/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +15 -2
    Başımdan geçenlere böyle başlayacağımı düşünmezdim ama herşey 2016 yılının kışında başladı. Başladı diyorum sanki devam ediyormuş gibi ama devam edip etmediği konusunda da emin değilim. Aslında bana ne olup olmadığını da tam oalrak size
    Edit: TAkip eden panpalarım şuku çügü bişey atsın etkileşim olsun.
    ···
  2. 2.
    +15
    Bu arada takip eden ve takip ettiğini belli eden arkadaşlar gerçekten devam etme konusunda yardımcı oluyorlar. Sağolun şunu anlatmayı bi bitireyim usulünce nickaltılarınız hazır *
    ···
  3. 3.
    +12 -1
    Başkalarının dölünün ne renk olduğunu merak eden bir topluluğa bişeyler anlatmaya çalıştığım. Dolayısıyla kendimi epey yalnız hissettiğim şu ortamda okuyan gören takip eden varsa en azından devam etmeye motive olayım diye ses verebilir mi?
    ···
  4. 4.
    +8
    Sonra yatağımdan kalkıp tüm cesaretimi topladım ve dışarıya çıkmaya karar verdim. Bu deniz fenerinin bir yerleşim birimine yakın olduğunu umuyordum. Dışarı çıktım. Rüyamda rüzgarın kapıyı içeri doğru itişini bile hissetmiştim. Ama dışarısı benim için tam bir fiyaskoydu. Hiçkimse yoktu bikaç beton merdivenden sonra kayalıklar ve sonrasında sonsuz deniz. Arka tarafa dolanayım bari diye düşündüm. Orası da aynıydı her yer karanlıktı sadece arada bir parlayan yıldırımların ışıkları ne kadar tek başıma olduğunu göstermekten başka bir işe yaramıyordu. Ki tam o anda bu küçük adanın ucunda birisini görene kadar...
    ···
  5. 5.
    +7
    eşlik edecek olan varsa devam edeyim iyiyce gece oldu
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi dostumm
      ···
  6. 6.
    +7
    uzun aradan dolayı özür dilerim. kendimi toparlayıp devam etmeye çalışacağım.
    Devam eden bikaç sayfada da aynı şekilde deniz feneri resimleri görmüştüm. Tam da askında beni ürperten tarzda çizilmiş güzel tasvirlerdi. Son bir sayfa daha çevirdiğimde hayatıma başka türlü bir yön verecek o nota rastladım.
    Osmanlıca kaleme alınmış bu kitabın arasında latin harfleriyle yazılmış küçük bir nottu bu. Eski ya da eskimiş bir kağıda yazılmış şu cümleler vardı:
    "Ey okuyucu sırra vakıf olacak olan sen misin? Düş peşime kurtar beni. Anlatmakla değil yaşatmakla kıracağım bu zinciri. Gel... "
    Dedikten sonra beykoz civarında olduğunu sandığım bi adresi vermişti. Adresi vermeyeceğim ama yakın zamanda tekrar gittiğimde resmini mutlaka atacağım bahsini ettiğim yerin. Evet o yerin...
    ···
  7. 7.
    +7
    Yazmak tekrar yaşamk gibidir derlerdi inanmazdım. Biraz izninizi rica ediyorum cidden zorlanıyorum.
    ···
  8. 8.
    +6
    Hayatımda ilk defa zangır zangır derler ya hani işte öyle titriyordum. Rüyanın bir parçası sanki gerçek hayat geçmiş gibi o serinliği, o tuz kokusunu, o ıslaklığı sanki hala hissediyordum. Ve tabi ki adamın söylediklerini. Hayatımda bunkafar gerçekçi bu kadar somut bi rüya görmemiştim. Sanki rüya görmek değil de ışınlanmak gibi diye geçirmiştim içimden. Ulan ruhum bedenimdem ayrıldı da astral seyahate mi çıktı falan diye düşünüyordum. Heyecanım yatıştıktan sonra adamın söylediklerini düşünmeye başladım tekrar. Bir rüyadan sonra rüyada konuşulanlar bu kadar akılda kalır mıydı?
    ···
  9. 9.
    +6
    Sabahı tabi ki bekleyemedim. içeri girmesem de gidip güneşin doğmasını orada bekleyecek hem de evi saatlerce uzun uzun izleyecektim. Belki de bi sakini bi gireni çıkanı vardı. Anlamanın tek yolu biran önce gitmekti. Aynı otobüse değil de başkasına bindim. Gecenin bi saatinde azalmıştı seferler. Yakın bi yerde indim yürüdüm. Sokaklar caddeler gündüze göre nispeten sakindi. O eski ahşap evin önüne kadar gittim. Gündüz dikkatimi çekmemişti köşede bi kahve vardı. Oturdum çay söyledim ve bekledim. Düşünecek ve izleyecek çok vaktim vardı. Her hakarda artık uyumam imkansızdı.
    ···
  10. 10.
    +6
    NOT: Takip eden panpalar en azından anlatım için v.s. entry girerlerse sevinirim. Entrysi için değil anlatmak istediğim için anlatıyorum. Yazmazsam deliricem çünkü.
    ···
  11. 11.
    +6
    Belki kolay sökülür diye önce ayakkabımın burnuyla biraz yokladım. Evet düşmek üzere olan diş gibi sallanıyordu ama bildiğin asılmak lazımdı yerinden sökmek için. Eğildim ve ileri geri asıldım eşiğe çatırdadı, takırdadı sonunda elime geldi. Hatta az kalsın geri geri düşüyordum Hasgibtir dedim kendi kendime... Yerinde çıkmış eşiğin altı çürümüş ahşabın kıymıkları yosun v.s doluydu. Ama kuruydu. Elimle biraz karıştırdım. Ve nihayet az paslanmış bir pirinç anahtar geldi elime. Aynı zangırdama yine gelmişti. Gerçekten anahtar ordaydı
    ···
  12. 12.
    +5
    Kusura bakmayın dalıp dalıp gidiyorum yoksa herşey dün gibi aklımda...
    ···
  13. 13.
    +5
    Uyandirmasa bir de boyle en gecelerde...
    ···
  14. 14.
    +5
    Tabi ki ne kapıyı açan ne de bir ses veren oldu. Sadece o ahşabın rüzgarda falan duyulan inilti gibi gacırtısından başka bişey duyulmadı. Nottaki soruya cevaben ben o değilim galiba başkan dedim. Gülümsedim kendi kendime. Atlayıp eve gittim.
    ···
  15. 15.
    +5
    Oturup karıştırmaya başladım... Sırayla gitmiyor öylesine bir orasından bir orasından sayfaları karıştırıp özellikle minyatürlere bakıyordum ki taa ki o resme kadar... Bir sayfanın so üst köşesinde yer alan sayfasın neredeyse yarısı uzunluğunda bir deniz feneri minyatürüydü. Bir adanın üzerine kurulu olduğu besbelli olan bu fener, fırtınalı bir havada imişçesine resmedilmişti
    ···
  16. 16.
    +5
    Normalde rüya falan gören bi tip değilimdir. Ama o gece hemen erkenden uyuyakaldım hem de acayip gerçekçi bi rüya gördüm. Upuzun bi denizfenerinin içinde kalıyordum. içi boş olan bu deniz fenerinin sadece duvarlarından sarmal şeklinde şeresine kadar merdiven çıkıyor fakat ortası tavanına kadar bomboş duruyordu. Yatağım tam bu ortaya serilmiş yattığım yerden tavana kadar başka hiçbirşey bulunmuyordu. Dışarıda bi fırtına kopmuştu. Her yandan rüzgar uğulduyor yüksek olduğu seslerinden belli dalgalar deniz yanını dövüyordu. Deli gibi korkuyordum.
    ···
  17. 17.
    +5
    Hangisi gidiyorsa buldum otobüsünü atladım gittim. Biraz saçma bi yerde olduğu belliydi. Fakat asıl sürpriz adresi tam bulduğumda kendini gösterdi. Gittiğim bina eski ahşap köşk tarzı bi yerdi. Fakat bilmem kaç yıl önce terkedilmişti. Büyük ihtimal bir sahibi vardır diye düşünmüştüm ama yıllardır kimsenin oturmadığı da ortadaydı. Yine de kapısını bir çalayım dedim.
    ···
  18. 18.
    +5
    Yağmurun ve rüzgarın sesimi keseceğini bile bile arkasından bağırdım " Dayı baksana... " Duymadı zannettiğim an başını bana çevirdi ve gel işareti yaptı. Uzunca bir pardesü giymiş ve boynuna da kırmızı bir atkı dolamıştı. Düşmemeye dikkat ederek yanına yaklaştım. Tam yanındayken "içeri niye girmedin?" Dedi... Uyan çabuk ve tekrar gel, giriş kapısının eşiğini sök bir anahtar bulacaksın onunla kapıyı aç ve içeri gir dedi. Sonra rüzgar şiddetlendi. ikimiz de savrulmaya başladık. Kayalıklardan yuvarlanırken. "Son umudum sensin" diye bağırdı beraber suya düştüğümüz an uyandım. Uyandığımda tuzlu su tadı hala genzimi yakıyordu
    ···
  19. 19.
    +4
    Giriş kapısına doğru gittim. Çok garip bişey hissettim o an. Sanki o kapıya yaklaştıkça etraftaki sesler azalıyordu. Herhalde heyecandandır dedim. Üzerinde durmadım. Kapının önüne geldiğimde şansımı bir kere daha denemeye karar verdim. ve tıklattım kapıyı. Yaşlı ahşaptan çıkmasını beklediğim o ses gelmişti yine. Ama içeriden yine tepki yoktu. Bir daha çaldım. Bir taraftan da içeriden birisi çıksa ne derim? UIan ya içeride tinerciler piizleniyorsa v.s gibi bir milyon tae soru geçiyordu. Beklemeye karar verdim. Nihayetinde birkaç katlı bir evdi. belki içeridekilerin kapıya gelmesi uzun sürüyordur dedim.
    ···
  20. 20.
    +4
    Kitap okumayı hep sevdim. Sağolsun babam iyi karne getirdiğimizde falan hediye olarak gibsok şeyler yerine kitap alırdı. O yüzdendir daha orta okul çağlarında faaln klagiblerin büyük kısmını okumuştum. Tabi çocuklar için hazırlanan edisyonlarıydı falan. Herşey bir tarafa yaşım ilerledikçe çok kitap okumak benim için problem olmadı ama asıl problem kitapların pahalılığıydı. Lise çağlarında ise kütüphaneleri keşfetmiştim. Kitap okumayı seven arkadaşlar bilir iyi sessiz bir kütüphane adeta mabet gibidir. Hiçbir yer orada olduğunuz kadar mutlu etmez sizi.
    ···