Evet beyler Pgiboloji öğrencisiyim, kadın pgibolojisi, aşk ve cinsellik ile ilgili uzun araştırmalar sonucu topladığım dökümanlarımı paylaşacağım.

bu bildiğiniz safsatalar değil

tamamen bilimsel gerçekler olacak

okuyan varmı

Bir örnekle daha iyi açıklayacak olursak, bir arkadaşım beni aradı ve kafede oturduğunu eğer yakınsam gelmemi istediğini söyledi. Bende gittim arkadaşımın yanında çok ciksi bir bayan vardı. (ciksi olarak adlandırmamızın sebebi, alt beynimizdeki kodlanmış kadın karakterine uyması, idin istediği tarz kadın. Örn: Kalçası Beline oranla büyük olan kadın görünce cinsel arzu meydana gelmesi)
Onu görünce onunla ciks yapma içgüdüm harekete geçer bu idden gelen bir içgüdüdür.
-Onunla ciks yap!
Sonra süper egom devreye girer.
- O senin arkadaşının sevgilisi bunu yapamazsın!
- Etrafta insanlar var ciks yapamazsın!
- Zina günah ciks yapamazsın!
Ve ego;
-Arkadaşımdan ayrılınca
- onunla yalnızken
- evlenerek onunla ciks yapabilirim.
Yani ego id ve süper ego arasındaki orta yol bulucudur.
id hayvani arzularınızdır
Süper ego, hayvan mısın sen? Diyerek sizi rahatsız eden vicdanınız, toplumsal dini, ailevi değer ve oluşmuş ahlaki yargılarınızdır.

Ego ise bu ikisi arasındaki yol bulucudur. Tabir-i caiz ise hem çayım dökülmesin, hem zütüm gibilmesin ister.

Aşık olduğumuz için mi kalbimiz çarpıyor, yoksa kalbimiz çarptığı için mi aşık oluyoruz? Bilimsel araştırmalar, kalbimiz daha çok çarptığında aşık olmaya daha yatkın olabildiğimizi ortaya koyuyor.

bu durum tüm duygular için geçerli, artık kanıtlandı ki korktuğumuz için kaçmıyoruz, kaçtığımız için korkuyoruz.

peki bunu nasıl lehimize çevirebiliriz?

AŞIK OLUNCA GÖSTERiLEN FiZiKSEL REAKSiYONLARI ORATAYA ÇIKARAN KiMYASALLAR VEYA DIŞ ETMENLER, KiŞiNiN AŞIK OLMASINA SEBEP OLABiLiR!

Adrenalinde aşk ile aynı etkiyi yapar hemen hemen, bu sebeple yanınızda bayan varken, arabayı adrenalin salgılatacak şekilde hızlı ve tehlikeli sürerseniz, Vücudundaki hormonları aşk etkisi yaratır ve bayan bu etkiyi sizinle bağdaştırır.

Veya çikolata yerken, kahve içerkende bu durum gerçekleşebilir

okuyan bir allah kulu var mı amk

Buradan anlaşılacağı üzerine, insanın evrimsel biyolojik olarak hayvansı bir tarafı vardır. Bazı davranışlarının kaynağı irade ve karar değil içgüdülenmeler ve reflekslerdir ve davranışlarımızın bilinçsiz alt yapısı atalarımıza kadar dayanır. Bu sebeple hayvanları inceleyerek insan davranışlarını anlayabiliriz.

Vasopressin ve Oxytocin:

Aşık olan kişinin beyninde dopaminin yanı sıra vasopressin ve oxytocin hormonuda önemli rol oynamaktadır. Hayvanlarla yapılan araştırmada, Vasopressin hormonunun, erkek fareleri dişi farelere bağlamada etkili rol oynadığı bulunmuştur.

Depresyonun sebebi, beynin dopamin siz kalmasıdır. Ama terkedilen aşığın beynin ödüllendirme mekanizması, terkedilmesine rağmen halâ aktif haldedir ve dopamin ile ödüllendirilmeye devam etmek ister. Aşık, bağımlısı olduğu dopamini tekrar bulabilmek için kaybedilen sevgiliyi tekrar kazanmak ister. Aşkın bu melankolik hali, aslında beynin ödüllendirme mekanizmasının depominsiz kalmasının sonuçudur (Tıpkı kokain bağımlısının kokain araması gibi).

Çekilen beyin tomografileri, terkedilen sevgili ile kokain bulamayan bağımlının beyinlerinin aynı bölgeleri, benzer reaksiyonlar verdiğini göstermiştir

2) Limbik Beyin (limbic System): bu beyin katmanının diğer adı ise duygusal beyindir. çünkü duygulardan sorumludur. hafıza konusunda da önemli rol oynamaktadır. özellikle de acı ve zevkli konuları daha önce kaydeder. ilkel özelliklere sahip olan sürüngen beyne mahkum olmamak için onun gardiyanı desek yanlış olmaz. mesela sürüngen beyin nasıl ki hayatta kalmaya yönelik çalışıyor ve önce kişinin kendisini hayatta tutmaya çalışıyor, bu sebeple de tehlike odaklı yaşıyorsa, limbik sistem de sevilen insanlar için fedakarlık yapmamızı sağlayan bölümdür. sevdiğimiz insanlar için yaptığımız fedakarlıklar limbik yani duygusal beyin sayesinde yapılır. ayrıca sevgi, kıskançlık ve üzüntü gibi duyguların kaynağının da burası olduğu düşünülmekte. eğer limbik beyin katmanı olmasaydı sadece temel hislere sahip olur, diğerlerini bilemezdik. sürüngen beyin nasıl ki sürüngenlerle ortak beyin katmanımızsa, limbik yani duygusal beyin katmanı da kedi, köpek ve keçi gibi memelilerle ortak olan beyin katmanımızdır. Bu beynin evrimini üç mertebeye ayırırsak, limbik beyin bu sürecin 2. Kısmında yer alır.

Amerikalı nöropgibolog paul maclean'e ait kuramı inceleyerek başlayalım. Kendisi 1960'lı yıllarda insan beynini üç katmana ayırmış ve en alttan en üste doğru her katmana sırasıyla reptilian beyin, limbik beyin ve neo korteks adını vermiştir.

1) Reptilian Beyin (R-Complex)

sürüngen beynin amacı insanı hayatta tutmaktır ve sadece tehlike odaklı çalışır. tehlike sezdiğinde beynin mantıklı düşünme yeteneği devre dışı olur ve bütün emir komuta sürüngen beyne geçer nasıl ki herhangi bir tehlike ile karşılaştığımızda o an hiçbir şey düşünemeyecek hale geliriz, işte sebebi budur. en ilkel bölümdür ve dolayısıyla da diğer limbik ve neo korteks katmanlarına göre en az gelişmişliğe sahiptir. hayatta kalmayı sağlamanın yanı sıra bir de üreme konusundan sorumludur. yani bu beyin katmanının felsefesi hayatta kal ve üre (neslini devam ettir) felsefesidir. hayatta kalma konusu sebebiyle survival beyin de denmektedir. Kişisel bir yorum katacak olursam evrimsel olarak incelendiğinde hayatta kalma içgüdüsününde aslında üremeyi sağlamak için var olduğuna inanıyorum, bence buradaki asıl amaç neslin (türün) devamlılığını sağlamaktır. beyin türü gelişime kapalı, hareketleri gelenekselleşmiş ve öğrenmeye, düşünmeye açık değildir.

duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık için farklı permütasyonlar yaratmış. biri olmadığında ne oluyor, sadece biri olduğunda ikisi olmadığında ne oluyor gibi. hepsini farklı isimlendirmiş. her şeyden birine karşı duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık hissetmiyorsak bu o'na göre aşk-dışı bir ilişki. yani muhtemelen sokakta selamlaştığımız komşular bu kategoriye giriyor. diğer insanlarla aşk-dışı bir ilişkimiz var.

buradan sonrası daha da ilginçleşiyor, keyifli hale gelmeye başlıyor. sadece duygusal yakınlık hissedebildiğimiz, her şeyi konuşabildiğimiz, bağlandığımızı düşündüğümüz ancak cinsel olarak uyarılmadığımız ve geleceğe dair herhangi bir plan yapmadığımız kişiyle olan ilişkimiz "hoşlanma". bir diğer olasılık, tutku yok, duygusal yakınlık yok ama birbirimize bağlıyız, önümüzdeki günleri beraber geçirmek istiyoruz, ilişkiyi yürütme kararındayız kısacası, bu tür de "boş aşk" olarak tanımlanıyor kuramda. genelde kötü giden uzun süreli ilişkilerde görülen bir durumdur. ciks biter, paylaşım biter, ama alışılmıştır ve ısrarla devam edilir. tek tek değerlendirdiğimiz sonunca unsur, tutku. evet, karşımızdakiyle hiçbir şey paylaşmıyoruz; onunla bir ilişkiye başlama, sevgili olma gibi bir istek veya beklentimiz yok, fakat yoğun biçimde cinsel uyarılma hissediyoruz. bunun da adı "kara sevda.

Bu 3 olguyu beyin bölgeleriyle eşleştirirsek yanılmayız,
Neo korteks süper ego
id sürüngen beyin, vs gibi

Burdan çıkaracağımız olgu, her kadın ciks ister ancak, kadınların süper egosu erkeklere nazaran, çevresel faktörlerden dolayı daha baskındır. Bu sebeple aranızda kadınların cinsel ihtiyacı olmadığını sananlar bile vardır

https://encrypted-tbn2.gs...qcsyHfKu-Te3m3Iqsw4xsk1Yw

Limbik sistem ve sürüngen beyne doğru şekilde hitap edebilirsen dişilerin cinsel içgüdüleri tetikleyip onları tavlayabileceksin!

Dişiler seni Sürüngen beynine ve Limbik sistemine göre seçiyor!
Sana aşık olmak ve seninle çiftleşme arzusunun kaynağı
Düşünerek yapılan Neo korteks işlevi değil.
Tamamen beynin alt bölümlerinin işlediği
içgüdüsel mekanizmalar tarafından gerçekleştiriliyor.

Ancak bir adım sonra işlerin tam olarak hayvanlardaki cinsel seçilim gibi gitmemesini sağlayan neo korteks devreye giriyor.

Dopamin kişiye, çoşku ve sevinç veren bir hormondur. Bu hormon kişiyi çoşku ve sevince bağımlı hale getirerek, beyinde adeta hormonal bir fırtına kopmasına, dolayısı ile kişinin dopamine bağımlı hale gelmesine sebeb olur.

Bir kokain bağımlısının kokain bulamadığı zaman gösterdiği reaksiyon, bir aşığın terk edildiği zamanki gösterdigi reaksiyon ile benzerlik göstermektedir. Her ikisindede depresyon hali görülür.

duygusal yakınlıktan kastı, biriyle aramızdaki yakınlık duygusu. onunla sırlarımızı paylaşabilmemiz, aramızda duygusal bir bağ kurabilmemiz, dünyadaki diğer insanlardan farklı bir samimiyet ve yakınlık hissedebilmemiz duygusal yakınlık.

ikincisi tutku. evet, bu bildiğimiz tutku, hani fiziksel olarak birine karşı hissettiklerimiz, cinsel çekim. sternberg, tutku olmadan aşkın olamayacağını savunuyor.

üçüncü unsur bağlılık ise, yaşanılan ilişkinin bir aşk ilişkisi olduğuna karar verme, ilişkiyi etiketlendirme isteği. devamlılık arz edeceğini belirtme arzusu. bizim "sevgili olmak" dediğimiz aslında. bu tür bir karar, taahhüt isteği, geleceğe dair süreklilik belirtisi yoksa aşk sayılmıyor yine o'na göre.

Ufak Hayati Tiyolar:

1) kız arkadaşınıza kahve içirin, içindeki kafein maddesi aşk ile aynı etkiyi yapacak ve kız bunun sizden kaynaklandığını sanacak.

2) sık banyo yapmayın, ter bezlerinde kokusunu alamadığınız ama bilinç altının aldığı çiftleşmeylel alakalı hormon tetikleyen kokuları yok eder.

3) Ten taması ve göz temasına özen gösterin, bu bilinç altına mesaj gönderir ve onu tahrik eder.

4) alkol, kızın süper egosunu yani düşünebilmesini sağlayan aynı zamanda cinsel arzuları baskılamasını sağlayan neo korteksini uyuşturur.

bu şekilde içgüdülerine daha çok ses verir ve hayvani ihtiyaçlarını bastıramaz, sizin kızla yatabilme oranınız artar.

5) ses tonu ve yüksekliği standart derecelere gelmeli. sakin, akıcı ve anlaşılır konuşmak yine içgüdülere hitap eder.

6) 31 çekmeyi aza indirin, 31 çektiğiniz sürece kızlara karşı ilgilinizi kaybedersiniz, bunun yanında sizin erkekliğinizi coşturan testestron vücuttan atılır. kızın alt beyninin istediği şey ise erkek yani bolca testestron

7) spor yapıyor olmanız her zaman artıdır, sıkı be yağsız bir vücudun hareket kabiliyeti yüksek olduğu için içgüdüsel olarak hayatta kalma oranınızın yüksek olduğunu gösterir. kızlar bir süre sonra sizinle konuşurken kollarınızı ellemeye felan başlar

Bu noktada, bilinçaltı sosyal hafıza devreye girmektedir. Eğlence mekanlarında ve barlarda çiftlerin birbirine yakınlaşmaları da aynı pgibolojiyle olmaktadır. Çünkü, aynı köprü deneyinde olduğu gibi ses, ışık, müzik ve sahne düzeni, onların birbirlerine yakınlaşmaları için uygun pgibolojik ortamı hazırlamaktadır.