1. 1.
    +5 -3
    tecavüzcü coşkun'un abisi.
    ···
  1. 2.
    +13 -1
    inciyi okusaydı öyle yannan gibi pgibanalize kendini gibtirtmez, sözlükten hatun kaldırırdı.
    ···
  2. 3.
    +14
    erkek çocuklarının anneleriyle iyi vakit geçinmelerinin sebebinin cinsellik olduğunu kanıtlamıştır
    hepiniz mother fuckersınız lan işte
    ···
  3. 4.
    +2
    (bkz: samimi küfür et yannanımla beslediğim)
    ···
  4. 5.
    +10 -12
    heh işte an bu andır, dinleyin şimdi muallakler.

    lise felsefe kitabında okuyup freud hayranı olan zibidiler. ulan siz ne tip bi eziksiniz lan. freud hastası insnaların yüzde 90ı eziktir lan. kendine bi hava kattığını mı zannediyosun amcık freudla ilgili konuşunca, lan lisede ona buna veren, hangi metal grubu daha karizmatik diye google'a yazan kızların hepsi freud hastasıydı bi yararı olsa onlara olurdu. üniversiteye geldik hala ne kadar mal tip varsa hepsi freud hastası.

    ne kadar freudçu varsa anasını gibmiyim, o yüzde onluk kesimin hatrına
    ···
  5. 6.
    +4
    kafayı gibişle bozmuş sakallı.
    ···
  6. 7.
    +3
    (bkz: top sakallı ipneler)
    ···
  7. 8.
    +6
    hayatın tek amacı gibiştir bu gün amacıma biraz daha yaklaştım.
    ···
  8. 9.
    +3
    kurtlar vadisinde istanbulun fuhuşunu yöneten adam. fröd fethi de derler. memati adamın gibini kesmiştir.
    ···
  9. 10.
    +8
    anasını gibeydi de rahatlayaydı aq
    ···
  10. 11.
    +4
    karıların kitapsız oluşlarını kastrasyon kompleksi yaşamamalarıyla açıklamıştır.. yani siz yanlış şeyleri yapmıyorsunuz çünkü çükünüzü keserler diye korkuyonuz, karıların kesilcek çükleri olmadığı ya da çoktan kesilmiş oldukları için onlar korkmaz, zütünüzden giberler haberiniz olmaz ipneler.

    özet: bütün feminist karıları freud gibsin
    ···
  11. 12.
    +12 -2
    freud açıkçası genel olarak saçmaladığını düşündüğüm, nazarımda ancak bir fantezi ve edebiyat malzemesi olarak hoşa gidebilecek (burçlar konusunda da öyle düşünüyorum mesela) ürünler vermiş bir insandır. freud'un hayatını fikirlerinden daha ilginç bulduğumu belirtmek istiyorum, ama zaten fikirleriyle hayatını da nereye kadar ayırabiliriz bir insanın, bunu da sorarım size.
    1856'da o zamanlar moravia denen topraklarda doğmuştur sigmund, ki şimdi çek cumhuriyeti sınırları içinde kalmaktadır moravia, ve adı pribor olmuştur (1990 yılında, çöken komünizmle şehrin "stalin meydanı"nın "freud meydanı"na çevrilmiş olduğunu da sözün ve dikkatin dağılması pahasına belirtmek istiyorum).
    babası oldukça başarısız bir pamuk tüccarıdır. moravia'da da yetersizlikten yetersizliğe koşunca aile önce almanya'ya, ardından da viyana'ya göçer. dört yaşında kısa pantolonlu bir sabi iken ayak bastığı viyana'yı sigmund sevecek ve bir ciksen yıl kadar daha orda kalacaktır.
    babasıyla annesi evlendiklerinde frau freud yirmi yaşındadır ve kırk yaşındaki baba freud'un üçüncü eşidir. anlattıklarına göre zayıf, çekici, koruyucu, sevgi dolu bir kadındır ve ilerde oedipus kompleksi teorisinin de öngöreceği gibi freud'un ona karşı tutkulu, ciksüel bir bağlılığı vardır. babasına karşı hep kızgınlık, nefret, kıskançlık hissettiğini, daha iki yaşında iken bile kendini ondan daha üstün gördüğünü yazmıştır freud bir tek bana okuttuğu günlüklerine.
    freud'un annesine karşı hissettikleri karşılıksız değildir ama. annesi de ilk çocuğu olan sigmund'la çok övünmektedir ve ilerde onun büyük bir adam olacağından emindir. freud hayatı boyunca çok kendine güvenli, yoğun bir başarma azmiyle ve şan şöhret hayalleriyle dolu yaşadıysa bunu biraz da annesinin ona karşı girdiği tavra bağlayabiliriz. kendisi bağlamış en azından, "annesinin tartışmasız gözdesi olan bir adam hayatı boyunca bir fethetme duygusu, bir başarılı olma inancı taşır, ki bu da onu genellikle gerçek başarıya zütürür" demiş (ruhunu son çağırdığımdaki sohbetimiz sırasında dedi açıkçası bunu, ben not aldım).
    freud ailesinde sekiz çocuk vardır. ikisi zaten başka annedendirler ve kendi çocukları olan yetişkin insanlardır. sigmund'un kendi öz kardeşleri ile arası ise gayet mayhoştur. kardeşleri doğdukça anne sevgisini paylaşacak olmak ona kıskançlık ve öfke nöbetleri geçirtmektedir.
    böyle birtakım pgibolojik sorunları vardır belki, ama çocukluktan beri zehir gibi işlemektedir kafası, ve bu ebeveynleri tarafından da desteklenir. mesela freud -ailede diğer çocuklara nasip olmamış- özel odasına kapanıp ders çalışır ve yemeklerini bile odasında yer vakit kaybetmemek adına. o ders çalışırken rahatsız olmasın diye kızkardeşleri piyano çalamaz hem. halbuki freud'un iki sene küçüğü hildegard gerçekten de çok yetenekliydi, belki bir clara schumann olacaktı bu aile baskısı olmasaydı (bunu da hildegard anlattı son sefer derin bir iç çekişle).
    freud liseye yaşıtlarından bir sene erken gider, ve hemen hemen her derste sınıf birincisi olur. almanca ve ibranice'yi çok iyi konuşmasının dışında lisede latince, yunanca, ingilizce ve fransızca öğrenir; italyanca ve ispanyolca'yı kendi kendine söker. gerçekten büyükmüşsün sigmund.
    askeri tarih de dahil olmak üzere pek çok ilgi alanı varken o kariyer yapmak için o yıllarda viyanadaki bir musevi için gelecek vaad eden tıbbı seçer. kendi de kullanarak kokainle deneyler yapar uzun süre ve bağımlılık yaptığı ortaya çıkıncaya dek kokaine mucize ilaç, panacea muamelesi yapar. akademik kariyerden onu üniversitedeki bir hocası vazgeçirir; profesör olana kadar çok zaman geçecektir ve ciddi maddi zorluklar çekecektir, oysa onun martha bernays'la evlenmek için acil paraya ihtiyacı vardır. böylece özel bir klinik açar. bunu izleyen yıllarda hipnoz ustası charcot'yla ve konuşarak tedavi etme fikrinin babalarından josef breuer'le çalışır; ünü, başarı grafiği annesinin en zengin düşlerini bile aşar.
    teorilerine bakıp da freud'un bir nevi ciksomanyak olabileceği fikrine varıyorsanız bütünüyle yanılıyorsunuz. gayet olumsuz bakmaktadır freud cikse; onu zararlı, aşağılayıcı, hayvansı bir ihtiyaç olarak görüp, zihni ve vücudu kirlettiğini yazar. kendisi de göründüğü kadarıyla kırk bir yaş itibariyle cinsel faaliyetlerine nihayet vermiştir. zaten evliliğinde de zaman zaman iktidarsızlık çektiği ve de kondomdan ve coitus interruptus'tan (o dönemin standart doğum kontrol yöntemleri) tiksindiği için ciksten kaçındığı da anlatılır.
    1920 ve 30'larda kariyerinin zirvesindeyken sağlığı da gitgide kötüleşmeye başlar freud'un. 1923'ten ölümüne dek geçen on altı yılda ağız kanseri için (günde yaklaşık yirmi puro içen de bir adammış yalnız) otuz üç ameliyat da dahil bir sürü acı verici tedaviden geçer.
    bu arada siyasal çalkantılardan da nasibini alır adamımız. hitler 33'te iktidara geldiğinde einstein ve hemingway'le beraber onun kitaplarını da yaktırır. 1938'de naziler avusturya'yı ilhak ettiklerinde (bkz: anschluss), tüm baskılara rağmen viyana'yı terk etmeyi reddeder freud, evi defalarca nazi grupları tarafından basılır. ancak kızı anna* tutuklandıktan sonra londra'ya geçmeyi kabul eder. ve dört kızkardeşini de konsantrasyon kamplarında kaybettiğini insanlık adına utanarak söylemek istiyorum bu noktada.
    freud'un sağlığı kötüleşse de zihni hiç bulanmaz ve hayatının son gününe kadar çalışmaya devam eder. ama 1939 eylülünde acılar dayanılmaz hale geldiğinde doktoruna "artık bu işkenceden başka bir şey değil ve hiçbir anlamı yok" demek zorunda kalır. zamanında ona gereksiz acı çektirmeyeceğine söz vermiş olan herr doktor biraz fazla doz morfinle bu hayata son verir ve yeryüzünden şu ana dek geçip gitmiş ciksen milyar insan içinde çağımızı en çok etkilemişlerden biri olarak dünya ölülerine katılır freud.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    +4
    Orta seviye bir Yahudi yün tüccarının, kırk yaşındayken, kendisinden yirmi yaş küçük bir kadınla yaptığı ikinci evliliğinden dünyaya geldi. Ekonomik bunalımdan dolayı ailesi Viyana'ya yerleşmek zorunda kaldıklarında, Freud henüz 4 yaşındaydı. 1938 yılına kadar burada yaşadı.

    Lisede Latince, Fransızca ve ingilizce öğrenirken kendi çabalarıyla da ibranice, ispanyolca ve italyanca öğrendi. Başarılı bir öğrenciydi. Başlangıçta istemediği halde Goethe'nın yapıtlarından etkilenerek tıp okumaya karar verdi.

    Üniversite yıllarında Yahudi düşmanlığıyla karşılaştı, okuldaki arkadaş çevresinden dışlandı. 1876 yılında fizyolojist Brücke'nin laboratuvarına girdi, burada anatomopatoloji ve insan sinir sistemi üzerine araştırmalar yaptı. 1881'de tıp öğrenimini bitirdi. 1883'te dönemin ünlü beyin anatomisi ve nöropatoloji uzmanı Dr. Theodor Meynert'in yönetiminde pgibaytri kliniğinde asistan olarak çalışmaya başladı. 1884'de kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Pgibanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)

    Aldığı bir bursla 1885'te Paris'e gitti, Salpêtriê Hastanesi'nde, Jean Martin Charcot'nun yanında staja başladı. Burada histerinin belirtilerini, hipnotizma ve telkinin etkilerini gözlemledi. Chatcot'dan çok etkilendi. (Yaşamım ve Pgibanaliz 'de Charcot'ya ne kadar düşkün olduğu görülür) Charcot'nun konferanslarını Almancaya çevirdi ve 1886'da yayımladı.

    1886'da Paris'ten ayrılarak Berlin'e gitti. Burada çocuk nöropatolojisiyle ilgilendi. Viyana'ya dönerek özel hekimliğe başladı. 1886 ekim ayında 4 yıldır nişanlı olduğu Martha Bernays ile evlendi. Sinir hastalıkları ve histeri şikayetiyle kendisine başvuranlar üzerinde dönemin ünlü tedavi yöntemlerini, elektroterapi ve hipnotizmayı uyguladı. 1887'de Dr. Bernheim'in Telkin ve Telkinin Tedavideki Uygulamarı Üstüne adlı kitabını çevirdi.

    Elizabet von R. adındaki bir kadın hasta kendisini serbest çağrışım yöntemine zorlayınca hipnozdan vazgeçti. 1892 - 1895 yılları arasında Charcot'nun Salı Günü Dersleri adlı kitabının çevirisini, savunma pgibonevrozları üzerine bir makaleyi ve saplantılar ve fobiler üzerine başka bir makaleyi Breuer ile ortaklaşa hazırladı. Ancak tıp çevrelerince Histeri Üzerine incelemeler hoş karşılanmadı. Bu yapıtta pgibanalizin temel ilkelerine rastlanır.

    1896 yılında babasının ölümü üzerine derin bir bunalıma girdi ve sistematik olarak kendini çözümlemeye başladı. Yine aynı yıl Breuer'le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konusunda ters düşerek yollarını ayırdı. Histerinin cinsel etiyolojisi üzerine verdiği bir konferans skandala yol açtı. Bu dönemde W. Fliess'le yazışmaları, özçözümleme süreci, hayatı üzerinde önemli etkiler yarattı. (Bu yazışmaları Freud'un ölümünden sonra eşi ve kızı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Freud pgibanalize özel hayatını karıştırmak istemediğinden, kişisel kayıtlar bırakmamış, birçok yazışma ve mektubunu ölümünden önce yakmıştır.) Hayatının 10 yıl süren bu döneminde, Freud hem yandaş, hem öğrenci bakımından yalnız kaldı. Kendini hastaların tedavisine ve pgibanalizin yaratılmasına yoğunlaştırdı. Bu sürecin sonucu olarak 1897'de Oedipus Kompleksi, 1900'de Düş Yorumu (iki cilt) adlı eserler ortaya çıktı.

    1908'te Viyana Pgibanaliz Derneği kuruldu. Bu olay, Freud için bir dönüm noktasıydı, Yaşamım ve Pgibanaliz kitabında buna büyük yer verdi. Ancak bu tarihten önce bile Freud'un çevresinde çözümlemenin giderek kurumlaştığı görülür. 1902'den sonra "Çarşamba Günleri Pgiboloji Derneği", adı altında başta P. Federn, O. Rank, W. Stekel ve Alfred Adler olmak üzere, Freud'un ilk yandaşları bir araya toplandılar. 1904'de E. Bleuer'le yazışmaya başladı. 1907'de Bleuer'in asistanı Carl Gustav Jung tarafından ziyaret edilir. Jung aynı yıl Zürih'te Freud Derneği'ni kurdu. Bu Freud için büyük bir başarıydı, zira pgibanaliz artık ülke sınırlarının dışına çıkmıştı. Takip eden yıllarda Jung, 1. Pgibanaliz Kongresi'ne katıldı ve pgibanaliz üzerine konferanslar vermek üzere Freud ile birlikte ABD'ye yolculuk etti. Freud, 1910 - 1920 yıllarında Pgibanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Pgiboanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Totem ve Tabu, Narsizmin incelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli adlı eserleri yayımladı.

    1923'de kendisine üstçene ve damak kanseri tanısı kondu. izleyen yıllarda 33 kez ameliyat oldu. Sürekli protez takması gerektiğinden dolayı uzun yıllar konuşma ve yemek yeme sıkıntısı çekti. 1938'de Naziler'in Viyana'ya girmesiyle birlikte en küçük çocuğu Anna ile birlikte Avusturya'yı terk etmek zorunda kalarak Londra'ya yerleşti. Ölümüne dek tedavi ve çalışmalarına burada devam etti.

    Freud, prensipleri gereği kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmamış, hepsini yakmıştır. Bu nedenle, Freud'a dair ilk ve en kapsamlı bilgiler ilk olarak yakın dostu ingiliz pgibaytr Ernest Jones'un 1953'te yayımlana üç ciltlik Sigmund Freud'un Yaşamı ve Yapıtları adlı kitabıyla ortaya çıkarıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    +2 -1
    Eserleri

    * Zur Psychopat­hologie des Alltagslebens (Günlük Yaşa­mın Pgibopatolojisi)
    * Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu)
    * Über Psychoanaly­se (Pgibanaliz Üzerine Beş Ders)
    * Totem und Tabu (Totem ve Tabu)
    * Zur Einführung des Narzissmus (Narsisizmin incelenmesine Giriş)
    * Unbehagen in der Kultur (Uygarlı­ğın Huzursuzluğu)
    * Jenseits des Lustprinzips Das Ich und das Es (Haz ilkesinin Ötesinde Ben ve id)
    * Der Mann Moses und die monotheistische Religion (Musa ve Tektanrıcılık)
    * Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme, 1905
    * Der Witz und seine Beziehung zum Unbewussten, Nükte ve Bilinçdışı'yla ilişkisi, 1905
    * Pgibanalizin Tarihçesi, 1914
    * Pgibanalize Giriş Dersleri, 1917
    * Yaşamım ve Pgibanaliz, 1925
    * Tutukluk, Semtom ve Korku, 1926
    * Bir Yanılsamanın Geleceği, 1927
    * Kültür içindeki Huzursuzluk, 1930
    * Pgibanaliz ve Uygulama,
    * Pgibanaliz Üzerine,
    * Olgu öyküleri

    Hayat kronolojisi [değiştir]

    * 1856 6 Mayıs. Musevi bir ailenin çocuğu olarak Moravya'da Freiberg'de (bugün: Příbor) doğar.
    * 1860 Aile Viyana'ya yerleşir.
    * 1865 ilkokula girer.
    * 1873 Viyana Üniversitesine tıp öğrencisi olarak girer.
    * 1876-82 Viyana'da Fizyoloji Enstitüsünde Brücke'nin yanında çalışır.
    * 1877 ilk yayınlar: anatomi ve fizyoloji üzerine makaleler
    * 1881 Tıp doktoru olarak mezun olur
    * 1882 Martha Bernays ile nişanlanma
    * 1882-5 Viyana Genel Hastanesinde çalışma, beyin anatomisi üzerinde yoğunlaşma: pek çok yayın
    * 1884-7 Kokainin klinik kullanımı üzerine araştırmalar
    * 1885 Nöropataloji Privatdozent'i (üniversite hocası) olarak atanma
    * 1886 Martha Bernays'la evlenme. Viyana'da sinir hastalıkları üzerine özel muayenehane açış.
    * 1886-93 Viyana'da Kassowitz Enstitüsünde nöroloji üzerine, özellikle çocuklardaki beyin felçleri üzerine sürekli çalışma ve pek çok yayın
    * 1887 En büyük kızının doğumu (Mathilde)
    * 1887-1902 Berlin'deki Wilhelm Fliess'le arkadaşlık ve yazışma. Freud'dun, bu dönemde, ona yazdığı ve ölümünden sonra, 1950'de yayımlanan mektupları görüşlerinin gelişimine pek çok ışık tutmuştur.
    * 1887 Uygulamalarında hipnotik telkini kullanmaya başlar
    * 1888 (yak) Histerinin katartik sağaltımında hipnozu kullanarak, Breuer'i izlemeye başlar. Giderek hipnozu bırakır ve onun yerine serbest çağrışımı geçirir.
    * 1889 Telkin tekniğini incelemek üzere, Nancy'de Bernheim'ı ziyaret eder. En büyük oğlunun doğumu (Martin)
    * 1891 Afazi üzerine monografi.
    * 1892 En küçük oğlunun doğumu (Ernst).
    * 1893-8 Histeri, obsesyonlar ve anksiyete üzerine araştırma ve kısa makaleler.
    * 1895 Breuer ile birlikte, Histeri Üzerine Çalışmalar; olgu öyküleri ve Freud'un kendi tekniği betimlemesi.
    * 1893-6 Freud'la Breuer arasında giderek artan görüş ayrılığı. Freud, savunma ve bastırma kavramlarını ve de nevrozun, ego ile libido arasında bir çatışmanın sonucu olduğunu getirir.
    * 1895 Bilimsel bir ruh bilim projesi: Freud'un Fliess'e mektupları arasında bulunur ve ilk kez 1950'de basılmıştır. Ruhbilimi nöroloji terimleri ile anlatmak için başarısız bir girişim, ama Freud'un daha sonraki çoğu kurdıbının habercisidir.
    * 1896 Ruh çözümleme teriminin ortaya çıkışı. Babasının ölümü (80 yaşında).
    * 1897 Freud'un öz-çözümlemesi; yaralanma kurdıbının terk edilmesine ve çocuksu cinsellik ve Oediepus karmaşasının benimsenmesine yol açmıştır.
    * 1900 Düşlerin Yorumu. Son bölümünde, Freud'un zihinsel süreçler, bilinçdışı ve haz ilkesinin üstünlüğü üzerine tüm görüşleri ilk kez özetlenir.
    * 1901 Günlük Yaşamın Pgibopatolojisi. Bu, düşler hakkındaki kitapla birlikte, Freud'un kuramlarının, yalnızca patolojik durumlara değil normal zihinsel yaşama da uygulandığını ortaya koyar.
    * 1902 Professor Extraordinarius atanır.
    * 1905 Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme: insanoğlunda, cinsel içgüdünün gelişiminin, bebeklikten erişkinliğe dek ilk kez izlenişi.
    * 1906 (yak) C.G. Jung ruh çözümlemeye katılır.
    * 1908 Ruhçözümleyicilerin ilk uluslar arası toplantısı (Salzburg'da).
    * 1909 Freud ve Jung konferans vermek üzere ABD'ye çağırılırlar. Bir çocuğun ilk çözümlemesinin olgu öyküsü (küçük Hans beş yaşında) daha önce, erişkinlerin çözümlemesinden çıkarılmış olan sonuçların, özellikle de bebeklik cinselliği ile Oediepus ve iğdiş edilme karmaşasına ilişkin olanların desteklenmesi.
    * 1910 (yak) Narsisizm kurdıbının ilk ortaya çıkışı.
    * 1911-15 Ruh çözümleme tekniği üzerine makaleler.
    * 1911 Alfred Adler'in ayrılışı. Ruh çözümleme kuramlarının pgibolojik bir olguya, Dr. Schreber'in öz yaşam öyküsüne uyarlanması.
    * 1912-13 Totem ve Tabu: Ruh çözümlemenin, antropolojik malzemeye uyarlanması.
    * 1914 Jung'un ayrılışı. Ruhçözümsel Devinimin Tarihi Üzerine. Adler ve jung hakkında polemik yapılan bir kesimi de içerir. Son büyük olgu öyküsünü, Kurt Adamı yazar. (1918'e dek yayınlanmamıştır).
    * 1915 Günümüze yalnızca beş tanesi gelmiş temel kuramsal sorularla ilgili oniki metapgibolojik makaleden oluşan dizi.
    * 1915-17 Giriş Konferansları: Freud'un görüşlerinin birinci Dünya Savaşı'na kadarki durumunun kapsamlı genel bir değerlendirmesi.
    * 1919 Narsisizm kurdıbının savaş nevrozlarına uygulanması. ikinci kızının ölümü.
    * 1920 Haz ilkesinin ötesinde: yineleme takıntısı ve ölüm iç güdüsü kurdıbının ilk kez açık olarak tanıtılması.
    * 1921 Grup Ruhbilimi. Egonun sistematik bir çözümsel incelenmesinin başlangıcı.
    * 1923 Ego ve id. Bir id, bir ego ve bir de süperegoya bölünmesiyle aklın yapı ve işleyişinin büyük ölçüde düzeltilmiş tanımı. Kanser hastalığının ortaya çıkışı.
    * 1925 Kadınların cinsel gelişimi üzerine düzeltilmiş görüşler.
    * 1926 Ketvurmalar, Belirtiler ve Anksiyete. Anksiyete sorunu üzerine düzeltilmiş görüşler.
    * 1927 Bir yanılsamanın geleceği. Bir din tartışması: Freud'un geriye kalan yıllarının çoğunu adadığı bir dizi toplum bilimsel çalışmanın birincisi.
    * 1930 Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları. Bu, Freud'un yıkıcı iç güdüler (ki ölüm iç güdüsünün bir görünümü sayılmıştır) üzerine ilk kapsamlı çalışmasını içerir. Freud, Frankfurt kenti tarafından Goethe ödülü ile ödüllendirilir.
    * 1933 Hitler Almanya'da güç kazanır. Freud'un kitapları Berlin'de halk önünde Naziler tarafından yakılır.
    * 1934-8 Musa ve Tek Tanrıcılık. Freud'un yaşarken yayımlanan son kitabı.
    * 1936 Hitler'in Avusturya'yı işgali. Freud, Londra'ya gitmek üzere, Viyana'yı terk eder. Ruhçözümlemenin Bir Taslağı. Ruh çözümlemenin son, bitmemiş ama köklü bir tanımı.
    * 1939 23 Eylül, Londra'da ölümü.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 15.
    +2
    freud sanırm sözlüğe gelmiş beyler, az yaz lan züt
    ···
  15. 16.
    +2
    serbest çağrışım yöntemiyle hastanın aklından geçen her şeyi ekgibsizce anlatması ilkesine dayanan pgibanalizi geliştirmiştir.
    insan zihnindeki bilinçaltının yapısını keşfederek çığır açmıştır.
    ···
  16. 17.
    0
    gibi yolunda hayatını heba etmiş sonrada gebermiştir.
    ···
  17. 18.
    +3
    o değil de yaşasaydı kesin inci sözlük yazarı olurdu şerefsizim
    ···
  18. 19.
    +2
    napıyosunuz lan burda huur çocukları seviyeyi mi yükseltiyosnz. dağılın lan.
    ···
  19. 20.
    +1
    @14 kaynak da vereydin tam copy pastci eksici olurdun.
    ···