düşünüyorum da, ne kadar eski acaba? her sıçtığımda yeniden doğduğumu saymazsak, fazla uzun olmamalı. neden düşünüyorum ki amk. bunları, altı ay gazımı almayan ailem, kulağıma ezan okuyup niye doğdun amın evladı diyen bin dedem düşünsün.

ailemden ve ortamlardan neden dışlandığım konusunda bi fikrim yok. ben ki, mankenlerin sıçtığını 22 yaşında öğrendim, sevgilimin evindeki tuvaleti yıllarca müzik stüdyosu sandım.
her seferinde sıçıyorum diye hor gördüler. boş zamanlarımı, reklam cingıllarını dinleyerek ve çengel bulmaca çözerek geçirdim.

oğuz atayın tutunamayan'larını tolstoyun kazaklarını Paulo'nun simyacısını okumadım diye mi tüm bunlar? düşündüm. sürekli sorguya çektim kendimi, bende isterdim bir tumblr boy olmayı, tayt gibi kotlar giyip şehvetli arkaümü ortaya çıkarmayı ama olmadı. benim elitliğim kral tv'de petek dinçözün foolish casanovasını dinlemekten ibaret kaldı.

okul hayatımda aynı çizgide bomtak geçti. hatırlıyorum da,
bir gün müdür tuvalette sigara tüttüren huur çocuklarını basmak için kapıya dayanmıştı. yanlış kabine tekme atıp, sıçarken basmıştı beni. bununla kalmayıp salam kıvamındaki takumu süzerek sigara nerde lan demişti. ulan huur çocuğu sıçıyorum kapa kapıyı dememe rağmen yaka paça dışarı çıkarıp idareye arkaürdüler. taklar paçalarımdan akarken sosyalist bir tavır takınıp
kahrolsun amerikan emperyalizmi sloganları attım. müdür önde yardımcısı yanımda odaya doğru ilerledik. tüm okulun idare kapısına dayanıp slogan atacağını, kızların kürtaj hakkımız diyerek feryat figan edeceğini düşünmüştüm ama olmadı. tek bağıran kahverengi ceketli, gibik suratlı selami hoca oldu.

hocamız, ağzından tükürükler saçıp küfürler savururken. muhabbeti değiştirip hocam, ismail yk bu kadar jole sürmesine rağmen neden saçları dökülmüyor dedim. hocamızın kel olduğunu bir an için unutmuştum. anında telefona sarılan selami hoca nöbetcileri çağırıp beni bir güzel hırpalattı.
ambulans sedyesine alınıp yılmaz vural edasıyla terkettim okulu. çıkmadan önce hocam sarımsaklı şampuan tavsiye ederim diyerek bağırdım. burada insancıl tavrımıda görüyorsunuz ama insanlıktan anlamaz ki huur çocukları.

https://twitter.com/otost0pcu

hastaneye gelen halidenur, beni sargılar içinde halay çekerken görünce şaşırdı. sonra flash tv nin frekansı değişti ve demir parmaklıklar arkasına geçen ablamız, acılı bir türkü tutturdu. bende kendimi olayın akışına kaptırıp salyan sümük ağlamaya başladım. huur halide kumandayı alıp televizyonu kapadı. sen salakmısın neden kendine dikkat etmiyorsun diyor bana bağırıyordu. ona dönüp sakin bi tavırla neden birer limonata alıp rahatlamıyorsun bebeğim dedim. sinirli bir şekilde kapıyı suratımı çarpıp çıktı. bu kızın kesinlikle düzenli bir ciks hayatı yoktu. çünkü bir insan doğduğundan bu yana adet döneminde olamaz amk. bi kendisini gibtirse rahatlayacak huur.

yine yalnızlığa gömülmüştüm amk bir yandan derbeder ölmedimi cevap verin o senin vatandaşın askerin diye bağırıyor bir yandan beş dakika arayla hemşire düğmesine basıyordum
kendimi çocuklar duymasındaki fısfıs ismail gibi hissettim. hemşire sürekli geliyor, beyfendi bir şeyiniz yoksa neden basıyorsunuz diyordu. ben ise istifimi bozmadan haçan dosyaları getirde kontrol edelim da diyordum.
gece 3 sularında 56. kez bastığım hemşire butonunun arkasından, 4 güvenlik görevlisi hemşire ve hemşirenin kocası olduğunu düşündüğüm kıllı bir hayvan, kolumdan tutup dışarı attılar.
bu sırada hemşirenin kocasına dönüp, sevgilin seni ayağına çağırmış benim ayağıma 56 kere geldi. bu kız huur dıbına sigorta yaptır dedim. adam beni linç etmeye çalıştı ama etraftaki kalabalık olayı ayırdı. bir daha insanlık yapanın amk

cami cemaati olayı yatıştırınca beni kenara çekti. olum sabahın köründe bu adamlar neden saldırdı diye soruyorlar. ey ahali dedim bu gördüğünüz zinhar kafirler hipokrat yeminini çiğnemiş inkar edenlerden olmuşlardır, şüphesiz ki allah inkar edenleri sevmez bunlar derhal yakalanıp yağlı kazığa oturtulmalı cebimden telefonu çıkarıp şu gördüğünüz kafir icadı bile allah diyor dedim ve medineye varamadım ilahisini açtım. tüm cemaat gözyaşları içinde konuşmamı dinliyordu. şimdi ağlama vakti değil hacılar, şimdi taaruz vaktidir diyerek hastaneye doğru koşmaya başladık. hastanenin cdıbını çerçevesini indirip, stajer barikatlarını aştık. olay yerine polis gelmeden yüzümüzü seccadeyle kapatıp ara sokaklara dağıldık.

elimde ıphonum ( antenli ) her ara sokakta check in yaparak mahalleye girdim. kepengini yeni açan lütfü amcaya dönüp, senin kepenk ineli çok olmadı mı ya ahahha dedim. seni dünyaya getireni gibeyim dedi. bu adamın tavrı bana karşı hiç değişmiyor, iyi hatırlıyorum bir gün dükkanı bana emanet edip cumaya gitmişti bende tuvaletim geldiği için dükkanın önüne sıçmıştım. camiden dönen cemaat şikayet edince bunun dükkanı kapadılar. alafranga koydun da biz mi sıçmadık lütfü bey? diyerek kendimi savunmuştum bu savunma karşısında bana hak veren polis memurları, adama bir ton ceza kestiler. ama artık tavrımı koyuyorum diğer bakkaldan alışveriş yapınca bunun dükkanın önünden afilli afilli geçiyorum, elimdeki poşeti sallayıp nispet yapıyorum. tabi kızarıyor bozarıyor, neden benden almıyorsun huur çocuğu diyor ama gibimde değil. herkes er yada geç hatasının cezasını çekecek

ulan yanlış kabine tekme atıp sıçarken basılmana yarıldım amk ahhahahahhaha

kardeşimin okuldan gelmesine daha 2 saat vardı, bu süre zarfında tuvalet pompasını en güvenilir yere sakladım. babamgil sorarsa arkadaşın pompası bende kalmış diyecektim. tüm bahanelerim hazırdı, kendimi tamamen kamufle etmiştim. bir bakıma şanslıydım çünkü annem yine nevin yengenin altın gününe gitmişti. bu kadında ne buluyor anlamıyorum, tam bir huur. daha beş yaşındayken zütümü açıp, ısırırım bunun totoşunu diyerek züt yanaklarıma saldırmıştı, bende fırsat bu fırsat diyerek ağzına bangır bangır osurmuştum. o günden sonra hep mesafeli davranıyor. kocasını da karaköyde görüyorum, zürafa sokakta at eşek gibiyor amk. bir gün kapısına dayanıp nevin abla kocana sahip çık, fare gibi her deliğe giriyor diyeceğim. belki, hoşuna gider ve içeri davet eder. bende onun sönmüş dıbını faaliyete geçiririm.

bu düşüncelerle dalıp gitmişken kilit sesiyle irkildim, gelen annemdi, ve oğlum sen mi geldin diye bağırıyordu, aynen pompa ben geldim diyerek yanına koştum. ve o an nasıl bir pot kırdığımı farkettim. hemen konunun akışını değiştirmek için ismail yk nın yurtseven kardeşlere neden kazık attığı sordum annem kolumun neden sargılı olduğunu sorunca, konuyu değiştirme anne soruma cevap ver dedim, kadın bi afalladı tabi.

annemi oyaladığımı düşünürken . annem elini çantasına attı. telefonu alıp müdürü aradı bakın selami bey bu çocuk dünden beri evde değil ha tabi bizde memnunuz ama sadece kolunu kim bu hale getirdi merak ediyorum dedi. nerdeyse beni döven nöbetcileri öğrenip madalya takacak amk. ardından selami hocanın bağırtısı yankılandı hanfendi sizin çocuğunuz tam bir huur çocuğu, yanlış anlamayın sizle alakası olmayabilir ama bu konuyu kocanızla bir görüşün
duyduklarım karşısında kahkaha atarken annem nasıl yani dedi. selami hoca ses tonunu alçaltıp valla bilemem hanfendi, zeki bey 2 yıl önce veli toplantısı için geldi en arka sırada otuzbir çekti, konudan tamamen uzaktı ve o günden sonra gelmiyor annemin yüzü kızarmıştı ve titrek bir sesle nasıl olur dedi. selami hoca yine aynı ses tonuyla valla çıkardı dalgayı çatır çutur çekti otuzbirini, tüm sınıf ayakta alkışladık, tabiri caizse sizin kocanız potansiyel bir gavat dedi.

annem sesin hopörlörde olduğunu bile farketmemişti, benzi beti attı hulka döndü amk. sanki kocasını tanımıyor bu evin boyası badanası nasıl bu kadar ucuza geldi bilmiyormuş gibi davranıp bide hayret ediyor. beşinci boyuttaki salih gelsede, şu müteşekkir durumdan bizi kurtarsa diye dua ettim.

eve girer girmez uzun bir soluk aldım acaba yeni komşumuz polise şikayet edip tuvalet pompasını isteyecek miydi? dava ederse, en az 2 yıl hapis yiyebilirdim. ama gibimde değildi, o tuvalet pompası benim hakkımdı, gerekirse konsolosluğa kadar yürüyebilirdim. polis teşkilatının duvarına martin luther edasıyla pompamı verin huur çocukları yazarak halkı galeyana getirebilirdim. bir tuvalet pompası için yüzlerce kan akıtabilirdim. bu kadarda devrimci bir insanım...

üzerimdeki stresi atıp, son dakikalarına yetişmeye çalıştığım yalçın abiyi açtım. bu adamın ne kadar çevik ve zeki olduğunu düşündüm. yaşlandırma yöntemiyle tuvalet pompamı bile bulabilirdi. telefona bağlanıp tuvalet pompamı almayın demek istedim ama bu yersiz düşünceyi kafamdan atıp programda söylenen küfürlere ayak uydurdum. tamlamalarda biraz ekgiblerde olsa, telefondaki kadın tam bir şahaserdi. programdaki herkes kadının ettiği küfürlere kafa sallayıp, haklısın ablacım demekle yetindiler.

zafer marşları söyleyerek eve doğru yol aldım, ilk olarak apartman önünde toyota marka pikap gözüme çarptı. bakkal lütfüyü gibtiğim için ışid elemanlarının desteğini aldığımı düşündüm youtubeye girip najeed açarak olay yerine doğru ilerledim. ama bu düşünce bir anlıktı. çünkü pikaptan buzdolabı iniyor kıllı bi herif buzdolabını sırtlamış ağır ağır çıkıyordu.
yan komşumuz hilmi bey karısının tesisatcıya vurdurduğunu anlayınca uzak diyarlara göçmüştü. onun yerine kim bilir kim gelmişti. belki amcığı saman alevi gibi yanan bir dul, belki de victoria secretin yaz kreasyonundan fırlamış bir hatun... bu düşüncelerle gibimin erekte olmasına izin verdim.

gibim hazır ol vaziyette, pikabın yanına doğru yaklaştım sevecen bir tavırla amelelere gülümseyip abi bende el atayım dedim. şifonyer ve tuvalet pompasını kaptığım gibi eve koştum, allahtan kimse farketmedi. bu devirde kim kime tuvalet pompası veriyor amk.

enlargeyourpenis yazmış gibi okudum amk sen misin lan o şizo yoksa ?

kızın hastanede gururunu incitmiştim. iki üç kere çaldırdım geri dönmedi. faceten huur kontörüm yok arasana yazdım, hayvan yazıp basmış engeli. bu kızlara da iyilik yaramıyor.
allahtan tesisatcı çabuk geldi de, halletti tuvaleti. ailemiz tekrar eski refah seviyesine yükseldi. babam eve lazımlıkla dönmüş, bu tuvalete girersen ağzına sıçarım dedi. zütümün selameti için tuvaletin gerekli olduğunu, küçük ibonun dahi alafrangaya sıçtığını söyledim. kes huur çocuğu deyip susturdu beni. selami hocaya şimdi hak veriyorum, babam da eğer bunu itiraf ediyorsa huur çocuğu olma ihtimalim gerçekten yüksek.

nazmi bey ve karısı öğüre öğüre çıkışa doğru koştu. ne kadar nazik adamlar amk, hiç tak görmediler sanki. babam senin gibi evladı gibeyim deyip, nazminin arkasından gitti. annem telefona sarılıp tesisatcıyı aradı. kardeşimde ağlayarak balkona çıktı. regli dönemindedir deyip fazla üstüne gitmedim.
noluyor lan sıçmakta mı yasak amk evinde diye bağırdım yeterli reaksiyon alamayınca size davut güloğlu gibi denizde horon tepenler yakışır dedim. gereken mesajı verdiğimi düşünerek, tuvalet kapısına kapalı yazısı astım ve halideyi düşündüm.

tüm bunları unutup jimi hendrixin hey jo parçasını açtım. değişik dans figürleri sergileyip kafamı dağıtıyordum.
bu evde mahrem denen bi şey yok amk kardeşim denen yaratık pat diye içeri girdi . ani bi refleksle küçük jo ya selam ver bebeğim dedim. ne diyorsun gerizekalı annem odaya çağırıyor dedi. kegib çayır biçilir mi dedim anlamadı sular soğuk içilir mi dedim aptal deyip çarptı kapıyı. bende arkasından çıkıp, tüm muhafazakar kimliğimle odaya doğru ilerledim. odaya girince tamam ayağa kalkmanıza gerek yok dedim. bunun üstüne oturan babam ayağa kalkıp iki tane geçirdi. yapma bey deyip kolundan tutan annemi durdurdum, bırak o lanet serseri bana hiçbir şey yapamaz dedim. bu hareketimle ne kadar sukünetli olduğumuda görüyorsunuz. babam sinirinden koltuğu kemiriyordu, bu sırada annem oğlum neden böyle yapıyorsun, tüm komşulara akrabalara rezil oluyoruz dedi. bak anne dedim ciks hayatınızın iyi gitmediğini biliyorum, süpürge giben bir babamın olması benimde hoşuma gitmiyor ama bana böyle kaba davranmana gerek yok babam ayağa kalkıp seni huur çocuğu dedi ve bir yumruk daha salladı. gelişmiş reflekslerim sayesinde bu yumruğu alt ettim. babam gibtir git bu evden diyor feryat figan ediyordu. konuyu değiştirmek için, anneme dönüp kegib çayır biçilir mi dedim. sinir kat sayısı yükselen babam, dışarıya kadar kovaladı beni. annemde balkondan temiz don çamaşır fırlattı. buna kayıtsız kalmayıp mahallenin duvarlarına huur hüsniye arayın tadıma bakın yazdım, altına babamın numarasını da ekledim. dediğim gibi, herkes bir gün hatasının cezasını çekecek.

yemeğimi çayla cilalamadan önce müsade isteyip tuvalete kalktım, iki gündür sıçmıyordum ve bu gerçekten uzun bir mesai olacaktı. öncelikle işe klozet kapağını ısıtarak başladım, daha sonra zütümü hazır ol pozisyonuna getirip bangır bangır bıraktım haşin taklarımı... selami hoca için lütfü amca için tüm kralcılar için sıçıyordum. zütümün
motiflerini tek tek işledim alafrangaya... olayı gerçekci kılmak için inci sözlüğe girdim, trend başlıkların altına gülmekten sıçtım panpa yazıp capsimide koydum. bu yaptığım mizah efsane olabilirdi. ama gelin görün ki beklediğim tepkiyi alamadım salam kıvamında sallanan takumu gören liseliler silik atın huur çocuğuna şeklinde isyan
etti. bende inci sözlük bitmiş, gibiyim böyle sözlüğü, serkan ananı gibiyim başlıkları açarak 3 trendi garantileyince klozetten kalkıp sifonu çektim. ama hayat bana ikinci darbeyi vurdu. tuvalet tıkanmış taklar akın akın üzerime yürüyordu. bu durumda yemekteyiz hasanın ne tepki vereceğini düşündüm ve hemen annemlerin odasından tuvalet pompasını kaptım, iki üç deneme hiç bir gibime yaramadı tuvalet tak gölüne dönünce , elimde tuvalet pompası paçalarımdan taklar aka aka mutfağa girdim. herkes şok olmuş bir şekilde bana bakarken ne bakıyosunuz lan tuvalet tıkandı şuna bi el atın diye bağırdım.

annem telefonu kapadı hüngür hüngür ağlamaya başladı acaba kapalı alanda otuzbir çekmenin cezası 62 tl mi oldu diye düşündüm. annemin yanına yaklaşıp bak anne dedim ben babamı süpürge giberken de yakaladım ailemizin refahını bozmamak için sana söylemedim. bence bu adamı mutlu edemiyorsun, istersen yaşam koçun olabilirim. sen ne biçim çocuksun diyor. emzirdiğim sütleri geri çıkar diyor. kimseye insanlık yaramıyor amk. neyse en azından bir faydam dokunsun diyerek, annemin odasına gizledim tuvalet pompasını... belki ciks hayatlarına bir renk gelir.

süt sorununuda düşündüm, bakkal lütfüyle bir koli süt karşılığı tuvalet pompası artı bir miktar para teklifiyle anlaşacaktım. anne değil mi amk hepsi aynı, biraz yüzü kızarır belki.

hayatımdaki en büyük sorun, kardeşimle aynı okulda okumak. bu kız eğitim öğretim için vurulmuş en büyük darbe, süleyman demirel zamanında yaşasaydı çok ses getirirdi. yine bağıra bağıra girdi içeri huur. beni rezil ettin, bugün okulda herkes taklu abine selam söyle diye dalga geçti diyor. onlara sevmeden sıçmanın mümkün olduğunu anlat dedim. ayrı eve çıkıcam okul değiştiricem yeter artık diyor. analı kızlı kafamı gibiyorlar, bende çareyi erman toroğlunun ddıbına koyarım repliğini dinlemekte buluyorum.
bu adam benim idolüm, ahmet çakarla yan yana gelse osuruğuyla boğabilir eminim.

akşama kadar ask fm deki kızlara amcığın renkli mi? amcığına yumruk atsam kızar mısın
şeklinde sorular sordum. bu süre zarfında yemekteyiz hasanı izleyip akşam için yapacaklarım
hakkında düşünmeye başladım. hareketlerimi ona göre tasarlayıp, herkesi şaşırtmayı hedefliyordum.
ailenin üzerinde ki kötü imajımı bu şekilde yok edecektim. tüm önlemleri almıştım. az sonra babamla birlikte nazmi amcalar içeri girdi. nazmi amca her zamanki kadirşinas tavrıyla naber yaramaz kuş ötüyo mu dedi, bunu karına sorsana delikanlı dedim. biraz bozuldu ama ses etmedi.
salona geçtik, annem yemekleri hazırlarken içeride siyaset çeviriyorduk. nazmi amca sen de haklısında, bundan iyiside yok be diyor babam hepsininin anasını gibiyim zütümde don yok diyerek arkasını dönüyordu. ulan huur çocuğu, zütündeki donla devletin ne alakası var diyemedim tabii. bu hararetli sohbeti izlemekle yetindim. en son nazmi amcaya ayar vermek için ayağa kalkan babam benzine zam mazota zam hani bize am '' diye bağırdı. tam o sırada nazminin karısıyla gözgöze geldiler. allahtan olayı çevirmek için kahkaha attımda pek hissedilmedi. gibiyim böyle aileyi, hepsinden tiskiniyorum.

babam aramış akşam eve nazmi amcaları çağırmışlar. annem geldi odama seninde yemekte olmanı istiyorum lütfen ters birşey yapma dedi. tamam dedim amk masaya yatırıp gibecek halim yok. iyi hatırlıyorum nazminin karısı bizim eve ilk ayak bastığında bana kapıcı muamelesi çekmişti. bende facebooka girip öğeyi denetle yaptım, bol entrikalı resim atıp nazmiyi etiketledim bak karın benimle gibişli sokuşlu konuşuyor, ayıp değil mi? dedim. evlilikleri biraz sallantıya girdi. nazmi amcanın adı gavat'a çıktı ama olsun o pek alınmıyor. ikiside pgibolojik destek alıyormuş. şimdi insan içine çıkamıyorlar, bu durumdan en çok memnun olan kişi tabi ki babam. gavat fırsat bu fırsat deyip karıyı gibecek, yoksa bu huur çocuklarını neden çağırsın ki? hepsinin amk. erman hocaya bişey olmasın

bu zamana kadar konuşmamam babamı ve tüm aile fertlerini sevindirmişti ama siyaset muhabbetinden olacak ki patlayacak bomba kıvdıbına gelmiştim. kendimi dizginlemek için abdullah papurun çift camlardan ses gelmiyor parçasını söyledim. biraz sonra salondaki siyaset muhabbeti yerini okul hayatıma bırakınca olayların seyri değişti. babam, konuşmamam için yalvarır gözlerle bakıp her sorunun arasına kaynak yapıyor, iyi amcası, bu sene taktir getirecek inşallah diyordu. en sonunda dayanamayıp anne bu yaptığın salatanın ismi ne dedim , annem rus salatası deyince kahrolsun kominizm sloganları atmaya başladım. susturuluşumun dışa vuruşu evin duvarlarında yankılandı. kimse, sloganlarıma eşlik etmeyince ismail yk dan facebook parçasını tüm
kralcılara ve nazmi beyin eşine armağan ederek yemeğime odaklandım.