1. 1.
    +3 -1
    kurs sürecinde önceden bir kez cinsel birliktelik yaşamıştık. açıkçası benim ve onun ciddi ilişkilere bakış açımız olumsuz olduğundan ve hayatı rahat kafada yaşamayı sevdiğimizden "oldu bitti"ye getirdik durumu. kendi açımdan tam olarak böyle düşünmüyordum, ama onun bu şekilde bakacağını düşündüğüm için kendimi buna inandırdım.

    yaşadığımız ilişkiden sonra birkaç gün bana karşı hal ve hareketleri değişkenlik gösteriyordu. aksine ben her zaman olduğum gibi rahat takılıyordum ya da takılmaya çalışıyordum. ilerleyen süreçte o da bana ayak uydurdu ve eski muhabbetlere geri döndük, tekrar arkadaş gibiydik. ama yine de bir şeylerin ekgib olduğunu hissediyordum açıkçası. çünkü gerçekten kursun başından beri, belki de ilk gördüğüm andan beri aramızda çok çok farklı bir çekim vardı (bunu kendisi de söyledi, daha sonra bahsedeceğim), uzun zamandır kendimi bu denli bir çekim duygusunun içinde bulmamıştım.
    ···
  2. 2.
    +2 -1
    herkesin eşik noktası vardır ya panpalar, ben de o raddeye ulaştım. hatta bardaktan taşmaya başladım bir süre sonra. bu şekilde olmuyordu bir şeyler yapmam gerekiyordu. neyi mi? içimden ne geliyorsa o.

    artık geçmişte bana çok şey kaybettiren korkularımı, korkuların sonucu oluşan egolarımı bir kenara atıp içimden geleni yapmanın vaktiydi.
    ···
  3. 3.
    +1 -2
    beyler kendimi boş yere yormak istemiyorum, şöyle 5-6 kelle toplarsam başlayacağım yazmaya. yazacaklarımın hepsi doğru ve sizin de işinize yarar bilgiler içerebilir.

    edit: yazılarımın tamamı için: http://inci.sozlukspot.co...5%9Fme-hikayem/@pipimtrak

    edit: okurken bunu dinleyin binler, bu ara fena sardım bu şarkıya: http://www.youtube.com/watch?v=ktvTqknDobU
    ···
  4. 4.
    +1 -2
    @6 birader bu senin ne kadar sığ düşüncelerin olduğunu gösterir. ölsen üzülmem açıkçası
    ···
  5. 5.
    +1 -1
    bi nesile bakarım nesil mi diye, bi yazara bakarım yazar mı diye
    ···
  6. 6.
    +2
    neleri nasıl konuşacağıma karar verirken sürekli bir içsel çatışma yaşıyordum. "ya dediklerimi önemsemezse", "ya güler de geçerse", "ya olur da hayatına ayak uyduramazsam"... koyduğum üç nokta teoride vesaire anldıbına gelmekte ancak pratikte çok şeyi ifade ediyor: "oğlum sen dünyanın en cesaretsiz, en özgüvensiz hatta en ezik varlığısın!". aynen öyle beyler, bu düşünceler ancak böyle bir varlığın ruh çözümlemesidir. ben bu değildim, böyle bir insan asla olamazdım. normalde kısmen rahat bir şekilde yapabileceğim bir konuşmayı; bu kız farklı diye, yaşam tarzı, sosyal çevresi, kültür seviyesi farklı diye, ezberimi bozdu diye neden yapamayacaktım? artık tek bildiğim şey içimdekileri kendimden emin ve cesaretli bir şekilde gidip anlatmaktı panpalar, tek yapmam gereken...
    ···
  7. 7.
    +1 -1
    saatler geçmek bilmedi panpalar. kamillik yapıp işinin kaçta biteceğini sormadım ama tahminimce akşam bitecekti. ama ben yine de sabah kalkıp hazır kıta dikilmiştim. akşam vakitleri oldu, hala ses yoktu kızdan. ben de dedim artık yeter, bi whatsapp mesajı çaktım kıza, işinin bitip bitmediğini sordum. kestirip atar gibi bir mesajla karşılık verdi. ben yine de yılmadım, kızın bıraktığı izlenimden ötürü avrupai tarzla "işi daha bitmemiştir, gereksiz kuruntu yapma pipimtrak" dedim içimden. attım kendimi dışarı yine de haber bekledim kesmedim umudu.
    ···
  8. 8.
    +1 -1
    @2 bu kadar net bi kanıya nerden varıyorsun bebe kaybol buradan
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    yalan beyler en sonunda travesti çıkıyor
    ···
  10. 10.
    +2
    beyler anlatacağım hikayedeki kız 4 ay önce başladığım bir kurstan. kişisel bilgileri açıkça vermek istemiyorum (okuduğu üniversite-bölüm, gittiğimiz kurs vs.). ikimiz de üniversite öğrencisiyiz.

    başroldeki kızımız sanatla ilgili bir bölüm okuyor ve dolayısıyla o kesimin yaşam ve bakış tarzını edinmiş, "large" takılan bir bayan. ben de sayısal bir bölüm okuyan, zamanında kafasındaki belirli tabuları yıkmış, değişime ve gelişime açık birisiyim. şimdilik bu kadar kişisel bilgi yeterli.
    ···
  11. 11.
    +1 -1
    tamam ben başlıyorum gelen arkadaşlar up lasın ilham versin.
    ···
  12. 12.
    -1
    aldığım umut kırıcı mesajın ardından ne yapacağımı bilemedim. çünkü artık bu kadar bilenmişken gidip konuşmam gerekiyordu. arkadaşımın yanına gittim, bilirsiniz işte "kanka şöyle yap, kanka böyle yap" telkinleriyle bir yandan gaza geliyor, bir yandan kafam patlıyordu. ben bu işi bugün bitirecektim. tek düşündüğüm şey buydu.
    ···
  13. 13.
    -1
    tek yapmam gereken muhabbeti kilit bir noktada yakalayıp, "nerdesin? geliyorum"a getirmekti. o an uçarak bile giderdim. ve öyle oldu beyler. uçarak gittim.

    evinin yakınlarında olduğunu, gelebileceğimi söyledi bana. arabaya atladığım gibi gittim. heyecanım git gide artıyordu. düşünemiyordum. sürekli içimden pratik yapıyordum. her şey birbirine karışıyor, sözcükler birbirine giriyordu. arabadan indim ve bir sigara yaktım kızın evine doğru yürürken. düşünmeyi bıraktım. sadece o anı yaşayacak, her şeyi oluruna bırakacaktım. gereksiz heyecanımın beni ele geçirmesine izin vermemem gerekiyordu. kızdan gelebilecek olumsuz bir tepki beni karşısında güçsüz bir görüntüye büründürmemeliydi.

    evin önüne geldim ama yoktu. "geldim" dedim. "yukarı çık" dedi. evet bunu dedi. hemen bir kritik yaptım ve gecenin sonunun nerelere varacağını tahmin edebiliyordum. eğer kıza açılırsam, herhangi bir ters tepme durumunda apar topar ordan gidebilirdim de; ya da hiç konuşmayıp o gece sadece ihtiyacımı karşılayarak günü tamamlayabilirdim. ancak benim istediğim bir cinsel birliktelikten öte, kendimi ifade edebilmekti. kendim için başarmalıydım bunu, cesaretimi kendime kanıtlamak için...
    ···
  14. 14.
    -1
    @24 eyvallah panpa. siz okudukça yazmama ilham oluyorsunuz.
    ···
  15. 15.
    -1
    mesaj attım kıza panpalar. "naptın boolum" seslerini duyuyorum. evet naptım ben? kızdan umut kırıcı mesajın üstüne ben neden bi daha mesaj atıyordum? gururum, coolluğum, içi boş egom? işte bizi çoğu kez yanlışa, fırsat tepmeye zütüren şeyler bunlar panpalar. tabi ki de attığım mesajın içeriği önemliydi. "seni seviyom ben yaa" tarzında abuk gubik bi mesaj uçuruma zütürürdü beni. son attığı mesajın umudumu kırmadığını, hatta ilgilenmediğimi hissettirecek goygoy içerikli bir şeyler yazmam gerekiyordu. bunları düşünmesi komik geliyor insana ama o anki ruh hali içinde aklınızdan geçen milyon düşünceden biri de bu oluveriyor. sürekli düşünüyorsunuz panpalar.

    aslında kafamdaki milyon düşüncenin temelinde yatan şey "ya sınanıyorum, ya da artık pes etmem gerekiyor". evet tam olarak bu. kendi içimde bir hesaplaşma.

    asla pes etmemeliyim, asla.
    ···
  16. 16.
    -1
    evet beyler devam ediyorum
    ···
  17. 17.
    -1
    yukarı çıktım ağır ağır. rahat bir tavır takınarak içeri geçtim. ev arkadaşıyla beraber oturuyorlardı, bir şeylerle uğraşıyorlardı. umduğum bu değildi açıkçası, görür görmez bir iki kelam edip konuşmaya başlarım diye düşünmüştüm ama ortam buna müsait değildi. zaten doğru olanı da böyle olmasıydı. muhabbet sohbet uzun olmalıydı, ortam iyice yumuşamalıydı ve başbaşa kalmalıydık her şeyden öte.
    ···
  18. 18.
    -1
    ev arkadaşının yatma vakti gelmişti artık. belki de durumun farkına varmıştı ya da başroldeki kızımız vaziyeti ona çaktığı bir işaretle bildirmişti. her neyse, o gece bizi yalnız bırakması allah'ın emriydi.

    başbaşa kalmıştık sonunda, ancak goygoy muhabbetin had safhalarındayken bir anda ciddileşmek abzürd kaçacaktı. ne yapacağımı bilemedim bir an. hatta "ben bunu gece yatağa atarım gerisini gibtir et" moduna girdim bir an. ama bir gerçek vardı beyler, o anın büyüsüne kapıldığımdan bunu düşünmek bile istemiyordum nedense: o gece alacağım hiç bir zevk, kendimi kendime kanıtlamaktan daha fazla tatmin etmeyecekti beni...
    ···
  19. 19.
    -1
    "kendimi kendime kanıtlamak"... çoğu zaman yapmaktan kaçındığım, korktuğum şeydi bu. kulağa hoş gelen, olumlu bir söz öbeği aslında. peki neden korkuyordum bunca zaman bundan? üstelik anlam olarak benden başkası da yok olayın içinde, sadece ben. kanıtlamam gereken, yüzleşmem gereken tek kişi ben...
    ···
  20. 20.
    -1
    dudaklarına yapıştım. o an zamanın bir daha durmasını istedim nedense...

    durmadı, aktı gitti panpalar. anlık hazların şehvetine kapılıyoruz, gidiyor zaman. ve biz farkına varamıyoruz.

    'ben' diyemiyoruz kendimize, en küçük bir şeyin büyüsüne kapılıp gidiyoruz. korkularımızla yüzleşmek yerine, hiçbir şeyden korkmadığımızı sanarak sadece kendimizi kandırıyoruz...
    ···