/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1176.
    +54
    *
    konuyu ve mahcubiyetimi dağıtmak için
    -eee şimdi napıcaksın, evde mi oturacaksın. dedim.
    -yakışıklı prensimin beni farkedip beni almasını bekleyeceğim. dedi gözlerimin içine bakıp gülerek.
    refleksle sanki bi şeylerle ilgileniyormuşum gibi yere baktım göz temasını kopartmak için.
    aysel'in bu durumdan eğlendiği belli oluyordu ki içten bir gülümsemeyle cevap verdi bu hareketime.
    -tamam tamam korkma, geçen gün beni bıraktığın kafe var ya sahildeki oraya iş görüşmesi için gittim. dedi
    -ne yani garson mu olacaksın. dedim
    -ayıp mı. dedi.
    ayıp olduğu ya da yakıştıramadığım için sormamıştım beyler. aysel anladığınız kadarıyla bakımlı bir kadındı. giyimine kuşdıbına dikakt ederdi, tipik mahalle kızlarından farklıydı yani. bi kafe'de garson olarak çalışarak kuaför masrafını anca çıkarırdı. gerçi bu işve bu nazla iyi bahşiş alırdı ama yine de yetmezdi.
    -yok niye ayıp olsun, şaşırdım sadece. dedim
    bu gereksiz şakasını daha fazla uzatmayarak
    -kafe'nin sahibi oranın işletmecisi, diğer işlerinden dolayı kafeyle ilgilenemediğini, müşterilerde azalma olduğunu, birinin orayla ilgilenmesi gerektiğini söyledi. dedi
    -ve o da sen olacaksın. dedim lafını keserek.
    -aynen öyle bir nevi işletmesini yapıcam. dedi
    aysel adına sevinmiştim, becerebileceğine de adım kadar emindim.
    aysel becerikli kadındı, aynı zamanda çok da inatçıydı, ne yapar ne eder orayı çekip çevirir ve adam ederdi. kafe'nin yeri zaten sahilde ve çok güzeldi tek eksiği yönetilmekse bu iş tam aysel'e göreydi.
    -eee ne zaman başlıyorsun. dedim
    -bugün yarın başlarım işte. dedi
    -hadi bakalım hayırlıs olsun. dedim ve enişte bi kaç poşetle bahçe kapısından içeri girdi.
    aysel evin kızı gibi yerinden zıplayarak eniştemin elinden poşetleri aldı ve içeri zütürdü.
    aysel yine dönüşmüştü amk.
    bahçede bi başıma kalmıştım.
    istemsizce eylül geldi yine aklıma.
    "ah ulan Eylül, neden böyle yaptın" diye cevabını bilmediğim soruyu defalarca sordum kendime.
    saat akşam 7'ye geliyordu.
    ablama bakmak için bi 20 dk sonra içeri girdim.
    aysel, eniştemin aldığı malzemelerle çoktan yemeği ocağa koymuştu bile.
    ablam hala uyuyordu.
    benim ablamla konuşmak için sabırsızlandığımı anlayan enişte,
    -şimdi değil ömer, bi kaç gün kendine gelsin, kafasını toparlasın öyle konuşalım tamam mı? dedi
    mantıklı gelmişti ki kabul ettim.
    hem işime de gelmişti.
    benim de kafamda netleştirmem gereken çok soru vardı.
    onlardan bi kısmına cevap bulabilmek adına eniştenin telefonundan emrah'ı aradım.
    "dükkandan çıkmamasını, birazdan gelip onu alacağımı, ama cemil ustaya görünmemek için 2. sokağın başında bekleyeceğimi" söyledim.
    "tamam" demişti.
    bi 15 dk sonra Aysel sofrayı serdi yere.
    ben ekmekleri çıkarttım poşetten.
    enişte de bi kaç bardak çatal getirdi sofraya.
    el birliğiyle kurmuştuk sofrayı.
    enişte gidip ablamı uyandırdı.
    ablam da geldi sofraya.
    uzun süredir hasret kaldığım aile saadetine bu sofrada kavuşmuştum tekrar.
    aysel'e karşı da düşüncelerim elimde olmadan değişmişti,
    bundan sonra ona davranışlarım daha farklı olacaktı...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +31
      selma gorunumlu bi aysel mi doguyo yoksa amk
      ···
      1. 1.
        +13
        selma da iyiydi hoştu da huurluk genlerinde vardı nerden hatırlattın
        ···
      2. 2.
        0
        rezervé
        ···
    2. 2.
      +11
      Asla bir selma olamaz hem bu ölüp dirilebiliyomu??
      ···
    3. 3.
      0
      Burda kaldım
      ···
    4. 4.
      0
      648. Entry
      ···
    5. diğerleri 2
   tümünü göster