/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +17 -1
    Evet beyler başlıyoruz, hikayemiz ülkemizin büyük şehirlerinden birinde geçiyor. Liseli olduğumuz, bir taktan anlamadığımız senelerde, whatsapp yeni filan çıkmış, facebook o dönem ünlü. Millet birbirini gibiyor facebooktan ekleyeyim diye birbirini ben de o sırada 9. sınıfa geçmişim, nasıl mutluyum, okulda da öyle güzel kızlar var ki beyler inanamazsınız dıbına koyim. Her yer resmen fena amcuk kaynıyor. Ben de öyle kendimce idare eder hafif göbekli 1.85 boylarında 95 kilo bir arkadaşım o dönem. Bana arkadaşlar Ayı diyorlar tabii öyle denince havalanıyorum böyle ne kadar taşşaklıyım edasında okulda geziyorum. Benim arkadaş grubum hariç yanıma yaklaşan yok tabii korkuyor millet bu adam amcığımızı kanırtır diye ama halbuki öyle bir huyum da yok şeker gibi adamım beni daha evvelden tanıyan bir kaç havalı eleman var lisemizde pek sevmiyorlar çünkü ilkokulda ezik çocuktum ben tabii 6-7-8'de babam baktı dedi bu çocuk deli kilo alıyor, sağlığına çok dikkat eder bizim peder. Dedi yiyor içiyor sıçıyor, incide üyelik alcam diye deli gibi bekliyor sabahlara kadar okulda da ders çalışıyor filan mal gibi inekliyor, bir sporu olsun uğraşsın. Erdemir abi diye bir abi vardı o dönem bizim mahallede spor salonu olan taşşaklı bir abiydi eski milli taksörmüş galiba öyle derlerdi hep. Sana öğretsin taksu bir şeyler öğrenirsin dedi babam, amaç ringe çıkmak değil beyler yanlış anlamayın ufacık ilkokul çocuğu ringe çıkamaz zaten maksat istediği adam bana kondisyon çalıştırsın. Nitekim öyle oldu Erdemir abi aldı beni ip atlattırma, şınav mınav, bir-iki yumruk sallattırıyordu biraz zayıflayıp kas yaptık gide gele tabii. Vakit içinde de babam baktı pek etkisi olmuyor üstüne bir de Burhan Felek'de git yüz dedi, bilen bilir oraya gidip yüzmek adamın gözünü klordan eritir. Bir süre sonra Galatasaray'da yüzüyordum, lisans almıştım para mara vermeden (zaten ucuzdu beyler havuz) haftada 4 antreman yapar hale gelmiştim. Boy oldu 1.70 filan, 8. sınıfta çok uzun boydu kimse karşımda duramıyordu, böyle hayvan bir herif olduk. işte lisede de bunun ekmeğini çok yedim ilk başlarda en korkulan adamlardan biriydim bu sayede de çevremde hep yürekli adamlar oldu hiç lisedeki o ağzı kayık huur çocuklarından arkadaşım olmadı, herkes bilir beyler onları böyle yavşak bir edayla konuşurlar, amcuğuna korum ben öyle adamın işte, neyse dediğim gibi liseye başlamışım 1. sınıf nasıl mutluyuz, tabii hep de yürekli taşşaklı arkadaşlarım var (ilerde bahsetçem) Arkadaşlardan birinin adı Deniz, eleman böyle ince filan bir tip görseniz ulan bu herifin ağzına sıçarlar dersiniz. Ama ileride taşşağını göreceksiniz. Deniz bir gün kantinde böyle yanıma geldi dedi kanka bak bir kız var, sen yakışıklı çocuksun, kız harbi masum kız kalbini kırmadan, düzgünce seveceksen tanıştırayım mı seni? Dedim, istemez benim durumum belli, adım çıkmış 9'a inmez 8'e o da belli, ufacık el kadar kızla ayı çıkmaz filan diye ikna etmeye çalışıyorum ama esas sebep utanıyorum amk. Hiç ömrümde kızın biri gelip bana sormamış, yakışıklı bin de değilim niye sordu ki bu kız bana? Bunları bütün gün merak ede ede eve gittim, ertesi gün sabah uyandığımda whatsapp'te mal mal sınıf grubu kurulmuş, baya da bir güzel kız vardı ama ekleyemedim yine beyler numaraları, allahtan da eklememişim çünkü o gün okula gittiğimde fena şeyler oldu.

    Beyler başladık, hadi destekleri ekgib etmeyek.

    Edit: Hikaye bitmiştir, buradan sex ve tavuk durum kardeşimle koyungibenkasap kardeşime teşekkürü borç bilirim ayrıca teşekkürler wendell'e gidiyor, entrylerde yazdığım nicklerde yine teşekkürü borç bildiğim kişiler, hikaye belki efsane olmadı ama beyler bizim de seneler sonra hikayeleri imrenerek okuduğumuz, miami reyis miami reyis diye bağrıştığımız şu inci sözlükte bir hikayemiz oldu, çok mu fena? Bu kadarını haketmiştik bence. Hadi kalın sağlıcakla bir sonraki hikayemizde allah kısmet ederse görüşmek üzere.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +6
    Taksime gittiğimiz gün hava harbi soğuktu beyler, ama o gün keyfimizi bozacak bir şey de yoktu Kaan'la stüdyoya 1 saatliğine para bayılacak, Orhan ben Kaan öyle şarkı söyleyecek stüdyoda bizim gitarlarla aylaklık edecek çıkışta da ava gidecektik. Av dediğimde ultra gibindirik barlarda kız düşürme çalışması, tabii hiç kısmet olmadı o ayrı dava ama bir iki arkadaşımdan hikayesini dinleyecektim beyler. işte o gün, o gün ben Zeynep'le karşılaştım beyler, Zeynep Ebrar'ın tam tersiydi, hem de her açıdan. Stüdyo'ya gitmek için alman lisesinin önünde bekliyorduk bilen bilir oradadır tüm stüdyolar, yukarısında da Alman lisesinin çıkışına denk gelirsiniz. Tam o anda Zeynep'le karşılaştık işte beyler, Zeynep benim eski dershaneden arkadaşımdı. Ama varsa yoksa kızla 1-2 defa karşılaşmıştık. O anda birden liseden fırlayıp Zeynep gelip boynuma sarıldı, şimdi Shake Shack olan o köşede öylece sarılı kaldı, ben de öylesine bana hiç mesaj atmıyorsun ya dedim. Hani bilirsiniz beyler arada öyle boş olsun diye kurduğunuz cümleler var ya bazen o cümleler size yeni bir dünyanın kapısını aralayabilir, işte bu da öyle rastgele kurulmuş bir cümleydi. Zeynep bana işim yoksa akşam takılabileceğimizi söyledi ben de planlardan bahsettim, stüdyoya gelmeyi çok istermiş. Bir kerecik olsun görmesine ben de izin verdim, işte Zeynep'le arkadaşlığımız böyle başladı beyler ileride Zeynep bana Ebrar konusunda inanılmaz yardımcı olacağını, elimden tutacağını asla bilemezdi.
    ···
  3. 3.
    +6
    Ertesi gün okula gittim beyler 9. sınıfın 3. günü Deniz'le iki gün evvel tanışmışım, adam bana şimdi kendince pekekentlik yapıyor. Kızın biriyle tanıştırcak heyecan yapıyorum filan falan, bahçede böyle gizlice köşelerde buluşacaz, CIA gibi ayarlıycak muallak bana diyecek işte, bilmemkim seninle tanışmak istiyor Ayı, ben de eyvallah diyecem gibtir olup kızla bir bahane bulup tanışacam. Plan bu yönde, adam öğle tenefüsünde çekti beni okulun korusuna cebimden bir paket sigara çıkardım, ikram ettim buna da bu muallak kullanmıyormuş ama işte başlamayı düşünüyormuş, söylemedi bana aldı yaktı sigarasını güzelce, içmeyi de az çok biliyordu anlamadım yeni başladığını içtik böyle 1-2 sigara. O dönem adını bilmediğim güvenlik bir abi var şimdi adının Ozan olduğunu biliyorum ama o dönem tabii hak getire, herif koşa koşa geldi, ne kızı öğrenebildik ne de keyfimize vardık. Herif enseledi bizi dedim oh yannanı ağzımıza aldık, okuldan atılcaz filan, nasıl da geriliyorum. Çünkü: okul fena ailelerin olmadığı bir okul beyler, böyle zengini de var, yanında kocaman özel okul var çıkışlarımız onlarla çakışık, okulun adını kötülememek lazım bu sefer millet laf diyor. O sırada valla korkumu nasıl yendim bilmiyorum, Abi bak dedim, gözünü seveyim benim dertler fena, en sevdiğim şey yüzmeydi, takstu bacağımı sakatladım, bir daha spor yapamayacağım filan dedim. Bırak bari sigaramı içeyim, güvenlik abi cellalendi dedi Ulan Ayı o zaman niye burda içiyorsun gibtir git dışarda iç filan, abi kızma be diye yalvarırken herife. Bir anda adam insafa geldi herhalde dedi, ulan bak sigaranla çakmağını ver çıkışta alırsın. Tenefüste içtiğini görmeyecem, içeceksen de bana söyleyeceksin hocalar görürse yannanı tutarsın. Dedim eyvallah abi, ismin neydi ben seni arayıp buldurayım, Ozan abin ben dedi büyük sınıflara sor onlar kıyaklarımı söylesin demesiyle eyvallah abi dedim, anladım ki Ozan abi harbi bir abiydi söylediği söz de büyük olasılık doğruydu. Öyle yakalasa bile tutup da beni hocalara zütürecek birine benzemiyordu. Eyvallah abicim dedim. Bu sırada korunun ilerisinde 12. sınıflar sigara tüttürüyorlardı herifler çıktılar, ellerini sallayarak "Eyvallah Ozan abi" dediler çıkıp gittiler. Yollarında onları bir hoca gördü, hafifçe kafasıyla selam verip Afiyet olsun gençler dedi, yoluna devam etti. Tabii biz Deniz'le gülmeye başladık, dedik ulan hani hocalar ağzımıza sıçıyordu filan, Ozan abi giderken biz de arkasından iyice gülmüştük. Deniz sonra kanka kız sizin sınıfta ama sana söylememi istemiyor bir süre daha bekleyeyim, sen bu sırada öğrenirsin zaten zeki çocuksun dedi. Ben de hayal kırıklığına uğramış bir biçimde korudan çıkıp öğle tenefüsünün bitiminde sınıfa girdim. Sınıfın sağ ön köşesinde oturan melek gibi bir kız vardı Adı Rüya'ydı, Rüya acaip dolgun kalçalı, 9. sınıfa göre de acaip memeli bir kızdı, çıkık elmacık kemikleri, dolgun dudakları filan vardı. Bir de tabii korkunç derecede parası vardı. Ama ya benden etkilendiyse, böyle bir şey olabilir miydi?
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +6
    Beyler keyifler nasıl? Eğleniyor muyuz? Duruma göre devam edelim yoksa biraz dinlenelim mi?
    ···
    1. 1.
      0
      Kanks yazabıleceksen yaz ama yorulduysan tutmayalım senı hersey guzel gıdıyor sınırlenerek okuyorum *
      ···
  5. 5.
    +5
    Bu bölümü de talebereyiz'e yazıyorum adam sabahlara kadar dinleyecek bizi (:
    ---
    KIŞ BÖLÜMLERiNiN SONU.
    Kışın sonlarına yaklaşıyorduk artık Ebrar'ımla her gün beraberdik aynı sınıftaydık, köprücük kemiğimin iyileşmesini beklerken Ebrar benim tüm yazılarımı yazıyordu, ben solak olduğum için sağ elimle yazı yazmam mümkün olmuyordu. Bu sırada arada bandajlarımın üstüne keçeli kalemle saçma saçma şekiller çiziyordu. Komik bir biçimde Ebrar sanki büyük aklına sahip bir çocuktu. Kafası çalışıyordu fakat çocuk gibi davranmayı seçiyordu. Bir gün acil bir ingilizce sunumu yapmamız gerekiyordu Ebrar iPad'inden ödevi yapmak için bana yardım ediyordu ki Burak diye bizim sınıfta olan yavşak bir eleman Ebrar'ın ipad'ini kullanıp hızlıca ödevini bitirmek için izin istedi, biz de napalım izin verdik. Bu pekekent zamanını uzattıkça uzattı ben koruda 2 sigara içip geri döndüğümde bile muallaktor hala iPad'in başındaydı, Ebrar ile şakalaşıyordu. Ebrar'ım güzel güzel gülüyordu, deli gibi kıskanıyordum ama artık dayanamıyordum. Burak'a gibtir olup gitmesse ödevini kırık parmaklarla yapması gerektiğini söyledim, o da korkup hemen kalkıp ipadi masaya bırakıp gitti. Ebrar'ın kötü bakışlarına maruz kalsam da ödevi bitirmek için 3 dakikam kalmıştı. Ama hayatta bitiremezdim, ne ingilizcem ne de ömrümde hiç kullanmadığım ipad, ipadin sunum programı yeterliydi. Bu sırada Ebrar bir anda gaza geldi, "Ben yaparım Ayıcık sen tedirgin olma" dedi. Ona benim asla başkasının yaptığı bir şeyi ödev olarak kabul edemeyeceğimi söylememe rağmen inatla yapmak istiyordu, ona sunmayacağımı söyledim. Proje ortağım olan Süleyman sunar gerekirse ben sunmam üzgünüm Ebrar, ben kendim yapmadığım ödevi sunamam güzelim dedim. Sinirlendi baya ama çaktırmadı, sunacağımı sanıyordu. Bir sonraki ders geldiğinde sunumu yapmak için inglizceci kadın bizi tahtaya çağırdı, ben gitmedim.. Sülo zaten kötü olan ingilizcesiyle güç bela takılıyordu, zorlanarak adeta kaldırım taşlarına takılarak yürümeye çalışıyordu. Benim de ingilizcem müthiş değildi ama sunabilirdim Ebrar benim seviyeme göre ayarlamıştı, yapabiliceğimi biliyordum ama yapamazdım. Başkasının hazırladığı bir şeyi kendim gösteremezdim. O sırada Ebrar bana baktı, neden bilmiyorum ama ingilizce sunumun için çok uğraştım ben Atakan bey dedi. Biliyorum prenses ama yapamam dememe kalmadan yüzünün iki tarafından ip gibi yaşlar sessizce boşalmaya başladı. Ebrar'ın en sevdiğim özelliği hep buydu, ağladığı zaman anlaşılmazdı. Onu iki defa hıçkırarak ağlarken gördüm.. Bir daha da hiç görmek istemem. Onun dışında çevresine güçlü gözükmeyi çok iyi bilirdi, davranışları çocuk gibi olsa da çok olgun bir kızdı. "Lütfen" dedi, artık bir kere daha "Lütfen" demesine izin veremezdim. Bunun ilişkideki güç problemi olduğunu da aslında içimden biliyordum, Ebrar bana istediğini yaptırabiliyordu ama ben ona bir şey yaptırabilir miydim? Pek sanmam ama şikayet edeni gibsiinler, yerimden kalktığımda sebebini bilmiyorum ama o gün sanırım içime ingiliz mürebbiye yannanı yemiş bir erkek adam kaçtı ve ingilizcem tavan yaptı, sunumu adeta giberterek sundum ve Ebrar'ın ağlaması durana kadar gözlerimi onun gözlerinden ayırmadım. O kadar ki hoca bir ara Ebrar'dan başkasına anlatacak mısın Ata? diye sormak zorunda kaldı. Utanmıştım, pardon hocam Ebrar çok yardımcı oldu da sunumda dedim. Kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi, kafasıyla beraber saçları da sallanmıştı, onun tarafından o sevdiğim koku geliyordu. Sunumu güç bela bitirdim, zil çalana kadar bekledim. Sonra Ebrar'ı herkesin gözü önünde sarmalayıp kaldırdım, öylece ona sarıldım, kokusunu içime çektim, bir iki defa olduğum yerde döndüm. Bu sırada Rüya'nın arkamdan geldiğini farketmemiştim. Atakan bey keyfiniz yerinde bakıyorum, bozan olmasın diye gülüp gitti. Rüya benim ilişkimi, asla bozamazdı, asla.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Aglattin pic
      ···
  6. 6.
    +5
    Ciğerlere kadar yolu var
    ···
  7. 7.
    +5
    ebrarı sakın gibme aşık oldum
    ···
  8. 8.
    +5
    Restaurantta Ebrar, irem, Erkan, Efe güzelce oturuyorlardı, bizim Erkan, benim sevdiğim kardeşim bu pekekentle aynı masada oturmuş yemek yiyordu, öylece sevinçle. Bizim fakirlikte bizimle yarıştığını sandığımız Erkan üstünde adını bile okuyamayacağımız bir dükkandan alınmış ceketle, güzel bir gömlekle filan yan tarafta oturmuş yemek yiyordu beyler. Gözlerime inanamadım ulan. Bizim Erkan, kardeşim Erkan bize zütlük yapıyordu. Orada öylece donup kalmışken, Ebrar'ın bana dönüp baktığını gördüm, hemen yan dükkandan kepengi açıp çıkmıştım. Tabii bir garipseme durumu olmuştu, yerinden kalkıp koşup bana sarıldı. Yemek yemek ister misin? diye sordu. Çok içten sormuştu ama ben sadece kafamı iki yana sallayıp onu kolundan tutup köşeye çektim. "Bana o huur çocuğuyla yemek yemekten bahsetme Ebrar öldürtme kendini" dememle beraber yüzünü korku kapladı beyler. "Ata tamam ya, kızma." "Şimdi de Efe'yle mi çıkıyorsun? Hiç mi dinlemeyeceksin Ebrar beni?" "Hayır onunla çıkmıyor, anlarsın sen kullanıp atıyorum ben onu!" "Ben yokken senin o kızlara yaptığın gibi yapıyorum Ata, anlamışsındır değil mi?". "Ben seni özlüyordum, sen neyi özlüyorsun Ebrar?", Ebrar cevap vermedi, arkasını dönüp gitti beyler. Erkan'a ne tak yiyeceğimizi bilmiyordum. Erkan beni satmış, Ebrar da artık Efe'yi sevmiyorum, kullanıp atıyorum demişti. Ama niye hala onunla beraberdi? Benim veremediğim neyi vermişti Efe ona? Ebrar'ın ne paraya ihtiyacı vardı, ne de pula, peki sıkıntı neydi? Niye Efe'yleydi de benimle değildi? Bu sorular o akşama kadar kafayı kurcaladı beyler benim. Kepengi açıp içeri girdiğimden başlayarak, bütün akşama kadar devam etti bu sorular, taa ki akşam gözlerimi kapayıp açana kadar. Ertesi gün meşhur taksim gezilerimizden yapacaktık, üzülmeye gerek yoktu.
    ···
  9. 9.
    +4
    Güzel, o halde sex and tavuk durum kardeş için devam ediyoruz bu part da senin için olsun agam.
    ---
    Masal bittikten sonra Ebrar'ın dönmesine az bir zaman kalmıştı beyler, artık sahalardan elimi ayağımı çekmeye başladım, Ebrar'ın gelmesine 1-2 hafta kala yaz tatilim başlıyordu ve ben o iki haftayı Yalova'da Kaanların yazlığında sigara ve alkol ikilisini kahvaltı, öğle yemeği için kullanıyordum akşamları az buçuk atıştırdıktan sonra deli gibi içmeye devam ediyordum, kart oynuyor taşşak yapıyorduk. Bütün ekip oradaydık ve tahmin edersiniz ki eğlence doruktaydı. Tek sıkıntı telefonun ara ara çekmemesi, puştluk yapmasıydı fakat beyler o kadar eğleniyorduk ki, inanılmazdı. Bir gece sarhoş sarhoş sokağa çıkıp tekele gideyim dedim, işte o gün olan oldu beyler, Ebrar'ın gelmesinden bir hafta önce sağdan gelen bir araba son hızda geldi geldi ve de ben koşarken sağ ayağıma dokundurdu, ayağıma dokundurmasıyla tabii benim kaslar fırlamış, diz kapağı kasları yırtmış filan, pek anlamam ama tüm iç bağlar gitmiş beyler, hepsini kopartmışız. O gün rahatlıkla kalkıp eve döndüm vücudumdaki alkol olsun, adrenalin sağolsun ama ertesi gün çok fena oldum beyler. Sağ bacakta korkunç bir ağrı vardı, doktora gittim ve Ebrar'ın gelmesine 1 hafta kala benim 2 hafta daha yalovada kalmam gerekiyordu, Kaan problem olmayacağını söyledi zaten bizimkiler 1 ay oradaydılar, amaç Ebrar geldiğinde benim istanbulda olmam olsa da yine de orada kalacaktım, deniz olsun kahvaltıda bira vodka olsun taşşak yaparak devam edecektik fakat işte kısmet olmadı, öylece yattık bir iki hafta daha Yalovada bu sırada face karıştırıyorum Ebrar'ı yine değişim programından italyaya giden bir muallaktor ile görüyorum Ege midir nedir adı sinirleniyorum, hem de çok. Ama işte yapacak bir şey yok Ebrar'ım beni bekliyor, bak her gün mesaj atıyor her gün seni özlüyor diye kendimi avutuyorum. Ama aslında bilmiyorum ki bir iki hafta sonra başıma neler gelecek.
    ···
    1. 1.
      0
      Saolasın agam en tazesınden REZ
      ···
    2. 2.
      0
      Hikayenin kopma anlari yeni basliyor sanirsan devam hocam
      ···
    3. 3.
      0
      Sabaha kadar okuyacam yazmaaya devam
      ···
    4. diğerleri 1
  10. 10.
    +4
    Beyler var mı sabahçı tayfa?
    ···
    1. 1.
      0
      burdayız pnp
      ···
  11. 11.
    +4
    Eve geçtiğim gün dershaneye gidemeyeceğim anlaşıldı, üniversiteyi çöpe atmış olabilirdim, babam tüm imkanlarını kullanıp elinden geldiğince elinin uzandığı bir iki kişiyi çağırdı, fakat onlar da pek yardımcı olmadı. Babamın briç ortağı olan bir özel hoca vardı, ben gelir oğlana öğretirim demesiyle benim de ders düzenim oturdu yerine. Neyse tabii konu ders düzeni değildi. Zeynep beni ziyarete geldi beyler, hem de defalarca çoğunda bir iki şiir kitabı getirdi, hikayede pek lafı geçmedi pek de kısmet olmadı ama ben şiirlere bayılırdım. Bütün gün ona şiir okurdum sonra da o bana gülüp senin biraz daha serseri olman gerekmez mi diye soru sorardı. Zeynep çok iyi kızdı, her şeyimle beni seviyordu ona yalan söylediğim zaman, ki bazen bir filmi izledin mi diye sorduğunda evet derdim. Çünkü: öyle eziklenmekten hiç hoşlanmazdım, ne kadar saçma olduğunu o dönem anlamasam da şimdi anlıyorum, izlemedim demek adama koymaz ki ama işte o dönem nasıl bir züt kalktıysa ben de beyler, koymuştu. Yalan söylediğimde omzuma vurup yalan söylemek sana yakışmıyor Allahın hanzosu derdi. Çok gülerdik beraber, şu Arçelik'in kahve yapma makinaları yeni çıkmıştı, bize geldiği zaman hep kahve yapardık. Zeynep çoğu erkeğin olabileceğinden daha iyi bir arkadaştı işin güzel kısmı onu yanınızda bir yere zütürdüğünüzde "Hop kardeş damsız almıyoruz" diyen dalyannanlar olmazdı, nitekim hoş kızdı da. Öyle güzel günler geçirdikçe Zeynep beni Ebrar'dan kopardı, ama ben okula dönmeden evvel hala aklımda Ebrar'ın olmadığını söylersem yalan olur. Zeynep'in tüm çabalarına rağmen Ebrar'ı deli gibi unutamıyordum. Fakat artık onun için giyiniyor gibi durmuyordum, marjinal veya tiki bir karakterim yoktu beyler ama serseri gibi giyinmediğimi söyleyemem, ömrüm boyunca hep serseri gibi giyindim, botlar kot pantolonlar deri ceketler gibi motorcu işi giyinmeyi çok severim. Zeynep bana bunları sade olduğu için yakıştırıyordu, bense sevdiğim için giyiyordum. Ebrar ise renkli ve küpeli elemanlardan hoşlanıyordu anlaşılan. Ebrar'ın güzel anısını hiç bir zaman kafamdan silemeyecek olabilirim fakat kendisini bir gün okula öğrenci belgesi almak için gittiğimde silecektim.
    ···
  12. 12.
    +4
    Var mı beyler kimse?
    ···
    1. 1.
      +1
      burdayım.
      ···
    2. 2.
      0
      Kızın adını da vermiş amk *
      ···
    3. 3.
      0
      Burdayim
      ···
    4. diğerleri 1
  13. 13.
    +4
    Valla, henüz yorulma durumu yok ama işte siz yorulduysanız diye çok üstelememiştim, beyler görüyorsunuz belki bu hikaye herkesi açmaz, malum aşk meşk var ferre yok ama ben severek yazıyorum, bundan sonra paylaşabileceğim bir iki anı daha var, en kötü oradan hep beraber devam ederiz, ben de paylaşmış olurum.
    ---
    Ebrar hanımla yaşadıklarım beni her gün yalnızlığa atıyordu beyler, insanların içinde yalnız olmak nasıl bilirsiniz belki, belki de fazla abartıyorum bilemiyorum ama o eski Ebrar'ı hatırladıkça şuanda sizin, okuyanların bile içi azıcık sızlıyorsa o zaman size azıcık onu anlatabilmişim demektir, işte böyleydi be beyler benim de yaşadıklarım, Ege'yle çıkmaya başladı Ebrar kısa süre sonra, bana tavsiye filan soruyor ben de elimden geldiğince ona yardım etmeye çalışıyordum, fakat deli gibi kıskanıyordum ve her fırsatta Ege sana uygun değil bak gibip atar seni gibi sert cümleler kuruyordum, bir gün gözlerime inanamadığım o cümleyi yazdı "Beni kimse gibip atamaz, ben onu kullanıp atmış olurum" dedi, Ebrar'ın mantalitesi artık yavşak önüne geleni giben bir erkek gibi çalışmaya başlamıştı, ben bunu böyle yorumladım, ama inanın kafasından neler geçiyordu hiç bilmiyorum. Ege'yi Ebrar'a kötülemeye çalışmama rağmen, derdimi dinletemedim. Sonbahar yaklaşıyordu, okul başlayacaktı. O sonbahar özellikle soğuktu beyler, hala hatırlarım. Ve o sonbahar ben kendime paramı biriktirip yeni parfüm almıştım, sırf Ebrar'ın hediye ettiği parfüm gibi kokmamak onu tekrar kendime çekmemek için elimden geleni deniyordum, artık Ebrar'ı kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum fakat o bir şekilde hep benim gönlümü feth ediyor kendine bağlıyordu. Sonbaharın başında Ebrar Erkan'a ağlayarak gelmiş çünkü Erkan o sırada irem'le çıkıyordu ve de irem hala Ebrar'ın en yakınlarındaydı, ben de kızın her ne kadar dibinde olsam da ona bir kaç defa ilişkisindeki aşağı yukarıları duymak istemediğimi söylemiştim, aksi takdirde üzüldüğümü biliyordu. O yüzden uzaklaşmıştık son dönem Ebrar'la öylece arada buluşuyor sohbetlerimize eskilerden devam ediyorduk, arkadaşçaydı bu dönem artık aramızda aşka dahil şey bir tek bende vardı, ben de silmeye uğraşıyordum. Ebrar tahminimce hala heyecan peşindeydi. Neyse ne Erkan'a Ebrar ağlıyordu, çünkü Ege denen lavuk Ebrar'ın atkısını almıştı ve atkı ablasının nişanlısının Fransadan aldığı özel bir atkıydı, çocuk Fransız'dı, fakat ablası için Türkiye'ye taşınmıştı, çünkü ablası da Ebrar'ın gittiği değişim programıyla bir yere gidip (Hong Kong'du galiba) orada Fransız bir lavukla tanışmış, Fransız lavuk kızdaki güzelliği görünce gözler büyümüş tabii, hemen atlamış ablaya. Neyse, bu da ablasına aldığı ilk yıl dönümü hediyesiymiş. Ebrar da bunu bir gün Ege'nin çantasına koymuş elinde taşımak istemediği için, Egede kalmış, Ege pekekenti de şansa bakın ki Ebrar'ı aldatıyormuş, atkıyı başka bir kıza vermiş. Beyler Ebrar'ın Erkan'ı aradığı gün Erkan dershanede sabahçıydı, eleman atkıyı saat 10'da boğada olan Ebrar'ın arkadaşı birine vereceğim yoksa atkı bende kalacak diye artist bir ultimatom vermişti. Saat sabah 8'te Erkan'ın telefonuna uyandım, Hazırlan, dolu gelme takluk çıkmasın başımıza dedi. Olayı bilmeden bir şekilde ceket eldiven, kotu çektim botu giydim kadıköye vardım, boğaya çıktığımda saat 9.50'ydi beyler, Erkan dershanede arkadaydı hemen görebiliyordum, Deniz de yanındaydı bana el sallıyordu, ben de onlara el salladım, amacım Ege'yi dövmeden atkıyı alıp gitmek olacaktı. Bir 10 dakika önceden gelmenin avantajını kullanıp sigara yaktım, rahat rahat içmeye başladım, etrafı keserken Ege denen yavşağın yaklaştığını gördüm, yanında boynunda atkı olan bir kız ve 3-4 arkadaşı vardı, işte o an kavga edemeyeceğim, dayağı yiyip yannanlara ters oturacağım diye düşünüyordum.

    Edit: Ebrar'la çok özleştiğimiz bir Şili gecesinde ona bunu atmıştım, beyler paylaşmayı unuttuk. Bunu da ekleyelim.

    Yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli,
    belini sarmayalı,
    gözünün içinde durmayalı,
    aklının aydınlığına sorular sormayalı,
    dokunmayalı sıcaklığına karnının.
    Yüz yıldır bekler beni
    bir şehirde bir kadın.
    Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
    Aynı daldan düşüp ayrıldık.
    Aramızda yüz yıllık zaman,
    yol yüz yıllık.
    Yüz yıldır alacakaranlıkta
    koşuyorum ardından
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +4
    Ebrar tekrar Alo dediğinde içim rahatladı bu sefer Alo sözcüğünün sonuna "Baba" sözcüğünü eklemişti, eğer garip bir fantazi içerisinde yaşamıyorsa arayan babasıydı, rahatlamıştım. Ebrar "Yalnız değilim ki baba yanımda Ata var" dedi bir anda. O sırada masadaki herkesin kanı dondu, herkes bir on saniyeliğine dönüp Ebrar'a baktı, herkes çökmüştü. Ben babalarla tanışma olaylarında hala çok gerilirim beyler, ama o gün bir ayrı gerildim. Adamla daha kızla çıkmadan lap diye tanışacaktık, üstelik abuk subuk bir kıyafet vardı üstümüzde. yannan kürek bir şeyler, tam da kızınız için yanlış seçenek benim ulan diye bağıran bir kıyafet. "Tamam baba geliyorum ben" dedi Ebrar, sonra da telefonu kapattı. "Atakan bey" dediğinde kafamı iki yana sallayıp "Hesabı ödeyin lütfen" dedi gülerek. işte yannanlara yan basmıştık beyler, bizdeki para bırakın hesabı ödemeyi, Tarlabaşında ucuz travestiye bile çakamazdı öyle az para vardı. Ağzımı açtım "Ebrar ben.." Ebrar hafifçe güldü, sonra da kartını bana uzattığını farkettim, inanılmaz derecede içerlemiştim, bunu anlamış olacak ki hemen durumu kurtarmaya çalıştı "Benim hesabımı burdan çektirir misin? Masadan kalkınca esiyor, üşüyorum Ata çok lütfen?" Ne kadar ince kurtarmıştı hatun, önünde saygıyla eğilecektim, kasaya gittiğimde elimi cebime attım kendi hesabımı ödedikten sonra Ebrar'ın kartını uzattığımda garson hızlıca kartı geçirdi, şifreyi tuşladı Ebrar buraya sık geliyor olmalıydı.. Makbuzu kontrol ettikten sonra garsona kafamı salladım o da bana salladı, mekandan çıkarken Ebrar'la kol kola yürüyorduk, "Yoruyorsun beni" dedi. "Bu kadar yavaş yürünür mü Ata haddiii" diye ısrar etmeye başladı. Sonra nişantaşında bir taksi bulana kadar hızlı hızlı yürüttü beni. Ortaköy'e gidelim mi Ata? dedi. Kafamı iki yana salladım, evin nerede Ebrar? diye sordum. Yaramaz kızım ben evden kaçtım diyip muzipçe güldü. Ben çok düz adamdım böyle saçma şeyleri anlamam mümkün değildi ama oyuna ayak uydurayım dedim. O halde ben de polisim güzelim, hadi dedim. Ebrar bana gülümseyip baktı. Böyle saçmalıklara katlanan ilk insansın gibi bir şeyi ağzında geveledi sonra bunun nasıl falso olduğunu farketmiş olacak ki sustu. Beşiktaşa gittik bir taksiyle, yine hatun ödedi. Bu sefer elimi cebime atamadan parayı çıkartmıştı, ben varmayı beklerken o tam parayı resmen hazırlamış taksiciye uzatmıştı, taksici bana kim bu gavat la diye bakarken indik arabadan. Ödemesene diye kızdım Ebrar'a. Gülüp "Arada başkan hanım da yapar yaramazlık" dedi. Ben de güldüm, sevimli kızdı Ebrar. Bir kahve içtik beşiktaş çarşıda, ben sigara da içtim. Ebrar bana kızdı, sonra da ceza olarak onu eve bırakmam gerekti. Beşiktaşta Swissotelin orada oturuyordu, tahmin ettiğim üzere iyi paraydı. Evin önüne vardığımızda hiç gitmek istemiyordum fakat Ebrar'ın eve dönmesi şarttı, yavaşça bana yaklaştı iyice dibime gelince. Eğlenceli birisin Ata dedi, Omuzlarımı silktim ben de nasıl aklıma geldi hala bilmesem de "Sen sıkılana kadar öyleyim Ebrar" dedim. Ben kolay sıkılıyorum yaa diye sevimli sevimli güldü Ebrar. Bu cümle canımı yakmış olsa da gülüşüne odaklandım beyler, tıpkı o karikatürdeki gibi. Bana yaklaşıp yanağımdan öptü, okulda görüşürüz Ata dedi ve beni Swissotel'in ışıklarının vurduğu o parkta öylece bıraktı. Hayatımda hiç o kadar güzel bir park, hiç bu kadar yalnız bir park görmemiştim beyler, biraz oturdum.. Bir tinerci yanıma yaklaştı sonra bir iki adım uzaklaştı, buyur kardeş dedim ona dönüp. Abi be, bir sigaran var mı? diye kibarca sordu, Buyur kardeşim diye bir dal verdim, yanyana oturduk lafladık biraz. Kızın birinin aşkından, tinerciyle arkadaş oluyordum. Mal oluyordum, deli oluyordum. Ben de gibtir olup eve döndüm bir şekilde. Ertesi gün cumartesiydi, evde vakit geçiriyordum bu sırada telefonuma bir mesaj geldi Whatsapp adından gördüğüm isimden sonra ufak bir şok yaşadım "Rüya"
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      olum o karikatür efsaneydi amk lan iyi yerden çakmışsın espriyi helal kardeşim
      ···
  15. 15.
    +4
    O akşam bu tedirginlikler içinde ciddi anlamda bu konuda her bir taku bildiğine inandığım Zeynep'e mesaj attım, beyler inanır mısınız Zeynep inanılmaz tecrübeliydi bu konularda. Okuduğu okulun adı da bu konularda az çok bilinirdi camiada, şimdi nasıl bilmem ama şöyle söyleyeyim: Bizim 1 alt dönemimizdeki bir kız ve 4-5 eleman az kalsın o okuldan atılıyorlarmış, sebep de ortaya bildiğiniz orgy, bukkake tarzı bir videonun çıkmış olmasıymış. Neyse velhasıl kelam Zeynep böyle bir okulda okuyordu ve her ne kadar okulundaki herkes böyle olmasa da Zeynep de bir çocuğu unutmak amacıyla bu işlere girişmiş vaktiyle de unutur gibi olmuştu. O dönem sevgilisi olmayan fakat sevgilisi gibi davrandığı garip bir arkadaşı vardı. Şimdi hayatıma uzaktan baktığımda sadece Zeynep'i tanımış olmak benim için büyük bir şans olurdu beyler. Çünkü: Zeynep gerçekten kendi başına da inanılmaz bir insandı, çok iyi bir dansçıydı, dolayısıyla boyu uzundu, tanıştığım en uzun boylu kızlardan biriydi, uzun boylu derken, hani kızı hem zarif hem uzun boylu gösteren o sınırda en üst skaladaydı, öyle çok deve değildi ama Ebrar gibi minnak da değildi. Hoş bana göre ufak tefek kaldığı için onunla hep minnak diye dalga geçerdim. Zeynep'e tekrar her şeyi anlatınca, ben sana bu işleri anlatırım hatta öğretirim dedi. Ama tabii bana göre az çok bir şeyler öğreneceksin ama en azından ben seçiciyim şanslısın demişti. O gün gerçekten garipsedim beyler, sonuçta tamamen içgüdüsel yaptığın bir şeyi sanat gibi öğrenmek varmış yani. Ben o gün onu da gördüm. Ama istemedim, basitçe red edip uyumaya gidecektim ki Zeynep darbeyi vurdu. "Ebrar tecrübelilerden hoşlanıyor olmasın Ata?" o anda o kadar sinirlendim ki beyler, Zeynep'i ortadan ikiye ayıracaktım, telefonu elime alıp hiddetle yazmaya başladım.
    ···
    1. 1.
      +1
      zeynep haklı olabilir panpa
      ···
    2. 2.
      +1
      aynen bende bunu demeye calısmıstım oncekı sayfalarda
      ···
    3. 3.
      +1
      Zaten kız haklıydı beyler çok zeki hatundu allah için, çoğu söylediği ya doğru çıkardı ya da hani olmak üzere olan olaylar kısmına dahil olurdu.
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 16.
    +4
    Beyler bol bol devam edelim, belki bitimlere bile yaklaşırız kim bilir.
    ---
    Öncelikle yaptığımız şey gündelik olarak bir rutin oturtmaktı, Ebrar gittiğinden beri tak gibi yemekler yiyor, ne halt ettiğimi bilmeden gün boyu plansız yaşıyordum, gittiğim çoğu yere (okul hariç) yarım saat geç gidiyordum. Çünkü: ya hazır olamıyordum ya da koşmaya isteğim olmuyordu, işte böyle geç kalıyordum, Zeynep bana tek bir şey demek istiyordu bu konuda: O da şuydu, "Erkek adam her yere vaktinde gider, sen ağır abi olmalısın, senin imajın buna uygun, sen o yavşaklardan değilsin Ata, yapacaksan bunu yapacaksın, ya da öyle enkaz gibi kalacaksın" Söyledikleri aklıma yatmıştı beyler, inanın imaj işine çok değer veren bir tip değilim fakat, "ağır abi" diye tabir ettiğimiz hani ziyadesiyle olgun davranan tiplerden olursanız, çok faydasını görürsünüz. ikinci olarak dinlediğim müzikleri değiştirdi, çok dramatik ve üzücü müzikler dinliyordum. Ebrarla birbirimize sürekli şarkı önerirdik beyler, slow şeyler, hareketli pek yoktu. Onların hepsini bir albüm yapıp telefona atmıştım, tek dinlediğim müzikler onlar ve kendi keşfettiğim Ebrar'a söyleyemediğim şarkılardan oluşan o albümdü. Bunları da değiştirdikten sonra, giyiniş tarzıma tekrar göz attık. Yine sade giyinmek istediğimi söyledim, eyvallah dedi. Zeynep bende saç sakalı hiç sevmezdi, fakat eski sevgilisi Derin uzun saçlı ve sakallı bir lavuktu belki ondan dolayı da etkili olabilir ama size şöyle diyeyim beyler, kafamın yapısı düzgün, o yüzden hiç sıkıntı olmazdı. Bir kere saçlarımı Kaan kesmişti ve Zeynep'e arkadan çekilmiş bir fotoğrafını atmıştım, 3 numara standarttı beyler saçlar, ama sırtla beraber fena durmuyordu. Zeynep gülüp "Sende de iyi malzeme varmış" diyip gülmüştü. Nedense kızların bir sırt fetişi vardı yalan söylemiyordu yani hatun, amaan neyse sonuç olarak Zeynep beni baştan yarattı, hem de bunu 1 ayda her şeyi bırakmamı sağlayarak, Ebrar'ı bünyemden kaldırmamı sağlayarak başarmıştı. Okullar benim için açılıyordu ve bu sefer son bir defa ben o kapıdan girerken herkes ama herkes yerini bilecekti çünkü bu sefer hiç keyfi yerinde olmayan bir Ata o kapıdan içeri girecekti ve bu sefer tahammülüm olmadığını herkes görmeliydi. En azından Zeynep'in önerdiği buydu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Zeynebın sex hocalıgı ısı noldu bu arada?
      ···
      1. 1.
        +3
        Atlamışız ama hemen kısacık bir sonraki bölümde anlatıyorum zaten o yüzden sıkıntı yok, abartı bir şey öğretmedi fakat açıkça söylemek gerekirse hani nasıl yapmam, nasıl bir kızı yatağa atacağımdan nasıl çok iyi bir biçimde tüm süreci geçirebileceğimi filan anlattı.
        ···
      2. 2.
        0
        beklıyoruz
        ···
    2. 2.
      +1
      yüre be kanka kim tutar seni aq
      ···
    3. 3.
      +1
      oo saat 5 olmus uyumıcam da dırek bayram namazına yetıseyım uyursam oglen kalkarım aq :D
      ···
    4. 4.
      +1
      kasabı acamıcam babam zütümden asacak beni
      ···
    5. 5.
      0
      :D acarsın kanka ya daha var
      ···
    6. 6.
      0
      acarız acmasınada 2 gündür uyumuyom şunu okucam diye kanka ya gözümden kan geldi amk
      ···
    7. 7.
      0
      aynen lan zombı gıbıyım :D
      ···
    8. diğerleri 5
  17. 17.
    +4
    Ama yarısında durdum ve sildim. Zaten Zeynep duygusal zeka konusunda bahsettiğim gibi inanılmaz iyiydi beyler. "Küfretme bana Ata, biliyorsun işte mevzuyu sen de" dedi, öylece kalakalmıştım, ben bunca defa kendimi suçlarken acaba tek sebep bu muydu? Benimle başlayan hikayesinde Ebrar beni beğenmez mi olmuştu? Zeynep sonrasında devam etti. Yaz tatiline giriyoruz Ata, eğer ki istediğin bir şey varsa söyle? dedi. Ebrar hakkında ne istediğimi direkman sordu. "Zeynep ben Ebrar'ı geri istiyorum" dedim. Bunu değiştirebilmek için yapacağım bir şey var mı diye bir iki defa sordu, onunla yatmak istemiyordum fakat içten içe de istiyordum beyler, çünkü yatmakla övüneceğiniz bir kızdı fakat aynı zamanda da övünmenin dışında size getirisi mutlaka çok olurdu. Fakat onu memnun etmek tahmin ettiğiniz gibi mümkün olmayabilirdi. Çünkü zaten kızın elinden kim bilir ne tipler geçmişti, bir kaç ay sonra anlattığı bir hikayede gözü kapalı sevişen marjinal bir tipi anlatmıştı bana, herif zaten her şeyi görüyorum, ben seni hissediyorum, hem hayatta bazen bazı duyguları yaşamak için görme duygusunu kapatmalıyız kafasında bir tipmiş. Ama neyse işin özü, Zeynep benim arkadaşım olarak Ebrar'ı geri almamı istemiyordu, sebebini sorduğumda omzunu silkip "Acınasısın Ata, farket artık şunu sana bakınca acınası birini görüyorum, tek bir kızın peşinden cehenneme mi gideceksin Ata?" Haklıydı, kızın bende zerre yüzü yoktu ama işte ben onun peşinden sonuna kadar gidiyordum, halime acınabilirdi. O akşam bir karar verdim, Zeynep bir süreliğine ne derse onu yapıp, çenemi kapalı tutup sonuçları görmek istedim beyler. Çünkü: Beni iyi yönde geliştireceğine inanıyordum. Ben de mecbur boyun eğdim.
    ···
    1. 1.
      0
      şu marinal tipi kim anlattı kanka orayı anlamadım ebrarmı
      ···
    2. 2.
      0
      zeynep anlatmıs kanks marjınal bır lavukla gozu kapalı sıkısmısler
      ···
    3. 3.
      0
      dıbına kodumun lavuğu deliği tutturamadığında napıyo aq ne gibim zevk
      ···
    4. 4.
      0
      kızın gozu acık kanka lavugun kapalı bende arabada sıkısırken delıgı bulamamıstım karı soktu :D
      ···
    5. 5.
      0
      hüzünlendirdin kanka :D bu amk ebrarıyla nolacak amk merak ediyom barışsalar bari
      ···
      1. 1.
        0
        ben barısmalarını ıstemıyorum ebrar ayı kardesı haketmıyor
        ···
    6. diğerleri 3
  18. 18.
    +4
    huur çocuğu Ege bize yol yapmış, bizim olaydan haberimiz yokken kıçımıza inşaa etmiş, Ulan Ebrar sen de oyuna mı gelmişsin yoksa artık beni sevmiyor musun be güzelim? Mort ettin lan bizi, ayarlarımızı bozdun dıbına koyim. Tabii bunları ben diyemeden "Neden?" diyebildim sadece Ebrar'a, Ebrar gülümseyerek baktı bana, "Seni en çok seviyorum ama biz ikimiz birbirimiz için değiliz Ata, farket şunu artık" dedi. Beyler size yemin ediyorum gibildi belam, ama işte Ebrar'ı yanımda tutayım, arkadaş olayım diye "Ben zaten seni arkadaş görüyorum Ebrar'cım, bana neden soruyorsun anlamında söyledim" diye durumu kurtarmaya çalıştım, inanmış gözüktü Ebrar hanım da bir şekilde durumu kurtardık gibi kabul ettim. Ebrar "Bana değer veriyor gibi gözüküyor" dedi "Hem böyle hipster filan hoş bir tipi var" dedi. O an sana değer vereni görmüyorsun diyemedim, ne de ulan biz de hipster oluruz aslanım diyemedim. Diyemedim beyler işte ama o akşam eve gittiğimde, Ebrar'ı vapura bıraktıktan sonra, uzun süre yürüdüm.Eve kadar yürümeyi planlıyordum beyler açık söylemek gerekirse, sadece çok uzak olması filan beni ikna etti bir yerlerden metroya bindim. O akşam eve gittiğimde öylece baktım kendime, aynada uzun saçlarıma, sakallarıma, baktım ki ne uzun saçlar benlikti, ne sakal benlikti ne de Ebrar için giydiğim, o gün de giymiş olduğum renkli gömlekler, hiç biri benlik değildi beyler. Ben de aldım elime tıraş bıçağını, önce sakal tıraşımı oldum ertesi gün de 11'iydi Ebrar'ın bana ayırdığı gündü, siyah tişörtümü ve kot pantolonumu giydim, sade oldum ben kendim gibiydim o gün. Elimden geldiğince kendim gibi olmaya çalıştım, sonra da gidip saçlarımı 3'e vurdurdum. Berberden çıktığımda yeni bir adam gibi hissettim beyler çünkü artık en sonunda Ebrar için saç uzatmıyordum, Ebrar için sakal uzatmıyordum, Ebrar için başkası gibi olmaya çalışmıyordum. Artık dayanıyordum, elimden geleni yapıyordum. Ebrar beni görünce önce çok şaşırdı, sonra yavaşça yanıma sokulup eskisi gibi sarıldı bana, "Ata çok değişik olmuş ama hoşuma gitti sıradan durmuyorsun" dedi." Ulan amacım, sana yanaşmamakken nasıl geldin de beni buldun zalim misin?" diyemedim. Fakat artık kesin bir şey vardı Ebrar'dan uzaklaşmalıydım, çünkü kız sarkaç gibiydi. Benimle olmak ama başkalarıyla sevişmek isteyen bir saatin sarkacı gibiydi.
    ···
    1. 1.
      0
      Kızı çozemedım ben beyler beynım error verıyor
      ···
    2. 2.
      0
      Kimse çözemedi be kardeşim o kızı, o yüzden öyle kaldı ama hala haberleri geliyor, korkunç bir şey olmuş iyice, bahsedeceğim zaten.
      ···
    3. 3.
      0
      Merakla beklıyoruz kardesım
      ···
    4. diğerleri 1
  19. 19.
    +4
    Ebrar suratıma baktı," yalançıı, sürpriz olsun diye yaptın dimi?" diye sordu. Açıkça söylemek gerekirse evet, onunla karşılaşmayı çok istiyordum ama bizimkilerle buluşmayı da istiyordum ama işte arada kalınca Ebrar'ı sallamıştım, nitekim o da beni sallamış olacak ki Ege denen dallamaylaydı. Eleman benim surata dik dik baktı, ben de ona dik dik baktım. Ebrar tam "Bu Ata" diyecekken, elimi uzatıp "Ben Ayı" dedim, "Ayı mı?" diye güldüğü zaman, elini öyle bir sıktım ki suratının şekli değişti, kıskançtım, onun iki katı kilosundaydım, bu standart sallantılı küpe, fular filan takan yavşakladandı beyler. Çocuk hafifçe gülümseyip elini çekti. Abi dedi, hadi bir şeyler içelim ben Eftelya diye bir mekan biliyorum, çok hoş filan. Ben bakışlarımı Ebrar'a yönelttim, o da kafasıyla onayladı gidip Eftelyada bir iki biradan sonra sohbeti kurmaya çalıştım fakat Ege de Ebrar da sessiz duruyorlardı, bir taklar döndüğünden şüphelenmeye başladım fakat ses etmek istemedim, elbette bir şeyler olacaktı. Ebrar belli bir süre sonra aşırı derecede sıkılmaya başladı, Ege'nin bir iki arkadaşı daha gelmişti bir tanesi o sırada bir hikayeye başladı, herif babasından nefret ediyordu ve ondan huur çocuğu diye bahsediyordu, heriften o kadar nefret ediyordu ki yatağında bakire bir kızı bozmuş ve kanı her tarafa akıtıp resmen satanist cinayet gibi göstermişti, babası noldu lan burada diye sorduğunda ise ıslak hamburger yedim baba diye yalan söylemişti. Bu hikayeyi dinledikten sonra bu pekekentten iyice midem bulandı, sağ elimi açıp Ebrar'ı gösterdim, "Masada kim oturuyor kardeş bir bak istersen?" diye sordum. Çocuk gülüp "Pardon yenge yaaağ" diye yavşakça bir tavırla konuştu, fakat bir şey demedim. Ebrar yanımdaydı, sözümü her an hatırlıyordum. Kavga yoktu, kavga etmeyecektik. Ege bu sırada Ebrar'a dönüp, "seni vapura bırakayım mı Ebrar?" diye sordu, o anda Ebrar ayaklanıp, çok iyi olur aslında ya dedi. Sonra yavaşça bana döndü, ağzımı hiddetle açtım "Ben yaşadığım sürece Ebrar'ı ben eve bırakırım, bir dahakine öldürürsen, zütürürsün sen Ebrar'ı yannan" dedim, sinirle masadan kalktım, Ebrar'ın elinden tuttum, hiç direnmeden benimle geldi. Mekandan çıkınca gülmeye başladı, gülmesini tutamıyor gibiydi. Ulan yeter diyemedim de çok güzel gülüyordu. "Ata, bu kadar sert olmana gerek yoktu çocuk iyilik yapmaya çalışıyor bak" dedi. Öyle olmuyor Ebrar diye karşılık verdim, gülümsedi "Kıskanır mıymış?" diye sordu. Başımı salladım, beni ilgilendirmiyordu artık ayrı iki sevgili, daha ziyade arkadaş gibiydik. "Ata sen benim en yakınımsın, sana bunu sormalıyım diye bana yanaştı, Ege sence nasıl çocuk, çıkmalı mıyım?" diye soruyu yapıştırınca boğazım düğümlendi beyler.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Kanka sen sormadın mı bu lavuklar kım dıye? ben olsam Allah ne verdıyse gırerdım huur evlatlarına en sevmedıgım cocuk tıpıymıs bıde yerınde olup hastahanelık etmeyı ıstedım bır an
      ···
    2. 2.
      +2
      Kanka sözüm olmasa herifi hastaneye koyardım, zaten ileride çapsızlığını belli edecek bu huur çocuğu o vakit karşısına ayrı çıkıcam. O zaman biraz da tatmin olmuştum hayatta.
      ···
    3. 3.
      0
      Oha amk bu ney sozu mozu gibtir et ege denen punonunk un zutunu basini dagit amk
      ···
      1. 1.
        0
        ah şimdi ki aklım olsa dıbını zütünü dağıtmıştım.
        ···
    4. diğerleri 1
  20. 20.
    +4
    Uyandığımda odamdaydım beyler, sıkıntısız uyandım, ağızda kötü tat oluyor tabii. Anesteziden kalkıyoruz diye biraz da tak bir durum ama her şey iyiydi yani olumsuz hiç bir şey olmamıştı, sakatlanmam sadece minik ufak tefek bir şeydi, sadece babam sağolsun acele ameliyata alınabilmiş ve hemen iyileşme sürecine girmiştim, ufak ağrılarım oluyordu fakat 1 aya iyileşecektim. Ameliyat sırasında inanılmaz bir rüya görmüştüm, tek hatırladığımda oydu açıkçası başka bir tak hatırlamıyordum ameliyatla ilgili. Annem bana sarılıp ağlamaya başlayana kadar da çok bir şey anlamadım. Dediklerine göre ameliyatta kalp spazmı tarzı bir şeye girmiştim, az kalsın gidiyormuşum filan babam bunun standart olarak bazı hastalarda yaşandığını söylemiş ama tabii annemi bir türlü rahatlatamamış. Zaten annemi inandırması da tahminimce pek mümkün olmazdı bu duruma, malum ana yüreği. Fakat ben annemn ağlamasına rağmen rüyamı aklımdan çıkartamıyordum, beyler yanlış anlamayın öldüm de cenneti gördüm demiyorum ama ölüp cenneti gördüysem eğer, evet cennet böyle bir yer. Taşlı güpgüzel bir dere vardı, tüm taşlar mermer gibi yuvarlak bembeyaz taşlar olur, bilirsiniz onlardandı işte beyler. Bembeyazdı hepsi suyun akışıyla oyulup yuvarlaklaşmıştı, fakat hava öyle aydınlık filan değildi, zifiri karanlıktı tek aydınlatan ay ve derenin beyaz taşlarıydı. Yürüdüğümde simsiyah bir taşın üstünde derenin tam ortasında oturan bir kız gördüm, bembeyaz güzel bir yaz elbisesi giymişti. Ebrar'ım, koştum ona sarıldım bir iki defa öptüm, karşı çıkmadı sanki her şey eskisi gibiydi. "Seni her şeyden çok seviyorum Ata, benimle kal" dedi. inanın beyler hayatımda hiç bir yerde o kadar olmak istemedim, hiç bir şey istemeden orada kalmak istedim, derenin soğuk sularında başımı bir kayaya yaslayıp dinlenmek istedim. Ama o anda yavaşça sahneden uzaklaştı kamera ve bir anda uyandım. Ağzımda tak tadı vardı, başım hafif ağrıyordu, dizim korkunç ağrıyordu. Her tarafım tentürdiyotluydu, aptal olmuş gibi öylece yatabildim bir süre, ne gelen ses etti ne giden. işin sonucunda öylece kaldım, Erhan amca'dan bana bir porsiyon kebap yollatmışlardı onu yerken bile sessiz sessiz oturdum, Zeynep'in dediği gibi acınası haldeydim.
    ···