Bil. Müh okuyan ve hedefi oyun yapımcılığı olan biri olaraktan iki tavsiyem olacak. Birincisi kendini bir konuda iyi bir şekilde egitebildiysen mühendislik okumak çok gereksiz oluyor. Zaten oldukca iyi bir durumdaymissin dilin de varsa is başvurularında bulunup kendini tip okuma derdinden kurtarabilirsin. Gittiğin yer de guzel bir mekansa kaliteli insanlar varsa ihtiyacın olan her şeyi şirkette edilirsin. Ikincisi mühendislik bilgini tıpa aktararak orada da güzel isler yapabilirsin diye dusunuyorum. Üzerine çalışmak için oldukça ilginç başlıklar var aslında.

Biraz farkli bir konudan yaklasacagim. Bir hocamız bir keresinde 2k 3k yapan adamın da tip okuması garip geliyor demişti. O kadar işlem gücü var, deli fizik matematik biliyorsun seklinde bir yorum yapmıştı. Dusununce bana da bununla ilişkili olarak tip sanki biraz yavaş ilerliyor gibi geliyor. Mesela böbrek taşını lazerle kıralım abi ama lazer oyle bir frekansta olsun ki deriye zarar vermesin yalnizca taşa çarpsın fikri çok güzel bir mühendislik ve tip kombinasyonu. Bir aralar tipin 10 15 k dan aldığını düşünerek söylüyorum su anki durumu bilmiyorum ama bana öyle geliyor ki tip islem gücü yüksek insanları alıp islem yapamayan insanlara ceviriyor. Tamam illa ki o cerrahi durumda çok güzel fikirleri baskı altında buluyorlardir ama mühendis tadinda oturup ya şu mevzuya soyle bir çözüm bulalım be abi diyen doktor var midir? Mesela bu rna aşıları. Guzel bir mühendislik kafası. Diyeceğim o ki çok da boş yaptım tıpa ivme kazandirabilmek için mühendis kafasında is yapan doktorlar ortaya çıkartmak lazım diye düşünüyorum.

Abi bu teoriye şu son 2-3 yıldır bende çok yaklaşmaya başladım. Düşününce organik bilgisayarlarız aslında. Sinirlerin elektrik sinyalleri ile iletişim sağlaması, kulak gibi organların sesi kulak salyangozu ile aslında aynı yazılımlardaki gibi frekans aralıklarına bölerek beyne iletmesi, doğadaki pek çok içeriğin de oyunlardaki gibi çeşitli desen/fraktallar ile üretilmesi gibi örnekleri inceledikçe daha da yakın geliyor. Görmek dediğimiz olayı ele alalım. Aslında üç boyutlu bir dünyanın iki boyutlu bir yansımasını görüyoruz. (Tıpkı oyunlarda olduğu gibi) Derinlik algısı gölgelendirme gibi olaylarla sağlanıyor. Yani işin aslı beynin elinde yalnızca iki boyutlu bir resim var. Çeşitli fonksiyonlar oluşmuş ve bunlar sayesinde de beyin bu iki boyutlu resmi analiz ederek anlamlandırabiliyor. Bu resim üretme ve resmin analizi de bilgisayar dünyasındaki uygulamalarla örtüşüyor. Geçtiğimiz haftalarda bir takım makaleler dolaşmaya başladı. Bilim adamları evrenin öğrenen bir yapıda olduğunu ve kurallarını da bunun dahilinde güncellediğini evren ilk oluştuğunda Newton kanunlarının şu anki gibi bile olmayabileceğinden bahsediyorlardı.

Lisedeki fizikçimiz ki su ana kadar karsılastıgım en iyi fizikçidir kendisi, bir gun tum sınıfa soyle demişti: Aslına bakılırsa paranormal gibi gözuken cogu olayın arkasında dikkatli bakıldıgında bir fizik prensibi vardır. Sonrasında evlerindeki bir yapay çiçeğin olduğu vazonun devirilişini agırlık merkezinin değişmesi şeklinde detaylı bir biçimde açıklamıştı.

Aynı zamanda kadın bir beden eğitimi hocamız da vardı. Oda çeşitli olaylar neticesinde siluetler gormeye basladıgı ile ilgili bir anısını anlatmıstı.

Bununla ilgili bu metni destekleyecek soyle bir yazı paylasayım: Bu baslıktan daha haberim bile yokken yaklasık 6 yıl önce ingiltere de oturan enistem ile teyzem bize gelmişti. Enistem in çalıştıgı yerdeki patronu yahudi imiş ve o da bana yahudilerin ingiltere deki durumundan bahsetmiş yasantılarını anlatmıstı. Adamlar paralarını surekli kendi içlerinde donduruyorlarmıs. Restoranların yahudilere ait kısmında yiyor yada kendi restoranlarına gidiyorlarmıs. Yani para sureklı kendı içlerinde dönuyor. Buna ragmen oldukca da adillermiş ve insanların haklarını kurusu kurusuna veriyorlarmıs. işin bura ile baglantılı ve oldukca ilginç kısmı ise su: iliskiye girerlerken ortasında delikli bir çarşafın oldugu bir yatakta ilişkiye giriyor amacı yerine getiriyor ve otesine gecmeden olayı sona erdiriyorlarmıs. Zamanında babilliler tarafından surulup de sımdı tekrar oyle yada boyle bir yahudi devleti kuran bu insanların bu gayreti, azmi ve dolayısı ile bu oyunlar dogru olabilir. Yazılar arasındaki ilişkiyi gorunce paylasmak istedim.

James Churchward'ın kayıp kıta mu serisi olarak gecen 5 kitabını okumanızı tavsıye ederim. Sembolizmin kitaptakiyle cok benzer oldugunu fark edeceksiniz.

Hollywood Undead - Bu grubun kötu şarkısına denk gelmezsin. Aglatır da, guldurur de, şarkıdan şarkıya duygu patlaması yaşarsın. Hepsine bak. Bunu temsilen atıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=ocXjr9nPnvg

Elder Scrolls geniş bir hikayeye sahip senaristi ilahiyat okuduğu için tanrılara önem veren ve çoğunlukla bu tanrıların ortalığı karıştırmasıyla ortaya çıkan sorunlara çözüm bulmak adına görevlere çıktığımız bir oyun. Skyrim ise bu hikayede 4. çağ içerisinde yer alıyor ki Elder Scrolls Online (2. çağ 582 ve DLC'lerle tarih ilerliyor) haricinde bütün oyunları bu çağda yer almıştır. Çekinmeden al oyna. Başta belki karışık gelir peşini bırakma çok zevkli bir yolculuğa çıkacaksın. Sorularını seve seve cevaplarım. (Tavsiyem zevk almak istiyorsan hikayesine de biraz bakman yönünde. Kim olduğunu bu devasa periyotta kimi oynadığını öğrenirsin ki zaten TES oyunlarda hep önemli işleri yapan kahraman olarak adımızı tarihe yazarız.) Şunu da belirteyim ki şahsen en sevdiğim RPG serisidir.
https://www.youtube.com/w...h?v=soKDyDjc3KQ&t=11s

Kitapların değiştirilmesi konusunda şöyle düşünüyorum. Eğer ki adaletinden bahsettiğimiz Allah dünyanın işleyişine karışsaydı buda bir adaletsizlik olurdu. Ancak buna karşıt olarak da bazı yerlerde manevi olaylar yaşandığına dair okuyoruz. Bunlar yaşanmış ve bizimde oradan buradan duyup okuduğumuz durumlar olduğu için gerçekliğini bilemeyiz. Ancak bize bilgiler doğru ulaştıysa en bilineninden Hz muhafazid'e yolladığı mucizeleri göz önüne alarak Allah bu dünyaya karışıyor diyebiliriz ki buda kendi teorimi çürütüyor. Bu arada bazen Kuran'ın değiştirilmiş olabileceği aklıma gelir ki bu kadar uzun bir süreçte mutlaka bir şeyler olmuştur diye düşünürdüm. Ancak bir süre sonra üzerinde düşününce şöyle bir mantık yürüttüm. Anladığım kadarıyla din ve kitaplar, hep kendinden bir önceki bozulduğu için yollanmış. Zira dünyada doğru bir din olmasaydı içerisinde bulunduğumuz sınavda yol gösterecek bir şey olmadığı için adil olmazdı. Kuran'ın son din olması nedeniyle bozulmamış olduğu cevabını çıkartıyorum buradan ancak çeşitli iddaaları ve şüphelerimi de araştırmaya devam ediyorum. Kader kavrdıbına ise şöyle bakıyorum. Genel olarak bu güne kadarki din hocalarımda ve büyüklerimde bile gördüğüm bir yanlış anlaşılma söz konusu. Kader planlanan şeyleri yapıyoruzun aksine yaptığımız ve yapacağımız şeyler Allah tarafından öngörülüyor demek. (Son zamanlarda hayatta yol aldıkça kafamda bir değişkenler ve sabitler teorisi oluşup güçlenmeye başladı ki onu istersen ayrı bir zamanda tartışırım) Dediğin soruya gelirsek bunu bende sorguladım zamanında ve şu sonuca ulaştım. Eğer ki Allah bizi direk öngörülerine göre cennet cehenneme atsaydı biz çıkıp Bunlar cennetteyken ben neden cehennemdeyim? diye sorardık. Allah'ın sıfatlarından biriside adaletli olması ve o gün geldiğinde bu sıfatın yerine oturması adına bizi dünyaya yolladığını düşünüyorum. Yani cehennem yada cennet kavramları doğruysa bak seni şu yaptıklarından dolayı buraya koydum diyebilecek ve bizde bizzat yaşadığımız için doğru olduğunu anlayabileceğiz. Müslüman olsamda çekinmeden sorgularım verebiliyorsam cevap verir, veremiyorsam araştırırım. Karşımdaki ateist olsun, deist olsun haklıysa haklısın düşüneceğim derim. Merak etmeyin bütün o hocaların dediği gibi taş maş olmazsınız. Zira Allah inanmanızı isteseydi sorgu, merak duygularını çeker alırdı. Ancak Allah'ı ne zaman hissettim biliyor musun? O manevi gücü. Adalet kavrdıbına çok önem veren birisiyim. Kendim için değil sadece herkes için. Bir din dersinde aklıma bir soru geldi. Neden Allah tek, neden öncesi yok? Bu adaletsizlik değil mi? Özellikle Allah'tan öncesini düşünmek çok ilginç bir duygu yarattı içimde. Bunu daha da derin düşününce içimde o manevi gücü, ister tanrı de ister Allah bir yaratanın olduğunu hissettim. Umarım Türkiye'de ve dünyada bu güzel tartışma ortdıbını yaratarak birbirimize karşı gelmek yerine evreni birlikte anlamaya çalışacağımız bir hale gelebiliriz. (Hak eden herkesin inancı ne olursa olsun bir cennet varsa gireceğini düşünüyorum.)

Rahmetli büyükbabam anlatırdı bunu.

Captain Fantastic
Fight Club

Elder Scrolls Online

person of interest
outlanders

Hacksaw Ridge
Er Ryhan'ı Kurtarmak
Fury

Erdal Demirkıran Ben Dünyanın En akıllı insanıyım
Beğenirsen, bu yazarın bütün kitaplarını tavsiye ederim.

hayatın adına yanlış bir yönlendirme yapmak istemem ancak Avengers Age of Ultron, Game of Thrones ak gezenlerini tasarlayan profesyonel Türk izmir Ekonomi Üniversitesinde bildiklerimi paylaşmak istiyorum diyerek öğretmenliğe başladı. Böyle bir profesyonele yönlenmek istersen bir araştır.

nargilenin yanına meyve servisi yapın içmediğim halde gördüğüm mekanlarda takdir ediyorum canım çekiyor.

2. dünya savaşı oldukça sert geçen bir savaştı. 5 katlı bir binanın ilk katında kızıl ordu ikinci katında almanlar 3. katında kzııl ordu ve 4 5 de almanların kaldığı durumlar oluşuyordu. Bunu belki kullanabilirsin. Gerçi bunun afiş için çok sanatsal olacağını sanmıyorum başka bir şey aklıma gelirse editlerim.

Bilgi için teşekkür ederim üzerinde arastirma yapacağım.

Arastiracagim teşekür ederim

bende böyle düşünüyorum.

Araştıran bir müslümanım. Bazen aklıma şu soru geliyor. Ay ikiye bölündüğünde dünyaya nasıl bir etkisi olurdu? Allah ayı ikiye bölüp dünyadaki etkisini mi engelledi? Allah ayın ilüzyon olarak gözükmesini mi sağladı? yoksa böyle bir şey olmadı mı?

Ben bu konuyu şu şekilde ele alarak kendim bir sonuca vardım. Bu güne kadar filmler hikayeler hep cinleri kötü varlıklar olarak tasvir etti. iç yüzünü net göremediğimiz olayları bir vazonun kendiliğinden düşmesi gibi yine bizzat göremediğimiz bazı varlıklara bağladık. Kimine cin kimine karabasan dedik. Zamanında fizik hocam evdeki yapay çiçek bulunan vazonun kendiliğinden düşmesini genleşme büzüşme gibi etkilerle ağırlık merkezinin kayması olarak açıklamıştı ve başta göremesekte üzerinde düşündüğümüzde paranormal dediğimiz olayların hepsinin fizikte bir nedeni olduğunu söylemişti. Ben cinleri inkar etmiyorum varlıklarını biliyor, inanıyorum. Pek çok yerde geçtiği üzere (annemden duydum yalan olmasın araştırmadım) onlarda sınava tabii tutuluyor. Şöyle düşünelim sözlükte her gün onlarca insan bu nasıl adalet diye tipinden ondan bundan şikayet ederek başlık açıyor. Peki cinler madem bu kadar kötü görünüşlü şeytani varlıklar onlarda sormaz mıydı "Ya Rabbi bizi neden böyle yarattın?" diye. Bana kalırsa onlarda melekler kadar güzel varlıklar yada çevreye bakın her şeyi bu kadar güzel yaratan Allah onları nedne böyle yaratsın. Bu güne kadar bize hep pgibolojik olarak böyle işlendiği için onları böyle düşünüyor bütün olayları onlara bağlıyoruz. Fakat konuya öteki yandan yaklaşırsak bu kötü betimleme doğru olarak hepsinin ortak sınavı olabilir onu bilemem. Bir diğer sorum madem bu bizim sınavımız neden bu dünyada bir şeyleri değiştirebiliyorlar. Bu Allah'ın adaletli sıfatını çiğnemiyor mu? Veya neden onları çağıran insanlara bilgi yardımı yapıyorlar. En basitinden filmleri gerçek hayatı düşünün şartlar bakımından sizden üstün varlıklar kuralları belirler ve genelde küçümser. Bana kalırsa durum bu şekilde onları kötü gösteren bizleriz.

Yanıtın için teşekkür ederim.

Sizofreniyi acaba hastalık değilde beynin üstün derecede kullanılması sonucu aynı işlemleri beyin zihninde yapamadığı için birden fazla kişiye dağıtıyor olabilir mi diye düşünüyorum. Sence olabilir mi böyle bir şey sorulara verdikleri cevaplar ne derece mantıklı, yada tavsiyelerde bulunuyorlar mı?