/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +11
    arkadaşlar işyerinde öğle aramı siz kardeşlerime bir part yazabilmek için kullanıyorum.

    ablam hâlâ mutfaktaydı ve yemek hazır diyerek beni çağırmasına muhtemelen 1-2 dakika kalmıştı. Aynur abla birden çok sıkılmış gibi elindeki kağıtları özensizce toparlayıp bir köşeye fırlattı ve tüm konsantrasyonunu bana yönlendirmiş gibi vücudunu da tam olarak benim olduğum koltuğa döndürerek samimi şekilde gülümsedi. "nasıl alışabildin mi üniversite hayatına" dedi. idare eder işte alışıyoruz yavaş yavaş dedim. eve girdikten sonra lavaboya gitmiş ve gün boyu ayakkabımı çıkarmadığım için belki kokar misafir olduğum evde rezil olmayayım diye çoraplarımı çıkarıp ayaklarımı yıkamış, yenisini giymeden de içeri geçip tekrar yerimi almıştım.
    Aynur abla aniden ayaklarıma doğru başını çevirerek kesintisiz bir 15-20 saniye inceledi resmen. sonra tekrar yüzüme dönüp "ayakların çok güzel" dedi. sene 98, internetle alakam yok, cinsellikle ilgili fetişizmi vs bilecek kadar kültürüm desen zaten yok. dondum kaldım. bir insanın ayağı ne kadar güzel olabilirdi ki. bir an "galiba deli" diye düşündüm içimden ne yalan söyleyeyim. bir erkeğe göre narin görünümlü, ince uzun yapılı ayaklarım vardı evet ama ayaktı sonuçta, nesi güzel olabilirdi ki. ben salak salak bakıp güç bela "te-teşekkür ederim" derken ablamın yemeğe çağırmasıyla odadan ayrıldım. çıkarken çaktırmadan dönüp yüzüne bakmak istedim. o ise her bulduğum fırsatta ona bakmak istediğimi çoktan çözmüş, küçük bir çocuğun yapmaya çalıştığı uyanıklıkla dalga geçen ağzının kenarındaki o gülümsemesiyle beni kesiyordu. az önce söylediği şeye afalladığımı biliyor ve sonradan açıkça söylediği üzere bu masum halim onu bir şekilde azdırıyordu.

    yemek yerken ablamın başımda memleketle aileyle ilgili soruları, üniversite hayatı ile ilgili, derslere çalışmamla ilgili tavsiyeleri, bıdı bıdı konuşmaları arasında beynimde dönüp duran aynı soru, saf saf "acaba beni gerçekten beğeniyor mu" sorusu idi.

    yemek, çay,tv vs. faslından sonra ablam sabah işe gideceğini söyleyerek, bana çarşafımı-battaniyemi vererek, erken sayılabilecek bir saatte odasına çekildi. ben televizyonun bulunduğu odada uyuyacaktım ki bu da Aynur abla tv izlemek istediği sürece onunla aynı odada olabilme şansı demekti. nezaketen "uyuyacaksan tv'yi kapatayım istersen" şeklindeki cümlesine gereğinden fazla ısrarcı bir şekilde "yok yok istediğin kadar izleyebilirsin, ben de geç yatarım zaten, gececiyimdir ehuehuehu" gibilerinden saçmaladım.
    Bariz şekilde yanımdan gitmesini istemediğimi belli etmiş, bunu da saklamaya çalışırken iyice batırmıştım.
    15-20 dakika sonra ablamın uyuduğuna kanaat getirdiğimde, aslında ikimizin de seyretmediğini bildiğim televizyonun ışığında Aynur abla ile gerçekten başbaşa kalmıştık.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Rez burdan devam ederim. Hacı geldiysen yaz
      ···
   tümünü göster