ne kadar boktan bi dunya

kotali internet cinneti, cuzdanindaki kredi kartları.yan komşudan gelen dolu tabaklar, cebindeki dondurma parası. patlak top ve parke taşları. kırmızı tonlu hali ve çatlak fayanslar, sararmış perdeler. ve sofra bezleri, kareli gömlek ve mor pantolon, sarı ve kırmızı,gri kumaş, lacivert kravat,ve beyaz gömlek, sivilceler,sokaktan geçen eski arabalar, patlayan toplar, yırtık kadınlar, copculer,polisler, sloganlar,sol yumruklar, kızıl ve yeşil. eski taş çay evleri, kuru sıkı silahlar, kanayan bedenler, ıslık ve düdük sesleri, uykusuzluk ve huur, para ve yaşam, misket ve yırtık ayakkabılar, tesbih sallaylanlar ve yüzü kanayanlar. bunlarla 2 yılı anlatabilirsiniz.

turuncu kokan kadınlar,
ölmesin.

kalabalık olsak bir günde

yazmamak için çıldırıyorum. başka birisi var,ona yalvardigini düşündükçe ölüyorum. bıktım,gel artık. utanıyorum,gel, sana yazmaktan bıktım, sevmekten ve sana aglamaktan. bittim artık,sol omzum yok, yeşil gözlerin yok, kumral tenin ve o sitenin çardagi yok artık.sen gittikten sonra ben oraya çok geldim. orada oturdum, sigara içtim. yanında olduğum günleri düşündüm ve keşke dedim, keşke sevişmek yerine sana sarilsaydim. utanıyorum, sıkılıyorum sana yazmamak için tırnaklarımi isiriyorum. Adını yazamıyorum ne desem olmuyor, yıllar geçti kimse sormuyor bende söylemiyorum.sen bil, okumuyorsun bunları, evet okumuyorsun ama okursan yanında olmak istediğimi bil. sana tekrar sarılmak istediğimi bil. yalnız yazıyorum, kimse okumuyor zaten ama sen,sen bil. beni bırakıp gittiğini unutmuyorum, başkasını seçtiğini, sarı birini seçtiğini unutamıyorum. kimsesizim artık. sana ihtiyaç duyuyorum. isimsiz şiirlerime isim ol,bak yalvarıyorum.ben yalvarıyorum ki ben delicesine küfür eden, kavga eden, içen,bicaklanan, uyuşmayan ben asa evet o benim ölüyorum. anla,öpmek istiyorum tekrar seni,sen gel bunları yakarım,bir odada yaşariz.5 kere yeşil gözlerine bakarım, yemek yaparız sen istersen otobuslere bineriz, martilara simit atarız, uyumayiz,kosariz, geceyi izler, kalkarız,şarkılar marşlar söyleriz, bilirsin beni garip adamimdir. çok sevdim seni, özledim de.kimsesizim zaten, deniz bile dalgalı, yollar kanlı geliyor adın ne güzeldi seni sevmeme yeterdi.

damla.

seni sevmem için ne çok sebep vardı zaten.bir çocuk sesi,bir şiir,bir melodi ve saraptin. yazarım sana yine,sen olmasaydın yoktu bu defter,bu kalem,bu deniz,bu turuncu,bu yalnızlık.bir bağımlılık oldun ben, korkuyorum.dört defa jilet sesinden,kum teninden ve yesilinden. belki sana göre doğru adam değildim. para da yoktu.sen önem vermezdin ki bunlara,ben bilirim seni. aşık degildin bana.sen yalan da soylemezdin bana seni seviyorum dedin, yalan miydi ? çok özür dilerim sadelestim.

olamayız,biz,biz olamayız.

evet haklısın çünkü sen, aşkın ne demek olduğunu bilmiyorsun.

içiyorsun ve ot kullanıyorsun, kavga ediyorsun,bir işin yada okulun yok bir geleceğin yok.

sorun bunlar mi yani ? 

evet bunlar, saçma şeyler yazmandada sıkıldım artık.

sen bir kadın değilsin,bir kolesin, namus delisi, boş bir kadin bozuntusu. oysa kadın sen bir huur bile olamazsın. çünkü senin bir ruhun ve düşüncelerin yok.

senden adam olmaz dedi ve gitti.

çantasını, rimelini,ceketini ve kokusunu alıp kapıdan çıktı. biradan bir yudum alıp düşündüm. bana sen lazimdin çünkü sen benim kadın modelimdim. senden yazdıklarımı begenmezdin ama beni sorgulamazdin. öylesine özlemle yandi ki sağ kaburgam sana koşmak istedim bir an ayağa kalkar gibi oldum sonra vazgeçtim. başkasıyla uyuduğunu düşündüm.

okuyoruz be panpa

yaz

misafir odasından gelen seslerle dışarı çıkıp, yalanli caddelere çıktım. elinde gitar olan adama iki lira verdim, cebimde ki son para. çay evlerine gittim, slogan yazan çocukları izledim, çıktım.zengin çocuklarına baktım, mutlulardi.yanında ki kızlarla sevisiyor arada güneş gozluklerini duzeltiyorlardi. hava sıcak, boğucu saat çok erken. taş banklarda yatan adamlar, zabitalar vardı birde midye satan adamlar. bagirmaktan sesi değişen çocuklar, afiş yapistiranlar vardı camiinin arka sokağında. kollektif üyeler ve sağcılar var, pasajin arka dükkânlarında kitap ve taş plak satan ermeni adam vardı.ona gittim kitap aldım, konustuk.iyi adamdır aslında. pasajdan çıktım eve doğru yürüdüm. kimsesiz sokaklar ve filmler vardı. yerel radyolarda çalan radikal şarkılar.eve çıktım kitabı açtım iki sayfa okuyup kitabı firlattim. iğrenç dedim keşke kitap yazabilsem.

damla. acaba şimdi ne yapıyorsun ? biliyor musun benim böyle bir başıma yatakta olduğumu, seni düşündüğümü hemde bu saatte. biliyor musun son sigara mi icemedigimi. perdeden sızan gri rengin tonunu izlediğimi.bir yıl oldu bile ve hala seni düşünüyorum, özlüyorum.şimdi seni sevdiğimi biliyor musun ? tabiki bilmiyorsun.son iki gündür aklıma hep aynı şey geliyor ; hadi ara onu. hayır diyorum, aramam.beni unutmuşsundur şimdiye. kimse adımı soylemiyordur sana belkide asa öldü diyorsundur,bir yıldır görmedim seni bende kalan eski fotoğraflarindan başka birşey yok elimde.şu koca şehirde yanına gelemiyorum. aslında son iki aydır her cumartesi günü gece saat dörtte kapının önüne geliyorum.sen bilmiyorsun.ben belki dışarı çıkarsın diye bekliyorum ama cikmiyorsun.

damla.

sigarada mi bitmiyor be kadın.gel artık, benim sana verebileceğim tek şey aşk. seviyorum ışte daha ne yapabilirim bilmiyorum. şimdi yanında olan adam seni öpen, seninle aynı yatağa giren adam seninle sadece düzüşüyor mu bilmiyorum. öyle olmasın lütfen, seni sevsin, sana sarilsin, gözlerine baksın değerini bilsin. söyle ona kazandı,ben kaybettim.su an yanında ise söyle seni kazandı ben yalnızım ve sigara korkuyorum. seni seviyor mu bilmiyorum aslında umurumda değil ama onu tebrik ediyorum seni kazanmak kolay değil o seni kazandı. seni unutur muyum bilmiyorum.bir yıl oldu ama hala unutmadım, bunları okumayacagini biliyorum.bu defteri ve bu şarabı kapının önüne bırakıp kaçmak geliyor bazen aklıma sırf okuyasin diye ama korkuyorum ya bana geri donersen. bana donmenden korkuyorum çünkü birgün yine gidersen bunu kaldiramam damla.

elimde bir bardak çay ve bir sigara. zaten sen yokken hep bunlar vardı. katran gibi çay ve camel. üçüncü kattaki çay ocağından sarkıp insanları izliyor ve seni özlüyorum. müthiş bir kalabalık ve kaos.el ele tutusanlari görüp kendime kızıyorum keşke diyorum sende o kalabalıkta olsan bir çay bahçesinde uzaklara baksak. çocuğu olan insanlar görüyorum, ozeniyorum.biliyorsun benden adam olmaz ama sen olsaydın ben duzelirdim ne istiyorsan nasıl istiyorsan öyle olsun derdim. çay soğuyor hava kararıyor inceden bir rüzgar ve bağıran çocuklar.

sigaram bitti,bir tane daha yaktım özledim seni. yeşil gözlerini ve kumral olan bedenini.sen bilmiyorsun, başkası var beraber olamayız diyorsun, pekala bitsin diyemedim. gittiğin gün sıcaktı ama o günden sonra ben hiç isinamadim.

bir odada yalnızım. saat 9:47.ışıklar kapalı, deri koltuklar pis, masa kül, parkeler ıslak ve odada dans eden bir şarkı var. bira ile sen varsın. uzaktaki şehire bakıyor, sürekli bir heyecan bir hız kederli huurlar ve tren garlari. farları yanan arabaların içinde sevişen gençler. defterin son sayfasındayim. saçlarım kısa birde sakal bıraktım sanki şaraptan bir koku var gözlerimde. tırnaklarımı ısırıyor ve seni özlüyorum. ekmek kavgası ve yorgunluk. hava sıcak nefeste alamıyorum. şehir mutlu görünüyor alkollü insanlar şarkı söylüyor benim şarkım bitiyor. biradan son bir yudum ve dip göründü. berabat bir haldeyim, uykusuz ve parasizim. sanırım en son iki gün önce yemek yedim ama bunların bir önemi yok sonuçta senin özlemin ve yokluğun var. seninle yağmurda yurdugumu, taksimin arkasında şiir yazdığımızı, cihangirde kestane sattigimizi ve bir sahilin bankinda uyudugumuzu düşünüp mutlu oluyorum. aslında bunları sen okuyormussun gibi yazıyorum ve biliyorum hiçbirisini sevmezsin.

hala okuyoruz yaağz

yaz panpa yaz..

burada kalın, geliyorum

Dök kardeşim buradayız

abi en iyisi burayı gibtir et bi blog aç kendine yaz hepsini oraya takip edelim daha iyi aq

delilikten ibaret bu yaptıkların.

ben ne yapıyorum ki ? 

gözlerini bana dikti, kimse yoktu birahanede. kızgındı ve umitsizdi birde sarhoştu.

seviyorsun ışte daha ne olsun.

ama bu kötü birşey değil ki,yani değil galiba.

bak, eğer kadın başkasının kollarında ise ve sen ölümden bile çok seviyorsan kadını bu tehlikeli birşeydir asa.

kimin için tehlike ? ben kimseye zarar vermem ki.

seni tanıyorum asa. kimseye zarar vermezsin ama kendine karşı bir diktatör gibi davranırsin. akıllı adamsın, ölümü seviyorsun ya kendine zarar verirsen ? 

kimsenin gibinde olmaz dedim.

masaya sertçe vurdu, etrafı suzdu kimsenin olmadığını anlayınca bağırdı ; 

benim gibimde ulan. ölme istemiyorum ölmeni en azından böyle ölme. beş parasız ve aç bir şekilde taktan bir birahane ölme asa.

gözlerim doldu,ona sarılmak için ayağa kalktım beni ayağa kalkar halde görünce ayaga fırladı ve hemen bana sarıldı.

seviyorum dedim.ya gelirse ihtimali üzerine hayatımı kurdum dedim. galiba aşk bu dedim. 

zaten aşk budur dedi. delice bir umut. gereksiz ama var ışte.

@1169 ya çok kişi okursa moruk,ben bunu istemiyorum.

hadi dışarı çıkalım dedim elime ceketimi alırken. sigarasını söndürüp ; 

çok mu içtin sen ? dedi.

ne alasi var diye sordum.

bu yağmurda dışarı çıkılır mi dedi.

ne biçim agibsin sen.bu yağmurda yürümek için daha ne bekliyorsun anlamıyorum.

aşkla yağmurun ne alakası var ? 

yanına gittim. gazete sayfaları serdigimiz masanın üzerinde duran buyukten çay bardagina doldurdum.

yağmur güzel şey dedim. ağladığını kimse anlamaz.

ayağa kalktı, ceketini aldı ve kapıya çıktı.

hadi. hadi gidelim.

rakiyida alıp dışarı çıktım.yan yana yürüdük. gece ve rakı vardı elimizde birde bir paket camel.bir ara ona baktım ağlıyordu öylesine kötüydü ki gözleri kırmızı olmuştu sanki.

ağla, aglamakta güzel şey.

hani yağmurda aglayinca insanlar fark etmezdi dedi gözlerini silerken.

ben anlarım, tecrübeliyim.

güldük.o gece içtik ve hasta olduk ama ona yağmurun güzel şey olduğunu anlattım.

@1171 olum senin olmayan egonu yerim lan yardır kardeşim