/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +80 -4
    Bir hikayem var. Eski bir hikaye.
    Kanamayı yıllar önce bırakan, kabuklanmış ama kendini hatırlatmaktan bir türlü vazgeçemeyen, izler barındıran bir hikaye.
    Arada sızım sızım sızlayan, sızlatan bir hikaye.
    Öfkeden beslenen, gücü yücelten, acımasız bir hikaye.
    Çok hikaye vardı o çatının altında toplanan. Yaşanmış, yaşanan, yaşanacak...
    Hepsi ucundan kıyısından birbirine dokunan bu hikayelerden birini anlatacağım size.

    Benim, yani Samed'in hikayesini…
    Bizim, yani YETiMLERiN HiKAYESini...

    Rezleri alın...
    Bu gece ve her gece saat 11 de yetimlerin hikayesi sizlerle. Şuan işteyim 10-11 civarı evde oluyorum. Akşam görüşmek üzere. Emin olun okuduğunuza pişman olmayacaksınız.

    EDiT: Hikaye zorunlu erken final yapmıştır ancak yarım bırakılmamıştır. Allah'a emanet olun.
    ···
  2. 2.
    +50 -1
    Fotoğraflı olsun başlık istedim, o sebeple birçok başlık denedim az önce ama beceremedim.

    Yetimiz ya başlık bile bize karşı hiamuunaa... Gece 11 de görüşürüz.
    ···
    1. 1.
      +5 -4
      Şuradan kaçak REZ'imi alayım buralar değerlenir.

      --spoiler--
      Fişi kestik beyler
      Şişme karı sadece 250 Lira. (inlemeli)

      --spoiler--
      ···
      1. 1.
        +1
        Bende kaçak rezden kaçak rez alıyım değerlenir
        ···
      2. 2.
        0
        Yetim kızı kendine evlat sayan muhafazid
        ···
    2. 2.
      +1
      buralar değerlenir rezerved
      ···
    3. 3.
      -5
      Çabuk yazın lan sabırsızlanmaya başladım amk
      ···
    4. 4.
      +3
      sen kimin feykisin hoop
      ···
      1. 1.
        +3
        Vay kavun panpa selam olsun

        Edit1: fakeye karşıyız
        Edit2: bu da uydurma çıkarsa yakarız buraları!
        ···
      2. 2.
        +3
        selam panpam * hoşgeldik hep beraber
        ···
      3. diğerleri 0
    5. 5.
      +1
      babadan oğula nesil bunlar(doğuş)
      ···
    6. 6.
      +1
      Rezerved
      ···
    7. diğerleri 4
  3. 3.
    +48
    Merhaba kardeşlerim,
    Bukadar kalabalık olacağını düşünmemiştim ne yalan söyleyeyim. Bu açıklamayı yapma isteği duydum biran. Daha önceden kardeşim saydığım küçük bir dostumdan ve internette bazı yerlerden gördüm buranın ismini bir bakayım dedim. Bazı hikayelere denk geldim, onları okudum. Dedim ben de yazayım hikayemi. Madem okuyan olacak isimleri ve bazı yerleri değiştirerek yazmaya başlayacağım sizler için. Akşamki entryimde de belirtiğim gibi bu saatlerde evde oluyorum. O yüzden eve gelir gelmez sizlere yazmayı umut ediyorum ama madem başladık vazgeçmek yok. Yetimlerin hikayesi başlıyor yazıp atacağım hergün biraz biraz sizlere.
    ···
    1. 1.
      +3
      ilk şuku :D
      ···
      1. 1.
        0
        umut ediyorsun demek.. güneşli günler gelecek teki gibi bişey olmasin bu?
        ···
    2. 2.
      +7
      Aman panpa aman sonu benzemesin tövbe et.. Yok şuku çuku ben oynamam
      ···
      1. 1.
        +6
        Tamam panpa dediğin gibi olsun. Şuku basar geçerim artık. Burdan Boncuk ömer in amk tekrardan
        ···
      2. 2.
        +3
        Boncuk omerin sonunda bi benmi agladim amk
        ···
      3. 3.
        +4
        Evet sadece sen ağladın çünkü herkes biliyordu kurgu olduğunu sırf seni ağlaman için yaptık onca şeyi :D
        ···
      4. 4.
        +1
        kurgumuymuş amk
        ···
      5. diğerleri 2
    3. 3.
      +6
      başladık gene ilk şuku falan demeye
      ···
    4. 4.
      +10
      Son Şuku amk
      ···
      1. 1.
        0
        Üstte verdiğin spoiler yüzünden sövsem de seni sefiorm
        ···
    5. diğerleri 2
  4. 4.
    +47
    Bu bir yetim hikayesidir.

    Bu yetim kalmışların, yetimhanede kalakalmışların hikayesidir...

    Çipil çipil gözleriyle gülümsüyordu Tarık, doğduğunda doktoruna.
    Aradan 3 yıl geçmişti ki bir kaza oldu. Bir trafik kazası. Şehirlerarası yoldaydılar. Belki bir hayvan ya da sadece bir gölge, babası çeviriverdi direksiyonu yan şeride. Kafa kafaya çarpıştılar karşı şeritten gelen araç ile.
    Baba öldü oracıkta, annesininse yetmedi canı hastaneye kadar.
    Bir tek , yalnızca o kurtulabildi, tabi buna kurtulmak denirse.
    Peki ya diğer arabadakiler?
    Onlara noldu?
    Orada da vardı bir minik.
    Tarık’tan da minik hatta.
    Kim derdi ki seneler sonra yolları kesişecek. Gaye, babaannesinin ve dedesinin yanına; Tarık, ise yetimhaneye gönderildi.
    Aslında şanslı sayılırdı Tarık, gittiği yerde Murat abi karşılayacaktı onu.
    Polis abilerinin ellerine sarılmıştı bahçe kapısından girdiğinde.
    Korktuğu her halinden belli oluyordu, bir yandan da merakla inceliyordu ömrünün kayda değer bir miktarını geçireceği bahçeyi.
    ···
    1. 1.
      +2
      Amk ne güzel yazıyon be panpa. Duygulanmaya başladım amk.
      ···
    2. 2.
      +5
      Allah sonumuzu Hayır etsin başladık bakalım
      ···
      1. 1.
        +1
        abi bi pmye bakarmisn
        ···
    3. 3.
      +3
      olm girişten bile tırsmaya başladım

      bu arada reel hikaye değilse şimdiden söyle sonra millet sigaranın alkolün anısını gibiyo
      ···
    4. 4.
      -1
      Haydi bismillah. Seri yaz bin yoksa sövmeye başlarım
      ···
    5. 5.
      +4
      Bu nedir ya kim trollüyo *
      ···
    6. diğerleri 3
  5. 5.
    +46
    Benim ailem beni terk etmişlerdi, bende kendimi yetimhanede bulmuştum.
    Ailem kimdir, nedir, necidir hiç bilmiyorum...
    Yaşıyorlar mı? Öldüler mi? Neredeler? Ne yapıyorlar?
    Beni bıraktıkları için pişman oldular mı?
    Pişman oldularsa, beni hiç aradılar mı?
    Çocuk aklı ile bu tür şeyleri hep düşündüm, çok düşündüm.
    Bazen sabahlara kadar ağlayarak, gözlerimden yaş gelmeyene kadar ağlayarak çok düşündüm.
    Hep gelecekler diye odanın camından giriş kapısına baktım.
    Hiç gelmediler...
    Ama hep bir umut bekledim...
    Aklımın yettiği o günde, dünde bugünde yarın da hep bir umudum vardı.
    O zamanlar…
    Yıllar sonra gerçeği kabullendim, bende diğerleri gibi, Tarık gibi…
    Tarık'tan önce gelmiştim ben..
    Az çok hatırlıyorum o günleri, Tarık'ın gelişini...
    Ben 5 yaşındaydım o zamanlar, Gözde abla kucağında bir çocuk ile geliyordu. Biz o ortama, o düzene biraz alışmıştık. Anne baba sevgisinden mahrum büyümeye... Tarık ağlamaktan kendini harap etmişti, odaya girdiğinde odanın her bir yanını "annee!" diye bir ses kaplamıştı. Tarık annesini istiyordu, korkuyordu ve anne diye ağlıyordu. Yatağına oturdu kapıdan girdikten sonra soldan üçüncü yataktı...
    içindeki korku gözlerinden belli idi.
    Korku ve merak ile saf saf odaya bakıyor, bize bakıyordu ağlayarak, "anne! anne!" diye.
    Gözde abla sakinleştirmeye çalışıyordu.
    -Annen gelecek Tarık, dedi Gözde abla. Bana ve diğerlerine söylenen masum yalanı Tarık'a da söylemişti.
    Gözde ablanın o sözünden sonra Tarık sakinleşti.
    Pürdikkat ben ve diğerleri onu izliyorduk, Tarık'ın kaşının üzerinde bir iz vardı, kabuk tutmuş yeni yeni iyileşmeye başlamış bir iz hem de.
    O iz yıllarca eşlik etti ona.
    O kazayı, her aynaya baktığında hatırlattı o iz, Tarık da hatırladı zaten.
    ···
  6. 6.
    +46
    Murat abi demişken, onun da hayatı pek kolay sayılmazdı.
    Babacan bir insandı, incin bir ailede büyümüş dolayısıyla erken yaşta tanışmıştı hayatla, hani şu pembe olmayan tarafıyla.
    Babası itin önde gideniydi, kumar desen onda, içki desen yine onda.
    Az biraz para mı buldu, gömerdi karıya kıza.
    Annesi desen bezmiş, geçmiş kendinden de çocukları uğruna katlanıyor bu cehennemden bozma hayata.
    Murat abi de sırtlanmış, annesini de ablasını da ağır aksak gidiyordu işte bir şekilde.
    Yani Murat abi adamdı. Halden anlayan bir insandı, babacan bir yapısı vardı. Tarık'ı görünce kapıya yöneldi, koşar adım geldi yanlarına.
    Kocaman gülümsedi Tarık'a, bir makas aldı yanağından.
    -Oo! delikanlı hoş geldin, dedi.
    Tarık o an için çekinip, daha sıkı sarılmış olsa da polis abilerinin kollarına, sonrasında çok sevecekti Murat abiyi. Arkasından bir kız geldi sert ve kararlı adımlarla.
    Esmer, orta boylu, güzelce bir kız.
    Bakışları da adımları gibi sertti. Gülümsedi Tarık'a, bir anda kanı kaynadı Tarık'ın bu kıza.
    Annesi gibi gülümsüyordu, yumuşacık.
    Eğildi Tarık'a doğru:
    - Merhaba, dedi. Ben Gözde, hoş geldin aramıza. Aç mısın bakalım?
    Sonraki yıllarda en çok duyduğu cümlelerden biri olacaktı bu Tarık'ın.
    Gözde ablanın babası vefat ettiği için o da annesine bakıyordu, Murat abi ile benzerlikleri vardı. Fakir bir ailenin tek evladıydı.
    ···
    1. 1.
      +5
      3 şuku birden verdim allah kabul etsin
      ···
    2. 2.
      +4
      Diğer ikisini de ben verdim galiba.

      Serkan bende ki cevheri gördü artık sukular im 2 Şuku olarak sayılıyor
      ···
  7. 7.
    +45
    kardeşlerim bu gecelik bukadar olsun benden. Yarın görüşmek üzere. Allah'a emanet olun.
    ···
    1. 1.
      +1
      Sen de Allaha emanetsin kardeşim. Yarın yine aynı saatte beklemedeyim burada.
      ···
    2. 2.
      +1
      iyi geceler kardeşim ellerine sağlık devdıbını bekliyoruz.
      ···
    3. 3.
      +1
      baştan 4 part atıyosa yannanı yedik ya. 10 yıla anca biter.
      ···
    4. 4.
      +1
      Rez...
      ···
    5. 5.
      +1
      rezz. dostum partlara fazla emek vermene gerek yok daha uzun yazmaya calışırsan mutlu oluruz <3
      ···
    6. diğerleri 3
  8. 8.
    +43
    Alpay alt kattan daha sonradan gelmişti bizim yatakhaneye, biraz kıllıydı bize göre, yüzündekiler tüydü ama eline jileti versen o yaşında sakal traşı olur gibiydi.
    ileride benden küçük olmasına rağmen benden önce sakal traşı olmuştu :D
    Sessizdi, pek konuşmuyordu.
    Sülo'nun yatağının hemen yanında yatıyordu.
    ilk baş Sülo ile konuşmaya başladı.
    Daha sonra bizimle.
    Babası kanserden ölmüş, annesi Alpay'a hamile iken.
    Annesi de Alpay doğarken.
    Yani hayata gelmiş ama annesinin hayatına gözlerini kapamasına neden olmuş.
    Alpay da ister istemez, kendisini yetimhanede bulmuş.
    Değişik hayatlar vardı o çatı altında daha benim bilmediğim ne hayatlar ne dertler vardı.
    Kim bilir..?

    Ömür'ün daha da bir değişik hikayesi vardı.
    Babası pavyon işletirmiş, Ürgüp'de iyi bir mekanı varmış.
    Neredeyse her gece full çeken mekanlardan birisiymiş.
    Büyük mafya babaları, bu işleyen yere çökmek istemiş.
    Ömür'ün babası ise gelen kişileri kurşunlayarak vermiş cevabını.
    Bir pazar annesi, Ömür ve babası pazar kahvaltısı yapmak için arabalarına binmişler.
    Fazla gidemeden, bindikleri araba kurşun yağmuruna tutulmuş.
    Annesi ve babası oracıkta can vermişler.
    Ömür'ü ise arka çocuk koltuğunda oturduğu için kör kurşunun birisi sağ kolundan sıyırmış.
    Ömür büyüdükçe, hem intikam almak hem de babasının mesleğini eline almak istiyordu.
    Pavyon işletmekti en büyük hayali. Hiç okumada yoktu gözü.
    Ticarete atılmak istiyordu biran önce, elinde para olmasa da, biran önce kazanmak istiyordu.
    Bazen yurtta yada okulda parasına taso ve sporcu kağıtları ile oyun oynardı.
    Bazen kazanır bazen kaybederdi ama genelde kazanırdı.
    Ömür'ü yine Soner abi getirmişti. Yurda polis arabasından inişini bile hatırlıyorum.
    Yine Soner abi tutmuştu elinden her yeni gelen çocuğun elinden tuttuğu gibi.
    Çok babacan bir yapısı vardı Soner abinin de.
    iyimser yumuşak yüzlü birisiydi.
    Doğuda zorlu bir görev yapmış. Sonunda kendini Kayseri'de bulmuş.
    Soner abi Ömür'ü yine Murat abiye teslim etmişti, normalde bizim yatakhanede yer yoktu ama birisine akrabaları sahip çıkmış, yanlarına almışlardı.
    Onun yerine de Ömür geçti ve biz Tarık ile yatakhaneye gittiğimiz de Ömür tek başına, uyuyordu. Uyandığında ise saat akşamı bulmuştu. Annesini arasa da gözleri, yoktu artık ve hiç bir zaman da yanında olmayacaktı. Yat vakti geldiğinde Ömür yorgunluktan uyuyana kadar ağlamıştı. Ve bizim kafileye Ömür de o gün katılmıştı...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +42
    Aradan 1 sene geçti. Sülo yanıma geldi.
    - Duydun mu kardeşim Murat abi gidiyormuş yerine başka birisi geliyormuş, dedi.
    Anlamsızca yüzüne baktım boş boş bir müddet sonra.
    - "gibtir git Sülo taşak geçme adamla" diye de sözlerimi bitirdim.
    - Abi adam 1-2 haftaya gidiyor ne taşağından bahsediyorsun, dedi. Sinirlenerek...
    Tipinden ve konuşma tarzından olayın ciddiyetini anlamam uzun sürmedi.
    Sülo'nun dediklerinden sonra hemen müdüriyete gittik.
    Kapıya vurdum "gel" diyen olmadı.
    Bende direkt girdim içeri.
    Murat abi oturuyordu içeride tip tip bana ve Sülo'ya baktı.
    Çat diye girdiğimiz için.
    - Noldu Samed? dedi Murat abi.
    - Gidiyormuşsunuz abi, dedim.
    - Evet artık zamanım geldi emekli oluyorum, dedi.
    Yanına yaklaştım ve ellerini öpmek için eğildim. Öptürmedi ayağa kalktı.
    - Hakkınızı helal edin, dedim.
    Sarıldı sıkı sıkı, ağladım. Ama o ağlamadı.
    Gözleri dolmuştu ama her zamanki gibi yine dik durmak ve o şekilde gitmek istiyordu.
    Bir sertliği vardı kendince. Ellerini yanaklarıma getirdi.
    Baş parmakları ile gözlerimden yanaklarıma doğru süzülen gözyaşlarımı sildi.
    Aşağıya bakan kafamı kaldırdı.
    - Hangi ara büyüdünüz lan da ben yaşlandım, dedi. Hafif gülerek.
    O yüzündeki gülümsemeyi görünce ben de güldüm.
    Az kalsın burnumdan bir baloncuk çıkacaktı da engel oldum.
    - Hakkım varsa helal olsun Samed, dedi.
    Sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
    - Hayata 1-0 yenik başlayanlardansınız ve ileride ne olacaksınız bilmiyorum? Sizinde kaldı burada az zamanınız. Buradan çıktıktan sonra ne yaparsınız bilmiyorum ama istediğiniz zaman bana ulaşabilirsiniz, dedi.
    Ve daha çok sarıldı tekrardan, bu sefer oda ağladı ben de.
    Daha sonra Sülo’ya sarıldı doya doya.
    Yani gidiyordu. Artık bize veda ediyordu Murat abi.
    Bizi büyüten, babacan adam.
    Sizler için hiç bir şey olan.
    Bizim için her şey olan Murat abi gidiyordu.
    Artık emekli oluyordu.
    Yerine sonradan öğrendik ki Tuğra diye birisi geliyormuş.
    Bir Murat abi olur muydu bizim için, kesinlikle olmazdı olamazdı.
    Murat abinin gitmesine 1 hafta kala Tuğra dediğimiz kişi geldi.
    Yüzünde pek bir meymenet de yoktu.
    Hani geldi yine tipini gibtiğim dersin ya o cinsten birisiydi.
    Günler geçti devir teslim işleri oldu.
    Ve koskoca Murat abimiz de gitti.
    ···
    1. 1.
      +3
      1 bastim 2 suku gitti kim benle ayni anda suku basan yakigibli ?
      ···
    2. 2.
      +3
      Hayallerini yıkmak gibi olacak ama ben bastım üzgünüm yakışıklı değilim * *
      ···
  10. 10.
    +41
    - Ben size demedim mi teşekkür edeceksiniz diye, dedi.
    Teşekkür etmek istemiyorum diyecektim ki bir tokat daha attı. Kolumdan çok sıkı bir şekilde tuttu ve silkeledi beni:
    - Bana bak bana, senle uğraşamam ben anlıyor musun, bundan sonra sözümü dinleme de göreyim, dedi.
    Sesimi çıkaramadım canım acıdığı için ağlıyordum.
    -Ağlama ağlama, dedi. Kolumdan, yine silkeleyerek.
    -Tamam, dedim. Diğer kolum ile gözyaşlarımı silerek.
    Herkes ikimize bakıyordu. Bizimkiler, diğer bakıcılar falan. Kimseden ses çıkmadı odayı benim iç çekişlerim sardı.
    Bakıcılar gittikten sonra bizimkiler yanıma geldi ama ben yüzüstü yatarak kimse ile konuşmadan yattım. Kimsesizler yurdu böyleydi işte zile bakar yaptıklarınız orada her şey zile bağlıydı.
    Zil ile yatarsınız zil ile kalkarsınız. Zil ile yemek yersiniz zil ile yemekhaneden ayrılırsınız.
    Askeriye gibiydi de diyebilirim. O gün akşam olduğunda dolabımdaki elbiseleri Sülo'ya verdim. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi o gün.
    Pencerenin dibinde olan yatağıma oturarak dışarıya baktım anlamsız bir şekilde.
    Yeri geldi ağladım yeri geldi dualar ettim. Yeri geldi saatlerce sustum. Sabah oldu zil çaldı herkes uyandı. Beni uyanık gören bakıcı:
    - Kalkmayanları kaldır kahvaltıya inin zil çaldığında, dedi.
    - Tamam, dedim. Yüzüne bakmadan. Trip atarcasına ama bu onun pek gibinde değildi. giblemedi direkmen gitti.
    incinmiştim, kırılmıştı o küçük kalbim. Herkese teker teker seslendim. Alpay zor uyanan birisiydi, lavaboya gittim bir bardak su doldurdum. Geldiğimde hala yatıyordu, yavaşça yüzüne boşalttım suyu neye uğradığını pek şaşırmadı, çünkü bu onu ilk defa böyle kaldırışım değildi.
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Şaşırdığın için ATILDIN!!
      ···
  11. 11.
    +41
    Burada yaşı küçük kardeşlerim de vardır illa ki kendilerine zararı dokunmaması amacıyla videoyu da kısa süre sonra kaldıracağım. Sadece sizlere olayın ciddiyetini anımsatmak istedim. Herhangi bir arama motoruna yazıp bu tarz üzücü şeylere erişebilirsiniz zaten.

    iyi geceler Allah'a emanet olun kardeşlerim.
    ···
    1. 1.
      +4
      Sanada kardeşim
      ···
    2. 2.
      +2
      iyi geceler reis video ile gibtin attin bizi :(
      ···
    3. 3.
      +2
      iyi geceler kardeşim
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 12.
    +41
    Bir bayram sabahında, bizimkiler ve ismini hatırlayamadığım bir kaç kişi daha bakıcılar eşliğinde aşağıya indik.
    O zamanlar daha 10 yaşındaydım.
    Yan yana sıra halinde dizilmiş bir şekilde kadınların gelmesini bekledik.
    Bir müddet sonra geldiler. Bakıcılar güler yüzlü olun onlar sizlere bir şey dediğinde iyi bir şekilde cevap verin gibi laflar ettiler.
    Daha sonra ilk baştan başlayarak. Ellerinde poşetler ile giyecek elbiseler verdiler.
    Cüzdanlarından çıkardıkları 1-2 TL para verdiler.
    Nedendir bilmiyorum ama başımız da 3 kere o parayı döndürüp verdim kabul et gibi sözler söylüyorlardı.
    Bizler de onlara aldım kabul ettim derdik. Gelen elbiseleri giyinmemizi söylediler bakıcılar yukarı çıktık.
    Kadınlar ise aşağıda çay içiyorlardı. Gelen elbiseler eski ve kirliydi, üzerindeki ter kokusu bile hala duruyordu.
    Elbiseyi giyinmedim beni gören bakıcı geldi yanıma.
    -Kadınlar sizleri bekliyor sen hala burada oturmuş boş boş bekliyorsun, dedi. Sinirli bir şekilde.
    -Bunlar kirli ben bunları giyinmem, dedim.
    Bunun üzerine bana tokat attı. Bağırarak
    -Hemen giyin bunları senin keyfini bekleyemem kadınlar aşağıda bekliyor, dedi.
    Bunun üzerine zorla o kirli olan t-shirtü giydim. Aşağıya indik bana veren kadın geldi yanıma.
    -Aaaa ne kadar da güzel olmuşsun üzerine tam da oturdu, dedi.
    Aslında içine bir tane daha ben girerdi o t-shirtün. Bir şey demedim. Benim sessizliğimi gören kadın bozuldu ve geri çekildi belki bir teşekkür istiyordu ama ben onlardan hiç bir şey istemiyordum.
    Yukarı çıkmamız söylendi. Sıra halinde çıktık. Yatakhaneye gittiğimizde hemen üzerimdekileri çıkardım.
    Herkes düzgün bir şekilde katlayarak koydu dolabına ama ben kaldırdım attım incin bir şekilde. Bakıcı kadın bağırarak tekrar geldi yanıma. Yine bir tokat attı.
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      Bu kadar dakika boyunca bununu yazdın ulan ? Yavaş yazan bir romalı kaltak olduğun için ATILDIN!!
      ···
    2. 2.
      +5
      Aslan abim tarih verebilirmisin bayağı eski galiba bu zamanlar takipteyiz... moral bozan puştlar olucak takma sen
      ···
    3. 3.
      +4
      Aynen bana da öyle geldi baya bir eski zamandan bahsediyor.
      Ve galiba bizden büyük amk
      ···
    4. diğerleri 1
  13. 13.
    +41
    Hızlı hızlı nefes alıp vererek konuşmaya başladı.
    - Abi Ömür'ü dövüyorlar, dedi.
    Kim olduğunu sormadan nerede diye ayaklandık.
    Sülo, ben, Tarık.
    Yurdun sol kısmında bulunan yangın merdivenin orada olduğunu öğrenmemizle koşarak oraya gittik.
    3 kişi Ömür'ü ortaya almışlar itiş kakış yapıyorlardı.
    Daha sonra binin birisi Ömür'e yumruk salladı, ardından diğerleri de girişti.
    Bir iki de Ömür salladı ama Ömür'ü yere yıkmaları uzun sürmedi.
    Yerde tekmelere tepkisiz kalan Ömür, bizim de kavgaya dahil olmamızla canlandı birden.
    Ayağa kalktı ve ortaya aldığımız çocuklara belinden çıkardığı kemerle vurmaya başladı.
    Bizim koştuğumuzu gören Alpay ve Eren de sonradan kavgaya katıldı.
    Nerden bulduğunu anlayamadığım fırça sapı ile de Eren vurmaya başladı.
    Artık Sülo ile ayırmak için Eren ve Ömür'ü tuttuk. Bu topluca katıldığımız ilk kavgamız ve
    Murat abiden topluca bu sebepten yediğimiz ilk dayağımızdı.
    ···
    1. 1.
      +2
      ben bu Eren ve Ömürü sevmeye başladım hayırlısı kanka *
      ···
      1. 1.
        +3
        Senin maşallah dediğin 3 gün yaşıyo kesin sıkıntı çıkcak bunlar da ahaha ahaha
        ···
      2. 2.
        +1
        çıksın Eren halleder :D
        ···
  14. 14.
    +40
    Yıllar geçiyordu, acısı ile tatlısı ile ve bizler de büyüyorduk.
    Bir grup oluşmuştu biz istesek de istemesek de. Tarık, Eren, Sülo, Alpay, Ömür ve ben... Yatakhanede yataklarımız dip dibe idi. Neredeyse her yere beraber gidiyorduk.
    Okula da başlamıştık. Ne zaman ki okula gidiyorsunuz, okula gittiğiniz an dışarıda farklı dünyaların olduğunu görüyorsunuz. Çünkü bir önlük giyiyorsunuz ki, giyilmekten renkten renge girmiş, eskimiş… Zaten size ait bir çantanız, defteriniz, kaleminiz yok. Tabi bir de okul saatlerinin sonunda arkadaşlarınız evlerine dönüyorlar; siz yurda… Okula başlayınca yetimliği yaşayarak öğrenmiş oluyorsunuz. Hepimiz aynı okula gidiyorduk.
    Her teneffüs okulun önünde bulunan Atatürk heykelinin önünde buluşurduk.
    Hep beraber gezerdik. Birbirimizin halinden en iyi biz anlardık.
    Bizler hayat ile erken tanışan, öksüz ve yetimlerdik.
    Bizi en büyük yaralayan, çocuğunun elinden tutmuş bir anne baba tablosu idi.
    Bu kötü bir şey değildi tabii ki de ama bizim elimizden tutanımız olmadığı için kıskanıyorduk ve üzülüyorduk, yaralarımız kanıyordu işte.
    Bu yıllarca hiç değişmedi zaten.
    Bizim ailemiz; Murat abi, Gözde abla, yurda çocuk getiren polis Soner abi ve biz 6 kafadardı. O zamanlardan kurulan dostluk yıllar boyu sürdü hatta hala da devam eder : ) Ekgibleriyle de olsa...
    ikinci teneffüs zili çalmıştı, Sülo ile ayni sınıfta olduğumuz için buluşma noktasına beraber giderdik.
    Bizim gittiğimiz de Tarık orada bekliyordu.
    Yanına gittik ve Eren geldi daha sonra, elinde 2 tane 9 katlı gofret ile.
    Paketleri açtı ve kardeş payı yaparak dağıttı bize.
    Kimse nasıl aldığını sormadan yedi.
    - Abi kantinci tost yapıyordu ben de arakladım canım çekti, dedi.
    Kimse giblemedi nasıl geldiğini.
    zütürüp parasını da verecek değildik.
    Çünkü paramız da yoktu.
    Zaten Eren'in baba mesleğine de alışmıştık.
    Birimizin bir şeyi kaybolduğunda direkt onun yanına giderdik.
    Bahanesi ise abi seni bulamadım, geri getirecektim. Olurdu.
    Yıllar iyi kötü geçti acısı ile tatlısı ile ve 16 yaşına geldik.
    Aramızdan ayrılan olmadı. Okuyan sadece Tarık oldu.
    Kayseri Lisesi'nde burslu okuyordu.
    Artık yurt bize dar geliyordu ve baba olarak gördüğümüz Murat abi'den de çok dayak yemiştik.
    Artık eskisi gibi çocuk değildik, sigaraya da başlamıştık
    Birgün yurdun bahçesinde otururken, ismini hatırlayamadığım birisi koşarak bize doğru geldi.
    Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu, vereceği haber de pek iyi değil gibi duruyordu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      Allahtan son part değil *
      ···
  15. 15.
    +40
    Kahvaltımızı yaptıktan sonra, yatakhaneye geçtik.
    Yatağımın yanındaki pencereden dışarıya bakıyordum.
    Anneler babalar, çocuklarının ellerinden tutmuş büyük ihtimal bayramcı gezmelerine gidiyorlardı.
    Umutsuzca onlara bakıyordum.
    içimdeki anne baba sevgisi her yerimi kaplıyordu bu günlerde.
    Onlar için çok büyük mutlu bir gündü ama biz yetimler için yalnızlığımızı hatırlatıyordu.
    O bina altındaki herkes de benim gibi düşünüyordu.
    Biraz sonra Sülo geldi yanıma.
    - Abi bi çekilirmisin, dedi.
    - Niye lan başka penceremi yok git oradan bak, dedim.
    - Abi çekil işte, dedi.
    - Çekilmiyorum amk, diyerek ısrar ettim.
    ikimizde pencereden bakıyorduk. Ben boş boş gelen geçene bakıyordum ama Sülo, sanki birisini arıyordu.
    Saate baktı.
    -Allah Allah niye geçmedi ki? dedi.
    Boş boş anlamsızca yüzüne baktım.
    -Kime bakıyorsun lan şizofren misin oğlum sanki tanıdığın birisi var amk, dedim.
    -Abi sürekli her gün bu saatlerde buradan bir kız geçiyor ona bakıyorum, dedi.
    -Aşık mı oldun sen? dedim.
    Bir şey diyemedi, demedi boynunu aşağıya büktü sonra bir hışım ile
    -Aşık oldum abi ne var? dedi.
    -Hiç sesini duymadığın birisine aşık olmayı nasıl becerdin? dedim.
    -Abi dalga geçeceksen gidiyorum bak, dedi
    -gibtir git, dedim. Sanki gideceğin nere varsa, dedim gülerek.
    -Yatağım var abi oraya giderim, dedi ve gitti.
    Bu bina böyleydi işte, hiç sesini duymadığınız birisine aşık oluyordunuz.
    Yoldan geçen bazı insanlara anne baba diye sarılasınız geliyordu.
    Değişik bir yerdi. Zor bir yerdi. Hayata bir sınıf yenik başlayanların yeriydi. Yetimhaneydi...
    ···
  16. 16.
    +40
    Kardeşlerim son partı atmadan önce sizlere yurtdışında bir yetimhanede yaşanmış bir olayın videosunu atacağım. Bilerek ülkemizden video göndermiyorum. Lütfen olayların ciddiyetini anlayarak okuyun. Bu eziyetleri yaşamayan bilemez şuan bile kaç çocuk bu durumlara maruz kalıyor kimbilir?
    ···
    1. 1.
      +2
      Küfür etmeyim etmeyim diyorum ama bunları bunun gibileri kazığa oturtacaksin
      ···
    2. 2.
      0
      Ne kazigi lann ne kazigii kazik bunlara azz azzzzzzzz bunun derisini soyup tuz dokcen elinden ayagindan baglayip keçilerin ortasina atcan artik o keciler ona...
      ···
  17. 17.
    +40
    Yurttan kaçmıştık ama biran da benim için çok değerli olan şeyi almadığımı fark ettim.
    Bizimkilere söyledim.
    Abi boşver deseler de o yurda girip onu almam lazımdı.
    Kimse uzatmadı.
    - Biraz ileriye gidin en geç 20 dakikada gelmezsem geri gidersiniz dedim.
    - Abi seni almadan gitmeyiz dedi Eren
    - Eren uzatmayin, ben yakalansam siz de mi gelip yakalanacaksınız dedim.
    - Tamam abi biz ileride bekliyoruz dedi Sülo.
    Duvarı aşarak tekrardan geldiğimiz gibi gittim.
    Görenler oldu ama yurtta olduğum için giblemediler.
    Yatakhaneye çıktım.
    Benim için değerli olan şeyi aldım.
    Herkes uyuyordu.
    O an Tuğra ile Esra'nın seslerini duydum.
    Merdivenlerden iniyorlardi.
    Müdüriyete giydiriyorlardı galiba.
    Onlar önden ben arkadan aramızda 1 kat mesafe ile gidiyordum.
    Bunlar Müdüriyete girdi.
    Ben de müdüriyet kapısının önünden geçerek merdivenlerden 1. katın penceresinden atlayarak gidecektim.
    Kapının oradan geçerken yapma aşkım diye bir ses işittim.
    Merakımı gibeyim ki dinlemeye başladım.
    Kapının deliğinden de bakmaya başladım.
    Kapının tam karşısında duran kanepede bunlar sevişiyorlar elleşiyorlardı.
    O an bunlar soyunmaya başladılar.
    Tuğra domaldı.
    Esra arkadan geçirdi.
    Bizim Tuğra müdür topmuş Esra ise travestiymiş.
    ···
    1. 1.
      +36
      cCc Jupiter Reyiz cCc
      ···
    2. 2.
      +15
      Troll kralı...
      ···
    3. 3.
      +31
      2kisilik suku verdim elim bereketli
      ···
    4. 4.
      +3
      Trol king vaz hiyır
      ···
    5. 5.
      +2
      tamamdır artık devam edebiliriz
      ···
    6. 6.
      +2
      Reyizden tam yerinde müdahale
      ···
    7. diğerleri 4
  18. 18.
    +40
    Bugün akşam dediğim gibi, yetimler hikayesinin sonuna geldik. Hikayeyi ben anlattım Tarık yazdı belirttiğim üzere. 1-2 gün önce öğrendiğimiz üzere Gaye'nin hamileliğinde düşük riski var bu sebeple Tarık eşinin yanında olmalı bizler de elimizden geldiğince onlara yardımcı olacağız. Bu sebepledir erken veda hikayeye. Benden bukadar, bundan sonra gelir miyim bilmiyorum bu başlığa, ama ara ara uğramaya çalışacağım.
    Allah'a emanet olun kardeşlerim. Kalın sağlıcakla. Yetimhaneleri de unutmayın unutturmayın.
    ···
    1. 1.
      +1
      abi eline yüregine sağlık. çok büyük adamsın mk yarıda bırakmadın en önemlisi bizi yeniden birleştirdin. kendine çok iyi bak allaha emanet ol. mutlu günler sizide bulmuş sonunda
      ···
  19. 19.
    +40
    FiNAL
    Aradan 4 sene geçti…
    09/09/2009 Tarık ile Gaye nişanlandı.
    10/10/2010 tarihinde ise evlendiler.
    04/10/2015
    Şuan 2 yaşında tosun gibi bir erkek çocukları var.
    Tarık büyük bir firmanın satış müdürü.
    Gaye çocuğu ile ilgileniyor. 2. çocuk da yolda.
    Maddi manevi olarak durumları çok iyi.

    Alpay hala bir ayakkabıcının yanında çalışıyor. Bekar, evlenmedi dediğine göre ruh ikizini arıyormuş.
    Allah akıl fikirsin demekten başka bir şey diyemiyorum. Gidip önce kıllarından arınmasını söylüyorum ama beni seven böyle sevsin diyor.

    05/08/2012 Ömür birisi ile ortak pavyon açtı, Alpay'ın hala bir ayakkabıcıda çalışmasının nedeni,
    kazandığı parayı Ömür'e pavyon açması için vermesindendi.
    Şuan Ömür de bekar, biraz mafyacılık oynayıp daha sonra evleneceğini söylüyor.
    zütündeki kıllar ağardı bu yaştan sonra evde kalırsın dememe rağmen ben bulurum diyor.

    Sülo, bir kız sevdi vermediler o da çareyi kaçırmakta buldu. Şuan memleketinde evli ve dünyalar tatlısı esmer 1 kızları var. Çiftçilik işiyle uğraşıyor.

    Tuğra bini yetimhanenin gördüğü en züt müdür.
    2008 tarihinde kalp krizinden öldü. Cenazesine gittim üzerine tüm açık olan defterleri kapatmak için 1 kürek kum attım.

    Esra kanser olduğu için pek fazla hayata tutunamadı 2010 da öldü.
    Eren'in bıçak olayından sonra hayata küstü uzun bir müddet pgibolojik tedavi gördü.

    Soner abi en son duyduğuma göre emekli olmuştu daha sonra haber almadık.

    Murat abi, güzel insan trafik kazası; 2006 da öldü.

    Ben mi ?
    Akın abi ayrıldı işten, Ati abi ile ortak oldum şuan iyi bir işim var.
    Evlenmedim, bir kere sevdim birisini o da başkası ile evlendi.
    Başka da kimseyi sevmemeye yemin ettim.

    Eren mi ?

    12/09/2016 tarihinde düzgün durursa cezası bitecek yanımıza gelecek,

    Yetimlerin hikayesi böyleydi kardeşlerim, hayat bizim yüzümüze gülmeyi sonunda becerebildi şuan herkes gayet iyi mesut bahtiyar yaşıyor.
    Geçenlerde birisi, okumamış bir insan, noktalama işaretlerini nasıl bu kadar iyi bir şekilde kullanıyor demişti.
    Hikayeyi yazan ben değilim sadece anlatan benim.
    Şuan bu satırları yazan Tarık kardeşimdir.

    Zaman harcayıp okuyan kardeşlerim, hepinize eyv. Sizin değiminizle adamsınız panpalar.
    ···
    1. 1.
      +3
      Vay aq
      Inci sozluk amcikligi entry metni gibilmelidir
      ···
    2. 2.
      +2
      Duygulandirdin pic keske biraz daha uzin olsaydi eline yüreğine zamanina ve herseyden once incinen kardeslerinle hayatina bir ömür sağlıkla mutluluk diliyorum adamsın adamın dibisin
      ···
    3. 3.
      +1
      Soner noldu dıbına koyum ya çok merak ettim.
      ···
    4. diğerleri 1
  20. 20.
    +40
    Bir gün Eren yatağını topluyordu. Pek iyi toparlayamazdı, istese becerirdi ama önemsemezdi. Sülo ve ben de kapının önünde onu bekliyorduk.
    Arkamız dönük muhabbet ediyorduk.
    Tokat sesi ile bir an kendimizi korumak için; ikimiz de sanki birisi bize vuruyormuş gibi ya da vuracakmış gibi kafamızı iki kolumuzun altına aldık aynı anda.
    Ani bir refleks ile. Bize olmadığını anlayınca arkamıza döndük.
    Eren'in yüzünü tutmasından o tokadın Eren'e olduğunu anladık.
    Eren korkmazdı dayaktan zıt birisiydi ya da maldı acıyı seviyordu.
    Esra'nın karşısında dimdik duruyordu gözlerinin içine içine bakarak.
    Bunun üzerine Esra daha da sinirlenerek Eren'e vurmaya, tokat atmaya başladı.
    Eren ne kadar da kendini korumak istese de dayağını yemişti.
    En son Esra Eren'i duvara doğru itti ve çıktı odadan.
    Eren'in yanına gittik.
    - Bir gün hepsinin cezasını keseceğim bugünlerin hesabını soracağım, oldu. Ağzından çıkan ilk söz.
    Bunu hep derdi Enren ama ne yapacak nasıl yapacaktı?
    Bu dayaklar bizi içine kapanık hale getiriyordu içimizdeki cesareti bitiriyordu.
    Ama bu Eren ve Ömür için geçerli olmadı. Hiç bir zaman yılmadılar, hep intikam, intikam dediler.
    Biz de her zaman arkalarında olduk tabi.
    - Açılan her defter elbet bir gün kapanır Eren, belki bugün belki yarın ama kapanır, dedim.
    Eren bu sözümden ne anlam çıkardı bilmem ama yıllar sonra hayatını değiştirecek bir şey yaptı. Kapanan defterler oldu. Yeni açılan defterler oldu. Sönüp giden defterler, hayatlar oldu.
    Ama şu bir gerçekti ki...
    Açılan her defter bir gün kapanıyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      gib o esrayı eren adamsın
      ···
    2. 2.
      0
      Ananı gibeyim esra
      ···
    3. 3.
      +1
      eyvahlar olsun Eren
      ···
    4. diğerleri 1