/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1 -1
    "Ankara'da belirli yerlerde arabalardan, araçlardan ve evlerden geçerek bi yere kadar geldik. geldiğimiz yerde arabadan inene kadar nerde olduğumuzu falan yada nerelerden geçtiğimizi hiç bilmedim. bilemedim. bi evin içine girdiğimizde ancak gözlerimi açıp etrafa bakabildim. daha sonra kısa bir eğitimden geçtim. bu eğitimden çok kontroldü. biriki kısa ve amatör görevde yer aldıktan sonra projeyi anlattılar. çok kapsamlı bi projede yer almak üzere bir liseye kaydım yapıldı. girmem gereken sınavlara girmemiştim ama sorun değildi. onlar beni sınava girmişim gibi kayıt ettiler. sınavdan ortalama bi gerizekalının alacağını puanlarla yerleşeceği okula yetecek kadar puanı aldırdılar kağıt üzerinde. ve aynı okula kayıt ettirdiler beni. numaradan anne ve babamla gittim okula kayıt için. bütün işlemlerim yapıldıktan sonra 3 yıl o okulda görev yaptım. artık tamamen gençlik çağımdaydım. ve bu görev uğruna hayatımın mahvolduğunun farkına o zaman vardım. ve o zaman ilk defa cep telefonu almaya karar verdim ve aldım. ilkokuldaki sevgilimle yeniden bir araya geldik. uzun sürecek bi ilişkiydi bizimkisi. onunla evlenmekti hayalim ama görev uğruna ondan bile vazgeçmem gerekiyodu. bunu asla yapamazdım. bir sürü büyük tartışmalara girdim. uğruna çok savaştım ve nihayetinde lisenin sonuna doğru onunla nişanlandım. ayrı şehirlerde ve lisede okuduğumuz için sadece nişanlanabilmiştik. lise bittikten sonra oradaki görevimde nihayetlendi. ve sonunda onunla evlenebildim. onuda ankaraya getirdik. beni aynı şekilde yalandan sınavlar ve binbir türlü hile hurdayla üniversiteye soktular. (adını buraya yazmıyorum) orada onunla bir ev tuttuk. ve hem yalandan öğrenciliğime hemde görevime onunla birlikte devam etmeye başladım. zor ama güzel günlerdi. eve geldiğimde onun güzel yüzünü görüyordum. hayatımın aşkıyla aynı evde yaşıyor gelecek planları kuruyordum. bir öğlen vaktiydi. bir mesaj geldi. o atmıştı mesajı. hamile olduğunu o zaman o şekilde öğrenmiştim. sınıfın ortasında çığlık atmıştım. çok sevinmiştim. oradaki ikinci senemizdi. herşey çok güzel gidiyodu. beş altı ay geçtikten sonra karnı iyice belirginleşmişti. gece eve geldiğimde uyurken sabahlara kadar karnına yaslanıp bebeğimizi dinliyordum. "
    ···
  2. 27.
    +1
    "benim için rüya gibi günlerdi. bir gece ansızın bir olay meydana geldi. kimsenin bilmediği görmediği bir evimiz ve hayatımız vardı. ondanda benden de kimsenin haberi
    yoktu. görev icabı hiçbir belgede adım geçmiyordu. hiçbir kayıtta yerim izim belli olamazdı. kimseyle bir husumetim de keza aynı şekilde. ama nasıl olduğunu
    anlamadığım bir şekilde evimize bazı adamlar geldi. kapının çalındığını duyunca işkillendim zaten. hemen vaziyet alıp beklemeye koyuldum. onu odadan çıkarmak ve
    biran önce oradan uzaklaştırmaktı niyetim. fakat buna bile fırsat vermeyecek kadar profesyoneldiler. evimin her yerini avuçlarının içi gibibiliyorlardı. zaten giriş
    katta olan evimizde biriki tane gizli kaçış mekaniği kullanıyordum. acil durumlar için gerekli prosedürlerden birisiydi. hepsi balçık gibi bir madde ile kapatılmıştı.
    hamile karım ile evin içerisinde kalakalmıştık. çok geçmeden kapıyı zorlanmadan açtılar. neler olduğuna anlam veremiyordum. kısa süreli bir çatışma meydana geldi.
    çok fazla kişiyle içeriye daldılar. bir kaçını yaralamayı başardım. onlarda bana kurşun atıyolardı ama ölmüyordum. garip bir şekilde. silahları normal silahlar
    değildi. içeriye girdiklerinde ne yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. üzerime çullanıp üç dört kişi beni odadan çıkarmaya çalıştılar. karşı koydum. onlara karşı
    koymaya çalışırken biriki tanesi direk onun olduğu odaya gittiler. onu buldular. odadan çıkarırken çığlıklarını duydum. karım kim olduğunu bilmediğim adamların
    kollarında bas bas bağırıyordu. karnında çocuğumuzla. gerçekten hayatımda bundan daha büyük bir acı yaşamadım. herşeyin üstünden gelebilecek niteliklere sahip
    birisiydim o zamanlar. onca şeye rağmen adamların önünde diz çöküp yalvardım ağlayarak. ne olur yapmayın. ne olur ona bişey yapmayın diyerek yalvardım. gözümün
    önünde karıma üç kurşun sıktılar. kanları duvarlara sıçradı. yere düşen bedeniyle irkildim. haykırıyodum sadece. hayvan gibi bağırıyodum evin içinde onlar çıkarken.
    sadece onu öldürüp çıkıp gittiler. yanına koştum. cansız bedenine sarıldım. karnı param parça olmuştu. yaşaması mümkün değildi. rastgele sıkılmış kurşunlar değildi.
    rastgele gelişen bi baskında değildi bu. tamamen planlı ve bilen birisi tarafından olduğu aşikardı. çabukça çözebilirdim herşeyi. o gece gözyaşlarımı karımın ve
    karnındaki çocuğumuzun kanları ile sildim. sabaha kadar ağladım. "
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +1
    "ogün o kadar kötü bir hayat yaşadığımı öldüğünde ambulans bile çağıramadığımı farkettiğimde anladım. ben tamamen gizliydim. tamamen yoktum hayatta. evlilik kaydımız
    bile yalandandı bizim. evlilik cüzdanımız keza aynı şekilde. heryerde , devletin her bir zümresinde işlerimi takır takır halledebilmek ayrıcalık gibi gelirdi
    bana o zamanlar. ama öyle değildi. öldüğünde ambulans bile çağıramıyordum çünkü. öldüğünü bildiremiyordum. veya polis gelmiyordu mesela benim evime. neler olduğunu
    kimseye anlatamıyordum. şimdi diyeceksin ki peki bana neden anlatıyorsun şimdi. o günden sonra hayatımın taktanlığını anlamam uzun sürmedi. kenara çekilip uzunca
    bir süre onun yasını tutmaya başladım.
    kendimi odalara evlere kapatıp düşündüm. görev falan umrumda değildi. bir çok şeyi sorgulamaya başladım. evin bütün duvarlarına bişeyler karaladım. kimdi adamlar ?
    beni nereden biliyorlardı ? neden gelip onu öldürdüler ? neden bunu yaptılar ? düşündükçe yavaş yavaş taşları yerine oturtmaya başladım. evlenmeme ilk başta karşı
    çıkan beni bu işin içine çeken o takım elbiseli adamlardı. bana bir sürü yetki vererek bu görevi üstlendirenler.
    karşı çıkmalarının en büyük sebebi bu işi yapan birisinin ailesi olamayacağı konusuydu. zira aileniz varsa hiçbir göreve gözü kapalı giremeyeceğiniz bir gerçektir.
    bunu engellemek için çok uğraştılar fakat başaramadılar. önüme geçemediler. 4 yıllık emeği çöpe atmak istemediklerinden razı geldiler. bunun farkındaydım. onunla
    geçen 2 yıl boyunca hiçbir istekleri geri dönmedi. bütün isteklerini yerine getirdim. ekstradan en olmadık görevleri bile başarıyla tamamlayıp karımın kollarına
    dönmeyi başardım.
    dairede artık karımın kötü karşılanmadığını düşünüyordum. fakat öyle değilmiş. hamile olduğunun haberini benimle birlikte onlarda almışlar. aldıktan sonra planların
    sakata gireceğini yerleşik hayattan sonra emeklerini çöpe atacağımı , belki işten cayacağımı , yada ailemi birinci plana koyacağımı falan düşünmüşler. çok sevdikleri
    görevleri tehlikeye girmiş. o yüzden bir gece bu haince planı düzenlemişler.
    bu nedenle evimi tak diye bulabilmişler. ve bütün çıkışlarımı o lanet madde ile kapatmışlar. zaten orada işkillenmiştim. eğer hepimizi öldürmek isteseler çok basit
    bir plan ile o delikleri kapattıklarında zehirleyerek öldürebilirlerdi. daha önce bir çok kez kullandık bunu. kimsenin ruhu bile duymadı. uykusundan ölüme uyananları
    hala hatırımdan silemedim. aynı şekilde bir plan yapabilirlerdi fakat yapmadılar.
    tek istedikleri beni tamamen yapayalnız bırakmak. çünkü onlarda benim kadar iyi biliyorlar ki kaybedecek hiçbir şeyin kalmadan herşeyi yapacak kadar gözü kara
    olamazsın. bu nedenle elimden herşeyi aldılar. karnındaki çocuğuma bile gözlerini kırpmadan kıydılar. bunu ilk farkettiğimde onların yanına gidip karşılarına
    dikildim.
    bütün öfkemi ve kinimi yüzlerine kustum. bir kaçını dayaktan pert ettim. üç dört kişi üstüme çullanarak beni beyaz bir odaya kapattılar. orada mesleğe ilk girdiğim
    zaman öğrendiğim pgibolojik bazı oyunlara tabi tuttular. bembeyaz bir odada yarım saat boyunca ışıklar sönüyordu. tamamen karanlığın içinde gözleriniz karanlığa
    alışmaya başlar. göz bebekleriniz küçülür. belli bir zaman sonra artık karanlığa alıştığınız için ufak tefek uzuvlarınızı yansıttıkları ışıklardan dolayı görmeye
    başlarsınız. ama tamamen karanlık bir odada bunu yapamazsınız. çünkü uzuvlarınızın hiçbirisinin
    yansıtacakları bir ışık dalgası yoktur. bu nedenle en fazla beyniniz ışıksızlığa alışır. belli bir süre sonra ışıklar yanıyordu ve açık kalıyordu. bu bi kaç gün
    boyunca devam etti. sizin için basit bir oyun gibi görülebilir. ama inanın beyniniz patlayacak seviyeye gelir. ışıklar açıldıkça gözleriniz ağrır. beyniniz yorulur
    gözbebekleriniz bir büyür , bir küçülür. artık ayırt edemeyecek kıvama gelirsiniz. doğru yanlış yada zaman kavramlarını tamamen yitirirsiniz. artık tek bir amacınız
    vardır oda sadece buradan kurtulmak. ve bunun için ne yapmanız gerekiyorsa yapmaya razı gelirsiniz. beyniniz aksini düşünmeye ikna olmaz. olamaz.
    bişeyler düşünemez yada bişeyler konuşamazsınız. bişeyler üretemez kaçmayı planlayamazsınız. zaten kaçacak bir yeriniz ve fırsatınızda yoktur. sizi ucu karanlık bir
    tünele sokar. ve içinizdeki tek şey sadece umutsuzluktur. bu şekilde bir pgibolojik işkenceden sonra beni başka bir odaya alıp konuşmaya başladılar. artık kaybedecek
    hiçbir şeyimin kalmadığını, göreve devam etmemi , aksi takdirde uğruna verdiğim bütün herşeyin boşu boşuna gideceğini falan zırvalayıp durdular. kabul etmedim. gene
    yakapaça başka bir odaya kapattılar. burada ışıklar daima yanıyordu. bembeyaz bir odaydı ve ışık gözlerinizi kör edecek raddedeydi. elimden geldiği kadar gözlerimi
    kapalı tutmaya yada ışığa alıştırmaya çalışsamda başarmak çok zordu.
    gerçekten beyninizin sınırlarını zorlayacak şeyler bunlar. belli bir süre sonra bir su sesi gelmeye başladı. betonun üzerine belli aralıklarla damlayan bir su sesi
    düşünün. günlerce o su damlası damlayıp durdu. artık her damlası beynime damlar gibi acı veriyordu. kafam zonklamaya başlamıştı. günlerdir ne yediğimi ne içtiğimi
    ne kadar zamandır orda olduğumu falan unutmuş derecedeydim.
    zoraki bir şekilde kabul ettim isteklerini. çıktığımda tamamen farklı bir insan olmuştum. aradan biriki sene geçti ama nasıl geçtiğini ne sen sor ne ben söyleyim.
    şuanda burdayım. ve bunu sadece sana anlattım bu zamana kadar. gerçekten sırlarını saklamaya değecek insanlar olmadıkları için bunları anlatmakta bi beyis görmüyorum" dedi.
    hikayesine hayran kaldığım insanlardan biriydi.

    edit olarak yazıda adı geçen bütün kişi ve kurumlar hayal ürünüdür. gerçekle hiçbir bağlantısı yoktur. ( notumuzu alalım da züte gelmeyelim durduk yere.)

    ikinci bir edit olarak tam buraya şunu bırakalım. bu şarkı onlar için.

    https://www.youtube.com/watch?v=GzzN7vF0u7s
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +1
    evet beyler. acikli vede kirkalti santim damarli hikayemizide gectikten sonra artik soyle bir donelim istiyorum. o zamanlarda bir kizla tanismistim. ismini hatilamiyorum. beyaz yuzlu siyah sacli boyle kani cekilmis ruslar gibi duran. boyle kocaman gozlu bi hatundu. yuksek butceli insanlarin katildigi bi kokteyl tarzi bisey duzenlenmisti davetiye uzerine geliniyodu. fakat bazi davetiyeler karaborsada satisa sunulmus vaziyetteydi. yani davet edilmediyseniz ve bu tur zengin piclerin arasinda fink atmak istiyosaniz ve bi kagit parcasina bilmem kac yuz lira verip iceri girmeye razi gelirseniz alabiliyodunuz. o tur biseydi. ben birisinin misafiri olarak gitmistim. orada dikilirken sunumlar falan yapildi boyle igibli gosteriler bilmem neyler aptal saptal sevmedigim tarzda. bi hatunla kesisiyorum. iste o bahsettigim hatun. oyle buyuk oyle siyah gozleri varki yani anlatamam. o derece harika. lan kestane gibi goz mu olur amk. kiz erik gibi kutur kutur diycemde erik merik degil bildigin manav bu amk catur cutur yani. ulan dibim dustu deyimini yasadim yani. kiz bakislariyla deldi. bende bakislarimla yonttum o tasi. en nihayetinde yanina gidip konusma vakti gelmisti. nedense bu yanina gidip konusma olayi falan cok zor geliyo bazi arkadaslara. nedenini arbiden anlayamadim hic. o kadar zor degil olum bunlari tavlamak. neyse gittim yanina. gorebildin mi bari dedim baktigi tarafa bakarak. kolum hafiften koluna degiyodu masadan. bu cok onemlidir. ilk konusmada mutlaka fiziksel bir temas kullanmalisiniz. elinizi omzuna atmak gii. falan. ama tamamen dogal olmalk. ve hissettirmemeli. yani napiyosun lan ayi demesin kiz. sadece hani arkadasinla konusurken farkinda olmadan omzundan falan tutarsin. o tarz bisey olmali. ve butun her zerreniz ayni seyi dusunmeli. sadece onu tavlamayi. yani gozleriniz ona bakarken elleriniz salak gibi durmamali. onlarda gorevini yapmali. gogsunuz yeterince ilerdemi geridemi duracagina karar vermeli. kiz erenize bakarsa baksin ayni seyi gorebilmeli yani. neyse bu inceligi gecelim. neyi dedi. bilmem icime icime bakiyosunda aradigin bisey olmali mutlaka dedim. burada kiza farkinda olmadan cevaplamak zorunda biraktigim bir soru yonelttim. boyle bi soru sorarsaniz kiz asla cevapsiz birakmaz. onu cevap vermeye zorlamayan bi soru aslinda. hakkinda bir onyargi dogurmayan biseyde ayni zamanda. asla kizlarin ne dusundugunu tahmin ettiginizi falan soylemeyin. bu onlari cok rencide eder hemen gurur yapar kalkanlari indirirler. yani bi kizla iki saat bakisir gulusursun boyle. ulan artik gozlerinle sevisme noktasina gelirsin yani o derece belirgindir. gidip cok belli hoslandigin. cok hosuma gidiyo bu dersen. ne hoslanmasi be gerizekali der carpar suratina tokadi. yapmayin sakin. kiz soyle kasini bi kaldirdi bana dogru bi gulumsedi. bilmem. neyi bulmam gerekiyodu ki. yada ne bulabilirim ki dedi. bilmem dedim bende. belki her kadinin ihtiyac duydugu seylerden bulursun. belkide ise yaramaz pisligin teki oldugumu falan ispitler icimden yaramaz birileri dedim. guldu. hmmm varmi oyle yaramazlar dedi. vardir mutlaka guzel kizlara her zaman sir verirler. cok capkinlar. onlerine gecemiyorum dedim. gulumsedi. oylemi. bana verecekleride bi kac sir varmi acaba dedi. muhabbet ne kadar dengeli gidiyo farkedigomusunuz ? pgibolog degilim amk surekli analiz yapmami beklemeyin benden. sansini dene bence bu guzellik bosa gitmemeli dedim. kafasini salladi onune donerek. muhabbetten buyuk keyif almistim. biliyosunuz beni. tam benim kalemlerim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +1
    kızla bi süre bu şekilde sohbet ettikten sonra sigara uzattım. gelsene der gibi kafamla işaret ettim. balkona çıktık. sigarasını yaktıktan sonra kendi sigaramı yaktım. eğer yanınızda bi bayan varsa ilk önce onun sigarasını yakın. hayvanlık yapmayın. sigarasını yaktıktan sonraki ilk nefesi harikaydı. o duman hüzmesi önce ağzından hafifçe dışarıya doğru sarktı. sonra bütün dumanı tek seferde dudaklarının üstünden kaydırarak içeriye çekti. ve üfürmeye başladı. bi anda true blood'ın girişindeki ablamız geldi aklıma. yanılmıyosam orda da aynen bu şekilde bi ruj üstü duman fantezisi vardı. neyse kendi sigaramı da yaktıktan sonra kızla iyice muhabbete koyulduk. asıl önemli noktayı geçtiğim için artık yavaş yavaş çözülmeye başlıyodu. tek yapmam gereken birlikte burdan kaçmak istemekti. bunuda gayet doğal bir şekilde yaptım. küçük ve yaramaz bir çocuk gibi ilk önce sağdan soldan gelip giden garsonların elinden üç beşbişeyler arakladım. napıyosun sen der gibi hem gülerek hemde yapma herkes bize bakıyo diyerek engellemeye çalıştı. şımarıklıklarım bittikten sonra kravatımı birazcık gevşettim. aşağıya doğru saldım. elimi cebime atıp çok sıkıcı değil mi sencede falan yaptım. oda aynı şekilde yanımda dikilmeye başladı. harbiden he amma kasıntı herifler dedi. oha içindeki cennet mahallesi ortaya çıktı resmen dedim. hahaha diye kahkahayla güldü koluma vurarak. şaka yapıyorum falan diyerek şirinlik kozumuda oynadım. ya yürü gidelim burdan boşver bunları burda çedar peyniriyle şarap tatmaya devam etsin bu moronlar dedim. kolundan tuttum. ya yavaş falan diye eteğini çekiştiriyodu. düşe kalka çıktık mekandan ama çıkana kadar gülmekten öldü. bu hoyrat tavırların hoşuna gideceğini daha ilk dakikadan anlamıştım. kafamda onun beğeneceği erkek modelini çizip anında o erkek oldum. ve oynadım. tabikide başarı. her zaman başarılı olamazsınız tabi. bazen mal gibi bi portre canlanır gözünüzde. oynarsınız. ama kız hoşlanmaz. salak gibi ortada kalırsınız. rezil oldum diye düşünmeyin. bu playboyluğun şanındandır. olur böyle şeyler. neyse ordan çıktıktan sonra koluma girdi "ay valla öldüm gülmekten ya" falan diyerek yaslandı bana. bende kolumda onunla mayhoş bi şekilde kendimden geçmişçesine " he ya ne güldük öyle " falan yaptım. biraz böyle güldükten sonra. gülüşler yavaşlama başladı. sonra biraz teklemeye. ve en son durdu. durunca koluma girdiğini farketti. kolunu çekti önce. göz göze geldik. bi baktı şöyle dudakları titreyerek. kolunu çektiği için yanlış anladığımı falan düşündü heralde. bakıyodu sadece bana eli havada. omuzlarından tuttum. biraz önce gülümseyerek gerginleşmiş yüzü kendini bırakmıştı artık yavaş yavaş. tamamen ciddi bi hal ile bana bakıyodu. ve gerçekten o anın büyüsünü yaşıyodu. dirseklerimden tuttu. gerdanından gelen parfüm kokusuyla bende artık havaya girmiştim. yavaşça dudaklarına eğildim. gözlerinin kapandığını gördüm. bu çok önemlidir. öpüşmede kesinlikle gözler açılmaz beyler. gözü açık öpüşmeyin eşşek gibi. ve onunda gözlerinin kapalı olduğundan emin olun. bu zevk meselesidir. eğer gözleri kapalıysa kendinden geçmiyodur. zevk almıyodur. yada hoşlanmıyodur falan filan. olmuyodur yani. orası çok çok çok mühim bi nokta.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +2
    orda ağzımın içine inleye inleye benimle öpüşürken tamamen kendinden geçmiş bi vaziyetteydi. onu eve atmak için bir plan yapmam gerekiyodu. düşünün. kızla aramda 1mm bile yok. öpüşüyoruz. ağzımın içine içine ımh ımh diye inliyo öpüşürken. benim kafadan geçen planlara bak amk. eğer öpüşmeyi bitirirsem eve gelmesi için bir bahane bulmam gerekecek. ve muhtemelen hava karanlık olduğundan evime gelmek istemeyecek. çünkü ilk günden kötü bi imaj çizmek istemeyecektir. az çok bunu hesap edebilecek bi kız. eğer sağlam bi bahane bulamazsamda beni sırf onu eve atıp gibmek için eve davet ettiğimi sanacaktı. benim için büyük bi sorumluluktu bu. o yüzden öpüşmeyi bitirmeden bu işi halletmem gerekiyodu. ordan eve kadar da öpüşerek gidemezdik. o nedenle aklıma gelen ilk şeyi yaptım. belinden tutup okşarken yan tarafından gıdıkladım. ağzıma yüzüme doğru püskürerek güldü. bende güldüm. kahkahalar atarak ve bana vurarak "ya köpekk " falan diyerek kovalamaya başladı beni. işe yaramıştı. kızı eve zütürmek için belli bi nedenim vardı artık. çünkü öpüşme bitmişti. eğer hemen öpüşmenin ardından deseydim "ön sevişmeyi yaptık hadi gibişe geçelim" gibi olacaktı. böyle olunca "galeyana geldik öpüştük. hadi gezelim. aa evin ordayız gel bize çıkalım" tarzında bişey yapacaktım. çaktınız mı gavatlar ? umarım anlıyosunuzdur amk o kadar pgiboanaliz yapıyorum işin beyin kısmı hakkında. sonra vay efendim ben niye ayarlıyamıyom ben niye yapamıyom falan demeyin amk.
    ···
  7. 32.
    +1
    sağda solda elinden tutarak biriki şirin serserilik yaptıktan sonra yavaş yavaş eve doğru çekiyodum kızı. en nihayetinde vakit ilerlemişti. evinde önüne kadar gelmiştik. gene bir serserilik peşindeymişim gibi direk eve doğru adım attım. dış kapının anahtarını geçirdiğimde elimi bıraktı. napıyosun sen dedi. döndüm. yüzümdeki gülümseme silindi bi anda yüzünü öyle görünce. napıcam eve giriyorum dedim. ben nolucam dedi. kulağına eğildim. sessizce fısıltıyla "bak şimdi ben yukarı çıkarım. eve girerim. sonra gizlice anahtarı sana atarım. sende girersin tamam mı? napıcan lan sende gelcen işte benle yürü " dedim sonuna doğru gülerek. "ya salak" diye güldü oda. ve çıktık yukarıya. içeriye girdiğinde üstündeki ürkekliği anlamıştım. bu nedenle gerginliğini almam gerekiyodu. eve çok uğramadığım için fazla bi derli topluydu. incinlık yoktu. zaten dağıtacak kadar çok yaşayamadım hiç. iyiki sürekli kahve falan gibi ufak tefek şeyler devamlı bulunuyo evimde. evimde derken normal bi evim yok benim. bi şehire gittiğimde üç beş günlük bir ev ayarlıyorum kendime. ve devamlı aynı evi kullanıyorum. görüştüğüm bazı kişiler var. sürekli evleri elinde tutanlar. ev bizatihi benim gibi bişey yani. mülkiyeti bana ait olmasada sürekli gelip gittiğim bi kaç şehirde tamamen içi dışı ve kullanımı bana ait olan bi kaç tane ev var. neyse. bi kahve yaptım. gel içeriye keyfine bak dedim. koltuğun üstüne ceketi açıp mutfağa döndüm ben. oda ağır adımlarla içeriye gelip mobilyalara dokunmaya falan başladı. yavaşça yaklaşıp beni izlemeye koyuldu. kadınlar için takım elbiseli bi adamın kahve yapması yada tezgahta bişeylerle uğraşması yemek yapması kadar ciksi bişey olamaz. karşıma geçip dudaklarına dokunarak izlemeye başladı. bi kaç kez bi ona bi kahveye bakarak göz teması sağladım. göz göze geldik. ya ne bakıyosun dedim. ne dedi. bakma biri bakarken yapamıyorum dedim. gülümsedi gene. kahveleri hazırladıktan sonra uzattım birisini ona. diğerini kendime aldım. ve gene sohbet ederken kahvelerimizi içmeye koyulduk. hep böylemisin dedi. nasıl yani dedim. böyle partilere gelip gözüne kestirdiğin bi kıza böyle oyunlar düzenleyip buraya mı getirirsin dedi. gülümsedim. ben arka planda binbir türlü oyun düşünürken hanfendide boş durmamış. zaten durmayacaktıda belliydi kafasında bişeyler kurduğu. oda az değildi hani. belli eder böyle kızlar kendilerini. az çok kızın playgirl ü gibi bişey yani. tam olarak o kadar taşaklı olmasada malda değil. öyle mi görünüyo dedim. biraz. ama tebrik ederim tarzını beğendim dedi. öylemi dedim. tabi dedi. daha önce bi kaç başarısız girişimciylede bu tarz bişey yaşamıştım. ama hiçbirisi oyunu buraya kadar getiremedi dedi. hmm dedim kahvemden içerek. aklıma dahiyane bir gibişe geçiş cümlesi geldi. şimdi kahveleri yudumlarken bildiğin poker oynuyoduk. kadınlarla gibiş için konuşurken belli sınavlardan geçersiniz beyler. ilk sınav orda öpüşürkendi. gıdıklayarak ayrılmamız tamamen bir sınavdı. eğer onda bahsettiğim diğer iki şıktan birisi meydana gelmiş olsaydı en güzel ihtimalle bana numarasını verip ara beni görüşelim falan diycekti. ama öyle olmadı. ilk sınavı geçtik. kapının önünde ikinci sınava başladık. kadınların sınavları çoğunlukla konuşarak ve konuşturaraktır. kapı önündeki muhabbetimiz anahtar davası falanda aynen öyle bir sınavdı. ve onuda küçük tatlı bir şakayla başarıyla tamamladım. üçüncü olarak burada kahve aşamasına geldik. ve şimdi onunla muhabbet ediyoduk. hani o tebrik ederim tarzını beğendim konuşmaları falan alayı son aşamadan ibaret. eğer yarak kürek cevaplar verip " ne sandın kızımmm kırk yılın playboyu duruyo karşında" falanvari saçma sapan bi cevap verecek olursam o kızla o gece hiçbişey yaşayamacaktım. örneği biraz bariz verdim ki anlayabilesiniz diye. anladınız demi olayı. kız hiç kimse bu aşamaya kadar gelememişti diyince şah mat yapmak için bekledim. sustum. sadece kahvemi içerek gülümsedim. kısa süreli bi sessizlik oluşturdum. cevap vermemi bekliyodu. benim cevabımın daha doğrusu benim hamlemin ne olacağı kısmı zaten onu öyle heycanlandırıyodu. zevke getiriyodu. dayanamayacak raddeye gelene kadar devam ettirmek istiyodum sessizliği. en sonunda bozacaktı nasılsa onu. ve bozduda. "ne düşünüyosun?" dedi. beklediğim soruydu bu. yerimden hafifçe doğruldum. ona doğru yaklaştım. ve dizi dizime değecek kadar yakındı. dizimin üzerinden parmaklarım dizlerine doğru temas ediyodu hafifçe. ağır hareketlerle yaptım bunu. yüzümü yüzüne yaklaştırıp "oyunun son bölümünü" dedim. kaşının birisini kaldırarak gülümsedi. genelde cevapları beğendiği zaman bunu yapıyodu. sabahtan beri sizde anlamışsınızdır mutlaka. ellerini şöyle bi toparlayıp dizimdeki ellerime zütürdü. ayağa kalktı ve benide ayağa kaldırdı. "bana ne düşündüğümü sormayacakmısın" dedi. "ne düşünüyosun" dedim. yatak odasının yerini dedi. son bölümüde başarıyla tamamlamış bulundum. ertesi sabah uyandığımızda yatakta yatıyoduk ikimizde. hemen hemen aynı şekilde uyandık. ve aynı hareketleri yaparak başladık güne. ve sonrasında gelişecek olaylar o kızın bi kaç parça sözüne baktı. o sözler ve sonrasında gelecek olaylar öyle olaylar oldu ki "leblancdemarco anlatıyor 2 " hikayesinin özünü başlatan da işte tamamen bu oldu. en büyük projelerimden birisine başlamama sebep oldu. hazır olun dostlar. bomba kısımlara başlıycam yakında.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +2
    ses istiyorum beyler. ses verin buralara başlıyorum ben.
    ···
  9. 34.
    +2
    sabah uyandıktan sonra klagib gün başlangıcı için kahve suyu koyup tuvalete gittim. tuvalette biraz uzun mu kaldım ne yaptım bilemiyorum ama çıktığımda kahveleri hazırlamış bardağı karıştırıyordu. klagib sahnedir sevgilisinin gömleğini giymiş kız ciksapeli vardır hani. gömlek züte kadar iner. altta bişey yoktu. böyle kolları falan uzundur. benim gömleği giymiş aynı şekilde ama. zütünün yarısına kadar ancak gelmiş. bu ne ya nebiçim gömlek giyiyosun sen dedi. ne sandın yavrum italyan kesim dar spor gömlektir o. benim stilimdesin taklitçi olma dedim kahvemi alırken elinden. koltuğa doğru yayılıp bi sigara yaktım. kendiside karşıma geçti. bacaklarını birleştirip kahvesini içmeye başladı elleri dizlerinin üzerinde. ne zamandır bunu yapıyosun dedi. kendimi bildim bileli dedim. kaç tane sevgilin oldu anlat bakalım dedi. saymadım dedim. hmm diyerek döndü önüne. kız da benim kız versiyonum gibi bişeydi beyler anlayacağınız. oda tıpkı benim gibi ufak tefek numaralarla yeni yeni erkek tavlamaya başlamış. istediği kişileri tava getirip birer gece birlikte oluyor, kafasına eserse zengin olanlarla takılıp paralarını yiyor , istediğini aldırıp istediğini sattırıp keyfine bakarak geçinip gidiyo. sonrasında tekmeyi basıp başka birisine başlıyormuş. ilgi çekici bir hikayesi vardı fakat uğraşamayacağım türden bi kadındı. ikinci bir kere görmek istemedim açıkçası. zaten yatakta falan da çok bişey bildiği söylenemez. çok aşırı derecede amatör davranışlarını farketmem uzun sürmedi. zaten ondan sonra bende büyük bir rahatlık oluştu. bu rahatlığı yakaladığınız zaman eğer kendinizi çok fazla koyvermezseniz görünmeyen bir baskı oluşturursunuz kızın üzerinde. ve bu baskıya onlar karizma der. siz gibimde değil dersiniz. eğer salarsanız karizmanın adı burnu havada , kendini beğenmiş ukala olarak değişir. ve bi işinize yaramaz bunların hiçbirisi. bu sefer ben sordum kıza. senin ne kadar oldu dedim. gerçi çok fazla olmamıştır diye de ekledim. doğru pek olmadı yeniyim ben henüz dedi. hevesini kırmak gibi olmasın ama belli ediyosun dedim. farkındayım merak etme ama çok havalısın dedi. hayır bunu hava olarak görme bence dedim. bu kadar şeyin üzerine bence birazcık kendimi beğenmeyi yada rahat olmayı hakediyorum diye düşünüyorum dedim. kız geriye doğru yaslandı. kolay olanı başarmanın hiçbir onuru yok dedi. eğer gerçekten rahatlığı yada hava yapmayı haketmek istiyosan zor olanı dene dedi. neymiş kolay olan dedim. damarıma bastı amk huursu. kırk yıllık emeği tecrübeyi oyunları kolay olan diye bi çırpıda sildi attı. dedi ki şimdi paran var. belli bi statü içindesin. toplum içinde saygın sayılabilecek bi mesleğe de sahipsin. giyiminden kuşamından yada konuşmandan belli zaten. kültür falan konusunda da ekgibliğin fazla yok. buda belli oluyo. fakat şuana kadar tavladığın bütün kızların tav olduğu en büyük nokta bu para güç ve iktidarın. bunlar olmadan inan bana kendinden gelen çokta bi özelliğin yok senin dedi. yanılıyosun dedim. dün gece sana buraya gelmen için para vermedim. yada seni kıyafetlerimle tavlamadım. yada konuşurken sana kültür zırvaları atmadım. hiçbişey yapmadım. seni etkilemek için yaptığım şeylerin hepsi kendi donanımımdı ve tamamen kendime has özelliklerime kanıp geldin dedim. o kadar emin olma dedi. deneyebilirsin istersen. bağlı olduğun işten ayrıl. bi kaç haftada o şekilde takıl bakalım eskisi kadar aktif olabiliyomusun görelim dedi. sinirlendim. kahvesini aldım elinden. toparlan hadi. duş almam gerek dedim. bozuldu bu hareketime. odaya gitti kapıyı falan vurdu aldırış etmedim. üstünü başını giyinip apar topar çıktı gitti evden. ama söyledikleride sinirlerimi bozmuştu. amk size kolay bişey gibi gelebilir. ibo ne kafaya takcan amk çak gitsin falan diyebilirsiniz ama öyle değil işte. yıllarca bişeyin olması için uğraşıyosanız işi başardığınız zaman takdir görmeyi hakedersiniz. bunu beklemek sizin en doğal hakkınız. takdir edilmek şöyle dursun hadi takdir edilmiyo diyelim. bari yermesinler amk. kötülemesinler. yok basit bu kolay bu falan ne demek amk. buralara gelene kadar neler çektim herşeyi anlattım siz biliyosunuz amk. tabiki kafamda bir barney stinson ampulu yandı. ve yerimden kalkıp challage excepted! diye haykırdım. işte benim için yeni bir başlangıç olacak şey buydu. şuanki işimi bir kenara bırakıp tamamen başka bir kimliğe bürünecektim. ne bileyim bir servis şöforü olarak kız tavlayacaktım. bir barmen olarak , bir gitarist olarak bir seyyar satıcı bir garson bir ayakkabıcı bir bilmem ne. bunları düşündükçe heycanlanıyodum. içimde inanılmaz derecede büyük bir ufuk açılmıştı. sizin ve benim içinde harika bir hikayeydi bu beyler. insanlar belli şeyleri yapmak için hayata gelirler. herkesin kişisel anlamda kendini adadığı bir amaç , bir gaye , bir yaşam tarzı ve bir hikayesi vardır. benim hikayemde böyle olmalı diye düşündüm. ve başladım çalışmalara.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +2
    garsonluk ilgimi çektiği için uzun zamandır garsonluk işindeyim. ilk olarak şirketin başı boş kalmamalıydı. ordaki tertipi düzeni ayarlamam gerekiyodu. playboyluk işleri için şirketi tamamen bırakamazdım. sonuçta bende bi ekmek kazanmak zorundayım amk. ne kadar vazgeçilmez olursanız olun herkesin bir tahammül sınırı vardır. işlerin boşlanmaması gerekiyodu. şirketteki işlerin zaman veya mekan sınırlaması olmadığından hergün şirkete gitmem gerekmiyodu. zaten garsonlukta tamamen bir memur hayatı gibi olmadığından hergün garsonluk yapmam gerekmiyodu. ek olarak insanların içinde olan bir meslek olduğu için iletişim konusunda en parlak meslek olarak görüyodum. gerçekten başlangıç için harika bir yerdi benim için. şirkette işlerimi yürütmesi için bir asistan tayin ettim. ve her günün sonunda gün sonu raporları ile bildirileri , evrakları ve işleri bana bildirmesini , bir ajanda içinde bütün toplantıları şunları bunları bana önceden haber vermesini tembihledim. zaten daha öncedende bu tarz işlere giriştiğim için alışık olduğum iş tempolarıydı. çok fazla kendimi kasmama gerek yoktu. takımları falan bir kenara bırakıp normal üstümü başımı giyinip çıktım sokağa. amk üzerimde büyük bir rahatlık vardı. gerçekten yaşadığım hayatın ne derece yoğun ve ne derece normal insanlardan ayrı olduğunu o zaman farkettim. harbiden insan içindeyken anlayamıyo maratonunu. gidip kafelere falan başvuru yaptım. adamlarla konuştum. karşılıklı oturup konuşurken eski alışkanlıkları bi kenara bırakmam gerektiğini farkettim. amk adam diyoki haftada kaç gün geleceksin. 3-4 gün gelirim duruma göre değişir diyorum. belirli bi gün söyle amk diyo. herif bildiğin amk mamk diye konuşuyo amk. hayret ettim. biriki yer tecrübem yok diyince giblemedi beni. daha sonra aklıma pideci geldi. sonuçta katil çalışıyodu biliyosunuz. amk katil çalıştı becerdiyse bende pek ala çalışıp becerebilirdim. dosdoğru oraya gittim. 3 katlı bir binaydı o anki iş yerleri. ikinci katında görüştük şefle. tecrüben varmı daha önce çalıştın mı bi yerlerde dedi. salladım yalanı. tabiki abicim dedim. çalışmaz olurmuyum daha önce bir tesiste çalıştım. ondan sonra şurada yeni açılan bi kafenin açılışında çalıştım ama. çok az maaş veriyolardı o yüzden ayrıldım falan diye salladım durdum. adam konuşkanlığımı falan görünce tamam dedi becerebilirsin sen bu işi kıvırırsın dedi. geç başla dedi. nasıl yani şimdi mi dedim. evet dedi çık yukarıya esinin yanına dedi. ikiniz orda çalışırsınız bugün dedi. biraz onun yanında takılır öğrenirsin daha sonra bakarız sanada dedi. iyi peki tamam dedim. amk hiçbişey bilmiyodum birden bire böyle bişey olacağını düşünmemiştim. ben evde sağda solda biraz bakarım ederim öğrenirim diyodum. binanın işleyişini çözmüştüm ama. orta katta üç tane bölme var. birisi sigara içilen balkon bölümü. diğeri salon bölümü. klimalı taraf. sigara içilmeyen ve ailelerin oturduğu büyük masalardan oluşan bölüm. son bölümde fastfood tarafında doğru olan küçük masalardan oluşan pencereli bölüm. ve gene sigara içilmeyen bölüm. üst kat ise daha çok gençlere yönelik , kafe tarzı kurulmuş bi bölüm. alt giriş katı zaten uğrakçılar için hemen biriki bişeyler atıştırıp kaçayım tarzı gelenler için biriki küçük masa ve tezgahın olduğu kat. ben üst kata çıktım ve esinin yanına oturdum. ilk baştabeni müşteri sanıp buyrun hoşgeldiniz dedi. hoşbulduk esin sen misin dedim. evet dedi. yeni başladım ben senin yanında durcakmışım dedim. aa. tamam peki gel şöyle dedi. oturdum garson masasına.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    +2
    çay içiyodu. içermisin sende dedi. olur dedim. gitti getirdi bi bardakta bana. arada bir kalkıp müşterilere bakıyodu. boş kaldıkça oturuyodu. bu şekilde mi gidiyo işler daha çok dedim. evet dedi. oturursun burda dedi. bizim masamız burası. eğer yoğunluk olursa müşteri buraya da oturmak isterse kalkar ayakta beklerin. onun dışında müşteriler ne istiyosa verirsin. sonra gelir buraya oturursun ayakta durmana gerek yok dedi. birisi bişey istediği zaman kalkar verir tekrar oturursun dedi. işi anlattı. tezgahtaki herşeyi yiyebilirsin. istediğin zaman yemek alabilirsin. fakat fastfood çeşitlerinden hiçbirisini yiyemezsin onlar yasak. çay serbest. sigara içebilirsin. kola ve meyvesuyu gibi kutudaki şeyler yasak. sadece ayran ve su içebilirsin. dolaptan falan diye anlattı pek giblemedim orasını. genel olarak işleyişi anlamıştım çünkü. sipariş nasıl alınır gösterirmisin dedim. şöyle dedi. adisyon mantığını gösterdi. aşağıya sipariş söylemeyi falan söyledi. pideleri söylerken şu şekilde söyleyeceksin. bi elinde dört beş bazen dokuz on tane tabak falan tutman gerekebilir dedi. falan filan herşeyi boş kaldıkça gelip gittikçe anlattı. kız on üzerinden üçlük bi kızdı. benim takılacağım kızlar zümresine zerre kadar girmiyodu. o nedenle ben gayet samimi bir şekilde hiçbir ciks bakış açım olmadan konuşuyodum. kızda bunu farketmiş olsa gerekki hiç kendini geri çekmeden gayet samimi bir şekilde konuştu benle. günün sonunda nerdeyse kanka olmuştuk. biriki tane sipariş aldı. beni aşağıya gönderdi alışıyım diye. iyi bir kızdı. aldım geldim problem olmadı. iki gün içerisinde işleri neredeyse tam manada çözmüştüm. zaten yapamayacağım bi iş değildi. benim için çocuk oyuncağı sayılırdı. tek elde tabak ve çay olayı biraz sorundu sadece. onuda zamanla öğrenirdim. ki öğrenmemede gerek yoktu zaten. sonuçta ben garson değildim amk. ne işim var garsonlukta. kız tavlamaktı benim amacım.
    ···
  12. 37.
    +1
    benim kız tavlayacağım mekanlar orta kattaki o geniş bölümler ve üst kattaki kafe bölümüydü. fakat daha yeni olduğum için üçüncü günde sipariş almaya ancak başlamıştım. ve şef beni giriş katına vermişti. amk kız tavlamaya diye garsonluğa girdim. 10 tane herifle bi yandan pide getiriyorum tezgaha. bi yandan lahmacun çeviriyorum içerde. öbür taraftan sakallı göbekli dayılar falan gelip oturuyo masalara. hiçbi güzel kız gelip oturmuyoki ayarlayım. ayrıca kız ayarlamak için kızlarla konuşacağım vakit çok sınırlı. sadece siparişlerini söylerken ki vakitte boş kalan 1-2 dakikada tam nokta atışı bişeyler yapmam gerekiyo. ve onu yapıp tutturmam gerekiyo. tabi bunları alt katta inşaatçı dayılara yapmamam gerekiyodu. gibtiğimin yerinde alttılar beni girişe. terin suyun içinde pide çekmenin hiçbir karizması yokki kız tavlayım. o an anladım gerçekten bazı şeylerin zor olduğunu. ama imkansız değildi tabikide. sonuçta bilgim vardı. tecrübem vardı. bununda üstesinden gelebilecektim. kapının önüne çıkıp biriki müşteri çekmeye çalışıyodum dükkana. hemde gelip geçenlerden biriki tanesini belki düşürürdüm diyodum. niyetim öyleydi. pek fazla işe yaradımı yaramadımı onuda bilmiyorum ama alt kattayken ben bu işin olmayacağını anlamıştım. la giberim böyle işi deyip şefin yanına çıktım. şef aşağı kata başka birisini ver ben orta katta çalışmak istiyorum dedim. ne niye ? diye sordu. abi bırak çalışılmaz orda dedim. ben anlaşamıyorum tezgahtakilerle fırındakilerle falan dedim. kavga ederim ben bunlarla beni orta kata al ben burda çalışmak istiyorum hem burda daha iyi çalışırım ben aşağıda iş olmuyo pek sıkılıyorum falan dedim. şef daha yenisin orta katta çeviremezsin işleri falan dedi. ya şef bırak neyini çeviremiycem dedim. küçük çocuk değilim merak etme al sen beni buraya baktın yapamıyorum çıkarırsın işten yani nedir dedim. işten kovulma gibi bi korkum olmadığından gayet taşaklı bi şekilde konuşabiliyodum. tamam dedi bugünde alt katta takılda sen yarın bakarız dedi. bakarız deme abi dedim. yarın gelip balkona geçiyorum sabah. yanımada birini veriyosun çalışıyoz. yoksa giberim aşağıda çalışmam ben deyip indim aşağıya. amk biraz atar yapınca insan heycanlanıyo. bide şeyin rahatlığı var. kulağını karıştırırarak abime bi buçuk kıymalı diyen garson muhabbeti vardır ya. amk alt kat tam olarak öyle. sigaramı yakıyorum içerde. müşterilere üfleye üfleye dışarı çıkıyorum. çatal düşüyo yere. ayağımla vurup çöpün altına atıyorum. pideleri kestirip müşteriye verirken bi parçasını ağzıma atıyorum falan. döner tezgahının başına geçip döneri talan ediyorum. alttan biriki parça yiyorum. o tarz yani. gayet rahat. binlik full time alt katta.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +1
    biriki gün 15 günlük teneke peyniri gibi kokan dayılara pide servisi yaptıktan sonra kendimi orta kata atıp balkona geçtim. balkon kısmı daha benim kalemim kızların gelip sigara içtikleri bir mekandı. o nedenle burda bişeyler yapabilirdim. adisyonu züt cebime kalemide diğer züt cebime yerleştirip geçtim balkona. balkondaki servis masasına dayanıp masalara doğru dönüp beklemeye başladım. müşteriler birer ikişer gelip yiyip içip gidiyolardı. sabrediyodum. elbet bi tane en az 5 puanlık gelecekti. ve o kısacık süre zarfında onu etkilemeyi başarabilecektim. etkilemeyi bırak anasını bile gibecektim. o kızın sözlerinden sonra gerçekten çok büyük hırs yapmıştım. amk kızlarıda hep fındık tarlalarından çıkıp gelip çarşıda para harcamaya çıkmış aileleriyle gezen büyük burunlu çilli milli kızlar. gibtiğimin yerine araplar falanda geliyo deli ediyolardı beni. lan geliyolar kızlar mızlar. taytları çekmişler zütlerine. hayvan gibi göz makyajları falan oturuyolar. birer tane döner söyleyip elleriyle falan öküz gibi yiyolar. tayt dediysem ciksi anlamayın sakın. 100 kilo kızın tayt giymesinin hiçbir ciksapeli yok. sonrada gibtir olup gidiyolar. bunlara böyle söve söve bi hal oluyodum. herneyse böyle beş puanlık 4 puanlık bir kız falanda olur diye sürekli düşürürken ben çıtayı akşam üzeri akşam servisinden sonra 4 kişilik bir grup geldi. iki kız iki erkek. erkekler mal ama kızlar taş. bi tanesi sarışın diğeri esmer kızların. on numara beş yıldız giyinmişler kızlar. erkeklergömlekle falan regular fit takılıyolar amk ezikleri. öküz gibi konuşmalarından arap oldukları belli. ama düzcedeki arapların helede bizim dükkana gelen arapların ikiye ayrıldığını söylemem gerekir. bir grup araplar suriyeden falan kaçıp gelip gerçekten hayatını idame ettirmeye çalışan fakir kısım. bunların çok modayla şunla bunla işi olmaz. kapalılar zaten çoğu. gelir hepsi bi kişi 3 tane falan pide gömer. sonrada edeplice kalkıp giderler. diğer kısımlar ise suriyede paşa çocukları mıydılar neydiler artık bi gelirler tıpkı bunlar gibi. sanarsın kraliçenin özel misafirleri. havalar binbeşyüz. saçlar maşlar maşalanmış düzleştirilmiş makyajlar yapılmış dar kotlar topuklular. bu tarz benimden fırlayan gelmiş. o derece yani.
    ···
  14. 39.
    +1
    genelde suriyelilerle ben iletişim kurduğum için masayı bana bıraktılar. çünkü koca dükkanda ingilizcesi olan tek kişi bendim. arap diyip geçmeyin hepsinde felaket ingilizce var. ben arapça onlar türkçe bilmiyolar ama ikimizde felaket ingilizce konuşuyoruz. benimki tam felaket sayılmaz. iletişim kuracak kadar en azından gibecek kadar ingilizce biliyorum yanide. kızları falan baya bi biliyolar. neyse gittim masalarına hoşgeldiniz dedim. adisyonu elime alıp kızları kesmeye başladım. kızla göz göze geldik. kestiğim sarışın bana bakıyodu. siparişide o verecekti. masada siparişi veren hep bir sözcü olur ya. kız belli biraz yırtık bi kızdı. yani girişimci mi dersin aktif mi dersin artık ne dersen de. erkekleri daha ezik kızların yanında. öyle söyleyim. kız yarı arapça yarı türkçe bişeyler anlatmaya çalışıyodu çırpınıyodu. kendi aralarında da arapça bişeylere karar vermeye çalışıyodu. anladığım kadarıyla kız bişey söyleyecekti ama erkekler yok ondan söyleme şundan söyle falan diye sürekli araya girirp duruyodu. kıza doğru biraz yakınlaşıp do you speak english dedim. yes!? dedi şaşırarak. sonra geriye doğru çekildi. ovv. do you speak english ? dedi bana umutla. oha sendemi ingilizce biliyosun der gibi. e tabiki dedim. ben öyle diyince ohhh diye bi rahatladı. nihayet ingilizce bilen birisine rastladım dedi ingilizce. kızla biz konuşmaya başlayınca böyle sevgilisi olduğunu düşündüğüm o yanındaki sıpa biraz bozuldu bu işe. yüzünü falan astı. somurtarak oturmaya başladı. kız menüyü eline aldı. hazır bulmuşken herşeyi sorayım dedi. what's mean pide döner ? dedi. pide dönerin ne manaya geldiğini anlattım. dürüm döneri sordu. pideleri sordu falan. anlattım tek tek. işte şöyle zayıf bayanlar genelde bunu tercih eder. güzel bayanlara bunu tavsiye ediyorum. suriyeliler genelde bunu severler. cem yılmazın garson esprileri gibi bana bırakıyomusun falan diye biriki şaka da yaptım güldü falan. sıpa iyice bozuldu buna. arapça falan söylenip duruyodu. kız daha fazla muhabbet etmedi. kenara çekildi. siparişleri söyledi. gittim getirdim. afiyet olsun dedim. kızı rahatça kesebileceğim bi köşeye geçip gizliden gizliye iş yapıyomuşum gibi bi yandan ortalıkta geziniyorum. bi yandan da çaktırmadan kızı kesiyorum. nihayet beklediğim an gelmişti. altın vuruş yapacaktım. ben 5 puanlık bir kız olsada olur diye beklerken en az 8 puanlık bir kız gelmişti. üstüne üstlük birde suriyeliydi. araptı amk. arap kızlarından bir fantezi yapmayı zaten uzun zamandır düşünüyodum. mükemmel bi fırsattı benim için bu. ama yanındaki hödüklerden kurtulmadan kıza yanaşmam mümkün değildi. okulda falanda okumuyo ki gibtiğimin kızları. nerde oturduklarını falanda bilemiyosun bunların. gerçi bilsemde bi hamle yapmak çok tehlikeli. sonuçta suriyeliler amk. babası mabası duyarsa türkler gibi davranmaz. türk babası olsa gene kestirirsin az buçuk ne yapacağını. adam asar mı keser mi öldürür mü onuda bilemiyosun. çok tehlikeli.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +2
    onlar yemeklerini yiyene kadar ben arapça bi kaç kelime araştırdım internetten. inceden bi jest yapıp kızın aklında kalmam gerekiyodu ki tekrar buraya gelsin. ve geldiğinde beni bulsun. gerçi geldiği zaman ingilizce bilen tek kişi ben olduğumdan benden başkasıyla konuşması mümkün değildi. o nedenle sadece tekrar burayı tercih etmesi için bir sebep daha bulmam gerekiyodu. böyle bir jest düşündüm. iyi akşamlar'ın arapçasına baktım. afiyet olsun falan ne demek onları buldum. tam kapıdan çıkarlarken onları yolcu edip arapça iyi akşamlar efendim afiyet olsun falan yaptım. ben öyle diyince şükrann şükrannn diye teşekkür ettiler. şaşırdılar arapça onlara böyle bi jest yapmama. ama hoşlarına gitti. erkekleride beğendi bu hareketimi. daha önce bunlara nasıl davrandılar nasıl karşıladılar bilmiyorum ama. demek ki adam insan yerine koyan hiç olmamış bunları. biraz ezik kalmışlar. birisinin kendi dillerinde kendilerine böyle bişey yapması hemde karşılık beklemeden böyle bi nezaket göstermesi gerçekten etkilemişti onları. belli ettiler. kıza iğneyi vurup gönderdim. artık beklemekten başka çarem yoktu. on üzerinden 8 lik arap kızımız tekrar dükkana gelecek miydi , ben o kızı ayarlayıp çakabilecekmiydim , garsonluk macerasında kaç kızı zütürebilecek başıma ne işler açacaktım hep birlikte göreceğiz. şimdilik kısa bir ara verelim. hepinizi öpüyorum. heycanla bekleyin görüşürüz canlarım.
    ···
  16. 41.
    +1
    Rez panpa
    ···
  17. 42.
    +1
    Vay amk ne ara yeniden yazmaya başladın.iyi dev olmuş yaz amk. hayat nasıl gidiyor
    ···
    1. 1.
      +1
      Fena degil kanka yardiriyoruz ayni bildigin gibi. Ozelden cok istek gelince aklimdaki yeni projeleri uygulamaya koydum. yazmaya deger gordugum bi kac seyi daha anlatip baska projeleri uygukayacam. Uygiladikca yaznaya devam edicem. Sizlerxe ne var ne yok ? Ozlemisim lan.
      ···
  18. 43.
    +1
    Garsonluk gunlerimde yavas yavas isi kavramaya ve kendime yer edinmeye baslamistim. Aslinda varya kopek gibi calistiriyolar beyler adami. Ulan bebeler oraya sabah onbirde geliyo. Ustune aksam onbire kadar duruyolar. araliksiz calisiyolar. Tabi bende calisiyorum ama benimki isin fantezisi. Herifler orda daimi calisan amk benim gibi degil. O yuzden hallerine aciyodum amk. Neyse yavas yavas isleri kapmaya basladim. Bana cok zevkli geliyodu amk. Millet nedense gurur murur yapiyo bu isleri vay e%endim milletin yedigi tabagi kaldiriyorum vay onlar yiyo ben onlerine servis aciyorum. Amk gotu gibtir git sende al sende ye yani ne buyutuyosun bu kadar. ben sahsen elime yirmi tane tabak alip yukariya servis acarken , tek basima onbes masaya birden bakarken gayet keyif aliyodum amk. O degilde iceriye donup iki cayim vaf diye bagirmanin artisligini hic bi yerde bulamadim amk. Oyle bi raatlik yok. TAbi piclik kanimiza isledigi icin artik donerin basina gecip doner kesmeye calistigimda oldu. Hele boyle millet o taze kesilmis donere bakip salyalari akarken ben tezgahin icinden agzima birer ikiser atabiliyodum ya. Iste o rahatlik bana yetiyodu amk :D
    ···
  19. 44.
    +1
    Arada kapi onune cikip sipari beklerken biruuaaaan doner var pide var biyruaaaan diye cektigim zilgitlari gibsen unutamam. M tassagina calia da da bi zevki cikiyo isin. Kapida oye takilirken yan taraftaki esnaf calisanlarina karsi dukkanlardaki hatunlara falanda goz gezdirir oldum. Zaten zamanla onlarda bu dukkanda biseylerin dondugunu birilerinin oldugnu farkedecek oldularki dukkana bir kiz akini hucum etmeye basladi. Arada dukkan kadinlar hamamina donuyodu. Hele cuma gunleri. Butun erkekler cumaya gittiginden. Bizim cumaya gitme gibi bi imkanimiz olmadigindan dukkanda full kiz cakili oluyodu. Bi gun en ust katta duruyorum. Ust kata bakan kizin annesi mi ne hastalanmis. Sef beni yukari verdi. Ciktim abi ust kata. Bi yandan sigarami iciyorum. O ust kat kafe gibi oldugu icin orda tv var. Radyo caliyo surekli. Bende powerturk falan takiliyorum boyle anten ne verdiyse artik. Ulan boyle ogleden sonra artik uc dort gibi dukkana boyle kizlar elip gidiyo. Benim oraya iki tane kiz geldi. Birinin elinde de kucuk akvaryum gibi bisey var. Merak ettim bu ne amk diye soyle dikkatlice baktim. Kizlarda baya heycanli boyle civil civil bisey. Ama olgunlar yani belli. Kucuk yasta degiller. Ama civelekler. Dur dedim simdi tam benim kalemler geldi. Yuru ibo. Gosteri bslasin.
    ···
  20. 45.
    +2
    Gittim yanlarinadikildim hemen adisyonla. Bu ne boyle ya dedim gulumseyerek. Bakti soyle bi sey ya su kaplumbagasi dedi. Allahalla. Baya ilginc ilk defa goruyorum dedim. Neden su kaplumbagasi anlatsana biraz dedim. Oyle gulustuk kisa bi sure. Sonra siparis aldim. En son kaplumbagaya dondum. Siz ne alirsiniz beyfendi dedim. O bisey yemez diyerek gukdu kizlaf. Bende sipsris vermis gibi bi porsiyon ton baligi. Anladildi hemen geoiyo dedim. kizlar gene guludtu kendi aralarinda. Benim usaga servis actircam. Kizlarin duyacagi sekilde dedim gel bakim buraya yegenim hanimlarinmasasina iki servis goturuyosun. Birer tane kola ver soyle yakigibli olsun. Bana benzeyen. Bir de hayvan sevgsi tamam mi canim hadi bakim diyerek indim ben siparisleri almaya. Kizlar arkamdan guluduyolsrdi. Gittim siparisleri aldim getirdim verdim. Yediler ictiler gene muhabbet ederek cikip gittiler. Daha sonraki gunlerde bu kizlar benim bolgelerin mudavimi oldular. Haftada bi kac gun mutlaka veliyolardi. Ilk geldiklerinde tanimadim bunlar espri yapiyolar falan. Ben anlamayinca tanimadin mi beni falan dedi. Yok dedim tanimadim. Oyle diyince ya nasi tanimazsin gecen haftalarda gelmistik surda oturuyoduk. Yanimda su kaplumbagasi falanda vardi hatta dedi. Haaa sen su kaplumbagaci kizsin dedim. Kablumbagaci kiz mi dedi patlatti kahkahayi. Amk iyice kaplumbaga terbiyecisi muamelesi cektik kiza istemeden. Bi an pidecinin verdigi rahatlikla bos buludum.
    ···