1. 26.
    +75 -7
    bu kız, henüz adını bile bilmediğim sınıf arkadaşım..

    beyaz tenli, düz siyah saçları beline kadar uzanan, güzel yüzlü, irice ela-yeşil gözleri olan, yüzünden gün boyu gülücük düşmeyen, tatlı heyecanı ile daha da çekicileşen bu kız..

    benim hayatımın kadını olmalıydı,

    o yaşta ne hayatı, ne kadını demeyin.. bazen insan hisseder ya, hah dersin, işte bu olmalı, böyle olmalı..bu olacak, olmak zorunda..

    sabahları okula gitmek zor gelir sanarsınız, ama üniversitenin o ilk günlerinin heyecanına bir de bu ilk görüşte tutulma eklenince neredeyse alarma bile ihtiyaç duymamaya başlamıştı beynim ve bedenim.

    1-3-5 gün derken, ilk haftanın son günü ciddi anlamda ilk tanışmamız ve muhabbetimiz oldu..
    ···
  2. 27.
    +73 -5
    hafta sonu bizim tayfadaki çocuklardan en yakın olduğuma bahsettim konudan,
    abi ben anlamıştım zaten, paso o tarafa bakıyordum dedi, güldü.

    dedim la ne yapayım, biraz taktik ver, bir şeyler paylaş, ben harbiden kaptırdım galiba kendimi,

    kız sınıf arkadaşın, muhabbeti de bir şekilde kurmuşsun, artık işin zor kısmı geride kaldı, her şekilde bahane bulursun, dışarı filan da çıkardan mı 1-2 kere, zaten olacağı varsa olur kanka, dedi.

    doğru, ama ben şehirde yabancıyım bir tak bildiğim yok ki?..

    neyse hafta sonu bunla çıktık dışarı, adam şehrin yerlisi.. öğretti bana 2-3 mekan, aklıma yazdım.

    ne var yani ayıp mı aq, bir arkadaş olarak onu dışarı davet edeceğim, bu kadar basit.. bunda ne ayıp var ne de günah, seviyorum beyler, duyguların en saf ı, en asili..
    ···
  3. 28.
    +68
    onu biraz tarif edeyim,

    dediğim gibi, epey makyaj yapmış, pembe parlak ruju, allıkları, göz kalemleri, göz farları, fondöten midir nedir, onlar..

    üzerinde siyah bir mont, daha sonra kafede gördüğüm, enlemesine rengarenk çizgili hoş bir kazak, altında kotu. ayağında botlar.

    bu arada kız cidden neredeyse benim kadar varmış aq..neyse ki bende de botlar vardı ama o an "lan yazın topuklu problem olmasın" filan diye düşünüp, içimden salak salak gülüyorum. doğmamış çocuğa don biçmede üzerime yok yani..

    başında kazağıyla uyumlu bir bere vardı, kaşkolu yok, bende de tam tersi sadece kaşkol var. yolda zorla verip boynuna sardırdım;

    "bak sonra hasta filan olursan, onun vebaliyle yaşayamam haa * "

    aşıklar yolundan geçtik, bu yine gülen gözlerle bakınıyor, ışıklar yüzünden, gözlerinden yansıyor, onu daha da özgür, daha da esrarlı hale getiriyorlar.

    fazla iyi bu kız.. kalben..ruhen..

    konuşa konuşa kafeye geldik, mekanın epey hoşuna gittiğini hissettim.

    bu "nasıl oturalım" filan derken, ben çoktan önüne düşmüş, ona rezerve masaya doğru eşlik ediyordum bile.. bana yardımcı olan çocukla selamlaştık, gene göz kırptı..lan ne göz kırpıyorsun aq, sanki hatunu, beraber sinsine planladığımız bir tuzağa çekiyoruz da, iş artık olmuş bitmiş gibi.

    neyse masaya oturduk, bu baya şaşırdı, inanılmaz hoşuna gitti..bir şey demedi ama gözleri parladı resmen, yüzünde değişik bir gülümseme oluştu..ben kendimle gurur duyuyorum tabi.. ince ve düşünceli erkek tsigalko.

    içersi sıcaktı, montlarımızı çıkardık, kaşkol için teşekkür etti..

    ne içersin? diye sordum,

    bu dalgın dalgın menüye bakınırken de "buranın sıcak çikolatası harikadır, tavsiye ederim" dedim. beyler harbiden de müthiş yaparlardı, ayrıca üstünde köpük tarzı bir şeyler de oluyordu, nasıl beceriyorlar bilmiyorum ama o mekanın karakteristik içeceğiydi diyebilirim bunun için.

    "tamam o zaman ondan alayım ben de, denemiş olurum" deyip gülümsedi,

    ben de aynı tercihle ona eşlik ettim.

    rahat olmaya çalışıyordum,

    tanıdık mekan,
    tanıdık yüzler,
    tanıdık masa,

    resmen ev sahibiyim..ama mümkün değil beyler..siz istediğiniz kadar ev sahibi olun, karşınızda real madrid var aq..
    ···
  4. 29.
    +68 -1
    beklediğim mesaj geldi,

    tuhaf, ama sanki açmadan biliyordum cevabı..ön sezi filan değil, bariz belli olanın yansıması,

    böyle olmazdı ilişkiler, böyle olmamalıydı flört, böyle mi olurdu karşılıklı sevgi?

    evet, güzel başlamıştı, ama biz hep girişte kaldık bu hikayede.. onun vaadine ve verdiği heyecana kapıldık,

    gelişme bölümüne varamadık, mutlu sonu göremedik..

    mesajı açtım, fazla uzun değildi..

    kibarca reddetmişti beni, benim gibi edebiyat parçalama gereği bile duymamıştı.."olamayız biz" diyordu.." yapamam" diyordu sadece..
    arkadaştık biz, sıradan arkadaş, iyi çocuktum ben, iyi çocuk tsigalko..ve tabi ki sorun ben de değil, ondaydı her zaman ki gibi, ben de daha iyilerine layıktım..

    neden?

    yapmamış mıydık? yaşamamış mıydık? onca şey paylaşmamış mıydık?

    sıradan arkadaşlar, yapar mıydı böyle şeyler?

    gülümserler miydi, birbirlerinin gözlerinin içine baka baka saatlerce?

    aynı şarkılarla hüzünlenir, aynı şarkılarla çoşarlar mıydı bu kadar içten bir şekilde?

    kol kola dolaşırlar mıydı şehrin sokaklarında?

    sabahlarlar mıydı, "acaba ne yazacak, ben ne yazsam ki?" düşünceleriyle kendilerini ayık tutarak,

    gün batımında dolaşırlar mıydı aşıklar yolunun ışıltıları altında?

    üşüdüklerinde birbirlerine sokulurlar mıydı, ağaç altındaki o köhne banklarda?

    sıradan arkadaşlar, yapar mıydı bunları? sahi, siz yaptınız mı arkadaşlarınızla (!) böyle şeyler? belki de ben abartıyordum, kör olmuştu gözüm aşktan, sarhoş olmuştum saçlarının kokusundan...

    ruhuna değercesine sarılır mıydı birbirine,

    sıradan arkadaşlar..
    ···
  5. 30.
    +70 -3
    http://fizy.com/tr#s/1aiv70

    ben pizzayı elle yerim beyler..kusura bakmayın ama öyle fransız fransız, bıçakla kesip çatalla ağzına zütüren hıyarlara da kıl olurum..amk çakma kibarları..

    neyse,çıktık üst kata oturduk,epey tenha sadece biz ve bir çift daha var.. söyledim pizzaları geldi..tabi beni de bir sıkıntı aldı..amk tamam rahatız bilmem ne ama, ne bileyim yine de öyle elimle dilimlere dalmasam mı? diye aklımdan geçirmedim değil..bu tereddütlerimi mi farketti, yoksa zaten diyecek miydi bilmem ama,

    "pizza dediğin elle yenmeli" dedi muzip muzip... hay çok yaşa sen bee, havası alınmış lastik gibi rahatlayıp söndüğü görünce gene gülmeye başladı,

    "çekinme, canım yaa, ben de öyle yiyorum, çatalla bıçakla hanım kız taklidi yapamıycam şimdi, çok açım * "

    ben şapşal şapşal gülüp, bir şeyler geveledim..lan kız ya benim aklımı okumak gibi bir yeteneğe sahipti, ya da fazla zekiydi aq..

    ya da biz tam birbirimizin kafadandık..bak o daha yüksek ihtimal * .. bunların aynısını ona da söyleyince "hımm yani zeki değilim öyle mi??" deyip üzerime mayonez sıkma tehdidinde bulundu *

    şen şakrak pizzalara daldık, birimizin elinden patates yedik..kola kutusunun kapağını koparmaca oynadık..

    mutluydum dıbına koduklarım..inadına mutluydum işte..çocuklar gibi şendim, aşktan sarhoş bir sersemdim..hak etmemiş miydim?
    ···
  6. 31.
    +73 -7
    gerçi artık hayatımın gibildiğini düşünmüyorum şimdiki aklımla,
    sadece değişmiş işte, bu değişimden memnun muyum? eski ben, bozulmadan, yaralanmadan, kirlenmeden bu yaşıma gelseydi nasıl olurdu? bilemiyorum,

    ama bundan şikayet edecekte değilim..

    işte, onu gördüm, cam kenarında, benim sırama göre ön çaprazımda oturuyordu.
    bense duvar kenarında, huyum olduğu üzere duvara yaslanmış, son derece rahat, kahvede gibi takılıyorum. aramızda orta sıralar ve en azından 3-4 metre var,

    ama o büyülü an da, öyle bir kitlenmiş ki gözlerim, sanki hemen yanıbaşımdaymışcasına, sanki sınıfta sadece o ve ben varmışcasına..

    etrafımdaki uğultu iyice anlaşılmaz olmuştu, yanımdaki adamların konuştuğunu duymaz, anlamaz olmuştum.. sadece o ve heyecanlı heyecanlı etrafa gülümseyip birileriyle laflaşan o sevimli surat vardı gözlerimin önünde.. kitlenmiştim, dalıp gitmiştim adeta..
    ···
  7. 32.
    +71 -5
    bu ara bizim tayfadaki binlerden biri de msn den bizim sınıfta olan ama ilk hafta gelmeyen bir hatunla tanışmış, diyor onu da alırız gruba filan, o ara tabi facebook macebook yok, yonja diye gibik bir şey var, bilirsiniz..

    her neyse, tabi ben ayşenden hoşlanıyorum filan ama o ara da mecbur gruba uyacaz diye yine o 4 e 4 grupla takılıyorum, gruba alırız dediği de o grup işte..

    hafta sonu geçmek bilmedi, yahu insan okul başlasın, sabah erken kalkayım, okula gideyim ister mi? istermiş.. yemin ediyorum sabahın altısında kalkıyordum saçımı başımı düzelteceğim diye..

    günler geçti, pazartesi geldi, o sabah gene içim içime sığmıyor, bir şekilde kontağı sağlamışım, artık işi ilerletmeye bakacağım, ortak noktalar bulacağım falan filan..

    geldik okula, o ara bizim bin, serhat, bu bahsettiği kızla beraber binanın önünde, bir önceki minibüsle gelmiş heralde,

    ben sınıfa gideyim, ayşen i göreyim diye kuduruyorum, ama bir yandan da adamlar, hatunlar kapının önünde, zütümü dönüp nasıl gideyim..

    yeni kızla tanıştık biz de, ebruymuş adı, hoş kız, izmirli, tiki desen dersin ama iyi bir kız gibi duruyor, sanki yaramızlık yapabilme çabasında olan muhallebi çocuğu gibi, beceremeyecek yani belli, tiki olmayı, cool olmayı beceremiyor..

    biraz kapı önün muhabbetinden sonra girdim sınıfa,
    direkt girişte pencere kenarını görüyorsun zaten, ayşen, ay gibi parıldıyor tam karşıda, selam vereyim diye sıralardan birine oturana kadar ona doğru baktım, az daha sivri yer gibime giriyordu, görmedi, yine gülümseye gülümseye, heyecanlı ifadesiyle birşeyler konuşuyor etrafındakilerle..

    kös kös oturdum aq sıraya..
    ···
  8. 33.
    +71 -6
    http://fizy.com/#s/3p3cek

    mutfakta kucuk tsigalkoyla takilirken ceren diger tanimadigim kizla mutfaga daldi.

    kiz tipik turk kizi kisa boylu sirin bi kiz.. gideri var yani *

    ceren " tsigalko bak seni kimle tanistircam bu ezgi"

    mutfaga hemen alismissin diye gulerek elini uzatti kiz

    ben de cikardim benimkini uzattim al dedim tabi ergeniz o zamanlar ne yaptigimizi bilmiyoruz bi yandan da kendimi sorguya cekiyorum bu ben miyim benimki bukadar uzun mu diye
    once tabi bunlar bi sok oldu sonra ezgi hafif hafif oksamaya basladi. ceren zaten dunden razi duruma 2 hamlede cikardi ustundekileri basladi agzina almaya *

    gulmicekseniz bisey diyim benimki de biraz kalkmisdi yani

    sonra bizim saf cocuk geldi ananigibyim noluyolan burda dedi kosarak kacti kodumun liselisi. buarada gotu guzel kiz kokuyu almis olcakki elinde sapkayla geldi. sonra bunlari gibtim sirayla tabi biyere kadar 3 kiz var baktim olcak gibi degil ceren onu az gibiyorum diye trip falan atiyo cift olan cocugu da cagirdim dedim haci bi el at bu bole olmuyo tek basima birini gibiyorum digeri uzuluyo oda iyi cocukmus yardimci oldu

    zor beyler
    zor
    3 kisiyi idare etmek herseyden zor..

    hala gozlerim dolar *
    kendimi sorguya cekip geliyorum anlayin iste *

    http://fizy.com/#s/20fo4b
    ···
  9. 34.
    +61
    senin yüzünden yarıda kesip aşağı bakmak zorunda kaldım yapacağın şakayı gibeyim
    ···
  10. 35.
    +64 -4
    ebrunun mesajlarına cevap vermedim, saçma sapan naber, napıyon tarzı geyik muhabbetlerini yeterince yapmıştım zaten..

    gece ayşene mesaj attım, naber gibisinden..iyi filan dedi, yurdun kaloriferleri yanmıyormuş.. üşüyorum dedi, bizim ki özel yurt olduğu için köpek gibi yakmışlardı tabi, kız devlet yurdun da kalıyordu.

    dedim "keşke senin yerine ben üşüsem"..bu da gülmüş,
    -"sen zaten bugün yeterince üşüdün, inşallah hasta olmazsın"..
    -"hasta olursam bir çorba yaparsın artık? * "
    -"çorba içmemiz için illa hasta mı olman gerekiyor? * "

    böyle gitti muhabbet, karşılıklı jestler, imalı sözler.. yemin ediyorum dudaklarım yırtılacak kendi kendime salak salak gülümsemekten.. ağzı kulaklarına varmak diyorlar ya, hakikaten var öyle bir şey..

    epey konuştuk o gece, hafta sonu için sözleştik..

    hayatımın en mutlu gecesiydi o gece, yine uyuyamadım malum olduğu üzere..ama bu sefer beni uyutmayan ne tedirginlik, ne endişeydi.. sadede mutluydum, çok ama çok mutluydum, o kadar..
    ···
  11. 36.
    +66 -7
    şimdi bile arkadaşlarla ne zaman bu muhabbeti döndürsek, "ulan harbi film gibiydi sizin olayınız" diyorlar,

    harbiden de film gibi başlamıştı,

    her şey senaryoya uygundu,
    sevmeyi yeni öğrenen toy delikanlı, sevimli ve ışıltılı esas kız, ilk görüşte aşk ve onu peşpeşe izleyen hoş tesadüfler (!)..

    ilk gün konuşmayı beceremedim,

    ama göz göze geldik bir kaç kere, e tabi günün neredeyse tamamı boyunca benim gözlerim ona dönük olunca ister istemez göz göze geliniyor aq..hatta bir seferinde gülümsedi sandım, içim gitti resmen.

    o gün ufaktan da olsa ders bile işlendi, etrafımdaki insanlar birbirlerini daha iyi tanıdı, ama ben bunların hiç birinin farkında bile değildim. toz pembe bir denizin içinde yüzüyordum.

    tahmin edeceğiniz gibi, o gece uyuyamadım..
    ···
  12. 37.
    +56
    sonradan tabi inanılmaz makarası döndü bu olayın yurtta, hatta necatiyle okan tekrardan temsilini filan yaptılar odada, hayır ben de neden bu kadar sevindim adamın gibilmesine anlamadım yani, sonuçta hiç bir türlü beni ilgilendiren bir mevzu değil..ama maksat zütlük olsun işte..

    sınavlar bitti,
    bayram için evlere dağılıyoruz artık, o ara ayşen le mesajlaşmalara devam, o gün gidemedim tabi yanına, masadaki olaylar yüzünden aklım birbirine girmiş.

    şeker bayramıydı herhalde.. öyle olması lazım çünkü bana,

    "şeker topla benim için, ben de senin için toplayacağım" demişti.. dünyanın bütün şekerlerini toplasam onun yanında tatsız kalırdı oysa ki..ben de aynen böyle demiştim zaten..

    "olsun, onları da yiyelim ki bizim farkımız daha çok çıksın ortaya" yazdı.. bizim farkımız..biz, artık biz mi olmuştuk?

    eve gidince annemler gerek telefonun vızırdaması gerekse benim sıfatımın halinde, kısa sürede bir şeyler olduğunu anladılar tabi,

    ben de mevzuyu aynen anlattım valideye, dedim anne böyle böyle, durum ciddi, bak bundan öncekilerden haberin yok çünkü söylemeye değer bulmadım, bunun için de erken diyor olabilirsin ama ben cidden seviyorum, o da öyle diye düşünüyorum.. lisede her gün farklı kızla geliyordum mahalleye sen de biliyorsun, insan böyle duyguları kolay kolay bulamıyor, bulunca da sıkı sıkı sarılmak lazım..

    yaşımdan büyük mü konuşuyordum ne?
    yine de bizimkiler tipik anlayışlı aile yapısında olduğundan ötürü, ya gerçekten beni ciddiye alarak, ya da "amaan çocuk işte, he diyelim, nasılsa geçer" diye düşünerek beni epey dinlediler ve olumsuz bir şey de demediler açıkcası.

    dedim, şeker-çikolata filan da toplayacağım, öyle anlaştık. annem, "alışverişe çıkınca alırız, güzel de bir kutu beğeniriz sen merak etme" dedi.
    beyler böyle sırf şeker satan dükkanlar var, 1000lerce çeşit şeker var-çikolata var, onlardan birinden alacaktık işte. gerçi ben misafirliklerden, doğal yollarla toplamayı tercih ederdim ama, böylesi çok daha klas olurdu açıkcası.. madem kız benden bir şey istemişti, ona en layık olacak şekilde vermeliydim hediyesini.

    tatil boyunca, gecelerce sürdü mesajlaşmalarımız.. aynı filmleri izledik gece yarıları, aramızda yorumladık, tahmin yürütmeye çalıştık, gülmekten karnımın ağrıdığı anlar oldu, o derece eğlendik,

    aynı şarkıları dinledik.. şarkılar paylaştık birbirimizle.. resim yolladı.. annemlere gösterdim.. beğendiler..

    bir gün istemeden kırar gibi oldum bunu, yanlış anlaşılma oldu..

    h.ı.m diye bir grup var, çok seviyordu bu. en sevdiği şarkısının lyriclerini buldum (öyle kolay değil o zamanlar adslmiz yok aq)..içlerinden tek tek harfler seçip sağına soluna yıldız koyarak "seni kırdığım için özür dilerim" yazdım mesajla.

    bir gece erken dönecekti o, sabaha kadar mesajlaştım.. uyumadım, otobüste canı sıkmasın diye.. gece 11 den sabahın 9 una kadar, gözümü bile kırpmadan bekledim attığı her mesajı.. neredeyse bayılacakmışım uykusuzluktan.

    güzel küçük bir kutu şekerleme yaptırdık annemle. turuncu renk (en sevdiği renk) kalp şeklinde, dokusu böyle pütürlü, peluş oyunca yüzeyi gibi, çok güzel bir kutuydu, içinde en az 30-40 çeşit çikolata-şeker...

    dönüş otobüsüne bindiğimde yanıma aldığım tek şey, eşyalarım değildi beyler.. umutlarımı, yarınlarımı, aşkımı, geleceğimi, hayatımının kadınının hayalini de almıştım yanıma.. kutunun yanında bir demet de papatya verecek, "kız istemeye geldik" espirisiyle karışık, hayatımın en ciddiyetli sınavını verecektim.. yüz yüze, baş başa ve bu kez kesin olarak söyleyecektim ona, onu sevdiğimi

    inanın kutuyu valizlere bile koydurmadım, zarar görmesin diye, bütün yol kucağımda gitti.. yol boyunca sarıldım temsili kalbime, onun sıcak hayaline..
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +58 -2
    acıtasyonu bırakıp o güne dönmek gerekirse,

    evet daha göreceklerim bitmemişti beyler, daha kabusum yeni başlıyordu, kara perşembenin henüz yazıları yazıyordu,

    ayşen ve ozan, ilişkilerini benden, dolayısıyla sınıftan gizlemek istemişlerdi muhtemelen (en azından ilk zamanlarını). ama bu talihsiz tesadüf, hem onları hem beni hem de orada bulunan sınıf üyelerini şaşırtmış,

    beni ayriyetten dağıtmış, onları da, artık gizleyecek bir şey kalmadığı için rahatlatmıştı..

    sinema salonunun girişine doğru ilerlerken, grubun tüm muhabbeti bu çiçeği burnunda ilişki oluvermişti, nilay yanıma sokulup:

    "-vaay demek bunlar da çıkıyormuş ha, sınıfımızda ilk çiftler oluşmaya başladı" diye sırıtıp farkında olmadan çam ormanı devirmişti,

    tabi ben robo modda olduğum için bunlar bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor adeta,

    neyse salona girdik,

    film başlayacak,

    bizim grup gidip en arka iki sırayı neredeyse kapattık,

    ayşen ve ozan ise ortalarda bir yerin duvar kenarına oturmuşlardı, ayşen, duvar ile mert erkeğinin arasına, sıcaklığına ve güvenli ortdıbına sığınmıştı. heralde döner bıçaklarıyla filan dalıcam sanıyordu içten içe, yuva gibi sığındı oraya...

    film de, aq tam da konuya oturan cinsten..ilk yarıyı izledik, millet cıvıl cıvıl oldu böyle, aşk meşk, harika gidiyor ama sonunda ağzımıza sıçılacak belli yani..

    film arası gene bizim grup kaynatıyor, en arkanın en dışındayım, yanımda iç tarafta okan var, onun yanında diğer kızlar filan, sapların büyük bölümü bizim bir önümüze oturmuşlardı.

    amk bu sınıfın erkeklerini hiç bir zaman sevmemiştim zaten.. gibtiğimin köylüleri*..

    neyse, o ara kaynaşma, muhabbette filan herkes, okan film boyunca yaptığı gibi yine arada omzuma dokunuyor,

    en son eğildi, "abi sakin tamam mı, konuşucaz," diyip beni teskin etmeye çalışıyor ki ben zaten sakinim aq..sakinden de öte, resmen ölüyüm..ama sanırım o bunu fırtına öncesi sessizlik olarak yorumlamıştı o ara,

    ha bu arada, sonradan ondan öğrendim ki, adam meğer bütün o abuk subuk hareketleri ben onları görmeyeyim diye yapmış, hani şu önüme geçmeye çalışma, görüş açımı daraltma çabaları filan.. kardeşim benim.. düşünceli kardeşim.. aslan kardeşim..

    öndeki saplar bir şeylere gülüyorlar filan,
    sonra içlerinden en kıl olduğum gibiklerden bir tanesi dönüp,

    "agaa gördünüz mü, ozanla ayşeni? hohahahah olm adam çakıyor yaaa, çakışlardaaa hohaha pompala bebeğim parçala ozan" tarzı cümleler kurmaya başladı, yanındaki diğer elemanlar da gülerek destekliyorlar bu durumu,

    tabi adam benle ayşen' in arasındaki muhabbeti ne bilsin? o aklı sıra hayvanlığına bizi de ortak etmeye çalışıyor, biz de onlara katılıp hep beraber "ooohh çakış varr, parçala yavrumm" diye tempo tutucaz diye düşünüyor, hani erkeğiz ya biz, bin muhabbeti filan yapıcaz ya aklımız sıra.. amın oğlu.. allahın davarı..

    tabi ben bu lafları da duyunca iyice betim benzim atmış heralde, artık yüzümün şekli muşmulaya mı benzedi, tavuk zütüne mü benzedi, at yannanına mı döndüm bilemem, okan,

    "tamam aga sus, önüne dön" diye postayı koydu bu gibilmişe, tabi çocuk hala farkında değil, ben öyle yamulup, okan da tersleyince

    "ne oldu aga, tsigalko ne oldu? neyi var abi?" gibisinden bir şeyler sormaya başladı,

    okan,

    "bir arkadaşından kötü bir haber aldı demin, hadi dön abi sen önüne uzatmayalım" deyip kesti mevzuyu, bir yandan da sırtımı sıvazlamaya devam ediyor yetim okşar gibi aq.."

    bu bin, "haa aga geçmiş olsunn" deyip önüne döndü, ama önde hayvanlar gene aynı muhabbetteler, "oobaa çaakk vurrr, yürrü bee" gibisinden, güya durumla dalga geçiyorlar yani..

    okan kulağıma eğildi,

    "hay aq ya.. nerden geldik amk filmine, gibeyim şu barzoların da muhabbetini, aga sen bozuntuya verme daha fazla sık dişini" diyor.

    beyler,

    kendinizi benim yerime koymanızı isteyeceğim, sadece bir dakikalığına,

    o loş sinema salonunu,

    bir kaç sıra önünüzde, başka bir erkek ve duvar arasında oturan "hayatınızın kadını" yerine koyduğunuz ve az önce külliyen ağzınıza sıçmış kızı,

    ve onun arkasından abaza huur çocuklarının yüzünüze karşı döndürdüğü şu muhabbeti düşünün, hayal edin..

    zor değil mi?

    çok zor.. çok zor be beyler..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    +61 -5
    bir şarkı daha vereyim,
    http://fizy.com/tr#s/2b7hc1

    oturduğum yerden paso buna bakıyorum gene tabi,

    o ara bizim çocuklar-kızlar da geldiler,
    gruptaki kızlardan 4 ü bizim sınıfta, biri aynı bina ama başka bölüm, bizim sınıftan bir tanesinin liseden arkadaşıymış.

    neyse yerleşiyor millet, ebru geldi yanıma oturdu, "oturdum ama böyle, gelecek yoktu demi?"
    "yo yo önemli değil, hoş geldin (malca gülümsedim)"

    önemli aq..önemli, sana kalk diyecek halim yok herhalde oturduktan sonra..

    ders başladı, ben gene duvar kenarındayım, ama gözler paso pencere tarafına bakıyor..

    tabi ben o ara hiç farkında ya da hesabında bile değilim ama şimdi düşününce anlıyorum ki, ebru bütün ders yan gözle onu izlediğimi düşünmediyse adımı değiştiririm..
    ···
  15. 40.
    +54 -1
    http://fizy.com/tr#s/1ajbal

    hayal kurmak güzeldir,

    ama pek azı gerçek olur.

    3 haftalık kesintisiz tatil planım, biri, o dıbına röveşata attıklarımın yüzünden olmak üzere iki dersten kalmam ve dolayışıyla bütünlemelere gelecek olmamdan ötürü yatmıştı..

    işin iyi tarafı, mine yi görebilecektim zira bizim tembel tenekenin de 3 tane büt ü vardı.

    evdeki bir buçuk haftada, artık orta okullu olan kardeşimle bol bol eğlenip vakit geçirmiş, anneannemin dizinde, elinden elma-mandalina yemiş, annemle bol bol gırgır yapmış, babamla gezip tozmuştum.

    bizimkiler beni çok özlemişlerdi, babamı çok severim ben beyler, ama çok fazla vakit geçiremezdik işleri yüzünden. benim gelişim dolayısıyla patronundan izin almış, bir hafta boyunca o avm senin bu mekan senin gezip durduk, bazısında tüm aile de bize eşlik etti.
    bilardo challenge ını kabul ettim, elime verdi, ağzıma sıçtı, dalgasını geçti..hayvanat bahçesine gitti "lan tsigalko, şurdaki maymun sana çok benziyor oğlum hişşt bak bak" diye taşağını filan yaptı..piknik yaptık, fener maçı izledik, küfrettik.

    ağır fenerliyimdir ben bu arada *

    annem, kız konusunu açtı, güzel bir dille, "beni arkadaş olarak görüyormuş" filan diye anlattım, geçiştirmeye çalıştım. mevzunun tamdıbını sıçıp kadını üzmeye gerek yoktu..ama ana yüreği, yine de oğlunun acısını farketmiş olacaktı ki o da oyunuma ortak olup,

    "aman be oğlum, zaten daha ilk yıldan ciddi kız ciddi kız diye saplanıp ne yapacaksın? gez toz eğlen, daha ne kızlar görürsün" diye çapkınca öğütlerde bulunmuştu.

    anneanne..seni çok seviyorum canım benim..

    bebişim, sana da orta okul üniforması çok yakıştı be * fıstık olacak bu kız ilerde, başım belada..

    mine..aradığım mısın? bulduğum musun bilmiyorum..ama tek bildiğim bizim ortak bir sevgiyi hak ettiğimiz, ve eğer senin hislerini de yanlış çözümlemediysem, kendi adıma bunu sağlamak için elimden geleni yapacağım...

    okan..aslan kardeşim..ikinci hafta bir büt de sana kısmetmiş demek * ben de varım merak etme, gene işimiz iş..

    tolga..başın sağolsun kardeşim..

    ebru..üzgünüm senin için..

    ceren... neyse cereni gibtir et..

    nilay, iyi ki seni tanımışım, mineyle evlenirsek nedimesi sensin * bir de kızdan kanka olmaz derler peehh..

    ayşen, ozan... huur çocuğusunuz..
    ···
  16. 41.
    +56 -3
    http://fizy.com/#s/2c7qjw

    haftasonuna yakin yeri ve zamani belirleme amacli tekrar mesajlastik. belki size garip gelicek ama korkak bir cocuk gibi bulusmaya gitmemeyi dusundum, icimdeki seytan yine isbasindaydi ve
    "tsi uzatmaya gerek yok" diyordu.(sonradan ne kadar hakli oldugunu ogrendim)
    ama yine icimde kalan son pariltilara son budanmamis dallara icimdeki seytana inat tutunarak yola ciktim.

    bu sefer ayna karsisinda uzun uzun hazirlanmiycaktim, zaten gunlerin verdigi yorgunluk ve karmasa yuzume yansimisdi ne yaparsam yapiyim silip atamazdim atmama da gerek yoktu kimi kandiricaktim ki.
    bakislarim donuklasmis sanki bosluga bakar olmusdu. yuruyusum bile degismisdi.

    tolganin kicinda pireler ucusurken odadan ciktim. telefonum bi kere daha titredi.

    "geliyosun dimi?"

    pffff... gel de sinirlenme.

    "evet."

    "tamam.*"

    normalde boyle bulusmalarda heycanlanirim, heycanlanirdim ama benim de anlamadigim bi sekilde o gun rahattim beyler. ben soyliyecegimi soylemisdim.
    artik onlar dusunsundu.

    gittigim mekan hergun onunden gectigim ama hic gitmedigim bir mekandi. guzel dekorasyonu olan sirin bir kafeydi. daha once birkac kisiden * duymusdum nasil bir yer oldugun ondan pek de etkilenmedim.
    yavas adimlarla onundeki 3 basamagi ciktim sallana sallana yere bakarak..
    iceri girdigimde ise hic beklemedigim insanlarla karsilastim. aslinda aklimdan geciriyordum ama emin olamiyordum.

    karsimda elif ve arkadaslari vardi.

    evet arkadaslari...

    o an arkami donup gitmek istedim ama arkadaslari ilgimi cekmisdi.. biraz arkadaslarini anlatiyim ilerde isimize yariycak * * ;

    boyle iri kocaman insanlar, biraz yapililar kapkara tenleri var *, kara gozlerini uzerimde hissettim hertarafimda, saclari orulu bol giyimli uzun boylu kasli insanlar.

    evet bildiniz.

    tuzaga dusmusdum ama sanirim hersey daha bitmemisdi.

    aksine hersey yeni basliyordu..
    ···
  17. 42.
    +54 -1
    http://fizy.com/#s/1gkr1h

    "herşeye karşın herkes sevdiğini öldürür. kimi bunu sert bakışıyla yapar, kimi de yüze gülen bir sözcükle, korkak kişi bunu bir öpücükle, cesur adam bir gibisle.."

    tsigalko ebrudan ayrilicak mi?

    "sana soylemem gereken bisey var.."

    ceydanin arkasindaki gucler ortaya cikiyor

    "istedigini aldin simdi mutlu musun soyle!"

    yoksa tsi milli mi oluyor?

    "lanet olsun bu ses de ne"

    turbanli kizin cemaatle baglantisi mi var?

    "tsigalko kardees"

    okandan mesaj mi var?

    ozan picini bekleyen inanilmaz supriz

    "ben boyle olsun istememistim"

    ortam iyice geriliyor

    "alper sana karisma dedim!"

    tsi bu sefer kendisiyle yuzlesebilcek mi?

    "tavana baktim ve.."

    zenciler nerede?

    "what the fuck is going on!?"

    hepsi
    ve daha fazlasi

    birazdan

    "benim sevdiceğim olacak avrat böyle taşı sıkmalı, suyuna ekmek banmalı"

    cerenin aysen2nin ebrunun ve ceydanin fortcusundan
    nasil pic oldum on incisozluk

    "bir gibisin hayatinizi degistirecegini bilseniz yine de pesinden gider miydiniz?" *
    ···
  18. 43.
    +55 -3
    iple çektiğim haftasonu gelmişti beyler,
    günlerden cumartesi, büyük buluşmaya hazırlanıyorum, kankam da saolsun her anlamda moral motivasyon desteğiyle arkamda "yürü be koçum benim, olacak bu iş bak demedi deme" gibisinden hem ufaktan taşağını geçiyor hem de beni keyiflendiriyor.

    o hafta sonu da hava çok güzel, hani yağmurun soğuğun ardından bir ara gene sıcaklar geliyor ya, pastırma sıcakları derler.. aynen o hesap, ben de düşündüm dışarda çay bahçesinde filan takılırız, böyle hava bir daha bulunmaz o mevsimde, içeri tıkılmayalım.
    tamam dedi, fark etmez dedi.

    buluşma yerine varana kadar mesajlaştık, ben erken vardım tabi, 10 dakika kadar bekledikten sonra baktım karşıdan geliyorlar..

    geliyorlar evet, çünkü yine 2 kişiler aq..tipsiz, sivri burunlu kankası da yanında..

    o an epey hayal kırıklığına uğradım beyler, ne yalan söyleyeyim, teke tek buluşacağız diye bekliyordum açıkcası..

    neyse, geldi bunlar, ben bozuntuya vermedim ama yancısını öldürmek istiyorum o an yani bilemezsiniz. amk kızı musallat oldu lan başımıza, adını inadına söylemeyeceğim burada, çengel burun diyelim..

    çok güzel bir yol var böyle ana çarşı caddesinin üst sokağında, aşıklar yolu mu, çiftler yolu mu öyle bir adı vardı,tam anımsayamadım şimdi,

    ben de oranın girişinde bekliyordum, selamlaştık, gene gündeki teyzeler stili öpüştük filan, öbür gibiğin sadece elini sıktım..
    ···
  19. 44.
    +58 -7
    günler geçti..

    3. haftanın ortalarına geldik diye hatırlıyorum,

    ben o ara ayşen e her geçen gün daha fazla tutuluyorum, ama grupla da aynı oranla daha samimi oluyorum, beyler, henüz gitmeyenlere ya da yeni başlayanlara tavsiyem olsun,

    üniversite de grup her şeydir..sen, etrafındaki adamlar kadar sensin..ya bir gruba dahil olacak, ya da kendi çevreni kendin yaratacaksın.. yoksa 4-5 sene boyunca yarak gibi elde defter gider gelirsiniz okula loserlar gibi.. öyle yalnız, ıssız adam havaları işe yaramıyor bilesiniz.

    bizim grubun bir kötü özelliği vardı.. inanılmaz sigara içiyorlardı. o zaman da tabi kapalı alanda yasak filan yok, bunlar da baca gibi çekiyorlar anasını satayım, ben nefret ederim, ağzıma filtresini sürmemişimdir hala daha, çok rahatsız oluyorum.

    öyle ki arada bir 5 dakika yanlarından ayrılıp nefesleniyorum filan..

    ebruyla aramız fazla iyi oldu, artık her ders bana yer tutuyor, her masada yanıma oturuyor, serhat bini, kızı gruba getiren eleman olarak bu durumdan hoşnut değil tabi, ben biraz seziyorum bu durumu ama inanın o an umrumda bile değil, çünkü benim o tayfadan 3-5 muhabbet ve mekanlarda öylesine takılmacadan başka bir beklentim yok, ince bir hesabım yok, olanlar düşünsün aq bana ne?

    benim hesabım ayşen le, tabi birde grubun içindeki en delikanlı adam olan kankam okan la.. gerisi gölge etmese yeter..

    neyse o gün, gene paso bunlarla takılıp ayşen in yanına gidemedim.. ders bitti okuldan çıktık okan la atladık geldik merkeze,

    o ara da yağmur yağıyor ince ince, ama çok kıl bir yağış stili anlatamam yani.. benim üstümde kapşonlu var ama yağmurluk kumaşı değil, bariz ıslanıyoruz yani,

    saçak altlarından filan yürüyoruz, kafenin birine oturup dertleşeceğiz,
    o ara okan beni dürttü, "oğlum, bu senin kız değil mi ya baksana?"..
    ···
  20. 45.
    +53 -2
    merhaba filan dedim işte,

    selam melam, bunlar da bir başka grupmuş, arkada iki tane sessiz erkek vardı, daha önce dikkatimi bile çekmeyen, onlar da "selam kardeşim" gibisinden muhabbete girdiler. hoca gelene kadar 3-5 dakikada öndeki kız-erkek, yanımdaki hatun ve arkadaki saplarla tanışıp * ufaktan muhabbet etmiştim.

    iyi ya dedim, 5 yeni insan tanıdım işte, sonuçta sınıf arkadaşlarım bir şekilde konuşmak gerek..

    yanımdaki hatunun ismi ceren*di, diğerlerini gibtir edin, onlara bir daha dönmeyiz bile belkide..ama cerenle epey anımız olacak ilerleyen zamanda.

    neyse bu ceren, orta boylu, kalçadan biraz genişçe (iyi zütü vardı yalan değil) sıfatı hintlilere benzeyen, tam ferrestar kılıklı bir hatun..tam sakso ferreları için aranan aday yani, böyle iki de büyük halka küpe taksa, şöyle inceden inceden size baktımı da, hah dersiniz, birazdan blow a başlayacak.. öyle bir tip. istanbulluymuş bu da.

    tanıştık bunla, hoca geldi derse girdi filan, biz ufak ufak muhabbete devam ediyoruz, ama kızın hal ve hareketlerini sevmedim aq..böyle beni iten bir şey var.. fazla sinsi gibi, yani, nasıl diyeyim, tam olarak tarif edemiyorum ama tam lafı gediğine koymak gerekirse "negatif elektrik aldım" diyebilirim.
    içimden de kendime diyorum, "lan işte 2 ders oturcan sonra bir daha yüzüne kim bakacak, kıllık yapma".

    bi ara ben sıkılıp derse yoğunlaştım, biraz sessizlik oldu.. baktım bu yandan yandan bana bakıyor, göz attım buna doğru ben de refleks icabı gayri samimi gülümseyerekten,

    bu da güldü, sonra durdu durdu şey demesin mi, "kolların da baya kalınmış"

    benim kaşlar havaya kalktı(diye düşünüyorum), lan o ne demek? harbiden de anlamadım ne demek istiyor, dedim,

    "nasıl yani, şimdi bu iyi bir şey mi? kötü bir şey mi?"

    öyle ciddi ciddi sorunca, bu da bir an duraksadı salak, "ya şey iyi canım, uzaktan zayıf gibi duruyordun ama baya yapılıymışsın"

    ben hala anlamaz ifadeyle tip tip bakmaya devam edince,

    "iltifat etim yani sana ya anla işte" deyip salak salak sırıtmaya çalıştı, o ara acayip kızardı tabi.

    kızlar böyle işte beyler, en kendine güvenenine, en yollu görünenine bile azıcık ters çıkınca anında dağılıyor çoğu.. aslında pek çoğu özgüven yoksunu olduğu gibi, doğru dürüst iki çift laf etmekten bile aciz. bakmayın bizler kaldırıyoruz bunların zütünü, biz neden oluyoruz o sunni havalarının ve erişilmez görüntülerinin varlığana.. neyse,

    ben de güldüm "iyi ya saol" filan dedim, ama içimden hönkürüyorum resmen, aq edeceğin iltifatın stiline sıçayım senin ya,

    "kolların çok kalınmış"mış. hee baldılarım da geniştir, döşüm de kıllıdır.. kurbanlık dana mı beğeniyon amk?

    quize kadar paso lafa tutmaya çalıştı, ben de daha fazla bozmamak adına güzel cevaplar verdim.. sınavda da allahtan sınıflar karıldı da daha fazla çekmek zorunda kalmadım zilliyi..

    zaten yeterince sıkıntım var, benim derdim bana yeter, bir de ortam kızlarıyla uğraşamazdım. öyle diyorum çünkü o 5 dakikalık muhabbette ne mal olduğunu anlamıştım hemen hemen.

    bu arada kollarım filan da öyle dediği gibi kalın değildi beyler, spor filan yapıyordum ama daha çok bebeyiz yani, üni 1 de 65 kilo 175 boy filandım, evet zayıf göstermiyordum ama öyle iltifat konusu yapılacak bir durum da yoktu yani..mal işte..
    Tümünü Göster
    ···