/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +17
    ipek’in ve benim birbirimizden olan beklentileri çok farklıydı. O beni bir sevgili gibi istiyordu, ama ben sadece arkadaşım olmasını istiyordum, dertleşebileceğim sadık bir arkadaş. Evet, çok güzeldi ama diğer kızları görmüyordum beyler. Bilmem bunu hiç yaşadınız mı. Kızların yüzleri yoktu sanki, hiçbiri gerçekten umrumda değildi. ipek haklıydı, kilometrelerce uzaktaki bir kız için kendimi tüketiyordum.
    ipek sürekli bacağıma göğsüme falan dokunuyordu konuşurken, resmen taciz gibiydi lan. Tabii ki hormonlar şaha kalkıyor, aylardır kimseye dokunmamışım üstelik yanımda manken gibi kız var. Zora sokuyordu beni. Ama cinsel açıdan da hiç öyle aşırı istekli biri olmamıştım. Evet, bir kadınla yatmak dünyanın en büyük zevklerinden biri, ama olmayınca da çok aramıyordum, 31 görüyordu işimi. Yağmur’la birlikte olduğum o geceden sonra kimseye dokunmamıştım.
    Aklıma yine bir olay geldi. Bizde kaldığı bir sabah odama daldı, şak diye perdeleri açtı, şafak operasyonunda yakalanmışım gibi uyandım aq. “Hadi artık uyumaaaa, kalk” diyor ben gözlerimi ovuşturuyorum. Yorganı gayri ihtiyari üstümden fırlattım, içimden sövüyorum kıza zaten. Birden bana baktı, baktı, gülmeye başladı. Boğulacak gibi gülüyor ama. Noluyor lan dedim, kış mevsimi hariç boxerla yatarım zaten, pijama falan boğar beni. Baksıra mı gülüyor derken başımı aşağı çevirdim, çevirmez olaydım aq. Sabah ereksiyonunun gazabına uğramıştım yine, rezil olduk aq.
    “ipek çık odadan,” diye kızı kovarken üstüme yorganı çektim ciks sonrası utanan kızlar gibi. Kız yere oturdu hala gülüyor. Banyoya attım kendimi. Erkek ırkının işkencesi, hele ki o an çok sıkışmışsan.
    Kahvaltı yapıyoruz, bakıp bakıp gülüyor kevaşe. O duştayken ben içeri girsem sapık olurum, kız dalga geçiyor üstüne.
    “Aklıma lise geldi de,” dedi sonra. “Formalar kumaş pantolon ya. Kızlarla erkekleri gözleyip kiminki daha büyük diye tahminde bulunurduk,” dedi. Vay aq, kızlar gerçekten yapıyormuş bunu. Çüklerinizi koruyun beyler, dar ya da kumaş giymeyin.
    Dudağını ısırdı utanmış gibi, sonra “seninki gayet iyi aslında gördüğüm kadarıyla” dedi. Bu kız beni dinden imandan çıkarmaya çalışıyordu, anlamıştım. Yine bakir, utangaç liseliler gibi konuyu hızla kapayıp göndermiştim kızı, bir daha da bende kalmasına izin vermedim zaten. Aslında onunla bir kere yatsaydım nasıl olurdu diye düşünüyorum, ama sonra şükrediyorum öyle bir şey yapmadığıma. Çünkü ipek ciksle yetinecek kız değildi, sevgili istiyordu, sevecek biri. Yağmur’a duyduğum sevgi yüzünden, başka birini daha sevecek gücüm kalmamıştı benim.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 52.
    0
    yaz pampa
    ···
  3. 53.
    +2
    Reserved panpa çok fena sardı
    ···
  4. 54.
    0
    reserved
    ···
  5. 55.
    -1
    hadi seri mk
    ···
  6. 56.
    +16
    Yağmur’a laptop alıp yolladım doğum gününde, 13 Ekim. Kontore giden para laptop fiyatından fazlaydı zaten. Artık daha rahattı sanki, kendimi mektuplaşıyor gibi hissetmiyordum. ipek’in söylediklerini çok düşünüyordum, sürekli araştırıyordum bu Borderline takunu. Türkiye’deki rehabilitasyon merkezlerine de güvenemiyordum, param olsa yurt dışına yollayacaktım kızı tedavi için. Ama geçmiyordu, ömür boyu kalıyordu. Şubat’a kadar kıvrandım, ne yaparım, nasıl mutlu ederim onu diye. Doğum günümden 3 gün önce giberler okulunu da işini de dedim, izni alamayınca işten çıktım ve tekrar gittim Rize’ye.
    Yağmur beni görünce yine çocuk gibi sevindi. Beni her gördüğünde bu kadar sevinecekse yürüyerek bile aşardım o yolu. Yine o yaz gibi yeşilliğin içinde geçti beraberliğimiz. Yağmur’u öperken önce hep burnunun ucunu öperdim. Sonra gözlerini. En son dudaklarını. Geçen yaz fazla cinsel yakınlaşma olmamıştı, kırdayken göğüsleriyle oynardım bazen, ya da bacaklarını okşardım ama bu kadar.
    Evde iki oda var zaten, biri oturma odası gibi, diğerinde Yağmur ve anane uyuyor. Ben de oturma odası diyebileceğim odada, yer yatağındayım. Doğum günüm 8 Şubat. 7’yi 8’e bağlayan gece koluma bir şeylerin devamlı olarak sürtündüğünü hissedip uyandım, Yağmur ani tepki vermemem için eliyle ağzımı kapadı. Üzerimdeydi, upuzun saçlarını alnımda, kollarımda hissediyordum. Beni yavaşça öpmeye başladı, ses çıkarmadan. Gözlerimi, çenemi, boynumu. Tişörtümü sıyırdı, göğsümden itibaren öperek aşağılara indi. ikimiz de ses çıkarmamak için nefesimizi tutacak hale gelmiştik, ben çoktan sertleşmiştim tabii ki. Elini eşofmanımın içine sokacak diye korktum, ses çıkarmadan sevişmemizin yolu yoktu. Ama o bunu yapmadı, üzerimde oturdu sadece. işaret parmağını karnımda gezdirdi, parmağıyla şekiller çiziyormuş gibi. Sonra gözlerini gözlerime dikti, gülümsedi ama mutlu bir gülümseme değildi.
    “Sen beni sevmiyorsun.”
    Neden bilmiyorum, o an boğazıma bir şeyler düğümlendi beyler. O sözler neden bu kadar acıttı bilmiyorum. Onun için katlandığım ve katlanabileceğim her şey gözümün önünde geçti sanki. Gücüm kalmamıştı. Onu çok seviyordum, kimseyi hiç bu kadar sevmemiştim ama gücüm kalmamıştı sanki.
    “Seviyorum.” Dedim sadece. Sesim ağlayacakmışım gibi çatlak çıktı, yutkunup ıslattım boğazımı. Gözleri merakla yüzümü inceliyordu, ilk defa insan gören bir uzaylı gibi.
    “Başka bir kız var.” Dedi sonra, aynı yabancı bakışla. Sanki gözleri beni algılamıyormuş gibi bakardı bazen, korkardım. Sanki şeffafmışım da arkamdaki bir şeye bakıyormuş gibi.
    ipek’i reddedişlerimi düşündüm, bazen kız içerideyken banyoda 31 çektiğim bile oldu ama dokunmadım başkasına, asla, bunları hatırladım. “Çok seviyorum.” Dedim tekrar, son gücümle. “Çok mutlu olacağız.” Söylediğime kendim bile inanmadım. Gözlerim nemlendi. Kaan’ın ölümünden sonra ilk kez.
    “Annanem namaza kalkacak,” dedi aniden, deli gibi. “Çok az vaktimiz var.” Birden fırladı ayağa, üzerinde beyaz uzun bir gecelik var, saçları açık, Halka’daki kıza benziyorsun diye dalga geçerdim bazen ama dünyanın en güzel saçları onundu. Tuttu elimden kaldırdı, aldı omzuna bir hırka, dışarı çıktık.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    rez pampa
    ···
  8. 58.
    +14
    Ulan saat gece 3 buçuk falan. Zangır zangır titriyorum soğuktan. gibim hala kalkık, kafam karışmış, napıyor bu kız, ne tak yiyoruz dışarıda diye düşünüyorum. Köy yeri zaten, kurt domuz falan çıkacak diye altıma sıçıyorum.
    “Yağmur napıyoruz dışarıda, zütüm dondu. Kurt falan yoktur di mi?”
    “Boşver kurdu. Seninle konuşmamız lazım. Çok önemli.”
    “Sabah olunca konuşuruz neden şimdi?”
    Elimden sürüklüyor hala. Evin yanında bir ahır var, içinde sadece çok yaşlı bir inek var. Ahırın arkasına oturduk, koku rahatsız edici. O kadar karanlık ki kızın yüzünü göremiyorum, ahıra geldiğimizi bile kokudan anladım artık.
    “Çünkü şimdi anlatmazsam hiç anlatamam.”
    Madem bu taku yedik buralara kadar geldik, dinleyelim bakalım diyorum.
    “Kaan’la niye birlikte olmadığımızı sordun. Hala merak ediyor musun?”
    Haydaaa bu konu nereden açıldı şimdi. Hayır deyip eve dönmek istiyorum ama bir yanım da merak ediyor, neden diye. “Evet“ dedim belli belirsiz.
    Derin bir nefes aldı ve başladı.
    “Kaan’la benim aramdaki bağ çok farklıydı. Sadece sevgili ya da çocukluk arkadaşı gibi değildi. Bir parçamdı sanki. Tüm hayatımı onunla geçirdim. Ama… Olmadı. Onunla birlikte olmayı istedim. Vaktimiz vardı, biz öyle düşünüyorduk yani ama denemek istedik. 15 yaşındayken denedik. Kasıldım. Bacaklarımı bile açamadım. içimi çok büyük bir korku kapladı. Onu ittirdim, tırmaladım ve ağladım. Daha sonra birkaç kere daha denedik ama yapamadım işte, mutlu edemedim onu. O sebebini hiç bilmedi.”
    Sonra anlattıkları kanımı dondurdu. Hissettim. Damarlarımın derimin altında genişlediğini, nefessiz kaldığımı hissettim.
    ···
  9. 59.
    +18
    Bunu yazmak benim için çok zor.
    Yağmur 7 yaşındayken tecavüze uğramıştı. Tanıdık biri tarafından. Bir kere değil. Aylarca. Kusmak istedim beyler. Böyle huur çocuklarıyla aynı dünyada yaşadığım için kusmak istedim. Bir kere gülümsesin diye kendimi ateşe verecek kadar sevdiğim kızın başına bu geldiği için kusmak istedim. En korkuncu neydi, biliyor musunuz? Bunu tamamen hissizleşmiş bir şekilde söyledi, ağlamadan. Travma onu hissizleştirmişti çünkü, incinmemek için duygularını kapatmıştı. Pgibolojiyle ilgili araştırma yaparken okumuştum bunu.
    Buz kesmiş halde oturdum orada. Bunu söyledikten sonra devam etti, kulaklarım uğulduyordu benim. “Seninle nasıl birlikte olduğumu anlayamadım, belki alkoldendi. Kaan beni öptüğünde bile kasılırken, sen bana dokunurken hiçbir şey hissetmedim. Bunun nedeni neydi?” Başını kaldırdı, bana bakıyordu sanırım. Yüz ifadelerini okuyamıyordum. Bilmiyordum, umrumda da değildi.
    “O huur çocuğu nerede şimdi?” dedim sadece. Omuzları oynadı, silkmişti galiba. “Çocuk tacizinden hapse girdi. Benim dışımda başka çocuklar da varmış.” Sessizlik oldu, sonra ekledi.
    “Belki ona da aynısını yaparlar. Belki içeride ona da tecavüz ederler, böylece dışarı çıktığında ve birine aşık olduğunda, o kişiye korkmadan dokunamaz bile. Sonra aşık olduğu kişiyi mutlu edemediği için kahrolur. Kendini öldürmek ister. Belki nasıl hissettiğimi anlar.”
    Söyledikleri o kadar masumdu ki, inanamıyordum dıbına koyayım. Birinin onu böyle incitmek isteyeceğine inanamıyordum. Neden çocuk gibi konuştuğunu anlıyordum şimdi. Yağmur’un bedeni büyümüştü ama sağlıksız bir çocuğun ruhuna sahipti. Tecavüz, genetik hastalık ve aşık olduğu ilk kişinin ölümü her şeyi tak etmişti, mahvetmişlerdi onu. O huur çocuğu, ona bu genleri geçiren ailesi ve Kaan- hayır, onun ölümüne sebep olan ben, ben mahvetmiştik onu. Asla onaramayacağım parçaları geri gelmemek üzere gitmişti.
    Hiç konuşmadan eve döndük, o kısacık yolda elimi tuttu. Her şeye rağmen nasıl sevgi dolu olabiliyordu. Ona geçmişindeki acıları hatırlatıyordum sadece ama seviyordu beni. Ben de onu seviyordum beyler, 25 yaşındayım ve hayatım boyunca “seni seviyorum” dediğim tek kız oydu.
    ···
    1. 1.
      +1
      “ilk seferin mi bu?” dedim, şaşırmıştım. Sonra Kaan’ın söylediği laf aklıma geldi, hiç beraber olmamıştı onlar.

      ilk seferi diye yazdin sonra tecavüz.. (??)
      ···
      1. 1.
        +4
        Tecavüz vajinal yoldan değildi. Ayrıntı vermek istemedim, benim için hala zor bunu konuşmak.
        ···
      2. 2.
        +4
        Özür dilerim..
        ···
    2. 2.
      +3
      Yemin ediyorum gözlerim doldu . Tecavüz kelimesinden sonra okumak istemedim . Sen çok büyük bir adamsın kardeş hala senin gibi insanların kalmış olması güzel birşey
      ···
    3. 3.
      0
      Vay ananı gibeyim bu neymiş böyle
      ···
    4. diğerleri 1
  10. 60.
    0
    Rez pampa
    ···
  11. 61.
    +17
    Ertesi gece aynı saatlerde geldi, bu sefer başka bir şey için. “istemiyorum, mecbur değilsin,” dedim ama yalan amk istemez miyim onu, birlikte olduğumuz o zamanı her gece düşünüyorum zaten. Ses çıkarmadan biraz seviştik ama girecekken ittirdi, başını çevirdi.
    “Çok korkuyorum, olmuyor,” dedi. Kasılmıştı gerçekten, sanki işkenceye uğruyormuş gibi. Hemen kalktım üstünden, yanıma uzandı biraz.
    “Seni mutlu edemiyorum, ya başka kızlara gidersen?” dedi. “Banane öbür kızlardan,” dedim. “Bekleyecek misin iyileşmemi?” dedi. “Tabii ki,” dedim.
    Biraz uzandıktan sonra kalktı, bana baktı, baktı. “Ya hiç iyileşmezsem? Ya hep böyle kalırsam, seni her seferinde ittirirsem?”
    Cevap vermeme izin vermeden çıktı gitti.
    3 gün sonra döndüm yine Ankara’ya. Ankara’yı çok seviyordum ama Yağmur olmayınca boğuyordu beni her yer. Kararımı da vermiştim, bir şekilde Hakan gibkosunu ya postalayacaktım ya da kendim başka eve çıkacaktım. Sonra yanıma alacaktım onu. Doğal ortam, temiz hava, hepsi mükemmeldi ama orada konuşacak kimsesi olmadan daha da kötüleşeceğini biliyordum. Ben bakardım ona.
    işten de çıkmıştık o gazla, kafamı gibeyim diyesim geliyor ama pişman olamıyorum çünkü işten çıkınca nihayet Yağmur’u görebilmiştim. Anlattıkları hala kafamda dönüyordu, eşek arısı gibi, beynimi sokup duruyorlardı sanki. Sevdiğini insanı koruyamamak korkunç bir his. Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, o bunları yaşarken onu tanımıyordum bile, mahallede top oynayan sümüklü veledin tekiydim. Ama vicdan azabı bastırmıştı yine.
    Deli gibi iş aramaya devam ediyordum, boşladığım okula da ilgimi vermem gerekiyordu, 2 yıl kalmıştı zaten. Dil okuyordum, özel ders vermek belki işe yarar diye düşünüp her yere ilan verdim, para lazım lan, para, para…
    ipek geldi kapıya yine, elinde siyah poşetler.
    “Sevdiceğin nasılmış bakalım?” dedi, gibtir edecektim ama girdi içeri. Çoktan içmiş biraz, serildi koltuğa. Keşke Hakan evde olsaydı aq, dillere destan yavşaklığıyla bunu oyalardı ben de kafa dinlerdim.
    “Anlat,” dedi, çayırkeyf olunca çok sevimli olduğunu düşünüyordum önceden, artık sadece sinirimi bozuyordu.
    “iyi,” diye kestirip attım. “Benim aksime, her gün gelip kafasını giben biri yok başında.” Alındı bir an. “Kafa mı gibiyorum ben?” dedi. “gibmiyor musun?” dedim. “Her gün burada değil misin?”
    Ayağa fırladı birden, siyah poşetten bir şişe çekip fırlattı ayağımın dibine. Bira şişesi patlamadı ama çatladı, bu ayrıntı neden hafızamda bilmiyorum. “istediğim tek şey iyiliğin,” diye bağırdı. “Dört duvarın arasında, hayatı 31den ibaret olan ergenler gibi çürüme diye. Öpüp başına koyacağına bana yaptığın muameleye bak.”
    Hiçbir şey söylemeden izledim onu. Gözleri doldu birden. Nefret ediyorum kadınların önümde ağlamasından.
    “Benim neyim ekgib lan o kızdan?” dedi. “Güzel değil miyim? Çok mu içiyorum, neden? Beni seçmen için ne yapmam gerek?”
    Allah benim belamı versin dedim o an içimden. Gül gibi kızı soktuğum hale bak. Ama ben ona hiç yüz vermedim ki. Hiç umut da vermedim. Hikayedeki huur çocuğu ben olamazdım.
    Sesimi yükselttim, onu susturmak için. “ipek! ipek!” Omuzlarını tuttum, benden bir baş kısa zaten, baktım gözlerine.
    “Sen çok güzelsin,” dedim. “Gördüğüm en güzel kızsın. Ama bu benim için bir anlam ifade etmiyor.”
    Sözlerim sertti belki ama kalbimden geçenlerdi. Sustu bunları duyunca. Ellerimi ittirdi sonra.
    “Sevdiğin kızın hasta olduğunu söyledin,” dedi. “Ama sen daha hastasın. O kız dibinde yaşasa da bu kadar sever miydin? Birlikte olmanız mümkün olsaydı, hasta olmasaydı yine ne bu kadar sever miydin? Sen onu değil onun hayalini seviyorsun, çürütüyorsun kendini, öldürüyorsun yavaş yavaş! Hiç olmayacak bir şey için!”
    Hiç konuşmadım.
    “Ben sadece sevilmek istemiştim,” dedi sonra. “Sen bunu bile bana çok gördün. Hayali sevgilinle mutluluklar sana.” Çıktı gitti, siyah poşeti bana bıraktı.
    ipek’le bir daha konuşmadık. Yıllar sonra karşılaştık bir kere, ona yaptığım tüm hayvanlıklara rağmen gülümsedi, sarıldı bana vedalaşırken. O kızı üzdüğüm için çok pişman oldum ama geri dönüşü yoktu artık. Karşılaştığımızda nişanlı olduğunu söylemişti, umarım mutlu olur.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    Hadi panpa
    ···
  13. 63.
    0
    Anlat panpa
    ···
  14. 64.
    0
    Haydi pampa
    ···
  15. 65.
    +16 -1
    ···
  16. 66.
    0
    Bittimi lan
    ···
    1. 1.
      +2
      Var biraz daha
      ···
  17. 67.
    +19
    Garson geldi, ondan özür diliyorum resmen. Kot pantolon bir de anasını satayım, altıma sıçmışım gibi duruyor ama önden.
    Üstümü silerken Aslı’ya baktım, korkmuştu.
    “Birini mi öldürdün?” diye tekrarladı. Derinden gelen, tanıdık bir sızı bastırdı. “Kısmen.” Dedim. Anlattım ona. Yine birine kalbimi açıyordum, ipek’le olduğu gibi olmaması için dua ettim sonra. Bir paket sigarayı yarıladım o masada. Ben susunca pakete uzandı, normalde istemem karşımda gencecik kızın sigara içmesini ama müdahale etmedim. Sigarayı aksesuar gibi tutuyordu zaten, elinde komik görünüyordu, yakışmıyordu ona.
    “Pişman olmakta haklısın,” dedi. “Bu unutulacak bir şey değil. Ben olsam ben de kendimi suçlardım. Ama hayatına devam etmeyi öğrenmezsen asla iyileşemeyeceksin. Geriye bakmamayı öğrenmen lazım, çünkü o yöne doğru gitmiyorsun, hep ileri gitmelisin.” Dedi. Ne kadar olgun konuşmuştu amk. Kaan’ı hatırlatmıştı bana, o da böyle konuşurdu. Son cümleyi bir diziden çalmıştı kesin ama olsun.
    Sigara rahatsız etmişti, yarısında söndürdü, gözleri sulanmıştı.
    “Anneni çok seviyorsun galiba. O sana zamanında nasıl destek olduysa senin de öyle destek olman gerek. 1 yılını zaten acı çekmeye, yas tutmaya ayırmışsın. Arkadaşın –Kaan’dı galiba- senin bu halde olduğunu görse ne düşünürdü?”
    Doğru söylüyordu da lafla olsaydı keşke her şey. Yağmur’dan hiç söz etmedi. Belki o da sevgimin umutsuz olduğunu düşünüyordu. Aslı’yı eve bıraktım, kendi evime geçtim.
    Hakan yavşağı kaşarın tekiyle oturma odasında, yuh aq. Kerhane oldu ev iyice. Öksürdüm sonunda, Hakan kızı da aldı odasına gitti. Taktım kulaklığı, bir de onları mı dinleyeceğim. Hakan yarım saat sonra kızı gönderdi, oturdu yanıma.
    “Senin manitaya noldu?”
    Ona Yağmur’dan hiç söz etmemiştim. “Ne manitası olm?”
    “Sarışın bir hatun vardı ya, bacakları boyum kadar.”
    “Görüşmüyoruz artık.” Dedim açtım televizyonun sesini. Güldü sonra.
    “iyi gibemedin mi oğlum? Kızı bana gönderseydin, ben hallederdim.”
    “Ekmeğine bak.” Dedim sadece, bir de bununla mı uğraşıcam. Arkaya yaslandı, ter kokuyor hala. Bir duşa gir züt lalesi.
    “Sen yeni kız bulmuşsun zaten, liseliler daha mı çıtır geldi?”
    Sinirlendim bu sefer, kapadım televizyonu. Hakan benden zaten kısa, iri yarı da değil, vursam göçertirim ama o özgüveni var ya, çıldırtıyor beni sinirden. Vuramazsın ki der gibi bakıyor resmen. “Sakin ol lan şaka yapıyorum. Baya takılmışsın kıza demek ki, atara gidere bak sen.” Ayağa kalktı, banyoya gitti. “Arkadaşı varsa söyle bana ayarlasın.”
    Sinirimi unutmak için laptopu açtım, msn’den Yağmur’a mesaj attım belki görür diye. Yarım saat sonra mesaj geldi, nasıl özlemişim. Aslı, Hakan, ipek, unutturuyor her şeyi.
    “Atkı örüyorum sana,” demişti. “Sen bana atkı almıştın ya doğumgünümde.” Bu mesajı hatırlıyorum sadece bir de şu konuşmayı.
    “Burak etrafında güzel kız var mı?”
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    0
    Rezervation
    ···
  19. 69.
    +15
    Önce hayır yazdım, sonra silip evet yazıp gönderdim. Yalan söyleyemezdim ona.
    “Eğer ilgini çeken bir kız olsa istediğini yapabilirsin. Ben zaten çok uzaktayım.” Yazdı sonra. iki defa okudum mesajı. Tuzak mıydı bu? Tamam dersem sadık olmadığımı mı görecekti? Saçmalama ben bir tek seni görüyorum falan yazdım, ama Aslı bariz biçimde dikkatimi çekiyordu bunun farkındaydım. ipek’in asla beceremediği biçimde. “ihtiyaçların var ben bu konuda bir şey yapamıyorum mutlu olmanı da istiyorum yazdı. Oturdu içime yazdıkları.
    “tek isteğim var” dedi sonra. “noldu” dedim. “Başka bir kızla yatarsan bana söylemene gerek yok, ama başka bir kıza aşık olursan bana mutlaka söyle.” Dedi. Tamam dedim, ne diyebilirdim ki.
    Okulda 3. Senem de bitmişti, yaz tatilinde yine kötü bir haber aldım. Annemden hiç söz etmedim ama mutlaka iki günde bir arardım, annemin yeri bende çok ayrıydı. Babam annemin biriktirdiği paraları çalıp kadınlarla yerken benimle sadece annem ilgilendi, elinden gelenin fazlasını yaptı benim için. Annem göğsünde kist olduğunu ama endişelenecek bir şey olmadığını söylemişti önceden. Kist değildi bu artık, meme kanserine dönüşmüştü. Sağ göğsü alındı. 3 ayımı da onunla geçirdim, okulu bile bırakırdım hep yanında kalmak için ama beni üniversiteye göndermek için feda ettiği şeyleri de göz ardı edemezdim. Bu okul bitecekti, hayvan gibi para kazanacaktım ve hem Yağmur’la hem annemle ilgilenecektim. Dünyanın benimle zoru neydi, neden en sevdiklerime zarar veriyordu hep? Annemin ameliyattan sonra aynaya ilk baktığı zamanı unutamıyorum ben.
    Saçları çok azalmıştı, yaşlılık ve stres. Çekiştirdi üstündekini, o kocaman dikiş izine baktı, çok boş duruyordu. “Burak,” dedi. “Çok çirkin olmuşum ben.” Ben bu kadına ne diyebilirdim? Benim için dünyanın en güzel kadınıydı ama söyleyeceğim hangi söz ikna edebilirdi onu? Dil döktüm ona 3 ay boyunca, ne kadar güzel olduğunu söyledim, çiçekler aldım, en sevdiği yiyecekleri ama yapabildiğim bu kadardı. O benim için her şeyi yapmıştı ama ben ona çocuk tesellisi veriyordum resmen. Ankara’ya zor döndüm, ama hırsla döndüm. Daha fazla şey parmaklarımın arasından kayıp gitmeyecekti artık.
    Ortak dersimin olduğu Ersin diye bir çocukla anlaşmıştım, onun evine taşındım. Yavşak Hakan’dan iyiydi. iyi çocuktu Ersin, biraz şakirtti aslında ama bana zararı yoktu, içkimi odamda içiyordum zaten. Ersin okul bitince memlekete dönecekti, Konya ya da Yozgat’tı hatırlamıyorum. Ev bana kalıyordu. Kafam karışıktı, çok karışıktı, istanbul’a mı dönmeliydim annemle olmak için, yoksa Yağmur’u buraya, Ankara’ya mı almalıydım?
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    +1
    https://www.youtube.com/watch?v=0SG6ZITbWpU
    al panpa dinle hemde rez olsun
    ···
    1. 1.
      +4
      Çok severim bu şarkıyı, iyi ki attın
      ···
      1. 1.
        0
        mükemmel ses var kadında panpa loreena mckennitt bilmeyenler için
        ···