ne kadar boktan bi dunya

herşeyimizi anlattığımız sigarayı bile parayla alıyorsak, kimse bu sistemden memnun olmamalı.

Masada iki bardak çay ve ellerin olsun..
Helal lan sana amk reis adamsin vesselam

425.entry

bir bardak çay, soğuk ve ıslak bir gece. kaldırımları tamdudaklarından öpmek geliyor içimden, sigarayı söndürüp, sana gelmek. omuzlarını öpmek, sarılmak,ruhuna, gözlerine,turuncu kokan sana gelmek ve bitirmek bu acıları, yalanları ve kanı bitirmek geldi içimden. daha fazla sevseydim aklımı yitirirdim.

biten bir aşk ve tam ortasında ben vardım. aglamali ve içmem gerekiyordu, bunun bilincindeydim. gerekeni yaptım,bir bira ve bir paket sigara alıp, meyhanenin önüne gittim. içeride icicek param olmadığından kapının önünde saatlerce durdum, içeriden yalan dunya şarkısını dinleyip bira içtim. biraz param olsaydı dedim, hiç olmadı, sende gelmedin zaten.

tek başıma ölmekten korkmuyorum,bir mezarım olmasını istemiyorum bile.bir sahil kıyısından öyle bırakılıp, yüzsün cesedim.bir balığın yemeği olsun,bu beden, kalbi varken bir taka yaramadı, cesedi bir balığın yemeği olduğunda bir taka yarar.

rezerve

hiçbirseyimiz yok, faturalarımizdan başka,
sigara ve sarabimizdan başka,
kalbimizi acıtan ve sanki cam kiriklariyla gibişiyormuşcasina kalbimizi yakan aşktan başka,
vergi borçları ve,bir odayı aydınlatan lambadan başka,
şarkılar ve sakallarimizdan başka,
bir huurnun ruhu ve sacma pgibolojimizden başka,
hiçbirşeyimiz yok.

yatagima uzandım ve yağmur eşliğinde tavanı izlemeye başladım. düşünüyor ve sigara yakmaya çalışıyordum. sigarami yaktım,bir duman aldım ve düşündüm;
bir sebebi olmalı. tüm gün bu gibik evde asfalt renginde çay, kaçak camel içmenin, eski şarkılar dinlemenin bir sebebi olmalı.
aminakoduğumun dünyasında gülmek için bir neden bulamıyordum.
bir sahil kenarında yığılıp kalmak ve kimildamadan sonsuza dek nesef almayı isterdim.
kavga etmeyi hatta hastanede olmayı isterdim.
yeterki bu odadan çıkmak için bir nedenim olsun.

gözlerimde geçmiş taşıyan bir kadın,tam göğsünde uyumak ve ağlamak,sol cebimdeki umutları, saclarimdaki yalan ve yağmur karıştırıp önüne koymayı isterdim. küllüklerin boş olmasını, şarapların bitmesini ve otun yanmasını isterdim. dingin bir şekilde sana bakmak, düşünebiliyorken,bilincim yerindeyken seninleyim diyebilmek istiyorum.

ceset gördüm,
gözleri kapalı ve yüzü kan içerisinde bir ceset.
gecenin yarısı ve alkollüyken. kusmadan bir gece geçiyor diye seviniyordum halbuki.
üstünde magazin haberlerinin olduğu gazete sayfa li vardı.
bir tinerci,bir pislik,bir insan,bir çocuk. hangisini seçerseniz.
bıçak ve yumruk izleri vardı yüzünde.
soğuk ve sisli bir hava cesedi donduruyordu.
O gün ölümü düşündüm,
yaşıyor gibiydim ama soyut bir yasama.
o cesedin yerinde olmayi isterdim dedim yanımdaki kıza,
sarışın ve ağzında sakız olan bir hatun,
bana şaşkın gözlerle baktı ve
neden dedi,
çünkü o şanslı dedim,
büyük bir ihtimalle kafası güzel bir şekilde öldü.
kızın bana bakışını, cesetteki kanı ve o havayı unutmak 5 günümü aldı.

istediğim sadece bu ülkeden gitmek mesela norveçte balıkçılık yapmak istiyorum. ölene kadar. benle denize gelicek birinide bulursam şahane olur belki..

belki kurtulusum budur benim..

uykumuzu kaçıran bu sistemi, duvar yazıları ve spreyle yeneceğiz.
milyarlık telefonlarla değil.

no alkol no sigara no sevgili no arkadaş. bence ben mutluyum

rezerve

Hayat her sabah bize gülümseyerek günaydin demiyor panpa

@926 mutluyuz yalniziz ve fazlasiyla ozguruz

yatagima uzanmiş tavani izliyordum.bu yatak benim herşeyim olmuştu diyebilurum. yatakta yiyor, uyuyor ve burada yaşıyordum.
karanlık odada tek başıma ve bir yatakta. elimi uzatıp bira şişesini aldım, yudumlamak için ağzıma zütürdüm ama bira bitmişti. Bira sisesine baktım ve
belkide hayat budur dedim.
hevesli bir şekilde yaşarsın ve sonunda hayal kırıklığı a uğrarsin yaşarsın.

uzun marlboro, hayaller ve sahil.
biten gün yeniden uyanıyor ve deniz parlıyordu.
üşüyen yalnız ve yorgun bir adam, dışarıdan bakan gözler için.
halbuki ben, kendi kalabalığında kaybolmuş, silik uykusuz iğrenç, sakallı bir adamım.

bir şişe bomonti ile sokaklarda yürüyorum. çok garip, insanlar bana başka bir gezegenden gelmişim gibi bakıyor. sakallı,uzun saçli,bol pantolonlu ve deri ceketli bir kişi geceyi yararak ilerliyor ve sahile doğru hızlı adımlarla yürüyordu onlara göre. sokaklarda aradığım şeyi bilmiyorum. sadece yürüdüm ve yoruldum. sonunda ise ödülüm beni bekliyordu. sahilde bankımda yosun kokusu eşliğinde bira icecektim.bu dünyanın en güzel hissiydi bence.