/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    0
    Rezervasyon
    ···
  2. 52.
    +14 -1
    Başlıyoruz beyler uplayında herkes görsün len mk

    Ailesinden kurtulmak isteyen bir koca mı? Olabilirdi. Kesin işin içinde hayat sigortası da vardı. Hemen kafamda bir düşünce zinciri oluştu.
    Adam, genç ve güzel bir sevgili bulur. Eski ailesi silinmesi gereken yanlış bir denkleme dönüşür. Boşanmak çözüm değildir, zira nafaka ödemek istemez. Özgür hissetmeyecektir o zaman. Bir katil bulur ve seyahatteyken onları öldürtür. Hem denklem silinir, hem sigortadan parasını alır.
    Hiç mutlu değildim. Hangi avcı yaratığın hoşuna gider ki güdülmek?!
    Kurduğum düşünce zincirindeki tek sorun bendim. Sıradan bir kiralık katil değildim. Kocaysa, onu da öldürmek isteyeceğimi mutlaka tahmin ederdi. Güvencesi neydi? Ölümü halinde polise verilmek üzere cinayet kanıtları ve kimliğim mi?
    Konuşma boyunca tehdit etmemişti. Demek ki zekama saygı duyuyordu, zaten aklıma gelecek şeyleri dillendirmemişti bile. Bir an hayranlık duydum.
    Yatak odasına gidip üçüncü zarfı aldım. Adres, isimler ve anahtarlar; hem daire, hem apartman kapısının.
    Hemen internete girip kurbanları araştırdım. Kocayı merak ediyordum. Facebook hesabı vardı. Ailesiyle mutluluk pozları veren, tepesi kelleşmiş, sıradan bir tip. Orta ölçekli bir ilaç şirketinde yöneticilik yapıyordu. Daha çok ithal edip, satıyorlardı.
    Kurduğum mantık zinciri biraz çökmüştü. Bu adam hayalimdeki soğuk, ailesinden kurtulup, tazelenme, kabuk değiştirme isteği duyacak bir profile uymuyordu.
    ikinci seçenek neydi? Mesleki rekabet mi? Adamı yolundan çekmek isteyen hırslı, genç bir yönetici mi? Belki bir ihale kazanmak için rakip şirketten kurtulmak isteyen bir patron…
    işin içinde reddedilmiş veya terk edilmiş bir aşık da olabilirdi. Kadının, kocasını aldattığını ve bir aşamada ailesini tercih ettiğini düşündüm.
    Beni kullanmaya çalışanın polisle bağlantılı bir işi veya konumu olduğunu unutmamalıydım.
    Başım patlayacak gibiydi. Tam kapana kıstırılmıştım.
    Hedefleri öldürmek sorun değildi. Gerçi daha önce hiç çocuk öldürmemiştim ama içimdeki sıkıntının nedeni bu değildi.
    Öldürmek benim için bir ibadet gibiydi. Kurbanlarımı kutsuyordum. Oysa şimdi başkasının emrine girmiştim. Beni bu hayata bağlayan en özel anlar kirlenecekti.
    Bir tek çözüm görüyordum. Tasmamı tutan eli bulacak ve onunla günlerce uğraşacaktım.
    Ne kadar talihsizdim, adice kullanıyordum.
    Seri katillerin yüz karasıydım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      "adice kullanıyordum."

      kullaniyordum degil, kullaniliyordum olacak, Turkce hocana attirayim senin!!!
      ···
  3. 53.
    0
    Reserved
    ···
  4. 54.
    +8
    Bir hafta sonra…
    Yağmurlu bir güne uyandım. Gökyüzü gri bulutlarla kaplıydı. Böyle havalarda genellikle depresif bir ruh haline girerim ama bugün keyifliydim.
    Kurbanlarımın cenazesi bugün kalkacaktı. Gazetelerde epey yer bulmuştu eserim.
    Cinayetten sonra telefon beklemiştim ama aramamıştı avım. Bunun üzerine bir plan yapmıştım. Planın en önemli parçası cenaze törenine gitmekti.
    Kahvaltı sonrası hemen yola çıktım.
    Katiller cinayet mahaline mutlaka döner derler. Kurbanlarının cenaze törenlerine katılmayı seven de vardır. Benim öyle bir huyum yoktu ama her şeyin bir ilki vardır.
    Sıradan bir insan gibi davrandım, dikkat çekmedim. Sürekli ağlayan kocayı ve akrabaları uzaktan seyrettim.
    Eve döndüğümde heyecanlıydım. Paltomu ve omuzlarına sakladığım iki küçük kamerayı çıkardım. Bilgisayara bağladım. Evrim avcı hayvanların gözlerini iki yana koymuştur. O iki gözüm yerine kameraları kullanmıştım. Avımın tuzağa yakalanıp yakalanmadığını görme zamanı gelmişti.
    Bir saatlik bir görüntü kaydıydı. Baştan sonra seyrettim ve üç anın dakikasını kaydettim.
    Gülümseyerek, tıpkı onun gibi, “Ve bingo!” dedim. Tören boyunca üç kere, hafif arkamda duran, kırklı yaşlarda biri yan gözle beni süzmüştü.
    “Seni avladım!” diye bağırdım.
    Şimdi sıra kim olduğunu bulmaya gelmişti.
    Cinayet sonrası koca facebook hesabını kapatmıştı doğal olarak. Günümüzün hastalığı… Gazete haberlerindeki kişilerin sosyal medya hesaplarına hücum ediyordu millet. Röntgenciliğin bir versiyonu…
    Bunu tahmin ettiğim için bütün fotoğrafları ve arkadaş listesini kaydetmiştim.
    Birkaç dakikalık çabam sonuç vermişti. Koca ile beni süzen adamın birlikte fotoğrafını buldum. Sıra arkadaş listesine gelmişti. Ve işte oradaydı.
    Yanılmamışım, polisle bağlantılıydı: Adli Tıp’ta çalışıyor yazmıştı hesabına. Doktordu. Evli değildi.
    ismiyle bir araştıma yaptığı zaman bir kaza haberine ulaştım. Karısı ve iki çocuğunun içinde bulunduğu araba uçuruma düşmüştü. Kaza yazıyordu ama ben başka bir türlü tahmin yapabiliyordum.
    Ekrandaki resmini büyüttüm. Gülümseyen dudaklarına parmağımı koydum.
    “Yakında tanışacağız!”
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzi katil
      ···
    2. 2.
      0
      "bugün keyifliydim."
      bugun degil o gun olacak o, Turkce ogrensene lan once!!!
      ···
  5. 55.
    +6
    iade-i ziyaret… Karanlıkta oturuyor, doktorun eve gelişini bekliyordum. Bütün odalarda sıkı bir araştırma yapmıştım ama bana ait delilleri, fotoğrafları sakladığı yeri bulamamıştım. Belki iş yerinde tutuyordu. Fark etmiyordu ama bu riski göze almıştım. Yakalanmak umurumda değildi artık. En azından ünlü olurdum.
    Gecenin onu olmuştu ama hala gelmemişti. Doktorlar böyleydi işte; ya mesaiye kalmıştı, ya da iş çıkışı bir randevuya gitmişti.
    Anahtarın kilitte dönme sesini duyduğumda heyecanlandım. Uyuşturuculu oku atacak olan silahı tutan elim terlemişti. Tetiğe basmak için parmağım kaşınıyordu.
    Kapı ardına kadar açıldı, apartman lambasının sarı ışığı koridoru ve kısmen oturma odasını aydınlattı. Gölgesini bekliyordum ama bir ses duyuldu.
    “Beklettiğime üzgünüm ama işim çıktı. Elindeki silahı aşağı bırakır mısın? Ölmeye niyetim yok.”
    içimden küfrettim.
    “O uyuşturuculu ok atar,” dedim sakince.
    Bir kıkırdama duydum. “Özel mekanına zütürüp üzerimde çalışmak istiyorsun anlaşılan ama öyle bir şey olmayacak. içeri geliyoruz. Sakin ol.”
    Sakin olmak mı?! “Geliyoruz,” demişti. Tuzağa mı düşmüştüm?
    Önce gölgelerini gördüm ardından takım elbiseli ve iri yapılı birkaç genç adam salona girdi. Savaşmadan teslim olmaya niyetim yoktu. Tetiği çekip birini vurdum, ardından bıçağımla üzerlerine atıldım ama hiç şansım yoktu. Geldiklerini bile görmediğim iki darbe ile bayıltıldım.
    ···
  6. 56.
    +5
    Rezleri alın beyler seri şekilde atacağım.
    ···
  7. 57.
    0
    Reserved
    ···
  8. 58.
    0
    Rezervasyon
    ···
  9. 59.
    +10
    Kendime geldiğimde mum ışıklarıyla aydınlatılmış, yuvarlak, mabede benzeyen bir mekandaydım. Yüksek arkalıklı bir koltukta oturuyordum ve bağlanmamıştım. Yalnız değildim.
    Kukuletalı, törensel kıyafetler içinde insanlar daire biçimde dizilmiş koltuklarda oturuyordu. “Bunlar bir tarikat mıydı?” Kurban mı edileceğim,” diye düşündüm.
    Sağ yanımda doktor oturuyordu, sol yanımda ise ailesini katlettiğim koca. Bana gülümsediler.
    “Kafandan geçen düşünceleri tahmin ediyorum,” dedi doktor. “Merak etme dostlar arasındasın. Bu gece kabul töreni için buradasın.”
    Doğal olarak, “Anlamıyorum,” dedim. “Siz kimsiniz?”
    Doktorun bir işaretiyle duvarlardaki resimleri aydınlatan ışıklar yandı. Birkaçını hemen tanıdım.
    “Tüm Dünya’da etkin bir organizasyonuz,” dedi doktor. “Bu resimlerden bazıları senin de aşina olduğun ünlü seri katiller. Bazıları ise asla yakalanmamış ama örgütümüzün onur listesindeki katiller. Kurucumuz ise o…”
    Eski yağlı boya portredeki surata baktım. Uzun ve kıvırcık favorilerinden asillerden biri olduğunu tahmin ettim.
    “Karındeşen Jack,” dedi doktor.
    Bir süre nefesimi tuttum.
    “Seri katiller tarikatı,” diye mırıldandım.
    “Karındeşen Jack sıradan bir katil değildi,” dedi doktor. “O geleceğin dünyasını görmüştü. Seri katillerin bu gelecekteki önemli konumunu, sorumluluğunu.”
    “Neymiş bu?” diye mırıldandım.
    “Dengeyi korumak tabii. insan türü ve teknoloji doğadaki dengeyi bozdu. Doğal ayıklama görevini yapamıyor.”
    Tanımadığım biri ilk defa konuştu. “20. Yüzyıla kadar Dünya’daki insan nüfusu bir milyarı geçmemişti. Oysa şimdi dokuz milyar ve on, on beş sene içinde ikiye katlanacak bayım. Bu kadar nüfusu kaldıramaz Dünya.”
    “Ne yani,” dedim. “Biz mi nüfusu kontrol edeceğiz? Öldürerek.”
    ···
  10. 60.
    0
    Reserved14
    ···
  11. 61.
    0
    rezzers
    ···
  12. 62.
    +9
    Doktor güldü. “Bunu çok isterdik ama çarelerden sadece biriyiz. Dünya’yı yönetenler bize sadece öldürmek için değil, sistemlerinin açıklarını göstermemiz için de ihtiyaç duyuyor. Ama hedefleri, yamyamlığın parçası olduğu hiyerarşik bir düzen. Biz ve bizim gibiler o düzenin tepesinde olacağız.”
    Karındeşen Jack’in kim olabileceğini tahmin edebiliyordum artık.
    Seri katillerin egemen olduğu, bütün Dünya’nın av sahaları olduğu bir gelecek. Bundan memnun olmalıydım esasında ama niye huzursuzdum anlayamıyordum.
    “Madem yöneticilerle çalışıyoruz, sistemin bir parçasıyız, niye hala avlanıyoruz?”
    “Mantıklı bir soru,” dedi doktor. “Her seri katil uyumlu çıkmıyor. Bazı dokunulmazlar, kurallar var. Tespit ettiğimizde bir şans sunuyoruz. Bazılarının eylemleri sadece hastalıktan. Onları bir organizasyonun parçası yapamayız.”
    Bir gözdağı verilmişti işte.
    Bu sırada bir perde indi duvardan ve projeksiyon makinesi çalıştı. Seri katillerin tarihçesi üzerine bir dökümanter film izlemeye başladık. Fotoğraflar, işkence ve cinayet sahneleri bitmiş hayal ettikleri Dünya’nın resimleri gelmişti.,
    Bu bir distopyaydı, yeryüzünde cehennemdi.
    Yamyamlar aristoktasisi dışında herkesin beynine, kalbine aletler takılacak, istenildiği an uzaktan tek tuşla öldürülebileceklerdi.
    Belki de benim için cennet olmalıydı ama hiç güzellik, şiirsellik ve estetik yoktu.
    işte beni rahatsız eden şeyi bulmuştum!
    Bu adamlar fazla duygusuz, mekanikti. Hayal ettikleri hedef ölüm fabrikasından başka bir şey değildi. Ölüm bir sanat değil istatistikti.
    Şimdi ne yapmalıydım?...
    Sistemin bir çarkı mı olacaktım?
    Kocaman, iğrenç bir mezbahanın çalışanı, leş sürüsünün parçası?...
    Bu hayat beni mutlu etmezdi ama bir süre rol yapabilirdim.
    insanlığı bekleyen kabustan kurtarabilecek tek kişi bendim!
    ···
  13. 63.
    0
    Rezzers
    ···
  14. 64.
    0
    Devam etsene oc
    ···
  15. 65.
    +8 -1
    Bu adamlar katillik işini yalnızca öldürmekten ibaret olduğunu sanıyordu.Bu meseleğin bile kendine göre prensipleri vardır. Kendine özgü yöntemler ve sanat...

    Sanırım bu yüzden bu adaölara karşı içimde bir öfke birikti. Katillik mesleğine saygısızlık yapan bu adamların işini bitirmeliydim. Ama nasıl? Benden sürekli bir adım öndelerdi.Bu iş için kendimi güncellemeliydim ama önce burdan kurtulmalıydım.

    Doktor söze girdi : "Söyle bakalım katiller ordusuna girecek misin? " bir eliyle kapıyı gösterip diğeriyle silahını tutarken.
    Kısa bir an düşündüm ve "varım" dedim.
    ···
  16. 66.
    0
    rezervasyon
    ···
  17. 67.
    0
    Rezerved nerden buldun bunu adı nbu hikayenin
    ···
  18. 68.
    0
    Rezzerss
    ···
  19. 69.
    +8
    *** 2. BÖLÜM ***

    Telefonuma gelen mesajla irkildim. Yeni kurbanlarımın adresi ve fotoğrafları gördüğüm zaman bayılmamak için zor dayandım. Bu kişiler...

    Uzun bir sessizlikten sonra doktor söze girdi:
    -sence bunu gerçekleştirebilek mi patron?
    Masanın arkasında deri koltuğa oturmuş adam kalın ses tonuyla:
    -Başaracak.
    -Hiç sanmıyorum. Ona kendi annesi ve babasını öldürmesini istedik. Bence duyguları ağır basacak ve öldürmeyecek.
    -Göreceğiz.

    " huur çocukları! Kendi anamı, babamı öldürmemi nasıl isterler. Şimdi ininize girip işiniz bitireceğim." Bir anlık öfkeyle söylediğim bu sözlerle az kalsın ölüme gidiyordum. Düzgün bir plan yapmadan inlerine girmek intihar demekti.
    Düzgün bir plana ve dostlara ihtiyacım vardı. Ondan önce de ailemin güvenliği...
    ···
  20. 70.
    +7
    Hikayeyi 5'e kadar bitiririm beyler. Diğer yazarlar gibi yok dayım doğum yaptı ona gitmem lazım yok işim çişim var demiyorum. Yalnızca şuku istiyorum amk primse prim.
    ···