/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +2
    Deli gibi biriktirdiğim harçlıklarımı sadece sigara alarak kullanan bir adam olduğum için o gün cebimde biraz para vardı, karşıya geçmek için bir miktarını kullanmıştım ama hala biraz kullanabilirdim. Beşiktaştan koşarak bir Nişantaşı otobüsü aradım, bulamayınca kafayı yiyeceğimi anladım, trafik neden bilmiyorum o gün her gün kalabalık olan Barbaros Bulvarında acaip azdı beyler,"Taksi tutayım lan" dedim. Tuttum taksiyi 15 dakikada ordaydım, adam üstüme başıma baktı, deri ceket, kot, tişört tam bir serseriydik. Gittiğimiz yer Nişantaşında Limonataydı, orada adamı ayakta öpüyorlardı beyler. Bir limonata sadeyse 16 lira, değilse 18 liraydı. Bu sadece içecekti, siz kalanını düşünün. Ben de düşündüm zaten sadece menünün devdıbını göremedim, ama neyse herif yetişelim diye ara sokaklar bir şekil yaptı, 15 dakika içinde tam vaktinde yetişmiştim! O günkü şansımı başka bir işte kullansam dünya zengini, Amerikan başkanı filan olmuştum beyler, haklısınız aşırı şanslıydım. Mekandan içeri öyle bir girdim ki şimdi ki halimle neden orada istenmediğimi anlıyorum ama çocuk halimle insanların bana dönüp bakıp gocunmasını anlamamıştım, üzülmüştüm çok. Anlamıyor insan ama işte adamlar 80 liralık köfte yerken sen ekmek arası 5 liralığı zor gömüyorsun okul çıkışında. Allahtan Ebrar ve Melisa daha gelmemişti, Deniz bir köşede oturmuş sessiz bekliyordu, yavaşça yanına yaklaşıp kardeş dedim sarıldık öpüştük, Ebrar ile Melisa'yı bekledik. Ebrar geldiğinde üstünde siyah böyle basit günlük bir elbise vardı beyler, kıza o kadar çok yakışıyordu ki prenses gibi duruyordu, inanılmaz hoştu. Yanımıza geldiğinde kibarca sandalyesini geriye çektim beyler, Amerikan filmlerinde gördüğüm aptal aksanla "Başkan hanım" dedim. Ebrar gülüp oturdu "Atacım, ceketimi de alır mısın?" dedi. Yavaşça zarif omuzlarından ceketini düşürdü, alıp koltuğun sırt kısmına asarken kokusu her tarafa yayıldı, kokusunu inanılmaz seviyordum Ebrar'ın, hatta her şeyini seviyordum. Bu sırada Melisa hafifçe öksürdü, ben de elimi uzattım "Merhaba ben Ayı" demek üzereydim ki "O Ata bu da Melisa, tanışmış oldunuz işte" diye ellerini tek bir çırpışta tanışma faslını kapatan Ebrar. "Ee, menüye bakalım mı Ata?"diye kolumu tuttu. Beyler, şu yaşıma geldim hala jet sosyete restaurantlarına giderim arada. Ama menü dediğin şey niye yeterli sayıda gelmez dıbına koyim masaya. Ama o gün bir kerecik şikayet ettiysem zütümü gibsinler, Ebrar'la saç saça başbaşa menüye baktık. Daha doğrusu o baktı menüye, ben ona baktım, açık kumral saç tellerinin nasıl yüzüme, omzuna, omzuma düştüğüne baktım. Bir gün sana sarıldığımda tekrar düşecekler ulan yüzüme dedim içimden. Ebrar bir limonata alayım ben ya, yemek yedim dedi. Ben de bir limonata alayım dedim, fiyata veya menüye bakmadan, tam menü kapanırken aradan ufacık fiyatı gördüm, 16 lira hafifçe kafamı salladım. Ebrar gibi bir hatun benimle olamazdı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster