı.
    Ona ihtiyacım vardı.
    "Sana bildiğim her şeyi öğretirim. Nasıl davranman gerektiğini, nasıl konuşman gerektiğini, nasıl dokunman ve tüm o küçük detayları. Ama onu istiyorum." dedi parmağı ile banklarda oturan kızı işaret etti. Başımı hızla salladım.
    "Anlaştık."dedim.
    Ama bana nasıl hissetmem gerektiğini öğretmemişti.

    Merhaba arkadaşlar bol miktarda cinsellik, aşk ve mizah dolu bir hikayem için rez alabilirsiniz.
    ···
  1. 2.
    0
    Rez panpa
    ···
  2. 3.
    0
    Rezerved
    ···
  3. 4.
    -2
    arkadaşlar burda olduğunuzu belli edin de devdıbını yazmaya başliyim
    ···
  4. 5.
    +1 -1
    "Mert ile hiç konuşmadın.."
    "Nasıl konuşabilirim ki? eğer uzun süre konuşursak ondan hoşlandığımı anlar. sonra tüm okula rezil olurum. bilmem farkında mısın ama eski erkek arkadaşın kalpsiz zütün teki."
    "doğru... pnunla niye çıktım demiştim?"
    "Tapılası vücudu ve tarlı suratı bas çalarken seni baştan çıkardığı için."
    "Doğru.."diye mırıldandı.
    "mert konusunda bir şeyler yapman gerek. son sene . son yıl. son şans. gerçekten bir atak yapman gerek."dedi.
    çirkin olduğumu tam anlamıyla düşünmüyordum ama iremin arkadaşı olduğunuzda silikleşiyordunuz. ben sanırım insanların müzik konusunda laflayabileceği anime ve bilim kurgu sever kızlardandım.
    "bu imkansız. her ay 500 lira verip ciks dersi almayacaksam cidden imkansız."
    "sanki daha önce erkeklerle konuşmamışsın gibi!"
    "Evet ama bu farklı... bu mert... diğerleri gibi değil." dedim. değildi de.
    "Son şansını kullanmayacak mısın?"dedi. iç çekip coktan çıkmış olduğu kapıya baktım.
    "Kullanacağım." dedim. ama nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum.
    ···
  5. 6.
    +2 -1
    "her neyse bu kadar korkak olma."
    "irem'e davranışlarına bakarsak... "
    "iremden hoşlanıyorum bahar."
    "ama onu aldatıyorsun." dedim kaşlarımı çatıp.,
    melda hoca bağırıp can'ı müdürün odasına yollamadan önce "ben bütün kızlardan hoşanıyorum." dedi. sonra da çantasını alıp sınıftan atıldığı için çıkmak zorunda kaldı.
    • **
    "can beni sevdiğini söyledi." dedi telefonda irem hayıflanırken.
    "hım... "dedim.
    bir daha yapmayacakmış."
    "hımm-hımm... "
    "bana değer veriyormuş."
    "hımm."
    "Bahar beni dinle!" dedi sonunda. can onu sevmiyordu, bir daha yapacaktı ve ona değer vermiyordu. belki bir daha onu aldatmazdı.
    bin defa falan aldatırdı.
    "dinliyorum irem"
    "ama sen izin verene kadar onunla barışmayacağım."dediğinde şaşırdım. çoktan üçüncü tekerlek olmak için hazırlanmıştım yine. can onu üzecekti ve benim iremi teselli etmem gerekecekti. ama şimdi irem bunu derken ciddi gibiydi. ve akıllı. şaşırdım.
    "vay canına, sonunda sanırım akıllandın."
    "aslında onu özgürüm kafede kızın tekiyle flört etmeden önce barışmayı düşünüyordum."
    "bin kurusu" dedğimde kıkırdamaya başladı.
    "mertten hoşlandığımı biliyor."
    "Ne?!şaka ?"
    "kimseye söylemeyecekmiş. geçen seneden beri biliyormuş. bana atak yaomam için cesaret bile verdi."
    "kapa çeneni."
    "yemin ederim."
    • **
    telefonu kapattığımda mert'in ana sayfasında gezmeye başladım. her zaman ki gibi.
    yaşıtlarım üniversite için hazırlanırken ben gizli takibi tercih ediyordum.
    sonra can ile olan fotoğrafında kızların yorumlarını gördüm. can için olan yorumların ne kadar küçğk düşürücü olduğunu merak ettim.
    "ah can... seni düşünerek duşa girdim daha demin."
    "can sanki playboy dergisinin kapağından fırlamış gibi."
    "can bana nasıl or... "
    tamam. bu kadarı yeterdi. can'ın daha fazla ahlaksız hayranlarını okuyamayacaktım. altı üstü barın tekinde çalışıyordu işte! başka bir yoruma daha gözüme çarptı.
    "cani insanı nasıl etkilemesini en iyi bilen insan."
    bir süre beynimde yanklındadı. sanki beynim makine gibi çalıştı. "insanı nasıl etkilemesi gerektiğini bilen en iyi insan" bu isim tamlaması da bşr sğre beni düşündürdü. eğer mert'e ulaşmam gerekiyorsa onu etkilemem gerekecekti.
    ve onu etkilemem için gerekiyorsa bunu en iyi bileninden öğrenmem gerekecekti.
    bu kişi Can Has'dı.
    ···
  6. 7.
    -1
    gibiş varsa cumadan sonraki gün okuyabilirim

    Allah affetsin
    ···
  7. 8.
    0
    Neler oluyor bu dünyada amk
    ···
  8. 9.
    0
    Adam muallak mi anlamadım ben
    ···
  9. 10.
    0
    rezerved değerlenir bu upupup
    ···
  10. 11.
    0
    Devam etsene insan evladı
    ···
  11. 12.
    +1
    LESSON TWO: NEVER ASK HIM GOT HELP
    Mehmet, Can ve Mert okul bahçesinin merdivenlerinde otururken-bu soğuğa rağmen- donmuş ellerimi birbirine bastırdım. can ile konuşmam gerekiyordu. cesaret bulmam gerekliydi. bir şeye tutunmam ve onun verdiği güçle onunla konuşmam.
    titrek nefesimi dışarıya verdim. bundan korkmamamın bir diğer sebebi, irem'in haberinin olmamasıydı. erkek arkadaşıyla bu konu hakkında konuşmak ne kadar doğruydu bilmiyorum ama...
    zaten artık erkek arkadaşı değildi.
    onlara doğru yürürken mehmet, güneş gözlüklerinin üstünden bana baktı. Mert'se direğe dayalı başıyla kapalı gözlerini açıp beni süzdü. Can rahat görünüyordu.
    sanki ona ne diyeceğimi biliyormuş gibi bir gülümseme vardı yüzünde.
    "Pişt." dedim. Mehmet kaşlarını kaldırdı."Bizimle mi konuşuyorsun?"
    "Evet. sizinle konuşmak için fazla mı eziğim?"
    "Hayır, sen bizle konuşmak için fazla akıllısın." dedi derin mavi gözlerini üstümde tutup. gözlerimi devirdim. evet, evet klagib biz kötüyüz bizden kork havası. çok komik. ama ben bu aptalın çocuk havuzunda yüzdüğünü hatırlıyordum. kolluklarla...
    ne zaman serserinin teki olduğu konusuna gelirsek sanırım on üç yaşında abisinin prezervatiflerini çaldığında mert ve can onu arasına almıştı.
    çok duygusal bir andı.
    "Can'la konuşmak istiyorum."dedim
    "neden? irem'le mi ilgili?" dedi mert. başımı hızla salladım.
    "evet. öyle sayılır."
    Can'a baktıklarında başını salladı. "konuş, küçük kız." dedi. lakabına karşılık gözlerimi devirdim.
    "özel." dediğimde mehmet güldü. küçük, işe yaramaz pislik torbası. ondan nefret ettiğim için kimse beni suçlayamazdı. "iremden sonra baharla da mı yattın?" dedikıkırdamaya devam ederken. ama can ve mert kaşlarını çatmış bana bakıyorlardı. ikisi de merak içindeydi.
    "hayır." dedi can soğukça. "onunla yatmadım."
    mert ona dik dik baktığında omuz silkti. "yattıysak bile ayık değildim. bu sayılmaz."dedi yüzünün tek tarafını ekşitip, burnunu kırıştırdı. ardından bana döndü " sarhoşken yatmadık değil mi?" dedi hızla. Allahım bu cocuk dünya üzerindeki en sinir bozan varlıktı. onunla ölsem bile yatmazdım. yapmazdım. yani eskiden. şimdi belirli sebepler varken açıklaması güçtü.. başımı iki yana salladım. "hayır" dedim. yüzü rahatlamayla çözüldü.
    tembelce ayağa kalkıp siyah kotunun arkasını silkeledi. biz beraber yürürken kolunu salaş bir şekilde yanımda tutuyordu. arada ellerimiz çarpsa da sonunda yeterince uzaklaştığımızda durdu. onun göğsüne zor geliyordum. bu yüzden yüzüne bakmak için kafamı kaldırdım. kemerinin tokası hırkamın fermuarına değecek kadar yakınımda duruyordu.
    bahçenin kenarında dursak bile çoğu göz üstümüzdeydi. can ile daha önce hiç yalnız başıma konuşmamıştım. hep yanımda biri olurdu. ya da irem. bu yüzden sanki imkanı varmış gibi daha çok gerildim.
    "söyle bakalım." dedi ağır ağır.
    yutkundum, çünkü nasıl başlayacağımı bilmiyordum. terden damlalar sırtımdan akarken buz gibiydi. ellerim sarsılıyor gözlerimi saniyede on beş bin defa kırpıştırıyordum.
    "şey... dün konuştuğumuz konuyu düşündüm." dedim. başını sabırsızca salladı. sigara kokuyordu. ve rahatsız edici değildi.
    hoştu.
    "ve... mert ile konuşacağım."
    "senin için sevindim. sonsuza dek en iyi arkadaşlar falan mı olduk şimdi?"
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    +1
    "hayır. ama... senden bir şey isteyeceğim. mert ile konuşmadan önce."
    kaşları tekrar çatıldı. alt dudağını çiğnerken düşünceliydi.
    "nasıl yardım edebilirim ki?"
    "irem'i sana tekrar aşık edebilirim. hemde öyle ki artık onunla sevişmekten sıkılırsın."
    dikkatini çekmiş gibi ağzını araladı. etrafa bakınıp bizi dinleyenleri görünce beni bileğimden tutup duvar dibindeki boşluğa soktu.
    "ne istiyorsun?" dedi. derin bir nefes aldım. bunu eğer kabul etmezse rezil olacaktım. hayatımın sonuna dek belkide. ama son şansımdı. son seçimim. zaten düşünerek yıllarımı kaybetmiştim.
    "bana öğretmeni istiyorum. nasıl gerçek bir kız gibi olmam gerektiğini, nasıl erkeklerin arzuladığı , baştan çıkaran , konuşmasını ve nasıl dokunmasını bilen biri olmamı öğretmeni. nasıl mert'in hayır diyemeyeceği bir kız olmam gerektiğini öğretmeni istiyorum." dedim.
    kaşları daha da çatılırken başını geriye attı. benden bir kaç adım uzaklaşırken başını iki yana salladı. "bahar... eğer mert'in hayır diyemeyeceği bir kız olmak istiyorsan.." diye başladı. başımı tüm gururumu ayaklar altına alarak sallamaya başladım. gözlerini kısıp bana eğilirken gülümsüyordu.
    "yoksa bahar. benimle sevişmek mi istiyorsun?" dedi gülüp. benim gülmediğimi görünce ağzı dehşetle aralandı.
    "gibtir sen ciddisin." diye mırıldandı. sertçe yutkundum. ne diyeceğimi bilmiyordum.
    "can yemin ederim irem'le aranı düzelteceğim. sadece bana her şeyi öğretmeni istiyorum."
    o ise kocaman açtığı gözleriyle dehşet içinde bana bakıyordu. sanki gerçek olup olmadığımı anlamak için bana yaklaşmıştı. sonra geri gitti ve elini saçlarına geçirdi.
    "ne-sen az önce... Allahım! eski sevgilimin en iyi arkadaşı benim arkadaşımla sevgili olmak adına onunla yatmam için yalvarıyor!" dedi. delirmiş gibi tekrar bana yaklaşıp sordu."sen iyi misin? hap falan almıyorsun değil mi? yoksa bu bir deneme mi? irem beni deniyor öyle değil mi? gibeyim ben buna kanmam." dedi sonunda gülmeye başlayıp ama histerik kahkahaları zorlamaydı.
    "can... ben ciddiyim." dedim. gülümsemesi silindi ve bana yaklaştı. yüzümü incelerken kızgın görünüyordu.
    "bahar. bu imkansız." dedi sertçe. yutkundum çünkü kelimeleri tek tek söylerken keskin ve netti.
    "ne-neden?" dedim. benimle olma fikri bu kadar mı imkansızdı? titrediğimi görünce yüzü dalgalandı ve sanki üzülmemi engellemek istiyormuş gibi yüzümü kapadı.
    "hey,hey ağlama."
    "ağlamıyorum aptal! sadece mert'le hiçbir zaman olamayacağımı bilmek beni üzdü."
    alt dudağını dişlerken düşünceli bir biçimde beni süzdü. sonra kendi kendini ayıplarmış gibi güldü ve başını yere eğip iki yana salladı.
    "ben berbat bir arkadaş ve kötü bir erkek arkadaşım."
    "bu bir evet mi?" dedim heyecanla. gözlerini bana tekrar cevirdi. gözlerini siyaha dönmüştü, kaşlarını çatıp spor ayakkabımdan başlayıp bileğimdeki bilekliğe kadar süzmüştü. sıkıntıyla tekrar iç çekti. burada delirmek üzereydim' elleri cebinde bana yan yan bakıyordu.
    "bahar." dedi sonunda bana dönerken gülümsüyordu. tek kaşımı kaldırdım. ellerini omuzlarıma koyduğunda titrememek için derin bir nefes aldım. "senin öğretmenin olacağım." dedi dudaklarını her harfte birbirine bastırdı. sonra sıkıntı içinde yüzünü buruşturdu.
    "sana nasıl becerileceğini öğreteceğim." dedi. "erkeklerin basıl kızları becermekten hoşlandığını göstereceğim."
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    +1
    eğer okuyan varsa bir part daha yayınlıcam
    ···
  14. 15.
    0
    rezerved
    ···
  15. 16.
    0
    Rez Rez rez
    ···
  16. 17.
    0
    LESSON THREE: LOOK GOOD FOR GOOD SEX
    dudaklarımı yerken kusacağımı sandım. ellerim öyle çok titriyordu ki, düşüp bayılırsam bu titreme kesildiği için sevinebilirdim. aynada kendime baktım.
    can'ın beni çekici bulması önemli miydi?
    eğer beni çirkin bulsaydı, kabul etmezdi. belki de. ya da irem'e gerçekten sahip olmak istiyordu.
    irem'in siyah saçları vardı.
    benim kumral
    yanık bir teni vardı.
    benimki beyazdı.
    gözleri kedi gibi çekik, çekiciydi. benim misket gibi parlayan kehribar gözlerime karşılık. eğer onun gibi kızlardan hoşlanıyorsa ben tipi değildim. altı üstü birkaç şey öğretecekti işte! rahatla.
    kapı çaldı.
    hayır.
    Can, ilk dersi için -buna böyle demesi beni öldürüyordu.- evimde olacağını söylemişti. can has. okulun bir numaralı kız düşkünü bini. vücudunu ve suratını çıkarttığınızda o kadar yakışıklı değildi. bir de boğuk sesi vardı. ah bir de bas çalışı...
    Allahım kapımda can vardı.
    kapıyı açtığımda kaşlarını kaldırarak beni karşıladı. kolsuz, siyah bir tişört ve siyah ,hep giydiği kotunu giymişti. siyah converse'lerine baktıktan sonra iç çektim.
    "yine fazla renklisin."
    "çamaşır günümü görmek istemezsin bile."dedi içeri izin almadan girip. kollarının üstündeki dövmeleri izledim bir süre. gözleri etrafta gezinirken sakin kalmak için kendimi geriyordum. nefesler al buraya ne için geldiğini hatırla,ona çok bakmamaya çalış. ve ne yapacağımızı düşünmemeye.
    mert ile iyi bir iş çıkartmak için en iyi arkadaşından " nasıl huur olunur?" dersleri almam beni kötü biri yapmazdı.
    sadece aşık yapardı.
    yani, sanırım.
    "bunun sesi rahatsız ediyor." dedi ağzımda stresle çiğnediğim sakızı gösterip. başımı salladım ama çilekli sakızımı seviyordum. onu çıkarmadğımda gözlerini devirdi.
    "hadi başlayalım." dedim iğneleyici bakışlarından rahatsız olup. gülümsedi ve önüne gelen saç tutdıbını çekti. "çok heveslisin."
    "hayır ben-"
    "böyle olma. erkekler istekli ama zor kızları sever. çaresiz değil." dedi. kaşlarımı çattığımda gözlerini tekrar devirdi.
    "pekala hadi başlayalım. ders bir, o kotu bir daha üstünde görürsem kendimi becereceğim bahar."
    "vay canına derya baykal olmanı neye borçluyuz?" dediğimde bana dik dik baktı. sonra odalara tek tek bakıp bileğimi tuttu. benimki olanın içine daldı. sanırım üstünde "girmeyin." tabelasından anlamıştı. ben daha neler olduğunu anlamadan dolabıma yürüdü.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    "bu işi yapacaksak, düzgün yapalım." dedi. ben ağzımı açmadım ama dolabımdaki eşyalara gözattı.
    "sen ve aptal grup tişörtlerin."
    "sen farklı giyiniyormuşsun gibi... "
    "ben ciddi grup tişörleri giyiyorum fall out boy ya da linkin park değil."
    "onlarda ciddi! sırf green day dinlemiyorum diye beni yargılayamazsın. ya da misfits."dedim.
    "çok konuşuyorsun. bu erkeklerin sinirini bozar. gerçi sen bitkilerin bile sinirini bozabilirsin." dedi umursamaz bir edayla elini salladı. ona en kötü bakışımı atarken dolabıma uzandı ve kotlarımı yere attı.
    "kot, kot, kot, kot ah şuna bakın birkot daha! ve çok şaşıracaksın ama" dedi kotumu suratıma fırlatıp "bir kot daha!"
    yüzümü buruşturdum. tamam kot giyiyordum ama hepsinin aynı modelde oldugunu fark etmemiştim. hepsi koyu lacivert düz bol kotlardandı. benimle çıkan erkekler neden beni çekici bulurdu cidden anlam veremezdim.
    "sen, bahar erdek, Allahın bahşetmiş olduğu en değerli eşyayı iğrenç bir şekilde kullanarak tüm insanlığa ihanet ettin."
    "söz konusu kotlar olduğunda duygusallaşıyor can." bana dik dik baktı.
    "şimdi bunları nereye atacağız?"
    "atmak mı?"
    "haklısın. yakmalıyız."
    sinirle iç çektim kotlarımı toplayıp kenara koydum. burnumun kemerini sertçe sıktım. can beni zorluyordu. konuşmasıyla davranışlarıyla hareketleriyle... ona kızgınca baksam bile etkilenmedi. bu işe kendini sokan bendim. o halde kabul etmek zorundaydım.
    "anladım. sıkıcı kotlar yok."
    "güzelim, söz seninle işim bittikten sonra onlara dokunduğun için bile kendinden tiksineceksin." dedi. sonra dolabıma tekrar baktı arkada bir yerde sıkışmıs dar geçen seneden kalma kotu çıkarttı. beğeniyle mırıldandı. "bak buna kot derim."
    "onu giyemem."
    "neden?" dedi kotu incelerken.
    "onu giydiğimde nefes alamıyorum."
    "ah, bende yırtık falan sandım. tamam sorun değil."
    "ama-"
    "beni isteyen sendin bahar. eğer öğretmeme izin vermeyeceksen mert'i twinkle twinkle little star eşliğinde etkilemeyi deneyebilirsin." dedi. ona baktığımda dudaklarını kibirle birbirine bastırdı. tek kaşını ukalalık içinde kaldırdı.
    küfürler saura savura elindekini aldım. "ders bir, iyi bir ciks için iyi görün."
    "ders birin kotlar olduğunu sanıyordum." dedim.
    "iyi ders iki olsun."
    • **
    içeri onun fark edebileceği kadar girdiğimde başını salladı. "bak bacakların varmış!" dedi alayla. kemer girişlerini tutup çektim. "nefes alamıyorum." deidm. önemsemedi ve saçımın tokasını çekip aldı. saçlarımı dağıttı. eğilmem için sırtıma vurduğunda homurdanmadan edemedim. biz ne yapıyorduk? yani bu oldukça komikti. can ve benim tarzım. bir arada.
    saçımı geriye attığında gülümsedi.
    "işte, gördün mü? çekici bir kız olduğunu biliyordum." dedi kan yanaklarıma hücum ettiğinde gözlerim sonuna kadar açılmış bir biçimde ona baktım.
    "öyle miyim?" dedim şaşkınlıkla.
    yani can'dan duymak farklı hissettiriyordu.
    Ama can bir şey demedi. sadece alt dudağını ağzına yuvarlayıp gözlerini yumup açtı. onaylamasına karşılık gülümsedim.
    "şimdi sırada randevu var." dedi. kaşlarımı çattım.
    "ra-randevu?"
    "evet anldıbını biliyorsun değil mi? kız ve erkek beraber çıkarlar. yemek yerler ya da sadece takılırlar. genelde yatakta bitiririm ama bu konumuzun dışında-"
    "evet, randevunun ne olduğunu biliyorum! sadece pek randevu addıbına benzemiyorsun." dedim. ellerini arkasındaki masaya dayadı ve tembelce başını geriye attı.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    0
    "değilim. ben daha çok yatak adamıyım."
    "etraftakiler bizi görüp, irem'e söyledğinde ne olacak?" dedim alt dudağımı dişlerken. tekrar güldü ve önüne siyah saçlarını geriye attı.
    "sadece arkadaşız." dedi "ya da öğretmen öğrenci ilişkisi gibi."
    "buna böyle söyleme." dedim yüzümü buruşturup. ama parmaklarını kotumun kemerliklerine geçirdi. kalbim ani bir hareketle ağzıma gelirken nefesimi tuttum. uzun olduğu için gözleri yarı kapalı bir şekilde dudaklarıma bakıyordu. öleceğimi sandım.
    yemin ederim yere düşüp bayılacaktım.
    göğsüm onunkine yaslıydı. kotum onunkine dayalı, elleri düğmeme yakın bir mesafede ve uzun serçe parmakları tişörtümle kotumun arasındaki boşlukta çıplak kalan tenime değiyordu.
    yutkunduğumda dudakları bir gülümseme ile titredi ama yavaşça kulağıma yaklaştı. ıslak ve sıcak dudakları kulağıma konuştuğu zaman sürtündü.
    "asla... " diye fısıldadı. başını eğdiğinde karnımda birileri tepiniyor sandım. dudakları resmen boynuma değecekti be ben bir şey yapamadan duruyordum. sadece kızarıyordum.
    bakire bile değildim.
    "ama asla.." diye devam etti ağzı açık bir şekilde yutkunduğu için boğukça çıkan sesi duydum. "bir erkeğin ilk randevuda bunu yapmasına izin verme."
    sonra aniden uzaklaştı. tam dudaklarını boynuma bastırması için yalvaracakken hemde. yüzümün ortasına biri yumruk atmış gibi ona bakakaldım.
    "ta-tamam." diye mırıldandım kendime gelmek için. başımı iki yana salladım. can ise hiçbir şey olmamış gibi rahattı. "mert olsa bile ilk randevuda onun seni öpmesine izin veremezsin." dedi. "bir kız bana kendini ilk randevuda öptürürse basit olduğunu düşünürüm. ve ben basit biri değilim. basit sevmem."
    "ama onları beceriyorsun?"
    "konu bu değil. bu çok zeki olmana rağmen gazete bulmacası çözmek gibi bir şey." dedi hemen
    "ben gazete bulmacası çözm-"
    "bahar." dedi sertçe. "öğrenmek istiyor musun?"
    "evet "dedim hiç düşünmeden.
    ···
  19. 20.
    0
    Uptullah
    ···