1. 2126.
    +1
    cesaret ister bazı şeyler
    gitmek cesaret ister de
    giderken arkaya bakmak daha bir
    cesaret ister.
    seni bir çivi gibi çakan
    yanında olmak istediğin kişilerin
    gözlerinde ki o
    'gitme' haykırışı yakar da
    bitirir yoktan var olanı.
    kalmakta cesaret ister
    hem de
    gitmekten daha fazla cesaret gerektirir.
    dönecek mi
    döndüğünde burada olacak mıyım
    değişir mi
    değişir miyim
    diye düşünmemeyi ister kalmak.
    kalmayı başaramayanlar
    şu hayatta
    nasıl mutlu eder gidenleri ?
    oturup bir sahilin kaldırımına
    vapurun dalgalarını izlerken
    kalmak gitmek değil midir aslında
    seven için nereye gittiğin değil
    ne zaman döneceğindir önemli olan
    insanın içine işleyen saba
    ne makamları yıkar geçer de
    insanın içinde bir acı olarak kalır hep
    o tambur,o curcuna
    sanki gittiği yer de mutluluk var
    orada güneş bir başka doğuyor
    orada güneş istekli doğuyor da
    buraya, kalanın olduğu tarafa doğru dönmeye başladı mı dünya
    kederleniyor ister istemez.
    güneşi dahi ağlatıyor işte
    birinin gidişi.
    şehvet ve ihtiras otursa kalbinin ortasına
    ne o gam gidiyor ne de şarkılar
    bir tutkal gibi sırtına yapışan
    muhteşem geçmiş uzatıyor yanaklarını
    göğsünü delerek açıyor gömleğinin düğmelerini ve
    işliyor seni yavaşça
    her giden ve her kalan aynı şeyi hissediyor ancak
    hepsi farklı hissediyor acıyı.
    hisler nasıl dile getiriliyorsa
    öyle hissedilmiyor aslında.
    insan, anlatamayacağı
    anlatmak için henüz bulunmamış kelimelere ihtiyaç duyuyor.
    işte bu yüzdendir ki
    acıdan delirenler
    konuşmaz.
    ···
  2. 2127.
    +1
    bütün turuncu melekleri
    perşembe gecelerenin ıslak ve muhattapsız
    güzellik palavralarının arasına alarak
    bacaklarının arasından bir yakut sarkıtan
    o güzel kadınlara aşık olarak
    gittiniz.
    sen bir de asa.
    kabuğuna çekilmiş paso acı
    yek bir vücudun yok ediliş hikayesi.
    pahalı pansiyon hikayelerine bir senaryo
    yazılmış gibi ve buna değişmiş bir
    nefessizlik öyküsü gibi yaşadınız.
    sen bir de asa.
    yokluğunuzun turuncusuna kanat çırpan
    siyah kanatlı beyaz güvercinlerin
    yarattığı kaosun ortasından haberiniz gelir.
    geceleri sel alıp zütürdü burada
    şimdiler de çaresizliğin neferi olan bir
    sokak çocuğu adınızı soruyor.
    panjurları yeşile boyanmış sokaklar da
    adınıza yazılan şiirler bir morfin gibi
    aşık kadınların sol yanından girip
    saçlarının arasında ki gül goncaları gibi uyanır.
    hiçbir kitapta olmayan yaşananların
    kalemi.
    açlığın, yokluğun ve ağır bitişin bir yazarı.
    sen bir de asa.
    güzel kadınların adına yazılmış şiirler
    okyanusta hiç görülmemiş bir çakıl taşı gibi
    başka semtlerin kaldırımlarında okunmayı bekliyor.
    ekmek güzelse eğer, şarap şiir gibi akıyorsa gırtlaktan
    kör düğüm çözülmeye yaklaşmışsa
    dört duvarın kurşunları geçmiyorsa artık
    ardımızda kalan cesetlerin hayatlarından
    işte,
    sebebi sizlersiniz.
    sen bir de asa.
    yaşamaya ne kadar değer verilirse
    o denli acı yaşanır.
    çünkü yaşam acılarımız arasından kaybolur gider.
    sigara içtiği için oğluna tokat atan
    kumarbaz bir baba gibiyse eğer tanrı
    o çocuklara sigara içmeyi öğütleyende sizlerdiniz.
    sen bir de asa.
    ···
  3. 2128.
    +1
    taktan bir sabahın gecesi daha. yine ortalıkta bir yerler de durmuş yaptığım yazım hatalarını ve intihar notunu düşünüyorum. aşkın bu denli yakarcasına kalbimin sokaklarından geçmesi, ellerimin boşluğu ve klagib kadının yokluğu canımı yakıyor. zaten tüm insanlığın bildiği gibi, kazıdılar beni. göz bebeklerimden, saç uçlarıma kadar. fabrikanın kapısında durmuş öylesine çalışma saatlerini düşününce gitmek istiyorum. öylesine korkunç bir şey ki.saatlerce çalışıyorum ve elime geçen varlıkları saymak dahi istemiyorum. belki bir kadın olsaydı ya da doğru kararlar verebilseydim. gerçek kadının peşinden koşsaydım yani, gerçekliğin peşinden koşsaydım böyle olmazdı belki de.anımsıyorum şimdi. evet,bende sevildim ve bana da aşık olan birisi çıktı.ne zaman hayata karşı gardımı alsam ve küfür etmeye başlasam kaderime bir an da aklıma o kadın geliyor ve küfürlerimi hayata değil, kendime yöneltiyorum. hayatın ederi bunlardan ibaret işte. kaçırdığımız sanşlar ve değerlendirdiğimiz şanslar. beni kirpiklerimin uçlarına kadar seven bir kadın üstelik sevmekle yetinmeyip bunu hissettirebilen bir kadın. yazmamı istediğin şey pişmanlıklarım mı ? öyle olsun. sigarayı bıraktığını söyleyip tüm paketi kıran ve bir kaç saat sonra sigarasını arayan bir adamın pişmanlığı ne kadar üst seviyede ise benim de pişmanlığım o derecede. belki de sözünü ettiğim kadın yanımda olsaydı,bu kadar taka sarmazdı her şey. yıllarını,beni düzeltmek adına harcayan, dudaklarını öptüğü ilk adam olma şerefini bana vermiş bir kadın. öylesine kutsal ve öylesine çekici ki şimdiler de.şimdi seni özlediğimi ve geriye dönebilmek istediğimi söylemeyi dahi düşünmüyorum. istiyorum bunu fakat sana söylemek, açık bir şekilde bunu yüzüne söyleyebilmek beni öldürebilir sanırım. kendine bensiz yeni ve inanılması güç güzellikte bir hayat kurduğunu biliyorum. öylesine anlardan birinde hayatına girme ihtimalimin, tanrının beni affetmesi kadar düşük bir ihtimal olduğunu biliyorum.-ve sanırım tanrının beni affetmesi demek, senin hayatına öylesine anlardan birinde girmek oluyor-şimdi düşünüyorum, yaptığım şeyleri ki,yaptığım şeyleri hepsi, yapmamam gereken şeyler.bu kadar yapılan arasında seninle bir gün yeniden sokaklar da dolaşıp, doğduğum ve büyüdüğüm sokakta seninle sevişme ihtimaline inanmak çılgınca bir hayalperestlik olurdu sanırım. şimdi sana dünyanın en güzel şiirlerini düzmek ve saatlerce gözlerinin içine bakarak sevdiğin şiirlerimi-varsa-okumak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. biliyorum,sen başka bir erkeğin hayatını güzelleştirme görevini üstlendin artık.ben ise, senin olağanüstü hayal mezarlığında gerçek bir ceset olarak uzanmış bir cesedim. bunu hak ettiğimi biliyorum. hayatında ölü bir hayal olarak kalmayı hak ettiğimi ve artık sana sarılmayı hak etmediğimi biliyorum.sen tanrının ulu görevlisi,sen bir erkeğin isteyebileceği en güzel hayal ve hayatsın. sana güzel şeyler söyleyip, canını yakmayı istemiyorum. seni beklemediğimi ve gelmeyeceğini iliklerime kadar bilmeni istiyorum.kim bilir, belki de sen o serseri pisliği sevmiştin.ben artık eski serseri pislik değilim. belki de,sadece bu yüzden olmaz. belki de sadece, kolunu tutup 'olmalı'demiyeceğim için olmayacak. artık seni uzaktan görmeyi dahi hak etmiyorum.'ne diyeceğimi bilemiyorum' diyerek başladığın binlerce cümle var bana karşı ve ben bunu dahi hak etmiyorum.ben artık o güleryüzlü adam dahi değilim.ben artık bir eroinmanım ve bu beni mutlu ediyor. ancak tanrı koca bir evreni eroin ile doldursaydı ve bana bir seçim hakkı verseydi. senin ellerine dokunmak mı yoksa eroin mi ? ellerine dokunmak benim eroinimdi.iyi geceler, yine.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 2129.
    +1
    bırak geçen gitsin
    gırtlağının arasından
    gecenin omuzlarından kısa saçlı
    ve babasından şikayet eden kızlar
    nasıl gelip geçiyorsa
    aynen öyle geçsin
    gırtlağından.
    sen gerçekçiliğin ciğerinden
    şarabın kalbinden uyan
    kan ve sönmüş bir cigaranın
    ağırlığında kallavi bir baba
    hasılatı sayan yaşlı ve tek dişli
    kavgalı bir anne kadar kutsaldı
    o an ki gülüşün
    ve sen de çekip gidiyordun
    ciğerlerimden geçen onca şey gibi
    kokusunu bile unuttuğun tövbe
    nasıl bir an da gelip yakıyorsa canını
    üç tekerlekli bigiblet bu varoşların
    taşlarından yuvarlanıyordu aynen
    ölüm meleğinin son nefesini verirken
    çektiği acılar ve tanrıya ihanet saydığı
    doğru sözleri aklından geçirdiği an gibi
    tanrının o an ki inanılmaz üstünlüğü gibi
    viran ve darma olan dünyanın
    hiç keşfedilmemiş bir noktasından
    çatısı dahi olmayan derme çatma bir kulübe de
    tam da kıyamet vaktin de yani
    gözlerinin için de aşk'ı görmeli ve
    tanrının
    krallarınız nerede ?
    diye sorduğu an da
    ellerini tutarak sana söylemek istediğim şeyler var
    geçmiyor işte
    satılık dünyanın gramlık şerefi kadar dahi
    bir his değil bu ancak
    uyumamı ve mezarına gelmemi engelliyor
    cinayet saatlerinde
    polisler sigaralarını yakıp
    telsizler de okunan anansoları dinlerken
    bellerinde duran bir ufak silaha güvenerek
    'gibtiğimin çakalları'
    diyerek dudaklarından dökülen haklı katiller
    hepsi anlamsız şiirler gibi ve
    unutmak için bohem bir meyhanenin
    gönülü pansuman eden plakları
    nasıl cızırtılı çalıyorsa
    işte aynen öyle çalıyorlar zenginlerin kapılarını
    zenginler altın sarısı sularının
    mutlu ve açıkta duran gerçekleri
    varla yok arasında mekik dokuyan incecik bir yaşamı
    gırtlağına çökerek yok ediyor ve kan akıtıyor bir çoğu
    çarşafın temizliğine ya da
    sıcak suyun önemine
    pek bir anlam veremez aç insan
    altından yenilen yemeklere de bir
    anlam yükleyemez onlar
    onlar ki
    yerin yedi dip altından çıkıp gelen
    otların dumanına bir mutluluk bağlar ve
    onun güzel olduğuna
    bir kurşun gibi geçmeyeceğine inanırlar
    viran olmuş kentin yanlarından çıkıp
    bir gece ansızın gelenler
    onlar ki
    çok nadir gelirler ancak
    geldiklerinde avradı yamuk dünya bir toz pembe olur ki
    avradını peşkeş çekenler dahi ekmek davası der
    bir gecekondu da edilen
    yeminlerin ertesi gün unutulacağı gibi
    çayın demi oturmadığı için kızgın olanlar
    bir kalemi dahi olmadığı için doktor olamayanlar
    paçoz adımların sahici lugan ayakkabıları
    beşe on veren güzel atların ardından
    elinde simit
    yanında saplaması ile çığlık atanlar
    polis sireni için erketeye yatan tüysüzler
    ve gökte uçan kuşa dahi ayrılık istemeyen
    tertemiz kalpli harbi adamlar
    onlar uyanıp gecenin kalbine doğru abandığında
    bizler de fazladan ortalık olmuşlar gibi
    duracağı yanlarında ve işte o gün çocuklar
    ortalıkta hiç polis olmayacak !
    Tümünü Göster
    ···
  5. 2130.
    +1
    binlerce ahlaksız serserinin buluşma noktası olan
    lanet bir serserinin bedeni olarak
    dünyaya söylemek istediğim şeyler var
    inançlarınızı ve kutsallıklarınızı ellerinizde tutun ve
    karşıma geçin
    bir huurnun çatallaşmış sesi kadar
    ağır kutsaliyetin lugatını uyandıran başka bir esrar sesi gibi
    tanrıların evlatlarını bir boşluğa bırakan
    garsonların ve temizlikçilerin penisi kadar
    bir bardak suyu ekgibsiz olarak avuç gibi okyanusları dolduran
    arzuladığı kadın ile asla sevişemeyen en asil pisliklerin
    en iğrenç duyguları kadar
    yarı şair yarı şiir bir adamın parkasından düşen yağmur tanelerini yakalayan
    asvaltın karanlık renklerinde sonsuzluğun omuzlarına yüklenen meleklerin sesleri kadar
    ağır dumanı ve kokuyu duygularının her kıvrımına kadar çekip
    yere hayat tüküren lanet huur çocuklarının sesi kadar
    bir çocuk cesedinin acı vermesi kadar
    bir kurşunun milyarlarca insanı aynı an da tüm hayallerini birden vurması kadar
    kinlenmiş bir kardeşin nefret ettiği her şeye yumruğunu sıkıp
    burnundan gelen kanı umursamadan ettiği küfürleri ve dudaklarından çıkan
    kahkahaları tanrıya sunması kadar
    kadının göğüslerinde uyuma şerefine erişmiş erkeklerin onurları kadar
    bir kadının erken kalkma sebebi olan çocukların masum ve güzel şımarıkları kadar
    dünyanın en güzel istilasını kalbin sol ve umarsız sokaklarına girmesi kadar
    giden gemilerin ardından bakan ve ellerini ceplerinde sıkan yaşlı şairlerin
    içlerine ve denizlerine akıttığı yüklü gözyaşını hak eden yolcular kadar
    eski plakları parmaklarınına arasında çevirip ölü sanatçıların şarkılarını yaşatan
    bütün iyi insanların sabah kahvaltısı kadar asil bir kadın.
    evet lanet olası huur çocukları
    bir erkeği bu hale getiren bir kadın
    bir erkeği şair yapan bir kadın.
    ···
  6. 2131.
    +1
    beni üzen parasızlık değil de
    sana bir basma etek dahi alamamak.
    hani bilirsin ;
    mavidir gökyüzü,sen gibi
    ne farklı ve ne kadar güzel olduğunu
    garip saçlarının arkasından görüyorum bu sefer.
    utanarak ve sıkılarak dudaklarımı ısırmamın arkasında korku
    ızdırap şehveti var.
    hiç böyle hayal etmemiştim hayatımı
    seni görmek istemeyeceğim anların geleceğini
    düşünmemiştim.
    beni kirli kıyafetlerimin içinde çalışırken görmeni istemiyorum
    içerilerinde bir yerlerde bana karşı nefret
    dahi olmayacağı aklıma gelmemişti.
    yanından geçtiğin sıradan bir adam olacağım
    sonra yüzüne dahi bakmayacağın bir adam.
    nasıl bir sıkıntı ve yokluğun ufak küf kokusu
    salıyor aslında bu duygular
    sanki kalbimin ambarlarında bir yangın ve
    arka sokaklarında ufak çaplı eylemler var
    gitme, buralarda ol diyebilmek yerine
    gitmek istiyorsan sana dur demek gelmiyor içimden
    diyeceğim, diyebileceğim aklıma gelmiyordu
    bizde insanız işte
    oturuyoruz burada sana şiir yazıyoruz
    insanlığımız da kalmıyor esasında
    sek bir aşk şeklini almış vücudumuz
    seninle konuşmak istemiyorum, gitmek istiyorum
    diyebileceğin aklıma geliyordu fakat
    sana tokat atabileceğimden korkman
    canını yakabileceğimden korkman
    beni öylesine şaşırttı ki
    hiç böylesine damarlarımdan akmamıştı kan
    bir hınçla da olsa koluna dokunabilmek
    karşımda öylesine oturuyorken
    yüzüne parmaklarımla hücum edememek
    çaresizliğini yaşadım ben.
    manası kalmıyor yani gittiysen
    gözlerimin içine bakışların değişmişse
    -ki değişmişti-
    seviyorum diye hayıkıramadıktan yüzüne sonra
    ne manası vardı ki bir kadının
    omuzlarımın arasından geçmesi
    gitmeseydin,ben kovulsaydım
    sen yanımda bir asır otursaydın, ölümsüz olsaydık
    ben yalnızca o an istedim
    ölümsüz olmayı.
    ···
  7. 2132.
    +1
    beni ortadan bölen her ne varsa
    sizleri de o bölüyor işte.

    ne kadar gam ve keder var değil mi ?
    şu kocaman gökyüzü bile keder sanki.
    ya da şöyle mi oluyor
    acı çeken insan, çevresinde dolaşan her şeyi
    acı olarak mı algılıyor ?

    ... fakat anlatması zordur
    onca şeyi yaşayabilmek ancak
    kattiyen anlatamamak.
    dünyanın en güzel şiirinde dahi görememek.
    öyle ki
    haziran bile anlatamıyor bu hazin sonu.

    hiç düşünme ! vur beni.sol yanımdan.
    sakın tereddüt etme ! ne var ki yaşayacak ?
    ah, şu hayatın sağı solu belli olmuyor.
    sen umursama onu ! tam solumdan vur beni.
    altı yıl önce yaptığın gibi. seni gördüğüm ilk an,
    seni gördüğüm ilk an nasıl vurduysan beni solumdan
    acıma ! yine öyle vur beni.

    korkma lütfen. korkacak bir nefesimiz var
    bir de bir cigara yakamayacak nefesimiz.
    şu gecekonduların arasında yalan yok
    bıçağını gülümsemenin keskin susuzluğundan
    çek şimdi sakin kahkahanı, hayatın gözlerine vur.

    istasyon ağırlığında bol çeliğin kimsesizliği gibi
    o zaman öyle kokmak gerekiyordu. bizler de yaşam kokardık.
    sokağın başında ayakta duranlar vardı bir de
    gülünecek ne varsa ona gülenler.
    bunlar benim duygularım.ben buradan hissediyorum da seni
    sen kalbimden duymuyorsun hezeyanı.

    şimdiler de hadsafhada insansızlık ve nefer.
    sokaklarını gezindiğimiz şehir de yaralı.
    parkalarından kan akanlar da yaşıyor
    ellerinden güzel yaralar satanlar da.
    en çok o güzel çocuklara yazık oluyor
    çocuklar hep ağlıyor.
    bir kadına kıyılmasın bir de çocuğa.
    ···
  8. 2133.
    +1
    ben dahi kendi iç sesimle konuşurken
    yani biizat beynimle tartışırken
    sıkılıyor ve bıkkınlık yaşıyorum
    ben dahi kendime tahammül edemiyorken
    insanların benden uzak durmasına şaşırmamak gerekiyor
    zira çıldırmanın eşiğinde olmalıydım böylelikle tescilleniyor
    atlar benim için koşmuyordu ve ben
    sürekli kaybediyordum. paramı.
    yine elimde kuponlarla çıkıp sokağa düştüm
    aklımın ücrasında bir sigara yakıp
    neden ? diyen haykırıyordum
    güneş saçlarımın karanlığını yakıyor
    tenimde coşkun ırmaklar akıyordu
    konuşmamayı ve bağırmamayı tercih ettim
    bağırsaydım, konuşsaydım
    şikayet edip köşeme çekilecek ve
    tekrardan intihar notları yazmaya yeltenecektim
    evimin olduğu sokağın başına gelip durdum
    adımlarım beni öylesine eve zütürmemeliydi
    eve gidip ne yapılabilirdi ki ?
    yeni bir kupon, yeni bir umut ve nasıl kaybedeceğim acaba
    sorusu mıhlanacaktı aklıma
    böyle olmaması için her şey yapılabilirdi lugatımda.

    ./.

    elbette seni düşünmediğim zamanlar oluyor
    o zamanlar da ölmeyi düşünüyorum
    seni düşünmek varsa eğer şakaklarımda
    bütün bir dünya sarılıp birbirine
    şiir okuyordu.
    içerimde biriktirdiğim aynalar yıkık dökük
    şimdi parçalanmış benliğime bakıyorum
    onu, şeref ve haysiyet dağıtılıyor bir yerlerde
    ben oldukça uzağım oraya
    aşk'a ise bir adımım var sanki
    gitme dedim evet doğru
    defol git diye haykırdım yüzünün ortasına
    yarım bir insan olmuştum artık
    ne benden hayır gelir bir başkasına
    ne de senden sonra birisinin iyiliği dokunur bana
    bir gün, belki de en mutlu günümde bir varlık gelecek
    beni zütürmek için geldiğinde
    elimde kalan palavralardan sıkacağım
    nefesimin kesildiği gün yalan söyleyeceğim
    tam da nefesim kesilirken, kalbim artık durmanın eşiğindeyken haykıracağım ;
    ölümsüzüm !

    ./.

    şimdi burada oturmuş konuşuyoruz değil mi ?

    evet, yapıyoruz bunu. fakat bu,neyi değiştirir ?

    sana olan aşkımın yerin dibine girmesi demek bu

    hadi iki yıl öncesine dönelim. beni terk edip, öylesine gittiğin, ardına dahi bakmadan başka kadınlara gittiğin, yarı yolda, darmadağın ettiğin yıla gidelim.

    fakat bu pişmanlık. biraz da olsa düzeltmez mi olanları ? acıyan ve kedere boğulan canımızı biraz da olsa düzlüğe çıkarmaz mı ?

    artık hiçbir tak düzlüğe çıkmaz. buraya seni görmeye veya seninle konuşmaya gelmiyorum. hayatımda artık hiçbir önemim veya bir anlamında yok. nefret çok güçlü bir duygudur, bilirsin.işte senden nefret dahi etmiyorum ben.sen yalnızca yanından geçtiğim öylesine bir insansın.sen yoksun benim için yalnızca sıradan bir insansın.

    beni anlamanı veya bana acımanı istemiyorum. zaten ne anlarsın ne de ben anlatabilirim sana karşı olan hislerimi.ben,hem senin yanında olmak için, sana sarılmak için, seni görmek için çıldırıyorum hem de seni görünce canımın yanmasına dayanamıyor ve senden kaçmak istiyorum.bir daha seni görmek istemiyorum. lütfen,biraz da olsa anla beni. elimde olsa kaçarım fakat buraya bağlıyım, biliyorsun.

    bak.ben seni gördüğümde, görmüyorum.anlıyor musun ? sende böyle yap.ben artık seni tanımıyorum bile, umursamıyorum.inan bunları senden nefret ettiğim için, bana yaptığın onca karaktersizlik ve iğrençlik yüzünden söylemiyorum.ben yalnızca bu masadan kalkıp gitmek istiyorum. ayrıca buraya tekrar gelebilirim.bir erkek arkadaşım var biliyor musun ? buraya gelip yemek yiyoruz. sırf sen buradasın diye başka bir yere yürümek zorunda mıyım ?
    ''ne yazık. bana 'sevgilim' diyordun,ona 'erkek arkadaşım' diyorsun. oradan bakınca fazla ruhsuz ve iğrenç bir adam olarak göründüğümü biliyorum. fakat sen benim.
    sen benim annemdim.ben ne tak yaparsam, hata yapsam beni koşulsuz olarak seven kadındım. biliyorum,bu bile beni iğrenç bir adam yapar fakat temiz bir duygu bu.ben sana sarılınca yüzünü görmeye çalışırdım.sen öylesine içten sarılırdın ki bana mutluluktan gözlerini kapatırdın. işte ben bunu severdim.ve biliyordum,bir gün böyle olacağını. hiç bir kadının senin gibi sarılmayacağına öylesine emindim ki kendime şöyle dedim ;

    bu kadın seni seviyor. peki sen ona karşı ne hissediyorsun ? merhametten fazlası yok ona karşı. belki bir gün ona aşık olacaksın ve o artık sana aşık olmayacak. öyleyse son bir kez bırak onu. uçabildiğince uçsun.onu seven bir erkek bulsun. senin gibi bir adamla vakit kaybetmesin. ellerini bırak, gitsin gidebildiğince.

    bu olanların bir manası yok. seni sevmediğimi biliyorsun artık. buna seviniyorum en azından.bu afilli yalanlarına inanmayı iki yıl önce bıraktım ben. şimdi gidiyorum. kendine iyi bak falan demek gelmiyor içimden.bir daha seninle görüşmekte istemiyorum. ayrıca,kilo almışsın.

    yüzüme baktığını bilmek, benim için saadetin saf hali demek.''
    Tümünü Göster
    ···
  9. 2134.
    +4
    ben burada duracağım, seni izleyeceğim.
    sen yine öyle bir gideceksin ki,kent arkadan gelecek.
    oralar da izleyeceksin geceleri,ben güleceğim, sensiz.
    kimsesizim belki de,borç, madeni paralar, alkol.
    yalnızlık, benim bedensiz halim gibi bir şey.
    öylesine öleceksin ki,gözümde öleceksin sen.
    seni öldürmemi engelleyenleri öldüreceğim önce,
    tanrılar ölecek, çocukluğum ölecek, aşkım,kalbim ölecek.
    sokaklar da dolaşacağım, içeceğim yine, seni seveceğim.
    sen yine bilmeyeceksin,sen yine mutlusun,sen yine çizeceksin.
    şimdi sarhoş bir şekilde burada durmak,sen orada.
    bunu da biliyorum, başkasını seviyorsun, başkasını.
    ve bunu da biliyorum, geceler ızdırap demek sadece.
    ve bunu da yaşıyorum, sensizliğin en dibi demek bu.
    saatlerce konuşsam, saatlerce dinlesen, saatlerce sevsem seni.
    kuşlar kalkıyor panolarımızdan, kuşlar ölüyor cennetimizde.
    şimdi ben yine güçlü olacağım, güçlüyüm diyeceğim. fakat,
    ciğerlerimde öldüreceğim sensizliği. sigaralar yanacak,
    eski meyhaneler, ermeniler söylecek,bir meyhaneci bilecek öldüğümü
    sen bilmeyecek kadar meşgul olacaksın.
    arkalarımızdan gelen hızır paşalar, polisler,
    hepsi pişman olacak seni bana vermeyenler dahil.
    ben burada duracağım, kavga edeceğim yine.
    neyler çalacak, piyanolar çalacak, kitaplar vuracak başıma,
    şiirler uyanacak, gecelerim dolacak belki,bei vakitli öleceğim.
    miğdemde uçuşan ölüm nakaratları, seni sevecek, bende seveceğim.
    senden başkasına dokunmak sevgilim, kendime cezamdır artık.
    senden başkasına seviyorum demek, ahmaklığımdır.
    biliyorsun, beni en iyi sen biliyorsun.
    sen benim evim, eşim,kadınımım, gecem,ekmeğim, şarabım,şiirim, gölgem,en güzelim,en uzağım,en uzunum,sen benim ölüme olan borcum.
    beni affetmek için tanrınıngönderdiği en büyük diyet.
    sen benim en büyük fırsatım, kaybettiğim tek rulet.
    bir seni sevdim,bir de gecenin yarısında kalkmayan vapuları.
    bir seni gördüm,bir de ölümü. ellerimde ki yaraların en büyük mesaisi.
    şimdi ben burada duracağım, seni unutmak için bin türlü okuyacağım.
    sen ne bileceksin,ne de güleceksin.ben burada öleceğim,bu küçük oda da
    seni sevmemek için kendimle, gecelerimle cebelleşeceğim, kendimi vuracağım,
    kuşlarımı yok edeceğim, kalbimi ezeceğim fakat sen orada olacaksın.
    sen başkasının ellerinde, başkasının neşesindesin. biliyorum,çokluk olacak bu,
    tekrar sana dokunmayı düşleyeceğim neredeyse. utanıyorum fakat,
    yine seviyorum seni, özlüyorum,dokunmak istiyorum.
    çok fazla oluyorum biliyorum, seninle şarap içmek, seni tekrar sevmek,bir cam kenarında gözlerine dokunmak tekrardan.
    tekrardan seninle gökyüzüne bakmayı, gittiğin yolları izlemeyi, gidemediğimiz sahilleri görmeyi isteyeceğim.
    şimdi sen başkasının hayatını yeşillendiriyor, turunculandırıyorsun.biliyorum, çekiniyorsun,
    benden, beni görmekten iğreniyorsun.
    haklısın. tüm evren, tüm insanlık sanki iğreniyor benden.ne kadar güzellik varsa uzak şimdi.
    ne kadar iyilik varsa ellerinde yok oluyor,ben orada duruyorum seni izliyorum.
    sen yine başkalardasın,be uzun yazıyorum, yaşıyorum ve dinliyorum evreni.
    bir intihar notu düşün ki,cellatına aşık.
    bir şeytan düşün ki,tanrının evladı.
    ben böyleyim işte,ben sana dokunmayı ibadet edinir.
    ben sigarayı evrenimde yakarım.
    evrenim senin sokağın, senin gözlerin ardıdır.
    seni nasıl sevdiğim, nasıl özlediğimi, nasıl aruzuladığımı bilsen,
    ağlarsın. şimdi başkasına geceler tüzüyorsun.
    sana uyanır uyanmaz bir sigara yaksam.
    öksürsen sen yatağımda, benimsin diyebilsem.
    tekrardan beninsin diyebilsem koca bir sahile.
    haykırsam tüm insanlığa, düşmanlarıma,babama.
    şimdi ellerini tuttuğumu düşüneceğim,bir intihar notu bu.
    şimdi fark eder mi,kimlerin ellerini tuttuğumuz.
    gitme vakti geliyorsa, yaklaşıyorsa dudakların,
    tanrı ellerini uzatıyorum sefaya, gitme vakti geliyordur.
    yalnızlık, sigarayı dahi paylaşma isteği uyandırıyor.
    sen benim intihar notum olacaksın,sen benim intiharım olacaksın.
    orada duracağım tek başıma, nelerden vazgeçmem gerektiğini,
    neleri tekrar yapmam gerektiğini söyleyeceğim.
    bedenim bu kadarına katlanabilir mi,inan ki bilmiyorum.
    tüm ciddiyetin, ırkımın,politkanın yer yüzünde ki tüm aşkın:
    canı cehnneme !
    beni sana getireceğini bilsem, beni tekrar saracağını, ellerimi tutuacağınıi bilsem
    yakarım tüm şaraplarımı, senin geri geri geleceğini bilsem,
    tüm benliği ortaya koyar, evrene kafa tutarım..
    ellerimi tuttuğun her gün için, sevmedğim,iğrendiğim, beni bu hale getiren tanrıya şükürler olsun.,
    seni ne denli aruzuladığımı,ne denli tabuladığımı, ellerine ne denli tapındığımı bir bilsen, ağlarsın.
    şimdi burada duracağımi, yatapımda ağlayacağım.
    yine ölüme, yine ellerine, yine sesine, yine saçlarına ezberler yazacağım.
    hak ediyorsun her şeyin en güzelini,her şeyin en mutlusunu.
    ben, herşeyin en sıradanıyım.ben sana göre fazla kötüydüm.
    seni seviyorum, seni seveceğim.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 2135.
    0
    Niye bıraktın lan?
    ···
  11. 2136.
    +1
    1 yıl önceki rezervasyona iştirak ediyorum..
    ···
  12. 2137.
    0
    demin bubaşlığa 18.06.2014 19:12 da girdiğim bi entry şukulandı

    bi ara okumayı denemiştim üşendim bıraktım bayağ yazmışsın amk okumak şart oldu artık alıyorum takibe nöbette okurum
    ···