1. 51.
    +38 -1
    ertesi sabah gene okul vardı malum,
    1-2 saat anca uyumuştum ama gelin görün ki aşık olma halinin verdiği enerji ve dinamizim sayesinde bu o kadar da sorun teşkil etmiyordu. bu adrenalinden ve dopaminden yoksun bir insan benim uyuduğum uykuyla ayakta bile duramazdı çoğu zaman.

    neyse sınıfa girdim, baktım ayşen daha gelmemiş, sonra bir da baktım ki, o da ne? ebru hanım her zaman benim için ayırdığı yerde sınıftaki başka bir elemanla beraber oturmuş, fısır fısır konuşuyor bir yandan da..

    yan yan güldüm, pff.. çocuk oyunları.

    bu sefer ben de cam kenarından bir sıraya yöneldim, bakarsınız ayşen in önüne arkasına filan denk gelirim gibisinden.

    bekle bekle, sınıf doldu, kız gelmez... saftirik elemanlardan biri yaklaşıp "kardeş boş mu?" gibisinde bir şeyler geveledi..e benim moralim taban yapmış durumda zaten, boş-oturabilirsin gibisinden kafa salladım.

    hoca geldi, ayşen hala yok.. dedim bir mesaj atayım bakalım. mesaj attım, cevap da yok?

    o gün bomtak geçti aq..

    benim sıfatı gören okan geldi, dedi olm hayırdır lan? kız bir gün okula gelmedi diye bayrakları yarıya indirdin, ben sizin işin olmadığını filan düşünemiyorum bile, allah korusun, camdan mamdan atarsın sen kendini..

    "ağzını hayra, zütünü bayıra aç okan" dedim, başladı gülmeye, o gülünce bende güldüm.."bu akşam gidip içelim mi?" dedim. konuşmaya ihtiyacım var.

    olur dedi, geç bile kaldın olm, ben diyecektim artık.

    neyse o akşam çıktık biz dışarı, benim gözüm paso telefonda.. hala mesaj yok. 2-3 tuborgu devirdik bununla, o anlatıyor, ben anlatıyorum filan..

    "iyi ki varsın kardeşim" dedim. "iyi bulduk birbirimizi"..

    "aynen kanka aynen.. diyorum ya sen artık şu ayşen işini kafana takma, olacak o canım çok belli yani"

    "ama çok uzadı be abi?".."bir buçuk aydır iki arpa boyu yol aldık?"

    "e olum burası lise mi? artık o şıpsevdiler geride, kaldı.. hatun demek ki ciddi düşünüyor seni, e sen de zaten kör kötük aşıksın. biraz daha sabırlı olman lazım sadece"

    "doğru söylüyorsun kardeşim, umarım öyledir, öyle olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum"

    biz böyle devam ederken benim benim telefon yandı, söndü.. saatlerdir beklediğim mesaj sonunda gelmişti, telefonu elime aldım,

    kafam da hafif çakırkeyif, aslında tam da moda girmişim.. ulan dedim.. yapsam mı bir çılgınlık??
    ···
  2. 52.
    +22 -1
    takip eden kardeşlerime iyi geceler,

    yarın gece devam ederiz, kalın sağlıcaklı..
    ···
  3. 53.
    +13 -1
    iyi geceler panpalar, güzel bir şarkı eşliğinde başlıyoruz bu geceki bölümümüze,

    http://fizy.com/tr#s/1aiom8
    ···
  4. 54.
    +39 -1
    ..diyorum ya, sarhoş değilim ama biraz gevşemiş kafam, güzelim yani.. dedim bur bakalım. açtım mesajı,

    "yaa ben sana dikkat et derken kendim hasta oldum :((. galiba çorbayı sen yapmak zorunda kalacaksın * "

    okudum, okan a da gösterdim, lan bana nasıl gireyim diye düşünmek kalmamış bile, zira kız direkt ara pasıyla topu oyuna sokmuş,

    "geçmiş olsun canım, çorbalar feda olsun sana ya, kıyamam. nerdesin sen şimdi? hastanede filan değilsin demi??"

    biraz yılışkan girdim gördüğünüz gibi, aq hastalanmış, muhtemelen benim yüzümden,en son o soğukta sokaklarda yürüttüm kızı..

    bu sefer bu,
    "saol * .yok ya öyle ciddi bir şey değil ama işte, sabah kalkamadım yataktan, sonra kızlar baktı, ateşim filan var gibi, gitme dediler, yattım bütün akşam, çengel burun* da kaldı benle sağolsun, emin ellerdeyim yani sorun yok * "

    ya tabi ne demezsin.. bütün gün mesajlarıma cevap alamamamın sebebi de o paçoz değildiyse ben de bir şey bilmiyorum. bu arada farkettim de acayip kin gütmüşüm lan kıza, ben de az pekekent değilmişim.. neyse,

    hasta hasta o konulara çok da girelim istemedim, benim çılgınlık başka bahara kaldı yani. zaten o da yaptığı o imalı başlangıcın ardından ne dediysem anlamamazlıktan geldi, ya da hastakeyken kafası almamışta olabilirdi..bir sürü ince ayar manevrası yaptım mesajlarda, hiç birini yemedi aq..

    sonradan "hadi ben seni yormayayım canım tekrar geçmiş olsun" falan filan gene böyle içinde sosyal mesaj ve espirik* barındıran son bir mesaj daha atıp okan a döndüm. mesajları ona da okumuştum. dedim abi bu kız neden hala böyle yapıyor? acaba ben mi pasif kalıyorum yoksa o mu fazla nazlı.. anlayamadım.

    o da "valla evet aslında hala fazla kasıyor gibi, ama sen de çok belli ettin be abi aşık olduğunu, kız biliyor her türlü elinde olduğunu, e azıcık nazını yapacak tabi, onun da keyfi o"

    -"haklısın kanka ama elimde değil ki be, o duyguları gizlemek kolay mı aq? mızrak çuvala sığar mı? rol yap desen, onu hiç beceremem zaten..oof of..çekeceğim var galiba benim."

    -"olsun sen kendini böyle koyverme olm, bu iş her türlü olacak zaten, bırak o da kızlığını biraz yaşasın işte.. sonradan bunları hatırladığınız gülersiniz halinize, dalga malzemeniz olur ;)"

    lan ben bu adamı da harbiden seviyordum ha, yani insanın arkadaşı, dostu olacaksa böyle olmalı aq..senin derdine ortak olmakla yetinmemeli, üstüne bir de moral motivasyon vermeli. bir kez daha o masada onunla oturduğum için kendimi şanslı hissettim, aslan kardeşim benim..

    neyse biz epey 50 lik devirip yarım kilo da işedikten sonra yurda doğru yola koyulduk,

    birazdan duyacaklarımı ve dönecek muhabbetleri tahmin bile edemezdim, yarı sarsak adımlarla yürürken..
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +35 -1
    yurda geldik,
    ben odaya yöneldim, okan "aga ben bi su çarpiyim yüzüme aq kafam döndü" dedi.
    neyse, geldim odaya baktım bir muhabbet dönüyor,

    "..ya işte olm adam daha ilk günden teklif etmiş aq.." kısmını duydum,

    dedim "noliyi lan? kim kime teklif ediyo?"

    konuşan da, daha önce bahsetmediğim, bizim tayfanın (eski tafya da denebilir) 4. elemanı* neco.

    necati, kısa boylu ama kalıplı bir eleman, pek fazla konuşmaz, hani böyle her grupta vardır ya, muhabbet arasında "demi lan aga?" diyip banko onayını alabileceğin, arada elini omzuna atacağın, ensesini tutacağın, varlığı pek ortamı etkilemeyen, ama olmazsa da "lan keşke o da burda olaydı, iyi olurdu" diyebileceğiniz tipten bir çocuk. iyi çocuktur..

    dedim neco "noldu ya anlat bakam?"
    aslında gibimde değil de, kafa kıyak tabi, makaraya ortak olayım dedim sadece, aq ne bileyim mevzunun beni direkt ilgilendiren bir olay olduğunu..

    "ha aga geldin mi? naptınız la bensiz içmişsin?"

    "ya okan la az takıldık işte, anlat sen anlat merak ettim"

    "şey.. senin kıza teklif etmiş de sınıftan biri, daha ilk tanıştığı gün, onu söyledi bana ben de tolga* ya anlatıyordum işte böyle iş mi olur gibisinde, seni bekliyordum söylemek için zaten"

    beyler,
    benim o an şarteller bi gitti geldi.. hani böyle ani voltaj dalgalanmalarında olur ya, elektirik bir an gider, sonra gelir, florasan filan varsa ortamda, yavaş yavaş kırpışa kırpışa yanar sonra tekrardan..aha işte tam da öyle oldu..

    masalardan birine tutundum, sakin kalmaya çalışıyorum ama inanın öyle bir dolmuşum ki, half-life deki duvar delen silah gibi..bir an bıraksak kendimi haykırıp delip geçicem ne varsa önümde:

    -"kim lan o?" diyebildim, tıkanmış dişlerimin arasından..
    ···
  6. 56.
    +34 -1
    "ya şey.. hani bizim sınıfta ozan var ya? * benim balıkesirden arkadaşım, o işte.. bugün daha ilk konuşmasında söylemiş, demin de beni arada dert yanıyor aq..mal herif"

    ben şöyle bir silkindim, bugün nasıl konuşmuş olabilirdi ki lan?

    "olum" dedim, "ayşen bugün okula bile gelmedi ki? ne ara konuşmuş aq!"

    necati bir duraksadı, "ne ayşen i abi, ebrudan bahsediyorum ben ya?"

    oufffsss... o anı anlatmak için "üzerimden yük kalktı" lafı hafif olur herhalde.. yani o yükün ağırlığını gelin de siz düşünün beyler..

    tabi bir de o ara sadece tolga, diğer oda arkadaşım* ve okan ın bildiği ayşen meselesini de açık etmiştim farkında olmadan.. neyse,

    "haa..ee tamam anlat sen, ne oldu sonra?"

    -"ya abi işte bu aradı, diyor ebruya teklif ettim ama resmen posta koydu, sizin yurttan bi çocuk var, galiba o da hoşlanıyormuş ebrudan, o yüzden olmadı herhalde, dedi bana"

    yok ebesinin amı..al şimdi de kızdan hoşlanan biz olduk..ne alakası var ya?
    ama gerçi insanlar da haklılar, zira dışardan bakınca bir kız ile bir erkek paso züt züte dolaşıyorsa, kesin erkek yazıyor demektir.. gibeyim şu bağnazlaşmış toplumsal kalıplarımızı da algılarımızı da..*

    tabi ben rahatlamışım.. ozan dediği dallama da herhalde bugün yanına oturttuğu çocuk diye düşündüm, hırt daha dakka bir patlamış..

    bu sefer bende dedim;

    "abi ebru benim hatun filan değil ya aq, öyle sağda solda da konuşmayın, yanlış anlaşılmalar filan olmasın.. gibecem ya..benim sevdiğim hatun başından beri belli abicim, ebru filan demeyin bana"

    neco,

    "ha harbi ya ayşen kim abi? (sırıtarak)"

    dedim ya, artık meseleyi açık ettik bir kere, o ara okan daldı odaya "napıyonuz la dıbına koduklarım? ne bağırıyo bu gene?" dedi beni gösterip, ama tipi görmeniz lazım beyler, 5 biradan sonra kadayıf gibi olmuş sıfat.. sırıta sırıta paytak paytak dolanıyor..

    "gel aga gel" dedim.. anlaşılan gene muhabbetin dıbına koyulacaktı bu gece ve lanet olsun ki bu sefer spot ışıklarının altında ben vardım..

    o gece benim hikayeyi bizim katın tamamı öğrendi, oradan başka mevzulara filan derken, gene sabaha ettik muallaklerle..
    ···
  7. 57.
    +33 -1
    şarkıları sevdiniz mi bilmiyorum, ama hikayenin acılı ve aşk dolu kısımlarında olduğumuzdan ötürü şimdilik böylesi gider,

    http://fizy.com/tr#s/12a6ge

    ilerde baya kopucaz allahın izniyle..

    bir iki daha geçti..haftanın son gününe dayandık gene..

    son gün ayşen geldi, onla sarıldık filan sınıfın ortasında, derste okan la oturuyoruz..öbür amcık umrumda değil zaten, ozan denen bine de iki çift laf edecektim benim masama oturup kalkmış kıza o şekilde, beni hiç sayarak yavşadığı için ama, dedim, bana ne aq..ne gereği var?

    o ara ben bu mevzuyu biraz daha düşündüm,

    vay anasını ya..benim gözümün görmediği hatun, sözde benim sebebime başkalarına posta koyuyor ha? ve asıl olay, insanlar beni ayşenle değil, ebruyla flörtte filan sanıyor..öldür de cennete git aq..

    ama ne yalan söyleyeyim, bir yandan da iyi oldu diyorum çünkü epey egomu tatmin etti, zütümü kaldırdı bu olay -ki o aralar buna fazlasıyla ihtiyacım var,çok ezilmişim ayşen in aşkıyla-..

    haftanın son günü işte dediğim gibi..okanın işi varmış, öyleden sonra gitti bu, ben de derse biraz geç kaldım onla otururken, ulan bir geldim ki sınıfa, mahşer günü gibi olmuş. meğer quiz varmış blokta, alttan üstten ne kadar alan varsa gelmiş, sınıfta yer yok *. biraz ders işleyip üstüne ara vermeden quize giricez..tabi bizim dünya umrumuzda olmadığından anca haberimiz oluyor bu durumdan.

    neyse resmen yer yok sınıfta, arkalara doğru ilerliyorum, o ara cam kenarından biri el etti "hişşt gel istersen bak böyle?"
    lan bi an ayşen mi dedim, kalbim duruyordu..ama onun da yanından selamlaşıp az önce geçtiğimi hatırladım,

    bir baktım daha yüzünü doğru dürüst ilk defa gördüğüm bir hatun..bizim sınıftan, hayal meyal biliyorum da, daha adını bile bilmiyorum işte. baktım harbiden başka yer yok, gittim oturdum yanına..
    ···
  8. 58.
    +53 -2
    merhaba filan dedim işte,

    selam melam, bunlar da bir başka grupmuş, arkada iki tane sessiz erkek vardı, daha önce dikkatimi bile çekmeyen, onlar da "selam kardeşim" gibisinden muhabbete girdiler. hoca gelene kadar 3-5 dakikada öndeki kız-erkek, yanımdaki hatun ve arkadaki saplarla tanışıp * ufaktan muhabbet etmiştim.

    iyi ya dedim, 5 yeni insan tanıdım işte, sonuçta sınıf arkadaşlarım bir şekilde konuşmak gerek..

    yanımdaki hatunun ismi ceren*di, diğerlerini gibtir edin, onlara bir daha dönmeyiz bile belkide..ama cerenle epey anımız olacak ilerleyen zamanda.

    neyse bu ceren, orta boylu, kalçadan biraz genişçe (iyi zütü vardı yalan değil) sıfatı hintlilere benzeyen, tam ferrestar kılıklı bir hatun..tam sakso ferreları için aranan aday yani, böyle iki de büyük halka küpe taksa, şöyle inceden inceden size baktımı da, hah dersiniz, birazdan blow a başlayacak.. öyle bir tip. istanbulluymuş bu da.

    tanıştık bunla, hoca geldi derse girdi filan, biz ufak ufak muhabbete devam ediyoruz, ama kızın hal ve hareketlerini sevmedim aq..böyle beni iten bir şey var.. fazla sinsi gibi, yani, nasıl diyeyim, tam olarak tarif edemiyorum ama tam lafı gediğine koymak gerekirse "negatif elektrik aldım" diyebilirim.
    içimden de kendime diyorum, "lan işte 2 ders oturcan sonra bir daha yüzüne kim bakacak, kıllık yapma".

    bi ara ben sıkılıp derse yoğunlaştım, biraz sessizlik oldu.. baktım bu yandan yandan bana bakıyor, göz attım buna doğru ben de refleks icabı gayri samimi gülümseyerekten,

    bu da güldü, sonra durdu durdu şey demesin mi, "kolların da baya kalınmış"

    benim kaşlar havaya kalktı(diye düşünüyorum), lan o ne demek? harbiden de anlamadım ne demek istiyor, dedim,

    "nasıl yani, şimdi bu iyi bir şey mi? kötü bir şey mi?"

    öyle ciddi ciddi sorunca, bu da bir an duraksadı salak, "ya şey iyi canım, uzaktan zayıf gibi duruyordun ama baya yapılıymışsın"

    ben hala anlamaz ifadeyle tip tip bakmaya devam edince,

    "iltifat etim yani sana ya anla işte" deyip salak salak sırıtmaya çalıştı, o ara acayip kızardı tabi.

    kızlar böyle işte beyler, en kendine güvenenine, en yollu görünenine bile azıcık ters çıkınca anında dağılıyor çoğu.. aslında pek çoğu özgüven yoksunu olduğu gibi, doğru dürüst iki çift laf etmekten bile aciz. bakmayın bizler kaldırıyoruz bunların zütünü, biz neden oluyoruz o sunni havalarının ve erişilmez görüntülerinin varlığana.. neyse,

    ben de güldüm "iyi ya saol" filan dedim, ama içimden hönkürüyorum resmen, aq edeceğin iltifatın stiline sıçayım senin ya,

    "kolların çok kalınmış"mış. hee baldılarım da geniştir, döşüm de kıllıdır.. kurbanlık dana mı beğeniyon amk?

    quize kadar paso lafa tutmaya çalıştı, ben de daha fazla bozmamak adına güzel cevaplar verdim.. sınavda da allahtan sınıflar karıldı da daha fazla çekmek zorunda kalmadım zilliyi..

    zaten yeterince sıkıntım var, benim derdim bana yeter, bir de ortam kızlarıyla uğraşamazdım. öyle diyorum çünkü o 5 dakikalık muhabbette ne mal olduğunu anlamıştım hemen hemen.

    bu arada kollarım filan da öyle dediği gibi kalın değildi beyler, spor filan yapıyordum ama daha çok bebeyiz yani, üni 1 de 65 kilo 175 boy filandım, evet zayıf göstermiyordum ama öyle iltifat konusu yapılacak bir durum da yoktu yani..mal işte..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    +40 -3
    http://fizy.com/tr#s/1ahygy

    okulda artık 2 ayı devirmişiz neredeyse,

    vizeler başlayacak, vizelerden sonra da bayram geliyor.

    buraları biraz hızlı geçeceğim çünkü bir tak hatırlamıyorum, fazla bir şey de olmadı zaten. artık nasıl geçirdiysem vize haftasını, kafamı öyle bir gibmiş ki, belleğim o masa başındaki acı dolu saatleri bir daha hatırlamamam için iyice karartmış o kısımları.

    tam vize haftasının öncesindeki hafta sonu, fenerin önemli bir maçı var, derbi olabilir..hatta sınavlar var aga deyip yurttaki malların çoğu gelmedi izlemeye, (topluca giderdik). ama ben dedim ulan fener bu be fener! giberim vizesini..her zamanki gibi gittim maçımı izliyorum.

    o ara mesaj geldi,

    "slm cnm nbrsinn?"

    bu kim aq numarayı tanımıyorum, cevap atmadım bende. dedim bizimkilerden biri taşak geçiyor herhalde.

    sonra bir mesaj daha, "kim oldqmu yzmamşm kssra bkma, nmrnı serhattan aldm, ceren ben * "

    şaka mı lan bu?

    bakın burada ne bir şey demek istiyorum,

    hayatta iyi ve kötü şeyler her zaman ama her zaman hep ardarda gelir..sırayla hatta..önce peşpeşe iyi şeyler, sonra da peşpeşe kötü şeyler.

    kaç tane olay olduğu duruma göre değişir ama genel prensip budur yani. ve bu ikisinin arasındaki fark ise;

    iyi şeylerle fazlaca mutlu olduğumuz için, onların ardarda geldiğini fark etmez ve nasıl geçip gittiklerini anlamaaz- olanlar için tanrıya şükretmeyiz, kötü şeyler ise ise bizi fazlaca mutsuz ettiği için sanki bitmek bilmezler ve bu kez tanrıya sitem etmekten geri durmayız..

    o nedenledir ki, insanların ağzından hiç bir zaman "ohh çok şükür, her işim rast gidiyor" cümlesini duymaz, tam tersine hep "allahım bütün kötülükler beni mi buluyor?" u işitiriz..

    aslında çoğu zaman iki durumunda yaşanma süresi ve sıklığı birbiriyle aynıdır..

    herr neyse,

    sanırım tipik erkek pgibolojisiyle olaya yaklaşabiliyor olsaydım bu olanlar benim için harika şeyler anldıbına gelirdi..zira başka zaman beni yolda görse dönüp bir daha bakmayacak hatunlar * şimdi kırk yılın başı birine aşık olduk ya, inadına bana saracakları tutuyordu..

    zaten hep öyle olmaz mı? manita yaparsınız, etrafınız cicişten geçilmez, bira ara sap kalırsınız, bu sefer de etrafınızda kimse olmaz..ya hep, ya hiç yani..

    bu kızlar konusunda bu şekilde "bana yazılıyorlar" diye emin konuşmamın haklı dayanaklarını da buraya sırası geldikçe yazacağım, zira daha öndceki entrylerde de dediğim gibi, her taku üstüne alınan andavallardan değilim..ayran gönüllü hiç değilim..
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    +34 -1
    gibko bir cevap yazdım bu hatuna,

    ama susturmaya yetmedi, ulan maç izliyorum be maç..

    2-3 mesaj sonra ağzındaki baklayı çıkardı,

    "ya baksana, okula başlayalı 2 ay oldu ama ben yurttan dışarı pek çıkamadım, hala yabancıyım şehre, sen kesin gezmişsindir şimdi her yerini, bir ara bana da öğretir misin? * )"

    böyler bu mesajların emoca versiyonda yazıldığını hayal edin, yukardaki entrylerde taklit etmeye çalıştım yazış şeklini ama mümkün değil aq, beynimi gibti resmen. normal insan yazısına çevirip yazıcam mecbur.

    ben de "yok ben de gezemedim ya pek, vaktim olmuyor, yurtta takılıyoruz genelde" yazdım savuşturayım diye, bu sefer demesin mi,

    "hadi ya, o zaman daha iyi, beraber öğreniriz işte"

    o ara gol mol oldu, 10 dakika filan dönmedim buna, acayip kafam kızmıştı..

    sonra bu gene yazdı,

    "canım orda mısın?"

    canını giberim senin..ne canı? canım ne?

    tabi böyle yazamadım oraya... ahh ah..şimdiki aklım olsa..ama diyorum ya, çok toyuz be beyler.. fazla iyiyiz.. fazla safız, aman kimse kırılmasın, üzülmesincilerdeniz..

    neler yazdım hatırlamıyorum ama mesajlaşmanın sonunda mutsuz değildi diye hatırlıyorum.. muhtemelen tutamayacağım bazı sözler vermiştim küçük huurya..
    ···
  11. 61.
    +48
    gecenin son iki partı olsun,

    http://fizy.com/tr#s/3e3b3h

    az önce söylediğim gibi, vizeler geldi, o ara ayşenle filan hiç çıkamadık ama epey mesajlaşıyoruz, aq doğru düzgün görüşememek beni çıldırtıyor resmen, yanağım yanağına değmeyeli, kolu koluma girmeyeli günler geçmiş..adam gibi gözlerinin içine baka baka konuşamamışım bile kaç gündür..

    bir gün iki sınavımız vardı, biri saat 1 de biri ta 5 te..

    ilkine girdik, ikincisini bekleyeceğiz tabi, lan o ara benim aklımda bir şimşek çakmasın mı? dedim oğlum işte al sana görüşme fırsatı, git sınav saatine kadar ders çalışma ayağına kızla takıl??

    tam aklıma gelen müthiş planımı * uygulamak adına bu yönde harekete geçmişti ki, okan geldi "abi acıktım ben, gel bir şeyler yiyelim he?" dedi.

    tabi yeterince samimi olduğumuz için, kırılmayacağını bildiğimden, aga dedim ben böyle böyle, kızın yanına gideyim de biraz zaman geçirelim, kaç gündür doğru dürüst konuşamadık dedim.

    o da bu sefer, "tamam ya, iki dakka da yeriz ordan da geçersin işte, daha 2-3 saat vakit var sınava" deyince, üsteleyemedim daha fazla, "iyi aq dedim..gene hangi kızı gösterecen bana doğru söyle? * "

    bu bin ne zaman hatunun birini gözüne kestirse anında beni de kapar menziline girerdi, ben bir nevi canlı kalkan görevi görüyordum yani..amk terzi kendi söküğünü dikemez derler işte be kankam, bana güzel akıl veriyon, iyi motive ediyon da, kendine gelince patlıyorsun işte *

    neyse gittik büyük kantine, bir şeyler söyledik, aldık, bir baktım masanın birinde bizim tayfa doluşmuş, epey kalabalık masaları birleştirmişler, yani 8-10 kişi var, tanımadığım 2-3 kişi daha var filan, "gel şunların yanına gidek, gördüler, ayıp olmasın" dedi benimki,

    neyse gittik oturdum, serhatla, gruptaki diğer hatunlarla filan aynı masaya oturmayalı haftalar olmuş aq..1-2 tanesi hesap sorar gibi baktı ama giblemedim açıkcası, zira o ara gözümün önünde çok daha renkli bir manzara vardı,

    ebru, yanında da ozan olacak kavat, masada yan yana oturmuşlar ( daha doğrusu muhtemelen ozan gelip bunun yanına çöreklenmiş diyelim). ebru giblemiyor havasında, ne beni ne onu (ha ha), kavatın surat 5 karış..

    masada da muhabbet dönüyor ama ortam müthiş gergin yani, muhtemelen hem ben geldim diye, hem de bizden önce de bir şeyler olmuş belli.

    oturduk okanla yan yana bizde, yiyoruz tavuk ekmeğimizi, o ara gene konuşmalar filan böyle, nedendir bilmem ama o dallamaları öyle gıcık olmuş görünce çok hoşuma gitti lan..valla..rahatsızlıklarından beslendim resmen, kendi kendime sırıtıcam utanmasam.

    sonra bu ozan hıyarı bir şeyler dedi, bizim ebru geçiştirdi, ben tam duymadım ne oldu ama sonra birden bire, bu hıyar kollarını bağlayıp "ya işte hep böyle yapıyorsun, hiç konuşmayayım ben!" diye yüksekçe sesle trip atmasın mı?

    anaa..resmen karşımızda kolları molları çaprazladı böyle, çocuk gibi somurtuyor, ebru,

    "ne oldu ozan gene ya, sen neden böyle yapıyorsun? ben da anlamadım valla" gibisinden yarı giblemez yarı çocuk gönlü alırcasına cümleler filan kuruyor.

    ahaha, masada panayır var resmen..kocaaa eşşek kadar adam, bebek taklidi ve çocuk somurtkanlığıyla kendini acındırmaya ilgi çekmeye çalışıyor. yemin ediyorum o an içten içe de utandım yani bir erkek olarak..adam dediğin kendini o durumlara düşürmemeli abi,insanda biraz yüz olmalı, onur olmalı..kızdan postayı yemişsin işte, hala daha zütünden ayrılmıyor, bir de bebeklik yapıyorsun yanında.

    bu böyle "banane banane" tarzı hareketlere devam edince,

    "aman tamam ya, ben anlayamadım seni zaten bir türlü" deyip "deli midir nedir?" dercesine güldü ebru..acayip mimiklere girdi.

    o ara biz okanla masa altından birbirimizi tekmeliyoruz paso , zütümüzle gülecez, gülemiyoruz, ağzımız zaten tavuk dolu, gözlerimden yaş gelecekti nerdeyse.. o ortamın ve masadaki atmosferin reziliğini görmeniz lazımdı beyler..vallahi utandım ya..
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    +56
    sonradan tabi inanılmaz makarası döndü bu olayın yurtta, hatta necatiyle okan tekrardan temsilini filan yaptılar odada, hayır ben de neden bu kadar sevindim adamın gibilmesine anlamadım yani, sonuçta hiç bir türlü beni ilgilendiren bir mevzu değil..ama maksat zütlük olsun işte..

    sınavlar bitti,
    bayram için evlere dağılıyoruz artık, o ara ayşen le mesajlaşmalara devam, o gün gidemedim tabi yanına, masadaki olaylar yüzünden aklım birbirine girmiş.

    şeker bayramıydı herhalde.. öyle olması lazım çünkü bana,

    "şeker topla benim için, ben de senin için toplayacağım" demişti.. dünyanın bütün şekerlerini toplasam onun yanında tatsız kalırdı oysa ki..ben de aynen böyle demiştim zaten..

    "olsun, onları da yiyelim ki bizim farkımız daha çok çıksın ortaya" yazdı.. bizim farkımız..biz, artık biz mi olmuştuk?

    eve gidince annemler gerek telefonun vızırdaması gerekse benim sıfatımın halinde, kısa sürede bir şeyler olduğunu anladılar tabi,

    ben de mevzuyu aynen anlattım valideye, dedim anne böyle böyle, durum ciddi, bak bundan öncekilerden haberin yok çünkü söylemeye değer bulmadım, bunun için de erken diyor olabilirsin ama ben cidden seviyorum, o da öyle diye düşünüyorum.. lisede her gün farklı kızla geliyordum mahalleye sen de biliyorsun, insan böyle duyguları kolay kolay bulamıyor, bulunca da sıkı sıkı sarılmak lazım..

    yaşımdan büyük mü konuşuyordum ne?
    yine de bizimkiler tipik anlayışlı aile yapısında olduğundan ötürü, ya gerçekten beni ciddiye alarak, ya da "amaan çocuk işte, he diyelim, nasılsa geçer" diye düşünerek beni epey dinlediler ve olumsuz bir şey de demediler açıkcası.

    dedim, şeker-çikolata filan da toplayacağım, öyle anlaştık. annem, "alışverişe çıkınca alırız, güzel de bir kutu beğeniriz sen merak etme" dedi.
    beyler böyle sırf şeker satan dükkanlar var, 1000lerce çeşit şeker var-çikolata var, onlardan birinden alacaktık işte. gerçi ben misafirliklerden, doğal yollarla toplamayı tercih ederdim ama, böylesi çok daha klas olurdu açıkcası.. madem kız benden bir şey istemişti, ona en layık olacak şekilde vermeliydim hediyesini.

    tatil boyunca, gecelerce sürdü mesajlaşmalarımız.. aynı filmleri izledik gece yarıları, aramızda yorumladık, tahmin yürütmeye çalıştık, gülmekten karnımın ağrıdığı anlar oldu, o derece eğlendik,

    aynı şarkıları dinledik.. şarkılar paylaştık birbirimizle.. resim yolladı.. annemlere gösterdim.. beğendiler..

    bir gün istemeden kırar gibi oldum bunu, yanlış anlaşılma oldu..

    h.ı.m diye bir grup var, çok seviyordu bu. en sevdiği şarkısının lyriclerini buldum (öyle kolay değil o zamanlar adslmiz yok aq)..içlerinden tek tek harfler seçip sağına soluna yıldız koyarak "seni kırdığım için özür dilerim" yazdım mesajla.

    bir gece erken dönecekti o, sabaha kadar mesajlaştım.. uyumadım, otobüste canı sıkmasın diye.. gece 11 den sabahın 9 una kadar, gözümü bile kırpmadan bekledim attığı her mesajı.. neredeyse bayılacakmışım uykusuzluktan.

    güzel küçük bir kutu şekerleme yaptırdık annemle. turuncu renk (en sevdiği renk) kalp şeklinde, dokusu böyle pütürlü, peluş oyunca yüzeyi gibi, çok güzel bir kutuydu, içinde en az 30-40 çeşit çikolata-şeker...

    dönüş otobüsüne bindiğimde yanıma aldığım tek şey, eşyalarım değildi beyler.. umutlarımı, yarınlarımı, aşkımı, geleceğimi, hayatımının kadınının hayalini de almıştım yanıma.. kutunun yanında bir demet de papatya verecek, "kız istemeye geldik" espirisiyle karışık, hayatımın en ciddiyetli sınavını verecektim.. yüz yüze, baş başa ve bu kez kesin olarak söyleyecektim ona, onu sevdiğimi

    inanın kutuyu valizlere bile koydurmadım, zarar görmesin diye, bütün yol kucağımda gitti.. yol boyunca sarıldım temsili kalbime, onun sıcak hayaline..
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    +40 -1
    takip eden panpalarıma iyi geceler,

    sıkıntı olmazsa yarın gece gene devam ederiz,

    nihayet dananın kuyruğu kopacak artık..
    ···
  14. 64.
    +15
    iyi geceler panpalar,

    @30-@75 hemşom entrylere geri dönmedim diye giblemediğimi düşünme sakın, hikaye bölünmesin diye bir şey yazamadım, bursa 1050 konutlardanım bu arada.

    gecemize güzel bir parçayla açılışı verelim bakalım,

    http://fizy.com/tr#s/10128y
    ···
  15. 65.
    +32
    okuduğum şehre varmıştım yine,

    yurda geldim, oda boştu, valizleri yerleştiriyorum. okanla haberleşmiştik, 10 dakikaya bu da geldi, zaten dediğim gibi çocuk şehrin yerlisi ama okulla evinin mesafesi epeyce olduğundan mecbur yurtta kalıyor.

    oturduk bununla, bir yandan eşyaları yerleştiriyoruz ufak ufak bir yandan muhabbet,
    anlattım işte şöyle yaptık böyle konuştuk falan diye,

    bu tabi gene moral pompalamaya devam ediyor, "abi artık bazı şeyleri aşmışsınız ya, evet bence de yarın sen bu işi bitir, harbi kız isteme gibi olacak, çiçekle çikolatayla filan * "

    o gece bilerek erken yattım,ama uyumadım, karalığın içinde tavana bakarak yarını düşündüm,

    defalarca ama defalarca neler söyleyebileceğimi aklımdan geçirdim, tekrarladım.. farklı farklı senaryolar üzerinde denedim.. kendi kendime prova ettim.. allahtan oda boştu çünkü ara ara salak salak güldüğüm de oldu fısıltılı şekilde, deli sanabilirlerdi beni.

    hoşuma giden açılış cümlelerini-işime gelen senaryolar aklında döne dursun, ben de o ara uykuya dalıverdim.

    ertesi sabah saat 6 da uyandım gene, 7-8 çeşit kıyafet kombinasyonu denedim.. nihayet kahverengi oduncu gömleğim ve polo tarzı gri hırka, altına da koyu gri kot kombinasyonunda karar kıldım. ayna karşısında hiç yoksa yarım saat saç düzeltmişimdir. atkımı tiki tarz da boynuma doladım, kiremit rengi botlarımı ayağıma çektim, en üstte de kaban var. parfüme deodoranta da abandım aq..neyse,
    resmen karı gibi süslendim o sabah,

    kutuyu aldım, güzel bir poşede sardım, kıza okuldan sonra buluşma teklif edeceğim, (zaten yarım gündü o gün) sonra da yanına giderken çiçeği de yaptırıp öyle gideceğim..

    uçarcasına bindim yurt servisine, tatilin bitişinden ve pazartesi sendromundan yakınan arkadaşlarım bendeki bu enerjiye epey şaşırmış gözüktüler, 1-2 tanesi hariç tabi ;)..
    ···
  16. 66.
    +50
    okula vardık ben bir yandan da inşallah bugün gelir diyorum içimden, zira dün hiç mesajlaşmamıştık.

    bu arada mesajlaşmak demişken, ceren de 3-5 kere mesaj attı bayram boyunca, hepsinde kısa kesmeye çalıştım ama bir şekilde tehlike yaratacak kadar samimi olmuştu benle. ebru ise sadece bayram mesajı attı.

    sınıfa girdim, duvar kenarındaki klagib yerlerimden birine oturdum, normalde çantayı filan koyar derse 1-2 dakika kala gelirdim ama bugün canım dışarı çıkmak istemedi, midem bulanır gibiydi, soluk borumdan yukarıya doğru anlam veremediğim bir basınç, bir üşüme.. ellerim buz gibi olmuştu ama yüzüm filan yanıyor.. arada ürperiyorum..lan böyle bir duygu yok aq beyler.. aşk-neredeyse elle tutulabilir, gözle görülebilir bir şekilde etkisine almıştı beni. böyle sanki aldığım nefes yetmiyor, daha fazla alasım var, boynum ensem ateş gibi, ciğerlerim gıdıklanıyor resmen.. dayanılır gibi değil.

    tabi bunlara ek olarak da sebepsiz bir mutluluk, gülümseme hissi, hani sanki ayağa kalksam ayaklarım havada yüzecek o derece bir his, ha uçtum ha uçacağım.

    ben böyle heyecandan geberedururken, sınıf da dolmaya başladı. bizim tayfa filan geldiler, onlardan bir süre sonra ebruyla okan geldi, hafif garipsedim bu durumu ama hoşuma da gitti, lan dedim okan şu hatunu ayartsa da başımdan alsa, hem yakışırlar birbirlerine ne güzel, ikisi de güzel tipler sonuçta.

    ben bizimkine gel yanıma gibisinden işaret ediyordum ki ebru geldi çat diye oturdu bile yanıma aq..benim el havada kaldı o an..neyse dedim içimden,

    "okan mı gelcekti?" dedi ebru,

    "yo ya tamam önemli değil" diye geçiştirdim..

    o ara ayşen de geldi, sırasına oturana kadar bunu izledim, baktığımı görünce gülümseyip el salladı, ben de göz kırptım. ebru önce ondan tarafa sonra bana tip tip bakıp "allah allah??" dercesine ağız büktü. "ne var?" dedim. "hiiç, bu kızla mı şeysin sen?"

    -"seni ilgilendirmez" diye postayı koydum anında. kaşını gözünü oynattı sustu kaldı ondan sonra da..

    ben kızın yanına gideyim mi gitmeyeyim mi diye düşünürken, tam gitmeye yeltenmiştim ki hoca hazretleri teşrif etti.. kaldım sıramda.

    öyle gider gibi yapıp züt gibi kalınca, ebrunun ince ince güldüğünü gördüm göz ucuyla..dur dedim.. dıbına koyucam ben şimdi senin..

    o ara sınıf hala uğultulu, hoca bayram mayram mevzusunu açtı.. hafif bir kargaşa var, her yerden biri atlıyor filan.

    ben de hem biraz makara yapayım, keyfim yerine gelsin, hem de az önceki kıllıklarının acısını çıkarayım diye,
    ebruya doğru hafifce eğilip,

    "sahi ozan nerde ya bugün? yanına oturamamış?" deyip gevrek gevrek sırıttım. kız böyle 2-3 saniye yüzüme baktıktan sonra, yine ifadesiz moduna girip,
    "bak bugün orda" diye cam kenarını işaret etti.

    anaaa, lan hiç görmemişim, ozi bugün de gitmiş ayşen in arkasına oturmuş.. biraz izledim o tarafı, sınıfta zaten bayram muhabbetine epey kaynaşık, bu salak da bir şey söyleyip duruyor, etrafındakileri filan güldürmeye çabalıyor işte, bilirsiniz tipik durumlar bunlar işte.

    bir baktık orada harbiden bir kaynaşma, muhabbet var, ayşen le filan da gülüşüyorlar, bu omzuna dokunup bir şey dedi bir ara, benimki koptu..

    herhalde 5 dakika izledim onları robot gibi..ama inanın etrafımda başka ne oluyor farkında değilim, o ara beni izleyen bir başkası varsa "oha lan çocuğa inme indi galiba" filan demiş olabilir -ki yanıbaşımda bir adet izleyici mevcuttu zaten-

    sonra hoca dedi, tamam çocuklar derse geçiyoruz, ebru da bana "hadi bak hoca tahtaya yazıyo" deyip dürttü hafifçe..

    ben gene sinirlendim buna, sanane amk? ama bir şey demeden önüme döndüm, bu sefer de deftere kaleme bakarken dalıp gitmişim... ne oluyordu lan orda öyle? benim hatunla 2 aydır olayım var, ben bu kadar samimiyet gösteri yapmıyorum.. ozan bini sen ne ayaksın lan?
    Tümünü Göster
    ···
  17. 67.
    +39 -1
    ders arası oldu,

    ben benim kızın yanına doğru gittim direkt, etrafta kim var, kim dinliyor diye hiç umursamadan,

    "nabersin, nasıldı bayram? şekerlerimi göremiyorum?" falan gibisinden muhabbete girdim..ne utanıcam aq, kim ne diyebilir?

    bu sefer bu da, "iyi ya işte, bildiğin gibi" deyip sırıttı. "yaa ben şekerleri unuttum bugün yalnız, dün yerleşme telaşıydı filan derken yorgunluktan uyuya kalmışım kusura bakmaa" deyip dudak büzdü..

    ben bu şirinlikler karşısında erirken, beynimin ücra köşelerinden bir ses "oğlum bu kız bir gün erken gelmemiş miydi? (cumartesiden)" diye bir soru yönetti bana, hatta soru da tam benim ağzıma geldi ama vazgeçtim sormaktan.

    dedim, "olsun, ya ben seninkileri getirdim, ama bugün işin yoksa bir yerlere gideriz diyecektim, sen de o ara yurda uğrar alırsın madem" diyip göz kırptım. güya kibarca buluşma bahanesi filan yaratmaya çalışıyorum hala,

    bu demesin mi, "tsigalko ben bugün gelemicem ya, biraz yatıp dinlenmem lazım, sen şimdi de verebilirsin istersen, ben yarın getiririm"

    haydaa... ee hani bütün kurduğum planlar? yazdığım senaryolar? gelemeyeceğim diyor? kutuyu da istediğim gibi veremeyeceğim? hey anasını satayım yaa...

    boşuna dememişler, "insan plan yapar, tanrı gülermiş" diye..

    epey moralim bozuldu tabi, bu farketti,

    "ya ertesi gün buluşuruz söz, cidden bugün gelirsem beni yurda kucağında zütürmek zorunda kalabilirsin" diyip yine sevimli sevimli dudak büzdü..lan tam bir pokemon, tam bir pikaçu yemin ediyorum..bu kadar masumiyet, sevimlilik.. aynı zamanda da böyle bir ciksapalite.. nasıl bir arada olabilir aklım almıyor aq..yanaklarını mıncırasım, burnunu ısırasım geliyor böyle benle gözlerini büyüte büyüte, heyecanlı ses tonuyla cıvıldayarak konuşunca..

    "tamam madem ya, aslında kucağında taşıma mevzusu iyiymiş ama, seni yormayalım" diyip sırıttım. bu da güldü, "alemsin" gibisinden hafiften utandırdım da..*

    "sen getirdiysen şimdi verebilirsin" dedi tekrar... farkında olmadan, benim planımı iyice tak etmeye, güzel bir buluşma ve teklif bahanemi elimden almaya çalışıyor gibiydi.

    "şey, burda değil de, servislere binerken vereyim madem" dedim o kadar ısrarcı olunca, "yok sonra buluşunca vercem" diyemedim aq.

    "tamam olur", dedi gene cıvıldayarak. "biz dışarı çıkıcaz gelir misin sen de?" dedi.

    "yok" dedim "ben de yorgunum bugün biraz" deyip anlamlı anlamlı güldüm.. ısrar edecek, ya da imaya ortak olacak diye beklerken,

    "pekii o zamann" dedi, göz kırpıp sıradan kalktı,ben de sırama doğru köskös ilerliyordum.

    tam yerime ilerlerken son anda, kapıdan çıkmalarından önce, buna ve çengel burun kankasına iştirak eden bir adet huur çocuğu daha gördüm..kim olduğunu söylememe gerek var mı dersiniz?
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +17
    şarkı vermeyi unuttum lan,

    http://fizy.com/tr#s/124wmq
    ···
  19. 69.
    +51 -1
    o an kafamı duvara vurarak patlatmak istemiştim,

    niye gitmiyorsun lan işte, kız çağırmış..sen gitmezsen elin bini gider.. köpek gibi aşık olan sensin, o olsa olsa hoşlanıyor en fazla... salak herif, sen kime trip yapıyorsun? kimle polemiğe giriyorsun??

    gittim sıraya oturdum, burnumdan soluyorum.

    biraz zaman geçti, baktım sol tarafımda bir karaltı, "naaberr?" dedi, döndüm, kaşar ceren..hah bir sen ekgibsin..

    "nasıldı bayraaam?"

    o an "sana ne yarrrrraaam!" diye haykırabilmek için pek çok şey verebilirdim..ama öyle olmuyor tabi.

    "iyi, gittik geldik işte" dedim en duygusuz ses tonumla.

    "oturiyim mii?" dedi, kafa salladım "farketmez" gibisinden,

    oturdu bu, "bana sözün var biliyorsun demi, ne zaman çıkıyoruz?"

    benim kan beynime sıçradı, "hatırlamıyorum öyle bir söz ben?"

    -"aaa ta ne zaman konuştuk? yan çizmek yok baak, hiç bi yer bilmiyorum benn, bu akşam bir turlayalım?"

    -"ya ceren dün geldim ben, ölüyorum yorgunluktan, tamam bir ara gezeriz ama bu gece biraz dinlenmem lazım"

    -"haa doğru yaa, sen dün geldin demiğğ, ben cumartesiden geldim de*, son güne bırakınca böyle yorgun olmiyim diye"

    -"iyi yapmışın bak ben o kadar zekice düşünemedim işte" diye taşağa vurdum,

    -"hadi bee, çok fenasın" diye kısa bir kahkaha atıp yalandan ittirir gibi yaptı..

    sinirli sinirli gülmekle yetindim bende... elin oç u dışarda ayşenle gezerken ben de burda ortalık mallarıyla fingirdeşiyordum.. harbi bravo sana be.. valla bravo tsigalko.. altıpastan nasıl taça vurulur, birebir gösteriyorsun.. ibretliksin aq..

    biraz daha lak lak ettikten sonra ceren i şaka görünümlü ama aslında gerçek bir şekilde kovdum yanımda "hadi kızım senin sıran yok mu, arkadaşlarım ayakta bekliyor bak" filan deyip. harbiden de o ara ebru gelmiş, tahtanın orda tebeşirlerle oynuyordu.

    bunu gibtir edince, ebru geldi oturdu,

    "çok şeker bir kız bu, ben de bayramdan önce tanışmıştım" dedi..lan sana fikrini soran oldu mu?

    -"yaa evet, bal damlıyor" dedim bozuk bozuk..

    -"ne var bee, sen de kimseyi beğenmiyorsun haa" deyip güldü.

    -"her güne senle başlayınca diğer kızlar çirkin kalıyor" ya da buna benzer bir şey dedim. beyler bu kısmı not alın bir yere.. ibret olsun. diyen ağzıma sıçmak istiyorum çünkü.

    bu sefer bu, hayretle karışık bir kahkaha koyup "hadi yaa, vay be ben neymişim" diye şımarmış taklidi yaptı. ama benim aklım hala az önce sarfettiğim salak cümlede,

    o zaman epey kızmıştım kendime çünkü daha bunun gibi çok halt yedim beyler, ama şimdi düşününce anlıyorum ki, diğer kızlara karşı ağzından kaçan iltifatlar vb. sözler, aslında ayşen e demek istediğim ama bir türlü anına denk getiremediğim cümlelermiş.

    ona diyemediklerimi, ya da diyeceklerimi diğer hatunların üzerinde bir nevi prova ediyormuşum.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    +36
    bunları utanmadan ve sizden laf yiyeceğimi bile bile yazıyorum çünkü, örnek ve ibret olsun istiyorum. benim düştüğüm hatalara düşmeyin, benim değerlendirdiğim fırsatları siz de değerlendirin diye.
    ···