/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 70.
    0
    vaktinde çevirmişim sonra unutmuşum up up up
    ···
  2. 69.
    0
    Kalsın burada
    ···
  3. 68.
    0
    rezerved
    ···
  4. 67.
    0
    şöyle bir güncelleyelim
    ···
  5. 66.
    +4
    3) yavaş ve sabit bir ilerleme hedefleyin. hayat hikayeleri her seferinde bir sayfa olmak üzere yazılır. (yani her seferinde bir tuğla olayında olduğu gibi, yazar burada da sabır önemli diyor beyler)

    büyük bir başarının, o kadar da büyük olmayan tuğlaların bir araya gelişiyle mümkün olduğu gibi, erteleme hastalığı gibi kökleri derinlerde olan bir problem de tek seferde kökünden çözülecek bir problem değildir. bunu da halletmenin yolu, her seferinde bir miktar mütevazı ilerleme kaydetmekten geçer. unutmayın, bu iş tamamen sizin kendinize bunu 'yapabileceğinizi' göstermenizle alakalı; yani mükemmel olmakla alakalı değil, basitçe 'ilerleme kaydetmekle' alakalı. günde bir sayfa yazan yazar bir yıl sonra bir kitap yazmış olur. her hafta bir miktar ilerleme kaydeden erteleme hastası kişi, bir yılın sonunda tamamen değişmiş bir insan olur.

    yani, a'dan z'ye gitmeyi düşünmeyin. şimdilik a'dan b'ye "gidin". hikayenizi 'önümdeki her zor işte erteleme hastalığıma yenik düşüyorum'dan, 'haftada bir kez, erteleme hastalığıma yenik düşmeden zor bir işi hallediyorum'a çevirin. eğer bunu yapabilirseniz yeni bir akım başlattınız demektir. kendi adıma, ben hala sefil bir erteleme hastalığı muzdaribiyim, ama kesinlikle geçen yıl olduğum halimden daha iyi bir haldeyim, yani gelecek hakkında umutluyum.

    neden bu konu hakkında bu kadar çok düşünüyorum? ve neden bu konu hakkında 19 bin sayfalık blog yazısı yazdım?

    çünkü erteleme hastalığını yenmekle kendi hayatının kontrolünü ele almak aynı şeydir. insanı mutlu ya da mutsuz eden şeyler yaşadıkları başarmışlık duygusu, tatmin ve hissettikleri özgüvendir; yaşadıkları pişmanlıklar, ilişkilerine harcamak için sahip oldukları boş zamanlar; tüm bunların hepsi erteleme hastalığından şöyle ya da böyle etkilenir -bizi mutlu ya da mutsuz eden her şey-. yani, bu iş kesinlikle ciddiye alınmaya değer. ve zaman tam da ilerleme kaydetmeye başlama zamanı.

    evet beyler, procrastination denen erteleme hastalığıyla ilgili yazı bu kadardı. devdıbını merak edenlere üçüncü part sayılabilecek yazının linki bu : http://waitbutwhy.com/201...ocrastination-matrix.html
    merakı olanlar bakabilir ancak bunu ben çevirmeyeceğim. okuyan herkese teşekkürler. bundan sonra hem dopamin bağımlılığı başlığında başladığım reddit çevirilerime devam ederken hem de kişisel gelişiminize yardımcı olabilecek konularda, nispeten kısa ve öz kaynaklardan çevirilere bu başlık altında devam edeceğim.

    okuyan, şöyle bir göz atan, bir şeyler yazma zahmetine giren yahut girmeyen herkese teşekkürler. ilk kez böyle bir çeviri işi yaptım, bir destek atmadınız binler. seviyorum hepinizi, bol şans.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      teşekkür ediyorum panpa emeğin için.
      ···
      1. 1.
        +1
        ben de teşekkür ederim dostum, sınavında başarılar.
        ···
  6. 65.
    +3
    1) yaptığınız 'her şeyin' bir seçim olduğu gerçeğini içselleştirmeye çalışın.

    öncelikle yazıda geçen ve sizde karşılığını gördüğünüz terimleri bir yere yazın. bu kadar çok hissi ve duyguyu -instant gratification monkey(ben bunu safa pekekenti maymun olarak çevirdim ancak orijinali 'anlık zevk maymunu'dur), akıllı çocuk(mantıklı kararlar veren mekanizma), panik canavarı, kara lunapark, taktan işler, tuğlalar, kritik giriş, kara orman, anahtar noktası, mutlu lunapark, akış, erteleme hastalğı olan kişinin hikayesi vb.- isimlendirmemin sebebi, bu terimlerin size verdiğiniz kararların gerçekliğini açıkça gösterebilmesidir. bu farkındalık, sizi kötü kararlar vermekten alıkoyarken; iyi kararlar vermenin de en önemli durum olduğunun altını çizer.

    2) maymunu yenmenize yardım edecek yollar geliştirin.

    bazı muhtemel yöntemler:

    a. bir yada birden fazla insana -aileniz ya da arkadaşınız olabilir- hedefinizden bahsedin ve sizi arada yoklamalarını sağlayıp sizin elinizdeki işe olan bağlılığınızı canlı tutmalarını sağlayabilirsiniz. (bazı uzmanlar, hayatınızdaki kişilere hedeflerinizden bahsetmenin üretkenliği zayıflatan bir şey olduğunu söylüyorlar. yani bu madde bazı spesifik durumlarda işe yarayan bir şeydir)

    b. eğer halihazırda bir panik canavarı yoksa siz bir tane var edin. eğer bir albüm hazırlıyorsanız, bir grup insana bu albüme bakmaları için 'kesin bir tarihi olan' bir davet gönderin örneğin.

    c. eğer gerçekten yeni bir iş kurmak istiyorsanız, halihazırda çaıştığınız işten istifa etmek mükemmel bir panik canavarı yaratacaktır.

    d. eğer kalıcı ve sürekli bir blog yazmaya çalışıyorsanız, blogun tepesine 'her salı bir yeni yazı' şeklinde bir yazı koyabilirsiniz.

    e. iyi kararlar vermenize yardımcı olacak post-it notları etrafınızda kullanabilirsiniz.

    f. bir işe başlama zamanınızın geldiğini hatırlatacak ya da bir işe ne kadar bağlı olduğunuzu size hatırlatacak alarmlar kurun(telefon, tablet, bilgisayar olabilir).

    g. etrafınızdaki dikkat dağıtıcı unsurları minimuma düşürmeye çalışın, mümkünse tamamen kaldırın. eğer televizyon sizin için büyük bir sorunsa, televizyonunuzu satın. eğer internet sizin için bir sorunsa, wi-fi bloğu olan ikinci bir bilgisayar alın. ve çalışmaya başlarken telefonunuzu uçak moduna alın. (çevirmenin notu: iki saat whatsappsızlıktan kimse ölmez beyler)

    h. kendinizi bir şeye bağlayın, geri ödemesi olmayan bir depozit yahut üyelik ücreti gibi.

    ve eğer oluşturduğunuz bu metodlar işe yaramıyorsa, metodları değiştirin. telefonunuza gelecek ayın tam bugününe denk gelecek bir hatırlatıcı kurun ve şunu not düşün: "hayatımdaki bir şeylerde ilerleme kaydettim mi? eğer ilerleme yoksa metodları değiştir."
    Tümünü Göster
    ···
  7. 64.
    +3
    anahtar noktayı geçmek zordur ama erteleme hastalığını daha zor yapan bir şey daha vardır: maymunun korkunç derecede zayıf hafızası. daha pazartesi günü deli gibi iş bitirmiş, bir şeyler başarmış olsanız dahi; salı günü gelip de yeniden çalışmaya niyetlendiğinizde maymun yeniden size direnecektir.

    işte bu yüzden sebat etmek, kendimizi ısrarla devam etmeye zorlamak başarının önemli bir unsurudur. her bir tuğlayı koyma işi kendi içinde bir içsel mücadele barındırır. işte her bir tuğlayı koyabilme uğraşı, günden güne bunu devam ettirebilme kararlılığı kişinin erteleme katalığının merkezinde yatan ve kontrolü ele geçirmek için verdiği mücadelenin kendisidir.ss

    olması, yapılması gereken bunlar. ama eğer bu erteleme hastalığı bir internet blogu okuyarak halledilecek kadar basit bir şey olsaydı, bu kadar büyük bir sorun olmazdı. gerçekte, erteleme hastalığını yenmenin tek bir yolu vardır:



    kendinize, bunu yapabileceğinizi kanıtlamalısınız.




    kendinize, bunu yapabileceğinizi 'göstermeniz' gerek; söylemeniz değil. bir şeyler, siz kendinize onları değiştirebileceğinizi gösterdikten sonra değişecek. o zamana kadar buna inanmayacaksınız ve hiçbir şey değişmeyecek. attığı şutları sürekli kaçırıp şeytanın bacağını kıramayan bir basketçi olduğunuzu hayal edin. basketbol oyuncuları için her şey özgüvende biter. ve soğukkanlı bir basketbolcu kendine 1000 kez "ben mükemmel şut atıyorum, şimdikini de atacağım." diyebilir fakat özgüveni bu sözlerle değil, o şutu 'gerçekten' baskete çevirdiğinde yerine gelir.

    pekala, şutları nasıl baskete çevirmeye başlayacaksınız?
    ···
    1. 1.
      +1
      burda soruları biz sorarız alo !1!11!1
      ···
      1. 1.
        +1
        kendi sorumuzun cevabını vermeyi de en iyi biz biliriz, en çok biz biliriz
        ···
  8. 63.
    0
    10 numara yazı helal olsun panpa, devam edicek mi ?
    ···
  9. 62.
    +4
    siz daha farkına bile varmadan işi bitirmiş olursunuz ve artık mutlu lunaparktasınız beyler. ondan sonra ise, uzun zamandır ilk kez maymun ile siz bir takım olmuşsunuzdur. ikiniz de eğlenmek istersiniz ve bu mükemmel hissettirir çünkü bu eğlence 'hak edilmiş', 'kazanılmış' eğlencedir. ve siz her ne zaman maymunla bir takım haline gelseniz, neredeyse her zaman mutlu olursunuz.








    anahtar noktayı geçtiğinizde olabilecek bir diğer şey ise -ki bu yaptığınız işin türüne ve işi yapma sürecinizin ne kadar iyi gittiğine göre değişir- işi yaparken mükemmel hissetmenizdir. o kadar mükemmel hissedersiniz ki artık çalışmaya devam etmek, durup dinlenmekten daha cazip görünür. kendinizi o kadar akışa bırakmış ve kaptırmış hissedersiniz ki yaptığınız işe takıntılı hale gelirsiniz ve gözünüz -kelimenin tam anlamıyla- önünüzdeki işten başka bir şey görmez. yemek ve zamanı dahi unutursunuz. bu udruma "akış" denir. akış sadece mutluluk veren bir his değildir, ayrıca genellikle mükemmel işler yaparken hissettiğiniz bir şeydir.

    maymun da tıpkı sizin gibi mutluluk hissine bağımlıdır. ve sonunda yeniden bir takım olmuşsunuzdur.






    ···
  10. 61.
    +3
    ardından, eğer işe devam ederseniz, neredeyse büyülü bir şey olur. bir kere işin üçte ikisini yahut dörtte üçünü hallettikten sonra, özellikle çalışma temponuz da iyi gidiyorsa, yaptığınız şeyle ilgili mükemmel hissetmeye başlıyorsunuz ve işin sonu da görünmeye başlıyor. burası anahtar noktası dediğimiz yer yani resimdeki tipping point:








    anahtar noktası(tipping point) önemli çünkü sadece az ilerideki mutlu lunaparkın kokusunu alan tek siz değilsiniz, maymun da o kokuyu alır. onun süreceği sefanın sizin sürdüğünüzle ortak gitmesi ya da onun zevkinin sizi sıkıntıya sokması maymunun umurunda değildir. o sadece kolay ve eğlenceli şeyleri sever. siz bir kez anahtar noktaya geldiğinizde maymunun mutlu lunaparka ulaşma hevesi, kara lunaparka girme hevesinden de fazla hale gelir. bu bir kez gerçekleşti mi, işinizi ertelemeye dair tüm dürtüleriniz yok olur ve maymun da siz de bitiş noktasına varmak için yardırarak gidersiniz beyler.






    ···
  11. 60.
    +1
    beyler çizimlerde imgim kaynaklı bir problem oluştu, en kısa sürede halledeceğim.
    ···
  12. 59.
    +2
    kara ormanı, kara lunapark için terketmenin bir anlamı yoktur. sonuçta ikisi de karanlık. ikisi de içinde bulunmak istemeyeceğiniz yerler; fakat aradaki büyük fark şudur: kara orman'ın sonu mutluluğa çıkarken kara lunaparkın sonu ancak daha fazla acınası duruma düştüğünüz bir yere çıkar. safa pekekenti maymunsa mantıklı bir varlık değildir ve onun için kara lunaparkta bulunmak çok daha eğlencelidir.

    iyi haber şu ki, sizin kara ormanda ilerlediğiniz her an güzel bir şey olur. bir iş üzerinde ilerleme kaydetmek, bir işin üstesinden gelebildiğinizi hissettirir ve özsaygınızı arttırır. safa pekekenti maymun da gücünü sizin düşük özsaygınızdan kazandığından, siz onu kendi kendinizden memnun oluşunuzla şaşırttıkça o da yürüdüğü yolda kendisini besleyecek bir yüksek-özsaygı aromalı muz bulacaktır. bu, onun karşı koyuşunu tamamen bitiremese de tekrardan dikkatinizi dağıtmaya çalışması için aradan bir süre geçmesini gerektirir ve siz dde bu sırada erteleme ihtiyacınızın azaldığını görürsünüz.






    ···
  13. 58.
    +3
    pekekent maymun, tabii ki eğlenceli bir şeyi yapmayı bırakıp zor bir işe başlamaktan nefret eder. işte sizin en güçlü olmanız gereken yer de tam olarak burasıdır. eğer siz başlayabilirseniz ve maymunu da kara ormana girmeye zorlayabilirseniz, onun gücünü de bir parça kırmış olacaksınız.

    tabii öyle hemen vazgeçmeyecektir.

    kara orman, sizin çalışıyor olduğunuzda bulunduğunuz yerdir. takılabileceğiniz eğlenceli bir yer değildir ve safa pekekenti maymun orada bulunmayı sevmez. işleri zorlaştırmak için kara orman, kara lunaparkla çevrili durumdadır(maymunun favori mekanlarından biri) ancak kara ormanın karmaşıklığından dolayı kara lunaparkın ne kadar yakında olduğunu göremediğinden, oraya ulaşmak ve kara ormanı terkedebilmek için elinden gelenin en iyisini yapacaktır.

    ayrıca, bazen ağaçlardan birine tırmanıp kara lunaparkı ufka yakın noktada göreceğiniz anlar olacaktır. bu anlar yaptığınız işte yorulduğunuz ve kafanızın karıştığı anlar, işinizde gereken bir Excel formülünü bilmediğiniz yahut hatırlayamadığınız anlar ya da yazmasının kolay olacağını düşündüğünüz o şarkıyı o kadar da kolayca yazamayıp durakladığınız anlardır. maymun, en güçlü karşı koyuşunu ve kaçma girişimlerini işte bu anlarda gösterecektir.






    ···
  14. 57.
    +2
    pekala, eğer erteleme hastalığı olan biriyseniz, şimdi doğru yönde ilerlemek için hangi yolda ilerlemeniz gerektiğine bir bakalım, bitirdiğinizde kendisinden mutlu ayrılacağınız yola.

    yapmak 'zorunda' olduğunuz ilk şey, kritik girişi geçmektir. bu, o anda her ne yapıyorsanız bırakıp 'iş'e başlamanız; diğer tüm dikkat dağıtıcıları(distractions) bir kenara bırakmanız ve işe 'başlamanız' demektir. kulağa basit gelebilir; ama işin en zor kısmı budur. aynı zamanda safa pekekenti maymunun da en şiddetli karşı koyuşunu sergilediği kısımdır:






    ···
  15. 56.
    +2
    fakat, ne yazık ki erteleme hastalığı olanlar hem akıştan hem de mutlu lunaparktan mahrum kalıyorlar.

    örneğin, burada erteleme hastalığı olan birini görüyoruz, bir işe asla başlayamaz çünkü kritik girişten asla geçemez. bunun yerine saatlerce kara lunaparkta oyalanıp kendinden nefret eder:








    buradaysa işe başlayan ancak yaptığı işe odaklanamayıp uzun aralar verip internette takılan, yemek hazırlayan birini görüyoruz. başladığı işiyse bitirmiyor:








    buradaysa erteleme hastalığı olan birini görüyoruz ancak diğerlerinin aksine bu, işin teslim tarihi(deadline)nin sınırını zorladığı halde işe başlayamıyor. deadline'ı göz ardı edip kara lunaparktaki hak edilmemiş keyifle saatlerini harcıyor ve işe başlamayarak yaptığı tek şey yine kendi hayatını zorlaştırmak. er geç panik canavarı odaya girip kükremeye başlıyor ve kişiyi korkutarak deadline'dan önce işi tamamlaması için uçarcasına çalışmaya itiyor. ki o durumda da kişi dışarıdan şöyle görünüyor:








    işi bitirdikten sonraysa, doğru düzgün rahatlamış hisseder çünkü bir işi tamamlamıştır. fakat o kadar da memnun değildir çünkü elinden gelen en iyi işin bu olmadığını, acele etmek zorunda kaldığı için işin tamamen mükemmel olamadığını bilir. sebepsiz yere zamanının çoğunu 'erteleme' ile geçirdiğini hisseder. bu his kişiyi 'karışık hisler parkı'na zütürür.
    ···
  16. 55.
    +2
    YAPMAK

    erteleme hastalığı olanların "yapma" kavrdıbını sevmediği doğru değildir. onlar takvimlerinin her bir günündeki bir tuğlaya bakar ve "mükemmel, bu iş eğlenceli olacak." derler. işte bu yüzden ne zaman işin başına oturup o günlük işi bitirişlerini hayal etseler, o hayalin içine asla safa pekekenti maymunu katmazlar. görünüşe göre erteleme hastalığı olanların gelecek planlarında bu maymun asla yer almıyor beyler.

    fakat 'o an' geldiğinde, işe gerçekten başlama anı, erteleme hastalığı olanlar, bu hastalığa sahip olanların en iyi yaptığı işi yaparlar: maymunun kontrolü ele geçirip her şeyi berbat etmesine izin vermek.

    ve daha önce tüm başarımların en küçük birimlerine yani brer tuğla koymaya dayandığını saptamış olsak da, görünüşe göre işin can alıcı zorluğunu göz ardı ettik. Hadi şimdi 'bir tuğla koymanın' spesifik zorluğunu inceleyelim:








    tabloda, her ne zaman olursa olsun bir işe başlamanın zorluğundan bahsediliyor. bu iş ister bir powerpoint sunusu hazırlamak olsun, ister bir müzik aleti pratiği yahut herhangi başka bir şey. kritik giriş sizin bir işe resmi olarak başladığınız andır(yerdir). kara orman ise işin yapılış sürecidir, bitirdiğinizdeyse mutlu lunaparkla ödüllendirilirsiniz, tatmin olduğunuz ve boş zamanın tatmin edici ve kazanmış olduğu yer ile. çünkü az önce zor bir şy başardınız. bazense yaptığınız işe olağanüstü odaklanmış bir hale gelirsiniz ve burada da 'akış' dediğimiz yere girmiş olursunuz, kendinizi kaptırmış bir şekilde çalışmaya daldığınız bu tür anlarda zaman olgusunu kaybedersiniz.

    bu durumlar aşağı yukarı şöyledir:








    oldukça basit görünüyor, değil mi?
    ···
  17. 54.
    +4
    evet beyler, buradan sonraki aşamada harekete geçme işini, yani 'yapmak' eylemine nasıl başlanacağını ve bunun nasıl sürdürülebileceğini göreceksiniz.
    ama şimdi sıra sizde. ben çevirilere devam edeceğim; ama sizden de daha önce bahsettiğim o listeyi kendiniz için çıkarmanızı istiyorum beyler. elinizi vicdanınıza koyup(yukarıdakine), gerçekten yapmak istediğiniz şeyleri listelemenizi ve o listenin tepesine de en çok istediğiniz, sizin için anlamı en büyük olan işi koymanızı ve listeyi burada paylaşmanızı istiyorum.
    bu aşamadan sonra başlığı interaktif hale getirelim. şu anda başlığın takipçisi yok denecek kadar az; ama buradan sonra, başlığı açıldığından yıllar sonra görmüş olanlardan dahi aynı şeyi istiyorum. bundan sonra her tamamladığımız aşamanın ardından o aşamaya dair kaydettiğiniz noktayı burada paylaşmanızı istiyorum.

    bol şans
    ···
  18. 53.
    +2
    ve iyi haber şu ki, tek bir tuğla koymak korkutucu bir iş değildir. fakat tuğla koyma işi planlama yapmayı gerektirir. yani, ilk aşamamız olan "planlama"'nın son aşaması, bir "tuğla dizim planı" yapmaktır. yani takviminizdeki her güne birer tuğla sıkıştırmaktır. tuğlalar için açtığınız bu yerler tartışmaya açık değildir ve iptal edilemez. sonuçta bu iş sizin listenizdeki en büyük önceliğinizdi, sizin için anlamı en büyük olan şey, değil mi? en önemli tarih ise ilk gündür. kod yazmayı öğrenmeye "kasım ayında" başlayamazsınız; fakat 21 kasım'da saat 18:00 ile 19:00 arasında, 'başlayabilirsiniz'.

    şu anda tam olarak plana göre kendinizi ayarlamış durumdasınız, hazırladığınız planı takip edin ve sonunda bir yazılımcı olacaksınız. geri kalan tek şey ise "yapmak"tır.
    ···
  19. 52.
    +3
    etkili planlama, gözünüzü korkutan uzun ve yorucu bir işi bir dizi küçük, açık ve halledilebilir işler serisi hale getirir.

    taktan bir işin bir de göz korkutacak kadar büyük olması safa pekekenti maymunda steroid etkisi yaratır, hayvan mesir macunu yemiş gibi kuvvetlenir beyler. ve sizin bir işi sadece küçük parçalara ayırmış olmanız o işin hala büyük ve göz korkutucu olduğu gerçeğini değiştirmez. bir işi göz korkutucu olmaktan çıkarmanın anahtarı şu gerçeği özümsemekten geçer:

    büyük, iz bırakan başarılar; size uzaktan önemsiz, kıymeti yokmuş gibi görünen bir dizi küçük işin başarılmasıyla ortaya çıkar.

    kimse "ev inşa etmez". onlar tuğlaları birer birer üst üste koyarlar ve yaptıkları o küçük, tek başına değersiz görünen işlerin sonucunda bir ev ortaya çıkar. erteleme hastalığı olanlar mükemmel "canlandırma ustalarıdır". gece yastığa başlarını koyduklarında bir gün inşa etmiş olacakları o şatoları hayal etmeye bayılırlar. gerçekten hayalperestlerdir. fakat olmaları gereken şey, cesur inşaat işçisidir, hayalperest değil. düzenli olarak tuğla üstüne tuğla dizerek, günden güne devam edip pes etmeden sonunda bir evi inşa edebilen kararlı inşaat işçisi.








    neredeyse her girişim, kendisini var edecek olan birim miktardaki iş parçacıklarına bölünebilir-yani tuğlalarına. mükemmel bir vücuda sahip olmanın her bir tuğlası, birer 45 dakikalık antrenmandır. mükemmel bir gitarist olmanın her bir tuğlası, birer 30 dakikalık gitar çalışmasıdır.

    bir yazar özentisi ve gerçek bir yazarın günlük yaşantısı neredeyse aynı gibidir. gerçek yazar her gün birkaç sayfa yazar, bir tuğla daha koyar, fakat yazar özentisi hiçbir şey yazmaz. günlerinin geri kalan %98'i ise neredeyse aynıdır. fakat bir yıl sonra, gerçek yazarın elinde tamamlanmış bir kitap taslağı dururken, yazar özentisinin elindeyse hiçbir şey yoktur.

    her şey tuğlalarla ilgili.
    ···
  20. 51.
    +3
    taktan bir işi güzel ve sizi heveslendiren bir işe dönüştürmek için -diyelim kodlama yapma işi hakkında- farklı kaynaklardan materyaller bulup okumalar yapmalı, araştırma yapmalı, ve bir kişinin tam olarak nasıl kodlama yapmayı öğrenebileceğinin cevabını size verecek sorular sormalısınız. kodlamayı öğrenmenin her aşamasında ihtiyacınız olacak materyalleri belirlemeli ve her aşamanın ne kadar süreceğini saptamalısınız. taktan bir işi güzel bir işe dönüştürmek, o işi bu halden:








    bu hale getirir:






    ···