/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 801.
    +26
    geldim beyler zamanlamayı kesin
    ···
    1. 1.
      +1
      Hadi reyiz
      ···
    2. 2.
      +1
      bekleniyor..
      ···
  2. 802.
    +3 -1
    internet paketi bitti amk hadi mesaja da cevap atmıyon nabıyon ferre mi izliyon bin
    ···
  3. 803.
    +61
    *
    peki şimdi bu gereksiz kıskançlığın zamanı mıydı be eylül?
    bunca sıkıntının arasında.
    aysel hafif mutlulukla karışık bir şaşkınlıkla yüzüme baktı.
    kızın suçu günahı yoktu,
    bunu planlı yaptığını bilsem onu oracıkta giberdim,
    hoş, bu, hoşuna bile giderdi ya neyse.
    ablam da eylül'ü öyle giderken görmüştü ki
    -ömer ne oldu, niye öyle gitti eylül. dedi sanki ben biliyor muşum gibi.
    -bilmiyorum abla, acil bi işi vardır belki de. diyerek uydurabileceğim en saçma bahaneyi uydurmuştum.
    "siz bekleyin, arabayı getiricem" ben diyerek yeniden hızlandık aysel'le.
    arabaya bindik, ablamların beklediği kapıya geldik.
    eniştem ablamı arkaya bindirdi ve yanına oturdu.
    hiç konuşmadan geldik ablamın evine.
    -özlemişim evimi. dedi ablam kapıdan geçerken.
    aysel'den beklenmedik bir kibarlıkla biz içeri geçerken o davet edilmediği için öylece bahçe kapısında bekliyordu.
    aysel'in bu hareketi beni gerçekten şaşırtmıştı.
    -ne duruyorsun gelsene. dedim
    ikiletmeden hızlı adımlarla geldi küçük bir tebessüm de ederek.
    aysel öyle bi kadındı ki
    genelde beni çok sinirlendirse de, bazen öyle küçük ve öyle narin dokunuşlar yapardı ki kendini hemen affettiriverirdi.
    bazen aslında bana ölümüne yürümese oturup harbiden dertleşebileceğim bir insan diye düşünmüşlüğüm de vardı, boş bir insan değildi, görmüş geçirmiş bir kadındı.
    ama aysel her fırsatta beni gibmeye çalıştığı için o toplara hiç girmemiştim.
    aysel yine o narin dokunuşlarını ustaca yapıyordu.
    yürümeme yardımcı oluyor, ablamla ilgileniyor, bana yazılmıyor, bize yemek hazırlıyordu.
    yalan olmasın beyler ama "lan acaba" diye geçirdim bir an da olsa içimden.
    kısa bi süre sonra ablam uyumak istediğini söyleyerek müsade istedi.
    ablamı yatağına yatırdıktan sonra eve bişeyler almak için eniştem de bakkala manava gitti.
    gideceği yer yakın olduğu için "ben alayım, ya da zütüreyim seni enişte" diye ısrar etmedim hiç.
    enişte de çıkmıştı.
    aysel'le başbaşa kaldık evde.
    ufaktan tırsmıştım aysel bi falso yapar diye ama hiç bişey yapmadan öylece oturuyordu.
    üzgün olduğu belliydi.
    kısa bir süre sonra çantasından sigarasını ve çakmağını aldı.
    ablamın evinde sigara içen kimse yoktu,
    bunu bildiği için hiç sormadan direk dışarı çıktı sigara içmeye.
    evi çevreleyen basamaklı mermere oturmuş, sigarasını da yakmıştı peşinden çıktığımda.
    otururken dikkat etmemiş olsa gerek ki elbisesinin eteği sıyrılmıştı,
    baldır bacak ortadaydı.
    ben görür görmez utanarak kafamı çevirdim
    -aysel, eteğin. dedim
    -ne varmış eteğimde. dedi
    -sıyrılmış. dedim
    -hani neresi. dedi
    -bakarsan görürsün. dedim
    -baktım göremedim, dön de göster bi. dedi
    sinirlenerek dönmüştüm ki eteğini çoktan düzeltmişti.
    "haspinallah" diyerek istemsizce tebessüm ettim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +117
      Aysel napmış öyle lan dugun gunu kafa karıştıran baldız gibi aq
      ···
    2. 2.
      +2
      üç dört gündür burada grüyorum panpa seni nickini şimdi hazreti baret diye okudum.

      ömer mahvettin beni
      ···
    3. 3.
      +3 -1
      Kalkti amk
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 804.
    +61
    *
    aysel'i etekli çok görmüştüm ama bacaklarını bu kadar yakından ilk defa görmüştüm.
    gerçekten çok güzel ve düzgünlerdi.
    o görüntüyü kafamdan silmeye çalışsam da
    erkeğiz neticede beyler yalan yok bi süre aklıma takılacaktı.
    -ne o kıskandın mı. dedi.
    "hoş geldin aysel" dedim içimden.
    hanım hanımcık pozları belli ki ablamlaraydı.
    benim yanımda özüne dönmüştü yine aysel.
    sorduğu soruya cevap vermedim.
    kısa süre sonra sol eliyle sağ elimi tuttu.
    çok garip hissettim o an kendimi.
    direnmedim.
    çekmedim elimi beyler.
    ama alışık olmadığım için ufaktan kızarmaya başlamıştım.
    ambiansı bozmak için
    -bugün pazartesi, sen niye işe gitmedin. dedim.
    -ben işten ayrıldım. dedi
    -ne zaman. dedim.
    -perşembe günü, hatta cuma günü de arkadaşların düzenlediği veda yemeğine gittik ya senle. dedi.
    -o senin vedan mıydı. dedim.
    -hıh. diyerek yapmacık bir şekilde güldü.
    utanmıştım lan beyler.
    -bu yüzden kızdın di mi sen bana, bu yüzden hiç konuşmadın di mi geçen geçen gün seni sahildeki kafeye bıraktığımda. dedim
    -başta bu yüzden değildi, beni bırakıp o kızın masasına gittiğin, beni bir açıklama yapacak kadar bile adam yerine bile koymadığın için tavırlıydım sana, baktım senin anlayacağın yok tam vazgeçip konuşacaktım ki senle, sen "niye işe gitmedin" bugün diye çok saçma bir soru sordun, o an farkettim, benimle o kadar ilgisizdin ki o yemeğin benim veda yemeğim olduğunu bile anlamamıştın. ikinci kez çok kırmıştın beni. bişey demedim sustum. dedi
    aysel'e karşı kendimi bu kadar mahçup hissedeceğim hiç aklıma gelmezdi.
    üzülmüştüm amk.
    o gece kendimi artık aysel'den ve masadan ne kadar soyutlandıysam bana kişisel sorulan sorular haricinde hiç bir şeyle ilgilenmemişim.
    ···
  5. 805.
    +54
    *
    konuyu ve mahcubiyetimi dağıtmak için
    -eee şimdi napıcaksın, evde mi oturacaksın. dedim.
    -yakışıklı prensimin beni farkedip beni almasını bekleyeceğim. dedi gözlerimin içine bakıp gülerek.
    refleksle sanki bi şeylerle ilgileniyormuşum gibi yere baktım göz temasını kopartmak için.
    aysel'in bu durumdan eğlendiği belli oluyordu ki içten bir gülümsemeyle cevap verdi bu hareketime.
    -tamam tamam korkma, geçen gün beni bıraktığın kafe var ya sahildeki oraya iş görüşmesi için gittim. dedi
    -ne yani garson mu olacaksın. dedim
    -ayıp mı. dedi.
    ayıp olduğu ya da yakıştıramadığım için sormamıştım beyler. aysel anladığınız kadarıyla bakımlı bir kadındı. giyimine kuşdıbına dikakt ederdi, tipik mahalle kızlarından farklıydı yani. bi kafe'de garson olarak çalışarak kuaför masrafını anca çıkarırdı. gerçi bu işve bu nazla iyi bahşiş alırdı ama yine de yetmezdi.
    -yok niye ayıp olsun, şaşırdım sadece. dedim
    bu gereksiz şakasını daha fazla uzatmayarak
    -kafe'nin sahibi oranın işletmecisi, diğer işlerinden dolayı kafeyle ilgilenemediğini, müşterilerde azalma olduğunu, birinin orayla ilgilenmesi gerektiğini söyledi. dedi
    -ve o da sen olacaksın. dedim lafını keserek.
    -aynen öyle bir nevi işletmesini yapıcam. dedi
    aysel adına sevinmiştim, becerebileceğine de adım kadar emindim.
    aysel becerikli kadındı, aynı zamanda çok da inatçıydı, ne yapar ne eder orayı çekip çevirir ve adam ederdi. kafe'nin yeri zaten sahilde ve çok güzeldi tek eksiği yönetilmekse bu iş tam aysel'e göreydi.
    -eee ne zaman başlıyorsun. dedim
    -bugün yarın başlarım işte. dedi
    -hadi bakalım hayırlıs olsun. dedim ve enişte bi kaç poşetle bahçe kapısından içeri girdi.
    aysel evin kızı gibi yerinden zıplayarak eniştemin elinden poşetleri aldı ve içeri zütürdü.
    aysel yine dönüşmüştü amk.
    bahçede bi başıma kalmıştım.
    istemsizce eylül geldi yine aklıma.
    "ah ulan Eylül, neden böyle yaptın" diye cevabını bilmediğim soruyu defalarca sordum kendime.
    saat akşam 7'ye geliyordu.
    ablama bakmak için bi 20 dk sonra içeri girdim.
    aysel, eniştemin aldığı malzemelerle çoktan yemeği ocağa koymuştu bile.
    ablam hala uyuyordu.
    benim ablamla konuşmak için sabırsızlandığımı anlayan enişte,
    -şimdi değil ömer, bi kaç gün kendine gelsin, kafasını toparlasın öyle konuşalım tamam mı? dedi
    mantıklı gelmişti ki kabul ettim.
    hem işime de gelmişti.
    benim de kafamda netleştirmem gereken çok soru vardı.
    onlardan bi kısmına cevap bulabilmek adına eniştenin telefonundan emrah'ı aradım.
    "dükkandan çıkmamasını, birazdan gelip onu alacağımı, ama cemil ustaya görünmemek için 2. sokağın başında bekleyeceğimi" söyledim.
    "tamam" demişti.
    bi 15 dk sonra Aysel sofrayı serdi yere.
    ben ekmekleri çıkarttım poşetten.
    enişte de bi kaç bardak çatal getirdi sofraya.
    el birliğiyle kurmuştuk sofrayı.
    enişte gidip ablamı uyandırdı.
    ablam da geldi sofraya.
    uzun süredir hasret kaldığım aile saadetine bu sofrada kavuşmuştum tekrar.
    aysel'e karşı da düşüncelerim elimde olmadan değişmişti,
    bundan sonra ona davranışlarım daha farklı olacaktı...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +31
      selma gorunumlu bi aysel mi doguyo yoksa amk
      ···
      1. 1.
        +13
        selma da iyiydi hoştu da huurluk genlerinde vardı nerden hatırlattın
        ···
      2. 2.
        0
        rezervé
        ···
    2. 2.
      +11
      Asla bir selma olamaz hem bu ölüp dirilebiliyomu??
      ···
    3. 3.
      0
      Burda kaldım
      ···
    4. 4.
      0
      648. Entry
      ···
    5. diğerleri 2
  6. 806.
    0
    15 seansı devam mı panpa
    ···
  7. 807.
    +57
    *
    yemek yedikten sonra
    -hadi seni evine bırakayım, ben de çıkıcam zaten. dedim aysel'e.
    -sen git ben ablan yattıkdan sonra giderim yürüyerek, hem şurası zaten. dedi
    ablam "gerek yok" falan dese de abartırsa kovmak gibi olacağı için çok ısrar etmediler.
    sabah 100 metre yol için bana otostop çeken aysel,
    şimdi daha uzak olan evi için "ben yürürüm" diyordu.
    ablamı düşünmesi içten içe hoşuma gitmişti ki ısrar etmedim.
    ablamı öptükten sonra çıktım evden.
    yolumun üzeri olmamasına rağmen durağın sokağından geçtim belki eylül'ü görürüm düşüncesiyle.
    evin önünde ne ali'nin arabası ne de camdan bakan bir melek vardı.
    çaresizce sürdüm arabayı.
    izmit küçük oto sanayiye geldim.
    2. sokağın başında durdum.
    telefonda emrah ile konuşurken düşünmemiştim ama şu an durduğum yerde de risk altındaydım.
    yıllarımı verdiğim sanayide beni tanımayan mı vardı amk.
    sadece cemil ustanın değil ki hepsinin ellerinde büyümüştük.
    belki hepsi taksiyi tanımayabilirdi ama camdan beni gören birinin beni tanımama ihtimali yoktu.
    birinin beni bu halde görmesi demek cemil ustanın beni görmesi demekti.
    bunu düşünerek koltuğu geri yatırdım,
    üzerimdeki ceketi çıkartıp battaniye gibi yüzümü de kapatacak şekilde üzerimi örttüm.
    arabanın kapısını kitleyip
    uyuyor gibi emrah'ı beklemeye başladım.
    aradan yarım saat geçmişti ki biri önce kapıyı zorladı sonra açamayınca camı tıklattı.
    emrah olduğunu görünce direk açtım kapıyı.
    koltuğu dikleştirdim ve seldıbını bile almadan kaçar gibi sürmeye başladım.
    mevzuyu anlamış olacak ki sormadı.
    sanayiden çıkmıştık.
    rahatlamıştım.
    -bizim parka gidelim mi. dedim emraha.
    -gidelim kardeşim, nasıl istersen. dedi
    direk parka sürdüm arabayı.
    sessiz kaldığım her an aklımda eylül vardı.
    ne olacaktı bu durum böyle bilmiyordum.
    ama canım yanıyordu amk.
    derken bizim parka geldik.
    arabayı yol üstüne bırakıp her zaman oturduğumuz banka oturduk.
    ben lafı uzatmadan direk kafamı kurcalayan soruları soracaktım.
    -emrah o gece eylül'ü neden gece 3'te aradın amk, korktu kız bu saatte bi şey mi oldu diye. dedim
    -bilader ben o gün yengeye adam gibi dedim ki "yenge, bi şartla giderim, bi durum olursa direk beni arıyorsun, ömer geldiği anda da bana haber veriyorsun" dedim, o da "tamam" dedi söz verdi. dedi
    ben anlattıklarına hiç odaklanamamıştım bu "yenge" lafından dolayı
    -harbiden "yenge" mi dedin lan kıza. dedim şaşkınlıkla
    -ya başta bi iki defa ağzımdan kaçırdım, ama sonra toparladım adıyla seslendim. dedi
    -ne yaptı, ne dedi sen ilk "yenge" dediğinde. dedim
    -önce şaşkın şaşkın baktı, sonra da güldü, ama ben yine de rahatsız olur diye demedim bi daha. dedi
    emrah'a kızmadım çünkü bilerek yapmadığını biliyordum, dediği gibi istemsizce ağzından çıkmıştı. "belki de allah söyletmişti kim bilir" diye telkin ettim o an kendimi.
    -neyse soruya dönelim. dedim emrah'a.
    -öyle işte bilader, ben geceden uykusuz olduğum için bi süre bekledim aramasını ama beklerken oturduğum yerde uyuyakalmışım. içim huzursuzdu, gece 3 gibi uyandım. telefona baktım ne çağrı var ne de mesaj, direk yengeyi arayacaktım ama sonra acaba hastaneye gitmeden direk eve gittin de yattın mı diye sizin eve geldim, arabanı da göremeyince iyice delirdim, giberler dedim aradım yengeyi, öyle işte. dedi
    ilk sorunun cevabı kendi çapında mantıklıydı, en azından bir cevabı vardı.
    sıra ikinci soruya gelmişti
    -sen bana söz vermedin mi, biz bunu konuşmadık mı, ne diye ali'nin arkadaşlarını dövdün. dedim?
    -ali'nin arkadaşarını mı dövmüşler.? dedi.
    yalan söylemediği her halinden belliydi...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +21
      Boncuk reyiz nefesimi tuttum heyecanla yeni partları bekliyorum. Başından beri takipteyim. 10 numero bi' kalemin var, hikayen de efsane. Arka sıralardan bi' rez de bana.
      ···
    2. 2.
      +5
      selamun aleykum beyler. boncuk reis öncelikle yuregine saglık bak daha bugun uye oldum sözlüğe sırf senin hikayen için. amk sabahtan beri okuyorum cok iyi gidiyo. eyvallah bizlerle paylaştıgın için.
      ···
      1. 1.
        0
        ayraç.
        ···
    3. 3.
      0
      ayraç .
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 808.
    +29
    bugün gün boyu evdeyim, ölmez sağ kalırsak akşam partlarını vakitlice yazarım.
    ···
  9. 809.
    +11
    Boncuuuuuk boncuuuk hap gibi yuttun tak gibi sıçtın bizi boncuk devam amk devam
    ···
    1. 1.
      +8
      harbi müptezel olduk amk
      ···
    2. 2.
      +6
      Sardı amk bırakamıyorum da
      ···
  10. 810.
    +1 -1
    https://www.youtube.com/watch?v=7ylTzg7P9BA

    bunla dinleyin brolar
    ···
  11. 811.
    +2
    Boncuk pmden adres verde görüşek kardeş vallahi seninle oturup muhabbet etmek istiyorum bizim burda bi taksi durağı var o kadar içime işlemişki tam karşısındada ev var izmit demesen gidip duraktakilere boncuk ömer burda calıştımı diye sorucam amk devammm
    ···
  12. 812.
    +7
    Amk baştan beri takip ediyom. Okudukça ben boşuna yaşıyom amk diyom hele öyle bir anlatıyo n ki reis okurken sanki benmisim gibi hissediyom.
    ···
  13. 813.
    +2
    toptan okumak işimiş ya la boyle azar azar kotü oluyo yaa tadı damakta kalıyomuş :(

    edit: şukularımı verdim ayraca devam
    ···
  14. 814.
    0
    Sayfa 27
    ···
  15. 815.
    0
    agzima sictin boncuk
    ···
  16. 816.
    +9
    Şöyle yerimi alayim da boncuk gelince okurum
    haa bu arada boncuk Aysele kötü davranma lan ben bile icerleniyorum okurken kızın tek suçu seni geç tanimasiymis
    zaten hep böyle olmazmi seni seveni sen sevmessin senin sevdiğin seni sevmez
    ···
  17. 817.
    0
    Vay aq neler çekmişsin bizde kendi yaşamımızı zor sanıyoruz
    ···
  18. 818.
    +2
    bazen diyim ki biriktireyim öyle okuyim diyorum sonra elim ayağım titriyor amk.. bugün evdeyim dedin 11 seansını erkene çekmesek mi boncuk?
    ···
  19. 819.
    +2
    kardeş erken başla okuyalım ne olacak
    ···
  20. 820.
    +10
    gozunu sevdigim abim biraz erken başla nolur sabah okul var cok merak ediyorum dibini gibiyin
    ···