1. 2076.
    +1
    birileri deneyip yeniliyordu,
    bazıları yenilip, deniyordu.bir de ben vardım,
    olduk olmadık zamanlar da yenilen.
    öylesine etrafta duruken küfür yiyen.
    ellerime, yumruğuma sıkıştırıp geceyi ve adaleti
    yüzlerine vurmak istedim.
    anlayışsız patronlarım ve bana bir bira daha vermeyen tanrı
    hepinizi seviyorum.
    orada öylece durup bana küfür edenleri de seviyorum.
    siz nasıl istiyorsanız, öyle olsun.
    ben işe yaramaz bir serseriyim. kabul ettim,
    siz de kabul edin ki insan, inandığında değil
    kendine inanıldığında güçlü hisseder kendisini.
    ve şimdi yaşamak
    avcılar sahilinden, güneşin batışına kadar.
    güneşin batışından küfürleri ağdalı biraya katmak.
    varsın evren solumuzdan, kadınlar kalbimizden
    çıkıp yollara düşsünler.
    verilen sözler uyansın gitsin, varsın
    evinin perdeleri kapansın,
    varsın, evet sen de varsın.
    bir gece uyanıp seni başkasıyla öpmek.
    şimdi çatı katında hayalleri aşşağıya bırakmak
    şimdi bir mektubu beklemek sadece,
    senin başkasının dudaklarını öptüğünü düşlemek.
    ölümün kendisi, bizzat kendisi,bir serüven.
    bir merak gibi olan ölümün peşinden sürüklenip,
    gerçek yaşama sürüklenmektir, ölüm.
    ···
  2. 2077.
    +1
    bir yerler de yaşıyor nefes alıyor ve
    sevişiyordun
    mutlu huzurlu ve ölümsüzdün sanki
    ben yoktum hiç olmadım zaten
    kollarında nefretin en asil geceleri
    nefesinde yokluğun bıraktığı tat
    birer ölüm bahçesi ve en güzel şiirler
    etmez ve edemiyordu
    ne lanet olası ölüm ne de lanet olası sigara
    hiç biri senin verdiğin acıyı vermiyor
    beni tatmin etmiyor ve acıtmıyordu
    seni beklemenin verdiği inancın yarısını verseydi
    tanrı
    tapınır ve istediğini yapardım
    ···
  3. 2078.
    +1
    taktan bir sabahın gecesi daha. yine ortalıkta bir yerler de durmuş yaptığım yazım hatalarını ve intihar notunu düşünüyorum. aşkın bu denli yakarcasına kalbimin sokaklarından geçmesi, ellerimin boşluğu ve klagib kadının yokluğu canımı yakıyor. zaten tüm insanlığın bildiği gibi, kazıdılar beni. göz bebeklerimden, saç uçlarıma kadar. fabrikanın kapısında durmuş öylesine çalışma saatlerini düşününce gitmek istiyorum. öylesine korkunç bir şey ki.saatlerce çalışıyorum ve elime geçen varlıkları saymak dahi istemiyorum. belki bir kadın olsaydı ya da doğru kararlar verebilseydim. gerçek kadının peşinden koşsaydım yani, gerçekliğin peşinden koşsaydım böyle olmazdı belki de.anımsıyorum şimdi. evet,bende sevildim ve bana da aşık olan birisi çıktı.ne zaman hayata karşı gardımı alsam ve küfür etmeye başlasam kaderime bir an da aklıma o kadın geliyor ve küfürlerimi hayata değil, kendime yöneltiyorum. hayatın ederi bunlardan ibaret işte. kaçırdığımız sanşlar ve değerlendirdiğimiz şanslar. beni kirpiklerimin uçlarına kadar seven bir kadın üstelik sevmekle yetinmeyip bunu hissettirebilen bir kadın. yazmamı istediğin şey pişmanlıklarım mı ? öyle olsun. sigarayı bıraktığını söyleyip tüm paketi kıran ve bir kaç saat sonra sigarasını arayan bir adamın pişmanlığı ne kadar üst seviyede ise benim de pişmanlığım o derecede. belki de sözünü ettiğim kadın yanımda olsaydı,bu kadar taka sarmazdı her şey. yıllarını,beni düzeltmek adına harcayan, dudaklarını öptüğü ilk adam olma şerefini bana vermiş bir kadın. öylesine kutsal ve öylesine çekici ki şimdiler de.şimdi seni özlediğimi ve geriye dönebilmek istediğimi söylemeyi dahi düşünmüyorum. istiyorum bunu fakat sana söylemek, açık bir şekilde bunu yüzüne söyleyebilmek beni öldürebilir sanırım. kendine bensiz yeni ve inanılması güç güzellikte bir hayat kurduğunu biliyorum. öylesine anlardan birinde hayatına girme ihtimalimin, tanrının beni affetmesi kadar düşük bir ihtimal olduğunu biliyorum.-ve sanırım tanrının beni affetmesi demek, senin hayatına öylesine anlardan birinde girmek oluyor-şimdi düşünüyorum, yaptığım şeyleri ki,yaptığım şeyleri hepsi, yapmamam gereken şeyler.bu kadar yapılan arasında seninle bir gün yeniden sokaklar da dolaşıp, doğduğum ve büyüdüğüm sokakta seninle sevişme ihtimaline inanmak çılgınca bir hayalperestlik olurdu sanırım. şimdi sana dünyanın en güzel şiirlerini düzmek ve saatlerce gözlerinin içine bakarak sevdiğin şiirlerimi-varsa-okumak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. biliyorum,sen başka bir erkeğin hayatını güzelleştirme görevini üstlendin artık.ben ise, senin olağanüstü hayal mezarlığında gerçek bir ceset olarak uzanmış bir cesedim. bunu hak ettiğimi biliyorum. hayatında ölü bir hayal olarak kalmayı hak ettiğimi ve artık sana sarılmayı hak etmediğimi biliyorum.sen tanrının ulu görevlisi,sen bir erkeğin isteyebileceği en güzel hayal ve hayatsın. sana güzel şeyler söyleyip, canını yakmayı istemiyorum. seni beklemediğimi ve gelmeyeceğini iliklerime kadar bilmeni istiyorum.kim bilir, belki de sen o serseri pisliği sevmiştin.ben artık eski serseri pislik değilim. belki de,sadece bu yüzden olmaz. belki de sadece, kolunu tutup 'olmalı'demiyeceğim için olmayacak. artık seni uzaktan görmeyi dahi hak etmiyorum.'ne diyeceğimi bilemiyorum' diyerek başladığın binlerce cümle var bana karşı ve ben bunu dahi hak etmiyorum.ben artık o güleryüzlü adam dahi değilim.ben artık bir eroinmanım ve bu beni mutlu ediyor. ancak tanrı koca bir evreni eroin ile doldursaydı ve bana bir seçim hakkı verseydi. senin ellerine dokunmak mı yoksa eroin mi ? ellerine dokunmak benim eroinimdi.iyi geceler, yine.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 2079.
    +1
    çıplak dolaş evin odalarında,
    sütyeninle uyu geceleri,
    evimde sen ol,her yerinde,
    uyanalım ve sevişelim.
    senin kutsaliyetin yok
    tanrı da dahi.
    ellerin çırılçıplak, yürüyor işte omuzlarımda,
    öylesine bir sevişelim ki,
    perdeler dahi orgazm olsun.
    sigaralar ve kadehler dolaşsın tırnaklarımızda,
    usturalasın bedenim, bedenimi.
    bir ustaymışcasına konuşalım ve dans edelim
    gecenin penisinde.
    oysa ki her ölüm kadar
    sende çekici ve öldürücüsün.
    şimdi senin göğüslerine dokunabilmek,
    yıllık bir viskiyi boynuna dolayan tanrıya dokunmak gibi.
    vajinanın üzerinde bir gece festivali,
    tüm huurların orgazm çığlıymışcasına.
    şimdi seni sevip yetmezmiş gibi bir de seni öpebilmek
    aklımı kaçırmak üzereyim.
    yeni değil bu yaşananlar
    yaşayamayan milyarlarca insan adına yaşayalım.
    ···
  5. 2080.
    +1
    en son ne zaman sevişmiştim diye düşünmüştü frank. yataktaydı ve ellerini ensesinde birleştirmiş tavanı izliyordu. sarı ve uzun saçları ellerinin arasına dolaşmıştı. tüm erkekliği ve tutkulu arzuları damarlarında dolaşıyor,onu adeta günaha sürüklüyordu. frank doğrulup, yatağının yanında duran birasını eline aldı ve '74 dolar ve birkaç çeyrek'üzerindekileri değiştirmek için dolaba doğru yöneldi fakat önce duş almalıyım diye düşündü. banyoya doğru adımlarını ilerletti. içeri girip üstündekileri çıkardı ve çıplak vücudu ile karşısında duran kendisini gördü aynada.ne kadar kutsaldı. sanki göğüsünün üzerinde diz çöküp savaşmaya yemin etmişti her bir kıl. sağ elini göbeğine zütürüp ;
    lanet olası. eğer bir aile kuramıyorsan bu senin yüzünden dedi ve suyu açtı. frank yanılıyordu.bir aile kuramamasının nedeni göbeği değil, bizzat ruhunun kendisi idi. frank,liseye gitmesi gereken yaşlar da eroin kullanıyor ve hırsızlık yapıyordu. sonrasından uyuşturucudan uzaklaşıp alkole yöneldi. hayatı,eski moteller de ve sokaklar da geçen bir serseriydi frank herkese göre.27 yaşındaydı ve yılbaşında alkol içmekten ayakta duramayan kadınlarla yarı baygın bir şekilde gibişmekten ileriye gidememişti. frank duşunu alıp banyodan çıktı. yatağın üzerinde hazır bir şekilde duran pantolonu giydi. kırmızı gömleğini giyip, çok nadir kullandığı ucuz parfümü sıkıp evden çıktı. elleri cebinde yürürken cebinden parasını çıkardı ve bu paranın ciks yapmaya hatta kadın yeterince ucuz olursa birkaç bira almaya bile yeteceğini fark etti. evinden birkaç sokak güney de olan bar aklına geldi. orada sürekli huurlar oluyordu, bugün de vardır diye geçirdi içinden frank. artık gideceği yer belliydi.bar'ın girişine gelince ellerini saçlarının arasına attı ve derin bir nefes alıp içeriye girdi. içerisi sigara ve esrar dumaydı. etrafta kusan insanlar ve bira içip politika konuşan evsiz insanlarla karşılaştı. etrafa iyice bakıyor, dişine göre bir fahişe arıyordu. ucuz yollu olması ve bir vajinasının olması yeterliydi.o sırada bar taburesine geçmiş ve bir bira istemişti.bir yandan birasını içiyor bir yandan ise etrafa bakıyor kadınları izliyordu. hiçbirisi gerçek bir huurya benzemiyordu. birasını çtikten sonra tuvalete gitmek için ayağa kalktı. tuvalete doğru yürüken bir sigara yakıp hayal kırıklığını yansıttı adeta ortama. işerken ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. hayatı boykot ediyordu frank. sırf bu yüzden tuvaletten çıkarken ellerini yıkamamıştı. yerine doğru yaklaşırken onu gördü. marla.frank gibi basit bir adam için fazlasıyla karışık bir huur. elbette frank bunun farkında değildi ve ona doğru yürüyordu. gitti ve marlanın
    bir fiyatın var mı yoksa sende bir balo hanımefendisi misin ? diye sordu. marlanın yüzünde ne nefret,ne öfke ne de şaşkın bir ifade vardı. marla,frank'in uzattığı sigarayı aldı,bir duman çekip ;
    50 dolar, dedi.frank için daha iyi bir gece olamazdı. frank gülümsedi ve ;
    bir bira içip öyle gidelim,ne dersin ? dedi. marla,umursamaz bir şekilde kafasını sola yatırıp onayladı. konuşmaya başladılar. marla,dışarıdan bakıldığında umursamaz, sessiz ve sakin bir kadına benziyordu. kısa boylu, esmer ve kısa saçlıydı. gözleri iri ve siyahtı. yanakları öylesine pembeydi ki ademin yediği lanetli elma onlardı diye düşünüyordu frank.
    frank:senin hikayen nedir ?
    marla:sanırım huur olmak ve klagib bir huur olmak.bir hikayem yok. parasızım ve açlıktan ölmemek adına bu işi yapıyorum.
    oldukça düz bir yaşam dedi frank. marla kızgın bir ifade ile gidelim diyince hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve evinin yakın olduğunu bu taktan barın tuvaletinde sevişmelerine mecbur olmadıklarını söyledi. bardan çıkıp eve doğru yürümeye başladıklarında marla yapmaması gereken bir hata yaptı ve
    elimi tutar mısın frank dedi. frank,şaşırmıştı. böyle bir şeye ne gerek vardı ki ? ayrıca bir huurnun, müşterisi ile sevgili gibi dolaştığına hiç şahit olmamıştı frank.bu teklifi kabul ederse ne kaybedeceğini düşündü ve içinden ;
    kaybedecek neyin var ki ? ayrıca senden hoşlanmış olabilir.tut elini ve eve kadar yürüyün, seni etkilemez bile. dedi kendine frank. marlanın sağ elini tutup gülümsedi. hayatı boyunca hissetmediği şeyler hissediyordu. kendince adını koymuştu bile bunun 'şefkat'.frank, hayatı boyunca içininde bir şeylerin böylece kıpırdadığını hissetmemişti. çok nadir okuduğu dostoyevski, fazlasıyla çektiği eroin ve nadiren yaptığı ciks bile ona böyle hissettirmemişti. yüzünde garip bir gülümse eşliğinde iki sokağı geçti. marla,neden böyle bir şey yaptığını hala anlayamıyordu fakat oldukça huzurluydu. yattığı hiç bir erkek ona böyle hissettirememişti. frank öylesine yavaş yürüyordu ki,adımları öylesine yavaştı ki iki sokağı dakikalar da bitiremediler. binanın girişine geldiklerinde frank yavaş bir şekilde basamakları tırmandı ve anahtarı ile binanın giriş kapısını açtı. marla hemen arkasından içeriye girip frank'in elini kavradı. frank,hala şaşkın ve mutlu idi.el ele binanın basamaklarını tırmandılar. ikinci kata yani frank'in dairesine geldiklerinde marla istemeyerekte olsa frank'in elini bıraktı. dairenin kapısını açtı frank ve içeriye girdiler. ikiside ayakkabılarını çıkarma zahmetinde bulunmadı. marla içeriye girer girmez üzerinde ki siyah ceketi çıkardı ve kapıyı sert bir şekilde kapattı. frank'in dudaklarına ölümüne yapışıp dakikalarca öptü.bir an durup ;
    yatağın nerede frank ? diye sordu. frank,cevap dahi veremeden ellerini kavradı ve sert bir şekilde onu yatak odasına zütürdü. marla,frank'i yatağa fırlatıp üzerinde ki beyaz giysiyi çıkarıp bir kenara bıraktı. içinde ki mavi sütyeni gecenin eski caddeleri gibi parlıyor ve frank'in bütün erkeklik duygularının penisinde birikmesine neden oluyordu. frank,pantolonunun düğmelerini açmak için davrandı ancak marla ona engel oldu. gözleri ile konuşuyorlardı artık. frank,marlanın göğüslerine baktıkça çılgına dönüyor bir yandan ise bu güzel oyunun hiç bitmemesi için inanmadığı tanrıya dualar ediyordu. marla yavaş hareketler ile frank'in pantolonunu sonra da gömleğini çıkardı. frank,artık çıplak bir şekilde mutluluğa varmayı bekliyordu. soyunma sırayı marlaya gelince en iyi yaptığı şeyi yaptı ve bir çırpıda eteği söküp çıkardı bedeninden.iç çamaşırı yoktu. yatakta öylesine uzanmış olan frank'in penisine doğru bir hamle yaptı ve bir an da üzerine çıktı. yıllarca kendisini sorgulayan ve ailesine kızmaktan başka bir şey yapmayan, tanrıya,göbeğine, ilkokul öğretmenine ve sistme kızgın olmaktan başka bir şey yapmamış olan frank, marlanın içine girdiği an her şeye karşı barış ilan etmişti. dakikalarca seviştiler. frank bitti, marla başladı. marla bitti ve frank başladı. sabaha kadar devam ettiler. sanki ikiside ilk kez mastürbasyon yapan çocukları gibiydiler. fakat bu sefer parmaklar yoktu işin içinde insanlar ve ruhlar vardı. sabahın olduğunu haber veren güneş ortaya çıkarken ikiside uykuya yenik düştü. frank gözleri ni açtığında hava kararmaya başlıyordu. yatakta tek başına olduğunu fark etti. doğan güneş sırtını ve üzerinde ki tırnak izlerini yalıyor frank ise bunu umursamadan yer de duran sigarayı almaya çalışıyordu. yataktan yavaşça doğruldu sigarayı kibrit ile yaktı.bir an da içinde inanılması güç bir huzur olduğunu hissetti. yıllarca tatmadığı bu duygu onun miğdesini bulandırıyordu fakat frank bundan son derece memnundu. aklına marla geldi ve yatağın yanında duran pantolonuna elini attı. içinde sadece 24 dolar kalmıştı. frank gülümsedi ve yataktan çıktı. mutfağa gidip çay demledi. çayın hazır olmasını beklerken penceleri açtı ve yere oturdu. sigarasından bir duman alıp kendisine küfür etmeye ve kadınlara neden bu denli güvendiğini sorgulamaya başladı.bir an da olabilir mi diye sordu kendisine frank.bu mümkün müydü yoksa ? frank gibi işsiz bir pislik kendisinden kat be kat üstün bir huurya aşık olabilir miydi ? ya da bu aşk frank'i ünlü bir şair yapabilir miydi ?

    ah marla,
    şimdi seni sevmediğimi düşlemek
    ne kadar korkunç.
    sigara var bir de şarap
    sen varsın marla
    en çok sen.
    sen ve senin sessiz sokaklarında bir şair
    bir çılgınlık var marla sokaklarımızda
    beraberiz
    ellerimizden gelenlerin en güzeli.
    sana dokunmak marla
    sana dokunmak
    tanrının boğazını sıkmak gibi
    şimdi bu eski sokakta oturmuş
    dolan gözlerimi ve sensiz geçen yıllarımı düşünüyorum
    sensiz içtiğim her su marla,
    sensiz içtiğim her su
    tanrının beni cezalandırmak için verdiği mecburi yasa...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 2081.
    +2
    insanlık kendi çöplüğünde boğulurken yatağımdan izliyordum bütün olup bitenleri. kocaman bir savaş. insanoğlunun problemi buydu işte. savaşma arzusunu bir türlü dindirememek. lanet olsun ki,bu iğrenç ve beş para etmez huur çocuklarının içinde yaşayıp onlarla birlikte çalışmak, aynı yemekhane de beslenmek, aynı yerden sigara almak ve aynı sokaklar da dolaşmak zorundayım. çünkü gibtiğimin şarabı parayla satılıyor. anlamıyorum,sadece rahat bırakılmak ve nefes almak istiyorum. diğer tüm insanlar gibi. insanların benimle sorunu ne bir türlü anlayamıyorum.ben sadece bir varlığım ve vadem dolduğu zaman 'işte ölüyorum'diyip gözlerimi kapatacağım. bırakın istediğim kadar küfür edeyim. tabi buna asla izin vermezsiniz.bir keresinde bir şarapçı 'eğer yaşamak istiyorsan yaşa, burada mı ölmeyi düşünüyorsun ? burada öl öyleyse. ancak sen olarak öl. öyle bir öl ki,seni öldürmeye azrailin gücü yetmesin, tanrı alsın canını'siz ve sizin lanet olası aforizmalarınızın arasında ölüp gidecektim. ellerim havada ve bunu kabulleniyorum. beni rahat bırakın çocuklar, elimde bira, kucağımda bir kadın eşliğinde tanrıya merhaba demek istiyorum. malumunuz,hayat içi tak dolu bir kovadan farksız, ayağını batırdığın için iğrenirsin fakat, aynısını kendi bedeninde barındırırsın.
    ···
  7. 2082.
    +1
    orada durup düşündüm amy.ne çok hata yapmıştım öyle. eroin içerken, alkol tüketirken,bir erkekle,bir kadınla gibişirken, sokaklar da kalırken ne çok hata yapmışım. eğer bunlar olmasaydı yani ben iyi bir insan olsaydım bu halde olmayacaktık belki de.bir sahilde ben vurulmuş olmayacaktım.sen benim dizlerine yatırıp, neden bana sarılmadığını anlatmayacaktın. fakat,hatalar zincirinin adını hayat koymadık mı amy ? tüm bu olanları unutalım fakat seni sevmek, hayatımda yaptığım en büyük hataydı. seni unutmak için eroin içtim, alkol tükettim, erkeklerle ve kadınlarla gibiştim, kavga ettim, vuruldum ve şimdi dizlerinin üzerinde yatıyorum. vurulmuş bir şekilde, ellerim kan içinde ve ben dizlerinde yatıyorum. buna inanamıyorum amy, dizlerinde öleceğim. gökyüzünü dizlerine yatırabilirdim fakat işte buradayım. biraz sonra öleceğim. gibtiğimin ambulansı gelmeyecek. hiç bir doktor beninle ilgilenmeyecek. kimse mezarıma gelmeyecek.sen bile gelmeyeceksin. tanrının huzuruna bile çıkmayacağım.amy, işte ölüyorum. lanet olası hayatta başarabildiğim tek şey bu belki de.dizlerinin üzerinde ölmek.ben her gece ölüyordum aslında.bir bankta kıvrılmış yatarken ölüyordum. gömleğim ve pantolonumla denize girerken ölüyordum, yürüken,konuşurken, saate bakarken, güneşi izlerken, yıldızları sayarken ölüyordum. kimse bunun farkında değildim fakat ben her gece ölüyor ve senin hayalinde tekrar yaratıyordum kendimi. şarkılar dinliyordum. lanet olsun, iyice kanamaya başladım amy. ellerini yüzüme koy lütfen. sakalımın üzerinde olsun ellerin. mutlu olmalısın. hayatını bir serseriye kaptırma. seni seven, sevmeyi başarabilecek birini bul.ben kendi mezarlığımda seni bekliyor olacağım.ben bu şehrin gibilmiş bir parçasıyım sadece. hayat,üzerimizde oyunlar oynuyordu ve ben yanlış ata oynamıştım. tüm hayatımı kaybettim fakat ellerimde son bir şey kaldı amy.son nefesimi dahi harcamaya yetecek kadar kutsal olan sen. evet sen amy,sen tanrının sol göğsüydün.iyi geceler amy, seni seviyorum.
    ···
  8. 2083.
    +1
    seni sevdiğimi biliyorsun ve seni güzel bulduğumuda biliyorsun,
    işte bu çok tehlikeli.
    seninle yürümek istediğimi ve tenine dokunmak istediğimi biliyorsun,
    işte bu tamamen yalnızlık.
    ellerini öpmeyi, dudaklarına dokunmayı, parmaklarını izlemeyi istediğimi biliyorsun,
    işte bu çok acı.
    sana şiir yazmayı, senin hakkında konuşmayı ve seni düşlemeyi sevdiğimi biliyorsun,
    işte bunu sevmiyorsun.
    uzunca seni izlemeyi ve uzuncu seni ölümsüzleştirmeyi istediğimi biliyorsun,
    işte bu yüzden gözümde ölüyor, kalbimde tanrısallaşıyorsun.
    konuşmalı ve yüz yüze bakmalıyız,
    bunu biliyorsun ancak hissetmiyorsun.
    seni görünce neler oluyor, seni görmeyi düşleyince neler oluyor ?
    kaldırımda ki binlerce ölü çocuk ayaklanıyor ve dilenmeyi kesiyor,
    tüm insanlık ellerini ve dudaklarını izliyor, tüm insanlığı öldürüyorum.
    böylesi çok sessiz, böylesi çok acı, böylesi beni öldürüyor.
    farkında olmadan şarap içiyor ve bileklerimi kesiyorum,
    bileğimden şarap akıyor, şarabın şişesinden kızıl lav.
    senin yokluğun oturuyor sonra içime, sahibim oluyor,
    herkes gidiyor, herkes gitmeyi biliyor fakat bir yokluğun kalıyor.
    küçük bir oda ve incin sokakların birinde
    yaşama tırnaklarımla tutunuyor, pencereden giren ışığı
    tenime saplayan yüce ruha hakaret ediyorum.
    kor ateşten büyülüyor sensizliğin onurumu,
    şimdi utanmasam bir bardak daha içerim,
    şimdi yok ettiğin onurum gelmese aklıma
    seni milyarlarca kere ararım.
    ···
  9. 2084.
    +1
    size sonu söyleyeyim çocuklar;
    ÖLECEĞiZ !
    burada durup neden öldüğümüzü
    neden ölenin biz olduğunu düşüneceğiz.
    ölüyoruz çocuklar
    saçlarımızı kestiriken
    ellerinizi açın ve inandıklarınıza yemin edin
    çocuklar, sahaflar ve melekler de ölecek.
    nefes alırken
    dişlerimiz bir birine çarpacak ve insanlar ağlayacak
    saatlerimizi kaybedeceğiz
    lanet olası acılarımız bile ölecek
    sevineceğiz ve sevişeceğiz
    ölüme, ölümle,ölümüne
    severken
    araf'a tırmanıp biralarımızı açacağız
    komiler, gibemedikleri mankenleri
    yazarlar, yazamadıkları yazıları
    keşler, içemedikleri eroinleri
    aşıkları, sevişemedikleri kişileri
    şizofrenler, kanıtlayamadıkları gerçekleri
    düşünecek.
    saate bakarken
    geleceğimizin gelmeyen güzellikleri
    binlerce ölümün getirileri
    dünyanın en güzel şarkılarını tüzen
    kumral kadınlar
    lanet olsun çocuklar,
    ÖLECEĞiZ !
    saate bakarken
    severken
    saçlarımız kestirirken
    ÖLECEĞiZ !
    ve lanet olası izlenimleriniz
    müdürlerin hakkımızda düşündükleri
    notlarımızı ve sınavlarımız
    hepsi ölecek çocuklar.
    en ucuz huurlar ve
    milyonluk huurlar
    hepsi ölecek.
    babamız, annemiz ve değerlerimiz
    hepsi ölecek
    ve onları kim öldürecek biliyor musunuz ?
    biz öldüreceğiz.
    ÖLECEĞiZ !
    ama yanımızda sevmediklerimizde olacak.
    lanet olsun melis,
    inanamıyorum buna
    sen dahi öleceksin.
    dünyanın en güzel
    ve en asil şeyleri dahi ölüyor
    dedirteceksin bana.
    bunu aklım almıyor
    tanrı benim için bir koca bir evren yaratıyor ve
    bunu senin kalbine dolduruyor.
    buna inanamıyorum
    sen dahi öleceksin.
    üstelik aklında ve yanında ben olmayacağım.
    sil baştan başladığımız her gün
    içmediğim her gün ölecek
    ve içlerinde ben olmayacağım.
    aile kuracaksın, mutlu olacaksın
    okulunu bitireceksin
    güleceksin, sevişeceksin ve
    yanında ben olmayacağım.
    belki,bir başkası sana şiir yazacak
    fakat
    şiiri yazan ben olmayacağım.
    ÖLECEĞiZ !
    melis, tanrılar ölmez değil mi ?
    duygularımız ölmez deği mi ?
    malesef melis,
    sen de öleceksin, bende öleceğim.
    ve ölüm,biz el ele iken gelmeyecek.
    özür dilerim.
    hayatın bileklerini kesmiş bir şekilde
    orada duracağım ve
    seni izleyeceğim.
    kanayacağım sonra.
    ellerim acıyacak, nefesim kesilecek.
    seni her izlediğimde olan şeyler bunlar.
    bende öleceğim melis, sende
    fakat ölüm bizi almaya geldiğinde
    sen başkasının elini tutuyor olacaksın.
    biliyor musun melis,ÖLECEĞiZ !
    yaptığım ve yapmadığım her şey için öylesine pişmanım ki,
    affetmen gerekmiyor.
    sadece nasılsın diye sor.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 2085.
    +2
    sona bu kadar yaklaşmışken bırakamam.her şeyin sonu olduğunu biliyorum ve dibin sonuna yaklaşıyorum. terk edilmenin dibini gördüm biliyor musun ?yalnız başıma şarap içerken dipler de küfür ettiğimi anladım. giberim böyle yaşamı. elimde bir bira ile kalabalık cadde de,arkamdan bakan aşşağılayıcı bakışları görüp garipsemediğim gün alkolün dibini gördüğümü anladım. birileri sürekli gitmek zorunda kalıyor ve ben bunun farkındayım. gitmen mi gerekiyor diye sormuyordum bile artık. terk etmez, gitmez dediğim insanların arkalarını dönüp,iyi bir hayat dahi dilemeden gittiklerini gördüm. işsizliğimi veya parasızlığımı umursamadığını söyleyen insanların gittiğini gördüm. onlar gittiğinde ben ne yaptım biliyor musun ? sigara içtim. sadece bir kaldırma oturup sigara içtim.bar taburesine oturup sigara içtim. neden gittiklerini, neden gitmek zorunda olduklarını düşünüp ellerime baktım. tüm o insanlar haklıydı biliyor musun ? hadi durma, sende git. yarını hatta bir saat sonrası belli olmayan bu adamı terk et.seni uzaklar da bekleyen aşklar ve mutluluklar var.ben hayat tarafından gibtir edilmiş bir serseriyim.tek önemsediğim hayatta kalmak ve ölmek arasında ki çizginin üzerinde yasaklı maddeler kullanmak. neden yaşadığımı öğrenmek ister misin ? gitmeyecek bir insanı görmek için. gitmenin nasıl bir duygu olduğunu öğrenmek için. birgün birisi gelecek ve gitmeyeceğini söyleyecek. işte o gün ben gideceğim.
    ···
  11. 2086.
    +1
    ah ne garip ölümü avuç içlerinde tutmak gibi
    seninle bir gökyüzüne bakmanın mutluluğu
    bir bardak çayın dibini görmenin
    bir kadeh içkinin evrenini paylaşmanın
    onurlu ve şerefli acısı
    nadide bir acısın ki
    ellerin göğsüme bastırdığında
    çıkan bütün solukların yakıcı seneleri
    saçlarının kavgalı bir serseri okşayışı
    oysa benim ellerimin sertliği dinginleştiriyor saçlarını
    tanrıya da şükürler olsun
    ellerini tutma fırsatı verdi bana
    şükürler olsun ki sana
    senin sayende tanıdım sigarayı
    bu gece tüm içkiler benden sayın tanrı
    bir şişe şarap en arka sokakta ki cesetlere
    perdelerimin beyazlığı yeniyordu
    savaşan güneşin ışıklarını
    ve yine kazanıyordu seni düşünme isteği
    gözlerimi kapattığımda karanlıkta patlayan
    turuncunun gücünü alıyor senin hayalin
    en uzun yollar bitiyordu
    en kısa şiirler ölümsüzleşiyordu
    trenler kalkıyordu kalbimin raylarından
    martıların sesinde iniyordu sanki hayalin
    ve ben. tıpkı beni bıraktığın gibi yarım bırakıyordum
    yaşamayı.
    ···
  12. 2087.
    +1
    uyuyorum
    yıllarca
    uyanıp ellerimi ve
    yüzümü yıkıyorum
    günü yıkıyorum
    tabularımı yıkıyor
    aynamı yumrukluyorum
    hüzünlere kedere acıya
    sigara yakıyorum
    meçhule giden denizleri yakıyorum
    ellerimi ceplerime atıyorum
    alkollüyüm tabii
    sevmek mi
    ne münasebet
    ben seni sevmedim ki
    ben sana yağmur getirdim
    sokakları kesiştirdim
    üşüdüm
    caddeler de uyudum
    bazen uyumadım senin için
    şiirler yazmayı denedim
    kendimce de yazdım
    ben seni sevmedim
    ben senin için ölmeyi istedim
    yaralarım açık kalsın
    bir gün geleceksin ve kapatacaksın dedim
    birlikte yürüdüğümüz uçurumlar
    beraber öldüğümüz günler
    beraber olduğumuz günler
    hiç beraber olmamışız gibi
    böyleydin işte benim için
    bir kentin en varoşunda uçan bir martı
    üstelik deniz dahi yok
    ···
  13. 2088.
    +1
    nerdesin amk
    ···
  14. 2089.
    +1
    uyan artık, geldik diyordu başımda ki çocuk. sirkeciden avcılara kadar süren derin bir yolun sonuydu bu.çıplak kadınlar ve yüzü siyahlaşmış eroinmanların içinden çıkıp gelmemi kutluyordu sanki koca bir semt. kendime gelince arabanın kapısı açıp dışarıya çıktım. sanki ciğerlerin ilk defa oksijen ile karşılaşıyor ve dışarıya egzost dumanları salıyordu. öylesine bir uyanmaktı ki bu,koca bir evrene yeniden adım atıyordum adeta. arabanın bagajını açıp bavulumu aldım ve beni buraya kadar getiren taksiciye parasını verdim. arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki ;
    sigaran var mı ? diye bir cümle çıktı ağzımdan. olur bazen böyle şeyler. olduk olmadık yerler de farkında olmadan konuşurum. nikah masasında oturan bir kadına ilan-ı aşk etmek gibi bir şeydi yaptığım her seferinde. taksici çocuk bir an durdu ve hiç konuşmadan elini cebine attı. pakette ki son sigarasını bana uzattı ve paketi avucunda öldürdü. diğer cebinden siyah çakmağını çıkarıp bana uzattı. sigaramı yaktım. çakmağını geri verdim ve teşekkür ettim.bir şey söylemeden arabaya bindi ve uzaklaştı.ben ise yerimden kıpırdamıyor, sigara içiyordum. aylar sonra ciğerlerime zarar veren tek şey bu sigaraydı ve kesinlikle bu sigara ile yetinmeyecektim. sigar ağır gelmiş olacak ki,hafif bir baş dönmesi ile yoluma başladım.o dar koridorumsu yolu yürürken pankartları, dilencileri,ikinci el ve çalıntı telefon satan yaşlı adamları, saat satan siyahi gençleri ve panktart yapıştıran solcu heyecanlı çocukları gördüm. onların yanında duran, onlarla sigara içen, onlarla muhabbet eden eski adam, işte o bendim. evime,semtime ve şehrime geri dönmüştüm. üstelik alkolü ve uyuşturucuyu bırakmış, tamamen arınmış bir şekilde. sanki o dar yol da yürümüyordum da,hayatımım koridorumda yaşadığım şeylerin, ettiğim kavgaların ve sattığım uyuşturucuların arasında yürüyordum.bu sokaklar da ölen arkadaşlarımı,bu sokaklar da elini tuttuğum kadınları ve bu sokaklar da sattığım ve çektiğim uyuşturucuları hatırladım. sanki,koca bir semt ve koca bir şehir benimdi, bizimdi.kendime geldiğimde meydana kadar çıktığımı gördüm. elimde bordo bir bavul ve etrafımda bol küfürlü kalabalık. sigaram ise çoktan bitmişti. yorgundum.biraz oturup dinlenmek bana iyi gelebilir diye düşündüm ve cami önünde iş bekleyen hammalların yanına bıraktım kendimi. bana garip gözlerle bakıyorlardı. üzerimde ki deri ceket, gömlek,pantolon ve ayakkabı onlara göre alınması imkansız ve lüks şeylerdi.her insanın hayattan soğuduğu anlar ve kendinden iğrendiği zamanlar vardır. bana da bu oluyordu işte. utanıp,sıkılıyordum. aslında eskiden burada duran her hammallı tanırdım fakat şimdi işler farklı ilerliyordu.ve bir an da onu gördüm. yaşlı ve bitikti. yüzünde ki çizgiler ellerindekinden fazlaydı. başında bir şapka, üzerinde açık kahverengi bir ceket, beyaz bir gömlek ve ütüsüz bir kumaş pantolon. yanıma geldi ve 'hoşgeldin'diyerek oturdu.'hoşbulduk' diyerek karşılık verdim.
    nasılsın ? dedi.
    iyi olmaya çalışıyorum, biliyorsun.dedim.
    iyi olmayı başarabiliyor musun bari ? dedi.
    bak, bana kırgın olduğunu biliyorum fakat ben her şeyi unuttum, geri de bıraktım. şimdi bir iş bulup çalışacağım. kimseye bir zararım olmayacak. dedim.o,bir hammaldan fazlasıydı.o bir şairdi benim gözümde fakat bunu hiçbir zaman bilmeyecekti.ona saygı duyduğumu ve onu sevdiğimi hiçbir zaman söyleyemedim ona.
    sakin ol evlat. sana sadece iyi olmayı başarabiliyor musun diye sordum. bilirsin,severim seni. seni bu sokaklar da sever, polisler pek sevmez ama olsun.bu kimin umurunda ki ? dedi. güzel bir şekilde gülümsedi. cebinden bir paket uzun sigara çıkardı ve bana uzattı. henüz sigaramı yeni atmama rağmen onu kıramadım ve bir sigara çektim paketten.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 2090.
    +1
    tüm kalabalığın arasından
    kadınların kalçalarına göz ucu ile
    bakmadan
    yavaş ve seri kanlı bir biçimde
    geçtim.
    kimse tarafından fark edilmeden
    kendi şiirimi söyleyerek
    sıranın ardından geçerek
    yalnızca istediğim içkiyi aldım ve
    uzaklar da bir yerler de çöktüm
    tek başıma bir masaya çöktüm.
    dansın ve afrodizyak etkisinin arasından
    sevişmeden, nefretin buhranı ile
    geçip
    yalnız başıma bir masaya oturdum.
    ağzımda duran cigaranın telinden
    küfür ederek söyledim ;
    bana göre değil,
    kalender adamlara göre değil böylesi.
    fazladan bir dudak isteyenlerin işi
    burada oturup seyredemezsin
    mazinin deşip geçen şarapsızlığını.
    sevilmeyenler oturamıyor sanki burada
    tek başına bir masa da oturmak dahi zor
    bizler ait değiliz bu kalabalığa
    neler yapıyor böyle insanlar,
    bağırış,bol küfür ve gamsız bir hayat
    hayalini burada sürdürmeye çalışanların
    arasından bir nefes almayı denemek
    benim gibiler için zor kere zor
    ellerime baktım da
    onlar da buranın bir parçası değil
    yavaşça kaybolup giden benliklerini
    bir bardak içkinin yudumlarına gömenler
    hiçbir iş yapmayıp yalnızca dolaşanların
    ait olduğu yer burası.
    ···
  16. 2091.
    +1
    tüm insanlığın yaptığı hatalar için kutsanmak.
    kendi benliğimde boğuluyor ve
    geceleri yorgun küllerimden uyanarak güçlü
    daha güçlü ve daha güçlü olmaya çalışıyorum.
    çoğunluğu başarısızlıktan oluşan koca bir
    heykel gibi ortadayım ve sanatçıma küfür ediyorum.
    beni oyan, yüzüme şekil veren, ellerimi yapan, beni balçıktan yapan
    bana bir beden veren ancak bir ruh üflemekten aciz olan o.
    heykeltraşıma küfür ediyorum.
    ben bir biblo gibi burada olmak istemiyorum.
    bir matruşka gibi oluyor bazen çileler.
    biri, sonra bir diğer ve sonra çok başkası.
    fakat sorun şu ki,
    küçülmüyor çileler. çileler içeriden dışarıya doğru açılıyor
    yeşil gözlü matruşka ruhumda.
    senin ufak çalışma masanda duran bir vazo gibi olmak.
    içimde papatyalar veya güller.
    senin zamanca yanında geçerken kokladığın papatyalar olmalı içimde.
    güneş almayan bir köşe de duran bir vazoyum fakat.
    içim boş ve kötü bir işçiliğim. belki de bir gün dirseğin çarpacak ve
    sebepsizce kırılacağım.sen kırıldığıma değil de
    düşen parçalarımı temizleyerek harcayacağım zamana acıyacaksın.
    şarap şişesi olmak gerekiyor aslında.
    sahilin bir köşesinde içilen ve denize atılan o şarap şişesi.
    kayalar da parçalanana kadar deniz de dolaşan
    balıkların dahi umursamadığı o güzel şarap şişesi.

    ./.

    kimisinin ağzından çıkan bir kelime
    tanrının yazdığı bir şiiri okumaya eş değer.
    boğuluyormuş gibi olup, nefes almak
    tam da nefessizlikten öleceğin an da.
    tehlikeli her şey ve herkes.
    tehlikeli kutsal zamanın kutsal esrimesi.
    boğuşurken düşünemiyor insan
    boğuşup kazananları görüp onlardan olmak istiyor yalnızca
    ···
  17. 2092.
    +2
    şimdi
    şimdiler de
    hayat hep darmadağın
    kalbimin ortası
    yıkık
    hayat
    puşt
    -kalleş-
    zaten ne kaldı
    sevilecek
    bir taş sevildi de
    bir ben sevilemedim
    put gibi dikildim
    güneşe uzak
    tanrıya sıkıca
    yine de sevilemedim
    bir gamzem var
    ansızın ölüme güldüğüm
    aşikar olsun diye
    kocaman bir aşk var ortada
    bir adam
    bir de kadın var
    emsalsiz bir acı için
    her şey hazır
    ölüyoruz babacım
    geceden
    gündüze doğru
    ölüyoruz
    babalar ölüyor
    peygamberler de ölüyor
    fahişeler de
    iki adımlık yokuşlar
    iki kelimelik insanlar
    roman yazdırıyor
    sevginin aynası tutulu güneşe
    bir zincir vurulu kadehlere
    bir beden
    çırpınan denizler
    güneşe uzanan kadınlar
    ne de güzel ölümsüzler
    ···
  18. 2093.
    +1
    şimdi seni sevmemeyi düşlemek
    ah ne garip ölümü avuç içlerinde tutmak gibi
    seninle bir gökyüzüne bakmanın mutluluğu
    bir bardak çayın dibini görmenin
    bir kadeh içkinin evrenini paylaşmanın
    onurlu ve şerefli acısı
    nadide bir acısın ki
    ellerin göğsüme bastırdığında
    çıkan bütün solukların yakıcı seneleri
    saçlarının kavgalı bir serseri okşayışı
    oysa benim ellerimin sertliği dinginleştiriyor saçlarını
    tanrıya da şükürler olsun
    ellerini tutma fırsatı verdi bana
    şükürler olsun ki sana
    senin sayende tanıdım sigarayı
    bu gece tüm içkiler benden sayın tanrı
    bir şişe şarap en arka sokakta ki cesetlere
    perdelerimin beyazlığı yeniyordu
    savaşan güneşin ışıklarını
    ve yine kazanıyordu seni düşünme isteği
    gözlerimi kapattığımda karanlıkta patlayan
    turuncunun gücünü alıyor senin hayalin
    en uzun yollar bitiyordu
    en kısa şiirler ölümsüzleşiyordu
    trenler kalkıyordu kalbimin raylarından
    martıların sesinde iniyordu sanki hayalin
    ve ben. tıpkı beni bıraktığın gibi yarım bırakıyordum
    yaşamayı.
    ···
  19. 2094.
    +1
    sokaklar da sefalet ve açlık kol geziniyordu. öylesine kavgalar görüyordum ki bazen, içinde olmadığım için mutlu oluyordum. işin garip tarafı ise kavga etmeyi seviyorum. birisin üzerine çıkıp adil bir şekilde yüzüne yumrul indirmek ve suratının dağılışını izlemek. size garip olan bir şey daha söyleyelim ki ;
    yumruk yemek hoşuma gidiyordu. belki de o adamın hissettiklerini bildiğim içindi. yani birisi ile anlaşamaz ve onun suratına bir yumruk indirirsin sonra da o adam sana bira ısmarlar ve kahkahalar ile gülersiniz. işte bunun kadar sıcak ve samimi bir şey daha görmedim. barlar da çıkan kavgaları seviyordum. olayın bir kahramanı olmayınca yumruklar o kadar içten ve samimi oluyordu ki insan şaşırıyordu. kimse sekiz bira içtikten sonra karşısında ki adama yumruk atmaz. herkes bilmeyerek ve düşünmeyerek başarısızlığına veya olmamamısını istediği ve olan şeylere yumruk atar. bunun farkında olmadığı için de bu hoşuna gider ve karşısında ki adamla barışırlar. varoşlar da bir gece sokağa çıkıp, hiç tanımadığım bir adamla yumruk yumruğa kavga etmiş ve aynı adamla sigara içmiştim birkaç dakika sonra.o gece burnum kırılmıştı. fakat ne bir acı hissediyor ne de pişmanlık duyuyordum. kavgalarımın sebebi ise pek belli olmuyordu. yani iğrenç bir adam değildim fakat kavga etmek hoşuma gidiyordu. şimdiler de bu olayın bir tadı kalmadı ve eskisi kadar zevk vermiyor. eskiden kavga ettikten sonra ertesi gün kavga ettiğin adamla aynı bankta uyandığın olurdu.ben,on yedi yaşıma kadar üzerimde bıçak taşıdığımı hatırlamıyorum ki sokaklar da uyuyordum. şimdiler de herkesin belinde bir silah var.bir kavga edilir ve eğer çok ağır bir sebep yoksa ortada ertesi güne yansımazdı olay. şimdiler de ise bir kavga ediliyor ve ertesi gün daha fazla kişi eşliğinde insanlar tekrar kavga ediyor.bar da biramı çalan adamlarla dahi kavga etmeyip ;
    bir daha ki sefere sen ısmarlarsın. diyordum.şimdiler de ise omuz atma yüzünden kavga ediyor insanlar.
    ./.
    bir defasında dört bira içip hafif sarhoş bir şekilde evime gidiyordum. saat üç civarında bir serseri önümü kesip kolumda ki ucuz saati istemişti. bunu neden yaptığını hala anlayamıyordum. saati pahali sandığı için olabilir fakat hiçte öyle bir saat gibi durmuyordu. bende doğal olara istediğini yapmadım.ben on sekiz o ise en fazla on beş yaşındaydı. omuzundan tutup onu yola ittim ve yoluma devam ettim. birkaç adım sonra üzerime doğru koştuğunu ve bana arkamdan vuracağını hissetmiştim. anlaşıldı dedim kendime, kavga etmem gerekiyor. arkamı döndüğüm an da bana bir yumruk attım. çocuk,çok çelimsiz ve çirozdu.ben ise yaptığım ağır işlerden dolayı bir iri kıyım olup çıkmıştım. attığı yumruk beni yerimden dahi kımıldatmamıştı ki hafif sarhoştum. attığı yumruğun işe yaramadığını anlayınca bir an durdu ve sanırım kaçmayı düşündü. ancak bunu gururuna yedirememiş olacak ki,olduğu yerde durdu. üzerine doğru yürüyüm omuzumun üzerine yüklenip tüm gücümle sağına bir yumruk indirdim.ne oldu biliyor musunuz ? bayıldı. evet,yere düşüp bir daha kalkamadı. alkolün de verdiği duygu ile öldüğünü düşünüp yanına gittim ve nabzının atıp atmadığına baktım. evet,hala yaşıyordu fakat sabaha kadar uyanamazdı sanırım. arkamı dönüp gidiyordum ki durdum ve cebimden sigaramı çıkardım. yanına gidip dudaklarının arasına bıraktım bir sigara bıraktım. merak ettiğim şey şu ki sabah uyandığında bana verdiğim sigara için teşekkür etmiş midir ?
    Tümünü Göster
    ···
  20. 2095.
    +1
    size sonu söyleyeyim çocuklar;
    ÖLECEĞiZ !
    burada durup neden öldüğümüzü
    neden ölenin biz olduğunu düşüneceğiz.
    ölüyoruz çocuklar
    saçlarımızı kestiriken
    ellerinizi açın ve inandıklarınıza yemin edin
    çocuklar, sahaflar ve melekler de ölecek.
    nefes alırken
    dişlerimiz bir birine çarpacak ve insanlar ağlayacak
    saatlerimizi kaybedeceğiz
    lanet olası acılarımız bile ölecek
    sevineceğiz ve sevişeceğiz
    ölüme, ölümle,ölümüne
    severken
    araf'a tırmanıp biralarımızı açacağız
    komiler, gibemedikleri mankenleri
    yazarlar, yazamadıkları yazıları
    keşler, içemedikleri eroinleri
    aşıkları, sevişemedikleri kişileri
    şizofrenler, kanıtlayamadıkları gerçekleri
    düşünecek.
    saate bakarken
    geleceğimizin gelmeyen güzellikleri
    binlerce ölümün getirileri
    dünyanın en güzel şarkılarını tüzen
    kumral kadınlar
    lanet olsun çocuklar,
    ÖLECEĞiZ !
    saate bakarken
    severken
    saçlarımız kestirirken
    ÖLECEĞiZ !
    ve lanet olası izlenimleriniz
    müdürlerin hakkımızda düşündükleri
    notlarımızı ve sınavlarımız
    hepsi ölecek çocuklar.
    en ucuz huurlar ve
    milyonluk huurlar
    hepsi ölecek.
    babamız, annemiz ve değerlerimiz
    hepsi ölecek
    ve onları kim öldürecek biliyor musunuz ?
    biz öldüreceğiz.
    ÖLECEĞiZ !
    ama yanımızda sevmediklerimizde olacak.
    lanet olsun melis,
    inanamıyorum buna
    sen dahi öleceksin.
    dünyanın en güzel
    ve en asil şeyleri dahi ölüyor
    dedirteceksin bana.
    bunu aklım almıyor
    tanrı benim için bir koca bir evren yaratıyor ve
    bunu senin kalbine dolduruyor.
    buna inanamıyorum
    sen dahi öleceksin.
    üstelik aklında ve yanında ben olmayacağım.
    sil baştan başladığımız her gün
    içmediğim her gün ölecek
    ve içlerinde ben olmayacağım.
    aile kuracaksın, mutlu olacaksın
    okulunu bitireceksin
    güleceksin, sevişeceksin ve
    yanında ben olmayacağım.
    belki,bir başkası sana şiir yazacak
    fakat
    şiiri yazan ben olmayacağım.
    ÖLECEĞiZ !
    melis, tanrılar ölmez değil mi ?
    duygularımız ölmez deği mi ?
    malesef melis,
    sen de öleceksin, bende öleceğim.
    ve ölüm,biz el ele iken gelmeyecek.
    özür dilerim.
    hayatın bileklerini kesmiş bir şekilde
    orada duracağım ve
    seni izleyeceğim.
    kanayacağım sonra.
    ellerim acıyacak, nefesim kesilecek.
    seni her izlediğimde olan şeyler bunlar.
    bende öleceğim melis, sende
    fakat ölüm bizi almaya geldiğinde
    sen başkasının elini tutuyor olacaksın.
    biliyor musun melis,ÖLECEĞiZ !
    yaptığım ve yapmadığım her şey için öylesine pişmanım ki,
    affetmen gerekmiyor.
    sadece nasılsın diye sor.
    Tümünü Göster
    ···