1. 51.
    0
    Yaşantımı şuan bu yazdıklarımı çevremden bilen insan sayısı iki elin parmaklarını geçmez bu insanlar dışında. Her fikrimi bilen ve her zikrime şahit olan bir kişi var o da o 4 kardeşimden birisidir.
    Hocalarımla okul dışı görüşmelerimde konu konuyu açınca onlarda biraz biraz bir şeyler hakkında fikir sahibi oldular tabii. Bunun farkına şöyle varıyordum. Daha bi' anlayışlı karşılıyorlardı. Bu aramızdaki olan o arkadaşlık ilişkisiylede alakalı olabilir tabii bilmiyorum.
    Fizik hocamın müzik tarzı biraz rock ağırlıklıydı ve o da Karadeniz tutkunuydu. Kazım abinin yaşamımdaki etkisi böyle böyle ortaya çıkıyordu işte.
    Lazcarock yapan Marsis grubunun konserine gitmiştik birgün. Ve konser çıkışı bir şeyler içip sohbet ediyorduk. Ve durup sana bir şey söyleyeceğim ancak aramızda kalacak dedi ve eşiyle ayrılma kararı aldıklarını söyledi. Bunun üzerine bir süre sohbet ettik. Sohbetin ortalarında bana söylediği şey şu olmuştu "sen kaç yaşındasın? Hayır, nasıl bu şekilde düşünebiliyorsun".
    ···
  2. 52.
    +1
    kardeş merhaba
    ben de kendi mi anlamazken ve insanlar tuhaf bir insan olarak beni anlamak isteyen beni kendi algılayabildikleri kalıplara sokuyorken onlara vereceğim cevabı da kazım ver mişti https://www.youtube.com/watch?v=0wKVeYdjV-g

    Baba ben yıkıcıyım ama
    Kendini bilmez değilim
    Yaşamak istiyorum sadece
    Kendi savaşlarım uğrunda
    Ben sadece ben olmak istiyorum
    Işık hızıyla geçen zamanı
    Yaşamak belki de çok zor
    Korkuyorum ben geçmişten
    Korkuyorum gelecekten
    ···
  3. 53.
    +1
    kimin gibinde olacak?
    ···
  4. 54.
    +2
    Git ol amk herseyi bitir.
    ···
  5. 55.
    0
    dışarıdan bakıldığında ne kadar hoş görünüyor değil mi. senden yaşça büyük ve olgun bir insandan taktir almak. kulağa ne de hoş geliyor.
    ama aldığı cevap pek menun etmemişti ama sanırım. çünkü "ben böyle olmak istemedimki" deyi vermiştim birden.
    kim ister birader ya. o saatlerde çocuklarla gırgır makara yapmak, karı kız peşinde koşmak varken kim ister aklından böyle düşünceler geçmesini…
    buna benzer şeyler söylemiştim. ama kazım abiden öğrendiklerimle devam ettim daha sonrasında. ben güzel bir aile ortamı nasıl olur bilmiyorum bu işin acı yanı tabi. ama şöyle bir güzel yanı var yapılmaması gerekenleri çok iyi biliyordum. bu onu daha çok etkilemiş olacak ki " okulda ben dışarıda sen öğretmen olacaksın desene" dedi gülerek.
    ve o gün evlerimize giderken düşüncelerim için bana teşekkür etti. bense kazım'a. ve tabiki kazım'da "teşekkürler dünya…"

    03.01 Kazım için bi' sigara yakalım…
    ···
  6. 56.
    +1
    43 kimse dinleme ben dinliyorum
    ···
  7. 57.
    +1
    camel sigaram yanıyor

    camele de sevdiğim kız içiyor diye alıştık o yok artık camel e devam ama
    ···
  8. 58.
    +1
    bırakın ölsün pekekent..

    ( okuyoz panpa raad ol )
    ···
  9. 59.
    +1
    :(
    ···
  10. 60.
    +1
    başarılar
    ···
  11. 61.
    +1
    Gec bıle kalmısın
    ···
  12. 62.
    0
    Sigarayı da yıllardır içtiğim falan yok. Başta demiştim ya bu yolun sonu görünmüyor diye. Bu fikir yerleştiğinden beri içiyorum. Yaklaşık 15 gündür. Peketin rengi de Karadeniz mavisi…
    Size de oluyor mu. Beynimi hissetmiyorum bazen. Aklıma zerre bir şey gelmiyor. Ne mal bir durum birader. Nasıl dolar bu boşluk diyorum dolduracak bir şeyler bulmaya çalışıyorum. Bu kez bi' bakıyorum koyacak yer yok.
    Buna bile söyleyecek bir şey bulmuş bu adam "zaman neden nereye gider... bilemiyorum; bazen aklım yetmiyor…"…

    Sigara demişken bir de alkol var tabii…
    O zamanlar malum okulda kaldıktan sonra annem pek sıcak bakmıyordu çalışma fikrime ama yük edemezdim kadına kendimi. Bende cuma, cumartesi ve pazar günleri çalışmak için bir iş bakıyordum tam o bahsettiğim her şeyimi bilen kardeşimin çalıştığı bir yer vardı Maltepe'de alkollu davetler vs. verilen bi salon gibi. Daha öncesinde bir kaç yudum rakı içmişliğim vardı ama tam manasıyla orada tanışmıştım. Kardeşim içerdi ama.
    Orada tek tük başladım.
    ···
  13. 63.
    0
    Kardeşimin amcası orada şeflik yapıyordu. Gece 3 gibi işimiz biterdi. Onun arabasıyla giderdik. Amcası pavyona giderdi bizde arabada takılırdık sohbet, muhabbet. Sabah bırakırlardı beni eve. Yine aylardan Kasım'dı. Anneannem rahatsızlandı annem hafta sonu orada kalacaktı. 21'i de cumartesine geliyordu yanılmıyorsam. Doğum günümdü benim. Yine işten çıktık kardeşimin amcası pavyona gidecekti bizi eve bırakmasını sabahta kardeşimi gelip almasını söyledik. Öylede oldu. Kardeşim sağolsun iş yerinden iki şişe rus vodkası almış 70'lik. Birader kaç saat sürdü bilmiyorum ama biz o iki şişeyide bitirdik. ilk kez sarhoş oldum ben o zaman. Ondan sonra da n'aptıysam olamadım zaten…
    O zaman bize eşlik eden o tekrar tekrar dinlediğimiz şarkı şudur
    (bkz: http://m.youtube.com/watch?v=GjBcZnpb-1s)
    Abi o anı anlatamam size bağıra bağıra söylüyoruz. Duyabildiğim tek şey gitarın sesi. Kazım abinin, kardeşimin ve benim sesim öyle muazzam bi' zamanlamayla çıkıyorduki anlatamam ya cidden.

    Hala her içtiğimizde açar söyleriz. Ama hiç o zamanki gibi olmuyor artık. Ne kafam, ne söylememiz…
    ···
  14. 64.
    +1
    ahan da dedim bu çocuk burcu ya akrep ya başak
    başka kimden beklenir zaten
    ···
  15. 65.
    0
    Birader bazı kilit zamanlar vardır herkesin hayatında. insan o anlarda yalnız hissetmemeli kendini. Bazen diyorumki yapmaya çalıştığım şey buhulu bir cama resim yapmak gibi. Hata şansım yok. Parmağımı ilk nereye koyacağımı iyi hesaplamalıyım çünkü silemem. Kendimden emin çizmeliyimki izler titrek olmasın. Bunun için ne yapılır ne planlanır. Elden ne gelir.
    Günler öyle bir geçiyorki çünkü. Tıpkı yayladaki hava gibi. Bir günde dört mevsimi yaşıyorsun. Sabah uyanıyorsun hırslı bir şekilde dıbına koyarım ortalığın diyorsun. Yavaş yavaş ayılıp kendine geldikçe bu cesaretin kırılıyor. Beynin öyle bir şeyki düşünüyor sen istemesende. Yapman gerekenlere bakıyorsun gözünde büyüyor. Annem için diyorsun ha gayret. Akşama kadar bu şekilde. Akşam oluyor eve geliyorsun değişen bir şey yok her şey aynı. Böyle gibik bi pgiboloji. Hep derim gece daha bi' gerçek diye.
    Evet bi' anda her şeyin değişmesini beklemek saçmalık. Mesela o zamanlarla şuanı kıyaslıyorum. Allah'ıma binlerce şükür diyorum annem için. O şartlar altında neler yaptık neler başardık. Kimseye muhtaç olmadık bu zamana geldik.
    Annemide bi' şekilde güvenceye aldım artık.
    Yine Kazım'ın dediği gibi "Sessizce akar zaman…" bu günlere geldik şartları değiştirdik hamd olsun.
    Ama beyin ve beyindekiler değişmiyor birader. Sen nereye gidersen git. Hangi yaşam koşulunda olursan ol değişmiyor. Trilyonlarımda olsaydı kıyafetlerim dışında hiç bir şeyim değişmeyecekti.
    insanın kaderi yüreğinin mürekkebiyle yazılırmış alnına…
    ···
  16. 66.
    0
    Bir kez bi' pgibiyatriyke konuşmuştum bununla ilgili. Tıpta bunun ilacının olmadığını söylemişti. işin kötü yanı hiç bir şeyi unutamıyorum. Gerekli gereksiz ne varsa. Düşündünme konusunda da artık detaylara kadar indiğim için her şeye acaba diyerek baktığım için beynim dolmaya başlıyordu. Her ne kadar başkaları için sağlıklı düşünebilsemde kendimle ilgili bir şey söz konusu olduğunda irdeliyordum her şeyi. Bu da artık saplantı haline gelmeye başlamıştı ve yavaş yavaş sıkıntılarını yaşamaya başlamıştım.
    Gönül işlerinde heleki. Kendimle ilgili tek önemsediğim nokta buydu.
    Kazım abiden biliyorum çünkü. Bence o gücünü sevgiden alıyordu.
    Hiç bir kıza dikkat edecek ne zamanım vardı ne kafam. Ama laps diye hayatına girenler olur ya insanın. Bu zamana kadar ne olduysa hep öyle olmuştur. Davet etmem kimseyi. Gelen ağırlanır giden uğurlanır birader.
    Mükemmel olmalıydı. En azından yaşayacağım sevdalık mükemmel olmalıydı.
    Ben hiç bir zaman heves ilişkisi düşünmedim. Düşünemezdim. Ama onlarda işler öyle yürümüyor anladığım kadarıyla. ilgiye aç bir insanın hayatına birisi girince ekgibliğini duyduğu ilgiyi karşısına yansıtırki o da kendine ayna olsun.
    Ben çocukluğumu yarıda bırakmıştım. Unutmuştum. O zamanlarda olan gönül işlerinde o içimdeki çocuk klişesi vardır ya onda bi' kıpraşmalar olmuştu.
    işte bu his tıpkı karanlık bi mağarada uzaklardan içeri sızan gün ışığı gibi geliyormuş insana…
    ···
  17. 67.
    0
    Kazım'ında bir Gönül'ü vardı oradan biliyorum.
    Bu salon işinde sezon bitip ayrıldıktan sonra Üsküdar'da çalışmaya başlamıştım. işle ilgili bir şey için Beykoz'a gitmem gereti. Otobüse binmiştim. Bu karşılıklı dörtlü koltuklar var ya. Tam karşıma 75-80'li yaşlarda amcayla teyze oturdu. Teyze cam kenarındaydı çok geçmeden uyuya kaldı. O sahil yolunu bilirsiniz akşamları acaip trafik olur. Yine öyleydi. Amcayla sohbet etmeye başlamıştık. Havadan sudan derken yol uzun olduğundan konu bayağı ilerledi. 40 küsür senelik evli olduklarını söyledi. Hiç çocukları yokmuş. Eşide eski dans hocasıymış öyle tanışmışlar. 40 küsür deyince "MaşAllah amca 40 yılın var mı bir formülü" dedim esprili bi' şekilde. Sana bunun sırrını anlatayım dedi ve başladı "5s evladım. Sevgi, saygı, sabır, selamet ve sadakat…" daha sonra elindeki çantayı gösterdi. "Eşimin ilaçları. Kanser teşhisi konduda…" daha sonra teyze uyandı. Hava sohbet konusu değişti tabii.
    ···
  18. 68.
    0
    Bir şey daha öğrenmiştim. Acaip işime yarayacak bir şey hemde. Otobüsten inmeden amca telefon numarasını verdi. Aslında Ortaköy'de oturduklarını bi' ziyarete gittiklerini söyledi.
    Bi' ara gelmemi söyledi sohbet etmek için. Gidemedim ama bayramlarda falan aradım. Bir süre sonrada ulaşamadım…

    Velhasılı kelam kardeşlerim. Bir sır öğrenmiştim tesadüfen. Kazım'ında bildiği ama avaz avaz anlatmaya nefesi yetmediği bir sır…

    Bu gece çok konuştum. Devam ederiz yine.
    Haydi Allah rahatlık versin…
    ···
  19. 69.
    +1
    san da kardeş
    ···
  20. 70.
    +1
    @1 adam içmiş beyler yarın kendine gelir dağılın
    ···