/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +2
    baharla konuşmalarımızın sarpa sarmaya başladığını söylemiştim. kaldığım yerden devam edeyim. baharla ikimiz bir mücadele sonucu birbirimizi bulmuş gibiydik. ilişkinin bütün temelleri sadece heycan ve adrenaline bağlıydı. o adrenalin ve iki taraftada olan terkedilme korkusu gittiği an ikimizinde ilişkiden eski tadı alamayacağını ikimizde adımız kadarbiliyoduk. ilişkilerde en önemli şey karşı tarafa ne kadar önemli olduğunu hissettirmeyeceksin. yani tamam bu çantada keklik diyemeyecek karşı taraf. her zaman hareketlerine dikkat edecek ki aklında şu düşünce hep olabilsin. bi yanlış yaparsam oda aynı benim gibi çekip gidebilir. terkedebilir beni falan diyebilmeli. yoksa ilişki taka sarar. ve yürümez. aklınızın bi köşesinde bulunsun. bazı durumlarda bahara çok yüz verir olduğumu farketmiştim. yani sesim kötü diyodu. söylüyodu şarkıyı. harbiden tak gibiydi sesi afedersiniz. ama ben hahahaha bu ne lan diyeceğim yerde gidip yok ya kötü değil saçmalıyosun bence gayet güzel sesin eğitime ihtiyacı var sadece falan diyodum. amk kız pembe sıçıyorum dese inanacak kıvamdaydım yani. inanmasam da olabilir tabi falan derdim. hagibtir ordan mal beni mi kandırıyon diyemiyodum kıza. öyle yani. dedim abi bu böyle olmaz. benim acilen yeni bişeyler yapmam özgüveni tazelemem eski iboya tekrar geri dönmem lazım. bunun içinde biriki heycan biriki kadın lazımdı bana ki tavlayabileyim. tabiki sadece tavlayıp bırakıcam. ufak bi muhabbet olsa yeter benim için. baharı aldatmak yada baharın üstüne bir ikincisini koymak gibi bi niyetim yok o sıralar. sadece özgüven tazelemesi. ilişkideki kendimin bi farkına varma olayı yani. neyse böyle biriki saçma girişimim oldu. onlarda başarısız olunca dedim lan ne yapacaz iyice sıçıyorum unuttum mu acaba bu işleri. karı kız işlerini. yoksa her erkeği diz çöktüren bi kadın var diyolardı. doğru mudur bahar da beni mi dize getircek nedir falan diye baharı iyice gözümde büyütmeye başlamıştım. bi kızı gözünüzde büyütmekten daha felaket bişey olamaz. sonunuzu getirir. öyle saçma şeyler yaparsınız ki onu güldürmek için yada ona yaranmak için farkında bile olmazsınız onun ne kadar saçma bi hareket olduğunun. ama yaparsınız .aylar belkide yıllar sonra aklınız başınıza gelir. ama iş işten çoktan geçmiştir. aklınız başınıza geldiğinde de öyle büyük bi pişmanlık duyarsınız ki yaptıklarınızdan kafanızı kesip atmak istersiniz. amk kafam da kesilecek gibi değil. dişler sıkılır yumruklar sıkılır bağırılır çağırılır kendi kendine. ama bi türlü o pişmanlıktan kurtulamazsınız.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 177.
    +2
    bizim ismailin mekana gittim. orda biraz yemek falan yiyim çay kahve içiyim dinleniyim şöyle kafamı toplayım falan diye. arada sırada gider türk kahvesi içerim. sağlam kahve yapıyo ordaki abla. geldiğim zaman hemen bi orta yapıştırır zaten bana. gene gittim bi türk kahvesi söyledim. o gelene kadar da çaylayın beni dedim. çayla sigaraya vuruyorum girişteki masada. aşırı derecede yoğunlar. herkes bi yerlere koşturuyo falan böyle telaş içinde. ortalık kalabalık. bi masadan birisi kalkıyo hemen başkası gelip oturuyo falan. masada boşlar duruyo. yetiştiremiyo çocuklar. dedim oturmayım bari dur şu masayıda ben siliyim nolacak elime mi yapışır. kalktım bezi aldım ordan bi masayı sildim kimse yoktu zaten buyrun dedim oturun böyle dedim. öbür masadan kızlar çağırdı beni. buyrun dedim. masa silincek dedi. tamam dedim çalışmıyorum ama sizin için siliyim bari dedim. kız bana mecbursun dedi. amk birden kafama dank etti. ne demek lan mecbursun dıbına koduuum dedim içimden. efendim ? dedim buna doğru. yok bişey diyerek dönderdi kafasını. attım masaya bezi. kendi alıp silmeye kalktı. bırak bırak ben yaparım elime yapışmaz sonuçta dedim. yap tabi istemeye istemeye dedi. hey allahım yarabbim dedim içimden bişey demedim kıza. amk sinirimi bozdu. gittim öbür tarafa tekrar yerime oturdum. kahve falan geldi ama kafam bozuldu amk. bişeyde diyemedim şimdi ismailin mekanı hani ayıp olur adama. hemde ne diye muhattap oluyum insanlarla böyle sebeplerle. amk kızı beni garson sandı aşağılıyo amk. elini kaldırdı ordan. baktım o. bende aranıyorum amk bişey dese bişey yapsa da bende bi bozsam şunu bişey yapsam diye. olum acayip zoruma gitti lan. bişey yapmazsam kudururdum amk. garsonlardan birisi bakcaktı. dedim bırak ben bakarım. olur mu abi falan yaptı kalktım gittim. buyur dedim. telefonu verdi. şarja takabilirmisiniz dedi. denerim dedim. gittim taktım şarja içeri. amk iki dakka geçti aradan. bunlar kalkana kadar bana bakıp gülüyolar aralarında bişeyler diyolar falan filan böyle. dedim sizin hepinizi aynı masada giberim siz bile anlamazsınız hanginizi gibtiğimi. amk kızları benle daşşak geçiyolar akılları sıra. acayip içime oturdu dedim ben bunlara bişey yapacam. yapmazsam gibsinler beni bütün inci beni gibsin dedim. geldi kız kalkarken yanıma. başımda bekliyo. bende kahvemi içiyorum böyle. hiç bakmadım bile. böyle baktım görmem için bişeyler yapıyo falan. ha buyrun ? dedim. telefonu mu istiyosunuz dedim. evet dedi. tamam bi dakka dedim. azcık kahve kalmıştı dibinde. böyle iki saatte ballandıra ballandıra içtim o kahveyi. iyice beklettim bunları başımda. kız en sonunda dayanamadı hadi ya seni mi bekliycem dedi. döndüm buna mecbursun dedim. kalktım ayağa. gittim verdim telefonunu. özgüvenim de tavan. züt te tavan. herşeyde tavan. kuyruğunu kıstırdı tekme yemiş köpek gibi. gitti. amk kızı kimle aşık attığının farkında değil.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 178.
    +3
    kıza yaptığım bu muhteşem thug life dan sonra büyük bir silkelenme geldi bana. sonunda kendime tekrar dönmüştüm ve baharla işleri yoluna koyabilecektim. gerçekten de öyle oldu. kızla bütün işleri yoluna koyduk. artık tapar gibi seviyodu beni. biriki hafta içerisinde bütün ipleri elime aldım. sırayla tabi. ayrıntılara girmiycem. çok uzatmak istemiyorum anlatacağım daha mühim şeyler var çünkü. baya kız köpek gibi sever olmuştu. bende uzun zamandan sonra gerçekten sağlam bi ilişki bulduğum için mutluydum. hani hazal mevzusunda demiştim ya işte iboda anca böyle birisiyle çıkar desinler falan cinsinden. bu sefer kendim diyodum. amk evlensem harbiden ancak bunun gibi bi kızla evlenirim. harbiden de düşünüyodum. hazal mevzusundaki babalık hislerinden sonra daha ağır oturaklı düşünmeye başlamıştım. nerde akşam orda sabah devirleri bitsin istiyodum. bahar bunun için biçilmiş kaftandı. hem diğer ev kızları gibi mızmız eşofmanı çekip evde oturacak bi tip değil. hem görücü usulu tarzı bulduğum bi kız değil. hemde böyle çok fırlama ortalık huursu falan da değil. kendi halinde benim gibi kafalarımız tutan gayet hoş bi kız. evlenirmiyim? ben ancak onla evlenirim amk. şimdi beyler kendimizi bilelim. şimdi ben gidipte aman efendim bana illa bakire birisi olcak gidip bakire birisiyle evlenmeliyim çarşaflı olsun işte kapalı olsun falan der miyim ? desem bile kim gibler ? amk ben neyim ki karşıdan ne bekliycem ? ben zaten gibmiş atmışım o kadar kızı. ondan sonrada milletin namusunun bekçiliğini yapamam. ha temelli gavat olmayada lüzum yok. kararında bana uygun en iyi seçenek bahardı. baharla bu konulara hiç girmemiştik ama baya oturaklı bi ilişkimiz vardı. arada akşamları yemeğe çıkarıyodum. eğlenceli geçiyodu vakit. nasıl geçtiğini ikimizde anlamıyoduk. yanında osurabildiğim nadir kızlardan. evet. itiraf etmeliyim. yanında osurma evresine kadar geldiğim kızlardan birisidir. hikayenin bazı kısımlarında size ısrarla söylemiş olmam lazım. bi ilişki ne zaman olmuştur derseniz yanında osurabiliyosanız kızın rahat rahat. işte o zaman o ilişki olmuştur beyler. tabi herkesin yanında utanmadan osuran gavat tipli ergenlerden değilseniz. ki eğer beni takip ediyosanız onlardan olma ihtimaliniz çok düşük. o kadar okuyosunuz az buçuk bişey geçmiştir yani. neyse baharla baya düzeyli bi ilişkimiz vardı. evimde kaldı. evinde kaldım. yapmadığımız şey kalmadı aşağı yukarı. sonra işler biraz daha rayına oturduktan sonra. birlikte yaşayalım dedim. kübrayla aynı evde kalmayım dedim artık. zaten kız bu sene gitcek. evde iki odalı bişey bize yaramaz yani baharla. kübrayla konuştuk. ayrılığımız epey hüzünlüydü. merkezde bi ev buldum. içini güzelce dayadım döşedim. bi dünya masraf ettim. ama değdi. tabi bi dünyada eksiği vardı. ha diyince de çıkarıp bi ev kuramam amk tek başıma. o kadar da değil ali ağaoğlu değilim. ama evi tuttum. kirasını zaten ödeyebilecek güçteydim. ve içinede idarelik bütünşeyleri koydum sayılır. buz dolabı çamaşır makinası ocak falan gibi böyle çok lazım olacak birinci etap eşyaları aldım aldım koydum. zamanla öderim diye. zaten ne zamandır kendi evime çıkma hayalim vardı. bilirsiniz. tek başıma yaşayıp evime hergün bir kadını atma hayalim her zaman devam ediyodu. lise yıllarında barney stinson ile başlamıştı bu hayal. o gün bugündür baya bişeyler yaptım o konuda ama maalesef kendi evime çıkma olayı baharla kısmetmiş.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 179.
    +2
    beyler ilk defa benden böyle bişey duyuyosunuz farkındayım. bende ilk defa bi kız hakkında böyle düşünüyorum. önce gittim güzelinden bi yüzük aldım. ulan o muallaklerde işini biliyo. 3 gramlık altına bi dünya para istiyolar. bakıyorum yüzüğe. içinde küçücük bi zirkon taşı var. pırlantaya benziyo. kenarlar altın. ama ne gibe yaradığı bile belli değil. küçücük bişey amk. ama bahara gösterdiğimde yerlere yattı sevinçten. inanmıyorum sana bunu nerden düşündün de aldın dedi. dedim seni düşünmediğim bir an bile yok ki. sarıldık ağladı tabi gene. hiç dayanamaz onun için en ufak bişey yaptığımda hemen duygulanır ağlardı. acayip duygusal bi kızdı bi yandan. bi yandan da acayip sert. tıpkı benim gibi. dışardan kimse bilmesede içinde baya baya bişeyler olan bi kızdı. böyle hoyrat bi duruşu vardı. sanki bi gün pat diye kapıyı çarpıp gidebilecek kapasitede bi kızdı. ama bazen öyle cümleler söylüyodu ki bana. hayran kalıyodum. tek cümleyle kendine aşık ediyodu kız. kendimi kaptırdığımın farkınadydım. aşık olduğumunda farkındaydım. ve bu ilişkinin devam edeceğinin sürekli olacağının bazı devirlerin kapanacağınında farkındaydım. ama hal ve hareketlerimde hiçbir değişiklik yoktu. itiraf etmiyodum ve tamamiyle kendimi bu düşünceye inandırmamıştım. bu çok önemliydi. eğer kendimi tamamen inandırırsam benim onun üstünde kurduğum bu hayranlık , bu aşıklık , bu kendime bağlama ve otoriter tavrım tamamen yerle bir olcak ve onla bir ilişkide aynı seviyede olacaktı. ve tekrar üste geçmesi hiç zaman almayacaktı. kadınların yönettiği bir ilişkinin sürmesi için sadece kadınların ilişkiyi sürdürmek istemesi gereklidir beyler. başka hiçbişey değil. yani bu demek oluyo ki sizin ilişkinizi eğer karşı taraf , yani kadın yönetiyosa , siz taku yemişsiniz. ağzınızla kuş tutmanız , onu etkilemek için binbir türlü hareket yapmanız , hediyeler almanız , çok paranızın olması , 29 santim damarlı olması , hiçbir anlam ifade etmez. istediği zaman , canı sıkıldığı zaman pat diye bitirebilir. devam etmesini sitediği için devrik de olsa yarak kürek de olsa devam ettirir o ilişkiyi. sizde katlanırsıız. bu ne böyle yarak kürek ilişki mi devam eder napıyosun sen diyemezsiniz. o her hareketi yapar. siz yapınca suçlu olursunuz. ama sen niye suçlu olmuyosun diyemezsiniz. o yalan söylediğinde bişey olmaz. ama siz yalan söylediğiniz zaman güvensizlikle şerefsizlikle itham edilirsiniz. bu böyle uzar gider. zaten yaşayanlar çoktan içleri bunalmış ibo tamam amk ne darladın lan diye bekliyolar elleri çenelerinde.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 180.
    +2
    evi falanda hallettikten sonra babamları aradım. dedim anne baba, haftasonu sizi ziyarete geliyorum. baharıda getiriyorum. sizinle tanıştırıcam. ailemle tanışan ilk kızdı bahar. zaten ailemin bildiği ilk kızda bahardı. yani bugüne kadar hiçbir kıza güvenmediğim kadar çok güvenmiş , inanmadığım kadar çok inanmıştım. haftasonuna kadar baharın heycanını görmeliydiniz. aşkım acaba bunu mu giysem. tatlım şu nasıl. bi de böyle bak. annen en çok hangi rengi sever. baban nası giyinmemi ister. aşkım çok kararsızım. nolur yardım et. falan filan ardardına bi sıralıyo cümleleri görmen lazım. onun tatlı telaşını izliyorum bende köşede sigaramı tüttüre tüttüre. baya ben emekli olmuş köşeyeçekilen , elleşme baba yorgun triplerinde takılan adam oldum bi anda baharla. ve eski günlerim geliyo aklıma. vay lan bende böyle bırakıp gidermiydim amk diyorum. jübilemizide baharla yapıyoruz demek ki. vay arkadaş millet şimdi ne diyecek. ibo da evlenmiş ya la falan diye dalgaya alacaklar. düğünüm efsanevi olacak falan diye öyle hayaller kuruyorum ki sormayın. gittik. baharla burdan çıktık bi haftasonu. ve onca yolu çektikten sonra memleketim yozgata gittik. teknolojinin ve bilimin başkenti yozgat. aşkın tohumlarının ilk ekildiği harman olduğu yer. modanın gidişatına yön veren şehir. ve tabi nükleer sanayinin.
    ···
  6. 181.
    +2
    annem saolsun her zamanki gibi tam geleceğimiz saate ayarlamış kendini bi dünya yemek yapmış gecenin yarısında. mantıdan tut pilava , dolmadan tut , karnıyarığa kadar her telden bişeyler var donatmış sofrayı. ben direk mantıya gömüldüm. annemle bahar bi konuşmaya daldılar. annem yavrum durmuyo hiç. kız bi lokma zaten utana utana azıcık kopararak falan ağzına bişeyler zütürüyo. onu kemirirken ağzının içinde sende mi düzcelisin yavrum diyo. soruyo gene bişey. bizimki utana sıkıla bi halleri var varya kahkaha atıyorum içimden ama utanmasın diye bişey demiyorum. onu yutana kadar başına hal geliyo. ikinci lokmada bi daha. bi tabak mantıyı yiyene kadar kendinden geçti 3 kilo verdi kız. anneme dedim hadi canım sen git yat yerine de kız rahat rahat yemeğini yesin çekiniyo baksana dedim. ne var olum sormayak mı falan diye tribe giriyo. bizimkide böyledir. tribe girer şeker gibi bi kadındır. neyse oraları geçelim. yemekleri falan yedikten sonra misafir odasında bi yatak açtı annem bahara. sonra onu oraya yatırdık. bende kendi odama çekildim. güzel ve yorgun bi geceden sonra asıl tanışma ertesi gün gerçekleşti. baharı oturma odasına ortaya oturttular. benide yanına. soru yağmuruna tutuyolar. nerelisiniz. kimlerdensiniz. ne yaptınız ne ettiniz falan filan. annem bi ara köşeye çekmiş bana soruyo. koluma bi cimcik attı önce böyle. aah napıyon anne ya dedim. bana bak lan köpek doğru söyle yükledin mi bu kızı diyo. ne yüklemesi anne kamyon mu bu kız ya dedim. bi daha sıktı kuvvetlice. amk oda nasıl bir sıkmaksa artık nereyi sıkıyo nası sıkıyosa öyle bi acıtıyo ki anlatamam. ya anne bırak allah aşkına dedim. ibo sen bi halt karıştırmasan kızı alıp buraya kadar getirmezsin bak ben bilmiyomuyum güttüğüm öküzün huyunu diyo. :D ulan valide hanıma kadar işlemiz bizim binlikler. kızı hamile mi bıraktın da getirdin buraya kadar diyo. yok anne dedim öyle bişey yok merak etme dedim. tertemiz kız. bendetertemizim. zaten benim gibi nur-u pak adama ancak böyle bi kız yakışır diyorum. biliyo benim ne ipnelikler yaptığımı. get şurdan pis köpek temiz kızsa almayım sana yazık etmeyim kıza diyo :D vay arkadaş. böyle söyleyincede şimdi bi an içime oturdu lan :D valla bak. yüzümde kızardı yani. neyse. tanışma faslını falan bitirdik. annemler mutfakta falan baya bi tezgahtan geçirdi baharı. beğendilerde müstakbel gelin hanımı. biz döndükten sonra yeşil ışıkları yaktılar. babam diyo aferim lan it herif kedi olalı bi fare tuttun hadi bakalım diyo. :D babamın benimle gurur duyma cümlesi. :D çok samimi bi ailem var amk çok seviyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 182.
    +2
    tanışma fasılları bittikten sonra atlayıp tekrar döndük biz düzceye ve işler artık ciddiye bindi iyice. bahar öyle bi haldeydi ki ne desem tamam diyip yapıyodu. tanışmaya gittik. normalde ben yok olmaz gelemem falan diye naza çeker diyodum. tamam gidelim dedi kalktık gittik. sinemaya mı gitsek ya diyorum. olur hadi gidelim diyo kalkıp gidiyoruz. şöyle mi yapsak diyorum yapalım diyo. kalkıp yapıyoruz. acayip bişey oldu kız. hemen yapıp bitiriyoruz. ne desem herşey şıp diye halloluyodu. bayada hoşuma gidiyodu bu. hiçbişey bekletmiyoruz hesabı. hemen yaşıyoruz. ne kadar ilerleyici ne kadar güzel ne akıcı bi ilişkimiz var falan filan diye takılıyorum bende. sonra bizimkiler düzceye geldiler. baharın ailesini falanda çağırdık. bizim evde bi tanışma merasimi tarzı bişey düzenlendi. aileler birbiriyle tanıştı. kırk yıllık annem merhabalar firuze hanım felan yapıyo amk. babam ahmet bey siz nasılsınız ? iyi iyi hamdolsun bende iyyim falan diyo. amk bu ne resmiyet lan :D çıkarken babam bana bi tak yiyipte bu kızıda elinden kaçırma sıçarım bacağına diyen adam. şimdi gelmiş ahmet bey siz nasılsınız falan yapıyo amk :D ailelerin tanışmasından sonra orda temsili bi isteme töreni gerçekleşti. tabiki baharın yaptığı kahveler eşliğinde. amk kendi evimizde kızı istiyoruz. misafir olarak geliyo iki ailede. onlar gidiyo. gene evde biz kalıyoruz. böyle çapraz bi durum vardı işte :D neyse temsilen bi isteme oldu. verdiler. bi yüzük takıldı iki taraftanda. amk ömrümün en mutlu günlerinden biriydi. nişanlı olmuştuk biz artık. bahar benim nişanlımdı. düşünün ki kırk yılın playboy ibosu , kolyeden başka bişeyi bulunmayan adamı , artık elinde yüzüğü ile dolaşacak nişanlı bir adama dönüşmüştü. aileler gittikten sonra baharla bunun romantizmini yaptık saatlerce. gecenin ilerleyen saatlerine kadar omzuma yattı. diyoruz işte biz artık nişanlandık. bu yüzükler bunun nişanesi oldu. birisi sende. birisi bende. devamlı durcak. bizi görenler diycek ne kadar güzel ne kadar hoş bi çift. şunlara bak birbirlerine aitler falan yapıyoruz böyle. normalde hiç sevmem bu geyikleri ama. o kadar hoş o kadar güzel ve naif geliyodu o sıra ki anlatamam. düğünü falan ne zaman yapacağımızı henüz kararlaştırmadık. ama arkadaşlarıma falan yavaş yavaş haber vermeye başlamıştım. artık herkesin duyması gerekiyodu bunu. sonuçta saklamam için yada duyurmamam için bi gerekçe yoktu ortalıkta ve iş resmiyete binmişti amk. bundan daha geri dönüş ne olabilirdi. arıyorum milleti. kanka ben nişanlandım diyorum. kahkahayı basıyo. aferim ibo. iyiydi bu . bu iyiydi amk geliştirmişin kendini iyi espri diyolar :D kimse inanmıyo bana haliyle. pek övünülecek bi durum olmadığından buraların üstünde durmak istemiyorum. direk mevzulara geçiyorum. nişanın ardından düğünü artık yaza doğru yada seneye falan yaparız diye düşündük. o sırada evin eksiğini gediği falan hallederim dedim. bu sırada tabi bütün ilişkilerimizi korunarak yapıyoruz ki bi hazal vakası daha yaşamayım. bide şimdi gelinin karnı büyük çıkarsa ortalığa büyük rezalet amk. herkes sırf hamile diye evleniyorum falan der. laf söz çıkar bi dünya iş. zaten kimse inanmıyo evlendiğime. bu sefer hiç inandıramam diye baya dikkat ediyorum. osururken bile yani ona doğru osurmuyorum o derece. bi kaç ay böyle birlikte yaşadık biz evimizde. hayvanlar gibi çalışıyorum. gece gündüz. önceden sadece gündüzleri yoğundum. baharla nişan olduktan sonra geceleride yoğunlaştırdım. işleri artık bütün güne yaymaya başladım. ki düğüne kadar bütün herşeyi bitsin bir tane bile ekgib olmasın. herşey kusursuz olsun. benim planım şuydu. bununla çok sevdiğimiz bi gölet var burda. yeni açılcak bi mekan var orda. göl üstünde bi düğün salonu. ama o kadar hoş bi yer ki anlatamam. adamlara da talimat verdirdim ki erkenden bitirsinler. orayı tutucam. baya organizasyonlar olacak içinde. gelin merasimleri , kına gecesi organizasyonları , orkestra , mehter takımı falan baya bişeyler yapıcam. onun harici evde bütün şeyleri ben alıcam. hepsini geçtim onların alması gereken şeyleride ben alıcam. çünkü şimdi onlara bıraksam gider yarak kürek şeyler alırlar. masraftan kaçalım falan filan hesabı. zaten benide biliyosunuz pimpirikli adamım başkasının eşyalarını başkasının zevklerini evimde bulundurma fikri hiç hoş gelmedi bana. o yüzden herşeyi ben yapıyım dedim köpek gibi çalışıyorum. herşeye koşturuyorum. bi iş bitiyo hemen başka bi iş. o bitiyo hemen bi başkası. ordan bi bağlantı , burdanbi ihale falan filan derken. şirket öyle bi tempoda çalışmaya başladı ki benle görmeniz lazım. bi anda büyük bir artış bi ivme kazandırdım yukarı doğru. ve borsayada yansıdı bu. hisse değerleri falan biriki ay içerisinde baya yukarı çıktı. bende bunun üzerinden büyüme planları falan yapıyorum ki daha çok para kazansın şirket büyüyüp. daha büyük ihalelere girebilelim. ve daha çok para kaldıralım .böylece bende daha çok para kazanabileyim falandiye kafa yoruyorum bi dünya şeye. o ara bahar benden izin istedi. noldu aşkım dedim. kocaelide bi arkadaşım var evleniyomuşta kına gecesine davet etti ona gidebilir miyim dedi. dedim git tabi aşkım ayıp ediyosun sormana bile gerek yok. istersen ben zütürüyüm seni dedim. yok aşkım zahmet etme sen işine bak şirketine git dedi. benimde zaten çıkma gibi bi niyetim yoktu .halletsin dedim yolladım. iyi ki de yollamışım. gözüm gönlüm açıldı. dinleyin şimdi. filme gelin.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 183.
    +2
    bahar gitti. bir hafta falan kocaelide kaldı. ilk gittiği günlerde geceleri konuşuyoduk napıyosun ne ediyosun özledim ne zaman gelceksin çok özledim falan tarzı sevgili mesajları oluyodu aramızda. arıyoduk birbirimizi. gece onikiden sonra diyodum sen kudurdun gene heralde sıcak saatler geldifalan yapıyodum böyle. sıcak konuşmalara giriyoduk. her sevgililikte vardır. normalde sanal ciks gibi geldiğinden dolayı hiç sevmem böyle muhabbetleri ama. baharlayken yapıyodum. nişanlım amk daha başka kimle yapıyım demi. ailem gibi görüyodum onu. sadece bana ait doğduğum için değil sırf sevdiğim için benimle birlikte olan kendi ailem. soyumun devam edeceği ailem. öyle görüyodum. baya kutsaldı benim için. bu birinci anlamıydı baharın. ikinci anlamı da diz çöktüren kadındı. yılların ibosunu , düzcenin , istanbulun , ankaranın , yozgatın , kırşehirin , çorumun ve çevre illerin en güzide kızlarının canını yakmış kendi halinde playboyunun eline nişan yüzüğünü takmış kadındı o. benim son maçımdı. jübilemdi. asırlık tablomdu. en güzel eserimdi. buda ikinci anlamıydı ki bu anlamıda en az birincisi kadar büyüktü benim için. ilk günler konuşurken sonraki günler konuşamamaya başladık. mesajlarıma falan cevap vermedi. aradım açmadı falan. dedim uyudu heralde. eertesi sabah binbir özür diledi. aşkım kusura bakma ya uyuyakalmışım kızlarla oynadık bugün tepindik falan baya ondan dolayı yorgundum direk uyumuşum falan yaptı. benimde zaten işten güçten kafamı kaldıramadığım için pek üstünde durmadım. sonra aradan bi kaç gün geçtikten sonra sakin günlerden birisiydi. baya çalışmıştım hafta başından beri. haftanın ortası işte. dördüncü gün mü beşinci gün mü yanlış hatırlamıyosam o civarda bişeyler. dedim amk yeter bu kadar ben gidiyorum biriki saat erken çıkıcam artık kafamı toplıycam evde biraz keyif yapıyım olmaz böyle dedim. gittim eve rahat kafayla. gecede çalışmayım dedim. kendime vakit ayırıyım biraz günlerdir harap oldum dedim. filmdi cips di oyundu şuydu buydu derken bütün zevklerim bitti. kafam boşaldı. stres falan kalmayınca düşünmeye fırsatım kaldı. dedim dıbına koyum bu kız nereye gitti ? kocaeliye. dedim ibo sen gerizekalımısın ? kendi kendime konuşyuorum böyle. ibo sen gerizekalımısın diyorum. yoo niye olum diyorum. sonra tekrar soruyorum kendime. amk bi kına gecesi kaç gün sürüyo lan diyorum. dıbına koyum harbi olum kaç gün sürüyo lan 1 hafta kına gecesi nedir amk diyorum. harbiden. truva prensesi mi evleniyo amk kırk gün kırk gece düğün olsun. alt tarafı bi gün taş çatlasa 2 hadi olmadı 3 gün tepinirsin kınasını yakarsın hasret giderir takılır gelirsin. 1 hafta ne amk. aradım direk baharı. açmadı gene. içime bi kurt düştü. sinirlendim bi yandan da. olum ne olabilir ki diyorum bide. düşünüyorum hiçbişey yok. yani yalan söylemesi gibi bişey söz konusu olamaz. kız nişanlım amk. ne diye yalan söylesin ve niye yalan söyleme ihtiyacı duysun yani. istediği zaman istediği yere gidebilir ve benden bişey saklamasına gerek duymaz zaten. o yüzden aklıma kızacak bişeyde gelmiyo. ama bi yandan da düşünüyorum 1 hafta kına gecesi. Allahalla baya ilginç diyorum. bi yanım diyo ki ibo var bunda bişeyler bi bit yeniği git üstüne amk diyo. bi yanımda diyo kendi kendine hüsnü kuruntu yapıyosun arkadaşlarıyla takılıyo işte 1 hafta. sende işte güçtesin zaten kızla ilgilenemiyosun bırak takılsın kızlarla diyo. iyice bi muamma anlıycağınız.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 184.
    +2
    gene aklım fikrim nereye gitti bilmiyorum ama gittim kocaeliye. bunu aradım gene açmadı. bi kaç kez arayım dedim ama sonradan dedim neden arıyorum amk. işkillendiriyorum ki. gidiyim kendim bulayım ne gerek var. arkadaşlarını falan aradım ilk önce. arkadaşlarından birinin telefonu vardı bende zaten. onu aradım. ibo olduğumu söylemedim. dedim merhaba ben baharın arkadaşıyım. bende bi eşyası kalmıştı bahar onu istedi de onu getirdim. nerdesiniz dedim. kızda şaşırdı allahalla baharda burda değil aslında ama dedi. biliyorum kocaelide olduğunu söyledi. bende ordayım zaten o biliyo beni sen adresi ver dedim. kızda dedi iyi o zaman git görüş kendin. baharın haberi var madem. bahar şurda dedi. iyi dedim .aldım adresi. gittim bi taksiye atladım direk. dedim abi beni bu adrese zütürürmüsün. zütürdü. taksiye parasını verdim. bi apartmanın önünde indirdi beni. baya 9-10 katlı bi binaydı heralde saymadım ama baya yüksekti. balkonlu malkonlu evleri vardı. diyorum şimdi kapıyı açınca ne şaşıracak amk :D ellerinde kısırlarla , yada limonatalarla falan oynarken bi açacak kapıyı ben. rezil olcak bana ne makara yapıcam falan diyorum. üst katlara doğru çıkıyorum. 4 katta. ve dairenin önüne geldim. içerden bağrış çağrış sesleri geliyo. birileri kavga ediyo içerde. karı kocalar heralde. dedim lan yanlış yere mi geldim acaba. kesin yanlış ev amk dedim. bildiğin böyle şangır şungur bişeyler fırlatıyo kadın kocasına. duyuyorum ta dışarı geliyo sesler. bi yandan da merak ettim. tam kapının önünde böyle bekliyorum kulak misafiri oldum. ne tartışıyolar acaba diye dinliyorum amk. birden kapı açıldı pat diye. bi herif gömleğini falan toparlamış ceketi elinde gömleğin ortası açık böyle yeni gibişten çıkmış yaka paça çıktı evden. amk korktum bi anda kapı açılınca. herif dese napıyon lan sen burda hıyar ağası dese. ne diyceğimi bilmiyorum bildiğin beyin amcıklaması yaşayarak durdum öyle kapının önünde. adamda artık karısını mı aldatıyodu neydiyse hiç seslenmedi bana :D öylece pantolonu çeke çeke gtti. o çıkmaya kalmadı ordan bi vazoyu fırlattı kadın kapıya doğru. pat diye kapıya çarptı tam ayağımın önünde paramparça oldu. geriye çekildim bi an böyle üstüme gelmesin diye. lan bi garip oldum baya. içerisi savaş alanı gibiydi. kapının aralığından bakıyorum içeriye. böyle perdeler falan berbat olmuş yırtılmış hep. ortalıkta kırık camlar , taşlar , kıyafetler bi dünya şey. büyük bi tartışma yaşamışlar belli ki. kendilerinden geçmişler amk kadın mahfetmiş ortalığı. dedim ne adamlar var amk. ne karılar var. ve sonra muhteşem bi sahne oldu. orda öylece salak gibi durmuş perdeleri seyrederken perdelerin önüne yarı çıplak bi kadın geldi. beni gördü. hemen yüzümü çevirdim kaçacaktım ordan. ne be ne var ne bekliyosun ne dikiliyosun orda diye bağırdı ağlayarak bi yadan. haykırdı daha doğrusu kadın. bi anda şaşırdım. Allahalla dedim. lan bu karıyı tanıyorum ben bi yerden diyorum. hanfendi kusura bakmayın falan diycektim tam oda eline bişey geçirmiş koşa koşa hıncını benden almak için geldi kapıya. kaldırdı elini tam vurcaktı kafama tuttum elinden. göz göze geldik. o an dünya başıma yıkıldı. yarı çıplak bi halde tanımadığım bi evde, tanımadığım bi adamın arkasında , tanımadığım eşyaları kıran , bağırıp çağıran , bi saattir tartışan kadın benim ailem dediğim baharın ta kendisi. ibo? dedi beni görünce. amk beynim döndü. elini falan bıraktım bunun. biriki adım geri çekildim. nefesim kesildi. nefes almaya çalıştım. alamadım. kalbim zütümde atıyodu sanki. hagibtir dedim. kalp krizi geçiriyorum sanırım. kalbimi tuttum. sıktım. sıktım. bahar ağlamaya başladı. ibooo ? iboo!? falan yapıyo böyle. ittirdim bunu kapıya. merdiven korkuluklarına tutundum. biriki saniye orda nefeslendikten sonra sesler falan yavaş yavaş açılmaya başladı. bu bana bişeyler anlatıyo ama boğuk boğuk duyuyorum sesleri. beynimden vurulmuşa dönmüştüm. hayatımın yıkımını yaşıyodum resmen.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 185.
    +2
    ve inanın beyler beni en çok kıran şey yüzüğünün parmağında olmasıydı. meğer bahar benden 1 hafta izin alıp gitmiş kocaeliye. burdaki arkadaşlarıyla falan buluşmuş. eski sevgilileriyle falan birlikte olmuş. zaten benim gibi triple ın peşindemiymiş neymiş. sırf olsun diye nişanı bile kabul etmiş anlaşılan. etme bulma dünyası mı bilmiyorum ama. benim triple ile baharın bana yaşattığı bu travmanın hiçbir etme ve bulmayla alakası yok. bu nasıl bir kahpelik olum. bu nasıl bi döneklik. dıbına koyum parmağında yüzük var lan. nişan yüzüğü var. bunada böyle dedim. soktum evin içine. ittim duvara. kafasını vurdu duvara. başını tutarken çarptım ağzının ortasına. sümükleri aka aka ağlıyo karşımda. üstüne doğru gidiyorum bi yandan. bu nasıl bi kahpelik lan diyorum. amk gözlerim doldu ağlamamak için kendimi tutuyorum. kahpeliğine göz yaşım bile değmez diyerek. ama dudaklarım falan titriyo. dayanamıyorum. amk bu nasıl bi kahpelik dıbına koduğum seni dedim. ibo lütfen böyle konuşma nolur bak sandığın gibi değil dedi. bi daha yapıştırdım ağzına. dedim senin ağzını giberim. ibo deme bana. yüzüğünü falan oynatıyo böyle elinde onu tutuyo. al dedim yüzüğünüde zütüne sokarsın bu saatten sonra. amk bunları hakedecek ne yaptım lan sana kahpenin kızı dedim. ya ibo nolur allah aşkına bi dinle dedi. neyini dinleyim lan neyi dedim. ne anlatıcaksın bana. elin oğluyla beni kandırıp nasıl gibiştiğinizi mi ? seni , benim nişanlımı ? ailem dediğim kızı nasıl inlete inlete gibip önümden yürüyüp gittiğini mi ? günlerce bana nasıl yalan söylediğini mi ? dıbına koduğum neyi anlatacaksın bana daha dedim. ya ibo diyo daha. ya gibtir git bi daha görünme gözüme. allah belanı versin senin ya. valla allah senin bin türlü belanı versin dedim. döndüm gidiyorum koluma yapıştı. ittirdim. ayaklarıma kapandı. ibo nolur yapma ibo bırakma beni nolur diyo. vurdum tokadı ağzına bırak lan. bırak giberim bırak dedim. ömrümde dövdüğüm belkide ilk kız bahardı. ömrümde yediğim en büyük dayakta gene bahardandı. ben ömrümde böyle bi yıkım yaşamadım. ömrümde böyle bi rezillikte görmedim. ulan herşey hazırdı be. gecemi gündüzüme katmıştım amk. ailemle tanıştırmıştım. şimdi onlara ne diycektim ben. onlara ne anlatıcaktım. kız beni aldattı anne başka birisinin altında buldum mu diyim. arkadaşlarıma ne diycem amk. nişanlım beni gibtir etti gitti herifin birine gibtirdi kendini mi diycem. nası bakıcam elin elalemin yüzüne amk. gene gözlerim kararıyodu binadan çıktığım zaman. kendimi terminale nasıl attım bilemiyorum. otobüste ağlamaktan harap oldum. ilk defa bi otobüs yolculuğunda en arkaya geçtim oturdum. ve son durak hadi geçmiş olsun diyene kadarda yerimden kalkmamıştım. nasıl kalkaydım amk. kimin suratına baksam şuna bak nişanlısını gibtiren adam diye bakıyomuş gibi geliyodu. öyle bi utanç vardı ki üstümde anlatamam. amk bunları hakedecek ne yaptım diye düşünüyodum. tamam beyler. iyi kötü bizde biraz playboy olabiliriz. ama böyle bişey hiçbir zaman yapmadık. kimsenin namusuyla şerefiyle oynamadım. kimseyi ortalıkta ele güne karşı rezil olacak pozisyonda bırakmadım. herkes hakettiğini almıştı bende. kimse haketmediği bi şekilde bi muameleye maruz kalmadı. burcuyu gibtim. haketmedi mi ? edayı gibtim ? haketmedimi ? mahperi haketmedi mi ? mahperi ayrı bi vakaydı gerçide. onu geç. triple dakiler haketmedi mi ? iş yerindeki sekreterler haketmedi mi ? joguar haketmedi mi ? peki ibo ? ibo haketti mi lan ? bunu haketti mi ? yaptığım herşeyi biliyosunuz amk. ölçün biçin tartın ibo bunu haketti mi binler ? haketti mi lan ?
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Burdayım sayfa 5
      ···
  11. 186.
    +2
    düzceye geldim. biriki hafta tamamen bedbaht halde kendimi eve kapattım. bana söylediği bütün cümleler kulağımda canlanıyodu. elime yüzüğü almış varlık içindeki yokluğumu , varlık içindeki kaybolmuşluğumu düşünüyodum. evde herşey onun içindi. eşyaları onun için almıştım. herşeyin adı oydu. kanepeler bahardı. televizyon bahardı. yatak bile baharlı yataktı. komodin bahar komodini. mutfak dolapları tamamen bahar ağacından. ve çatallar paslanmaz bahardan. bahar kapı taktırmıştık mesela. sırf bahar için. ve ev baştan aşağı bahar kaplamaydı. heryerde kokusu vardı. ve en büyük nişanesi elimde tuttuğum yüzüktü. bakıyodum sadece. 1 hafta boyunca evin içinde durdum. bilmiyorum bişey yedim mi. yada içtim mi. inanın hiçbişey bilmiyorum. tamamen kendimi kaybetmiş bi pozisyonda sadece yüzüğe baktım. ve eşyalara. koltuğa gittim. dokundum. dedim baharı burda istemiştik. nişanımız tam burada bu şekilde ayakta dururken yapılmıştı. parmaklarıma bi yüzük ilk defa burada bu kadar çok yakışmıştı. ve sonra ailelerimiz buradan çıkıp gitmişti. sonra biz tam burada böyle oturmuştuk. ve yüzüklerimizi böyle severek gecelerce hayal kurmuştuk. çocukların odası tamda burası olacaktı. buraya oğlanın bilgisayarı gelecekti. ve biz çocuk yapmadan önce tamda burada fantastik ilişkiler yaşayacaktık. birbirimize doyacaktık tamamen. tam burda banyo yapmıştım ben. ve tamburda elbiseleriyle birlikte gelip saçlarımı yıkamıştı. ve tam burada dururken ıslatmıştım ben onu. ne kadar eğlenmiştik tam burda. halbuki ne kadar güzel eğleniyoduk tam burda. tam burda gözlerine dalmıştım ben. ve bana öyle bakma demişti. tam burda başlamıştı teomanın şarkısı. ve tam burda ışıkları kapatıp dans etmiştik bana öyle bakma anlayacaklar derken teoman. bir hafta boyunca bi şizofrenik düşüncelerle geçti. hepsini bir bir tekrar yaşadım. ve bir haftanın sonunda artık kafam ağrımaya başlamıştı. hergün aynı şeyleri tekrar ettiğimi tam bi hafta sonra farkettim. 6 gün değil. 8 gün değil. tam 7 günde farkettim. herşeyi tekrar tekrar düşündüğümü. ve herşeyin artık tamamen bittiğini. telefonumu elime aldım. tam 96 tane cevapsız arama var. bi çoğu bahardan. bi çoğu tanımadığım numaralardan. bi çoğu gizli numaradan. birazıda baharın arkadaşından. telefon elimdeyken bi kez daha çaldı. tanımadığım bi numara. tamamen isteksiz ve amaçsızca açtım. efendim dedim. ibo ? senmisin dedi. evet benim dedim. tanımıyorum telefondaki kadın sesini. şey ben baharın arkadaşıyım dedi. evet? dedim. sen bilmiyosun heralde daha dedi. neyi dedim. bahar intihar etti ibo dedi. bi anda soğuk bi su döküldü üstüme. cevap veremedim. ibo ? dedi. diyecek bişey bulamadım. o kadar hissizdim ki bahara karşı. o kadar bişey hissetmiyodum ki. ne ohh iyi oldu huurya diyebildim. nede vay amk gencecik kız gitti şuna bak diyip üzülebildim. hiçbişey hissedemedim. yalnızca teşekkürler diyip kapattım telefonu. ve tekrar haftalarca oturduğum pencerenin önüne oturdum. içeriye bi ışık huzmesi geldi. bulutların arasından. göz kamaştırıcı bi ışık. odayı aydınlattı. görebiliyodum ışığın izini. gökkuşağı gibiydi. baya hoşuma gitmişti. ayağa kalktım. ışığa doğru baktım gözlerimi kapatarak. sanki güneş doğuyodu bana tekrar. sanki tekrar ayaklanma vaktiydi ve bunun habercisiydi bu ışıklar. pencereyi açtım. bi sigara yaktım. bi nefes çektim. derince. ve verdim havaya doğru. sonra yüzüğü elimden bozuk para atar gibi fırlattım sokağa. yazı tura atar gibi. zaten ne gelirse gelsin bahar gelecekti o yüzük. çünkü 24 ayar saf bahardı.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 187.
    +2
    https://www.youtube.com/watch?v=5k1kgcezxQE

    sigara için.
    ···
  13. 188.
    0
    yaz gibmiyim belani
    ···
  14. 189.
    0
    Lan amq geberecem artik yaz sunu
    ···
  15. 190.
    0
    ne zaman yazcan amk
    ···
  16. 191.
    +2
    Başlığa kaç gündür giriyorum. bakıyorum. son entry bende. son entry ben. hala aynı şarkı. aynı cümleler. ulan her seferinde tribe sokuyo. üç beş tane cümle yazıyorum. sonra gene aklıma geliyo. devam edemiyorum. günlerdir aynı şeyin etkisi. ama yazıyorum bugün. başlıyorum beyler. bana böyle yorumlar atın amk. ihtiyacım var. mutlu oluyorum siz yazdıkça ben.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ulan ibo 1088 gün olmuş keşke goreydim senin şu hikayeyi daha önce de okuz gibi entry gireydim amk.
      ···
  17. 192.
    +4
    o yüzüğü günler sonra evden çıktığım zaman kapının önünde bulmuştum. tekrar tekrar aynı günü , aynı geceyi , baharın beni gördüğü zaman ki o bakışları falan geliyodu gözlerimin önüne. tabiki o gün içerisinde evden çıkmak istedim. ve çıktım da. baharın cenazesine gitmek istedim. dedim olum gerizekalımısın sen. bu kadar ezikmisin amk. mal gibi sana neler yapmış ne kahpelikler çevirmiş kızın cenazesine mi gideceksin ? oldu olacak bide dua oku dıbınakoyum. hatta yemek falan dağıt. kırkında falan helva ne biliyim yap bunları falan diye kendimle konuştum. baktım olacak gibi değil. kafayı dağıtmam lazım. çektim gittim. otogara gittim hemen. bi bilet aldım. ilk minübüsle akçakocaya geçtim. akçakocada düzcenin karadenize kıyısı olan gayet güzel ilçelerinden birisidir. zaten minübüste hemen kıyıda indirir sizi. manzarasıda havasıda çok mükemmeldir. gittim bi yarım saat kırkbeş dakkalık falan yol sürdü tahminimce. indim minübüsten. direk deniz kıyısında bi banka oturdum. insan sesi duymak istemiyodum. bütün sesler tiksindirici geliyodu bana. insanların hepsi tiksindirici geliyodu. hangi insanın sesini duysam üstüne atlayıp paramparça olana kadar bıçaklamak geliyodu içimden. bağırarak. haykırarak. belkide baharı çok suskun bi şekilde bıraktığım içindi. belkide ucuz kurtulduğunu falan düşünüyodum. belkide içimde daha fazlasını yapmak vardı ona karşı. hıncımı alamamıştım belki bilemiyorum. ama bahar ölmüştü. banktan kalkıp daha aşağıda tam denizin kıyısına inen merdivenler var. orayı nasıl anlatsam bilmiyorum. normal dalga kıran gibi büyük bi yapı var diyelim denizin önünde. o yapının üstünden başlıyo kıyı sahili. ama deniz aşağıda kalıyo. sen istersen aşağıya inebiliyosun. öyle olunca yol falan hep yukarda kalıyo. soğuk taşların falan üstünde denizin kıyısında duruyosun direk. harika bişey. bende aynen öyle yapıp indim aşağıya. bi taşın üstüne oturdum. zaten köprü altı gibi orası. kız zütürüp gibsen hem fantastik olur hem kimsenin ruhu duymaz. öyle bi yer. neyse o an öyle bi ruh halinde değildim zaten. orada denize karşı oturdum. bi sigara yaktım. sadece denizin sesi. sadece su sesi. rüzgar. öylece oturdum. saatlerce. sonra bi sigara daha. peşine bi sigara daha. böyle böyle akşama kadar oturdum. hava kararıncaya dek. aslında öyle bi niyetim yoktu ama. sigara içerken denize dalmışım öyle. kendime geldiğimde hava kararmıştı. yorgunluk vardı üzerimde. bitkinlik vardı. yerimden kalktığımda sanki bütün yükü ruhumdan bedenime yüklemiş gibiydim. ya aslında o kadarda melankolik bişey yoktu ama. o anki hisler tarif edilemez bişeydi. yaşayan varmı bilmiyorum. umarım yaşamamıştır ama. gerçekten tarifi imkansız şeyler dönüyodu içimde. çıktım yukarıya tekrar. kazık restoranlar falan açıktı etrafta. millet yavaş yavaş çekilmişti ortalıktan. baktım aradım taradım otobüs nasıl olcak diye. artık minübüs kalkmıyo dediler. normalde ordan belediye otobüsüyle terminale geçiyosun. terminalden de düzceye minübüsle geçiyosun ama. son araba çoktan gitmiş. taksiyle gidiyim dedim. durmak istemedim burda. herneyse uzatmayım. düzceye döndüm. eve benim için uzuuuun bi aradan sonra tekrar girdim. sanki yıllar geçmişti evden çıkışımın üstünden. eşyalar falan gene aynı yerli yerinde. baharın hayali her taraftaydı. bu evde artık olmayacağını biliyodum zaten. direk uyumak istedim. üstümü başımı çıkardım. kendimi yatağa attım. baharın kokusu geldi burnuma. gözlerim doldu. başım döndü. dıbına koyum böyle bişey olamaz. sanki evladım ölmüştü. sanki bana kahpelik eden o değildi. bi anda içim yumuşadı. kalbim tekrar bahar bahar diye attı. sanki aşkımı hiçbişey olmadan hiç ihanete uğramadan kaybetmiştim. sanki döneklik eden , şerefsizlik eden o değildi. affetmiştim sanki birden. sanki ölmese , gelse tekrar kollarımı açıp baharım diyecektim. yatakta bağdaş kurdum. ellerimi yüzüme kapattım. ağlamamak için gözlerime bastırdım ellerimle. ağlamak zoruma gidiyodu. bahar için ağlamak zoruma gidiyodu. onun için gözümden bi damla bile yaş gelmesi inan ki o kadar çok zoruma gidiyodu , o kadar ezik hissettiriyodu ki anlatamam. kalktım yataktan. dolaptan bi battaniye aldım. salondaki kanepelerin minderlerini kaldırdım. 3 minder attım yere. battaniyeyi çektim üstüme. bi tane de kırlent aldım başımın altına. o şekilde uyudum. kanepede de yatamazdım bu saatten sonra. ertesi günden itibaren ilk iş o eşyaları ve evi satmaktı. ev kiraydı zaten ona yapacağım bişey yoktu. kendime başka bi ev bulmalıydım. eşyalardan kurtulayım dedim. bütün eşyaları en az yarı fiyatına sattım. kimini spotçuya kimini öğrencilere. kimini ihtiyacı olan arkadaşlarıma. kimi bulursam. sokaktan çevirip al şunu git yeterki hatırası kalmasın yeterki görmeyim diyesim geliyodu. içimdeki merhamet duygusu zamanla kendini nefrete bıraktı. bu yola çıkarken ki nefretim tekrar geliyodu. playboy olmadan önce duyduğum nefretin aynısını duyuyodum. o derece kızgındı içim. ve o derece hırslıydım.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 193.
    +1
    hatırlarsanız bir gün kübrayla konuşurken kübra sormuştu neden bütün bunlar ? gerçekten ciks mi mesele falan diye. bende demiştim bunu size şimdi anlatmıycam. ama sonra anlatıcam. ve bana eskisi gibi bakamayacaksınız artık diye. ve sonra hikayeyi bitiricem demiştim. şimdi o evredeyiz beyler. son bölüm. başlangıç bölümü. herşey nasıl başladı. ben nasıl playboy oldum. ben nasıl bu yola girdim. ve ben nasıl bu kadar öfkeli bu kadar kızgın bi şekilde bütün kızlardan intikam alırcasına daldım içlerine. bütün bunlar yıllar önce başladı. bende hepiniz gibi masumane bi çocuktum. içimde hiçbir kötülük yoktu. bende ergenlik atlattım. bende ilkokul okudum. ve bende ilk aşk dediğimiz o unutulmaz aşkı yaşadım. ilkokuldayken, sekizinci sınıftayken daha doğrusu bizim bi alt sınıftan bi kız vardı. bu kızı okula gelir giderken sürekli görürdüm. kapıda falan rastlaşırdık. ben o zamanlarda müzikle falan ilgiliydim. hocalarım bana türkü falan söylettirirdi derslerde. yıl sonu müsamerelerinde falan filan. vardır ya okulun yetenekli çocukları. her yerden çıkarlar. bende aynı öyle. nerde bizim okulun ismi geçiyosa mutlaka benim bi sahnem vardı orda. o yüzden herkes beni tanır bilir hayranlıkla takip ederdi. güzel söylerdim şimdi Allah var. ama hiç bi zaman zütü kalkıklık etmedim. havalara girmedim. küçük çocuk olarak girmem normal karşılanabilirdi ama girmedim. aksine daha da mütevazi daha da ezik bi halim vardı. böyle sürekli saolun abi saolun abi teşekkür ederim yok abi iyi söyleyemiyom ki abi falan yapardım herkese. herneyse bu kızı görürdüm ben. ve uzaktan uzaktan seyrederdim. o zamanlar aşk denen mefhumun ne olduğundan bi haber olduğum için sadece seyretmenin güzel olduğunu bilirdim. ne kadar güzel bişey seyretmek derdim. onu seyretmek ne kadar güzel. beden dersinde herkes top oynar ben onların sınıfın camlarının altında beklerdim. belki cam kenarında otururdu. görebilirdim. seyrederdim ders boyu. kımıldamadan. ona bakardım. tenefüslerde ilk ben çıkar en son ben girerdim. sırf onu daha fazla seyredebilmek için. seyretmekti benim zevkim. konuşmayı hiç düşünmedim. sonra bizim bin arkadaşlardan bazıları kanıma girdi. oolum sen neyi seyrediyon lan falan filan diye. mesele ortaya çıktı. ben it gibi utandım tabi neyinden utanıyosam. sanki gizli bi ayıbım ortaya çıkmış gibi utandım sıkıldım. saklamaya çalıştım. bunlar bana anlattılar. işte şöyledir böyledir aşk böyledir. konuşursun elini tutarsın. zütürürsün gezersin. gizli yaparsın herşeyi falan diye. ben her cümlede daha da sıkıldım. ve her cümle daha da fazla aşık etti. ve ben o andan sonra anladım ki onu seyretmek değil onu sevmek güzeldi. onu seyretmeyi güzel yapan şey kalbimde ona olan sevgiydi. sonra o bizim okuldan gitti. bi sınav vardı. lise için. ona girdik hepimiz. ve o burslu bi yeri kazandı. il dışındaydı. oraya gitti. ben tabi hiç konuşamadım onunla. nereye gittiğini hocalardan öğrendim. arkadaşlarından sordum. gizlice sevdim. söyleyemedim hiç. daha sonra sınav puanımı falan yükseltmek istedim. bende onun gittiği yere gideyim dedim. ama olmadı. yapamadım. bi kere giriliyodu sınava. ve ben ankaraya gitmek zorundaydım. üniversite sınavı gibi değildi. o başka bi yerdeydi. ismini yazıpta hikayeye her girdiğimde tribe girmek istemiyorum. o şehrin ismini ne zaman görsem içim bunalıyo. içim kararıyo. neyse. lise boyunca hiçbir kızla çıkmadım. hiçbir kıza da sevgili gözüyle bakmadım. devamlı onu bekledim. aklımda o vardı. yıllar boyunca. izini sürdüm. lisede çevredeki işlerde çalışarak paramı kazanmayı bildim. benim gerçi bütün hayatım boyunca para olayında sıkıntım olmadı. sürekli bi şekilde kazandım parayı. lisede de bi ara büfede çalışıyodum. öyle param vardı. bi ara sayım yapıyodum marketlerde öyle param vardı. bi ara garsonluk yapıyodum öyle param vardı falan derken bi yığın işte çalıştım işte. param vardı her zaman her türlü. neyse onun olduğu şehre gittim. okula gittim. sordum soruşturdum. amacım bir kez daha görmekti onu. ama ben geldim seni görmeye diye çıkamazdım karşısına. diyemezdimde zaten. sadece uzaktan seyretmekti. tabi sapık gibi günlerce takip edip arkasında ağaçların falan arkasına gizlenerekte yapamazdm bunu. o ara bunun bi kafede çalıştığını öğrendim. kafede fal bakıyomuş insanlara. ve bayada ün yapmış orda. wie'nin mekanı diye mekanı var. bilmiyorum duyan bilen varmı ama wie diyolardı. bende o gün bugündür ona wie diye seslenirim zaten. kafeye gittim. ama nasıl heycanlıyım. ne kadar zaman sonra ilk defa onu görcektim. cebimde artık o ara hangi işte çalışıyosam onda kazandığım üç beş kuruş para var. ve büyük ihtimal nerdeyse yarıdan çoğunu ona vericem. kalanını bilet parası yapacaktım. ama umrumda değildi. onu görmek yetecekti bana. o kadar gün sonra onu görmek benim için dünyalara bedeldi. odası vardı bi tane kafenin içinde. daha doğrusu köşesi vardı. böyle büyük kemerli bi kapı vardı orda. kapı yoktuda kemer vardı. kemerden aşağıya sarkan bu ahşap boncuklar varya. ismi ne onların bilmiyorum. onlardan vardı. ordan geçip bunun masasının önüne geliyodunuz. bi masa iki tabure vardı. karşısına oturuyodunuz. elinizi avuçlarına alıp el falınıza bakıyodu. ücretinizi verip gibtir olup gidiyodunuz. bu zaten öyle bişeyden anladığı yokta adamlarla sohbet muhabbet ediyo girişte çaktırmadan. sonra adamın söylediklerine göre sallıyo bişeyler. adamda vaaay amuğa goyum diyip inanıyo işte buna. vardı öyle kokoşlar. benim gibi devamlı müşterileri. her hafta geliyolardı buna. soyulup gidiyolardı. iyi para yapıyodu amk. neyse. baya bekledikten sonra içeri girdim. bunu orda gördüm kahvesini içerken. öylesine güzel öylesine narindi ki gene. anlatamam. ilk günki güzelliğinden zerre bişey kaybetmediği gibi , aşırı derecede güzelleşmişti. ben günden güne çirkinleşiyodum halbuki. o güzelleşiyodu. çok harika bı kızdı bana göre. kusursuzdu. gerçekten hayatımı adayacağım bi kadındı. tüm yönleriyle. öyle bakıyodum en azından o dönemler. karşısına oturdum. hoşgeldiniz dedi. hoşbulduk dedim. nasılsınız falan dedi. iyiyim seni sormalı dedim. bende iyiyim. okuyomusun çalışıyomusun dedi. hem okuyorum hem çalışıyorum dedim. tabi tamamen bi sarhoşlukta söylüyorum bunu. biliyosunuz anlatmıştım daha önce. aşırı heycan yaptığım dakikalarda bende bi ölüm soğuk kanlılığı oluyoki sormayın. amk heycandan altıma sıçıyorum ama dışardan bakıldığında sanki her gün her saat yaptığım bi işi yapıyorum. o derece rahat görünüyorum. neyse muhabbete devam ettik. kızlardan sordu. birisin iseviyorum dedim. günlerdir seviyorum haftalardır. ama hiç sevdiğimi söyleyemedim. belkide elini tutmadan , gözlerine bakmadan ölüp gidicem. ama uzaktan uzağa seyrediyorum şimdilik. o bile çok memnun ediyo beni dedim. tabi bu esnada kendisinden bahsettiğimden zerre kadar haberi yok.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 194.
    +2
    zor bi durummuş seninkisi. neden söylemiyosun dedi. bilmiyorum dedim. korkuyorum belki belkide söyleyemeyeceğimi bildiğimden dolayı dedim. imkansızdır belki. belki kabul etmeyecek. onla biz olmayız zaten ben ona denk birisi değilim. o bana göre fazla kusursuz falan dedim. ona söyleyeceğim ne varsa başkasına anlatır gibi anlatıyodum yüzüne karşı. ama hiçbirisinin kendine söylendiğinden haberi yok saf saf not alıyodu hala köşeye not defterine. benim için söylediklerinin yada söyleyeceklerinin bi önemi yoktu. benim için önemli olan tek şey o an odada ikimizin olmasıydı. ve doya doya yüzünü bu kadar yakından görebiliyo olmamdı. benim için o kadar büyük bişeydi ki anlatamam. yani hiç am görmemiş bi ergenin canlı canlı ama dokunması kadar büyük bişeydi. yada bi mühendisin 80 yıl boyunca yaptığı bi çizime bakması gibiydi. emek vardı onun üzerinde. yaşanmışlıklar vardı sadece benim tarafımdan bilinen. en önemlisi aşk vardı bi kere. neyse. uzatmayım. çok sıkıldım amk. buraları hiç sevmiyorum ben. içim daraldı yeminle. inşallah sizde kusmazsınız. neyse elini ver istersen artık dedi. elini açtı. ilk defa elleri ellerime değecekti. kalbim acayip atmaya başladı. utandım. ver ver utanma ilk defa sana bakmıyorum dedi birazcık gevşek bi dille. sonra gülümsedi. hani kırk yıllık huurya gidipte utanan bebelere güler ya huurlar. aynı onun gibi. amk verdim elimi. elleriyle kavradı ilk önce. içinden bişeyler söyledi ama benim içim içimden gidiyodu o sıra. resmen içimde gökyüzüne doğru havalandı binlerce güvercin. kalbimden kuşlar uçuyodu elleri ellerime değdiği vakit yukarılara doğru. odanın içi bembeyaz olmuştu. dört büyük element buluştu sanki alt tarafı el ele tutuştuk. ama işte öyle değildi. hakkaten dört büyük element buluşmuştu bana göre o zaman. öyle büyük o derece muhteşem bi andı benim için. bişeyler söyledi. zırvaladı. bende aa öylemi vay arkadaş ya çok iyisin gerçekten tekrar gelicem mutlaka falan diyerek gittim. ve daha sonra aylar boyunca nerdeyse her hafta gittim. onu görmek için bütün bi hafta boyunca çalışmam ve para biriktirmem gerekiyodu. buda benim için çok zordu amk. düşünsene. sabah gidiyosun öğlene kadar okul. okuldan sonra işe gidiyosun. dönercideydim mesela o ara. her tak vardı. öğleden sonra dönerciye başlıyodum bi yemek yiyip. akşama kadar. akşamda eve gelip yatıyodum direk. bir hafta boyunca böyle çalışıyodum. ve bütün param yol parası ve ona gidiyodu. başka hiçbişey yoktu. ama gözüme görünmüyodu tabiki bunların hiçbirisi. daha sonra 1 yıl kadar böyle devam ettikten sonra onun işleri bayabi büyüdü. namı o bölgeye yayılmıştı. deniz kenarında bi ev hayali vardı. onun için sahil kasabalarındanbirine gitmek istemişti. okul falan zaten gibinde değildi. hiç olmadı. ilkokulda da öyle sallayan bi tip değildi hiçbi zaman. hala da değil. namı zaten almış yürümüştü. demiş ki bu amk nasıl olsa namım var. gider orda da açarım kendime bi mekan. hem daha fazla kazanırım. sahil mekanı. hemde deniz kenarında evim olur işte. kafama göre takılırım. sonrada işleri daha fazla büyütür belki kendi mekanımı açarım falan diye zütü kalkıklık edip terketmiş orayı. zaten sermayesi falan vardır istediğini yapabilecek kadar. o zütle kalkmış gitmiş burdan. amk ben zaten oraya gelene kadar canım çıkıyodu bi hafta. şimdi sahil kasabasına gitmişti oraya nasıl gidecektim ben. bi hafta çalışsam anca yol parasına yeterdi. onada para veremez mal gibi kalırdım. bide hediye sözü vermiştim halbuki 4. gidişimde mi ne. hediyeyide alamazdım. gecede çalışsam belki olurdu. ama. o zamanda ben temelli tükenirdim. nasıl yaparım nasıl ederim diye düşünmeye başladım. zam istedim patrondan. pek gibine sallamadı. ama eleman olarak benden daha iyisini bulamayacağı için biraz zammı gözden çıkardı. zaten yevmiye olarak veriyodu gün sonu. bi on lira daha fazla verecekti zam dediği bu. başka bişey değil yani. 10 alıyodum diyelim. 20 alcaktım. kazandırdığım paraya baksan , ne 10 ne 20 milyar. aldığım para 10dan 20. böyleydi işte kapitalizm. amk harbi iyi çekmişim la ben. :D valla bak. bugün burda bırakayım beyler. hikayenin son bölümü burası. başlangıcı gördünüz. gelişme bölümünde herşeyi anlattım nerdeyse. ve şimdi son ve sonuç bölümündeyiz. bu bölümüde partlar halinde anlatıp bitiricem hikayeyi. kendinize iyi bakın şimdilik. uykusuzluktan parmaklarım havada kalıyo. yazamıyorum. 3 saatlik uykuyla duruyorum 12 saattir çalışıyorum ölcem artık. valla bakılmıyo yazılara. hadi öptüm hepinizi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Reserved sayfa 6
      ···
  20. 195.
    +2
    Patrondan zammi aldiktan sonra param en azindan gidip gelmeye ve onu gormeye yetecek kadar olmustu. Ben o zamanlar ona o kadar bagliydim ki otobuste yada dolmusta yanima bi kiz oturdugu zaman yanindan kalkardim. Belki bi yerden gorur eder yada kulagina gider bi vakitte kiskanir diye. Ciddi soyluyorum bak. Bu kadardi yani. Herneyse. Onu o sahil kasabasinda da adini sora sora buldum. Butun kafelere gittim tek tek. Zaten oyle ucuz mekanlarda calismazdi. Mutlaka kalbur ustu kazik yerlere giderdi ki parasi olsun. Cunku gercekten doyumsuz bi karakteri vardi. Aslinda hicbir zaman kabul etmesede sadece kendini dusunen bencil bir egoistti o. Fakat bunu benim bile kabul etmem yillarimi aldi. Dusun bak onu gormeden duymadan zaten sevgilim bile olmamasina ragmen en az kafadan iki yil falan harcamistim o sira ben. Sirf onun icin. Ona duydugum ask icin. Teyy sekizinci siniftan lise bir ve ikiye kadarki bolum suana kadar anlattiklarim. Neyse. Onu buldum. Orda da onunla gorusmeye baslamistim. En azindan haftada bir gun onunla bulusup el ele bi saat gecirebiliyodum. Cidden kafam bu sekildeydi. Her seferinde degigib bisey soylemek icin sacmalar dururdu. Her soyledigine sanki cok ilginc biseymis gibi tepki verir hepsine inanmis gibi yapardim. Bir sonraki hafta hep kontrol ederdi ne yaptiniz seninkiyle falan diye. Tuttu mu tutmadi mi diye bakiyo aklisira. Bende hep yok be bizimkisi biraz imkansiz. Dediklerin oldu tamamen ama. Haftaya ona bi hediye almak istiyorum dedim. Acaba ne alsam bi fikir versene bana dedim. Bilmem bence sen ona sor neyden hoslanirsa onu al dedi. Bende sen neyden hoslanirsin mesela dedim. Bir tane yuzuk tarif etti. Boyle birbirine sarilmis. Degigib bi yuzuk. Iki parca birbirine dolanmis. Bir beyaz birde normal altindan. Ustu beyaz taslarla donanmis. Acayip bi yuzuk. Tam ortasinda da garip bi tas var gene tek tas gibi ustte duran ama yesil renkte. Boyle koyu yesil tarzinda. Inanilmaz şık bisey yani. Haftalarca calismam lazim onu almam icin benim. Benim kucuk bi not defterim vardi o sira tuttugum. Her zaman yanimda bulundururdum. Aklima gelen guzel cumleleri falan not ederdim. Ayrica onun yanina gittikten sonra ona soyleyecegim her ne varsa yazardim. Iste soyle oldu boyle oldu sen bana boyle dedin aslinda ben orda sana demistim herseyi falan gibi. Lan kiz olsam yeminle cok etkilenirdim bunlardan harbi cok romantikmisim o zamanlar ben. Neyse. Tekrar ankaraya dondugumde deli gibi is aramaya baslamistim. Artik okulu falan birakip gunduzde gecede calisip bi haftada o yuzugu bulup ona goturmeyi planliyodum. Gozum kararmis asktan meskten haberim yok. Siz siz olun yapmayin boyle dangalakliklar. Ask mesk olaylari her zaman bulunur. Makul riskler alin. Hic birimizin aski bir leyla ile. mecnun masalliginsa destansiliginda degil emin olun. Herkese destan gibi bi ask yasiyomus gibi gelir ama herkesinki kadar normal bi iliski oldugu ancak bittiginde anlasilir. Aldiginiz riskler ve onun ugruna vazgectiklerinizse pismanliklariniz olarak kalir. Yapmayin derim ben. Neyse. Yeni isler bakmaya basladim. Bizim okulun yaninda bogrunde bi kac tane otopark vardi. Oralarda deynekcilik yapmaya basladim. Agizda iyiydi o siran cevreden bi kac mahalle abisiyle arayi kapatinca bana uc bes yeni kapi gosterdiler. Meseleyi anlattim yardimci oldular saolsunlar. Zaten baya ipsiz sapsiz serseri adamlarin arasinda okudugum icin boyle seylere genelde gonul meselesi gozuyle bakiyolar. O nedenle bazen islerine geldigi vakitler oluyo. Boyle seyler basarabiliyolar. Her neyse ben o zaman bana inanilmaz buyuk bi para gozuken 350 lirayi topladim. Tabi bilet parasi ve ona verecegim para haric. Sadece yuzuk icin bu. Ve o yuzugu aldim. Gene bileti falan hallettim. Ayni sekilde. Ve tekrar onun yanina kendi kucuk cennetime gittim. Odasina girdim. Ve gene konusmaya basladik. Naber napiyosun falan diye. Anlattim. Dedim iste boyle boyle. Ona bi hediye almistim. Belki bu hediyeyle ona onu ne kadar cok sevdigimi soylerim. Ama soyleyemedim. Zaten kabul etmeyecek bu hediyeyi. Aynen istedigin gibi bi yuzuk aldim ona. Arkadaslari falanda cok sevecegini soylediler. Falan diye yolunu yapiyorum ben. Hala ona aslinda onun icin yanip tutustugumu soyleyemiyorum. Birlikte yasadigimiz bu haftalik kucuk mutluluklar bitsin istemiyorum cunku. Onu kaybetmek istemiyirum. Ah aptal kafam. Ne salakmisim amk. Neyse. Ona dedim ki. Eger bu yuzugu kabul edersen beni cok memnun edersin. Gercekten al ve parmaginsa goreyim bunu bi kez dedim. Ya yok ben almayim falan yapti yalandan. Dedim bu yuzugun her yeri ask dolu. Bunu geri cevirme lutfen. Senin bu bundan sonra dedim. Ellini koydu gene avuclarima. Ve parmagina taktik yuzugu. Oyle yakisti ki anlatamam. Yada ben askimsan oyle gordum. Cok tesekkur ederim dedi. Rica ederim dedim. Biraz oylece bakti yuzuge inceledi hayran hayran. Sonra tekrar ellerimi aldi avuclarina. O ellerimi ben yuzunu seyretmeye basladim.
    Tümünü Göster
    ···