/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 676.
    +1
    163 te kaldım rez
    ···
  2. 677.
    +1
    Rezxzzz
    ···
  3. 678.
    +1
    Rezzzzz
    ···
  4. 679.
    +1
    hadi bu seferlik affediyorum pic
    ···
  5. 680.
    +14 -1
    (bkz: flashback)

    ecem beni aldatmıştı, ömer'e gitmişti, karşılığında doğru düzgün bir açıklama bile yapmadan,
    üniversite hazırlıklarım sürerken, hayatımın en kritik dönemiyken, ömer artık grupta kalamazdı, hayatımda kalamazdı, ben hayatımda ilk defa ömer'den nefret etmiştim, gögüsümdeki ağırlık hiç geçmiyor, adam akıllı yemek yiyemiyordum, kendi kendime 'niye lan niye' deyip duruyordum...

    ömer'i aradım ve konuşmak istediğimi söyledim...
    'eve gel bizimkiler yok' yanıtını aldım...
    evine gittim, o merdivenlerden çıkarken ki hislerimi kelimeler yetmez anlatmaya.
    kapıyı çaldım, kendimi tutuyordum sadece konuşacaktım ama kapıyı açınca, ömer'i görünce sinirlerimi engel olamadım ve yakasına yapıştım, gözlerim dolu şekilde 'neden lan neden şerefsiz' diye haykırdım...

    bana sadece 'hayat işte, niyesi yok, kız beni seçti' cevabını verdi, tüm öfkem yerini büyük bir hüzüne bıraktı, ellerimi yakasından indirdim, ve kapıyı yüzüme kapattı...
    ···
  6. 681.
    +21
    (bkz: anlattığım yerden)

    kadıköy'e sağ salim ulaşmıştık ecem'in şeytani zekası sayesinde, eylül ben ecem sabahın ilk ışıklarına kadar kayalıklarda oturduk...

    eylül; senden nefret ediyorum ecem ama teşekkürler.
    ecem; alan için yaptım sizin için değil.
    ben; tamam geride kaldı artık...
    ecem; açık bir yer bulabilirsem su alacağım... (imalı ve sinirli bir sesle) (kayalıktan kalkıp gitti)

    ardından eylül hiçbir şey demeden kafasını gögüsüme koydu, bir süre saçlarını kokladım...
    ecem ne ise eylül tam zıttıydı, eylül olması gerekendi, ecem ise... bilemiyorum eylüş'e güzel kız deyip geçersin ama ecem fazlasıydı, güzel deyip geçemeyecek kadar kusursuzdu ama kişilik ve bana yaşattıkları onu geri atıyordu kalbimde...

    bir süre sonra ecem geldi, bizi o halde gördü... karşımıza geçti, ben de toparlandım, eylül kalktı gögüsümden.

    ecem; sıkıldım, yeter.
    ben; ne demek o.
    ecem; brezilya dizilerindeki kötü kadın gibi hissediyorum.
    eylül; emin ol hepsine taş çıkarırsın.
    ecem; komik gerçekten... alan yeter ben gidiyorum hayatındna, bir borcum vardı onu kapadım diye düşünüyorum...
    ben; peki...
    ecem; peki? iyi şanslar size, ne halt ediyorsanız edin, elindeki suyu da üstüme fırlatıp gitti...

    (gitmesine izin verdim, vermem de gerekiyordu ama içimden o an bir şeyler koptu, zor zamanımda o vardı, ama zor zamanımın mimarı da oydu deyip rahatlattım kendimi)

    eylül'le öğlen odaya geçtik, ilk defa beraber uyuduk... kafasını gögsüme koydu, kolunu üstüme attı ve uyuduk...
    ···
  7. 682.
    +1
    rezzzzz
    ···
  8. 683.
    +1
    Eyvallah
    ···
  9. 684.
    +3
    Edebiyat falan mı okudun sen usta
    ···
  10. 685.
    +16
    akşama doğru uyandık, eylül'e sarıldım, öptüm evine bıraktım, ardından tüm moleküllerimin üsküdar'a kenan'a çekildiğini hissettim, basıp gittim ihtiyarın evine...

    kapısını çaldım ama açan olmadı... aradım telefonu kapalıydı.
    bir süre bahçesindeki ufak çardakta onu bekledim, neredeyse 1 saati bulmuştu,
    tam kalkıp motora adımlıyordum ki, elinde gazete ve siyah bir poşetle göründü bahçe kapısından...

    tok ve hırıltılı bir sesle bağırdı gülümseyerek.

    ihtiyar; evlatt!!
    ben; bir bakayım dedim bizim deli bilgeye.
    ihtiyar; geç içeri geç deyip kapıyı açtı girdik...

    perdeleri her daim örtülüydü, kitaplıklardan oluşan evi loş bir ortamdı...
    yer yer irili ufaklı mumları vardı, onları yaktım...
    gıcırdayan koltuklarından birine oturdum...

    şarap aldığını söyledi ve kadehlere koyup getirdi...

    ihtiyar; iyi gördüm seni, senin kız nerede.
    ben; o benim kız değildi, gitmesine izin verdim.
    ihtiyar; sana aşık olduğu belliydi onun.
    ben; yok be, öyle gözüktüğüne bakma canavarın teki var onun içinde.
    ihtiyar; canvarlar da aşık olur evlat... bu dünyadaki en büyük yanılgı kötülerin kalbinin olmadığıdır.
    ben; ee var mı kapleri?
    ihtiyar; var ama iyilerin aksine sadece bir kişilik yer vardır... o bir kişi için de her şeyi yaparlar.
    ben; aslında haklısın ecem kanıtladı dün gece bunu.

    elif şafak'In aşk kitabını gördüm, aldım elime baktım...

    ihtiyar lafa girdi, normalde yerli yazarları çok okumam ama mevlana ve şemsi'in hikayesi etiler beni...

    ben; bahseder misin?

    ihtiyar; mevlana döneminin en bilgin adamı, onunla tanışmak için şems adında bir adam gelir... tanışırlar, konuşurlar.. mevlana içindeki aşktan emindir, doğaya tanrıya insana ama yine de bir boşluk hissettiğini söyler... bunun üzerine şems,.mevlana'ya en sevdiği 3 kitabını sorar, mevlana kararsız kalsa da bu yabancıya en sevdiği 3 kitabını gösterir... ardından şems bu kitapları alır ve hepsini suya atar, kitaplar buruşur, mürekkepler akar, mevlana
    ağlamaklı şekilde 'neden yaptın onlar benim kıymetlimdi' der... şems ise 'bir cevap arıyordun değil mi, bir boşluk vardı'' der ve devam eder.

    Aradığın şey o kitaplarda değil, aradığın şeyi okuyarak bulamazsın.

    Sende ekgib olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın.

    Aradığın şeyi Dünya’da arayacaksın, aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın.

    Dünya’da ki tüm kitaplar, tüm hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laflar, sevginin yerini tutmaz.

    Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın. ..

    ben; etkileyiciymiş.
    ihtiyar; güzeldir... ünlü de bir hikayedir... senin için de öyle, ecem'i ancak gerçek anlamda affedersen sevebilirsin...
    ben; ya istediğim o değilse.

    ihtiyar boğuk bir sesle güldü ve dışarı yürüyüişe çıktık...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 686.
    +1
    Rez lan
    ···
  12. 687.
    +1
    hadi alann
    ···
  13. 688.
    +15
    ihtiyarla yürüyşe çıktık,

    ben; sohbetin gerçekten güzel ama hala bir deli olduğunu düşünüyorum.
    ihtiyar tok bir sesle yine o gülüşlerindne birini yaptı, 'italya'da 87 senesiydi sanırım bir adam tanımıştım, bilirsin evlat bizde de vardır, her mahallenin bir delisi gibi, bu adam da oranın delisiydi, bir tek ben konuşurdum onunla, mahalleli onu görünce kaçardır, soğuk havalarda çıplak koşturur, köpeklerle konuşurdu ha bir de benimle... '

    ben; sonra?

    ihtiyar; bir gün inşaatı süren bir binadan bir işçi düştü yere, kötü bir andı, insanlar panik ve korkuyla oraya doğru koştu, adamın güneşin altında tansiyonu çıkmış, 1.kattan aşağıya düşmüştü, insanlar panikle bağırışırken, işçi yerde kısmi felç geçirmiş halde yatıyordu,
    bunun üzerine deli elinde bir kova suyla şarkı söylerek geldi ve adamın üstüne döktü buz gibi suyu, mahalleli kötü durumdaki işçiye bunu yaptığı için deliyi dövdü, ağzını yüzünü dümdüz ettiler'

    ben; sonra peki?

    ihtiyar; sonra ambulans geldi, içerideki sağlıkçılar işçiyi apar topar ambulansa bindirdi,
    üstündeki ıslaklığı hissedince, sağlıkcı bu adama kim soğuk su döktü dedi, mahalleli öfke ve nefretle deliyi işaret etti, deli kanlar içinde olayı izliyordu, sağlıkçı ambulansa bindi, kafasını çevirdi ve mahalleliye, adamın hayatını kurtardı o soğuk su, yüksek tansiyon durumlarında en iyisi budur' dedi ve işçiyle beraber hastaneye yol aldılar.

    ben; deli adamın hayatını kurtarmıştı.
    ihtiyar; delilik görecelidir demiştim...

    o sırada taha aradı, korkmuş bir sesle, umut o it kopukla mekana geldi seni bekliyor dedi.
    ···
  14. 689.
    +1
    Rezerved
    ···
  15. 690.
    +1
    Rezerved
    ···
  16. 691.
    +1
    Ohh en heyecanlı yerler geliyor gibi
    ···
  17. 692.
    +1
    rez reis rezz
    ···
  18. 693.
    +14
    ihtiyar konuşmayı duydu ve ben giderken kolumdan yakaladı yine, şöyle dedi 'sayıca çoklar böyle durumlarda bliek değil akıl üstün gelir' dedi... yani dedim,
    'yanisi evlat, insan pgibolojisini kullan, ayrıca bar karanlık bir ortam değil mi, loş ışıklı'
    evet diye cevapladım... 'düşünerek git, aklını kullan' dedi... ve oradan ayrıldım motora atladım...

    sayıca çoklardı, direkt polis gelse bizim korktuğumuzu düşüneceklerdi, bir şey yapmam lazımdı, ihtiyarın sözleri aklımda canlanıyordu, insan pgibolojisini kullan diyordum kendime... ardından aklıma en güçlü duygu geldi..
    en güçlü duygu nedir, aşk mı, sevgi mi? hayır bunların hiçbiri değildi, bir insanın en güçlü duygusu ölüm korkusudur... hayatta kalma içgüdüsüdür...

    (bkz: 1 saat sonra)

    mekana girdim, henüz müşteriler gelmemişti, bunlar da 14 15 kişi mekana konuşlanmış efelik yapıyorlardı, birinin elinde bıçak vardı, haydar abi de korkmuş orada bekliyordu,
    polisi arayamamıştı...

    içeri girdim beni gördükleri an, avazım çıktığı kadar bağırarak küfür etmeye başladım,
    silahı çıkardım... bunlar neye uğradıklarını şaşırdılar, 'öldüreyim mi lan seni' diye bağırıyordum umut'a,, umut bembeyaz olmuştu, çocukklar geri adım attı, 'çıkın gidin lan' dedim... umut bir süre dirense de korkusu üstün geldi, arkadaşlarına kaş göz yaptı ve çıkıp gittiler...

    tufan ve taha da şoktaydı beklemiyorlardı böyle bir şey...

    taha ve tufan yanıma geldi, 'olm manyak mısın silah ne, hayatını mı karartacaksın' dedi taha...
    taha'nın üstüne doğru ateş ettim, 'agibtir dedi elini tuttu'
    taha; dıbına koyim boncuk atıyor lan bu...
    tufan; aklını seveyim alan, ahaha.
    ben; insan pgibolojisi, ortam da loştu belli olmaz dedim...
    tufan; aynen sonuçta umut mekan basmıştı, onun gerçek olması ona göre mantıksız sayılmazdı, bekliyordu belki de...
    ben; işte ben de tam o beklemesini kullandım diyelim...
    taha; sen ecem'le çok zaman geçirdin aynı şeytanlık geçmiş.
    ben; bu ecem'den değil, başkasından.
    ···
  19. 694.
    +1
    rez rezzzz
    ···
  20. 695.
    +1
    Entry 168
    ···