• 4 / 4 / 245 entry
  • 16 başlık
  • 1 trend
  • 1,478.30 incipuan

vanicx "Karanlık Kişilik"

  • 0
    fotoğraflı başlık açan yazar vurduruyodur
    nick-entry
    ···
  • +1
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Artık Ezgi'nin bende oluşturduğu o hoş alemden ayrılıp acı dünyayla yüzleşmem gerekiyordu bi şekilde. Furkanın yanına gittim. Uyanmış çekyatta sigara içiyordu. Hoşgeldin demedi.

    B: selamün aleyküm
    F: aleyküm selam
    B: nasılsın kanka

    Sadece yüzüme baktı.

    B: kanka seninle konuşmamız gerek
    F: ne konuşacakmışız
    B: Simayla alakalı

    Gözleri açıldı. Kaşlarını çatarak dinlemeye başladı.

    B: bugün simayı gördüm
    F: ne simayı mı nerde gördün ne zaman lan o çocukla m..
    B: ya bi dur dıbına koyayım dinle, konuşmak istedi benimle
    F: ne dedi ne söyledi olum anlatsana

    Sağa sola bakmıştım. Başımı önümden kaldıramamıştım birkaç saniye.

    F: olum adamı deli etme söylesene dıbına koyayım ya
    B: olum bu kız..

    Furkan o an anlatacaklarımı o kadar dikkatli dinliyordu ki, o kadar açıktı ki onunla ilgili pozitif bi noktaya, devam ettim.

    B: ... bu kız kanka, seni halen seviyor. Baya seviyor hem de

    Bi süre bi şey diyemedi, kaşları çatık bi şekilde hafifçe gülümsedi. Kendinden de ödün vermiyor ama. Ciddiyetiyle devam etti tekrar.

    F: hagibtir ordan ya seviyormuş..
    B: kanka kız karşımda senin için ağladı
    F: yaptığı neydi ulan o zaman
    B: kanka bilmediğin şeyler var
    F: neymiş ulan onlar ?

    O an bi karar vermem gerekiyordu. Ya furkanı fazla kırmadan üstünden geçecektim olayın, bebek konusuna değinmeden, ya da Simay'ın anlattığı her şeyi olduğu gibi anlatacaktım. Ezgi'nin de üstümde bıraktığı rahatamayla açtım ağzımı yumdum gözümü.
    Furkan dinledi. Dinledikçe gözleri doldu. Gözleri doldukça sinirlendi. Sinirlendikçe uzaklara daldı. Uzun bi sessizlikten sonra devam etti.

    F: ama biz birbirimizi çok seviyorduk be olum, biz o haldeyken, ben o haldeyken, dokunmaya kıyamazken ona nasıl yapabildi bunu bana ( avuç içiyle başına vurmaya başladı)
    B: olum bilmediğimiz şeyler olduğu belli bi dursana dıbına koyayım
    F: (titrek, alçak bi sesle konuşuyordu) olum her şey belli değil mi ? bilmediğimiz ne olabilir ki en fazla ? ne ulan ?

    Elimi sırtına koydum. Hayatı boyunca daha önce aynı anda bu kadar sinirlenip bu kadar üzülmediğine emindim.

    F: ne olacak şimdi vanic ?
    B: bilmiyorum be oğlum. ancak zamanla görebiliriz
    F: ne yapacağımı bilmiyorum
    B: dinlen kanka, yat uyu biraz

    Ben yatağa geçmiştim ama onun uzun bi süre uyumadığını arada bir gelen hıçkırık seslerinden anlamak zor değildi.
    ···
  • +1
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Ezgiyle birbirimize bakıyorduk. Simay'ın bu halleri beni resmen perişan etmişti. Ezgi çok fazla tepki veremiyordu. Haklıydı da. Simay'ı bir kaşık suda boğacak hale gelmiştim. Ezginin o güzel gözlerini patlatarak, hafif de dudaklarını büzerek "Aman bak sakın, sakin ol" demeye çalıştığını anlamak zor değildi. Olayın şokunu atlatamadan ordan kalktık. Daha doğrusu Ezgi kolumdan tutup kaldırdı. Çünkü nutkum tutulmuştu ve konuşursam ne söyleyeceğim hakkında kimsenin bi fikri yoktu. Kapıdan çıkarken en son duyduğum Simay'ın "Nolursun vanic bana yardım et, furkanı çok seviyorum ben." demesiydi.
    Furkan, benden birkaç santim kısa olduğu halde bunu asla farkettirmeyen, orta kiloda, esmer çocuk... Arada bir bana Simay'ı anlatırken dalgalı saçlarını eliyle düzeltir, heyecanlandığını istemese de bellir eder. Bir de çok güzel küfür eder pekekent. Benim için 2 yılda kanımdan kan, canımdan can oldu. Bir o vardı hayatımda sırtımı dayayabileceğimi bildiğim. iyi kötü demeden her günümüzde birbirimizin yanındaydık. Yanımda ağlamıştı o adam. Simay'la ilk günlerinde, karşılıklı kahverengi 2 çekyattan fazlasının olmadığı salonumuzda karşıma oturup mutluluktan ağlamıştı.
    Kaldıramayacağı hiçbir şey yoktu. Ailesi zaten onun gözünde bir hiçti. Bir ben vardım onun hayatında güvendiği. Bir de Simay olmuştu onun gözünde. Artık bunun sarsıntısıyla hayatını nerelere vardıracağına dair bi fikrim yoktu. Ezgiyle konuşmaya başladık yürürken.

    B: sence furkana söylemeli miyim
    E: ya bilmiyorum ki bu nasıl bi şey yaa..
    B: furkan yıkılır
    E: yaa yıkılmak ne kelime mahvolur mahvolur çocuk kızın yüzsüzlüğüne baksana
    B: ama söylemem gerek
    E: bitanem istersen çok acele etme

    Bitanem mi ? Gerisini duymamıştım bile. Simay'ın ne yaptığını unutacak olmuştum bir an. Bitanem demişti bana Ezgi. Biz sevgili miydik ki diyordu, demek ki sevgili olmuşuz dedim içimden. Belki sadece ağzından kaçmıştır diye düşündüm. Çok saçma bi yüz ifadesiyle bi an dönüp suratına baktım. Mor bluzunun açık omuzlarını , gerdanını ve dudaklarını süzdükten sonra gözlerine baktım. Utanırcasına gözlerini açarak gülümsemişti. Durduk.

    E: sanırım burdan ayrılmamız gerekiyo ya. furkan konusunda da..

    Eğilip öpmüştüm. Tam elmadık kemiğinin üstünden, kemiğe rağmen yumuşacık olan yanağına hafif bi öpücük kondurdum. O an nasıl buna karar verdiğimi hatırlamıyorum.

    Kıpkırmızı olmuştu. O kadar utanacağı aklıma gelmemişti. Ama aynı zamanda gülümsüyordu da. Sanki en başta yapmam gereken buymuş da, geciktirdiğim için suçluymuşum gibi bakıyordu. Dört parmağını gözümün altından çeneme kadar çekti.

    B: görüşürüz
    E: (sesini kısarak ve gülümseyerek) görüşürüz, bitanem
    ···
  • 0
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Beyler ilgilenen yok sanmıştım da devam ediyorum o zaman eyvallah
    ···
  • +1
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    ilerleyen saatlerde devam ediyorum gençler takipte kalın
    ···
  • +5
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Yarı hızlı yarı yavaş adımlarla Simay'ın yanına gittik. Ezgiyle kısa bi tanıştırma faslından sonra anlatmaya başladı.
    (S: simay)

    S: beni tehdit etti vanic. zaten uzun bi süredir peşimi bırakmıyordu bu cenk pisliği. beni tehdit etti. furkanla tehdit etti. ona bişey yapmakla tehdit etti. ama ondan ziyade..
    B: ondan ziyade ne Simay tehdit etmişse tehdit etmiştir ziyadesi ne ?
    S: ben, ben bi hata yaptım ama yemin ederim isteyerek bilerek değildi. Lütfen yardım edin ne yapacağımı bilmiyorum vanic.
    E: nasıl bi hata bu hataların üstesinden gelinir ya üzme kendinii

    Simayın karnına elini zütürmesiyle Ezgiyle birbirimize anlamsızca baktık. Bi açıklama bekliyorduk.

    S: her şey bi anda gelişti. daha 2 aylık ama ye ye yemin ederim elimde değildi (ağlamaya başladı hıçkıra hıçkıra)
    B: ne , bu ne demek simay
    S: çok özür dilerim vanic ama ne yapacağımı bilmiyorum yardım et lütfen ne olursun

    Anlayamamıştım. Kızgındım, sinirliydim ama anlam veremediğim asıl şey, Simayın 2 ay önce Furkanla sevgili olduğuydu. Ona rağmen nasıl böyle bir şey olabilmişti ?
    ···
  • +1
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Utanmıştım. Bi kızın karşısında ilk defa bu hallere bürünüyordum. Hiç utanmadığım kadar utanırken hiç hissetmediğim kadar da iyi hissediyordum. Sanki şuana kadar onunla denk gelmememiz hataydı. Bir anda her şeyi istemiştim. Onu tanımak, ona dokunmak, uzun zamanlar onunla konuşmak, gülmek, ağlamak, onu sevmek istemiştim. Utanarak gülümsedim tekrar.
    B: kalkalım mı artık biraz yürürüz
    E: ne hemen mii biraz daha otursaydık hem dışarsı soğuk sen atkı bere de getirmemişsiiin donarsın böyle olmaz
    B: farketmez de birazdan kalkarız o zaman biraz yürümek istedim
    E: tamam tamam (hafifçe nefes vererek güldü)

    iç çektim. Tam ağzımı açtım, bi şeyler söyleyecektim ki başladı.

    E: vanic
    B: (gözlerimi açarak) efendim ?
    Bir süre sessizlik oldu. Ardından :
    Dirseklerini masaya yasladı. Ellerinin arasına çenesini koydu. Bana doğru yaklaştı.
    E: ama çok tatlısın ki sen
    B: tabi şuan nasıl göründüğünü bilmiyorsun
    E: hı ne ?
    B: kendini görebilsen bana bırak çok tatlısını tatlısın bile demezdin
    E: yaaa (gülümsedi)
    Devam etti.
    E: sanırım bunun için 4 hafta beklemememiz gerekiyormuş.
    B: benc bence de
    O an bakışlarımız her şeyi anlatıyordu. Gülümsemeli sessizliğimizi telefonumun çalması bozdu.
    Bilmediğim bi numara vardı telefonumda. Açtım. Bi kız sesiydi.
    (B: ben T: telefondaki şahıs)
    T: alo vanic (acele acele konuşuyordu)
    B: efendim kimsiniz ?
    T: vanic müsait misin biraz konuşabilir miyiz Simay ben.
    B: Simay ? hayırdır buyur (ezgi simay ismini duyduğunda dikkatini toplayarak bana odaklandı, birazcık da kaşları çatıktı)
    T: vanic konuşmamız lazım cidden müsait misin
    B: furkanla alakalı mı
    T: anlatıcam her şeyi anlatıcam (ağlamaya başladı)

    2 gün içinde telefonda ikinci kez ağlayan bi kızla konuşuyordum. Garip gelmişti.

    B: tamam tamam konuşalım müsaitim
    Yeri ayarladık. Ezgiye de durumu anlattım. Dikkatle dinledi.
    E: tamam o zaman kalkalım, ben de geliyorum.
    ···
  • +2
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Olum okuyan var mı ona göre acele edeyim ya da kasmadan yavaş yazayım online olanlar bi ses versin de sayımızı bilelim
    ···
  • +2
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Uyumuştuk bi şekilde. Ben sabah kahvaltı meselesinden erken kalkmıştım. Furkan uyuyordu. Daha da uyuyacağı belliydi. Uzun bi geceydi onun için. Çok fazla furkanın konusuna takılamadan hazırlanıp çıktım. Ezgi yine benden önce gitmişti.
    B: günaydın da böyle olmuyo ya hep sen erken geliyosun
    E: günaydıın (kıkırdayarak güldü) ya saçmalama yakındı buraya burçinin evi ondan böyle oldu
    B: iyi madem hadi geçelim

    Kahvaltımızı ediyorduk. Ben normalde ciddi anlamda hızlı yemek yiyen biriyken karşımda o varken slow motion'a geçmiştim sanki. Saçlarını salıktı. Hafif dalgalı , gün ışığında iyice parlayan açık renkli saçları vardı. mor , omuzları açık bluzuyla ve girerken gördüğüm koyu renk kot pantolonu ve topuklu botlarıyla karşımda tüm narinliğiyle kahvaltı ediyordu. arada bir eline doğru kayan ince gümüş renk hafif saatini kolunu sallayarak koluna geri itiyordu. arada sırada da bana bakıp ona baktığımı görünce gülümsüyordu. Çokça kez bana bakıp gülümserken "Nee" dedi utanarak.

    Gülümsemekten başka bi şey yapamıyordum karşısında. Birden lafa girdi.
    E: ee nasıl buldun beni (hafif dalga geçer bi şekilde; ) beklediğin gibi miyim bari hıhıhı
    B: ben aslında ne bileyim.. (iltifat etme konusunda ciddi anlamda sıkıntılı biriydim o zamanlar, düşünerek iltifat edemiyordum. Halen yaratıcı olmaz, anlık olarak aklıma gelenler daha çok hoşuma gider)
    Ezgi çatalı bıçağı bırakarak yarı gülümser yarı ağzı açık bi şekilde bana baktı.
    E: aaa ne demek ne bileyim (hafif kızar gibi yapıyordu)
    B: aslında sen çok..
    E: ... ?
    B: ben böyle olmanı beklemiyordum
    E: nesi varmış halimin (üstüne bakarak)
    B: nesi yok ki (gülümsedim yarım bi şekilde)
    Ezginin hoşuna gitmiş olacak ki kızarmıştı biraz. Başını önüne eğdi gülümseyerek.

    B: ee madem öyle sen beni nasıl buldun
    E: aslında ben daha zayıf olmanı bekliyordum ya
    B: kilolu muyum ben (kendimi kontrol ettim ?)
    E: yok yok hayır hahaha hani geniş omuzlar normalden biraz kalın kollar falan daha sıska bekliyodum yani daha güzel oldu böyle
    B: ha tamam anladım iyi bi şey heralde
    E: hıhıııı ayrıca saçların falan daha koyu görünüyordu fotoğraflarda
    B: evet ya biraz öyle çıkıyorlar ama aslınd..
    Elini uzattı, ön saçlarıma dokundu yavaşça :
    E: baksana ya sarılar resmeeen
    Gülümsemiştim. Tam o esnada başını yana savurdu elini çektikten sonra. Yüzüne gelen saçlarını yana atmak için savurdu. O anı hala unutamıyorum. O an sadece kalkıp, ona sarılıp bi müddet tuttuktan sonra geri oturmak geldi içimden. Ona dalmıştım resmen.
    Parmağını şıklatıp gülümseyerek "şşşşt" demesiyle kendime gelip kafamı salladım.
    ···
  • +3
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Sigarasını alıp eve gittim. Furkan beni bekliyor gibiydi. Dört dönüyordu evin içinde.
    B: olum bir iki saat gideyim dedim ne yaptın ne oldu
    F: ya anasını gibeyim ya
    B: ne oldu olum ne var
    F: olum ben huur çocuğu muyum ya
    B: ne diyosun aq
    F: olum benim neyim var lan neden bi şekilde herkes acısını benden çıkarıyor aq
    B: olum ne oldu simayla alakalı bişey mi
    F: ya dıbına koyayım ben yedek parça mıyım benim duygularım yok mu benimle neden oyun oynuyorsunuz huur çocukları ya

    Furkan baya sinirliydi. Simayla alakalı bi şeyler olduğu belliydi. 4 aydır sevgililerdi ama furkan Simay'a çok bağlanmıştı. Omzuna elimi koyup oturttum.

    B: ne oldu anlat bi
    F: ya ne olacak dıbına koyayım sanki ilkokuldayız boş kalmamak için birbiriyle çıkıyor millet ya
    B: ne demek bu olum
    F: olum bu simay'ın eski sevgilisi yok mu hani 5-6 ay önce ayrıldığı cenk
    B: ee
    F: bu huur çocuğu geri dönmüş konuşmuş simay'la ben seni unutamadım bilmemne gibisinden. Simay da aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibi gelmiş bana diyor ki "furkan yapamıyorum o varken.." ya ananı avradın...
    B: şş olum bi sakin ol
    F: ya gibtir git sen de ne sakin olacam dıbına koyayım ya
    Kendi kendime simay'a sinirlenmiştim ben de. Ama çok fazla aynı ortamda bulunmuştuk 4 aylık süre içinde. Simay furkanı gayet de hakettiği şekilde seven, ona ciddi anlamda değer veren bi kızdı. Böyle bi sebepten böyle bi şey yapmış olmasına aklım ermemişti.
    Bunda başka bi takluk olduğu her halinden belliydi. Ama furkan sinir ve kızgınlıkla bi şeyleri sorgulamıyordu. Sadece sinirden dolmuş gözlerini silip ağlayamadığı ama ağlasa daha da sinirleneceği bu durumu sindirmeye çalışıyordu. Onu bu şekilde görmek beni de kötü yapmıştı.
    Titreyen telefonuma baktım göz ucuyla " iyi uykulaar eve vardın mııı" yazmştı ezgi. bunun için bir miktar mutlu olsam da furkanın yanında çaktırmamıştım. Sessiz ortamımız varlığını sürdürüyordu.
    Simay furkana böyle bi şey yapacak bi kız değildi. Simay herhangi birine böyle karaktersiz bi şey yapacak biri değildi benim tanıdığım kadarıyla.
    Burda başka bi bit yeniği vardı, belliydi.
    ···
  • +1
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Gençler partlar uzun ve direk elden yazıyorum. Gecikiyor biraz seri at derseniz kısa partlar halinde de atabilirim. Belirtirseniz sevinirim iyi eğlenceler.
    ···
  • +2
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Uzunca bi süre ağladı. Arada bir başını kaldırıp ailesiyle, ağlamasıyla ilgili şeyler söylüyordu. Ben sadece bi elimle belinden tutarken bi elimle saçlarını yavaşça okşuyordum. Söylediklerinin hiçbirini hatırlamıyorum. içinde bulunduğum durumu, karşımda duran kızı, yaşadıklarını, gözyaşlarını düşünüyordum sadece. Bi süre sonra dalmış olduğumu farkedecek oldu ki parmaklarıyla çenemden tutup beni kendine çevirdi kendine geri iterek.

    E: ne düşünüyorsun
    B: bilmiyorum aslınd..
    E: kafanı böyle şeylerle şişirdiğim için özür dilerim ya sadece anlatabileceğim tek kişi sendin.
    B: ne demek tek kişi bendim ?
    E: aslında bilmiyorum belki de sadece sana anlatmak istedim.
    B: Anlattıkların hakkında ne söyleyebileceğimi gerçekten bilmiyorum. Çünkü daha seni bile tam tanımıyorken..
    E: biliyorum vanic, biliyorum. Bi şey söylemene gerek yok.

    Gözlerini sildi iki eliyle. Biraz yapmacık bi gülüşle ;

    E: bu pek olmadı dimi ya ihihi
    B: ne pek olmadı ?
    E: yani pek güzel bi ilk buluşma değildi galiba (dudaklarını büzdü)
    Beresini çekiştirerek düzelttim.
    B: benim için gayet güzeldi , yani güzeldi derken şey..

    Sıçıp batırdığımı düşünmüştüm. Anında kızarmıştım soğuğun da etkisiyle. Güzeldi ne demekti ? Kız yanımda saatlerdir ağlıyordu ve güzeldi demiştim. Telaş yaptığımı farketmişti. Gülümsedi.

    E: şşşt tamam tamam. bi şey söylemene gerek yok. yine de özür dilerim böyle bi gece yaşattğım için. yarın tekrarlayalım mı bu "ilk" buluşmayı ?
    B: zaten bana yarın için sözün var , yarını da ekersen..
    E: yaaa (elini yanağıma koydu) ama özür dileriiim önemliydi anlattım işte ya bidaha olmaaz..
    B: dert değil ya biliyorum artık az çok. Kahvaltıya gidelim mi sabah ?
    E: cumartesi kahvaltısı diyosuun. mmm oluur. araşırız yarın.
    B: ee gidiyor musun şimdi ne tarafa gideceksin ? evine dönmeyi düşünmüyorsun heralde ?
    Evine o an -23.40 civarı- ordan çıkıp gitmesi saati gece 2 yapardı. Çok uzakta kalıyordu.
    E: ya yok aslında dönücektim de Burçinde kalıcam bu akşam hem yarın da birlikteyiz ya git gel zor olur benim için.
    B: tamam o zaman burçin nerde kalıyor bırakayım oraya kadar
    E: yok ya cidden hiç gerek yok dondun zaten soğuktan ben kendim giderim cidden bak
    B: yok yok geç oldu bırakır dönerim ben üşümüyorum zaten (ellerim morarmıştı soğuktan)
    E: yaa (yürümeye başladık Burçin'e doğru)

    00.15 gibi burçin'e varmıştık. Kız nasıl bir ruh halindeyse , o soğukta taksi tutmak ya da otobüse binmek istemedi. yürüyerek gittik eve kadar. kapıyı çaldı. Açılana kadar konuştuk :

    E: teşekkür ederim her şey için cidden
    B: bir şey yapmadım ki
    E: hem özür dilerim hem de geldiğin için teşekkür ederim (gözleri doluydu halen)
    B: kim olsa aynısını yapard..
    E: hayır yapmazdı. bunu ikimiz de biliyoruz.
    Sağ elinin iki parmağıyla sol yanağımda bi çizgi çekti. Yarın görüşürüz dedi gülümseyerek. O sırada kapı açıldı. Ama burçin değil bi erkek açtı kapıyı. Arkadan koşarak burçin de geldi tabi.
    Benden daha zayıf daha kısa biriydi. Dik dik baktım. Dönüp Ezgiye de baktım aynı şekilde. Bu ne ? tavrına büründüm.

    E: (fısıldayarak) burçin sevgilisyle yaşıyo ya murat bu.

    E: tanıştırıyıım murat ,vanic. Vanic , murat.
    Dik dik bakarak el sıkıştım. O pek umursar gibi değildi. Gülümsüyordu.

    (M: murat B: ben E: ezgi)
    M: hoş geldin ezgii. sen de hoş geldin hocam buyrun geçin
    B: yok ben ezgiyi bırakmaya geldim sadece iyi akşamlar sağolasın.
    Murat ezgiye göz işaretiyle beni sordu.
    E: Burçin sana anlatmadı mı ? Erkek arkadaşım ?
    Ben gözlerimi patlatarak ezgiye bakmıştım. Bana sarılıp içeri girdi. Aklım ezgi'de kalsa da yavaş yavaş eve döndüm. Muhtemelen üzerinde bi açıklama yapıp yorulmamak için erkek arkadaşım diyip geçiştirmişti. Ona çok takılmamıştım. Ama muratı pek gözüm tutmamıştı. Evde de hesap vermem gereken bi furkan canlısı olduğunu hatırladım. Aradım. Sinirli sinirli açtı.
    B: naber kanka
    F: nabıyosun nerdesin
    B: i iyii ezgiyi bıraktım şimdi dönüyorum hayırdır ?
    F: sigara alsana gelirken
    B: tamam da sen bırakmamış mıydın olum ?
    F: al sen hadi görüşürüz

    Furkan benimle bu kadar kısa ve sert konuşmazdı. Şimdi ezgiden çok aklıma o takılıyordu eve dönene kadar. Ama bi yandan o lacivert berenin altındaki küçük yer yer kızarmış suratı da düşünmeden edemiyordum.
    ···
  • +2
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Başta tepki verememiştim. Sanki uzun süredir ayrı kalmışız da beni özlemişcesine sarılıyordu boynuma. Başını omzuma yasladı. Ben de ona sarıldım. Ağlamaya başladı. Ne oldu bile diyememiştim o an. Sadece bıraktım öylece, ağlaması için bekledim. Dakikalarca hıçkırarak ağladı. Bi müddet sonra dayanamadım.

    B: ezgi ne old..

    Başını çekti. Yavaşça ellerini de belimden süzerek bıraktı. Karşımda duruyordu artık. Gözleri hala yaşlıydı, silmeye çalıştı.

    E: özür dilerim beni ilk seferde bu şekilde gördüğün için
    B: özür dilenecek bi şey yok ama ne oldu ne bu hal
    E: biraz yürüyelim mi
    B: otursak daha iyi değil mi hava soğuk
    E: yürümek istiyorum
    B: iyi o zaman yürüyelim nasıl istersen

    Birkaç dakika laf etmeden yürüdük. Daha sonra anlatmaya başladı.

    E: artık davaları sonuçlanmış. babamla annem resmi olarak boşandı.
    B: ne davası hiç bundan söz etmemişt..
    E: uzun zamandır boşanmak istiyorlardı. daha doğrusu annem boşanmak istiyordu. babam, ço çok zor bi adam. annemin şimdiye kadar ona katlanabilmiş olmasına anlam veremiyorum
    B: bi dakika ya..
    E: babam bizi küçüklüğümüzden beri evladı olarak göremedi. baba olarak sevmedi bizi. benim yanımda kardeşimi dövdüğü çok oldu. tabi kardeşimin yanında da beni (hıçkırdı)
    B: ne kardeşi senin kardeşin yoktu hani
    E: (derin bi nefes aldı) var, vardı. artık yok sanıyordum ama varmış. birkaç yıl önce babamın içip sıçıp eve geldiği bi akşam onu öldüresiye dövmüştü. daha sonra terketti evi. birdaha göremedik. ne annem ne babam ne ben..
    B: bugünk..?
    E: evet. evet o kardeşim. (birden bana dönüp gözlerini açtı) çok değişmiş biliyo musuun , büyümüş resmen.
    B: küçük kardeşin mi ?
    E: hayır ikizim. eser. tanıyamayacaktım nerdeyse. birkaç yılda bu kadar değişilmez ki.
    B: peki neden ağlıyorsun tam olarak ? (tüm odunluğum üzerimdeydi bunu sorarken)
    E: benim hiç ailem olmadı. kardeşim var sanıyordum ama bugün sanki sıradan bir arkadaşımmışçasına yanımda birkaç dakika oturup kalkıp gitti. sarılmadık bile. babamı bir daha göreceğimi bile düşünmüyorum.
    B: pe peki annen ?..
    E: bırak yaa o kadının kendine hayrı yok artık. o o o kadar büyük bi boşluktayım ki bilemezsin.
    B: çok saçm..
    E: etrafımda (yüzünü düşürüp ağlamaya başladı) kimse kalmadı. ailem kalmadı. (hıçkırdı) yalnız kaldım vanic anlıyabiliyor musun ? şu halime baksana acınacak haldey... (ağlamaktan tamamlayamadı cümlesini)

    ilk defa bi kız yanımda öyle ağlıyordu. ilk defa ailesini kaybetmiş biriyle karşı karşıyaydım. Benim ailemle aram pek iyi değildi ama bunun aynı durum olmadığını adım gibi biliyordum. Sadece biraz ağlamaya ihtiyacı vardı Ezginin. Ondan bi şey beklemeden yavaşça kendime doğru yasladım. Ağlaması için başını göğsüme koydum.
    O ağlarken hıçkırıklarının sesine dayanamayıp yanağımı ıslatan birkaç damla gözyaşının o soğukta süzülemeyişi yüzümü rahatsız ediyordu.
    ···
  • +3
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    B: bu ne lan
    F: olum demedim mi sana geçirdi bu kız diye
    B: ya bi sus dıbına koyayım bu ne olum
    F: nerden bileyim sana sormak lazım

    Benim telefonumdu elinde tuttuğu.

    B: sen neden benim telefonumu karıştırıyorsun aq
    F: ya gibtirme şimdi telefonunu..
    B: aq bu ne ya bu kim olum
    F: bilmem Ezgiye sor istersen kanka
    B: bence de Ezgiye sorsam daha iyi

    O an yazamadım. Akşama kadar bekledim. Fotoğrafı yüzlerce kez inceledim. Kimdi o ? Neden birliktelerdi ? Ezgiyle 4 haftadır konuşuyorduk ve artık flört aşamasının bi üst seviyesine geçmemiz için tek gereken buluşup görüşmemizdi. Buluşacağımız gün beni satıp yanına gittiği bu çocuk kimdi böyle ?

    Akşam oldu. Yemek yedik furkanla ama ben dokunsa ağlayacak durumdaydım. O da bi yandan mallıklar yapıp beni güldürmeye çalışıyor, bi yandan beni ateşliyor "gibtiret baksana ne olduğu belli değil" diyerek. Artık canım iyice sıkılmıştı bu duruma. Boş boş oturmuş düşüncelere dalmışken telefonum çaldı. Ezgi arıyordu tabii artık.

    B: (sinirli ve tok bir ses tonuyla) efendim

    Birkaç saniye Ezgi konuşamadı. Sonra o nefes çekişini duydum.

    E: (ağlamaklı olduğu belliydi) na, na naber napıyosun
    B: iyi misin Ezgi bu ses ne
    E: şey mü müsait misin

    Furkan da kulağımın yanında beni dinliyordu. Birbirimize anlamsızca baktık.

    B: müsaitim ne oldu bi sorun mu var
    E: vanic seni gö (ağlamaya başladı) görmem lazım
    B: nerdesin geleyim

    Çıktım evden. Furkanla tek kelime etmeden çıktım. O da bir şey demedi. Ne olduğunu bilmiyorduk çünkü. Tarif ettiği kafeye gittim. Biraz heyecanlı biraz tedirgindim. ilk defa görecektim fotoğraf dışında sonuçta.
    Kafenin önünde bekliyordu. Oturmamıştı. Yanına gidene kadar geldiğimi farketmedi. Ayaklarının ucuna bakıyordu. Lacivert beresi ve açık kahve/kumral saçları yağan karın parlaklığıyla ayrı bi tatlı yapmıştı onu. Omzuma kadar geliyordu boyu. Siyah paltosu ve lacivert beresiyle ilk görüşte aklıma kazınmıştı zaten. O halini halen unutamıyorum.

    B: ezgi ?

    Başını kaldırdı. Gözleri kızarmıştı. iç çekerek boynuma sarıldı birkaç saniyelik bakışmadan sonra.
    ···
  • +11 -2
    çıkamazsın kör sevginin dibinden
    Telefonumun çalmasıyla uyandım. Yarı açık yarı kapalı gözle konuşuyordum. Arayan Ezgiydi.

    B: ben E: ezgi

    E: günaydııın
    B: günaydın naber (gözlerimi ovuşturarak sağ duvardaki saate baktım, 9.22)
    E: iyidir ya şey diycektim bugün Burçin'le ufak bi işimiz çıktı daha doğrusu varmış da önceden ben unutmuşum onu ya yarın buluşsak olur mu sana da uyarsa ?
    B: tamam tamam sorun değil (gözlerimi açamıyordum zaten uykuluydum) yarın şeyaparı..
    E: ya cidden çok özür dilerim kusura bakma satmış gibi oldum
    B: yok yok yarın görüşürüz
    E: (nefes vererek güldü) tamam o zamaan yazarım ben sana baybay
    B: baybay görüşürüz

    4 hafta olmuştu. 4 haftadır konuşuyorduk. 1 haftadır numarası bendeydi ve tam "artık buluşmalıyız" dediğimiz zaman işi çıkmıştı. Pek koymamıştı açıkçası. Daha çok uyumak istiyordum o an.
    Dışarı baktım baş ucumdaki pencereden. Kar yağıyordu. Tebessüm etmiştim yılın ilk karını gördüğümde. O sırada ev arkadaşım odaya girdi.

    B: ben F: furkan
    F: uyandın mı lan
    B: aynen ama uyurum şimdi yine
    F: sizin iş noldu kızla buluşmuyonuz mu
    B: yok ya işi çıkmış yarına kaldı
    F: cuma cuma ne işi çıkacak lan
    B: ne bileyim aq çıkmış işte
    F: sana takmış olmasın bu
    B: yok be olum 4 haftadır konuşuyoruz
    F: internette tanıştığın kızdan ne hayır gelir aq malı al işte olan bu
    B: ya gibtirgit uykum var zaten
    F: dersin yok mu senin bugün
    B: var da gitmiycem
    F: iyi sen bilirsin uyanınca gel dışardayım

    Odadan montunu alıp çıktı. Napıyorsun montla aq , diyecek oldum ki uyuyakalmışım diyesiye kadar.
    Uykuya dalmışken furkanın kolumdan sertçe dürtüp seslenmesiyle uyandım. Elinde telefon bana bir şey göstermeye çalışıyordu. Pek sakin sayılmazdı.

    F: lan uyan olum
    B: (uyanmak istememe sesleri çıkarıp sağa sola döndüm)
    F: olum bu ezgi değil mi şuna bak

    Ezgi adını duyunca gözlerimi açıp ekrana baktım göz ucuyla. Burçinin instagram story'sinde ezgi vardı. Bi erkekle oturuyorlardı. Burçinin habersiz çektiği birbirlerine bakışlarından anlaşılıyordu. Asıl dikkatimi çeken sağ alta elle çizilmiş küçük kalp motifi oldu.
    ···
  • 0
    beni aldatan sevgilime yaptığım suçüstü
    abe dıbına koyayım 1 sayfa hikaye mi olur
    ···
  • 0
    you little cunt
    yabancı dil var şuku
    ···
  • 0
    beyler bir kiz teklif etti
    Kabul etme git gib
    ···
  • 0
    bir kız vardı 10 sınıfta
    Çalıntı espri cugu
    ···
  • 0
    sabah bin bir emekle yaptığı makyajı
    Tespit şuku
    ···
  • +5
    hayatta olmak yaşamak değildir bazen
    Gözlerimizi açtılar. Okan dikiliyordu karşımızda öylece.
    O: kaçtınız mı sandınız lan ?
    Egeye döndüm. Bir şey yapacak durumda değildik. Sert bi şekilde okana bakıyordu. Çok dikkatli görünüyordu.
    O: merak etmeyin sizinle bi işim yok.
    Gözlerimizi kıstık, birbirimize bakıyorduk egeyle. Anlamamıştık. Bi anda kafamıza dank etmişti. 10 dakika kadar sessiz kaldık. Bi araba geldi.
    Eylülü, Ekimi ve Mirayı indi arabadan. Biz ayaklanır gibi olmuştuk. Geri oturttular. Ege bağırmaya başlamıştı. Benim gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Nutkum tutulmuştu. Bir şey diyemedim.
    Ege çocuklarını göremediği için de ayıryetten hiddetlenmişti. Onlara bir şey mi yaptılar korkusuyla bağırıp çağırıyor , küfrediyordu sağa sola.
    Eylüle bakıyordum. Ağlıyordu, hıçkırarak ağlıyordu. Uçlarına çiviler çakılmış bir sopa getirdiler. Okan tutuyordu sopayı. Eylüllere doğru yürümeye başladı, bana bakıyordu bir yandan. Ekimi aldılar kucağından. Eylülün gözü bağlıydı hala. Vermek istemediği ekimi, zorla çektiler , aldılar elinden.
    Okan, eylülün arkasına geçmişti. Boynundan sarılmıştı ona. Bana bakıyordu muallak bi şekilde sırıtarak. Ben ağlıyordum. Acınacak haldeydim. Bağırmaya başladım. Eylül korkuyordu.
    yanıma doğru getirdi eylülü. birkaç metre önümde durdular.
    Yüzüme sıçrayan kanla kapattım gözlerimi, bakamadım eylülün yerde uzanan bedenine.
    Ekim ağlıyordu. Ona da dönemiyordum. Gözlerimi kapatmış , bağıra çağıra ağlıyordum. Ekimi yere koydular.
    Başına geçti ekimin. elini göğe doğru kaldırmıştı okan sopasıyla birlikte. bana bakıyordu. dalga geçercesine gülüyordu. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Boğazım yırtılacaktı neredeyse. Hızla indiriyordu elindekini. Belki bir saniyeden kısa sürede gerçekleşiyordu. Ama uçurumdan düşermiş gibi yaşıyordum o anı içimde. Nefes alıyordum ama , ölüydüm ben aslında. Sadece bağırıp ağlıyordum. Tam ekim'ime dokundurduğu anda elindekini, irkildim. Yerimden sıçradım. Çok fazla terlemiştim. Gözlerimi açtım Ekim'in şu sözleriyle :

    "Hadi babaa kahvaltı hazır."

    --SON--
    ···
  • +3
    hayatta olmak yaşamak değildir bazen
    kuytu köşe bi yerlere girmiştik. Daha önce hiç gitmediğim yerlerdi. Çöplük gibi bir yere gelmiştik, ama neresi olduğunu bilmiyordum. Tenha bi yerdi anlayacağınız. indirdiler arabadan. ilerde ege oturuyordu dizlerinin üzerinde, gözleri bağlıydı. Beni de yanına zütürdüler. dizlerimi çöktürdüler, direnmeye çalışıyordum, direnemiyordum. Kalabalıklardı.
    Gözlerimi bağladılar. Egeye bir şey söyleyecek oldum, susturdular. Öylece bekliyorduk.
    Bi araba sesi duydum. Kapısı açılıp kapandı. Yanımıza biri geldi.
    (K: gelen kişi)
    K: beyler ?
    Ses çıkartmadık.
    K: uzun zaman oldu ya
    Sesi tanıdık geliyor gibiydi, gözüme sardıkları bant kulaklarımı da kaptıyordu. Net duyamıyordum.
    K: özlemişsinizdir beni
    Kulak tırmalayıcı sesinden çıkarabilmiştim kim olduğunu.

    K: inşaatta vurup kaçmak yakıştı mı size ?
    ···
  • +3
    hayatta olmak yaşamak değildir bazen
    Eylüle bakıyordum anlamsız anlamsız. Ceketimi alıp evin önüne çıkmıştım.
    Siyah bir range rover geldi. Egenin arabası değildi bu. Arka kapıyı açtılar
    A: adam B: ben
    A: atla
    B: siz kimsiniz
    A: sen vanic değil misin
    B: e, evet de
    A: atla (belindeki silahını göstermişti)
    Ben girmesem bile zorla sokacaklardı zaten o arabaya. Bindim.
    ···
  • +3 -3
    hayatta olmak yaşamak değildir bazen
    Eylülle bakınıyorduk birbirimize. istiyorduk gerçekten bunu. Gerçekten severek bakmıştım gözlerine. Son kez bakar gibi, severek, aşkla bakmıştım.

    3 yıl geçti o günün üzerinden. 3 yıl. Ben bi şirketin güvenlik altyapısında basit bi eleman olarak çalışıyordum. Bilgime güvenerek işe almışlardı. Diplomam yoktu.
    Ege kendisine bi hat almıştı iki ilçe arasında. Bir de şoför koydu üzerine, artık sürmekten o kadar haz almıyordu. Aynı evlerde de yaşamıyorduk artık. Mirayın 3. çocuklarına hamile olmasından sonra ege yeni bi yere geçmişti. Durumlarımız iyiydi zaten, yeni biyere yerleşmek dert değildi. Artık daha büyük, daha olgunduk.
    Biz o evde kalmıştık eylülle, eylülümle. Her akşam eve gelip , 1 yaşındaki kızımla oynuyordum. ismini Ekim koymuştuk. Eylülümden sonraki en değerli varlığımdı o benim.
    Bir akşam yine kızımla oynuyordum evde. Genelde oyuncaklarını salona taşır , mutfakla bir olan salonumuzda oynatırdık Ekim'i. Eylül yemek yapıyordu.
    E: aşkım
    B: hı , hanimiş babasının kızı hanimiiş
    E: vaniic
    B: efendim canım söyle (eylüle döndüm)
    Gülümsedi.
    E: seni çook seviyorum biliyo musun
    B: ben de seni seviyorum hayatım da nerden çıktı (hafif sırıtıyordum)
    E: bilmeem içimden geldi öyle
    Telefonum çaldı, ege arıyordu. Yaklaşık 2 haftadır da görüşmüyorduk egeyle
    B: ooo ege bey nasılsınız
    Eg: müsait misin
    B: hayırdır inşallah ?
    Eg: almaya geliyorum aşağı in
    Çok titrek bir sesi vardı. Sanki terliyor gibiydi konuşurken, ve aynı zamanda korkar gibi.
    ···
  • +8
    hayatta olmak yaşamak değildir bazen
    Mirayın bağırışını duyduktan sonra bende de anlamsız bi gülümseme oluşmuştu. Eylül boynuma atlamıştı. Kızlar işte , duygularını nasıl ifade edecekleri belli olmuyor. Ne zaman ne yapacaklarını da kestirmek zordu. En iyisi biraz kenarda durayım dedim. Miray egeyi arıyordu. Eli titriyordu, çevirirken birkaç kez düşürmüştü telefonu. Ama o mutluluğu tahmin edebiliyordum. Hep hayalini kurduğum mutluluktu onlarınki. Egeyle konuştu. Egenin telefonun diğer tarafında nasıl çıldırdığını tahmin etmek zor değildi.
    Çok geçmedi, yarım saat sonra eve gelmişti ege. Gece gece mirayla bağırışıyorlardı.
    Kapıyı kapattım egenin arkasından. Eylül kucağıma doğru kendini bırakırcasına sarılmıştı belimden. Sargım biraz acıtıyordu, ama bir şey dememiştim. Öyle sarılması çok hoşuma gidiyordu.
    E: şunlara baksana ya çok tatlılar
    B: demek nüfusumuz artıyor ha
    E: yaa eveet hahaha
    B: gurur duydum küçük ailemizle
    E: bizim de çocuğumuz olsun ya
    B: olur bitanem
    E: olur değil , olsun
    ···
  • daha çok