/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +11 -6
    ruhlu bir delikanlının hayatını ve maceralarını anlatacağım , çetrefilli aşklara dalıp yaprak gibi ordan oraya savrulan bir gencin çalkantılı hayatında, bu gence özgürlük zarını parçalamak isteyen ruhumuzdan hepimiz bir parça koyacağız .başlamadan önce karakterimizin ismi hakkında fikir alabilirim sonra başlıyorum beyler
    edit2:fotoyu öylesine koydum
    edit: şu linkten toplu halde görebilirsiniz http://www.incisozluk.com...va%C5%9Fc%C4%B1/sahibi/1/
    ···
  2. 2.
    +13
    ulan yazdığım hikayeyi benim okuyasım gelmedi gibtir edin
    edit:devam ediyorum binler
    ···
    1. 1.
      0
      ahahah ulan ne adamsın ya güldürdün gece gece
      ···
  3. 3.
    +9 -1
    Bulutlar…soğuktu kendimi salmıştım serin ve huzurlu bir şekilde gökyüzünü izliyordum sessiz hafif rüzgarın etkisiyle vücudumun gıdıklanması ,balıklar ayağımın altında dans ediyormuş hissi , aklımda Mirindanın masum gülüşü böyle huzurlu bir şekilde hayaller kurarken annem Adorenin sesiyle hayallerim güneşin batışı gibi batmıştı, tekrardan normal yaşantıma dönmem lazımdı çok fazla hayal kurarak vakit harcıyordum. bu arada annemi unuttum sahi ne diyordu annem ,kendimi suyun içinde hafif toplayarak arkamı döndüm ve annem biraz kızmış olmalıki ellerini beline koymuş gelmemi bekliyordu daha sahile adımımı atar atmaz’’Taurin ! ustan her yerde seni arıyor, yapılacak bir sürü iş var ve bu tembel sürtükle uğraşmaktan bıktım diye gelip bana çatıyor’’ annemin bir süre daha konuşmalarını hissiz bir şekilde dinledikten sonra ‘’peki’’ deyip köyün yolunu tuttum daha köyün girişindeyken Marsilionun sesini duymuştum ‘’lanet olası köpek ,hoşt amk iti hoşt’’ köyümüzün itiyle dalaşıyor olmalıydı,bu arada marsilioda bahsedeyim kendisi uzun yıllar demircilik yapmış ve bir çok filozoftan eğitim almış bilgin ve kültürlü bir adamdı , bir çok savaşa katılmış ve en son girdiği muharebede sol el parmaklarını kaybetmiş ve huzuru bu topraklarda bulmuş. Banada 10 yaşımdan beri savaş sanatı ve felsefe dersleri veriyor , savaş sanatında gösterdiğim başarıyı ne yazık ki felsefede gösterememiştim.bu yüzden ustamla aramda pek iyi değildi ama yıllar sonra fark ettiği kalın kafalılığıma sinirlensede bunca yıllık emeklerim boşuna gitmesin diye savaş sanatı üzerinde eğitimlerimize devam ediyorduk. yanına gittiğimde beni görür görmez elindeki değneğini havaya kaldırıp vurması bir oldu bende hıncını artırmamak için kendimi serbest bıraktım ,hıncını aldıkdan sonra ‘’ot kafa sabahtan beri seni arıyorum nerdesin hem ocaktaki işler hem senin derslerin ömrümü yediniz’’ diye hayıflandıktan sonra biraz rahatlamak amaçlı sandalye oturdu ve derin nefes aldıktan sonra ‘’bugün senin ki geldi, buralarda saf saf dolandı seni arıyor olmalıydı. bana saçma sapan bi kaç uyduruktan bişeyler sordu gitti içeride misin diye bakmış olmalı’’ ‘’hay ağzını yiyim moruk diyip bunun anınlından öpüp ocaktan çıktım koşarak Mirindagilin çiftliğine doğru gittim.
    ···
  4. 4.
    +8
    arkamı dönüp koşarak çamurlu yoldan dönüp büyük otların arasına daldım ben daha dönerken bağırışma seslerini duyan mirinda ve ailesi bana doğru geliyorlardı –bayım lütfen dönün orası çok tehlikeli köyümüzü kaybettik zaten ateştende anlamış olmalısınız ,lüfen ailenizi tehlikeye atacak bişey yapmayın ,benimle gelin bayım .desemde mirindanın babası normal bi insan değildi elindeki kılıcıyla ileri atılarak gidiyordu gitmeyin desemde o büyük çınarın dibine gittiğinde göğsünün ortasına yediği okla büyük çınarın dibine yığılmıştı mirandanın çığlıkları babasının yanına gitmek isteyişini engellemem herşey hayal gibiydi annesinede yalvararak mirindanın babasını orda bırakıp kaçmaya başladık. mirindaya ve annesine -çabuk evden işimize yarayacak birşeyler alın burdan gideceğiz hızlı olun fazla vaktimiz yok dedim ,bunun üzerine köyden çoluk çocuk sesleri geliyordu ,kimdi bunlar ? barbar? Hayır barbarlar bukadar prof olamazlar ya neydi bunlar kimdi? Bu küçük tartışmadan sonra mirinda ve annesi gelmişti ,elimizi hızlı tutup ormana doğru koşmaya başlamıştık.biz ormanın içinde biraz ilerlediğimizde mirindagilin evi ve onun gibi köyden hafif uzaklıktaki evlere o gecenin aydınlığını bir anda bozan ateşli oklardan atmışlardı ,mirinda gözleri yaşlı annesine sarılmış, annesinin gözlerinde hafif bir umut ışığı arıyordu ama herşey bitmişti.
    ···
  5. 5.
    +7
    Mirinda bir çiftlik öteden tanınacak kadar güzeldi, yavaşça hafif çamurlu yollardan yanına hızla gittim beni fark edince doğruldu ve yüzüne o masum tebessümü almıştı yine ,kalbim her adımda bir öncekinden daha hızlı atıyordu. yanına gittiğimde’’ heyy sarı oğlan nerelerdesin ,bugün gelmeyince başına bişey geldi sandım ’’ ben ağzından çıkan kelimelerin raks edişini izlerken bana ‘’iyi misin şiitt’’diye el yapmasıyla irkildim –hee evet evet iyiyim ,bugün sadece biraz kendimi dinlendirmek için plajdaydım zaten fazlada duramadım marsilio pekde hoş karşılamadı zaten bende artık sıkıldım bu basit ve sıkıcı hayattan o yüzden bu sıralar bayağı dalıyorum. +hemde ne dalma  deli oğlan kendine gel bu sıkıcı hayat bizim kaderimiz zevk almaya çalış +hayır bu bizim kaderimiz falan değil biz kaderimiz olarak görüyoruz , amaaan gibtir et naptın bugün günün nasıl geçti. Gibi basit sorulardan sonra muhabettin birazda ilerlemesi üzere mirandanında bana boş olmadığını hissettim.ama artık burada fazla duramazdım buraya gelen tüccarlardan dünyanın farklı yerlerindeki hikayeleri dinlemekten bıktım artık yaşayıp görmem lazımdı uzun eğtimlerden sonra farklı uygarlıklarda birilerinin dikkatini çekerim diye düşünüyordum. akşam ay ışığında evime dönerken işte tüm hayatımı değiştirecek o anı yavaşça izlemiştim
    ···
  6. 6.
    +6
    mirindagilin evi köyün biraz dışındaydı ve köye hakim bir bakış açısı vardı şuan tam karşıki tepede küçük ışıklar ve bi topluluk vardı olayları tam anlayamıyordum bu saatlerde burası ıssız ve sakin olurdu köy halkının bu saatte orda ne işi vardı gibi düşünceler içindeyken havada parıl parıl yanarak giden okun bizim eve düşüşünü uzaktan izlemiştim ve bir anda bağırışma sesleri köyüme gözümün önünde delice ok atılıyordu ,yapacak birşeyim yoktu bi kaçkez hamle yaptım ileri doğru ama köy çoktan alev almıştı. evim cayır cayır yanıyor ben ise çaresizdim annemin evden çıkmasını bekliyordum ama annem o evden hiç çıkmadı ve babam evden kaçtığından beri annemin acısı o evi her geçen gün yakmıştı şuan sadece yıllarca bu anı beklemiş gibi evin içinde sessizce öldüğünü düşünüyorum. köye gidemedim bir anda o tepenin arkasından 20-30 kişilik grup köye koşarak gidiyordu oraya gitseydim büyük ihtimalle delik deşik ederlerdi çok profesyonel davranıyorlardı .bu sırada ocaktan çıkan marsilionun hafif topallayarak arka bahçeden kaçmaya çalıştığı gözüme ilişti ,etraf köyün ateşiyle apaydınlıktı ve marsilioyu fark etmeleri çok uzun sürmedi marsilio sırtından yediği okla dümdüz bahçeye serilmişti benimse bu köyde fazla birşeyim kalmamıştı annem sessizce ölmüş marsilio gözümün önünde ölmüştü ve beni fark etmeleri an meselesiydi
    ···
  7. 7.
    +3
    Biz bunları konuşurken içeri giren saçı açık kahvrengi, gözleri yemyeşil bir melek geldi. meğer bizim ihtiyarın bir kızı varmış. bize bakıp bunlar kim dercesine bi bakış attıktan sonra babasına, olayı birkez daha anlatıp onun gözleri yaşlı halini yarımyamalak izleme fırsatıda bulmuş oldum.3 hafta böyle Adelyna ve fulvus dedeye alışmak, bahçe işleri ile uğraşmakla geçtikten sonra bir aile gibi olmuştuk ben ise adelyna nın güzelliğine kendimi yavaş yavaş bırakırken mirindanın tırnak izleriyle irkilip işleri yoluna koyma işine devam ediyorum. aslında önceki hayatımı çokça özlemiştim,bir annem vardı ve sorumluluğum pek yoktu şimdi neredeyse 1 ev geçindiriyor günde çalışabilidğim kadar çalışıyordum ,benim özgür olmam lazımdı ve bu hayat sıkmaya başlamıştı artık bahçeyi düzene sokmuştum ,daha ne kadar dayanabilirdim bu sakin ve aşk ikilemine bilmiyorum. Bu sırada mirinda ile iyice yakınlaşmıştık ,birbirimize zaman ayırabildiğimiz vakitlerde onu zeytin ağaçlarının oraya zütürüyor orada ona bizim ustanın anlattığı gibtiri taktan felsefik şeyleri anlatıyordum hoşunada gidiyordu. garipti.çoğu şeyi kafamdan sallayarak anlatmamdan olsa gerek biraz fantastikleşmişti.bu sırada adelyna bana olması gerekenden farklı davranmaya başlamasıda dikkatimi çekmeye başlamıştı ben mirinda ile ne zaman zeytinlikten gelsem afra tafra yapıyordu. bigün yine zeytinliğe gittiğimizde mirinda ile olduğundan daha fazla yakınlaşmıştık ,onun dolgun memelerini avuçlarımın arasına aldığımda bunun aşk olmadığını anlamıştım ,birbirimizle bu kadar uzun zaman kalmış olmamıza rağmen böyle bişey ilk defa olması benide tedirgin etmişti.o sıra mirindanın nefes alışları dudağıma vuruyor nefes nefes kalmış ve terlemiş halde bana hadi işareti yapıyordu. yavaşca kendimi olayın akışına bıraktıktan sonra o zeytinlikte inanılmaz bir gece geçirmiştim ama işin tuhaf tarafı tüm bunlar olurken ben adelyni hayal etmiştim.eve giderken bizi kapıda bekleyen adelyn ,mirindanın dağılmıi saçı başı hafif yıpranmış üstü ve belliki boynundaki kızarıkları fark etmiş olacakki koşarak içeri girdi ağlıyor olmalıydı. mirindanın annesini çoktan uyumuştu zaten gün boyu ev işleri ve hayvanlarla uğraşması onu yoruyordu üstelik yaşadığı olaylar onu yaşlandırmıştı. tüm bunların dışında o gün ertesi gününü bilemeyeceğim o karanlık gün için uykuya dalmıştım. sabah çığlıklarla gözlermi açmıştım…
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Helal be panpa on numara cidden o anı yaşıyorum sanki betimlemelerin mükemmel
      ···
      1. 1.
        0
        olum trollemiyon haya :D
        ···
      2. 2.
        0
        Yok lan bak uyanır uyanmaz ilk işim buraya girmek oldu yazdın mı diye
        ···
  8. 8.
    +3
    Hafif bozkırlık bir alana çıktığımızda aradan 1 haftaya yakın bir zaman geçmişti erzak neredeyse tükenmiş ,mirindanın babasının yay ve oku almamıza rağmen etrafta pekte hayvan yoktu .bayağı perişan olmuş haldeydik .ama vakit yılma vakti değil tez vakitte yeni yaşanacak bir yer bulma vaktiydi. uzun uzun yürüdükten sonra uzakta yerleşim yerine benzer 2-3 evli bir çiftlik gibi bir şey vardı. tekin miydi emin değildik ama mirindanın ve annesinin haline bakınca başka şansımız yoktu. kıyafetlerimiz yırtık bi şekilde bi kaç parçası geride kalmış neredeyse sürünür halde kapının önüne geldiğimizde bizi yaşlı bir adam karşıladı. hafif sakallı tontoş bir dedeydi.-heyy bu ne hal ne oldu size +ebau ebau baeb ,konuşamıyorduk amk –hadi içeri gelin içerdi anlatırsınız deyip bizi hayatımızın önemli durağı olacağı eve davet etmişti .eve girerken girişteki silah koleksiyonu dikkat çekiciydi ,yavaşça salono doğru geçmiştik.-karnınız açtır umarım bende kendime yemek hazırlamıştım deyip bizi sanki yıllardır o evin insanıymış gibi yabancılık çekmeden salonda bırakıp yemek getirmeye gitmişti. bize yemeği getirdikten sonra olayları anlatmıştık aramızdaki kısa bir sessizlikten sonra, kalın ve titrek sesiyle –isterseniz burda kalabilirsiniz eğer o haydutlar birdaha gelirse canlarını okurum ehehe , diyerek ortamdaki gerginliği atmaya çalışmıştı yalnız ve sevecen bir insandı –aslına bakarsanız burda kalabilirsiniz ama bir şartım var , benim geniş bir arazim var ve hepsi değil ekebildiğimiz yere kadar ekersek burdan hafta 1 geçen tüccarlara muhtaç olmaz hemde bu evde kalmak için bir sebebiniz olur diyerek hafif gülümsemesi ile bizim içimizi ısıtmıştı bile.
    ···
    1. 1.
      +1
      sende yetenek var panpa iyi yazıyorsun devam et
      ···
    2. 2.
      0
      aha yaşayan birileri var ,ulan senin için devam edecem adamsın
      ···
      1. 1.
        0
        Yaz panpa okumazsam şerefsizim
        ···
      2. 2.
        +1
        sen adamın dibisin bro,son bi part girdim yarın devam edecem inş
        ···
  9. 9.
    -2
    temuçin olsun amk
    ···
    1. 1.
      0
      te go çi?
      ···
  10. 10.
    +2
    konuya dalacam altyapı hazırlıyorum gezgin diyardan diyara koşturan savaşan gibişen bi bin yapacaktım ama dinleyen yok diye bıraktıydım ,güzel olur diye düşünüyorum devam edelim mi
    ···
    1. 1.
      +1
      oy birliği ile devam etmiyoruz beyler ,burası çöl, burası toz toprak
      ···
  11. 11.
    -1
    adam hangi de yi nerede ayıracağını bilmediğinden hepsini bitişik yazmış. bravo daha kendi dilini kullanmayı bilmeden hikaye yazmaya girişmişsin. sözlükçe alkışlıyoruz.
    ···
    1. 1.
      +1
      ya emek verdim buna mi takildin valla suku alip keyflenmek icin yapiyosan ayip eediyosun
      ···
    2. 2.
      0
      lan gavat önce dilini kullanmayı öğren sonra hikaye yaz. şimdi bütün kelimeleri boşluksuz yazsan herkes sana söverdi değil mi ben de o "de" leri düzgün yazmadığın için sövüyorum. tüm kelimeleri dip dibe yazsan herkes sana sövse, bütün millete ona mı takıldınız diyecek miydin?
      ···
    3. 3.
      0
      özür dilerim
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 12.
    +1
    Sabahın ışıkları odaya dolarken odamdan hışımla çıkıp kapının girişindeki Fulvuzun silah takımlarını ve yanıma birkaç erzak alıp evden koşarak çıktım ne yaptığımı bilmiyordum ama gözüm arkada değildi adelyn ve mirinda çalışkan kızlardı anneleride onları evirip çevirir diye düşünerek koşuyordum, önümdeki dağa doğru koşmaya başlamıştım birkaç kez göçmüş toprağa boşa ayak sallayıp dengemi kaybetsem de hızımın yavaşlamaması için elimden geleni yapıyordum dağa çıkarken arkamı dönüp baktığımda ev bir tırnak büyüklüğünde duruyordu ,tekrardan dağı hızlı adımlarla çıkmaya devam ettim ,amacım her hangi bir yol, köy,şehir bulmaktı ,dağa çıkarsam çevreye hakim olma şansım vardı. tepeye çıktığımda çevreye şöyle bir göz attım uzakta birkaç yerleşim yeri vardı, oraya gitsem iyi olacak diyip tekrardan yola koyuldum, sıcağında etkisiyle hafif mayışmıştım ama yola devam etmek zorundaydım ,köye vardığımda hava kararıyordu ve köy çok sakindi kimse yok gibiydi,ama yavaş yavaş ilerledikçe insan toplulukları dükkanlar ve önlerinin kalabalıkğını görebilmiştim. insanların o toplandıkları yere gittiğimde beni garipser bi bakış attıktan sonra içlerinden biri yanıma kadar gelip selam verip ne iş yaptığımı falan sordu biraz konuştuktan sonra istersen bizim evde seni bir geceliğine seni misafir olarak kabul edebilirim demesi üzeri, günümü garantiye alma rahatlığı çökmüştü üzerime.ne yapıyordu aca mirinda ,adelyn ,ne düşünüyorlardı şuan..
    ···
  13. 13.
    +1
    Uzandım. pürüzlü gri taşlara bakıyordum ,tavan olması gerekenden daha yakın geliyordu ,odanın duvarları üstüme gelmeye başlamıştı ,yüz üstü kafamı yastığıma gömüp rahatlamaya çalışırken uyuya kalmışım, uyandığımda şafağa yaklaşıyordu. kalktım biraz hava almak için bahçeye çıktım ,dışarı çıktığımda toprağa oturmuş tarlalara bakan adelyni gördüm seslenmeden gittim yanına oturdum , kolunun sıcaklığını kolumda hissedebiliyordum, dönüp- ne kadar acı değil mi .sevdiğin insanın cansız bedenini görmek+taurin ne diyeceğimi bilemiyorum, aslında yaşamak için pekte sebebim kalmadı artık napacağımı bilmiyorum. diyerek tekrardan ağlamaya başladı kafasını göğsüme koydu bir süre öyle kaldıktan sonra çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.o yuları bakar vaziyette bana bakarken dudaklarına bir buse kondurdum ,gözlerini kapatmıştı o gözyaşlarıyla ıslanmış dudağını bir buse daha kondurdum sonra elimi beline atıp üstüme aldım biraz daha dudaklarıyla dans ettikten sonra –bana lazımsın ve yaşamak için hala birçok nedenin var. doğruldum eve doğru gidip tekrardan odaya girdiğimde kendi kendime buraya bağlanmamalıyım burda vakit kaybediyorum gibi sorularla boğuşmaya tekrardan başlamıştım.bir günüm tarla işleri ev düzen yemek derken bitmişti. kararımı vermiştim yarın sabah erken kalkmam lazımdı..
    ···
  14. 14.
    +1
    milattan önce 50 yazıp, neandertal kadınının resmini koymak nasıl bir kafanın ürünüdür
    ···
    1. 1.
      +6
      mö 50 de foto çekmemişler ya panpa hani yok ya fazla foto falan o yüzden temsili anladın mı temsili
      ···
  15. 15.
    +1
    Sabah uyandığımda çığlıklar birer dalga gibi dolmuştu hemen doğrulup aşağı odadan dışarı çıkmamla Fuvlus amcanın yerde cansız bedenini yanı başına çökmüş ağlayan adelyni görmem bir oldu –ne oldu burda aman Allahım . ağlayarak hıçkıra hıçkıra +bilmiyorum, bilmiyorum kalktığımda bu haldeydi ne oldu neden gittin babaa. Diye haykırmaya devam etti mirinda ve anneside yanımıza geldiğinde adelyni sakinleştirmeye çalıştılar, banabu kadar iyiliği dokunmuş bir insanın cansız bedenini yerde görmeye daha dayanamadım bir yandanda soğuk kanlılığımı korumaya çalışıyordum ,benim güçlü olmam lazımdı –ben ağırdan malzemeleri alıyımda biran önce gömelim ,onun tanrının cennetine girebilmesi için dua edebilmemiz lazım ve birinin bu işte bana yardımcı olması lazım. Dedikten sonra mirindanın annesiyle ağıra gittik dönüp Fulvus amcayı çitletin yanına kadar getirdik cansız bedeni olduğundan daha ağırdı. yere bıraktığımızda bizi evine aldığı ilk gün aklıma gelmişti, kafamdakileri bir kenara bırakıp kazmaya başladım derin bir çukur kazdıktan sonra nefes nefes –hadi şu işi bitirelim. Diyip fulvus amcayı o hafif taşlı hafif kahverengi çukurun içine bıraktığımızda gözlerime hakim olamadım arkamı dönüp küreği arıyormuş gibi durduktan sonra –tamam bundan sonrasını ben hallederim deyip mirindanın annesini yollamıştım. gittikten sonra her toprak atışımda gözümden düşen yaşlar toprağa damlıyordu ,her küreğimde yaşlı gözlerimle yuğurulmuş toprağı Fulvus amcanın bedenine atmak ızdırap vermeye başlamıştı . sonunda hafif tepecik oluştu ve elimle anlımda teri atıp tepenin başına bir tahta koydum evden rahatça görülebiliyordu.-huzurla yat fulvus amca… dedikten sonra eve döndüm adelyn kendine gelememişti daha mirindada onla beraberdi ,odaya geçtim ve düşünmeye başladım
    ···
  16. 16.
    0
    evet beyler devam edecem okuyanı az olsada ben bu hikayeyi sonuna kadar yazacam bu gece atabildiğim kadar part atacam
    ···
  17. 17.
    0
    Nerdesin lan ne zaman yazarsın
    ···
    1. 1.
      +1
      akşam 11-12 gibi yazarım panpa
      ···
      1. 1.
        0
        Hadi panpa beklemedeyim yaz
        ···
  18. 18.
    0
    sen burda bu saçma şeyleri anlatırken ben ananı bafiliyorum zaaaaaaa xd xd xd
    ···
    1. 1.
      +5
      kallbimi kırıyorsun yumurcak ve hikaye şuan yeni başlıyor
      ···
  19. 19.
    0
    rezerved
    ···
  20. 20.
    0
    Resmin konuyla ilgisi olduğunu zannetmiyorum, resimdeki insan evrimin ilk ayağı olan Cro-Magnon türündendir ve çeşitli bilimsel verilere göre 5 milyon yıl öncesine dayanır, senin dediğin 2065 yıl önce yaşamış insanlar bizim gibi görünen Homo Sapiens türüne mensuptur.

    2065 yıl önce yaşayan insanlar, modern ve bilgiliydi, lütfen anlatımını da buna göre yap, mağara adamı değillerdi yani.
    ···
    1. 1.
      +1
      hikaye yeni başladı resim temsili kardeşim fazla bişey bulamadım o yüzden bunu atıverdim
      ···
    2. 2.
      +1
      he birde bu konularda bilgin varsa özelden yardımcı olabilirsin kardeşim
      ···