dinliyoz anlat

Anlat brat mi

Sabah kalkınca deniz şortumu havlumu falan hazırladım. Sinop'lu olanlar bilir yuvam plajı vardır. Oraya gidecektik. Arkadaşlarla buluşup birkaç tane bira aldık. Kumsala gidip birer bira içtik. Sonra denize girdik. Sudan çıkınca ben kumsala yatıp güneşlendim. Sonra kalkıp suya girdim. Baya uzaklaşmıştım kıyıdan. Arkama baktım arkadaşlarımı göremiyordum. Panik yapmıştım. Birden bir şey beni suyun dibine çekti. Ayaklarıma doğru baktığımda bir şey göremiyordum ama kesinlikle orda bir şey vardı ve beni suyun derinliklerine çekiyordu. Nefesim azalmıştı boğulmaya başlıyordum. Birden arkadaşlarımın sesiyle uyandım. Kumsalda yatarken uyuya kalmışım ve kendi kendime bağırıyormuşum. Çok garip hissediyordum. Ağzımda hâla o suyun tuzunun tadı vardı. Sanki gerçek gibiydi. Arkadaşlar ne oldu diye sordu. Ben de anlattım her şeyi. Kardeşim ben uzun zamandır bu kabusları görüyorum kafayı sıyırmak üzereyim dedim. Arkadaşımın gittiği bir pgibolog varmış. istersen ona git pgibolojik olabilir dedi. Numarasını verdi bana. Akşam arayıp en yakın zamana randevu istedim. 3 gün sonraya randevu verdi. Başka çarem yoktu mecbur 3 gün daha dayanacaktım.

Devam bekliyoruz

rezerved

Randevuya kadar beklemem gerekiyordu ama çok korkmuştum. Yiğit adında bir arkadaşım vardı. Baya yakındık onunla. Onda durumumu anlattım. 3 gün sonra pgiboloğa gideceğimi ve bu sürede müsaitse onda kalıp kalamayacağımı sordum. O da kabul etti. Etmeyecek diye çok korkuyordum çünkü bu sürede başıma ne gelecek bilmiyordum ama en azından yalnız kalmayacaktım. Yiğit 1 oda 1 salonluk bir evde kalıyordu. Ben salonda yatacaktım. Yiğitle biraz dolaştık o gün kafamı dağıtmam için. Akşam önce benim evime uğrayıp giyecek bir şeyler ayarladık ve ordan Yiğit'in evine geçtik. Yiğit dolaptan biraları çıkardı. O gece baya içtik. içince keyfim yerine gelmişti. Baya rahatlamıştım. Gece yarısına doğru uykumuz geldi. Ben koltukta sızmışım. Her şey güzel gitmişti o akşam ama gece kabuslarım devam etmişti. Rüyamda yine kendi evimdeydim ve saat gece 3 civarındaydı. Çok susamıştım. Yine mutfağa gidip su alacaktım. Bardağı damacananın altına koyup basmaya başladım ama su gelmiyordu. Daha sert basmaya başladım . Sanki bir şey damacanayı tıkamıştı. Bense git gide susuyordum. içim alev alev yanıyordu sanki. Damacananın içine baktım su vardı içinde. Birden damacanın içinden siyah bir sıvı aktı. içinde bir şeyler yüzüyordu ve iğrenç kokuyordu. Ayağa kalkıp bardağı masaya bıraktım. Odama gidecektim ama arkadamı dönünce yine aynı kadını gördüm. Bu sefer yüzünü kaldırıp bana baktı. Yüzü çok korkunçtu. Suratı tamamen kandı. Bense sanki taş kesilmiştim. Kımıldayamıyordum. Kadın arapça bir şeyler söylüyordu bana. Aniden uyandım. Yiğit başımdaydı. Kardeşim iyi misin kendi kendine bağırıyordun ama ne dediğin anlaşılmıyordu dedi. Yine aynı rüyayı gördüm dedim . O gece bana yine uyku yoktu. Uyumaya korkuyordum artık.

rezerved

Rezerved

Son 3 gün hep aynısı oldu. Artık delirmek üzereydim. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sonunda pgiboloğa gittim. Durumu anlattım. (Pgiboloğumun ismi Arzu) Çok iyi bir kadındı bir süre dinledi beni. Ona ne yapmalıyım diye sordum. Bazı şeylere saplantılı olabileceğimi ve yalnız yaşadığım için bunalımda olabileceğimi söyledi. Daha çok insanla vakit geçirip kafama hiçbir şey takmamalıymışım ama benim istediğim cevap bu muydu emin değilim. En azından dediklerini deneyecektim başka çarem yoktu ama artık Yiğit'te de kalamazdım. Zaten çocuğun başını çok ağrıttım. Akşam Yiğit'in evine gidip eşyalarımı topladım. Nereye gidiyorsun dedi. Pgibolog biraz yalnız kalıp düşünmem gerektiğini söyledi o yüzden eve gidiyorum dedim. O an ilk bu geldi aklıma gerçeği söylesem göndermezdi beni ama onun da canı sıkılsın istemiyordum. O gece eve gittim ve bütün ışıkları açtım. Artık karanlığı görmek bile istemiyordum. Saat 2 ye geliyordu. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyordum. Gözlerim ağırlaşıyordu ama uyumak istemiyordum. Salona gidip televizyonu açtım. izlerken uyuya kalmışım. O gece yine aynı rüyayı gördüm. Bizim evin duvarlarında izolasyon yok komşular yere bardak düşürse sesi hemen gelirdi. Ben uykumda yine bağırmışım ama öyle böyle değil. Komşular uyanıp aşağıya gelmişler. Kapıcıdan yedek anahtarı alıp eve girmişler ( hep anahtarımı kaybettiğim için kapıcıya yedek anahtar bırakıyorum). Beni uyandırdıklarında hepsinin yüzlerinde şaşkın bir ifade vardı. Üst katımda oturan Hasan amca vardı. Oğlum ne oldu sana bütün apartmanı ayağa kaldırdın dedi. Arapça bir şeyler söyleyip bağırıyormuşum uykumda. Seni bir hocaya zütürelim bu böyle olmaz dediler. Normalde pek sevmem hocaya gitmeyi okutmayı falan ama başka çarem yoktu mecbur gidecektim .

Devam panpa cenabet dolaşma bu arada

hemen rez

Ertesi gün hasan amcayla beraber yusuf hocaya gittik. Bizim mahallede çok tanınmış bir hocadır. Hocanın evine girince duvarda bazı dualar gördüm. Sanki içimde biri onları parçalamak istiyordu. Acı çekiyordum onlara baktıkça. Hocanın yanına gittik. Odaya girer girmez hoca bana bakarak çık dışarı buraya şerli varlıklar giremez diye bağırdı. Biz girdiğimizde hoca bir şeyler okuyordu girer girmez kafasını kaldırıp bağırınca biraz korktum. Ardından hoca arapça bir şeyler söyledi. O an sanki üstümden bir yük indi. Hoca bana bakarak gel evladım otur karşıma dedi. Ben daha ağzımı açmadan bana sen ne yaptın bu şerre bulaşmak için dedi. Ben durumun şaşkınlığından çıkamadım. Ne şerri hocam ben bir şey yapmadım dedim. Oğlum isteyerek yada istemeyerek de olsa yapmışsın. Bu ifritler durduk yere musallat olmaz insana dedi. O an tüylerim diken diken oldu. Ne ifriti hocam ben ne kimseye bir şey yaptım ne kimseden bir şey gördüm kimseye bir zararım dokunmaz benim dedim. Hoca bana bir muska yazdı. Al evladım bunu ne olursa olsun boynundan çıkarma dedi. Olur hocam dedim ve evden çıktık. Hasan amca başını yere eğmiş yüzüme bir kez bile bakmadan yürüyordu. Hasan amcanın kolundan tuttum. Hasan amca noluyor ne bu halin yüzünden düşen bin parça dedim. Hiçbir şey söylemedi. Sadece yere bakıyordu. Biraz düşünceli gibiydi. Eve varınca hasan amca biraz otursana yalnız kalmak istemiyorum şimdi dedim. Neden böyle davrandığını öğrenmek istiyordum. Adam mecbur kabul etti ve salona geçti. Ben çay koydum. Çay olunca hasan amcanın yanına gittim. Hasan amca yolda da bir şey demedin burda da susuyorsun hocaya gittikten sonra bir şey oldu sana dedim

Rezerved devam panpa

rezerved ortak hade

reserved

reserved

Hasan amca derin bir of çekti ve anlatmaya başladı. Hasan amca zamanında rahmetli babamla çok yakın arkadaşmış. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş. Başta ikisinin de durumları çok iyi değilmiş. Sonra birden zengin olmuşlar. Nasıl oldu bu dedim. Bunların köyünde hacı osman efendi diye biri varmış. Adam köyün derinliklerinde bir kulübede yaşıyormuş. Hiç çıkmazmış evinden ihtiyaçlarını nerden karşıladığını kimse bilmezmiş. Bu adam büyüyle uğraşırmış. Bir gün babamla hasan amca bu adama gitmişler. Artık yoksulluk canlarına tak etmiş. Adam hemen bunları içeri almış. Size bir harita yaptırcam o harita da sizi bir define zütürecek ama önce bir şeyler yapmalısınız demiş. Bazı otlar toplatmış babamlara sonra bunları karıştırmış. Elinde değişik bir kitap varmış. Bu kitaptan bir şeyler okurken içirtmiş babamlara bu karışımı. Ondan sonra bir kağıt koymuş ortaya . Kağıda kendiliğinden bir şeyler çizilmeye başlamış. Babam hasan amcaya kalk gidelim bu iş çığrından çıkmaya başladı demiş ama hasan amca istememiş. O gün haritayı izleyip zengin olmuşlar ama o günden sonra hasan amcanın başına gelmeyen kalmamış. Karısı 3 kere düşük doğurmuş sonra bir gün hamile kalmış bu sefer oldu derken de karısı bebeğiyle beraber trafik kazasında ölmüş. Hasan amca bunları anlatınca korkmaya başladım. Meğer hepsi babam yüzünden gelmiş başıma diye düşündüm. Hasan amcaya bugüne kadar bana niye bir şey olmadı diye sordum. Baban sürekli yusuf hocaya gidip muskalar dualar yaptırırdı onları eve asardı ifritler o yüzden dokunamadı sana dedi. Hasan amca haklıydı babam hep dualar asardı eve ama onun ölümünden sonra ben hepsini kaldırmıştım

Belki hacı osman'a gidersek o bir şeyler yapabilir diye düşündüm. Hasan amcaya osmanın evinin nerde olduğunu sordum. Köyde mezarlıkların bittiği yerde ormanın içine bir patika yol olduğunu osmanın bu yolun sonunda bir barakada yaşadığını söyledi ama uzun zamandır kimse bu adamı görmemiş. Benim arabam yoktu Hasan amcadan rica ettim beni oraya zütürmesi için. Hasan amcanın bir torosu vardı haliyle eski de olsa bizi köye kadar zütürdü. Hasan amca mezarlıkların orda durdu. Burdan sonrasını kendin git dedi. Hasan amca buraya kadar geldik devam et işte nolcak dedim. Ben o adamın evine gitmemeye yeminliyim. Seni burda bekliycem işin bitince gelirsin dedi. Köye vardığımızda hava kararmıştı saat 7 ye geliyordu. Ben arabadan inip yürümeye başladım. Karanlıkta telefonun ışığıyla yürüyordum. Bizim köy eski olduğu için pek aydınlatma yok. O karanlıkta ne kadar korktuğumu anlatamam ama bunu yapmaya mecburdum. Eğer bu işkenceden kurtulmak istiyorsam başka çarem yoktu. Yaklaşık 200 metre yürüdükten sonra bir eve ulaştım. Ev tahtadandı her yeri rutubetliydi. Duvarları çürümeye yüz tutmuştu. Tek katlı eski püskü bir evdi işte. Kapıya yaklaşıp tıkladım. Hiçbir ses gelmiyordu. Pencereden baktığımda içeride sadece bir gaz lambası yanıyordu. Köyün bu kısmında elektrik yoktu. içerisi loş ve bir o kadar korkunç görünüyordu. Gidip tekrar kapıyı çaldım. Kapıyı yaşlı bir adam açtı. Bastonla zar zor yürüyordu. Suratı buruş buruş olmuştu. En az 70 yaşında görünüyordu. Uzun sayılabilecek bir sakalı vardı.

bu ne amk adam Şeytan-ı Racim izleyip senaryosunu yazmış izleyenler bilir orada da hocaya gidiyorlar malum çocuk girer girmez hoca onu dışarı kovuyor falan filan biraz özgün ol