1. 49.
    +5 -1
    çok güzel panpa bekliyorumm
    ···
  2. 48.
    +23 -2
    takip eden panpalar, gece görüşmek üzere, öpüldünüz.
    ···
  3. 47.
    +33 -1
    http://fizy.com/tr#s/1ahbre

    bu partı da girip kaçıcam, gece 1 de sonra gene uğramayı düşünüyorum bakalım.

    benim aşırı gaza gelip sınıf ortasında yırtına yırtına ettiğim buluşma teklifi, o hafta içi bir şekilde yalan oldu..kız sonraki akşam da gelemeyeceğini söyledi, bilirsiniz bu tarz konularda her zaman için bahane, en kolay bulunan şeydir.

    bilmiyorum belki de öyle yaptığım için benden bir şekilde intikam alıyor, naza çekiyordu kendini, çünkü muhtemelen etrafındakilerin arsızca sorularına yanıt üretmek zorunda kalmıştı benim o hareketimden sonra ve bu tarz şeylerden pek hoşlanan bir yapısı olduğunu da söyleyemeyeceğim.

    o gece ve takip eden gecelerde bu kez ebrunun mesajlarını da cevaplıyordum artık, bir ara hatlar karışacak diye endişelenmedim değil..

    kızın niyetini artık iyice anlamıştım, ben genelde bu tarz mevzularda üstüme alınmayı pek sevmem, yani "abi şu kız da bana yazıyor yeeaa" cı adamlardan değilimdir, hatta tam tersine yanlış anladığımı düşünürüm ama ebru nun bana karşı standard olmayan duygu ve düşünceler beslediğini de az çok farkediyordum. işi kötüsü, o da benim için aynısını düşünüyor olabilirdi zira ayşen le aramızdakilerden haberi olduğunu sanmıyordum,

    muhtemelen o ders arası o bensiz dışarı çıkınca ben de onu kıskandırmak için diğer kızların sırasına gittim diye düşünüyordu..aq bu şekilde düşündüğünü düşünmek bile mideme kramplar sokmak için yeterliydi, gönül kırmak, o zamanlar istediğim en son şeydi zira benim gönlüm de o ara epey yükseklerde bir yerde, tekinsizce sallanıyordu ve her an düşebileceği o boşlukta onu kurtarabilecek her hangi bir önlem de yoktu.

    okulda ilk ayı devirirken, o cuma yurtta epey azıtıp sabaha kadar içmiş ve felaket muhabbet döndürmüştük..sabaha kadar batak bir yandan, karı kız muhabbeti desen gırla, bir ara smackdown benzeri birbirimize girdik, uzun eşşek filan oynamaya çalıştık..anlayacağınız epey zıvanadan çıktık, it gibi eğlendik, hayvanlık ettik, yurdun yarısına yakını da buna iştirak edince (zaten 45 kişi filandık) yapmayın diyen de olmadı aq.

    neyse o gecenin sabahı olmadı, ben bir uyandım ki o cumartesi, saat olmuş akşam 4 küsür, hemen telefona sarıldım, ayşen mesaj atmış mı diye, obaa..ben ayılmadan 5 dakika önce o da beni hatırlamış beyler, kalbim temizmiş valla..

    mesajı baktım, bu akşam nargileye gidelim mi? yazmış. yataktan bir zıplamışım ki..beni dışarı davet ediyordu la? kendisi çağırıyordu?! vay anasını ya..ve ben mallığım yüzünden az daha bu fırsatı kaçıracaktım.

    hemen yazdım, "olur tabi, ne zaman buluşalım?"

    hemen şimdi olabilir, yazmış. ulan aynada kendime bir baktım, leş gibiyim, akşamdan kalmayım. kendini bir atarsın duşun altına, kafayı filan bile kurutmadan, jöleyi boca ettim, nasıl acele ediyorum ama..

    ve bu hayatta en nefret ettiğim şeydir, asla ve asla, hiç bir işimi aceleye getirmemeye çalışırım, zamanı geniş kullanmayı severim.

    neyse tabi fırladım çıktım yurttan, dediği yere gidiyorum, içimden yalvarıyorum ama..ne olur, ne olur allahım bu sefer sadece ikimiz olalım..sadece ikimiz olalım ki bu gece bitsin bu iş..
    Tümünü Göster
    ···
  4. 46.
    +44 -4
    sıraya oturdum, ebrunun surat gene eski haline dönmüş, somurtuyor denemez, yani, ifadesiz.. neden bilmiyorum ama kız benden inanılmaz çekiniyordu beyler, o kadar üstüne gittiğim zamanlar olmuştu, sonradan da oldu, ama 4 sene boyunca bir kere bile tersleyemedi beni, hep alttan aldı..bu da biraz spoiler gibi oldu ama olsun.. sonuçta her şeyi anlatacağım sıra sıra.. vakit bol.

    biraz sınıftan ve kendimden bahsedeyim.. bizim sınıf -tam olarak hiç bir zaman bilemedim çünkü saymadım- 65-70 kişi kadardı, bu nüfusun 45-50 tanesi kız, açıkcası ilk zamanlar kızlara hiç ama hiç dikkatli gözlerle bakmamıştım zira benim gözümün gerçek anlamda gördüğü tek kız, hatta tek insan ayşen di.

    ilk 2 ay ayşen, kankası ve bizim tayfa haricinde kimseyle tanışamadım desem yeridir. zaten tanışmak da istemedim, tanıdıklarım fazlasıyla yeterdi bana, hele ki bir tanesi.. tüm dünyama bedel olmuştu artık.

    erkekler 20 kişi kadardı, bizim tayfayı çıkarınca geriye kalanlardan 5 tanesi filan bariz pokemondu aq..sınıfın içinde güreşmeden tutun da derste birbirleriyle kağıt savaşına kadar her türlü ergen hareketini hala bünyelerinde barındırıyorlardı..bir 5 tanesi de köylünün tekiydi, yalnız köylü dediysem, yanlış anlaşılmasın, yani kültürsüz ve bir şey paylaşılamayacak, ortalama bir insana bir şeyler katamayacak insan anlamında diyorum.
    yoksa ben de köylüyüm aq, anam da köyden çıkma babam da..yanlış anlama olmasın.

    geriye kalanlardan da bazısı inek modunda, bir tanesi aşırı sessiz, bir tane de kırık vardı eğer sonradan yanlış gözlemlemediysem *

    anlayacağınız sınıfta eli ayağı düzgün, kafası yerinde olan 3-5 adamdan biriydim denebilir, ha kime göre neye göre derseniz, bunun bir ölçüsü yok tabi, kimse kendine "ben kötüyüm" demez.

    hazır konu gelmişken, kendimden de bahsedecek olursam, eh ruhsal yapımı siz az çok biliyorsunuz zaten, şimdiki halimin bir kaç katı toyluk ve saflık eklerseniz o zamanki ben e rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

    fiziksel olarak da, kitleleri peşinden sürükleyecek tarzda bir popstar ışığım olmasa da eli ayağı düzgün bir adamım, çok şükür. aynaya baktığımda gördüğüm yüzü seviyorum ki zaten bence en önemlisi de bu. eğer hala lise ya da üni de olsam ifşa babında caps paylaşırdım ama artık yaşını-işini almış bir adam olarak bu toplara girmek niyetinde değilim.

    her neyse, siz beni de kendinizden bilin işte, zaten o kadar da önemli değil kişiler ya da görünüşler.. önemli olan yaşadıklarımızın bize hissettirdikleri.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 45.
    +37 -2
    http://fizy.com/tr#s/1agwcb

    bilmiyorum bu işin bir saniyesi var mı ama herhalde en çabuk kızarma konusunda giunnes rekorlar kitabını zorlardım diye düşünüyorum.. resmen ateş bastım..

    oturduk sıraya ama benim gözlerim hala ayşene bakıyor, sırtı dönük, görmemiş olma ihtimali var ama, gördüyse de benim bunu bir şekilde ona açıklama imkanım yok.. ebru farketti bendeki rahatsızlığı,

    "ne oldu ya?" filan dedi, o ara hala kırmızıyım sanırım, güldü sonra, koluma dokundu, önüne döndü tekrar ama hala ince ince gülümsüyor salak..muhtemelen yanlış anladı..anlamak istediği gibi anladı belki de, bilemiyordum.

    o ara hoca girdi sınıfa, ama ben bir tak anlamadım tabi ne o dersten ne de bir sonrakilerden, ders arasında yerimden kalkmadım..çakılmış gibiydim, ebru gelmiyor musun filan dedi, yok dedim..hayret tek başına çıktı bu,

    ben de yine fırsattan istifade ok gibi fırladım, gittim benimkinin yanına, naber falan filan derken, baktım bunda bir tuhaflık yok, o ara ben de suçluluk pgibolojisiyle fazla gaza gelerek resmen bağıra bağıra " bu akşam bir yerlere gidelim mi?" dedim. tabi bu epey şaşırdı çünkü dediğim gibi, sınıfta gayet resmiydik. biraz yüzüme baktı gözlerini kırpıştıra kırpıştıra, ben yediğim taku anladım tabi, sözsüz bir kuralı ihlal etmiş gibiydim..neyse ki bu "olur tabi" diyerek beni yeniden domatesleşmekten kurtardı.

    "yalnız bu akşam kızlarla çıkacağım, yarın çıksak olmaz mı?" dedi, o ara bunun sırasının etrafındaki hatunların hepsi duydu tabi, pis pis gülümsüyorlar, ne var aq? sanki ayıp bir şey var..neyse, tamam dedim ben de, canıma minnet.

    salak salak gülümseyerek ayrıldım sırasından, artık o yanındaki zilliler ne muhabbet döndürdüler arkamdan allah bilir, sıraya doğru bir yöneldim ki ebru da çoktan gelmiş oturuyor, neredeyse ders başlayacakmış gene, zaman nasıl geçmiş onunlayken, farkında değilim..harbiden seviyorum ben bu kızı beyler..ciddi anlamda aşığım..fena halde..
    ···
  6. 44.
    +19
    güzel hikayeymiş kardeşim ben de rezervimi atıyorum. ama seri seri yollarsan çok süper olur

    edit: lan ben bi efsaneye üçüncü sayfadan rezerve atmışım, ama hatırlamıyor, bilmiyormuşum... vay arkadaş. kim şukuladıysa mesaj atsın lütfen.
    ···
  7. 43.
    +3
    reserved
    ···
  8. 42.
    +36 -2
    bu epey sersemledi ben öyle hırçın hırçın konuşunca,

    bir kaç saniye sağa sola bakındı, sanki görünmez birilerinden akıl ister gibiydi..ben de o ara onu izledim, ilk kez farklı bir gözle bakmayı denedim..

    ebru.. kumral dalgalı saçları olan, irice kahverengi gözlü, güzel yüzlü, düzgün fizikli, iyi giyimli.. hoş kız, bugün izmir alsancak a ya da istanbul taksime çıktığınızda benzerlerini görebileceğiniz tarzda, gerçekten hoş, ama beni çeken ekstra, karakteristik bir özelliği olmayan bir kız.
    ayrıca en başta da farkettiğim gibi, bütün o tiki ve havalı olmayan çalışan halinin altında aslında iyi ve masumane bir kız, biraz safca bile denebilir. ama tabi bunu kesinlikle inkar eden, daha doğrusu etmeye çalışan bir yapıda..

    neyse bu durdu durdu, sonra "eh, iyi paylaşalım o zaman?" deyip gülümsedi, biraz buruk bir ifadeyle.

    oha aq, onca laf etmiş, onca imadan bulunmuştum ama kız hala işi yumuşatmaya çalışıyordu. ben buna konuşurken tabi sadece o 1-2 cümleyi söylemedim, en az 2-3 dakika boyunca çemkirdim kıza, hatta bunu ses tonum ve el kol hareketlerimle de epey güçlendirmiş olmalıyım ama malum tabi hepsini hatırlayamıyorum dediklerimin, 7-8 sene olmuş aq nerden baksan..

    bu benim onca agresifliğime rağmen yine de alttan alınca ben de sakinleştim bu sefer.. daha normal konuşmaya başladım, tanımaya yönelik bir kaç kritik soru sordum, çekinmeden cevap verdi..o öğle arası ebru hanımla ilk kez o denli açık ve net konuşabilmiş, biraz da olsa birbirimizi tanıyabilmiştik..

    masadan kalktık, gidiyoruz, normalde ifadesiz olan yüzü bu sefer epey canlı, gülümsemeye hazır, bana döndü yine, "ya tsigalko ben ilk zamanlar aslında epey konuşmaya çalışmıştım ama sen çok soğuk geldin bana, ne bileyim, kendimce komiklikler filan bile yaptım ama sen o kadar sert durunca ben de demek ki bu çocukla arkadaş olmak için böyle yapmak lazım deyip kendimi kastım, aslında hiç de o ilk izlenimimdeki gibi soğuk değilmişsin"

    beyler okul ve iş yaşamım boyunca bu "hiç de göründüğün gibi soğuk değilmişsin" lafını pek çok kez daha duymuşumdur. aslında hakkaten de cana yakın bir binim, hatta samimi olduklarımla bariz cıvıdığım bile olur bazen ama demek ki biraz da mizaçla alakalı..

    artı bir de benim gözümünü ayşenden başkasını görmeme olayı var o zaman tabi, inanın ebrunun ağzından ne çıkmış, ne demiş ne etmiş hiç gözümün önünde bile değildi yani..

    biz bunla dersin başlamasına yakın girdik sınıfa, neredeyse geç kalacakmışız, o ara bu elini omzuma filan koydu, sıramıza doğru gidiyoruz,ben alışkanlık olduğu üzere gayri ihtiyari cam kenarına doğru bir baktım ki, başımdan aşşağıya kaynar sular döküldü aq..

    nasıl öyle dalmışım bilmiyorum lan, resmen gülüşe gülüşe kol kola sınıfa girdik kızla, o ara ya ayşen gördüyse? ya yanlış anladıysa..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 41.
    0
    reserved
    ···
  10. 40.
    +5
    reserved pic sardi devam et
    ···
  11. 39.
    +37 -1
    şarkılara devam,
    http://fizy.com/tr#s/1ahh5f

    gittik, oturduk içerde bir yere, tabi gene her taraf fosur fosur sigara dumanı, bu normalde tek tük içer ama benleyken içmiyor rahatsız olduğumu bildiği için,

    "bir şey istiyor musun?" dedim hıyar hıyar, yoo filan dedi, bir önceki arada yedim bilmem ne diye geçiştirdi, ama ben muhabbet kuru kuru gitmez diye düşünüp buna da çay-kek filan aldım geldim masaya..

    bu her zaman ki gibi oturmuş koyun koyun beni süzüyor,
    beyler inanamazsınız ama kızla en az 8-10 kere böyle masada bir saate yakın zaman geçirmişimdir, söylediklerinden toplasanız 10 dakikalık konuşma çıkmaz aq, paso öküz trene bakar gibi bakışıyoruz, öyle geçiyor zaman..çok sinir bozucu bir durum.

    ama o gün biraz konuşturmaya kararlıyım tabi bunu,

    ee dedim, "nasıl gidiyor?" okula alıştın artık herhalde..

    iyi falan filan dedi, kısa kesti cevapları, sanki hipnotize olmuş gibi beni izlemeye devam etti irice gözleri..

    "diğer çocuklarla niye takılmıyorsun?" diye direkt bodoslama girdim ben de bu sefer "ben sigara mevzusundan dolayı seyrekleştirdim dolaşmayı, sen niye gitmiyorsun ki?" dedim. evet şimdi böyle yazarken de çok ağır öküzlük yaptığım net şekilde belli oluyor ama çok sinir oldum beyler yani, artık tahammül edemiyorum o koyunluğuna..

    bu sefer bu biraz sersemledi ben direkt öyle sorunca, "gideyim mi?" filan dedi gülümsemeye çalışarak, işi gırgıra almaya çalışıyor ama benim surat mahkeme duvarı gibi..

    "yoo dedim, oradan o sonucu nasıl çıkardın anlamadım ama * ben sadece soruyorum, cidden yani, niye onlarla muhabbeti kestin?"

    bu baktı kıvıramayacak, "ya ne bileyim, onların muhabbeti sarmıyor beni, senle daha huzurluyum, sen değil misin?" dedi, aklınca beni köşeye sıkıştıracak.

    ben saldırmaya devam ettim, "valla bence huzurun da bir yerden sonrası bayıyor, ebru, bilmem farkında mısın ama biz hemen hemen tüm günümüzü beraber geçiriyoruz ancak hiç bir şey paylaşamıyoruz, ben daha senin hakkında hiç bir şey bilmiyorum desem yeridir, keza sen de öyle. bu şekilde manzara seyreden gibi birbirimizi seyretmemizden nasıl huzur buluyorsun ben anlayamadım, şahsen bu beni huzursuz ediyor"

    ses tonumun da pek dostane olmadığını ekleyince, ister istemez epey ağır konuşmuşum..
    ···
  12. 38.
    +6
    reserved ilk sayfayı okudum panpa güzel gidiyosun
    ···
  13. 37.
    +50 -2
    sonraki günler gene malum, okul başladı, benim ebruyla olan imtihanım da başladı.. benim grup dediğim topluluk daha ilk aydan gevşemeye başlamıştı bile, bunun tetikleyicisi de istemeden de olsa ben olmuştum sanırım zira biliyorsunuz sigara dumanına karşı aşırı bir zaafım vardı ve artık resmen ayaklarım geri geri gitmeye başlamıştı bunlarla takılma vakti geldiğinde,

    kendimi biraz gruptan biraz soyutladım, önce 2 ara da bir yanlarına gitmeye başlarken sonradan günde tek sefere filan düşürdüm.. yalnız garip olan, o ara ebru da benimle beraber hareket ediyordu. ben gitmiyorum diye o da gitmiyor, ben nereye gitsem de peşimden geliyordu.

    öyle ki artık tuvalete giderken filan kızdan izin almaya başlamıştım aq, yani söylemesem kapının önüne kadar benle gelecek.. neyse, biz bunla baya baya artık ikimiz takılıyoruz, tabi ben o ara ayşen in yanına gidemiyorum doğru dürüst, kuduruyorum tabi sinirden. ama yanımda başka hatun varken de onun yanına gitsem aşırı ayıp olacak biliyorum (o zamanlar böyle şeylere çok dikkat ederdim).

    ben bilerek bundan kurtulayım diye her arada başka yere gidiyorum, bir o kafe bir bu kafe dolaşıyorum, bir kere oturduğum banka bir daha oturmuyorum, paso uzaklaşmaya çalışıyorum, ama bu da zombi gibi peşimde, e gibtir git de diyemem ya..

    yalnız o ara dikkatimi çeken başka bir şey oldu, acaba sebebi benim okulda farklı kişilerle takılmam mıydı bilmiyorum ama ayşen, dışarda gösterdiği samimiyetin 4 te 1 ini bile göstermiyordu okulda, sabahları güç bela selamlaşıyordum, bir de günde 1 kere resmen kaçamak yaparak yanına gidiyordum o kadar.. hatta bir ara o kadar soğuk davranıyormuş gibi geldi ki, "gel çıkıp dolaşalım biraz?" deme cesaretini bile gösteremedim, yüz bulamadım yani.

    bir gün yine ebru peşime takılmış, öğlen arası, biz zaten derste tenefüste yapışık ikiz moduna bağlamış durumdayız resmen ama işin tuhafı, hatunla hiç de bir şey paylaşmıyoruz doğru düzgün aq..sadece kuyruk gibi geziyor peşimde, doğru düzgün konuşamıyoruz bile..

    neyse işte, bir gün öğle arası yine bunlayız, dedim bakalım bir deneyeyim şunu, amacı ne, bizim binadan en uzakta olan kantine (kafe de denebilir) doğru yola çıktım, bir şekilde kışkırtacak, konuşmak zorunda bırakacaktım onu.. bakalım taşın altından ne çıkacaktı..
    ···
  14. 36.
    +42 -2
    kuru kuru gitmiyor demi?

    http://fizy.com/tr#s/3pkyx4

    günün sonunda biz iyice yorulup hava da kararınca bir yerlere oturmayı teklif ettim, ayşen yurda gitmesi gerektiğini söyledi, çamaşır mamaşır işleri varmış, fazla bile durdum filan dedi. tabi çengel burun da adeta çoşarak bu öneriyi destekledi fırsattan istifade..ben de yine fazla ısrar etmedim.

    yurtlarının önüne doğru zütürdüm bunları, o ara yurt yolunda bu koluma filan girdi, zaten ılımanca olan havanın etkisiyle benim giydiğim kazak ve bu samimi hareketleri birleşince iyice sıcak bastı beni aq..kapının önüne geldik ben önce hemen diğer gibiğe selam verip buna döndüm, göz göze geldik,

    "tsigalkocum, çok güzel bir gündü, seni tanıdığıma çok mutlu oldum, amma çok ortak noktamız varmış ya?" dedi gülümseyerek,
    ben de:

    -"aynen, biz iyi anlaşacağız gibi geliyor bana, ne yapsak bu şehir turlarını sıklaştırsak mı?" diye yavşayıp gevrek gevrek sırıttım.

    o da bir farklı güldü bu sefer, bir şey söylemedi, ama gözleri sanki ağzından çıkacaklardan fazlasını anlatıyordu bana, sarıldık gene kibarca, ama bu sefer her zamankinden biraz daha, birazcık daha samimi ve elektrikli oldu dostane öpüşmemiz.

    yurt kapısından girdi, giriş kağıdını imzaladı, güvenlikçiye iyi akşamlar diledi, bina kapısına doğru ilerledi, tam girerken sağa, çıkış kapısına doğru kaçamak bir bakış fırlattı..orada olacağımı biliyordu, elbette orada olacaktım..o gece son kez göz göze geldik ve sabaha kadar düşündüğüm tek kare olan o son-sıcak ve anlam dolu gülüşünü paylaştı benimle..

    sırtımı dönüp kendi yurduma doğru yola koyulduğum da utanmasam havalara sıçrayıp "evet! evet be evet!!" diye bas bas bağıracaktım..
    ···
  15. 35.
    +43 -2
    gene baya oturduk orda, artık hafiften akşam üstü oluyor, kalkalım mı biraz yürürüz dedim.

    çay bahçesinden çıkıp aşıklar yoluna girdik, çok güzel bir yer beyler gerçekten böyle sağı solu ağaçlı, banklar, süs havuzları, heykelcikler filan, her 5-10 metrede bir yukarıda başımızın üzerinde gül motifli taklar.. harika bir ortam. yürüyoruz beraber, ben bunların ortasındayım, bilerek aralarındaki bağlantıyı kestim aq..

    o ara bir baktım elma şekerci var yolun kenarında, hemen bunlara bir şey demeden gittim şekercinin başına, 2 tane elma şekerini aldım geldim.. bunlar nasıl kıkırdıyorlar, "kızlar hiç teklif etmedim kibarlık yapmak zorunda kalmayın diye" diyip ben de sırıttım. ayşen o ara bir yandan tatlı tatlı gülümseyerek, "ya çok tatlısın ama ben elma şekeri pek sevmem, bunu sen al, ben de bir tane pamuk helva alayım" dedi.

    tabi yiğit kahramanımız olarak ben daha cümlesine noktayı koymadan şekercinin başında pamuk helvayı alıyordum bile *

    neyse biz ellerimizde şekerler, helvalar, ilkokullu çocuklar gibi şen şakrak ilerliyoruz, her şey harika gidiyor beyler, planlasam bu kadar olmaz, ah bir de baş başa olaydık..

    bu pamuk helvadan arada benim ağzıma da veriyor koparıp koparıp, ben tabi o ara heyecan ve mutluluktan devrildim devrilecem.. yine ağzım kulaklarımda.

    epey yürüdük böyle, ve hep konuştuk.. işte buydu, böyle olmalıydı, biz kesinlikle normal arkadaştan fazlası olacaktık.. benim gözlerimin ne söylediği zaten apaçık ortadaydı da, onun gözleri de farklı ışıldamaya başlamıştı artık..
    ···
  16. 34.
    +47 -2
    yürümeye başladık, biraz ilerde ağaçların içinde güzel bir çay bahçesi var, oraya zütürdüm bunları, oturduk ada çayı içiyoruz, ben paso bunun gözlerinin içine bakıyorum konuşurken,
    gerçi genelde o konuşuyor bıcır bıcır aq o kadar sevimli ki..hiç susmasın istiyorum, zaten öyle zamanlarda masada isterse 100 kişi olsun yine de varlığını unuturdum onların, o yüzden artık o kadar da kötü hissetmiyordum tek gelmediği için.

    gene muhabbet koyu, ben biliyorum ki biz artık ciddi anlamda flört ediyoruz zira kimse normal arkadaşına inciğine cinciğine varıncaya kadar anlatmaz hayatını.. yedi ceddisine kadar tanıdık birbirimizi..ama bir türlü malum konulara giremiyoruz,

    o konuları açması gereken benim tabi malum, yük erkeğin omuzlarında, ama ben de rahat olamıyorum bir türlü, ne vardı yani şurada baş başa olsaydık..

    çift olarak gelmeyi o mu istedi, yoksa öbür kancık mı yapıştı bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki, bunu isteyerek yapan kızlar genelde özgüvensiz tipler oluyorlar. zira sizinle baş başa kaldığında açılabilecek konuların tamdıbına karşı yüreklice cevaplar vermeyi gözleri yemiyor, yanlarında her daim sığınacak bir liman, tutunacak bir dal istiyorlar-ki bu tarz durumlarda bu 3. kişiyi devreye sokup konuyu değiştirebilsinler.

    ben de o konulara hiç girmedim, giremedim, çünkü zaten biliyorum ki ben açtığım anda kapacak mevzu, sohbetin rotası bir şekilde 3. kişi vasıtasıyla değiştirilecek..
    ···
  17. 33.
    +55 -3
    iple çektiğim haftasonu gelmişti beyler,
    günlerden cumartesi, büyük buluşmaya hazırlanıyorum, kankam da saolsun her anlamda moral motivasyon desteğiyle arkamda "yürü be koçum benim, olacak bu iş bak demedi deme" gibisinden hem ufaktan taşağını geçiyor hem de beni keyiflendiriyor.

    o hafta sonu da hava çok güzel, hani yağmurun soğuğun ardından bir ara gene sıcaklar geliyor ya, pastırma sıcakları derler.. aynen o hesap, ben de düşündüm dışarda çay bahçesinde filan takılırız, böyle hava bir daha bulunmaz o mevsimde, içeri tıkılmayalım.
    tamam dedi, fark etmez dedi.

    buluşma yerine varana kadar mesajlaştık, ben erken vardım tabi, 10 dakika kadar bekledikten sonra baktım karşıdan geliyorlar..

    geliyorlar evet, çünkü yine 2 kişiler aq..tipsiz, sivri burunlu kankası da yanında..

    o an epey hayal kırıklığına uğradım beyler, ne yalan söyleyeyim, teke tek buluşacağız diye bekliyordum açıkcası..

    neyse, geldi bunlar, ben bozuntuya vermedim ama yancısını öldürmek istiyorum o an yani bilemezsiniz. amk kızı musallat oldu lan başımıza, adını inadına söylemeyeceğim burada, çengel burun diyelim..

    çok güzel bir yol var böyle ana çarşı caddesinin üst sokağında, aşıklar yolu mu, çiftler yolu mu öyle bir adı vardı,tam anımsayamadım şimdi,

    ben de oranın girişinde bekliyordum, selamlaştık, gene gündeki teyzeler stili öpüştük filan, öbür gibiğin sadece elini sıktım..
    ···
  18. 32.
    +3
    lan amk veledi devam etsene
    ···
  19. 31.
    0
    okuyom uykum geldi amk neden okuyom bende bilmşyom hea
    ···
  20. 30.
    +3
    doğdum desen yeterdi amk
    ···