/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +4 -1
    Üniversite 2.sınıfa gidiyordum. Gençlik bu ya, başımda kavak
    yelleri esiyor. Zaman ise benim geleceğin en büyük gazetecilerinden biri olmam için geçiyor gibime geliyordu. Geliyordu ama ben derslerden çok, arkadaşlarla üniversite binamızın içerisindeki sahalarda ve ağaçların arasında top oynamayı, gezmeyi ve arkadaşlarla sohbet etmeyi tercih ediyordum. Ama itiraf edeyim, özellikle bahar aylarında etraftaki değişimleri, yeşillikleri geleceğin büyük gazetecisi gözüyle de izliyordum. Eh, gözleme yeteneğin olacak ve tabiattaki güzellikleri –bayanları- göreceksin de şairlik taslamayacaksın, aşık olmayacaksın olur mu?
    ···
  2. 2.
    +4
    iki hafta kadar sonra okula gidince bu sefer Figen ve Osman bir ara yanıma geldiler. Osman bana:
    “Yüksel seni yemeğe zütürüyoruz. Orada sana bir de süprizimiz var” dedi. Ben de:
    “Osmancığım bugün olmasa” deyince, Figen:
    “itiraz etme hakkın yok. Çünkü seni son zamanlarda hiç göremiyoruz. Okula uğramıyorsun bile” dedi ve kolumdan çekerek dışarı doğru sürükledi. Benim isteğim üzerine Karadeniz Pidecisine gittik. Yemek
    siparişini verdik. Bu arada ben sohbet esnasında elimden geldiğince espiri yapmaya, güleç olmaya çalışıyordum. Konuşma esnasında Figen bir ara bana dönerek:
    “Sana bir srprizimiz var demişti ya Osman; şimdi onu söyleyeceğim sana. Biz Osman’la nişanlandık. Osman’ın romantik, duygusal mektuplarına dayanamadım. Ben de ona duygusal olarak karşılık verdim ve... ” derken Osman söze girerek:
    “Ne saçmalıyorsun, ne romantik, duygusal mektupları... ” diye Figen’in sözünü kesince ben de Osman’ın sözünün devdıbını getirmesine fırsat vermeden hemen sözünü kesmek ihtiyacını hissettim:
    “Demek ki Figen sendeki romantik, duygusal yönleri keşfetmiş ve sana tutulmuş. Çok şanslısın Osman; Figen’in kıymetini bil” dedim.
    ···
  3. 3.
    +3
    Belirtmeliyim ki genellikle güzel bayanlara karşı her zaman yardımseverimdir. Kıza dönerek:
    - “Her halde iletişim Fakültesinde okuyorsunuz” dedim.
    - “Evet” dedi.
    - “Bizim geçen yıl gördüğümüz Gazete Yazı Türleri dersinin fotokopileri bende hala duruyor. isterseniz onları size ben temin ederim”dedim.
    - “Ah, size zahmet olmasın?” dedi.
    - “Yok canım ne zahmeti” dedim.
    Sonra oradan beraberce konuşarak çıktık. Yolda adını söyledi:
    Figen’miş. Neyse bizböylece tanışmış olduk.
    ···
  4. 4.
    +3
    Osman da yanımıza gelince;
    “Sizin bu mutlu haberinize çok sevindim inşallah Allah tamdıbına erdirir” dedim ve devamla “Bu gün de aslında çok işim vardı. Sizinle buraya gelince unuttum hepsini. Şimdi gitmem lazım; anlayışla karşılayacağınızı umuyorum” dedim. Birlikte dışarı çıktık ve tokalaşarak yanlarından ayrıldım. Bir
    süre sonra dönerek arkama baktım Figen peçeteyi yırtıyordu ve gözleri yaş doluydu. Benim onlara baktığımı görünce gözlerini silerek bana el sallamaya başladı. Bir daha arkama bakmaya cesaret edemeden gözlerimde beliren yaşlarla oradan uzaklaştım...

    hikayem burda bitmiştir beyler okuyan herkese teşekkürler...
    ···
  5. 5.
    +2 -1
    'Öğrenci dediğin fotokopisinden belli olur', 'Fotokopisiz öğrenci meyvasız ağaca benzer' öğrenci atasözleri uyarınca vize dönemlerinden bir ay önce gördüğümüz derslerin notlarının fotokopilerini bulup almak için Azim Fotokopi’ye gittim. Azim Fotokopi hemen hemen bizde ki bütün derslerin dönem içindeki notlarının fotokopilerini çoğaltır ve satardı. Orada fotokopileri alırken yanımda bizim birinci sınıfta gördüğümüz bir dersin fotokopisinin olup olmadığını soran bir kız vardı. Fotokopiciden o dersin notlarının olmadığını öğrenince oldukça üzüldüğünü gördüm. içimdeki yardımseverlik duyguları kabardı.
    ···
  6. 6.
    +2
    Ben peçeteye O’na ithaf ederek yazdığım şiirin nakarat bölümü olan:
    Belki aşkıma uzaksın, belki yakındasın
    Bilmesen de, sen benim hep aklımdasın
    Ve altına da: “Allah’tan Osman’a ve sana mutlu bir yuva ve mutlu yarınlar diliyorum.”
    “Yakın Çevrenden “Yüksel” notunu yazdım.
    Notu yazdığım peçeteyi katlayarak Figen’in eline tutuşturdum.
    ···
  7. 7.
    +2
    Ertesi gün ders notlarını ona verdim. Kız beni çok etkilemişti. Bir içim su derler ya öyleydi. Tabii, beni çok etkilediği içinde bana öyle gelmiş olabilir. Neyse... Bu yardım severliğimin karşılığında kız beni ne zaman görse hemen yanıma gelmeye başladı. Diğer arkadaşlarımla da tanıştırdım onu. Artık çok samimi olmuştuk. Olmuştuk olmasına ama kıza da tutulmuştum. Ne yapmalıydım... Düşünüyordum ama bir türlü de karar veremiyordum. Şimdi kıza arkadaşlık teklif etsem, yardım etmemin karşılığında ondan faydalanmak istediğimi düşünebilirdi. Ayrıca arkadaşlık teklif etmemin diğer arkadaşlarımın hele hele Osman’ın kulağına gitmesi... Aman aman ölsem daha iyi. Çünkü bizim arkadaş gurubumuzun arasında şöyle bir beddua vardı: “Allah seni Osman’ın medyatik diline düşürsün de, manşetlerden inme emi !”
    ···
  8. 8.
    +1
    Çok düşündüm bir karar veremedim. En sonunda ona aşkımı mektupla ilan etmeye karar verdim. Bu amaçla oturdum ve usturuplu bir aşk mektubu yazdım. “Bu mektubu kaldığım yerin soğuk duvarlarını ısıtmaya çalışan yüreğimin her atışında ismini hatırlatan sıcaklığında yazıyorum. Bir melankoni içerisinde yazmaya çalıştığım bu satırlar daha çok seven yüreğimin sevilme mutluluğunu yakalaması için çabalaması ve belki de karşılıksız bir sevda bataklığına nasıl gömüldüğünün ifadesi.
    ···
  9. 9.
    +1
    Ertesi günde dedemin vefat ettiği haberi geldi. Alel acele Gümüşhane’ye gitmek zorunda kaldım. Bir hafta sonra döndüm ve okula gittim. Figen beni görünce hemen gülerek yanıma geldi ve:
    -“Yüksel hani bana biri aşk mektubu yazıyor demiştim ya işte ondan ikinci bir mektup daha geldi. Bir de bana ithaf ederek yazdığı şiirini koymuş. Çok etkilendim.”
    “Peki kim olduğunu bulabildin mi?” diye sordum. O da:
    “Sana bir iki tahminim var diyordum ya... Artık emin oldum.”
    “Emin mi oldun, peki kim?” diye heyecanla sordum
    “Hiç tahmin edemezsin... Osman!” dedi.
    “Osman mı?” dedim şaşırarak
    “Tabii... Yakın çevremden biri, çok pişkin, yüzsüz, her şeyi çok rahat ifade edebilen biri olarak görünen başka kim olabilir?” deyince şaşkın, yıkılmış bir ifade ile:
    “Çok şaşırdım” dedim.
    “Şaşır, şaşır ... Dahası var.. dedi
    ···
  10. 10.
    +1
    Mektubu daktilo ile yazdıktan sonra bir zarfa yerleştirdim. Figen’in de aralarında bulunduğu arkadaşlarla okulun önünde sohbet ederken lavaboya gitme bahanesiyle gidip sınıfta Figen’in ders notlarını tuttuğu ajandanın içine koydum ve sonucu beklemeye başladım. Ertesi gün üniversitenin ana binasında bulunan yemekhaneye giderken Figen bir ara yanıma yaklaştı ve:
    “Yükselciğim san bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın. Aramızdaki samimiyetten bir tek sana söylüyorum” dedi ve devam etti “Yahu dangalağın bir bana bir mektup göndermiş” dedi.
    ···
  11. 11.
    +1
    Acaba Figen; senin o melekler kadar güzel olarak tasavvur ettiğim hayalini gönlümden silip atsam mı diyorum. Yazık olmaz mı sorusu aklıma geliyor. Yazık olmaz mı aşkıma?
    Acaba unutsam sana karşı hissettiklerimi, hiçbir şey yaşanmamış gibi acaba bir anda geçen onca zamanın ötesine gidebilir miyim?
    Yakalanan bir kuşun esaretten kurtulmak için çırpınması gibi seni görünce çırpınan kalbimin atışlarını, yüzümün her kızarışını, benim sana olan tutkumu tavır ve yüz ifademden, heyecanımdan, titrememden anlamandan duyduğum korkuları... unutsam mı?
    Böyle bir şey mümkün olsa bile herhalde yaşadığım onca duyguyu bir anda jiletle kazıyıp, söker gibi atamam, atmam. Çevremde çok pişkin, yüzsüz, her şeyi çok rahat ifade edebilen biri olarak görülmeme rağmen aslında sevdiğine karşı aşkını ve duygularını ifadeden bile çekinen utangaç yapıda biri olarak sevgimi yazı ile belirtme ihtiyacı duydum. Sana olan sevgimi hoş karşılaman dileğiyle... ”
    “Yakın çevrenden biri”
    ···
  12. 12.
    +1
    Yemekten sonra Osman’ın ellerini yıkamak için lavaboya gittiği sırada masadaki peçeteyi aldım ve Figen’e dönerek sessizce:
    “Bu günün anısına bu peçeteye duygularımı yazıyorum. Çıktıktan sonra yazdıklarımı oku ve sonra da yırt tamam mı?” dedim. Figen meraklı bakışlarla başını evet manasına salladı.
    ···
  13. 13.
    +1
    attıklarıma şuku çuku bişey verin de okuduğunuzu göriyim panpalar.. diğer part geliyor
    ···
  14. 14.
    -1
    Okumadım.
    ···
  15. 15.
    +1
    yok mu lan okuyan binler
    ···
  16. 16.
    +1
    Bir yanda sevdiğim kız Figen diğer yanda en yakın arkadaşlarımdan Osman vardı. Ve
    ikisi de benim aşk mektuplarım sonucu... Tam bir çöküntü içerisindeydim, ne yapacağımı bilemiyordum. Bu hal içinde iki hafta okula gitmedim, hatta gidemedim.
    ···
    1. 1.
      0
      Aga ende Nasıl şansızlık var mektupları sen yaz osman sansın vay mk
      ···
  17. 17.
    0
    upupupupup
    ···
  18. 18.
    0
    devam etti .."Emin olunca ben gittim ona ondan hoşlandığımı belirttim. Yazdıkları beni çok etkilemişti. Ayrıca çok utangaç, ona kalırsa bana hiç açılamayacak ve beni sevdiğini söyleyemeyecek... Bu
    sebeple ona ben açıldım. O da benden hoşlandığını fakat benim seninle olan diyalogumuzdan ve
    samimiyetimizden dolayı ikimizin arasında bir şey olduğunu sandığından bana açılamadığını söyledi. Düşünebiliyor musun ayrıca ikimizin arasında bir şey var sanıyormuş” dedi.
    Çok şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sonunda;
    -“Senin adına sevindim. Nihayetinde sana mektupları yazanı da bulmuş oldun böylece” dedim ve yanından ayrıldım.
    ···
  19. 19.
    0
    Rezerved burdayız panpa
    ···
  20. 20.
    0
    upupupupup
    ···