/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    0
    Vay bin vay devam güzel
    ···
  2. 52.
    0
    Rezerve
    ···
  3. 53.
    0
    Tek haber bu değildi. Avrupa yakasının farklı ama birbirine yakın yerlerinde insanlara saldırıp, onları ısıran, şeklen insan olup hayvanımsı hareketlerde bulunan şeyler görünmüştü. Ekranlara şöyle bir röportaj yansımıştı:

    "Evet sayın seyirciler. Şu an Boğaziçi kampüslerinin bulunduğu koruluktayız. Burada bir ceset ihbarı aldık. ihbar eden kişi, o kişiyi öldüren bey. Evet, ihbar eden bey hemen ileride, şimdi oraya gidiyoruz...
    ···
  4. 54.
    0
    Tutar rezz
    ···
  5. 55.
    0
    Ardından adamın yanına vardılar. Adam, elinde koca bir balta taşıyordu. Yanında bir ceset vardı, kanlar içindeydi, parçalanmıştı. Ekranın altında "Çocuklara izletmeyiniz!" yazıyordu. Muhabir cesedi görünce yüzünü buruşturdu. Cesede fazla yaklaşmamaya çalışarak adama yaklaştı. 
    "Evet, beyefendi. Adınız?"
    "Kemal."
    "Peki, bu ceset ihbarını siz mi yaptınız?"
    "Evet, ben yaptım."
    "Peki bu kişiyi sizin öldürdüğünüz doğru mu?" 
    "E... evet. Ama, o bana saldırdı! Benim bir suçum yok."
    "Tamam Kemal bey, sakin olun lütfen. Kimsenin sizi suçladığı yok. Olayın nasıl olduğunu anlatır mısınız?"
    "Olay şöyle oldu... " Adam duraksadı, düşünüyor gibiydi. "Ben burada dinleniyordum... "
    "Baltayla mı?" dedi muhabir. Kamera baltaya yöneldi. "Yoksa, başka bir şey yapıyor muydunuz?"
    "Hayır efendim. Ne alaka? Baltamı emniyet için alırım yanıma genelde." Adamın terlemeye başladığı belli oluyordu.
    "Peki, her neyse devam edin."
    "Ben dinlenirken, bir ses duydum. Biri geliyordu. Durup etrafı dinledim, böyle saçma sapan homurtular, öğürmeler duyuyordum. Sonra bir baktım, ağacın birinin arkasından bu adam çıktı. Kıyafetleri biraz hırpalanmış ve pisti. Adamın ağzı burnu kan içindeydi. Dedim "iyi misin?", homurdanarak üstüme yürümeye başladı. Ben de korktum yani haliyle. Baltayı ona tutup, "Yaklaşma, iyi misin diyorum!" dedim. Yine cevap vermedi. Ben daha şaşkınlığı üstümden atamadan omuzlarımı kavradı. Ben kurtulmaya çalışırken ağzını açıp ısırmaya kalkıştı. Son anda ittim de öyle kurtuldum valla. Yoksa omzumu koparırdı kesin. Neyse, bunu itip mecburen kafasına geçirdim baltayı. Sonra ölüp yere düştü.
    ···
  6. 56.
    0
    Burdamisiniz binler...
    ···
  7. 57.
    0
    Rez panpa okurum bi an
    ···
  8. 58.
    0
    Merak edesim geldi zmk
    ···
  9. 59.
    0
    Muhabirin gözleri açılmıştı. "Yani, yamyam gibi bir şey?"
    "Yani. Hani var ya şu Amerikan filmlerindeki, hortlak mı, zortlak mı? Onlar gibiydi aynı. Valla, zor kurtuldum."
    "Peki, geçmiş olsun." dedi muhabir ve adamın yanından ayrılıp, etraftaki polisleri geçti. "Evet, sayın seyirciler. Gördüğünüz gibi durum çok korkunç. Şimdi herkes aynı soruları soruyor? Bunlar kim? Ve bununla sabahki robotun bir bağlantısı var mı?"

    Bunların dışında başka bir haber daha vardı: Hükümet sonunda sessizliğini bozmuştu. Her şey ortaya çıkmıştı, özür dilenmişti. Başbakan "Durum için, elimizde geleni yapacağız." demişti.

    O gün için sadece istanbulluları değil, tüm Türkiye'yi şoka sokan haberler bu kadardı. Fakat bunlar sadece başlangıçtı.

    Yarın istanbul, sabaha kanla başlamıştı. Avrupa yakasında; üç farklı bölgede sekiz kişi ısırılma vakasıyla hastaneye kaldırılmış, ikisi çocuk dört kişi de ölü bulunmuştu. Hepsinde benzer ısırıklar vardı: insan dişleriyle ısırılmışlardı. Ayrıca koruluktaki adam gibi, iki kişi de geceleyin kendilerini ısırmaya kalkan iki şeyi öldürmüşlerdi. Bunlar incelenmek için hemen araştırma merkezlerine zütürülmüşlerdi.
    ···
  10. 60.
    0
    O gün her ana bültende aynı uyarılar yapıldı: "Çocuklarınızı yalnız başlarına sokağa çıkarmayın. Sokakta, garip görünümlü kişilere yaklaşmayın. Geceleri tek başınıza dolaşmayın. Gerekmedikçe evden çıkmayın."

    Sonraki gün, çok daha kötüydü.. Bu kez sadece Avrupa yakasında değil, Asya yakasında da aynı olaya rastlanmıştı. Avrupa yakasında 49 kişi hastaneye kaldırılırken, 12 ölü vardı. Asya yakasında 4 kişi yaralanmıştı, 1 kişi de ölmüştü. Dün hastaneye kaldırılanlarda aynı virüs tespit edilmişti, inceleme için alınan şeylerde olan virüsler. Hastalıktan o gece sekiz kişiden ikisi hayatını kaybetmişti. Doktorlar ne yaptılarsa da metabolizmalarının yavaşlamasına engel olamamışlardı. 

    Ayrıca virüs çok farklıydı, daha önce eşi benzeri görülmemişti. ilaçlar kifayetsiz kalıyordu. Sadece hastalar, adrenalin desteğiyle hayatta kalabiliyorlardı. Ancak bunlar da çok kısa süreli etki ediyordu.

    O gün, bazı örnekler Ankara'ya gönderildi. Orada da araştırma yapılacaktı. 

    Dördüncü gün, hasta sayısı yüzlere ulaşmıştı. Ayrıca birçok hastanede personel ölü bulunmuştu. Ya, morgdaki ölü hastalar ilginç bir şekilde canlanıyordu, ya da otopsideki ölüler birden gözlerini açıp doktorları ısırıyordu. ihbarlar üzerine hastanelerin çoğuna polis desteği yapıldı. Hâlâ virüse uygun bir antivirüs bulunamamıştı. 
    ···
  11. 61.
    0
    Vay amk
    ···
  12. 62.
    0
    rez bakalım
    ···
  13. 63.
    0
    Rezolelli 4. Sayfa
    ···
  14. 64.
    0
    Rezolver
    ···
  15. 65.
    0
    O gün, sonunda bir doktor onlara bir isim verdi. Otopside ölü birden canlanıp doktora saldırmıştı. Doktor, onu elindeki neşterle öldürüp zor bela kurtulmuştu. Sonra da ona "zombi" diye seslenmişti. Zombinin yakınları ise bunu duyunca doktora yüklenmişlerdi. Babası gözyaşları içinde "Sen benim çocuğuma nasıl böyle bir ad koyarsın!?" demişti.
    "O artık sizin çocuğunuz falan değil, o bir canavar! insan yiyen bir canavar!" diye karşılık vermişti doktor acımasızca. Anne-baba yıkılmıştı.

    Hastanelerde polis desteği vardı, fakat hâlâ saldırganlaşmış hastaları etkisiz hale getirmek için yetkileri yoktu. Ya da sokakta bunlardan birini öldüren hâlâ gözaltına alınıyordu. Çünkü bu "zombiler" hâlâ "insan" sayılıyorlardı.

    Beşinci gün, beşinci gün dananın kuyruğu zorlanıyordu, koptu kopacaktı. Nasıl olmuşsa, artık hastanelere sadece ısırılanlar değil, başka yollarla da bu virüsü kapmış olanlar geliyordu. Virüsün, su yoluyla bütün şehre yayıldığı tahmin edilmekteydi. Öğlen haberlerinde verilen bilgilere göre, toplamda binden fazla hasta tespit edilmişti. Ve artık polislere yetki verilmişti, hastalık kapanlar bayıltılıp güvenli bir yerde tutulacaktı.

    Bütün hastaneler, sağlık ocakları ve diğer tüm sağlık kuruluşları seferberdi. Fakat, durum ortadaydı ve herkes bunu biliyordu. istanbul halkı kırılıyordu. Şu an hasta ve ölü sayısı iki bini geçmiyordu, ancak sorun artıştaydı. Bunların sayısı sabit bir şekilde artmıyordu, iki binden dört bine, sonra sekiz bine, sonra altmış dört bine, sonra da milyonlara ulaşacaktı. Ve hâlâ bir antivirüs yoktu. Yurtdışından bu duruma sessiz kalmayanlar vardı, ama yeterli değildi yardımlar.
    ···
  16. 66.
    0
    Bölüm 3. O Şeyler

    istanbul kanlı bir sabaha uyanmıştı. Bu kez durum çok daha kötü ve ciddiydi. Sokaklar hastalıklı insanlarla, yani zombilerle doluydu. Çok kişi geceleyin bunların saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmişti. Hastanelerin çoğu zombilerin eline geçmişti. Bazı büyük hastanelerse, güçlü polis çevirmeleri sayesinde hâlâ ayaktaydı. Karakollar salgından kaçan insanlarla dolmuştu. Küçük karakollardaki polisler artık dışarı çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Bazı karakolların önüne ise barikat kurup çatışmaya giren polisler vardı.

    istanbul karantinaya alınmıştı. Giriş ve çıkışlar kapatılmıştı. Böylece hastalık dışarı taşamayacaktı. Ve en kısa zamanda antivirüs bulunup, halk bu durumdan kurtarılacaktı. Şehrin belli başlı bölgelerine, büyük ve güvenli yerlere sığınma kampları kurulmuştu. Sıkıca korunan bu kamplardan, insanlara "Gelin" çağrısı yapılmıştı. Hastalık geçene kadar insanları burada muhafaza etmek düşünülüyordu. Ancak, girişte kontrol vardı ve sadece virüsü kapmamış olanlar içeri girebiliyordu. Diğerleri ise, kampların bitişiğindeki büyük yerlerde toplanıyor, daha sonra da zamanı gelen infaz edilip gömülüyordu. Vahşiceydi, fakat başka bir çözümü yoktu.

    Şu anlık herhangi bir saldırı söz konusu değildi. Polisler şehri kurtarmaya el atamazlardı, çünkü atacakları el şehirdeki durumun bileğini bükemezdi. Belki ordu devreye sokulabilirdi, ama makineli tüfek taşıyan on bin kişinin ve birkaç yüz tankın şehirdeki her şüpheliyi öldürmesi de katliamdan farksız olurdu. Bu yüzden şu an şehri kurtarmaya girişilmemişti. Hem zaten bu bir hastalıktı, şehir işgal altında değildi. Bu sebepten ötürü bir süre daha beklenilebilirdi.

    Şehrin altıncı gündeki durumu buydu, kısaca istanbul kaybetmek üzereydi. 
    ···
  17. 67.
    0
    Beyler @1 şuku atip okuyorum veya burdayim yazarsaniz sevinirim devamm...
    ···
  18. 68.
    0
    Rezervee
    ···
  19. 69.
    0
    rezerved
    ···
  20. 70.
    +1
    Toplanalım gece kadrosu kuralim devam sonra
    ···