/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    +1
    emmeli gömmeli hangi entry de baslıyo biri özet geçsin yoksa boşa okumayım
    ···
  2. 102.
    +1
    esene aşık ettin bizi canım merakla bekliyorum gelecek yazınııııııııı

    biraz ruhunuz hafiflesin gençleeer

    http://www.youtube.com/wa...&feature=results_main
    ···
  3. 103.
    +1
    Reserved cabuk yaz panpa
    ···
  4. 104.
    +1
    reserved
    ···
  5. 105.
    +1
    up up up
    ···
  6. 106.
    +1
    kalan son birkac parca papalinayi da midelerine indirdikten sonra ayrildilar lokantadan ve esen'in yurduna dogru seri adimlarla yurumeye basladilar. esen uzerini degistirirken ozan da yurdun bahcesinde bekleyecekti. esen bir hisimla odaya girdi, kizlarin merakli bakislari arasinda uzerini cikardi. heyecanli gibiydi, ya da ofkeli. ikisinin karisimi bir his olabilirdi. sade, kaliteli ve rahat bir kac parca kiyafet secti. esen eli cabuk bir kizdi. her isi cok hizli yapardi. aheste aheste is yapanlardan da nefret ederdi. saniyeler icinde uzerini giydi, pek makyaj yapmazdi, ama o an gozlerine kalem cekmek istedi ve yapti da, dogustan koyu pembe olan dudaklarini suni yollardan biraz daha renklendirdikten sonra hazirdi, beyaz yuzu icin herhangi bir makyaj malzemesine ihtiyac duymuyordu. sivilcesiz, temiz bir yuzu vardi. yalnizca ege'nin comert gunesinden hatira kalan az miktarda cil vardi yuzunde. 'birgun 50 yasina geldigimde bile beni sirin gostereceksiniz, sizi seviyorum.' derdi cillerine hep. Bu yuzden onlari kapatmak gibi bir derdi yoktu. hazirdi. 5 dakika olmamisti. balkona cikti. ozan asagida sigarasini tutturuyordu. derin bir nefes aldi esen. belki de derin bir ic cekti. daha once tanismis olsalardi, hayat daha yasanilabilir olmaz miydi ?
    ···
  7. 107.
    +1
    simdi harun'u, dersleri, istanbul'un zehirli havasini ve tum olumsuz dusunceleri kafasindan cikartacak ve bu aksamin tadini cikaracakti. bugune dek yaptigi aptalliklara karsilik kurnaz olacakti, bosa giden emeklerine karsilik acimasiz olacakti. yapabildigi kadarini yapacakti en azindan. 'herkesin hayati kendine, harun hayati harun'a, ama benim hayatim da o'na degil, bana!' diye sitem etti icinden. sitemleri esliginde 5 katli binanin son merdivenlerine gelmisti, o'nu goren ozan da ayaga kalkip sevimli gulumsemesini suratina yapistirinca, esen dayanamayip ozan'a sarildi ve basini omzuna gomdu gomebildigi kadar, ve fisildadi; 'iyi ki varsin.' daha once hic bu kadar yakinlasmamislardi. elbette her arkadas gibi selamlasip opusmuslerdi ama, bu icten kucaklamayi yapmaktan kendini alikoyamadi esen. ne tuhaf, ozan sanki esen'in ozledigi birsey kokuyordu. bu cocuk sicak kokuyordu. sicaklik. saliselerle hesaplanabilecek bu ani binlerce yillik hissetmisti esen. boyunun yettigi yer ozan'in omzuydu. ama o an o sicak kokunu kaynagina ilerlemek istedi. ve birden aklina hic de beklemedigi bir anda o sarki geldi, sebnem ferah'in huzurlu sesinden; 'boynunun omzunla bulustugu, hem serin hem ilik cukurdan, yavas yavas yudum yudum su ictim. sonra kayboldum ..' hissettigi tam olarak buydu. esen artik kendine durust olacakti. bu buldugu neydi, teselli mi? yoksa ?..
    ···
  8. 108.
    +1
    eline sağlık
    ···
  9. 109.
    +1
    saat tam is cikis saatiydi ve insanlar tramvayin camina yapismis olarak yolculuk ediyorlardi. ozan, 'zaten el kadar seysin kaybederim simdi seni bu kalabalikta, bi taksi cevirelim.' dedi. taksi lafini duyunca esen'in yuregine su serpildi resmen. tamam belki istanbul'da her ogrenci ayni gibintilari cekerek bir yerden bir yere gidebiliyordu. ama esen kucucuk bir kasabada buyumustu ve universiteye kadar okula hep deniz kenarindan yuruyerek gitmisti. birak oturmayi, bu metrobuslerde tramvaylarda ayakta durabilmek icin bile insanin dogustan ozel bir yetenege sahip olmasi gerekiyordu, yada peygamberligini ilan edebilecek kadar sabir sahibi.. bi insan mazosist olmadikca nasil istanbul'da yasamayi kabul edebilirdi? neyse simdi bunlari dusunmeye gerek yoktu, mis gibi taksiye bineceklerdi iste, oturarak yapilacak bi yolculuk ne zaman bu kadar luks olmustu? yol boyunca tek kelime etmediler, esen'in gozbebekleri direk ozan'a bakmiyor olsa da, o'nu izliyorlardi. birseyler degismisti aralarinda, gozle gorunur sekilde farkediliyordu. normal bir anlarinda olsalar simdi kendi aralarinda ege sivesini taklit ediyor veya cocukca el sakalari yapiyor olmalari gerekirdi, ozan bugun esen'in sacini bir kere bile cekmemisti. 'hayra alamet degil' dedi icinden esen..
    ···
  10. 110.
    +1
    bugun program olmadigindan mutevellit barda isleri cok uzun surmeyecekti. ozan grubu ile prova yapacakti, bu sure zarfinda esen'e icki kotasi sinirlamasi uygulamisti. 3 shot ve bir kadeh hakki vardi. esen kendi sinirlarini biliyordu elbet, bu onu dun geceki gibi kusturmazdi, sadece mutlu ederdi. prova da olsa, ozan sahnede devlesmeyi bilmisti yine. hep boyle miydi yoksa esen'i mi etkilemeye calisiyordu. 'kezbanlasma be kizim' diye kizdi kendi kendine esen. 'kendini teselli ederken bu masum, iyi kalpli cocugu kullanma.' ickisini getiren kizil sakalli cocuga provanin ne zaman bitecegini sormak icin yuzune baktiginda tanidik bir simayla karsilasti. buraya belki yirmi kere gelip gitmisligi vardi, ama onun icin bu 'kizil sakalli cocuk' sifatindan oteye gitmeyen kisi, okuldan bir ust siniflardaki faruk'tu. ne utanc verici.. ama olmayinca olmuyordu iste, bu esen'de de gorsel hafiza sifirdi. dikkat etmezse asla hatirlayamazdi yuzleri, sokaklari, binalari.. defalarca not alisverisleri olmustu, ne kabalikti onu burada defalarca gorup bir selami esirgemek. boyle anilmaktan hic hoslanmazdi esen, hemen faruk'a dil dokmeye basladi, derdini anlatti, gorsel hafiza ozurlu oldugunu acikladi, ozur diledi. faruk ta, onu burada hep farkettigini fakat harun yanindayken selam vermeye yanasmak istemedigini soyledi. harun okulda nam salmisti cunku, esen'in kimseyle ikili gorusmesine tahammul edemezdi, her lafa karisir, esen'in yerine cevaplar verirdi. bazen direk yanina cagirirdi, cekip koparirdi onu arkadaslarindan. esen ve faruk bu sekilde muhabbet ederlerken, esen bir an icin sahneye bakti ve ozan'in kaslari catilmis yuzuyle karsilasti, fakat nedense sonra aniden yumusadi ozan'in ifadesi. esen'e gulumsedi ve bakislarini gitarina yoneltti. o andan sonra esen icin faruk'un konusmalari fon muziginden baska birsey degildi, dikkati dagilmisti, muhabbetten kopmus, sadece gulumseyerek karsilik verir hale gelmisti. ne yani, simdi ozan, esen'in bir baskasiyla samimi bir sekilde muhabbet etmesinden huzursuz mu olmustu. esen kendini begenmisin teki degildi, herkesin kendisine hayran oldugunu falan da asla dusunmezdi, tespitlerinden emindi artik. dogru anlamisti. ozan onu artik sadece sevimli kucuk arkadasi olarak goruyor olamazdi.
    ···
  11. 111.
    +1
    kadın gibi giyin aıahıdushaıdhıadhıashıdu
    ···
  12. 112.
    +1
    neyse ki faruk oranin calisaniydi ve daha fazla cene calamazdi, esen de ozan'in gozlerine dalip transa gecmek icin vakit kaybetmedi, ickisini yudumladikca daha cesur bakti gözlerine. Hissizlesmis te olsa hala devam eden bir iliskisi vardi, son nokta konmus olsaydi bile, yeni biriyle bu kadar kisa sure icinde yakinlasmak esen'e yakisiyor muydu peki? Demek ki harun'la iliskileri coktan bitmisti. Agib bir insan bir baskasinin gozlerinde boyle kaybolamazdi, kaybolmamaliydi. Bunlar aklindan gectikce heyecanlaniyor, kalbi daha hizli carpiyordu esen'in. Kani tazeleniyor, canlaniyordu sanki. Icten ice cosuyor kabina sigamiyordu, mutlu olmak bu demek olmaliydi... Neyse ki artik ozan'in provasi bitti ve sahneden indi. Esen'in yanina oturdu, gulumsedi, gozlerinin onune dusen bir tutam sacini kulaginin arkasina itti, bir an icin ozan'in yine sacini cekip tum isi sakaya vuracagindan korktu esen. Ama oyle olmamisti, bu hareket, buyuk bir degisimin habercisiydi.
    ···
  13. 113.
    +2
    konusmadan birbirlerini seyrediyorlardi. Esen, birkac saat once ozan'in boynuna sarildiginda duydugu o kokuya acikmisti. Alkol, bazi isteklerini körüklemis, ozan'a karsi besledigi gizli hislerini aciga cikarmisti. Bu cesareti alkolden aldigi kadar, ozan'in bakislarindan da aliyordu. Ve dayanamadi. 'hadi.eve gidelim.' birsey soylemeden kalkti ozan, iceriden gitarini aldi ve bardan ciktilar. Ilk taksiye atladilar. Esen'in ici urperiyordu, kulaklari ugulduyor, beyni uyusuyordu. Yapabileceklerinden korkuyordu ama kendine engel olmayacakti, kendiyle boyle bir anlasma imzalamisti, artik kendisi icin yasayacakti. Peki bunlari harun'dan intikam almak icin mi yapiyordu sadece, gercekten bu kadar cani yanmis miydi, harun bunlari hakketmis miydi, yoksa özünde zaten bu basitlikleri barindiran icten pazarlikli bi karakteri mi vardi esen'in? Tamam, dusunmeyecekti. Zaten harun ugruna gururunu defalarca ayaklar altina almisti, simdi neyin hesabini yapiyordu. Bi mutlu hissediyordu bi mutsuz, bi guclu hissediyordu bi yenik, bir yerde, bir gokte..
    ···
  14. 114.
    +1
    reserved
    ···
  15. 115.
    +1
    rezerve
    ···
  16. 116.
    +1
    reserved
    ···
  17. 117.
    +1
    kardeşim büyüksün eline sağlık.
    Tuna Kiremitçi okuyo gibi hissettim kendimi
    ···
  18. 118.
    +1 -1
    12 yhâshındâ mıshın xDéé
    ···
  19. 119.
    +1
    reserved
    ···
  20. 120.
    +2
    apartmanin btimek tukenmek bilmeyen merdivenlerinin sonuna nihayet gelmislerdi, anahtarlarin sesi esen'in beyninde patliyordu, ve sonunda kapi acilmisti icerdeleridi, oylece duruyorlardi, karanlikti. Sokak lambasinin ciliz isiginda ozan'in siluetini belli belirsiz farkediyordu esen. Yuzunu buldu el yordamiyla, ozan'in dolgun denilebilecek dudaklarina dokundu, su an esen'i yoneten beyni ve mantigi degildi. Yuzunu o'na yaklastirdikca ozan'in sicak kokusunu daha yogun duyuyordu. Sevgi, ilgi, samimiyet ve merhametin kokusu. Harun'un en yakin arkadasinin kokusu. Agir cekimde yaklasti dudaklari birbirine, hic hareket etmeden, sadece yuzunu ozan'in yuzunde gezdiriyordu. Dudaklari birbirine temas ettiginde ici yandi esen'in, beyni uyustu, kulaklari uyustu, tum bedeni karincalandi. Tum hayatlari boyunca bu ani bekliyormuscasina opustuler, birbirlerinin tadina doyamiyormuscasina siddetli, hunharca bir deneyim.. Sonra nefes nefese ayrildilar, biri bir tarafa, oburu obur tarafa savruldu, kan ter icinde oturdular. Tum bedenini kavuran sehvete karsi koymaya calisti esen, banyoya gitti, yuzunu yikadi. Aynaya baktigi an arkasinda ozan'i gördü. Saclarini oksadi, esen'in ellerinden tutarak yatagina goturdu, yatirip ustunu örttü. Ozan ayak ucunda onu seyrederken, bedeni karmagib duygularin yukunu daha fazla kaldiramayarak uykuya yenik dusmustu esen'in. Dusunmekten basi agrimaya baslayan ozan da esen'in yanina uzandi, biraz daha dusundu. 'Ne oluyor boyle?' soruyordu kendine.. Kendi sorularindan kacmanin en kolay yolu uyumakti, gozlerini kapatti ve kendinden gecmesi cok uzun surmedi.
    ···