/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +73 -3
    Buraya bu hikayemi yazmak için üye oldum diyebilirim, çünkü birilerine anlatmazsam artık patlayacağım beyler. Bazı şeyler ömür boyu acıyor, acıyor, birine anlatmadan geçmiyor. Dinleyen kardeşim olursa dilim döndüğü kadar anlatacağım derdimi. Dinlemek isteyen varsa ses versin, 2-3 kişi yeter de artar bile.
    ···
  1. 2.
    +6
    Anlat kanka
    ···
    1. 1.
      -1
      görülsün diye yazıyorum bi tak geçmiyor anlatmayla kardeş
      ···
      1. 1.
        +1 -1
        Okusammi okumasammi bilemiyorum yoluma cikmasan iyi edersin sozlerim sana agirmi geldi kalbinimi kirdim afedetsin (pardon beyler bi an gaza geldim )
        ···
    2. 2.
      0
      görülsün diye yazıyorum . tam ibretlik. helal lan tutun hayata
      ···
    3. 3.
      0
      görülsün diye yazıyorum , görmeyen bintir .
      ···
    4. 4.
      0
      Görülsün diye yazmıyorum
      ···
      1. 1.
        0
        Görülsün diye çıkardım anandan bin
        ···
    5. diğerleri 2
  2. 3.
    +1
    Rez dinliyom
    ···
  3. 4.
    +27
    Ben istanbul’da doğdum, yaşım 25 şuan. Hayatımın en önemli yılları Ankara’da, o gri beyaz şehirde geçti. Kullanacağım isimler sahte, kusura bakmazsınız umarım. Bana Burak diyelim. Bir çocukluk arkadaşım vardı, ona da Kaan diyelim. Bir tane mi arkadaşın vardı lan asosyal bin demeyin,ya da diyin amk, gerçekten tek dostum oydu. Ben her zaman içime kapanık biri oldum, insanlarla ne konuşacağımı, ne diyeceğimi bilemem. Kimseyle çabuk samimi olamam. Çocukluktan beri böyleydi bu. Ama Kaan beni anlıyordu. Bir bakışımdan ne düşündüğümü anlardı . Az dayak yemedik beraber, cebimizde kalan 5 lirayı az bölüşmedik. ilk biramı, sigaramı onunla içtim, derdimi hep ilk ona anlattım. Kardeş gibiydik lan. Öz kardeş gibi.

    Benim hiçbir zaman babamla aram iyi olmadı. Çocukken annemi dövdüğünü hatırlıyorum, her zaman üzerine sinmiş olan içki kokusunu da. Leş gibi içerdi herif, ağzıyla içmeyi beceremezdi. Ben büyüdükçe eve de uğramamaya başladı, annem için de benim için de çok sorun değildi aslında. Bize bulaşmasın da ne tak yerse yesin dışarıdaki kadınlarla. Metresi ve onun oğluyla yaşıyor şuan zaten, doğduğum evde. Annem terzide çalışırdı, temizlik yapardı, yine de bana bakardı. Büyüyünce ben de onun eline bakmadım zaten. Bunları da hakkımdaki arkaplan oluşsun diye anlattım. Beyler, baba dediğiniz şey kimine lütuf kimine bela gerçekten. Eğer ailesiyle ilgilenen, işinde gücünde bir babanız varsa değerini bilin. Çünkü başınızda örnek olacak bir baba olmayınca kişiliğiniz şekillenmiyor. Çaresiz, küçük çocuk gibi oluyorsunuz hayat boyu.
    ···
    1. 1.
      +1 -5
      sonunda gibiş var reserved
      ···
    2. 2.
      +1
      Anıl, sen misin panpa?
      ···
  4. 5.
    +1
    rez panpa
    ···
  5. 6.
    +21
    Uzun part atıyorum
    Kaan’a dönelim. Kaan’ın bir kız arkadaşı vardı, Yağmur. Aslında kız arkadaştan öteydi, lise aşklarını bilirsiniz beyler tek isteğiniz kızla yatmaktır genelde ama o ikisi öyle değildi. Zaten beraber büyümüştük üçümüz, her zaman yan yanaydık. Yağmur ufak tefekti, zayıftı, üflesen uçacak, sarılsan kırılacak gibi. Saçları uzun ve simsiyahtı, her zaman öyle kaldı. Benim ve Kaan’ın sessizliğinin aksine hayat doluydu kız, o gülümsediğinde sen de gülümserdin. Atarı tribi yoktu, anlayışlıydı, şefkatliydi, ben ömrüm boyunca öyle bir kızla tanışmadım, tanışmayacağımı da biliyorum. Bazen merak ederdim neden beni değil de Kaan’ı seçti diye, kıskanıyordum amk. Ama sebebi de biliyordum.

    Kaan her konuda benden iyiydi. Her konuda amk. Notları sınıfın en iyisiydi, sporda süperdi, konuştuğunda çok zeki ve mantıklı konuşurdu hönk diye kalırdın. Tipten bahsetmiyorum bile. Allah her şeyi ona yüklemiş, bize next next deyip geçmişti sanki. Özellikle lisede daha çok hissediyorsun o ezikliği, herkes kankanın ağzının içine düşüyor, sen de yedek oyuncu gibi oturuyorsun köşede. Tabii ki Yağmur onu seçecekti.

    Hayatımı mahveden olaylardan birincisi bir yaz mevsimi oldu. 16 yaşındaydım. Düşününce hala o kadar basit ve aptalca geliyor ki. Her neyse, Pazar günüydü o gün. Kaanların Bodrum’da yazlığı vardı, her yaz oraya giderlerdi. Bu sefer Kaan evde kalacaktı, ergeniz ya amk, içki falan içecektik evde tek başımıza. O zaman çok büyük bir şeymiş gibi geliyor tabii. Kıçımda pireler uçuşa uçuşa yatmışım öğlene kadar. Akşam 5 gibi aradım Kaan’ı.
    “Kardeş gitti mi sizinkiler?”
    “Şimdi çıkıyorlar kardeşim, sen gel istersen.”
    “Tamam, ağzıma bir şey atayım geliyorum.”
    “Yağmur’a ayıp oldu lan, bozuldu kız.”
    Yağmur’u da çağırmak istemişti ama olmaz demiştim, ne kadar kafa kız olsa da ortamda kız olunca rahat rahat konuşamıyorsun ki amk.
    “iyice kılıbık oldum dıbına koyayım, bugünlüğüne de kendi arkadaşlarıyla gezsin. Neyse geliyorum ben.”
    Tersleyip kapadım telefonu, üstüme bir tişört geçirdim, çıktım dışarı. Marketten vodka aldım, ilk defa bira dışında bir şey içeceğiz, heyecanlandığımız şeye bak. Param yettiği kadar aldım bir şeyler, zaten Kaan’ın ev iki sokak ötede. Gittim eve, anne babası çoktan gitmiş. Kaan’ın annesi de babası da çalışıyordu, alışkındı evde tek kalmaya zaten. O da bir şeyler almış, oturduk. Tam hatırlamıyorum muhabbetleri, klagib ergen konuşmaları işte. Sanki hayattan bir tak anlıyormuşuz gibi felsefe yapmalar falan. Sorduğum tek soruyu hatırlıyorum;
    “Kaan siz Yağmur’la yaptınız mı?”
    “Neyi lan? Ne diyorsun olm?”
    “Yattınız mı amk onu soruyorum.”
    Kaan birden sustu, sinirlendi sandım ama yüzündeki başka bir ifadeydi. Yıllar sonra anladım o ifadeyi. Sigaranın külünü silkti, “Hayır, yapacağımızı da sanmıyorum.” Dedi, ben de sustum. Kaan zaten karı kız muhabbetini sevmezdi. Ben de fazla abaza değildim, ferre vs konusu açılınca utanırdım biraz, maldım galiba. insan insanı giber mi kafasındaydım lisedeyken. Neyse kafalar biraz iyi olunca, başım dönmeye başlayınca o gibik cümleyi kurdum. O koduğumun cümlesini.
    “Sizinkiler araba aldı di mi?”
    Başını salladı, evlerinin önünde de görmüştüm zaten. Modeli hatırlamıyorum beyler, ama Volkswagen’di. Polo olabilir. Beyazdı. Beyazdan hep nefret ettim o günden sonra.
    “Bir tur atalım mı lan?” Deli cesareti mk. 17 yaşındasın pekekent senin neyine araba diyenimiz olmadı o an işte. Alkole alışık olmayan bünye zaten gevşemiş, tamam dedi çıktık dışarı. Saat akşam 9-10 gibi. Babası anahtarları yanında taşımıyormuş, keşke taşısaydı lan. Ya da keşke o gün içmeseydik, ben o lanet cümleyi söylemeseydim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +5 -1
      Hayvanlımı seviyosun amk
      ···
    2. 2.
      0
      geri kalanını okumadım da bunu okuyunca öldümü lan acaba çocuk dedim
      ···
  6. 7.
    +1
    devam kardeş iyi gidiyor
    ···
  7. 8.
    +15
    Bindik arabaya, ne kadar zor olabilir ki diyoruz, direksiyonda Kaan. Araba sürmeyi yarış oyunlarındaki gibi sanıyoruz, genciz, aptalız, en önemlisi sarhoşuz. Ana yola çıktık, buraya kadar kolaydı her şey. Gülüyoruz, yetişkin gibi hissettiriyor çünkü. Nereye gittiğimizi bilmeden sürüyoruz, başım dönüyor, Kaan da benden farksız, trafik lambaları bulanık hayaletler.
    Nasıl olduğunu anlamadık. Bu anın tarifi yok. Eğer varsa bile, bende anlatacak kadar birikim yok. Birden önümüze çıktı gri bir araba, frenin acı sesi hatırladığım son şeydi. Şakağımda hissettiğim acıyı hatırlıyorum sadece, bir de Kaan’ın silinen gülümsemesini.
    ···
  8. 9.
    +1
    reserved
    ···
  9. 10.
    +31
    Gözlerimi hastanede açtım, titriyorum, kutupta çıplak kalmış gibi titriyorum. Rüyaydı diyorum, hepsi rüyaydı, ama hastanenin beyazlığı, o gibik kokusu beni yalanlıyor. ilk düşüncem “Ahmet amcaya (Kaan’ın babası) ne hesap vereceğiz?” oluyor. Endişemi gibeyim ama o an sağlıklı düşünülmüyor ki. Annem geliyor, yanında ne alakaysa teyzem ve kuzenim var. insanları bir araya getiren şey hep felaketlerdir zaten. Annemin gözleri şişmiş, çok korktuğunu söylüyor. Sağ kolum ve sağ bacağımın kemikleri ezilmiş ama beyin hasarı falan yok, şanslıymışım, buna şans denirse. Ve ben Kaan’ın durumunu soruyorum.
    Herkes susuyor, hemşire susuyor, annem susuyor, duvarlar susuyor, alt katta acıyla inleyen hastalar susuyor, dünya susuyor, ben susuyorum. Canımın bir parçası gitmişti beyler. Kaan gitmişti. Sevilen bir insanın kaybının yarattığı acıyı tam anlamıyla anlatmak imkansız, söylediğin tüm kelimeler sahte ve uydurma geliyor. Aylarca kimseyle konuşmadım, konuşamadım. Sanırım o gün, o ağustos günü, içimdeki bir şeyler Kaan’la birlikte öldü çünkü asla eskisi gibi olamadım.

    ---
    Akşam 7-8 gibi devam edeyim beyler, belki daha çok kişi okur, derdime ortak olur. Size de çok teşekkürler, insan yazdıkça rahatlıyor.
    ···
    1. 1.
      +1
      cok hizli kullanmadiginiz surece, binek arabasina carparak olumlu bi kaza yasamaniz ya yalan ya da asiri sanssizlik. kamyonun altina girsen, kafa kafaya girsen vs neyse.
      ···
    2. 2.
      +3
      içimde bir şeyler kaan'la birlikte öldü
      acıttı panpa bu cümlen
      ···
  10. 11.
    0
    Devam et Kardeş
    ···
  11. 12.
    0
    Dewam bin
    ···
  12. 13.
    -1
    Yaz bari ne diyelim engel de olamıyoruz ağlama duvarı oldu buralar..
    ···
  13. 14.
    0
    rezerved
    ···
  14. 15.
    +1
    yaz pampa takipteyim
    ···
  15. 16.
    0
    Şurda bi yerimi ayırayım
    ···
  16. 17.
    +6
    Ben geldim beyler, 1 ay önce falan word'e yazmıştım bunları sanki günlük tutar gibi. O yüzden fazla bekletmeden adam gibi yazacağım, en fazla birkaç güne biter sanırım. Başlıyorum, burada mısınız?
    ···
  17. 18.
    +3
    Buradayız sen yaz biz dinliyoruz kardeşim basın sag olsun allah sabır versin
    ···
    1. 1.
      +1
      Sağol kardeşim, unutulmuyor ama alışılıyor işte.
      ···
  18. 19.
    +21
    O sene boş geçti, okula gitmedim. Odama kapanmıştım, ilk aylar günüm yatağın içinde geçiyordu. Annem banyo yapmam ve yemek yemem için beni zorlamasa hiçbir şey yapacağım yoktu. Pgibologa da gitmek istemedim çünkü problemimin ne olduğunu biliyordum. Vicdan azabının içimi kemirdiğini hissedebiliyordum, çürümüş elma gibiydim. iyileşmenin tek yolunun bu şehirden gitmek olduğuna inanmıştım, her köşebaşı, her mekan bana onun ölümünü hatırlatıyordu çünkü. Kendimi her şeyden soyutlayıp köpek gibi çalıştım, unutmak için, aklımı meşgul etmek için, en önemlisi gidebilmek için, Ankara’da bir üniversitede ingiliz Dili Ve Edebiyatı bölümü’nü kazanıp gibtir olup gittim istanbul’dan.
    ···
  19. 20.
    +17
    Ankara tuhaftı, istanbul’dan sonra çok küçük ve kısıtlı geliyordu ama sevmiştim burayı. Yeni insanlar, yeni bir okul, belki yeni bir hayat. Yurda yerleştim tabii ki, ilk senede eve çıkmak da ne mk nerde para. Benim gibi asosyal bir tip için korkutucu bir deneyimdi, o kadar insan. Ama güzeldi lan. Pencereden karşı apartmandaki kızları kesip çekirdek çitlemek bile çok güzeldi. Genel olarak gibko bir ortam olsa da unutmam o günleri. Tekrar gülmeye başlamıştım, papaz gibi olmuş saçlarımı kestirdim, dış görünüşüme tekrar dikkat etmeye başladım, insan oldum yani tekrar. Ama o acı hep oradaydı beyler. Hiç dinmedi. Çok sevdiğiniz birinin sizin yüzünüzden öldüğünü bilmek yenilip yutulacak şey değil.

    Üniversitenin ilk günü ben de sınıfı bulamadım, tarif istediğim rasta saçlı huur çocukları benimle de dalga geçti, üniye başlayacak olan varsa korkmayın beyler. Zamanla evinizin adresi gibi öğrenirsiniz her yeri. Geçtim oturdum, herkes önüne eğilmiş, birkaç kişi gruplaşmış şimdiden. Ben bu kafayla arkadaş falan bulamam mk. Seçtiğim bölüm sebebiyle bir sürü kız vardı. Uzun sarı saçlı, afet gibi bir kız vardı, ilk gördüğüm zamanı hiç unutamam. Adını sonradan öğreneceğim kız. ipek. Teni bembeyaz, kırmızı bir kazağı var. Hep kırmızı giyerdi zaten. Kafasını kaldırdı, gözgöze geldik ve ben davar gibi gözlerimi kaçırdım. 1 yıldır evden, hatta odamdan çıkmadığı için sosyalleşmeyi unutmuşum. Tekrar kaçamak bakış attım salak liseli oğlanlar gibi, yanındaki kızla konuşmaya devam ediyordu. Belki bana bakmamıştı bile.

    Gün gün anlatılacak bir şey yaşanmadı beyler. Bahçelievler’de bir kafede part time işe girdim, anneme yük olmak ağırıma gidiyordu. Kadın zaten benim için elinden gelen her şeyi yaptı. Elime bana yetecek kadar para geçiyordu, az harcıyordum, dışarı çıktığım pek yoktu. Olan paramı da kitaplara veriyordum, kitap okuyun beyler. Okuduğunuz erotik roman bile olsa okuyun. O kadar çok şeyi değiştiriyor ki. Yakın diyebileceğim bir arkadaşım oldu, Hakan. ilk senenin ortasında yurttan çıktık, aynı eve taşındık. Bildiğiniz binti ama seviyordum herifi, kafa adamdı. Zehir gibi kafa vardı, çok güzel konuşurdu, ama aklı fikri gibişteydi aq. ilik gibi sevgilisi vardı, o yine de gider bardan kız bulurdu kendine. Zamanla ben de ona uydum, ilk ciks deneyimim de üni 1. Sınıfta oldu, barda tanıştığım, yüzünü bile hatırlamadığım kaşarın tekiyle işte. ilk sefer her zaman rezalet olur derlerdi, gerçekten öyle oldu. Bitince “bu muydu aq” dedim. Zamanla rayına oturuyor işte.
    Okul, iş, geceleri Hakan’la bara akmalar falan derken içimi saran o derin acıdan yavaş yavaş uzaklaşıyordum. Kapanmayan yara gibi oradaydı ama onunla yaşamayı öğreniyorsunuz. Alışılmayacak acı yoktur. Neyse, şimdi hayatımın ikinci kırılma noktasına geçiyorum.
    Tümünü Göster
    ···