bir gün yıkamamı bitirip körüklerken yankılanan tokat sesiyle sigaramı yere atıp içeri koşmam bir oldu. içeri girdiğimde semih yüzünü tutuyordu mahir abi gözlerinden ateş püskürtüyordu. bağırmaya başladı
++lan şerefsiz sana demedik mi delikanlı ol canımızı ye diye sen bizi mi koparıyosun? seslere ilhan abi de geldi
-+-noluyo lan dedi
++abi geçen günden işkillenmiştim bu muallaktan ara ara gözlüyodum bugün bir baktım aldığı bahşişi cebine atıp buraya beş lira atıyor, deyip bir tokat daha salladı. semihin gözleri dolmuştu ağlamamak için zor tutuyodu kendini. ilhan abi mahir abiyi tutuyodu tutmasına ama mahir abi kurtuldukça buna tokat sallıyodu ben de araya girmeye çalışıyodum ama ne fayda adam bizi üst üste koyar düğümlerdi. semih en sonunda patladı
+yeter lan yeter dünya kadar para koyuyoruz oraya zütümüzü silmelik para vermiyosunuz bize, dedi.bunu duyunca mahir abi daha da çıldırdı bir daha hücum etti
++gibtir git lan burdan adam diye aldık pekekent çıktı diye bağırıp sövüyordu
-+-mahir bi dur oğlum be geç bi otur dıbına koyum ben halledicem, dedi.mahir abiyi odaya zütürüp yanımıza geldi. sadece”ulan yazıklar olsun”deyip bir tokat da o salladı. cebinden alması gereken parayı verip “gibtir lan” deyip kovdu semihi.

artık ne deryaya yazmaya zütüm yiyor ne bahşiş indirmeye, minibüsten bozuk araklamaya elim gidiyordu. gözüm sağlam korkmuştu bi kere. ilhan abi semih çıktıktan 2-3 gün sonra yanıma geldi:
-+-tanıdığın güvenebileceğimiz senin gibi bir delikanlı var mı çevrende, dedi.bu laftan sonra beynimde çanlar çalmaya başladı “ulan yavşak semih sen soktun beni bu işin içine demek” dedim.
-abi bi tane vardı güvendiğim onu da dayakladınız, dedim.laf sokmasam olmazdı. bunu mahire diyemezdim ama ilhan abiye diyebilirdim
-+-bıraksana o şerefsizi sen var mı yok mu onu söyle, dedi.bu ortama bile bile başka birini daha dahil etmek pek akıl karı gibi gözükmüyordu
-yok abi pek fazla arkadaşım da yok zaten, deyip geçiştirdim
en sonunda derya yazdı
---yazmıyosun bayadır bir şey mi oldu merak ettim
-yoo senin yazmanı bekledim belki
---bilseydim yazardım ya
-şaka yapıyorum canım sıkkın bi kaç gündür
---noldu anlatmak ister misin
-boşver ya anlatıp bi daha canımı sıkmak istemiyorum
---istersen yine aynı yerde kahve içeriz hem seni görmüş olurum hem sıkıntını duyarım, dedi.bu olayların üzerine tabi buluşacak değildim.ne kadar aşık da olsam canım daha önemliydi.
-pek dışarı çıkasım yok,hem senin de canını sıkmak istemem
---nasıl istersen

-yaşın kaç hiç sormadım
---19 senin
-17
---aa çok şaşırdım daha büyük gibisin yaşıtız falan sandım
şakayla karışık “sorun olur mu” dedim
---yok canım ne sorunu zaten çok fazla arkadaşım da yok benim iyi olur
ilk defa canım demişti. bana canım demek istememişti ama o an gibimde değildi durum sırıtırken garson gelip böldü mutluluğumu. muhabbete kaldığı yerden devam ettik sonra. hangi üniversite olduğunu sordum. zengin binlerin çoğunlukta olduğu bi üniversitede pgiboloji okuduğunu söyledi(bir çoğunuz tahmin etmiştir zaten üniversiteyi).benim kafa hemen ilhan abiye çalıştı acaba babasının ayaklarını biliyor muydu bu kız bi şekilde sormam lazımdı.
-nerde oturuyosun, dedim.oto yıkamanın semtini söyledi.ben de güzel yer ya orası falan ayağı yapıyorum ağzından laf almak için sonunda oltaya düşürdüm
---yok ya çok bi güzelliği yok babamın iş yeri orda yoksa ben orda takılmıyorum
-baban ne iş yapıyor?

ertesi gün sabahın gibinde uyandım. uyumak içimden gelmiyordu. sabah 9 da semihlere gidip uyandırdım.ne olduğuna anlam veremedi “güzel bi kahvaltı yapalım be kardeşim hep eziyet çekecek değiliz ya” dedim. gittik güzel bi kahvaltı yaptık güzel de para domaldım.ilk defa sigaranın mutlu içilebileceğine şahit oldum hem de kendimden. semih ağzımı arıyordu ama çaktırmıyordum tabi yaptığım iş iki ucu yağlı kazık. işe gittim ilhan abi de aynı şekil ağzımı arıyordu.
-+-hayırdır lan rüyanda manken mi gibtin, dedi.”kendi zütünü kendin gibtin reis” demek geliyodu içimden ama diyemezsin tabi.
-nolsun abi mutluyum enerjik uyandım bugün dedim.bu enerjiyle 50 araba versinler hepsini yıkardım. arada yıkatmaya taş desem çok olmaz kadınlar gelir makas alırlar bolca bahşiş verir gibimizi dikler giderlerdi. bugün tarife uygun biri geldi ona bile bakmadım. bildiğiniz aşık olmuştum.ama bu mutluluk hali çok da uzun sürmedi.

akşdıbına takip isteğini kabul etti ama geri takip etmedi. kabul etmese daha az üzülürdüm. çok üzülmüştüm.ama bi yol bulup bi yerden muhabbeti başlatmam gerekiyodu. takipten 2 gün sonra sürüyle kitap fotoğrafı atmış hangisinden başlasam ya demiş ben de az çok kitap okuyan bir panpanızım bir çoğunu da okumuştum .aha lan dedim burak tam fırsatı.bir tanesini önerdim “eminim senin de çok hoşuna gidecek okuduktan sonra yorumunu bekliyorum” yazdım.hem aklında kalacak hem de okuduktan sonra yorum yazma zorunluluğu hissedecek gibi düşünüyodum.3 gün geçti 4 gün geçti ben bi yandan cevap bekliyor bi yandan da ilhan abinin bana karşı tavrına dikkat ediyordum. gittikçe samimi oluyoduk bi sıkıntı gözükmüyodu.5. gün derya yazdı
---çok güzel kitapmış dediğin gibi çok hoşuma gitti
-zevklerime güvenirim(yazacak bi şey bulamayıp bekletmek de istememiş saçmalamıştım)
---başka bi tane daha önersene

bir pazartesi yine okuldayım.az çok bilirsiniz son sınıf olduğumuz için test falan çözelim diye serbest bırakıyolardı hocalar. bizim de derste pek gözümüz yok tabi arka sıralarda konsey kurup sınıfı tassak kokusuna buluyorduk. semih pici deryayı gördüğünden beri daha mesafeli davranıyordu bana bi ayak var sanıyordu herhalde. neyse gün bu şekil devam ederken öğle tenefüsünden sonra telefonum çalmaya başlamıştı.kim arıyor acaba dedim kendi kendime. tabi bakmadan bilemezdim.bir baktım derya. sasirdim çünkü okulda olduğumu bilir okulda ders dinlemem için falan aramaz hatta mesaj dahi cekmezdi. dedim lan burda bi tersoluk var. telefonu açtım derya değildi canseldi sesi ağlamaklı geliyordu. nefes nefeseydi.

Fake Sanayi

Gelecegi goruyorum gençler yakında trentte "otoyıkamacı beni çatır çutur gibti" diye bi başlık görücez.

ulan klagib erkek kafası istediği şey olduktan sonra çalışmaya başlar.eve gidince olan her şeyi etraflıca düşünmeye başlamıştım. bildiğin mafyanın yandan yemişi belki de mafyadır o kadar derini bilmiyodum benim müstakbel babamdı.”napıyorum”demiştim kendi kendime ama iş işten çoktan geçmişti hem kıza aşık olmuştum hem de o da seviyorum demişti. ilhan abi için dediğim lafı bu sefer kendime kullandım “ulan burak kendi zütünü kendin gibtin” iyimser bakmaya çalışıyordum da pek de iyimser olacak bir tarafı yoktu. neyse bu saatten sonra yapacak bir şey pek de kalmamıştı son atımlık kurşunlarımdı bunlar.bu hafta buluşma haftamızdı biliyosunuz.bu sefer bi avmde buluştuk. zerre bilmediğim tek gitsem içinde kaybolacağım bi avmydi burası. yemeğimizi yedik oturken benden kimsenin aklına gelmeyecek deha denilecek derecede fikir geldi
-sinemaya mı gitsek(davar mıydım acaba ikinci günden sinema deyip kızı mı korkutuyodum)
---film var mı ki sinemaya pek gitmem
-ben de çok gitmem de giden arkadaşlarım bi film için mükemmel falan demişlerdi ona gideriz.
neyse gittik başladı film.5-10 dakika sadece yan yana durduk hiç temas etmedik birbirimize. biraz daha vakit geçtikten sonra omzuyla itti beni kaldır kolunu dercesine aldım kolumun altına saçları çok güzel kokuyordu o güzel kokudan izlediğimi anlamıyodum resmen. içimden öpme isteği gelmişti. delikanlı adam delikanlı gibi öper deyip alnından öptüm.

pazar günü deryayla mekana gitmeden tuvalete gitme bahanesiyle ilhan abiyi aradım haberi verdim. mekana vardık. içerdeki elemanlar kaş gözle bizi gösterdiler ilhan abi tarif etmişti herhalde ki başta emin olamadılar. sonradan hemen biri fırladı yanıma
e:hoş geldiniz efendim
-hoş bulduk.
bize masa ayırmışlar hemen oraya oturttular .hemen başka elemanlar da masamıza meyve falan getirmeye başlamıştı.
e:bi şey ister misiniz efendim, dedi.hemen ilhan abinin racon geldi aklıma ve şeklimi koydum
-tamam rahat bırakın az isteyeceğimiz zaman sesleniriz
---canım mekan dediğin gibi güzelmiş
-ee işimizi az çok biliyoruz.(çaktırmamaya çalışıyordum ama harbiden de mekan 10 numara 5 yıldızdı benim de çok hoşuma gitmişti)
akşama kadar sağlam hizmet ettiler ben şeklimi koydum istemsiz insanın hoşuna da gidiyor.
-kalkalım artık, dedim kalktık gidiyoruz derya şaşırmıştı
---e hesap, dedi.
-hallettik biz onu ya,dedim. kapıya doğru giderken bir eleman koştu ben kapıyı açmadan o yetişip kapıyı açtı.
e:ayağınıza sağlık efendim yine bekleriz

uzun sürenin ardından buluşacaktık.onu görünce ilk gördüğümdeki gibi oldum. yine kızarmaya başladım, dilim dönmemeye başladı. ulan dedim kendi kendime ne arıyosun bal gibi aşıksın işte.o da beni görünce bi heyecanlanmıştı sonra sıkıca sarılmıştı. artık hissediyodum benim kadar olamazdı ama onda da vardı bi şeyler.2-3 saat cafede sohbet ettik ama tek farkla. bugün karşı karşıya değil yan yanaydık. muhabbete,birbirimize doymuyoduk adete. komik bi şey oldu mu elimi tutarak gülüyor eskisi gibi gözlerini kaçırma gereği duymuyor uzun uzun bakıyordu. cafeden kalkıp kitap almaya gittik her zamanki gibi. artık havanın kararma saatleri yaklaşmış bir nevi ayrılma çanları çalmaya başlamıştı
-benim okul haftaya başlayacak,bu haftayı dolu dolu mu geçirsek acaba
---ben de onu düşünüyodum da yine cafeye tıkılmayalım
-yok yok yapacak bi şeyler buluruz illa ki
---hadi bakalım, dedi.tekrar sıkıca sarıldı ama bu sefer sarılabildiğim kadar uzun sarılmış, kokusunu içime çekebildiğim kadar uzun çekmiştim.

Okumayin komsunun arabasini yikiyom

Haftasonu geldi yine bahşişler verilecek. Ben yine 150-200 bekliyom bi geldi 20 lira o an kan beynime sıcradı gittim ilhan abinin yanına
+ilhan abi 20 lira az değilmi ayıp oluyo
-Bahşişin ayıbı olmaz aslanım
+abi ama hep böyle yapıyosun
-Hayırdır aslanım bi sıkıntı mı var
+abi sıkıntı yokta hep böyle para koparıyosunuz
- Kim kimi koparıyo kendi payının dıbına koyim. ve şuan morgdan yazıyorum. Bembeyaz tenli insanların selamı var

Lan trendde değilim hala primden bahsedenler var. komik adamlarsınız vesselam.

Ertesi gün daha erken buluşmuştuk. Artık saatler az geliyordu bize iyice bağlanmıştık. Boğaza yakın bir semtte kahvaltıya gittik. güzel bir kahvaltı yaptık göz göze(tabi insan kızın önünde evdeki gibi yiyemiyor tam da doymamıştım).güzel de para ödedim.o parayı 3 günlük bahşiş aşırmada çıkaramıyordum bir şekilde hesap edin işte.ama hem deniz manzarasına hem de karşımdaki manzaraya değerdi be.mekandan çıkıp gezmeye başladık sürekli yürüyorduk. ankaraya kadar da yürürdük herhalde beraber.bir yerde kaldırım yüksekti.ben indim deryaya da centilmen ayaklarına elimi uzattım. inmişti ama bırakmamıştım elini yürümeye devam etmiştim.o da bırakmak için bir harekette bulunmamıştı. çok mutluydum kalbim yerinden çıkacak sanmıştım ama çıkmadı.ona dönüp baktım onun da yüzü gülüyordu lan onu öyle görünce mutluluğum ikiye katlanmıştı. hani mutlu olunca amaçsızca koşasın gelir ya benimki daha farklıydı yüzerek boğazı da geçebilirdim. neyse biraz daha yürüdükten sonra meşhur taşıma aracı isminde bir mekana girdik.
---ne içersin
-madem buraya geldik bir bira içmeden kalkmayız
---iyi bari ben de içerim
yavaş içmesinden pek dayanıklı olmadığını kapmıştım. belki biraz rahatlar da konuşmaya açılmaya başlarız diye bittikten sonra birer tane daha söyledim. bunu da içtikten sonra hafif allık geldi yüzüne susmaya başlamıştı. birer tane daha söylemiştim ki ben istemiyorum dedi ama benimkini beraber içtik desem yeridir.

ve o pazartesi gelmişti liseli olarak son yılımın ilk günü başlıyordu. tıras olup banyomu yatıp uyumuş ertesi gün okulun yolunu tutmuştum. hemen erkekler grubuyla tassak muhabbetine başladık. semihle bi ara göz göze geldik gözünü kaçırdı neyse ben konuşurken çevredekilere bakıyordum ama semih anlattıklarımla oralı bile olmuyodu. zaten en son işten çıktığımda aramıştım ondan sonra ne aramış ne sormuş en son ben aradım diye de aramamistim. neyse dedim yanlış yormusumdur. derste dedim tuvalete gidicem izin al benden sonra sigara icelim yok ben icmiycem dedi. anladım dedim ulan bi terso var burda ben bunu tutayim okul çıkışı. çıkışta tuttum
-hayırdır birader noluyo ya
+kanka sen ayıp ettin o işte bana
-ne ayıbı son aradığımda saminiydik yine
+kız vardı olum yanımda o varken konuşmak istemedim yoksa o zaman da bozuktum sana
-hayrola abi dökül bilelim
+oğlum sen sattın o işte beni benle beraber çıkacaktın, dedi.bir yandan haklıydı da ama dediği kadar kolay olmazdı o iş ama bunu gel anlat orda.
-adamlar benden de şüphelenirlerdi abi
+lan nolmus got korkusuna beni yalnız bıraktın, dedi ve adamakıllı dinlemeden basıp gitti

sınıfın çoğu daha okulun ilk haftasi falan demeden ders çalışıyordu(öyle tiplerle dalga geçmeyin beyler) ders çalışmayanlar da arka sıralarda boş muhabbet çeviriyolardı ben iki grupta da değildim geçip cam kenarına deryayla konuşurdum. zaman geçtikçe okul dershane derken sadece hafta sonları dershanemden sonra birbirimizi görüyor 3-4 saati dolu dolu geciriyoduk. ister istemez mesafe giriyodu ama eskisi gibi zaten olamazdı. zaman geçtikçe aşkın büyüsü ortadan kalktıkça gözler açılmaya başlıyordu. ne ders çalışıyordum adamakıllı ne de arkadaşlarla takılıyordum. bundan bahsettim deryaya artık sade sabah okula giderken ve eve dönünce konuşuyorduk. bazen harbiden gözüm doydu galiba diye düşünmeme sebep oluyodu bu.bunu da cicim aylarının geçmesine bağlıyordum.ama öyle böyle derken semihle arayı duzelttik adamları biliyorsun nasıl pis olduklarını falan filan diyerek. hatta bir gün deryanın arkadaşı cansel semih falan takılmış semihi deryayla tanıştırmıştım bu vesileyle. nerden tanıştınız diye sorunca internetten demiştim.

deryayı koltuğumun altına almıştım duymak istediğimi duymuştum ama şimdi açılmasını sağlamam lazımdı eve böyle yollayamazdım biraz yürüsek boğazın havası iyi ederdi onu zaten iki bira ne kadar etkileyebilirdi ki.yarım saat kadar yürüdük. sonra bir cafeye girip deryaya sert bi kahve istedim kendime de baba yadigarı çay istedim. iyice kendine gelmişti.
---ya ben çok mu saçma konuştum
-yoo çok yerinde konuştun çok da güzel konuştun, dedim.utanmıştı
---hiç dayanıklı değilim zaten özel gün dışında içmem özel günlerde de kokteyllerle içerim çok çarpıyor beni dediklerim için kusura bakma, dedi.ulan dedim noluyo az önce neydi şimdi nolduk. beynimde şimşekler çakmaya başladı. gülerek
-yani her şey yalan mıydı, beni kandırdın mı, dedim.gözlerini önüne doğru devirdi. yanakları yine al al oldu
---yalan değildi deee
-heh şöyle diyeydin.bir an korktum gerçek olmadığına
---neden
-söylediklerinden bende de var da fazlaca ondan
---hee o zaman biz şimdi şeyiz galiba(yüzünde çok tatlı bi gülüş vardı konuşamıyordu daha fazla devreye girmem lazımdı)
-sevgiliyiz galiba

artık iyice param suyunu çekmeye başlamıştı. kız da harbi cimri çıkmıştı.bir yol bir çare bulmalıydım. ”ulan burak zaten battın taka çırpındıkça dibe batacaksın” dedim bir çoğunuzun aklına da gelmiş olan şeyi düşündüm. ilhan babamın pubuna mı gitsem. çünkü önümüzdeki iki gün de takılsak param anca 1 haftalık sigaramı çekerdi. başka çarem kalmamış gibiydi.bi yolunu bulmak lazımdı. cuma günü buluştuğumuzda lafını açtım
-canım bildiğim güzel bir yer pazar oraya gideriz
---neresiymiş orası?
-pub tarzı bir yer.(mekanın ismini söyledim)
---hadi ya hiç duymamıştım daha önce gideriz benim için farketmez, dedi.lan bi dümen dönüyordu kız nasıl olur da babasının mekanını bilmezdi. ilhan kimi koparıyordu anlamamıştım.ama tabi bilmemesi benim işime geliyordu. babasının parasıyla kıza artistlik yapacaktım var mıydı daha kıyağı

işten ayrılınca direk semihi aradım.
-nerdesin lan
+geziyoruz kanka yengenle, dedi.
-ne yengesi ne diyosun sen dingil, dedim.meğer bu semihin parayı çarçur ettiğini gören kızlar etrafında fır dönmeye başlamış bu da her hafta bir tanesine çakıyomuş. ulan biz don carleone’nin kızına aşık olalım adam da her hafta birine çaksın şansa bak.eve gidince derya’nın yazdığını gördüm
---bu sefer ben yazayım dedim
-he iyi etmişsin
---nerlerdesin bayadır görüşemiyoruz kitaplar da bitecek neredeyse yeni kitapların alınması gerekecek
-hadi yaa şansa bak ben de tatile gidicem 2 haftalığına, dedim.aslında hemen bile buluşabilirdim kızla ama canım kafamı dinlemek istiyordu biraz. harbiden aşık mıydım görmeliydim.
---üzüldüm şimdi. neyse iyi tatiller arada yaz ama aklım kalmasın
-fırsat buldukça yazarım