Gönder

Önceki hikayemin ilk partını okuyun alnarsınız. Bu hikayede önceki hikayedeki gencin babası anlatıyor olayları.

Final.

Köyden acı haber gelmişti babamı kaybetmiştik yaşlı idi bunu bekliyordum zaten hemen eşimle birlikte köy doğru yola çıktık oğlum işlerin yoğun olduğunu gelemeyeceğini söyledi hazırlıkları yapıp köye doğru yola çıktık babamı kaybetmenin acısıyla arabayı hızlı sürüyordum eşim bana döndü "herşey bitti" arabanın direksiyonunu kendine doğru kırdı.
Gözümü açtığımda hastanedeydim mikat karşımda "eşin dayanamadı" dedi benimde fazla vaktim yoktu "oğ... Oğl.. oğlum"
"Oğlunu koruyacağıma dair yemin ediyorum." Mikat yemin etmişti oğlumu koruyacaktı ben ise oğlumu önce Allah'a sonra mikata emanet etmiştim, Mikatın hakkını ödeyemezdim "Helal olsun." Dedi.
Yine beni şaşırmıştı mikat ona güveniyordum, bacaklarımdan yukarı soğumaya başladı, mikata son kez baktığımda arkasında ölüm meleği belirdi, mikatın basi öne eğikti elbette mikat ölüm meleğini göremiyordu, Azrail bana Allah'ın seldıbını vererek, cenneti gösterdi bana. Gözlerim yaşardı, artık dönüş yoktu.
Essedüen la ilahe...

Oğlum 23 yaşına girdiğinde bir gece tekrar korkuyla uyandı ben hemen yanına koştum,ne olduğunu sorduğumda beynimden vurulmuş döndüm o dönmüştü hureşan oğlum henuz onun kim olduğunu bilmiyordu ben ise geçiyordum,"Baba beni istiyorlar" dedi. Mikatı çağırmalıydım geçtim odama ismini seslendim içimden mikat geldiğinde "bu geceye kadar gelmediler çünkü diğer Müslüman kabilelere saldırıp onları yok etmekle meşguldüler,ben kabilemi korumak adına onlari bu işten uzak tutuyordum diğer kabilelere savaş için tek başıma yardım ediyordum, savaşın kazananı yoktu fakat biz zuzala kabilesinin saygın komutanlarından çoğunu öldürmüştük Allah'ın izni ile savaşı kazanmak üzereydik mazac artık vazgeçtiğini ve anlaşma yapmak istediğini belirtti.O gün anlaşma sağlandı zuzula ve mazac müslümanlara saldırmayacaktı. Savas bittiği için hureşan yarım kaldığı işi tamamlamak için döndü."

Akıt gelsin

Saat 22 de final

Mikat:
O günden sonra hureşan bana kin tuttu benim dikkatsiz anımı kolluyor ben yokken kabileme saldırıyordu,en sonunda onunla karşı karşıya gelme fırsatı buldum ona "bu yol doğru değil bu yolun sonu cehennemdir seni islam'a davet ediyorum" küfür edip bana saldırdı fakat bu kavgadan kimse galip çıkamadı, hureşan fırsat buldukça bana saldırıyor intikam naraları atıyordu bana, fakat güçlerimiz neredeyse denkti. Mazac oğlunun ölümüne pek üzülmedi, umurunda değildi sanki, hureşan beni yenemeyeceğini anlayınca bir süre vazgeçti en son senin oğlunu sahiplendiginde onunla tekrar karşılaştık,bu olay tekrar savaş çıkmasına neden olabilir o yüzden ben kabilemin akıbeti için bunu göze alamam savaşı en son çare olarak kullanacağım. Eger savaşmak zorunda kalırsam tek başıma savaşacağım kabilemi riske atamam.
Ben: O zaman sen oldukça güçlü bir cinsin.
Mikat:Güç yalnızca Allah'ındır kimse Allah'tan güçlü değildir.
Mikat gitmiş ben düşüncelere dalmıştım.
Oğlum okulu bıraktı ona sebebini sormadım ilkokul mezunu olarak bıraktı ben neden bıraktığını az çok tahmin ediyordum. Gece kabusları bitmiyordu kimi zaman kendini boğmaya kalkıyor kimi zaman ise çeşitli varlıklar gördüğünü söylüyordu.

"Kendimizi peygamberimizin yoluna adadık ibadet ediyor, cinler arası kavgaların son bulması için çabalıyorduk, reisimiz bize yol gösteriyor bilgi veriyordu,bir çok kabileyi islam'a davet etmiştik çoğunda başarılı olduk fakat zuzula ile mazacın kabilesi karşı geldi savaşlar bitmek bilmedi, mazac güçlenmek için insanlardan yardım aldı insanlar büyü ile onlara kuvvet veriyordu, bizim ise tek yardımcımız yüce Allah idi, zuzula ve mazac birleşti,o savaş uzun sürdü genc yaşlı herkes savaşıyor kabilemizi savunuyorduk, kabilemizin çoğunu kaybettik liderimiz büyük fedakarlık yaparak kendini feda etti zuzula kabilesinin lideri ve mazac ile tek başına savaşıyordu ben henüz genç idim,ben savaşı bırakmış onları izliyordum, zuzula lideri yeniliyordu, mazrac onursuz bir haraket yaptı kabile liderimizin daha bebek olan oğlunu gözünün önünde öldürdü, zuzala lideri son vuruşunu yaptı liderimizi öldürdü. Liderimizin eşi bir süre otoriteyi eline aldı,ben oglgun yaşa gelince kabilemiz beni seçti liderimizin eşi bunu onaylamıştı. Ben ise liderimizin yolunda gitmek istedim amacımız islamı yaymaktı, zuzula ile mazac ters düşmüştü artık müttefik degillerdi çünkü zuzula lideri çok kibirli idi kendini herkesten üstün görürdü oysa tek üstün olan Allah idi, mazracın eşi hureşan benim kabilemden bir genci katletmişti o gün bende oradaydım fakat onu kurtaramamıştım, mazracın kabilesi bize saldıracaktı, tekrar savaş başladı ben ve mazac karşı karşıya geldik, mazac bana "seni oğluma öldürteceğim dedi" oğlu bana saldırdı ben ise kendini savunacak tım oğlu güçsüzdü onu öldürmek çokta zor değildi ben kendimi ve kabilemiz korumak pahasına onu öldürmek zorundaydım, mazacın oğlunu öldürdüm."Mikat bana bunları anlatırken ben de orayadaydımdım sanki her saniyesini yaşıyordum savaşın ne kadar kötü birşey olduğunu orada gördüm.

Kahba bizi bitirdi hep benim okurlarımı aldı bre amk. Burda olanlar sukulasn sayımızı bilelim.

"Rüyada gördüğün kişi ben değildim"
Ben:Yalan söylüyorsun aşağılık yaratık.
M:O mazac *** kabilesinin reisi o her insanın ve her cinin şekline girebilir çok güçlü kafir bir cindir.
Ben: Peki o gördüğüm gelin kimdi.
M:O surayne senin oğlunu onunla evlendirecekler oğlun olgun yasa gelince bu kaçınılmaz olacak. Benim güçlü olduğumu biliyorlar, oğlunu onlardan kurtarabilecegimi de biliyorlar bu yüzden seni bana düşman etmek için böyle bir kabus gösterdiler sana.
Ben:Bundan nasıl kurtaracağım oğlumu.
Mikat: kabilem ile konuş...
Ben:Ne kabilesi.
Mikat:Ben müslüman olan *** kabilesinin lideriyim uzun zaman önce reisimiz mazac tarafından öldürüldü, kabile yeni lider olarak beni seçti.

Mikattan kurtulmalıydım onu öldürecektim çin öldürmek ise çok basit bir işti ismini eski bir kağıda Arapça yazıp o kağıdı mum ateşinde yakacak ve ***sözlerini söyleyecektim bunu tek başıma yapmam gerekiyordu büyükçe bir mum aldım, evimizin 3. Odası boştu oraya geçtim mumu koydum camların üstünü örttüm ve hazırdım ismi yazdım kağıda mikat(Arapça) o gördüğüm rüyadan sonra o benim düşmanım dı artık, mumu yaktım *** sözlerini söylemeye başladım.

Ben hikaye çalmam bro

"Yapma" dedi bana "insan öldürmek büyük günahtır, onun cezasını Allah verecek, onun yeri cehennemdir."
"Git burdaan" diye bağırdım mikata.
Bir anlik rüzgardan sonra silah elimde değildi paramparça bir halde yerde idi,bu kadına sert bir tokat atmakla yetindim. Tekrar döndüm arabama bastım şehre,ne yapacağımı bilmiyordum üstelik, döndüm eve gece yarısı idi, yaktım bir sigara, gözümü açtığımda bir tepenin üstünde idim dağlardan lavlar akıyor insanlar feryat figan yalvarıyor,bir şans daha diye acı içinde bağırıyordu, korkunç kahkaha ve çığlık sesleri duyuyordum, karşı dağın tepesinde birisi vardı aşağı doğru bakıyordu,bu, evet bu benim oğlumdu ona bağırıyordum ama beni duymuyordu arkasından mikat yaklaştı,ve onu dağdan aşağı itti "ogluuum" diye bağırdım, uyanmıştım bir rüyaydı,ne zaman uyumuştum ben. Neyin gerçek neyin rüya olduğunu çözemiyordum artık. Mikat neden benim oğluma böyle birşey yapmıştı.

Eve döndüm akşam yemeği akşam namazından sonra geçtim odama kapıyı kilitledim, Mikatın adını almıştım defalarca fakat ne gelen vardı ne giden korktuğum başıma gelmişti mikat ölmüştü. Tekrar içeri döndüm salona döndüğümde eşim oğlumun kafasını kesmiş gözlerini yiyordu. Bana korkunç bir kahkaha attı o korkuyla bayılmışım "baba, baba" sesini duyduğum oğlumdu bu kadarı fazlaydı artık köye gidip bunun hesabını soracaktım, sabaha kadar uyumadım, baba yadigarı Ardeşen yapımı tabancamı koydum belime bastım köye yolda heyelan olmuştu yol kapanmıştı açılması uzun sürecekti belliydi, bekleyecektim.

Akşama doğru ekipler yolu açtı, hava köye vardığımda hava kararmıştı arabayı sevalın evinin önüne çektim kapıya tekneyi vurdum içeri daldım Seval tek yaşıyordu zaten hemen ne oluyor diye geldi, kafasına silahı dayadım "neden" dedim "Küçücük çocuktan ne istediniz" dedim Seval yalvarıyordu yapma etme ben ettim sen etme tam basacaktım tetiğe sevalin gözleri büyüdü arkamda bişey görmüş olmalı ki ben döndüğümde gördüğüm Mikat idi.

O gece oğlumla yattım oğlumu uyuttuktan sonra bende uyuyamadım ki o sesle uyandım "baba" diye seslendi oğlum uyandığımda hureşan ve arkasında o gördüğüm gelin vardı. ikisi birşeyler söylüyordu oğlum korkup yorganın altına girmişti,ben de korkuyordum Allah'a yalvardım Allah'ım bizi kurtar diye, Mikat yetişti geline saldırdı hepsi kayboldu, ben oğlumu sakinleştirip tekrar uyuttum, mikatı düşündüm acaba ne durumdaydı ölmüşmüydü yoksa. Yattım uyudum sabah ezanı ile kalktım namazımı kıldıktan sonra oğlumu okula gönderdim ben ise işe doğru yola koyuldum akşam olduğunda mikatı çağıracaktım eğer ölmemiş ise gelecekti inşallah ölmemiştir.

Yıllar geçti oğlum 12 yaşına girdi o güne kadar hureşan'ı görmemiştik oğlum okulunda başarılı idi fakat okulda 2 kişiden başka kimse ile konuşmuyordu Selçuk ve Mehmet oğlumun en iyi iki arkadaşı idi onu her akşam saat 9 olduğunda yatağa gönderirdim faka oğlum hep bizimle yatmak istediğini rüyalar gördüğünü söyledi ilk başlarda üstünde durmuyordum ama son söyledikleri."anne her gece birisi başımı okşayıp seni alacağım diyor " dedi ben olayı anladım eşim anlamasın diye "ne güzel işte oğlum seni yakında evlendirecegiz"diyerek geçistirdim. Ayrıca büyü yapan kişileri de öğrenmiştim Seval abla ile kardeşi idi o zamanlar hiçbirşey herşeyin bittiğini sandıgım için ustelemedim.

Köyümde idim yanımda eşim vardı oğlum ise dedesi ve nenesi ile uyuyordu.
Ne zaman gelmiştim ki ben. Ailecek kahvaltımızı ettikten sonra biz şehre doğru yol aldık.
Ben dün gördüğüm rüyayı düşünüyordum o gelin kimdi o düğün kimim düğünüydü?
"Neredeydin sen kaç gündür" dedi eşim ben ise yine yalan söylemiştim onun hiçbirşeyi haberi yoktu, haberi olsun da istemiyordum. Eve döndük 1 hafta iznim vardı bunu ailemle değerlendirecektim.
Oğlumla vakit geçirdim akşama kadar kendim uyuttum onu, eşimi de uyuttuktan sonra geçtim balkona sigara içmeye sigara ve çay içiyor kendimce şarkı söylüyordum "verane yaylalara verane yaylara
bu sene cikamadum
,bu sene cikamadum,
çok sevda ettum ama
çok sevda ettum ama
seni unutamadum, seni unutaamadum".

içerden oğlumun ağlama sesini duydum ah canım oğlum uyanmıştı hemen yanına gittim o yine oradaydı. Hemen mikatı çağıracaktım o biranda yanımda bitti ağzıma koydu elini ağzım yanıyordu eli çok sıcaktı,tam her şey bitti derken arkasında mikat belirdi hureşan mikata döndü mikat birşeyler söylüyordu fakat çok hararetli tartışma olduğu belli idi, hureşan gitti.
Mikat "onunla savaşamam en azından şimdilik kabilesi çok güçlü ve bilindik bir kabile" dedi ve yok oldu.

Ben o islerdeyim

"Selamın aleyküm,ben Mikat. Bana ihtiyacın olduğunda beni ismimle çağır."
Dedi ve gitti hoca bana dönüp başardık artık seni ve aileni mikat koruyacak dedi.
Hocaya teşekkür ettim ve yatsı namazından sonra köyüme doğru yola çıktım, düğün gördüm düğün onların düğünü, ortada gelin sandığım varlık oynuyordu fakat kiminle evleniyordu, gelin dönüp bana baktı onun yüzünü gördüğümde, nefesim kesildi gözleri yoktu gözlerinin olması gereken yerde bomboş siyah çukurlar vardı saçları kızıl ve pisti beni işaret ettiğinde ise sabah ezanı beni kurtarmıştı.

Kim geliyor arkadaşlar.? *

"Herşey hazır" dedi aynalı odaya girdik hoca büyükçe bir daire çizdi içine bazı harfler yerleştirdi içine girdik hoca bana tembihledi Huddam seni kabul etmeden sana halisunasyonlar gösterecek ben sana yardım edeceğim dedi Ayetel Kürsi yıl okuyacağız dedi Huddam kabul edene kadar susmayacagız dedi.
Hoca ile birlikte başladık Ayetel Kürsiye mumlar alevleniyor ev sallanıyor dışarıda fırtına kopuyordu karşımda eşim vardı bana "dur" diyordu bağırıyordu sanki onun canını yakıyordum,tam duracaktım ki hoca bana "sakın durma" dedi oda tekrar başladı Ayetel Kürsiye eşim yerde can çekisiyordu, ben ise nefes alamıyordum artık en sonra bayıldığımı hatırlıyorum uyandığımda işte Huddam buydu galiba bembeyaz elbisesi masmavi gözleri bembeyaz elleri ve uzun fakat tertemiz tırnakları ile karşımda idi bana selam verdi ve ismini söyledi.

Aynalı odaya geçtik aynı ritüeli yaptı bana bir sure ezberletti eğer gitmezlerse ise bunu okuyacaktık. Hoca başladı o sözleri söylemeye hoca okudukça morarıyor nefesi daralıyordu. Mumun ateşi tavana vurunca geldiklerini anladım onun yüzünü ilk defa orda gördüm gözleri kıpkırmızı göz bebekleri yoktu dişleri simsiyah ve çok korkutucu idi. Hoca birşeyler mırıldanıyor mırıldandıkça nefes alamıyor morarıyordu en son bana "ezberlettigim"
Diye bildi ben ise anladım başladım süreyi okumaya ben okudukça rahatlıyordu hoca ve oda okumaya başlıyordu.

Mum söndüğünde gitmişti artık, hoca bitkin gözüküyordu onu alıp oturma odasına zütürdüm su içirdim konuşmaya başladı.
H:Bu varlıklar çok güçlü ben bunlarla baş edemem.
Ben:Ne olacak hocam şimdi beni yalnız mı bırakacaksınız.
H:Sana koruyucu bir Huddam vereceğim.Bu işi yarın halledeceğim sende burada kalacaksın bana yardım edeceksin.
Ben ailemi arayıp durumdan haberdar ettim eşime oğlumu benim için öp dedim kapattım telefonu o gece rahat uyudum, sabah hoca ile şehre kasabaya indik "benim işim uzun sürer sen istersen biraz dolaş kasabada" dedi ve gitti bende tamam diyerek başladım yaya dolanmaya kasaba küçük olduğu için hoca bir oraya giriyor bir buraya giriyordu, arada bazı insanlarla uzun uzun sohbet ediyordu. işi bittiğinde köye döndük.

Yine uyuyamadım gece ışık kapalı oğlumun başında nöbet bekledim, sabah ezanı okunduğunda ise artık rahat rahat uyuyabilirdim. Sabah kahvaltıda aileme bir kaç isim olduğunu şehre döneceğimi söyledim ne işi vs vs gibi soruları gecistirdikten sonra döndüm şehre, depoyu fulleyip bastım, muhafazid hocanın köyüne akşam olmasına saatler kala vardım köye muhafazid hocaya anlattım derdimi.
Hoca:Genç bu varlıklar sana verdiğim muskalarla rağmen hala görünüyorlardı çok güçlü olmalılar, akşam tekrar görüşme yapacağız.
Ben:peki hocam. dedim ve hoca ile akşama kadar Kur'an okuduk hoca öyle güzel okuyordu ki hic bitmesin istedim, zamanı gelmisti abdestimizi aldık aksam namazını kıldık, hoca artık başlayalım dedi.

Beyler önceki hikayesi kahramanın babası anlatıyor bunu.

Beyler akşam devam ederiz kimse yok buralarda hikaye yarım kalmaz merak etmeyin.