/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +38 -8
    biraz uzun ve bi o kadar hayret edeceğiniz bi hayat hikayem var. Dinleyecekseniz anlatıcam binler
    ···
  2. 2.
    +22
    iş bulmam lazımdı. çalıştığımın karşılığını alabileceğim bir iş. anneme anlattım derdimi. ana yüreği dayanamaz beyler. konuştu, kabul etmedi babam. elimden bişey gelmezdi. girdim yer yatağıma uyudum. annem sabah kaldırdı beni. daha babam uyanmamıştı. bi terslik olduğunu anlamıştım, sorduğumda yeni işin hayırlı olsun dedi ve güldü. annemi çok nadir gülerken görürdüm. ama içimi ısıtırdı be binler, bir annenin gülüşünden daha güzel ne olabilirdi ki?
    sana yağıyla ve zeytinle yaptığım kahvaltıyı hızlıca topladı annem. ayakkabılarımızı giyerken annemin ayakkabıları çarptı gözüme. o an unuttum beyler kendimi, anneme ayakkabı alacaktım (!)
    sokağa çıktık, annem elimden tuttu caddeye doğru yürürken. elimi geri çektim hemen. sözde büyüdük ya, birisi görür dalga geçer diye utanıyoruz. ama mahalleden bi huur elimizi tutsa göğsümüz kabarır. annelerinizi üzmeyin beyler. en çok onları özleyeceksiniz.
    ben sorsamda annem nereye gittiğimizi söylemedi. sürpriz dedi. biz garibanların sürprizi de böyleydi galiba. sonra fırına girdik. komşumuz Semiha ablayı gördüm. hoşgeldiniz dedi gülerek. Semiha ablayı küçükken çok severdim. Çocuğu olmadığı için benimle çok ilgilenirdi. Ben hala tekstil de çalışıyor sanıyordum. ama ortaokuldan sonra hiç uğramamıştım yanına. yeni iş yerini beğendin mi dedi, beğendim abla dedim. annem kolay gelsin size o zaman dedi ve uzaklaştı.
    semiha abla işi anlattı. fırına iki günde bir kamyondan un taşınacaktı ve kasalarla mahallede ki bakkallara ben dağıtacaktım. arta kalan zamanlarda da içeri de yardımcı olacaktım. ben ücreti sormaya utanırken semiha abla günlük 10-15 lira verirler sana dedi. mutluluktan elim ayağım dolaştı be binler. 15 gün çalışsam anneme de kendime de ayakkabı alırım diye düşündüm hemen.

    ilk iş günüm ucunda para da olacağı için hızlı geçti. semiha ablayla eve beraber dönecektik. Recep abi bana 10 lira uzattı çıkarken. içimden niye 15 vermedi pekekent diye düşündüm. ama olsun buna da şükürdü. semiha ablaya neden para vermedi diye düşündüm yolda. sonradan anladığım kadarıyla o aylık alıyordu parasını.

    eve geldiğimde annem açtı kapıyı. içeriden mis kuru fasulye kokusu geliyordu. dalga geçmeyin binler en sevdiğim yemek napim. babanda gelir birazdan bekle dedi. yarım saat sonra babam geldi. ben ilk iş gününün yorgunluğuyla uzanmıştım. banyoya tuvalete gitti sonra yanıma geldi. nerdeydin bugün dedi, işteydim demek için ağzımı açmaya yeltenmişken tokadı hissettim suratımda. daha kafamı çevirmeden ard arda vurdu tokatları. annem araya girdi kolundan tuttu babamın. babam dönüp anneme tokat attı. beyler o an kelimelerle nasıl tarif edilir bilmiyorum ama, büyük olmayı, babamı tekme tokat dövebilmeyi çok istedim o an
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +4
      Nasıl olduğunu bende çok iyi bilirim sana değilde annene vurması çok koyar. inşallah sürekli kavga çıkaran biri değildi baban
      ···
  3. 3.
    +19
    Teyzene ne zaman çakıcan bin
    ···
  4. 4.
    +19
    sustum, bişey diyemedim. ne denir ki huur çocuğuna. herkesin durumu iyi olmak zorunda mı sanki. geçtim kaleye. başladılar oynamaya. üzerime gelen şutların haricinde toplara uçmadım. çok da gibimde değildi zaten. maçta birbirlerine seslenmelerinden anladığım kadarıyla benle taşak geçen muallaknin adı volkandı. bi beş dakika daha kalede dikildikten sonra, volkan abi az oyuna gireyim mi dedim. ters ters baktı yenilmenin de yarattığı etkiyle. gir lan ama hatanı görürsem giberim seni dedi. oyuna girdim beyler. kendime tek güvendiğim konu futboldu zaten. küçüklükten alt yapım da vardı. çocukların hepsi maldı. bildiğin amerikan futbolu oynuyorlardı. üç dört gol atıp bi iki tane de asist yaptım. zil çaldı bu muallakler hala oynamaya devam etti. abi ben gidiyorum dedim gülüp yolladılar. sınıfa geldim kan ter içinde. çocuklar oo büyüklerle takılmaya başlamışız geyikleri çevirdi. güldüm geçtim hepsine. kızlar zaten ellerinde küçük aynalar iki de bir ağzına yüzüne bakıyorlar tipini gibtiklerim.
    çıkış zili çaldı. ben dolmuşa bineceğim caddeye doğru yürürken iki üç tane kız yanımdan hızlıca geçerek önümde durdu. ortada ki Deryaydı, " sen şoför değil miydin ya niye yürüyosun " dedi. sonra gülme sesleri yükseldi. çok sinirlendim beyler. maçta ki muallaklerin kendi aralarında takılması tamam da bu huurya ne oluyordu? o sinirle kendimi tutamayıp," bazı huurlar yolu kapatıyor ben de ileriye parkettim " dedim.
    Derya huursunun yüz ifadesini anlatabilmek isterdim binler. kimseden ses çıkmadı. öyle durup suratıma bakıyorlardı. yanlarından geçip yürümeye devam ettim. dolmuşa atlayıp eve döndüm
    ···
    1. 1.
      0
      başlığın neden böyle olduğunu açıklasan
      ···
    2. 2.
      +8
      hahahahahahhh olum naptın sen acayip laf sokmuşssun hacı :d
      ···
  5. 5.
    +15
    cumartesi akşamı son iş günüm de bittikten sonra Uğur abiyle helalleştik, recep abiye de teşekkür edip helallik aldım. son gün kıyak yaptı yirmi lira uzattı. parayla mutluluk olmaz diyen muallaklere inanmayın, mutlu olmuştum işte binler. recep abi yaz tatilinde de gel istersen demişti. işim hazırdı beyler. semiha ablanın paspas atmasını beklemeden eve doğru yol almaya başlamıştım bile. yürüyerek değil de mutluluktan sekerek gidiyordum.
    ilk kazandığınız para varya beyler,o unutulmaz işte. onu harcarken de içiniz yanar. baba parası yiyen liseliler o duyguyu hissedemez. haketmişsindir o parayı, içinde haklı bi gurur vardır. benim durumum da bi fark vardı. ben harcarken içim yanmayacaktı. çünkü hem annemi sevindirecektim hem kendim yeni ayakkabı alacaktım. eve döndüm parayı tüplü televizyonun arkasına sıkıştırdım yine. yemek hazırlayan anneme hal hatır sordum. belki bi başkası olsa annesine sarılırdı o mutlulukla, ama ben anneme hiç sarılmazdım beyler. bir sebebi de yok, sadece huyum değildi işte. şimdi düşünüyorum da, keşke sımsıkı sarılıp hiç bırakmasaymışım.
    babam da geldikten sonra oturup yer soframızda yemeğimizi yedik. sofrada ki ekmeğe gözüm çarptı, gurur duydum beyler kendimle. 15 yaşında ki çocuk 15 gün çalışmıştı ama gurur duyuyordu, bunu kimse sorgulayamaz. belki daha zor şartlarda yaşayanlar, çöp toplayanlar da vardı. ama herkes kendine göre zorluklarla mücadele ediyordu işte.
    akşam babam kurtlar vadisini izlerken bende oturdum koltuğa izlemeye başladım. hani insan mutlu olduğu zamanlarda herkesle arasını iyi tutmak ister, küskünlükleri unutur ya; ben de öyleydim işte. babamla biraz sohbet ettik. sohbet de denilmez bir kaç şey konuştuk diyelim.
    sabah taşıdığım çuvalların da etkisiyle yavaştan uyku bastırmaya başladı. ben de serdim yer yatağımı uzandım içine. yarın neler olacağını düşünüyordum. okula bir gün kala yeni bir ayakkabı alacak ve okulda dikkat çekecektim. aslında kimse kimsenin ayakkabısına bakmıyordur ama insanoğlu kendini hep izlenirmiş gibi hisseder.
    türlü hayaller kurarken uykuya çoktan dalmıştım. sabah uyandım ve annemin kahvaltı hazırlamasına yardımcı oldum. gerçi yardım edecek pek bişey yoktu. çay zeytin peynir ekmek işte. ama olsun şimdi beğenmemezlikten gelebilirim ama ona da şükür. sofrayı da beraber topladıktan sonra annem klagib hafta sonu temizliğini yapmaya başladı. yerleri silme camları silme gibi şeyler işte. ben planımı yapmıştım. anneme söylemeden dışarı çıkıyormuş gibi yapacaktım. zaten annem 37 numara giyiniyordu ona ayakkabı almam için denemesine gerek yoktu. sürpriz yapacaktım beyler. annem odadan çıktıktan sonra hemen ayaklandım gitmek için. elimi televizyonun arkasına attığımda para yoktu beyler
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +13 -2
      kardeş hala teyzem hayatımı kararttı adlı başlık ile yazdıkların arasında bir anlam kurmaya çalışıyorum biliyomusun? dıbına koduğum ne teyzesi ne hayatı gavatmısın sen primci huur çocuğu?
      ···
    2. 2.
      +3
      sonradan girecek olaya teyzesi amk
      ···
    3. 3.
      +2
      Teyzesi parayı gömmüş amk
      ···
    4. 4.
      0
      huur cocugu susta adam gibi oku iste
      ···
    5. diğerleri 2
  6. 6.
    +14
    ben daha tepki vermeden içeri girdi babam. kaldım beyler orada. adım atamadım içeri. annem kapının açık kaldığını anlamış olacak ki geldi kapıya. yüzüme baktı. gözleri anlatıyordu zaten her şeyi. üzülmüştü, çok fazla üzülmüştü. girdim içeriye. elimi yüzümü bile yıkamadan geçtim küçük odama. o an üstüne atlayıp deli gibi ağlayacağım bi yatağım olsun isterdim,ama yoktu işte. açtım yer yatağımı girdim içine. beş dakika sonra annem seslendi yemeğe gel oğlum diye. cevap vermedim. uyumak istedim ama uyuyamıyordum. odanın kapısı açıldı. ben uyumuş gibi yaptım. ama anneler her şeyi bilir. bi şeyler ye öyle uyu oğlum dedi. cevap vermedim. kapıyı kapatıp çıktı. o gece kaçta uykuya daldım bilmiyorum ama en az 3 4 saat yatakta sağa sola dönüp durduğumdan eminim.
    " kalk oğlum okula geç kalıcaksın" sesiyle uyandım. o sabah hiç uyanmamak isterdim. o kadar hissiz, duygusuzdum ki. babam parama dokunmasa bu sabah mutluluktan uyanıcaktım belkide. geçtim banyoya yüzüme su çarpmak için. avuçlarım açık suyun tam dolması için bekliyordum. babam öyle ayarlamıştı sular az akıyordu. mutfağa geçip ağzıma birkaç zeytin attım. mahallede ki bir milyoncudan aldığım çantamı açıp içinde ki defter kitabı kontrol ettim. şişeme de musluktan su doldurup çantaya koydum. babamın sehpaya koyduğu 3 lirayı da küfür edip aldıktan sonra o nefret ettiğim ayakkabıları da giyip caddeye yürüdüm. dolmuşa binip bir öğrenci alır mısın diye uzattım. muallak şoför aynadan her zaman ki kontrolünü yaptı öğrenci miyim diye. okulun biraz uzağında indim. dört beş dakikalık yürüme yolu vardı. okulun önüne yaklaşıkça içimi bi sıkıntı basıyordu. eğer gittiğiniz yerde iyi arkadaşlarınız varsa o yolu severek gidersiniz. benim ayaklarım geri geri gitmek için verilen yalancı komutlara tepki olarak okula doğru ağırdan gidiyordu. sınıfa girdim, erkekler arka tarafta oturmuş büyük ihtimal metin2 veya KO konuşuyorlardı. kızlarsa birbirlerine sarılıp " ay çok özledim " temalı konuşmaları yapıyordu. nefret ederdim böyle yapmacık insanlardan. amk huurları hiç samimi gelmezdi nedense.
    ilk dört dersi de geçirdikten sonra öğlen arası geldi. sınıfta ki çoğunluk kantine doğru hareketlenirken bazıları da evden hazırladıkları ekmek arası yemeklerini yemeye başladı. o an benim de kafama yattı. bende artık evden ekmek arasına bişeyler koydurup getirecektim. bizde öyle sosisler salamlar yoktu ama olsun. zeytin peynir yerdim, günde bir lira harcamasam haftada 5 liram olurdu.
    bahçeye indiğimde toprak alanda maç yapan büyüklerimi izlemeye başladım. bi ara bi tane muallaknin suratına top geldi. iki dakika boyunca yüzünü tuttu çocuk. hiçbi şey yoktu ama atar yapıp çıktı züt oğlanı. onun takımındakiler sağa sola bakıyordu adam bulmak için. basketbol oynayanlara falan seslendiler ama kimse gibine takmadı. Nerden cesaret aldım bilmiyorum, boş bulundum belki de. abi ben gireyim istersen dedim. çocuk önce bana baktı, sonra ayakkabılarıma baktı. ayakkabının sağ tarafı mahallede topa vurmaktan açılmıştı biraz. " gel oyna ama eskitme ayakkabılarını" dedi gülerek
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      daha önce söyleyen oldu mu aq çok yavaşsın
      ···
  7. 7.
    +15 -1
    ilk iki dersi de bu şekilde boş geçirdikten sonra. sınıfa çıktık. ben orta sıralarda oturuyordum. yan sırada iki tane kız oturuyordu. ders boyunca sıranın altından mesajlaşıyolardı. şimdi ki gibi dokunmatik de değildi amk telefonları. tuş sesi geliyor takır takır. rahatsız oldum binler. ön taraflarda boş yer vardı bi iki tane ama alışkın değildim önde oturmaya. teneffüste en arkada oturan zengin binlerinden birisini kaldırıp ben oturdum. artık yavaştan alışmaya başlamıştım sınıfa.
    öğlen teneffüsünde sınıfın büyük çoğunluğu yine çıktı sınıftan. bende poşetten çıkarıp ekmek arası zeytin peyniri yemeye başladım. bi ara bi tane muallak kanka az alttan koparsana dedi. koparmak için poseti tam sıyırdım. peynir zeytin olduğunu görünce " şaka yaptım kanka afiyet olsun sana" deyip gitti. yemezsen yeme zengin bini benimde canıma minnet zaten.
    bu arada sınıfa volkan abi geldi. sağa sola bakarken beni gördü. " hadi lan gelmiyor musun maça" dedi. mutlu oldum lan binler. " geliyorum abi hemen " dedim. ekmeğin son parçalarını da ağzıma atıp indim aşağıya. bu sefer kaleye sokmadılar hiç. şişman bi muallak bulup sokmuşlardı kaleye. yendik bu sefer çocukları. zil çalınca bunlar yine oynar diye düşündüğümden döndüm gidiyordum. bunlar kendi arasında "hadi bizde gidelim lan ders Orhan hocanın" tarzı konuştular. beraber okula girdik. volkan abiler kantine doğru ilerledi ben sağa döndüm. volkan abi " gel lan buraya" dedi. kantine sokup kola aldı bi tane de bana uzattı. mahcup hissettim kendimi. " sağol abi " dedim. " abini gibiyim" dedi ve gittiler. anladığım kadarıyla durumu iyi, makara bi insandı volkan abi. ama iyi birisi mi kötü birisi mi orası tartışılır. bende bu arada kola aldığımı sınıftakiler görsün diye yavaştan içerek çıktım sınıfa. ergenlik işte binler
    ···
    1. 1.
      +5
      Yok artık amk Orhan hocayı ben buldum sallama hikayeyi aq
      ···
    2. 2.
      0
      sana gönderme yapmış panpa diyoki devam et alıntı yapcam senden :d
      ···
    3. 3.
      0
      Oğlum ben dedim sana seninki bu orjinal bininkinden farksızdı diye. Herif sıkışınca seninkilerle birleştiriyor.
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 8.
    +14
    bu hayatta en kötü duygu annenizi ağlarken görmektir binler. annenizin gözünden yaş süzüldüğünü görmek tarif edilemez bi şey, ben de nasıl yazarım bulamadım zaten.
    o geceyi de karnım boş geçirdim. annem yemek yedi mi bilmiyorum ama babam olacak binin ağzından çıkan sesler geliyordu kulağıma. zaten küçük bi evimiz vardı. çok isterdim binler, babamım bana aferin demesini, beraber akşam yemeği yemeyi. bunlar normal şeylerdi, ama ben sadece o gece istemiştim bunları.
    sabah kolumdan çekiştiren annem uyandırdı yine beni. kalk oğlum ikinci günden geç kalma diyordu. iki çeşit kahvaltılıkla doyurmaya çalıştım isyan eden midemi. bu sefer annem gelmeyecekti. zaten kendi mahallem olduğu için rahatlıkla gidebilirdim.ilk gün gelmesinin sebebi sürpriz içindi.

    günaydın semiha abla dedim. nerdesin oğlum akşam oldu dedi şakayla karışık laf sokarak. sabah beraber geleceğimizi unutmuştum. yarım saat geç kalmışım ilk günden. utandım o an binler. bidaha olmaz ablacım dedim. araba gelir şimdi hazır mısın dedi. ben yine akşam ki 10 lirayı düşünerek kendimi hulk gibi hissediyordum.

    kırmızı kasalı eski bi kamyon yanaştı dükkanın önüne. arabadan iki tane orta yaşlı adam indi. kasayı açıp yukarı çıktılar. ben recep abiyle aşağıda bekliyordum. hadi bismillah diyerek uzattı adam çuvalı recep abiye. recep abi boynunu öne eğmiş omuzlarının da yardımıyla sırtında zütürüyordu çuvalı dükkânın deposuna doğru. diğer eleman da uzatmıştı çuvalı bu arada. ben mal gibi ellerimi uzattım çuvala doğru. adam gülerek arkanı dön öyle taşıyamazsın dedi. yine utanmıştım amk. çuvalı sırtıma aldım. depoya doğru yürürken fazla zorlanmadığımı fark ettim. ilk defa babamın bi yararını görmüştüm(!)

    hesaba katmadığım bi durum vardı beyler. ben işe gelirken eski elbise falan giyinmemiştim. gerçi yeni elbisem yoktu ama günlük elbiselerimle gelmiştim. un çuvallarını taşıdıktan sonra saçlarım da dahil her yerim bembeyaz olmuştu. şimdi ekmek dağıtma zamanıydı. ne kadar temizlenebilirse temizlemeye çalıştım ellerimle silkeleyerek üstümü başımı.
    el arabama iki plastik koliyle koydum ekmekleri. caddenin başında ki markete gidecektim önce. el arabasını sürerken birisi arkadan "kolay gelsin şoför bey" diye bağırdı.
    ···
  9. 9.
    +16 -2
    397 puanla ya sağlık meslek, ya da anadolu imamhatip lisesi vardı bizim semtimizde. ama babam beni hep okutup adam etmek istediği için başka bi semtte düşük seviyeli de olsa anadolu lisesine kaydetti. her sabah dolmuşa binip gidecektim. babam zaten inşaat işçisi, annem ev hanımıydı. maddi durumumuz iyi değildi. şimdi ki parayla konuşuyorum beyler, babam günlük cebime 3 lira koyardı. bunun 2 lirası zaten yol parasıydı. bir liraya da kek alır açlığımı bastırmaya çalışırdım. tabi bu ilk zamanlar böyleydi. zamanla önce sınıftakilerle sonra da okuldakilerle samimi olmaya başladık. utandım be binler. onlar öğlen aralarında köfte ekmek yanına ayran alırken, ben kek yemekten utandım. almak istesem benim paramla sadece ayran gelirdi. kötü bi durum be binler. bilmiyorum burada maddi sıkıntı yaşayan var mı ama Allah kimseye göstermesin. hele hayatının en iyi zamanlarını yaşaması gerekenlere hiç göstermesin.
    ···
    1. 1.
      +6 -2
      lan olum babanda ne mal adammış amk ben olsam futbol konusunda sonuna kadar sana destek verirdim
      ···
  10. 10.
    +14
    Futbol konusunu anlatmamın sebebini ileride anlayacaksınız beyler. Bu gece buraya yazmak istedim ve başladım. Bir günde ne kadar part atarım uzun mu olur kısa mı olur hiçbir fikrim ve deneyimim yok. Zaten şu an kimse iplemiyor. Sabah kalktığımda yazmamı isteyenler olursa önceden hazırlar seri seri atarım buraya.
    iyi geceler binler, kızlarla uğraşmayın
    ···
    1. 1.
      +8
      sonda teyzesini gibiyor reserved
      ···
  11. 11.
    +13
    beynimden vurulmuşa dönmüştüm. elimle iyice yokladım yoktu para. televizyonu çevirip baktım yok, yerlere baktım yok..
    gözlerimden yaş süzüldü be binler.o an ben emekli maaşını çaldıran teyze oldum, cebinde kalan son parayı kumarda kaybeden amca oldum. öylece ayakta beş dakika kıpırdayamadan durdum. yere damlayan gözyaşlarımın haddi hesabı yoktu. küçük bir çocuğun hayallerini elinden almaya çalışmayın, o çocuk bir gün büyüyecek.
    sessizliği çürümeye başlamış ahşap kapının açılması bozdu. annemin bakışlarından anladığım kadarıyla olayla bir alakası yoktu. zaten annem yapmazdı öyle şey.
    ne oldu oğlum dedi sarılarak. ben hemen cevap veremedim, boğazım düğümlendi. ana kucağı ağlamak için en iyi yerdir beyler, sevgilinize sarılıp romantik binler gibi ağlamayın zütünüz sıkıştığında.
    anne "param" nerde dedim. bilmiyorum oğlum haberim yok dedi. üstelemedim, annem yalan söylemezdi. babam mı aldı dedim, kalktı yan odaya gitti. elinde 3310 tarzında adını bilmediğim telefonuyla geldi. babamı arayamadı beyler, kontör ne arar benim garip anamda. o zamanlar böyle kampanyalar da yok, herkes kontör yükleyemez; biz hiç yükleyemeyiz.
    ödemeli attık dönmesini bekliyoruz babamın. ama geri aramadı.
    elim kolum bağlıydı, hiçbir şey hissedemiyordum. mutlu olacaktık biz bugün. ben anneme ayakkabı alacaktım, babam da bana "Aferin" diyecekti. yeni ayakkabılarımla önce evin içinde gezecektim sonra yarın okulda giyinecektim. belki birisi basacaktı üstüne hayırlı olsun diyerek. ben hiç belli etmeyecektim ama o gidince eğilip elimle silecektim ayakkabımı..
    evin içinde yapacak bir şey olmadığı için dışarı çıkmaya karar verdim. ayakkabılarımı giyinirken ki duygularımı anlatmaya gerek yoktur. internet kafeye doğru yürümeye başladım. sonra kıraathane gözüme çarptı. bugün günlerden pazardı, babam çalışmıyordu. koşarak girdim içeri. o zamanlar şimdi ki gibi sigara yasağı yoktu. dumanın içinde babamı aradım, yoktu. internet kafeye doğru yürüdüm. çocuklar yine metin2 , KO oynuyordu. bir sene önce deli gibi oynadığım oyun şimdi bana saçma geliyordu. belki oyun saçma değildi, ama çocukların her şeyini bu oyuna vermesi saçmaydı. hayata atıldığınız zaman olgunlaşırsınız beyler. zorluk çektiğiniz zaman, bazen çaresiz kaldığınız zaman. daha iyi anlamaya başlarsınız bazı şeyleri.
    akşam ezanı okundu. eve doğru yol alırken bakkalın önünde oturan Fatih abiyi gördüm. çekmiş taburesini geleni geçeni dikizliyordu. selam verdim geçtim yanından. beş dakika sonra evin önündeydim. evimiz kira değildi, kira olsa da 150 lira falan kirası olurdu heralde. iki katlı sıvasız binanın alt katında oturuyorduk. küçük bi bahçemiz vardı. yokuşta olduğu için top oynayamazdık bizim sokakta. bahçeden içeri geçtim. binanın dış kapısı demir kapıydı. paslanmaya başlamıştı. üzerinde küçükken yapıştırdığımız sakızdan çıkan dövme izleri duruyordu. delikten ip sarkıtılmıştı. ipi çektim kapıyı açtım. sonra tam karşımda ki evimizin kapısını tıklattım. kapıyı babam açtı. " oo aslan parçası gelmiş" dedi. benim dikkati çeken ilk şey üzerinde ki yeni elbiseler olmuştu
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +12
    orta okulu metin 2 oynayarak ve babamın inşaatta fazladan çalışıp beni dershaneye gönderebilmek için kazandığı paraları yalan ederek geçirdim. o zamanlar bir çok kızla sevgili olup elini tuttuğumuz zaman arkadaşları toplayıp ayşeyi gibtim beyler diye anlattığımız zamanlardı. anlatmaya değmez diye hızlıca geçiyorum. 8. sınıfın sonunda OKS'ye de cenabet girdik ve yaz tatili başladı. babamla inşaata çalışmaya gidiyorduk. daha 14 yaşında ki çocuğa neden 35 kiloluk çuvallarla kum taşıttırılır beyler? ben cevabı bulamadım ama onlar eski topraktı. kendileri de erken çalışmaya başlamıştı zamanında. biz çalıştık siz de çalışın düşüncesi vardı. yaklaşık iki ay inşaatta amele olarak kullanıldıktan sonra bir an önce Lise başlasın diye dua eder olmuştum. hem çalışmaktan kurtulmak için, hem de liseli binlerin anlattığı hikâyeler beni fazlasıyla cezbettiği için. sayılı gün çabuk geçermiş binler. sınav sonucu açıklandı ve 397 puan almıştım. babam bunu duyunca beni tekme tokat dövdü. çok küfür ettim beyler, ergen adamız kendimizi delikanlı olarak görüyoruz tabi. ama şimdi düşündüğümde hak veriyorum babama. paranın kolay kazanılmadığını öğrendiğinizde, hayatın yükünü omuzlarınızda hissettiğinizde anlarsınız sizde geçmişte yaptığınız hataları. Babalar her zaman haklıdır beyler, bu sözümü unutmayın.
    ···
  13. 13.
    +11
    AMINA KODUĞUMUN EVLADI NE GEÇTi ELiNE? BiŞEYiN DE iÇiNE SIÇMAYIN LAN NE KADAR GEVŞEK iNSANLARSINIZ PiŞMAN ETTiRMEYiN Bi ŞEYE DE
    ···
    1. 1.
      -5
      Tamam üstad kb
      ···
  14. 14.
    +11
    ilk dönem bi şekilde geçti. daha kimseyle tam samimi değildik, ortam yoktu, karı kızla konuşacak cesaret yoktu. bi şekilde dersi dinliyorduk. teşekkür aldım ilk dönem. çalışkan sayılmazdım zaten sınıftan bi kaç huur haricinde herkes belge almıştı. ortalama bi öğrenciydim işte. ama komşunun oğlu takdir belgesi aldığı için yedik yine dayağı. babam onun düz lise benim anadolu lisesi olduğumu, dolayısıyla derslerin zorluğunu hesap edemeyecek kadar ilgisizdi bu konularda. hiç anlatmaya da çalışmadım zaten. 15 günlük tatilim vardı. tabi ki bizim gibi garibanlar için tatilin anlamı okula gitmemek demek. nerde öyle tatil yapmak falan. babamla tatilin ilk günü yine inşaata gittik. ama bu sefer rahatsız olduğum bi konu vardı. babamla çalışıyordum ama para vermiyordu. bir kaç kez konusunu açtım ama ben seni besliyorum zaten bide para mı vericem dedi. ergenlik zamanı beyler. sağda solda birisinin bişey aldığını görürsen sen de istersin. yemek konusunu fazla kafama takmazdım, ama giyim kuşam çok dikkat çekiyordu. sınıfta ki muallaklerin ayağında nike adidas ayakkabılar, en kötüsü lescon tarzı şeyler giyerdi. ben hayatım boyunca pazardan 15 liralık spor ayakkabı alıp giyinmiştim. şimdi olsa gibimde olmaz, ama ergeniz işte istiyor insan. babama söylediğimde " tamam 25 lira vericem bu sefer iyi çalışırsan " dedi. insan en sevdiğine küfür eder mi? ben sabaha kadar ettim beyler.
    ···
  15. 15.
    +10
    bana söylendiğini anlamadan refleks olarak arkamı döndüm. Derya, bizim sınıfta ki huurların arkadaşı. aynı sınıfta değiliz ama sürekli bizim sınıfa geldiği için tanıyoruz birbirimizi. klagib liseli huurlarından. daha lise birinci sınıf olmasına rağmen lise sonlarla takılan kız tipi işte binler.
    ne diyeceğimi bilemedim. o da zaten gülerek uzaklaştı. ama bu masum bi gülüş değildi beyler. küçümseyerek gülmüştü. ben yoluma devam ederken aklım hala oradaydı. o oropsunun bu mahallede ne işi vardı? sonuçta okul başka bi semtteydi. şimdi size normal gelebilir beyler. ama o zamanlar öyle değildi işte. genelde herkes evine yakın okullara giderdi puana bakmadan. babam beni farklı semte yolladığı için mahallede ki kuş beyinliler aklı sıra taşak geçiyorlardı bazen.
    kafamı kurcalayan düşünceleri bir kenara bırakıp markete bir koli ekmeği bıraktım. kollarım yorulmuştu el arabasını sürmekten. oturup biraz dinlendim kaldırımda. sonra ekmekler toz kapmasın diye başladım yine sürmeye. mahalle bakkalına da ekmeği bıraktıktan sonra geri döndüm fırına. fazla büyük bir mahalle değildi. bir iki ekmek alan dükkân daha vardı onlarda kendileri gelip alıyordu ekmeği.
    öğlen yemeklerini fırında yiyorduk. Recep abi ara sıra bize katılıyordu ama genelde yan tarafta ki küçük lokantadan yerdi. biz fırında pişen çörekleri yanında çayla yerken o muallaknin yan tarafta yemekleri mideye indirmesi garip gelmişti. ama patron adamdı bize sorgulamak düşmezdi.
    semiha abla ve benim haricimde fırında ki diğer işçi Uğur abiydi. uğur abi 40 yaşlarında vardı tahminimce. en önemli iş onundu aslında. o işin ustasıydı. hamura asıl şeklini verip fırına atan oydu. çok kıyak adamdı. işini iyi yapar, yeri geldiğinde sohbet eder esprisini de ekgib etmezdi.
    semiha ablaysa kasaya bakardı. raflarda boşalan ekmeklerin yerine yenilerini koyardı. boş kaldığı zamanlarda hamur yapardı yerlere paspas atardı. recep abi un taşımak ve para saymaktan başka bi iş yapmazdı.
    günler hep aynıydı.pek değişen bir şey olmuyordu. recep abi genelde 10 lira veriyordu. bazen un taşırken ki halime acıyıp 15 lira verirdi. bu benim yorumumdu tabi. iki haftanın sonuna yaklaşıyorduk. ben her gün paramı getirip televizyonun arkasında ki boşluğa koyuyordum. o zamanlar televizyonlar tüplüydü. arka tarafı şişkindi. babamla fazla konuşmuyordum o aralar. mecbur kalmadığım sürece yanında da oturmuyordum. annem de bunun farkındaydı. ama o olayda çabuk unutuldu. her şey normal gidiyordu. ta ki son iş günüme kadar
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +10
    BEYLER KARIŞTIRMAMAK iÇiN HiKAYEYi SAHiBi KISMINDAN OKUYUN.

    sabah uyandım ve her zaman ki gibi caddeye doğru yürümeye başladım. kaldırımın uç tarafından çizgilere basmamaya çalışarak yürüyor, bir yandan da arkamı dönüp arabalara el işareti yapıyordum. on dakika boyunca hiçbir araba durmadı. en son bi tane kamyon tarzı bi araç yanaştı. adam camı indirip " istersen arkaya atla yerim yok " dedi. " eyvallah " deyip atladım kasaya. bazı muallakler boş arabayla durmuyordu ama bu adamın durması takdir edilesi bi davranıştı.

    okula doğru yaklaşırken bende bi züt korkusu başladı. birisi falan görür rezil oluruz diye hiç düşünmemiştim kasaya atlarken. caddenin tam sonuna gelmeden arabanın yanında kidemir levhaya iki kere vurdum "sağ çek" der gibi. adam köşeye yanaşınca atladım aşağıya. elimi kaldırıp selam çaktım o da kornaya basıp uzaklaştı. biraz fazla yürüyecektim ama olsun rezil olmaktan iyiydi.
    sınıfa girdim ve en arka köşeme oturdum. sınıfta ki huurlardan gamze " sana da günaydın " dedi. ben de " eyvallah " dedim. ben yapmacık bi insan değildim. ne düşünüyorsam dışa da onu yansıtırdım. sevmezdim hiç gamze ve tayfasını. bizden büyük erkekleri kesmekten başka bi taka yaramazlardı.

    öğlen teneffüsünde maç yapmak için toprak alana gittim kimse yoktu. bende geri sınıfa doğru yürürken voleybol oynayan kızlardan seken top bana doğru geliyordu. ayağımın içiyle kızlara doğru vurdum topu. reflekslerini gibtiğimin şişmanı topu tutamadı ve arkası dönük bi kızın kafasına çarptı. top zaten yavaştı, ciddi bi durum da yoktu. yanında ki kızlar gülmeye başladı. kız arkasını dönüp bana baktı ve hafif utanmış bir şekilde güldü. ona bişey olmamıştı ama sanki ben kafama Roberto Carlosun vurduğu topu yemiş gibi oldum. çok güzeldi beyler. hani maçın son dakikasında hakemin penaltı noktasını göstermesi gibi bir şeydi bu. o gülüşte gönlümün verdiği son dakika penaltısıydı.

    kız bana güldü ama ben o an ne tepki verdim hatırlamıyorum. kesin suratımda anlamsız bi ifade oluşmuştu, kız o ifadeden sonra güldüğüne pişman olmuştur amk. sınıfa doğru ilerlemeye devam ettim. normalde okullarda büyük sınıflar üst katlarda olur ama bizim okulda tam tersiydi. merdivenlerden çıkıp sınıfa girdim. maçtan sonra yerim diye düşünerek bıraktığım ekmeğimi kış uykusundan yeni uyanmış ayı edasıyla yedim. stresliydim beyler, bi özür bile dilememiştim kızdan. ama belki de böylesi daha iyi olmuştu. özür dileme bahanesiyle daha müsait bi zamanda yanına gidebilirdim. zaten şimdi özür dilemiş olsaydım en fazla " önemli değil " der yollardı beni.

    çıkışta caddede ilerlerken deryanın seslendiğini duydum. yerimde durdum ve gelmesini bekledim. yine otuz iki diş gülerek geliyordu. gülmek yakışıyordu huurya. bembeyaz dişleri vardı. " naber keskin nişancı " dedi sırıtarak. ben yine utandım anında ve beynim yanaklarıma kızarması için komut verdi. " iyi senden naber " dedim. " iyi işte " dedi. bi süre konuşmadan yürüdük. onun parka doğru döneceği sokağa gelince " görüşürüz " dedim. " sende gelsene yaa" dedi huur gibi a yı uzatarak. gerçi zaten huur sayılırdı. bi an için gitmiyeceğimi söylesemde, kafasına top attığım kız hakkında bilgi alırım düşüncesiyle takıldım peşine. tabi olacaklardan habersiz..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam edicek misin?
      ···
  17. 17.
    +10
    BEYLER HiKAYEYi SAHiBi KISMINDAN OKUYUN.

    son 4 dersi de olaysız bitirdikten sonra yine okul çıkışında yığılan kalabalığın arasından caddeye doğru yol almaya başladım. ellerim cebimde sallana sallana yürüyorum işte. arkadan birisi seslendi. dönüp baktım Derya.
    - ne var ne oldu
    - bişey olmadı be konuşmakta mı yasak?
    - buyur konuş ne konuşacaksın
    - dün niye öyle dedin bana
    - ne dedim ki
    - biliyosun işte ne dediğini
    - kusura bakma sinirliydim
    - bu arada arabanı nereye parketmiştin beni de zütür aynı mahallede oturuyoruz sonuçta
    - tamam derya sana iyi günler
    - dur bee tamam ( gülerek)
    -sen nasıl gidiyorsun burdan bizim mahalleye?
    - dolmuşla gidiyorum benim arabam yok ki
    - ben niye görmedim seni hiç dolmuşta
    - çıkışta parkta takılıyoruz biraz kızlarla o yüzden geç gidiyorum biraz
    - tamam hadi iyi eğlenceler sana
    - sana da şoför bey

    kız her cümlesinde laf sokar gibi konuşuyordu. ama böyle aşağılama gibi değildi bu sefer. gülerek söylüyordu, zaten kendisi de zengin bi kız değildi bizim mahallede oturduğuna göre. ama kız olmasını avantaja çeviren tiplerdendi. kendisini sevdirmesini biliyordu. iki dakika da benle bile muhabbete girebilmişti. aslında hoş bi kızdı. saçları beline kadardı neredeyse. dizinin üstünde eteği, onun altında ince siyah çorabı erkekleri cezbetmeye yeterliydi.

    eve gidip normal bir günü daha geçirdikten sonra, sabah dolmuşa binmemeye karar verdim. yarım saat önceden yola çıktım. yürüyerek gidecektim. en azından öğlenleri bir kola veya yiyecek bir şey alırım diye düşündüm. yürüdükçe fikrimden caymaya başladım. yol sanki uzadıkça uzuyordu. cadde olduğu için sürekli araba geçiyordu. otostop çekmeye karar verdim. beş altı araba durmadan geçtikten sonra eski model bi kamyonet yanaştı. " abi caddenin sonuna kadar zütürür müsün" dedim. " atla kanka " dedi. genç bi adamdı. yol boyu makara yaptı. lisede kızlarla yaptığı fantezilerden bahsetti. inandırıcı gelmedi ama kanım ısındı adama. zaten hızlı sürdüğü için beş dakikaya kalmadan geldik cadde sonuna. teşekkür edip indim arabadan. bu yöntem hoşuma gitmişti. bundan sonra böyle giderim zaten dümdüz cadde diye düşündüm. okula doğru yürürken Deryayı gördüm. karşı taraftan yürüyordu. ben geçmedim karşı tarafa. fazla muhatap olmak istemiyordum. bir iki dakikaya kalmadan bana seslendi. gelsene gibisinden eliyle işaret yapıyordu. geçtim bende karşı tarafa. okula böyle yan yana girdik. sınıfa gelince deryanın arkadaşlarından Aslı isimli bir huur " hayırlı olsun " dedi ve güldü. hiç giblemedim, ilk dört derside normal atlattıktan sonra öğlen teneffüsünde yine maç yaptık. bu sefer gidip iki liramla kendime kola aldım. volkan abiye de bi selam çakıp sınıfa doğru yöneldim. çıkışta dolmuşa param kalmamıştı. kendimi bildiğin huurlar gibi otostopa ayarlamıştım.
    son dört dersi de uyuyarak geçirdikten sonra caddeye doğru yürümeye başladım. omzumdan birisi tutup çevirdi. arkamı döndüğümde deryanın takıldığı lise 3. sınıflardan Sadık muallaksini gördüm
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      -1
      Anlat bu arada predotorio sahibi yapip okumamis olsam sana iyi soverdim muallak herif
      ···
      1. 1.
        0
        la oglum mal misin amk. otostop ne ayak. baban ogrenirse o 2 lirani da alir. iyice yolsuz kalirsin.
        ···
      2. 2.
        0
        Sen ne diyon aq
        ···
  18. 18.
    +10
    dolmuştan indim eve doğru yürümeye başladım. caddeden geçerken korna sesi geldi. kafamı çevirdim recep abiyi gördüm. el salladım bende . eve geldim baktım annem bahçede oturuyor komşularla. anahtarı aldım girdim eve. annem de peşimden geldi yemek hazırlamak için. yumurta kırdı yanına da çayla birlikte koydu yer sofrasına. bende gömleği çıkardım elimi yüzümü yıkadım oturdum annemin yanına. moralimin bozuk olduğunu anlamıştı. neyin var oğlum dedi. Derya huursundan bahsetmedim, ayakkabı almam lazım anne dedim. tamam oğlum babana söylersin akşam dedi. kalktım sofradan uzandım koltuğa. babamla konuşmak istemiyordum, başka bir çözüm bulmam lazım gibisinden düşünüyordum. açtım televizyonu eski dizilerin tekrarını izlerken babam geldi. yemek yedi geldi yattı yanda ki koltuğa. o gelince toparlandım hiç içimden gelmese de. aldı kumandayı haber kanalı açtı. bi ara içimden " lan benim paramı aldı harcadı bu adam ayakkabıyı da gibe gibe alacak " diye düşündüm. bi gaza geldim işte binler. baba bana ayakkabı lazım dedim. gözlerini ayırmadan "bakarız" dedi. içimden bildiğim tüm küfürleri de ettikten sonra akşam yemeği hazırdı. aklıma gelmişken anneme " bana yarın için ekmek hazırlasana anne " dedim. tamam oğlum dedi. o geceyi de sıradan bi şekilde geçirdikten sonra sabah uyandım, kahvaltımı yaptım. çantayı hazırladım suyumu da koydum. annemin hazırladığı ekmek arasını da poşetleyip çantaya attım. çıkmadan önce sehpadan parayı almak için içeri odaya girdim. sehpada iki lira vardı
    ···
  19. 19.
    +11 -1
    Lan dümbük geldik burada hikayeni dinliyoruz binler binler deyip hakaret edip duruyorsun pekekentlik etme
    ···
  20. 20.
    +11 -2
    Her erkeğin gönlünde mutlaka ayrı bir yer açmıştır futbol kendine. Herkes kendini o yeşil sahalarda hayal etmiştir bundan adım kadar eminim. Ama benim ki farklıydı, çok farklıydı beyler. istanbul anadolu yakasında 10 yaşında başladım bir futbol okulunda. Babam klagib Türk aile babalarından. Tek istediği oğlunun okuyup kendisi gibi olmamasıydı. (Şimdi düşünüyorum da, ben senin tırnağın bile olamamışım be baba )

    Yaklaşık iki yıl futbol okulunda aylık para vererek oynadıktan sonra Erdal hocam artık para getirmeme gerek olmadığını söyledi. Ben o zaman anlam verememiştim. Diğer çocuklardan farklı tutmaya başlamıştı beni. Babam bunu farketti. Bir insan oğlunun önünü kapatır mı beyler? Kapattı işte. iyi bir liseyi kazanabilmem için ders çalışmam gerektiğini söyleyerek yollamadı birdaha. Küçük bir çocuğun hayallerini elinden almaya çalışmayın beyler, o çocuk bir gün büyüyecek.
    ···