Köy hayatının güzelliklerini yaşıyordum tarlayı ekiyor, çay topluyor ,fındık topluyor ve elde ettiğim ürünleri satarak geçimimi sağlıyordum. Aşk bana uğramıştı köylü güzeli Selda. Atıf amcanın kızı idi çocukluğumdan beri onu görüyor her gördükçe aşkım daha çok artıyordu, o köyün en güzel kızıydı tüm erkekler ona görücü gider fakat o hepsini red ederdi. Anneme babama bahsettim ondan konlarda seviyordu seldamı, köydeki herkesin sevdiği saygılı ve çok güzel bir kızdı kararını vermiştim eğer onun annesi babası da beni tanır beni severlerdi. Babamı aldım karşıma anlattım meseleyi "peki isteyecegiz" dedi. Çok mutlu olmuştum içim kıpır kıpır olmuştu. Olacakları bilsem aşkımdan vazgeçerdim.

Görücü usulü olacaktı babam ben annem, hazırlandık dayandık atıf amcanın kapısına, ortam mükemmel benim seldam daha mükemmeldi sohbet muhabbet koyulaşmış artık sabırsızlanıyordum, babamı dürtüp artık konuya girmesini istiyordum. Sonunda babamın ağzından o müthiş cümleler dökülmeye başladı "Allahın emrin Peygamberin kavliye kızınızı oğlumuza istiyoruz" atıf amca:eğer kızım da istiyorsa?
Selda onaylarcasına başını eğdi ve olmuştu artık evlenecektim.

Evime mutlu döndüm, kafamı yastığa koyduğumda hep onu düşünüyordum acaba mutlu olacak mıydık. Düşünerek uykuya daldım,o gece hayatımda unutamayacağım bir kabus gördüm.
Dere kenarından yukarı doğru yürüyordum etrafımda yüzlerce pis varlık yanımda ise bir dişi olduğunu tahmin ettiğim kadın ile yürüyordum, büyük bir çadırin önünde bana arkasını dönmüş bir varlık vardı tahminimce bu reis idi. Rüya orda bitiyor daha ileri gitmiyordu.
Korkutucu değildi fakat düşündürücü idi.
Ertesi günü düğün hazırlıkları başlamış herşey planlanmıştı, faka seldam bir tuhaftı yüzü gülmüyor, horona katılmıyordu. Bende çok üstünde durmamıştım. Düğün bitmiş herkes evine gitmişti ben ise seldam ile şehirde yeni aldığım eve doğru yola çıkmıştım, yolda giderken Selda "dur" diye bağırdı hemen frene asıldım.

Sabah alel acele evden çıktım sordum soruşturdum ve sonunda bir hoca buldum, çıktım yola bana fazla uzakta değildi, yola çıktım. Hocanın evi köyde değil aksine şehrin göbeğinde idi apartman dairesi. Çaldım kapıyı 40 veya daha üstü bir adam açtı kapıyı buyrun dedi."hasan hoca sizmisiniz "dedim, evet bu oydu beni içeriye davet etti. Gördüğüm rüyalari bir bir anlattım, hoca bana akşam olunca ne istedikleriniz soracağız dedi. Akşama çok vardı akşama kadar sohbet etti hoca ile
Hhoca: Hasmın, düşmanın veya seni ve eşini çekemeyen birileri varmı.

Hoca okumaya başladığı anda aynalardan gölgeler geçemeye başladı okudukça hızlanıyor ben ise korkuyordum,ve en son hocanın karşısındaki aynada bir gölge durdu saçları uzundu ve yüzü gözükmüyordu galiba bu bir kadındı,"ey ateş soyu adın nedir bu Ademoğlundan ne istersin" dedi ben sadece burayı anladım daha sonra 20 saniye sürdü herşey uyandığımda hoca başımda bana nas suresi okuyordu.Ne olduğunu sordum," gel içeri geçelim anlatacağım"
Hoca başladı "senin bir oğlun olacakmış,bu kadın onu büyü aracılığıyla sahiplenmiş, onun olduğunu ve onu alacağını söylüyordu, büyüyü kimin yaptığını öğrenemedim maalesef"
Peki hocam bu varlığın adı neydi ?

Adresi aldım oraya yarın gidecektim,eve dönüyordum atladım otobüse vardım kendi şehrime, evinin önüne geldiğimde camdan bana bakıyordu Selda nefretle,Eve çıktım kapıyı açtığında boynuma sarıldı "baba oluyorsun dedi" Bu mükemmel bir haberdi mutlu olmuş hatta uçuyordum.
O akşam dışarı çıkıp yemek yedik, lunaparkta eğlendik, sinemaya gittik geç olunca eve döndük cinsiyeti henüz belli değildi gerçi, çokta önemli değildi sağlıklı olması yeterliydi benim için, aylar geçti o süre zarfında hiç anormal birşey olmamıştı köye gidip anne babama haber vermiştik, tüm köye baklava dağıtmıştım.

Köyümde idim yanımda eşim vardı oğlum ise dedesi ve nenesi ile uyuyordu.
Ne zaman gelmiştim ki ben. Ailecek kahvaltımızı ettikten sonra biz şehre doğru yol aldık.
Ben dün gördüğüm rüyayı düşünüyordum o gelin kimdi o düğün kimim düğünüydü?
"Neredeydin sen kaç gündür" dedi eşim ben ise yine yalan söylemiştim onun hiçbirşeyi haberi yoktu, haberi olsun da istemiyordum. Eve döndük 1 hafta iznim vardı bunu ailemle değerlendirecektim.
Oğlumla vakit geçirdim akşama kadar kendim uyuttum onu, eşimi de uyuttuktan sonra geçtim balkona sigara içmeye sigara ve çay içiyor kendimce şarkı söylüyordum "verane yaylalara verane yaylara
bu sene cikamadum
,bu sene cikamadum,
çok sevda ettum ama
çok sevda ettum ama
seni unutamadum, seni unutaamadum".

içerden oğlumun ağlama sesini duydum ah canım oğlum uyanmıştı hemen yanına gittim o yine oradaydı. Hemen mikatı çağıracaktım o biranda yanımda bitti ağzıma koydu elini ağzım yanıyordu eli çok sıcaktı,tam her şey bitti derken arkasında mikat belirdi hureşan mikata döndü mikat birşeyler söylüyordu fakat çok hararetli tartışma olduğu belli idi, hureşan gitti.
Mikat "onunla savaşamam en azından şimdilik kabilesi çok güçlü ve bilindik bir kabile" dedi ve yok oldu.

B:Emin değilim hocam benim kimseye ile şahsi veya başka bir sorunum olmadı.
Fakat eşimi köyden çok kişi istedi, onları reddetti.
Hoca istifini bozmadı akşam saati yaklaştığında ise hoca hazırlığını yapmaya başladı bana da abdest al dedi ben abdestimi alırken akşam ezanı okunuyordu. Gectim hocanın olduğu odaya içeride sadece 1 ayna vardı bir tas'ın içine çeşitli otlar koydu 1 mum yaktı otları ateşe verdi ve sanırım çağırma duası olan sözleri söylüyordu ben ise sözlere başlamadan gözlerimi kapatmış olacakları bekliyordum. Hoca qmumun ışığı arttığında hoca sustu adın ne adın ne diye bağırıyordu "adın ne ey ateş soyu" dedi. Mum söndü hoca gözlerini aç dediğinde ne olduğunu sordum "gelen varlık çok güçlü idi ismini söylemedi tabi size neden bulaştığını da benim ilmim onu zapt etmeye yetmez sana başka bir hocanın adresini vereceğim"

Hoca işini unutmuştum tabi o geceden sonra tekrar aklıma geldi,yaz günü idi ağzım dilim kurumustu, mutfağa geçtim su içmeye dedim birde işeyeyim tuvalete yöneldim, ışığı açtım karşımda Selda elinde bıçak, anlamadığım dilde birşey söyledi karnına soktu bıçağı ben o anda bağırmaya başladım çocuğumuz çıkarıp önüme attı çocuğun yüzüne baktığımda tek gözü vardı ve bana gülüyordu. Bağırarak uyandım seldam yine yanımda bana su içirmeye çalışıyordu, yine Arapça Farsça veya başka bir dilde bağırıyor muşum. O gece sabaha kadar oturduk gördüğüm şeyi anlatmadım ona çünkü yarın çocuğun cinsiyetini öğrenecektik sabah ilk iş, doktora gittik cinsiyetini öğrendik, erkek,oğlum olacaktı.Dun ki rüyadan sonra.

Kahba bizi bitirdi hep benim okurlarımı aldı bre amk. Burda olanlar sukulasn sayımızı bilelim.

"Kendimizi peygamberimizin yoluna adadık ibadet ediyor, cinler arası kavgaların son bulması için çabalıyorduk, reisimiz bize yol gösteriyor bilgi veriyordu,bir çok kabileyi islam'a davet etmiştik çoğunda başarılı olduk fakat zuzula ile mazacın kabilesi karşı geldi savaşlar bitmek bilmedi, mazac güçlenmek için insanlardan yardım aldı insanlar büyü ile onlara kuvvet veriyordu, bizim ise tek yardımcımız yüce Allah idi, zuzula ve mazac birleşti,o savaş uzun sürdü genc yaşlı herkes savaşıyor kabilemizi savunuyorduk, kabilemizin çoğunu kaybettik liderimiz büyük fedakarlık yaparak kendini feda etti zuzula kabilesinin lideri ve mazac ile tek başına savaşıyordu ben henüz genç idim,ben savaşı bırakmış onları izliyordum, zuzula lideri yeniliyordu, mazrac onursuz bir haraket yaptı kabile liderimizin daha bebek olan oğlunu gözünün önünde öldürdü, zuzala lideri son vuruşunu yaptı liderimizi öldürdü. Liderimizin eşi bir süre otoriteyi eline aldı,ben oglgun yaşa gelince kabilemiz beni seçti liderimizin eşi bunu onaylamıştı. Ben ise liderimizin yolunda gitmek istedim amacımız islamı yaymaktı, zuzula ile mazac ters düşmüştü artık müttefik degillerdi çünkü zuzula lideri çok kibirli idi kendini herkesten üstün görürdü oysa tek üstün olan Allah idi, mazracın eşi hureşan benim kabilemden bir genci katletmişti o gün bende oradaydım fakat onu kurtaramamıştım, mazracın kabilesi bize saldıracaktı, tekrar savaş başladı ben ve mazac karşı karşıya geldik, mazac bana "seni oğluma öldürteceğim dedi" oğlu bana saldırdı ben ise kendini savunacak tım oğlu güçsüzdü onu öldürmek çokta zor değildi ben kendimi ve kabilemiz korumak pahasına onu öldürmek zorundaydım, mazacın oğlunu öldürdüm."Mikat bana bunları anlatırken ben de orayadaydımdım sanki her saniyesini yaşıyordum savaşın ne kadar kötü birşey olduğunu orada gördüm.

Ne oldu ne oldu diye yüreğim ağzımda ona bakıyordum birini gördüm sanki dedi "ne kim?"
Sen: Kızıl saçlı idi anlık gördüm dedi.
Ben ise hiçbirşey anlamamıştım,eve doğru sürdüm.
Eve geldiğimizde hemen yatağa geçtik ben sabırsızlanıyordum.
Herşey o günden sonra başlamıştı, kabuslar evet kabuslar.
Selda gecenin bir vakti bağırarak uyandı ben ise ona bir su verip ne olduğunu sordum.
"Uyurken karnımı bir kadın okşuyor o benim o benim diyordu" dedi bende hayırdır inşallah dedim çok üstünde durmadım.
Sabah güzel bir kahvaltı ettik ben işe seldam ise evde kalıp eşyaları yerlestircekti.

işten döndüğümde eşim oturmuş koltukta ağlıyordu ne olduğunu sorduğumda ise hiçbirşey sadece anne babamı özledim deyip gecistirdi fakat yalan söylüyordu, üstelemedim o gün ertesi akşam hocaya gideceğim olay gerçekleşti. Yemekten sonra televizyon izliyorduk evin içi buz kesmeye başladı yaz günü elektrikler kesildi, ben mum aramak için içeri geçtim, döndüğümde Selda pencereden dışarı bakıyordu haraketsizdi, geldim aşkım dedim cevap verdi seslendim cevap vermedi. Yanaştım arkasında omzuna dokundum göğsüme öyle bir yumruk attı ki nefesim değil göğsüm kesildi bir kadın bu kadar güçlü olamazdı bana "O benim O benim" diyordu. Uyandığımda eşim ağlıyor bana şu içirmeye çalışıyordu çok korkmuştu farklı bir dilde sayıklıyor muşum. Kararımı vermiştim ertesi akşam hocaya gidecektim.

Diyemedim tabiki sustum akşam olunca köylüler gitmişti evlerine, babam oğlumun kulağına ezan okuyorak ismini koydu adı *** idi bu ismi babam koymuştu. Aksam yemeğini yedikten sonra babamla yatsı namazını kıldık babam annem ve eşim uyudu ben ise sigara yaktım olanları Seval ablayı düşünüyordum acaba büyüyü o mu yaptırdı ve ya yapti ama neden o olsun beni çok severdi ben ile Melih birlikte büyüdük ben melihin seldayı sevdiğini bildiğim için hep içime gömmüştüm aşkımı Melih benim yanımda seldadan bahsederken ben hep dinler, kıskanırdım korkuyordum ya evlenirler ise mutlu olsun benim kardeşim gerisi önemli değil deyip içimi rahatlatıyordum. Elimi yüzümü yıkayıp yatmaya gittim ışığı açmadım oğlum ve seldam uyanır diye, gördüklerim karşısında dondum kaldım, kadındı bu ama yüzü yoktu gözükmüyordu,"kimsin sen ne işin var benim evimde "
"Ben *** kabilesinden hureşan,ve oğlumu istiyorum"
Korktum elim ayağım buz kesti bu nasıl bir sesti dilimi yutacaktım nas süresini okudum yine def ettim onu, artık fazla olmuştu yarın şehre inip ordan muhafazid hocanın köyüne gidecektim

"Selamın aleyküm,ben Mikat. Bana ihtiyacın olduğunda beni ismimle çağır."
Dedi ve gitti hoca bana dönüp başardık artık seni ve aileni mikat koruyacak dedi.
Hocaya teşekkür ettim ve yatsı namazından sonra köyüme doğru yola çıktım, düğün gördüm düğün onların düğünü, ortada gelin sandığım varlık oynuyordu fakat kiminle evleniyordu, gelin dönüp bana baktı onun yüzünü gördüğümde, nefesim kesildi gözleri yoktu gözlerinin olması gereken yerde bomboş siyah çukurlar vardı saçları kızıl ve pisti beni işaret ettiğinde ise sabah ezanı beni kurtarmıştı.

Yıllar geçti oğlum 12 yaşına girdi o güne kadar hureşan'ı görmemiştik oğlum okulunda başarılı idi fakat okulda 2 kişiden başka kimse ile konuşmuyordu Selçuk ve Mehmet oğlumun en iyi iki arkadaşı idi onu her akşam saat 9 olduğunda yatağa gönderirdim faka oğlum hep bizimle yatmak istediğini rüyalar gördüğünü söyledi ilk başlarda üstünde durmuyordum ama son söyledikleri."anne her gece birisi başımı okşayıp seni alacağım diyor " dedi ben olayı anladım eşim anlamasın diye "ne güzel işte oğlum seni yakında evlendirecegiz"diyerek geçistirdim. Ayrıca büyü yapan kişileri de öğrenmiştim Seval abla ile kardeşi idi o zamanlar hiçbirşey herşeyin bittiğini sandıgım için ustelemedim.

Yine uyuyamadım gece ışık kapalı oğlumun başında nöbet bekledim, sabah ezanı okunduğunda ise artık rahat rahat uyuyabilirdim. Sabah kahvaltıda aileme bir kaç isim olduğunu şehre döneceğimi söyledim ne işi vs vs gibi soruları gecistirdikten sonra döndüm şehre, depoyu fulleyip bastım, muhafazid hocanın köyüne akşam olmasına saatler kala vardım köye muhafazid hocaya anlattım derdimi.
Hoca:Genç bu varlıklar sana verdiğim muskalarla rağmen hala görünüyorlardı çok güçlü olmalılar, akşam tekrar görüşme yapacağız.
Ben:peki hocam. dedim ve hoca ile akşama kadar Kur'an okuduk hoca öyle güzel okuyordu ki hic bitmesin istedim, zamanı gelmisti abdestimizi aldık aksam namazını kıldık, hoca artık başlayalım dedi.

Yarın devam edeceğim.

O gece oğlumla yattım oğlumu uyuttuktan sonra bende uyuyamadım ki o sesle uyandım "baba" diye seslendi oğlum uyandığımda hureşan ve arkasında o gördüğüm gelin vardı. ikisi birşeyler söylüyordu oğlum korkup yorganın altına girmişti,ben de korkuyordum Allah'a yalvardım Allah'ım bizi kurtar diye, Mikat yetişti geline saldırdı hepsi kayboldu, ben oğlumu sakinleştirip tekrar uyuttum, mikatı düşündüm acaba ne durumdaydı ölmüşmüydü yoksa. Yattım uyudum sabah ezanı ile kalktım namazımı kıldıktan sonra oğlumu okula gönderdim ben ise işe doğru yola koyuldum akşam olduğunda mikatı çağıracaktım eğer ölmemiş ise gelecekti inşallah ölmemiştir.

Eve döndüm akşam yemeği akşam namazından sonra geçtim odama kapıyı kilitledim, Mikatın adını almıştım defalarca fakat ne gelen vardı ne giden korktuğum başıma gelmişti mikat ölmüştü. Tekrar içeri döndüm salona döndüğümde eşim oğlumun kafasını kesmiş gözlerini yiyordu. Bana korkunç bir kahkaha attı o korkuyla bayılmışım "baba, baba" sesini duyduğum oğlumdu bu kadarı fazlaydı artık köye gidip bunun hesabını soracaktım, sabaha kadar uyumadım, baba yadigarı Ardeşen yapımı tabancamı koydum belime bastım köye yolda heyelan olmuştu yol kapanmıştı açılması uzun sürecekti belliydi, bekleyecektim.

Akşama doğru ekipler yolu açtı, hava köye vardığımda hava kararmıştı arabayı sevalın evinin önüne çektim kapıya tekneyi vurdum içeri daldım Seval tek yaşıyordu zaten hemen ne oluyor diye geldi, kafasına silahı dayadım "neden" dedim "Küçücük çocuktan ne istediniz" dedim Seval yalvarıyordu yapma etme ben ettim sen etme tam basacaktım tetiğe sevalin gözleri büyüdü arkamda bişey görmüş olmalı ki ben döndüğümde gördüğüm Mikat idi.

Mikattan kurtulmalıydım onu öldürecektim çin öldürmek ise çok basit bir işti ismini eski bir kağıda Arapça yazıp o kağıdı mum ateşinde yakacak ve ***sözlerini söyleyecektim bunu tek başıma yapmam gerekiyordu büyükçe bir mum aldım, evimizin 3. Odası boştu oraya geçtim mumu koydum camların üstünü örttüm ve hazırdım ismi yazdım kağıda mikat(Arapça) o gördüğüm rüyadan sonra o benim düşmanım dı artık, mumu yaktım *** sözlerini söylemeye başladım.

Beyler akşam devam ederiz kimse yok buralarda hikaye yarım kalmaz merak etmeyin.