Abi bu teoriye şu son 2-3 yıldır bende çok yaklaşmaya başladım. Düşününce organik bilgisayarlarız aslında. Sinirlerin elektrik sinyalleri ile iletişim sağlaması, kulak gibi organların sesi kulak salyangozu ile aslında aynı yazılımlardaki gibi frekans aralıklarına bölerek beyne iletmesi, doğadaki pek çok içeriğin de oyunlardaki gibi çeşitli desen/fraktallar ile üretilmesi gibi örnekleri inceledikçe daha da yakın geliyor. Görmek dediğimiz olayı ele alalım. Aslında üç boyutlu bir dünyanın iki boyutlu bir yansımasını görüyoruz. (Tıpkı oyunlarda olduğu gibi) Derinlik algısı gölgelendirme gibi olaylarla sağlanıyor. Yani işin aslı beynin elinde yalnızca iki boyutlu bir resim var. Çeşitli fonksiyonlar oluşmuş ve bunlar sayesinde de beyin bu iki boyutlu resmi analiz ederek anlamlandırabiliyor. Bu resim üretme ve resmin analizi de bilgisayar dünyasındaki uygulamalarla örtüşüyor. Geçtiğimiz haftalarda bir takım makaleler dolaşmaya başladı. Bilim adamları evrenin öğrenen bir yapıda olduğunu ve kurallarını da bunun dahilinde güncellediğini evren ilk oluştuğunda Newton kanunlarının şu anki gibi bile olmayabileceğinden bahsediyorlardı.