Beyler odevam ediyorum

Odayı patlayacaktım gittim ilk başta giberim ateizm filan dedim gusul aldım balkona gittim paketi bitirene kadar sıgara içtim. Ve cesareti topladım yavaş yavaş ama emin adımlarla ilerliyor yaklaştım odaya. ilk başta kilidi nasıl açıcam amk diye düşünüyordum. Ama tabi yusuf yusuf zütüm o an dedim yannanı yedik diye. Kadın eski bir kilit takmış bende anahtarı paspası basınca hissetim ilk başta anahtar elimde ne tak yiyecem diye düşünüyorum. Sonra bismillah diyip içine soktum deliğin anahtarı yavşça çevirdim. Ama kalbim güm güm atıyor ses çıksa ölürüm korkudan. içeri açtım ve sadece kocaman bir ayna ve birsürü kocan kitap vardı. Yandaki kavanozda filan derken bütün harfler ile yukarıda kapıyı kapatın Yazıyordu. Dedim artık bir tak yedik bende kapattım kapıyı. Odada çok rahat bir köşe vardı bende merak edip bir kitabı açtım. Dedem en az 50 yıllık bir kilit vardı ve baya uzun bir arapça dua yazıyordu. Üstümdeki muskanın devamıydı sanki ve Biraz başım dönüyordu o aralar. Dedem o kadar eski bir kilittiki ama 8 tane kilit vardı. Kilitler o kadar küflenmiştiki 7 tanesi bir anda düştü ve 8. Kilit bir kitabı zincirler ile sarmıştı ama kitap aşırı kalın ve sadece bir sayfası vardı. Üstümdeki muskanın içinde bir şey varmıdır acaba derken elim gitti ona ve içinden bir anahtar buldum. O anda bahanemin ayakta seslerini duydum ne tak olacaksa olsun moduna girdim ve o anda hemen muskanın parçaladım bir anahtar düştü ve bu anahtar cuk diye girdi kilidin içine o anda babanem de olmayı açmaya çalışıyordu ve bağırıyor o arada da ağlıyordu. Kitap bir anda sanki milyarlarca göz içine almış gibiydi beni bedenimi hissetmiyorum ilk çocukluk aşkım annem babam hepsi önümden geçiyordu. Aynaya döndüğümde kitaptaki o sayfadaki yazının aynısı çıkmıştı. Ve o anda babannem odaya girdi ve sakın yapma diye bağırdı o anda o 2 satırı okudum ve sonra sanki ben değilmiş binlerce ruh aynı anda bağırıyorduk babannem çığlık atıyor ve tüm mahalle sarsılmış gibiydi babanem özür dilerim diye bağırmaya başladı babam da o arada arabanın önüne gelip bi ani fren sesi duydum. Babam o anda aynada göründü ve dediki oğlum bu güçtür bu insanın asıldır dedi aynada benim gibi milyonlarcası vardı ve gözlerimiz kap kararydı her yerim yanıyordu gibim erimiş gibi yanıyordu galiba tanrı bizi cehennemi getiriyordu. Dedem o anda sanki dedem olduğunu bilir gibi gözüme gözüktü ve oğlum bunu engellemeye çalışıyorum tüm hayatım bitti dedi ve arkamdan gelen bir kürek darbesi ile bayıldım sandım ama babam bana son güçle vurmuştu. Bedenim bir anda kanlar içinde yere düştü ama ben hayla havadaydım ve babam son güç hayırrr diye bağırıyordu. Babaneme kusura bakma oğlum dedi ve babam annem bir yolunu buluyz diyordu yapma yapma derken babanem elini kapattı ve babam ağzı yoktu. Onunda gözleri simsiyah olmuştu ve babannem benim muskanın içindeki o minicik tozu parmağına aldı ve azına zütürdü. Ve gözleri karardı aymada beliren şeyler son ses okuyorlardı ve babanem Raif dedi Raif yapmak zorunda değilsin seni aldatan seni öldüren bendim benim ruhumu al dedi ve o anda babanem babamın arkasında taşıdığı beylik tabancası ile kafasına sıktı. O anda içimdeki o duvarı patlatırım aynayı çatlatığım o güç bir anda söndü içime sığmıyordı o ruh ve gözlerim sanki kıpkırmızı kahkaha atıyordum. Babannem gözlerimin önünde ölmüştü ve benim kafam deliler gibi kanıyordu sonra babam son güç oğlun olmayabilirim ama o adamı öldürdün annem de öldü lütfen oğlumu birak dedi ve dedem sandığım o aşık olduğu kadın tarafından aldatıldığı için kendini cinlere adayan o adam durdu. Tüm sesler durdu ve sağnak bir yağmur başladı. Bana ait olamayan bir ses ile istediğimi aldım dedim ve yere düştüm. Dedem benim dedem değildi babannem tarafından aldatılmış ve herşey onun yüzünden di. Herşeyi biliyordum herşeyi ve o anda babama ağlama dedim ve sanki elimle koymuş gibi odayı yakmak için dedemin o hobisi olan o sıvı (hidrofilorik asit) herşeye döktüm ve o maddeyi alıp (potasyum permengarat) attım oda bir anda alevlendi öyle bir alevdiki o aşkın ihanetin aleviydi o aşk kadar güçlü nefretin aleviydi. Babamı alıp dışarı çıktım. Ve geriye bakmadan evden çıkıp arabayı sür dedim.

Beyler bu da benim hayal gücüm lütfen şukuları ekgib etmeyelim

babaannemle indik aşağıya yazık kadıncağız güzel bi kahvaltı sofrası kurmuş. sofra dediğim de yer sofrası, şimdi ki liseliler bilmez amk. derler ya şeytan ayrıntıda gizlidir diye. harbiden de öyleymiş dıbına koyim. aklıma birden şimşek gibi çaktı, ulan ben bütün gece zütümden üç buçuk ata ata uyumaya çalıştım, başımdan garip garip olaylar geçti sonrasını hatırlamıyorum. e bu gibtimin evinde babaannem ve benden başka kimse yok, babaannem kilidi kaybedip benimle oyun oynamayacağına göre bu gibtimin kilidi nereye kaybolmuştu lan? koca asma kilit dıbına koyayım kendi kendine nasıl ortadan kaybolabilirdi. uyurgezer falan değildim, hadi olsam bile bir uyurgezerin asma bir kilidi anahtarsız açıp kaybedebileceğini hiç mi hiç zannetmiyorum. artık aklım almıyor mantıklı açıklamalar yapamıyorum kendi kendime düşünmekten kafayı yemek üzereyim.
babaannemle oturduk sofraya, anlat bakalım oğlum ne anlatacakmışsın diye girdi lafa. bende olayları en başından başladım en ince detaylarına kadar anlatmaya, 17. yaş günümde bu rüyaların başladığını anneme anlattığımda geçtiğini, dedemin kim ve nasıl biri olduğunu öğrendiğimde yeniden başladığını, dün gece yaşadığım kedi ve siyah şey olaylarını hepsini harfi harfine ekgibsiz anlattım. en sonunda da kilitle ve odayla benim bi alakam olmadığını dün gecenin nasıl geçtiğini bile hatırlamadığımı yemin billah ederek anlattım babaanneme. hiç sesini çıkartmadan dinledi, dinledi. kafasını öne eğip bir kaç saniye düşünüp kafasını salladı. oğlum dedi tam lafa girecekti ki neyse diyip geçiştirdi alelacele yerinden kalktı. alt katta antrede duvarın içine gömülü dolabın kapağını açtığını duydum meraklandım napıyor diye arkasından bende gittim hemen. dolabın diplerinden böyle ahşap kocaman bir sandığı sürüyerek kendine doğru çekti. sandık kaç yıldır orada duruyorsa artık toz örümcek ağı her şey vardı üzerinde. açtı sandığı, sandığın içerisinde panpalar siyah kapaklı böyle eski sayfalı kalın kalın 5-10 adet angiblopedi gibi kitaplar falan vardı. sandığın derinliklerinden ahşap bir kutu daha çıkardı aldı eline. kutunun içinden de siyah bir muska çıkardı panpalar. aldı muskayı gel bakalım dedi kahvaltı yaptığımız odaya geri döndük. bak oğlum dedi deden hakkında az çok bir şeyler öğrenmişsin. deden zamanında çok iyi işler yaptı, çok insana yardım etti ama gel gör ki zamanla kendini kaptırdı bu işlere, o zamandan beridir başımıza gelmeyen felaket kalmadı sadece bizim değil etrafımızdaki pek çok insana da zarar verdi diyerek üstü kapalı bir özet geçti. dedenin bu uğraş olduğu mahluklar insanların peşini kolay kolay bırakmazlar evladım dedi, dedeni kaybettikten sonra babanın da çok zor zamanları oldu allaha şükür üstesinden geldik. bu mahluklar erkeklere daha çok musallat olurlar bu yüzden böyle olaylar başına geliyor olabilir yavrum şimdi al bu muskayı boynuna tak hiç yanından ekgib etme dedi muskayı verdi. verdi vermesine ama babaannem sanki yalan söylüyordu bir gariplik vardı anlam veremiyordum. o an orada başladım ağlamaya babaanne ne diyosun sen neler oluyor diyerek. göz yaşlarımı sildi, geçicek evladım sen hiç merak etme ben yanındayım diyerek teselli etmeye çalışsa da bi muallaklik seziyordum çok yapmacık geliyordu hal ve hareketler sözler. yapacak bir şey yok diyerek verdiği muskayı boynuma taktım.