/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +11 -1
    '31' aralık 1978 günü 'penis'ilvanya devlet hastanesinde cileli dünyaya gözlerini açar bebek johnny. doktor; "bir çocukta iki tane göbek kordonu mu olur amk" diyerek yanlışlıkla ekmek teknesini kesecekken belkide hayattan ilk tokadı yiyecekken, tecrübeli bir hemşirenin dikkati sonucu son anda kurtulur reyiz.
    ···
    1. 1.
      +1
      Başlangıç güldürdü.
      ···
  2. 2.
    +7
    johnny bazı günler ustasından izin alır, arkası puslu aynada saçlarını tarar, işten yarım saat erken çıkar, ve lisenin çıkışında jenny'i bekler. o yarım saat johnny için bir ömür gibidir. bitmeyecekmişçesine uzun geçen bu zamanın hesabını tutacak bir kum saatindeki her kum tanesi kadar kafasına şüphe düşer, acaba jenny bugün okula gelmemiş midir? peki ya erken çıktıysa? onu göremeyecekse bu lanet yerde ne işi var? binlerce şüphe kafasını sorguya çekerken zil çalar ve jenny okulun kapısından görünür ve johnny için zaman durur.
    ···
  3. 3.
    +6 -1
    hayatını değiştirecek o gün yine aynı okul önünde tüm cesaretini toplayıp beklemektedir. bugün gemileri yakacağı gündür. bahşişi ufak bir tebessüm olan günlerdir bakıştığı güzel jenny'e her ne pahasına olursa olsun açılacak, hatta vakti var ise pastanede limonata içmeye davet edecektir.

    derken vakit gelir ve zil çalar sanki son an gelmiştir ve johnny'nin hayatı durmuştur. Jenny her zamanki güzelliğiyle arz ı endam eder. sanki kainatın tüm güzellikleri ondan ilham almıştır. johnny vazgeçmeyi çok istese de bir bilinmeze kendini atar. jenny'nin okyanuslardan derin o masmavi gözlerine dalmışken konuşmayı unutur, etraflarındaki kızların kikirdeşmeleri ile nerede olduğunu hatırlar.

    çatlak bir sesle; ee jenny beni az da olsa tanıyorsun, ben seni daha da iyi tanımak isterim, tabi iznin olursa acaba benimle köşedeki pastaneye limonata içmeye gelir misin?

    jenny gülümser, johnny daha da gülümser, tam olumlu cevabı verecekken kankası jayden, johnny'e hor gören bakışlar atan o şımarık zengin kızı, napıyorsun sen edasında jenny'i dürter. belkide aşk galip geldiği için, jenny jayden'a aldırmaz ve johnny'e gülümser ve elbette der.
    ···
  4. 4.
    +5
    johnny hergün saat 8'den akşam 5'e sanayide çalışmaktadır artık. kısa sürede motor ve makina alanında yeteneğini gösterir ve sanayide ün yapar. ustası tarafından sevilir, ve sanayideki abileri tarafından yetiştirilir. baklavalarını ve kaslarını bu sanayi günlerine borçludur johnny.

    ergenliği ile beraber hayatı tekrar bahara döner ve öğretmeni tarafından kırılan kalbinde umut yeniden filizlenir. bu filizin tohumunu mahallelerinden julia teyzenin kızı jenny atar. jenny, penisilvanya lisesinin en güzel kızıdır. mahallede çok canlar yakmıştır. ancak o da johnny'e karşı boş değildir.
    ···
  5. 5.
    +5
    jenny arkadaşları ile johnny'nin yanından geçerken bir saniyeliğine gözleri birbirlerine kenetlenir, jenny için anlamsız olan bu bakışma johnny'nin içini eriten kor bir alevdi, yıldızlardan daha parlaktı gözleri, bunu bilseydi johnny'e böyle bakabilmeye cüret edebilir miydi?

    johnny için hayat bundan sonra daha başkadır. aklı, hisleri ve duyguları güzel bir liseli kız tarafından zaptedilmiştir. mantığı ne zaman onu kurtarmaya çalışsa güzel gardiyanının mavi gözleri aklına gelir, korkar ve kaderine razı gelir.
    ···
  6. 6.
    +3 -2
    7 den 77'ye tüm abazanların sesi, koca memeli kızların sevgilisi johnny reyizin hiç bilmediğiniz yürek burkan hikayesi, yalnızca bu başlıkta beyler.
    ···
  7. 7.
    +4
    halbuki ne büyük hayalleri vardır küçük johnny'nin. okumak, astronot olmak, ilk ve platonik aşkı ilkokul öğretmeni lisa ile mutlu bir yuva kurmak istemiştir. ancak ilk aşk acısın%
    ···
  8. 8.
    +2 -1
    farklılığı yüzünden diğer çocuklar tarafından sürekli dışlanır, hor görülür, dalga geçilir. ilkokul hayatında hiçbir zaman tahtaya kalkamaz, bu sebeple zeki ve parlak bir öğrenci iken tembel muamelesi görür. bir veli toplantısında öğretmeni babasına; "bu çocuktan birşey olmaz, siz iyisi mi bunu geç olmadan sanayiye tamirci çıraklığına verin" der. reyisin hükmü verilmiş kalemi haksızcasına kırılmıştır.
    ···
  9. 9.
    +3
    artık haftada en az iki kere jenny ile buluşmaktadırlar, onsuz geçirdiği süre sanki onu birkaç saniye daha görebilmek için katlanması gereken bir eziyettir. ışığın büyüsüne kapılan böcekler gibi jenny'nin etrafında kendini unutur. sevgileri o kadar yoğundur ki konuşmadan bile birbirlerini anlayabilmektelerdir. birgün penisilvanya parkında jenny ile gelecek hakkında konuşurlarken jenny'nin hayallerini hep büyük bir malikane ve lüks bir hayatın süslediğini öğrenir. içi burkulur johnny'nin çünkü ona bu hayatı verebilecek imkanı yoktur ve olmayacaktır da. bu gerçek bir mikrop gibi günden güne içini kemirirken acısını ve gerçekleri gizler gizler.

    Boş bir adam değildir johnny, iş konusu açıldığında penisilvanya özel erkek kolejinde okuduğunu, ve nasada makina mühendisi bir astronot olmak istediğini söyler ki bunlar yalan değil ilkokul öğretmeninin yıktığı hayalleridir sadece. jenny'nin henüz bilmediği hayaller...
    ···
  10. 10.
    +1 -1
    laan
    ···
  11. 11.
    +2
    kaldığım yerden devam ediyorum beyler, fon müzikleri ile beraber;

    https://www.youtube.com/watch?v=IbcJDAAnhlw
    https://www.youtube.com/watch?v=7L8tcj8AmyE

    halbuki ne büyük hayalleri vardır küçük johnny'nin. okumak, astronot olmak, ilk ve platonik aşkı ilkokul öğretmeni lisa ile mutlu bir yuva kurmak istemiştir. ancak ilk darbesini ilk aşkından yer ve aşk acısını tadar.
    ···
  12. 12.
    +1
    johnny ile jenny'nin masalarındaki sessizliği, "ne almak isterdiniz" diyen garson bozar. ikramlarını söylerler ve johnny, bugünde hava biraz sıcak değil mi diye muhabbete başlamak ister. jenny güler ve öyle olmalı der, ardından seni bazen okuldan çıkarken görüyorum, ne tesadüf değil mi, der.

    johnny kızarır ve gözlerini kaçırarak; "tesadüf" diyebilir sadece. ancak johnny'i yakan ateş aynı anda jenny'i de yakmaktadır ve jenny, peki her okul çıkışında aynı yerde misin acaba diye bakmam sence de biraz garip değil mi? der.

    artık bastırılan hisler hücrelerini yıkmaya, konuşulmayanlar konuşulmaya başlamıştır. johnny kendinden hiç de beklemeyerek, jenny der ben oraya sadece ama sadece seni görmek için geliyordum, ve bunu söylediğim için şu an çok utanıyorum der.

    jenny johnny'nin hiç beklemediği bir anda elini tutar ve gülümseyerek biliyordum der.
    ···
  13. 13.
    +1
    her güzel hikayenin bir sonu olduğu gibi, jenny'nin üniversite zamanı gelir ve jenny los angeles üniversitesini kazanır, johnny ise san fransisco yakınlarda bir üniversitede eğitimini sürdüreceğini söyler, birbirlerini en kısa sürede tekrar görebilme umuduyla vedalaşırlar.

    jenny'den ayrı kaldığı her günün işkencesine daha fazla dayanamayan johnny sanayiden arkadaşı michael'ı varlarını yoklarını toplayıp los angeles sanayisinde tamirci ve yedek parça dükkanı açmaya ikna eder, michael'ın los angeles'taki akrabaları ve çevresi sayesinde müşteri sıkıntısı çekmeyeceklerini düşünür, evine ve ailesine veda ederek kısıtlı imkanlar ve büyük umutlarla los angeles'a giderler.
    ···
  14. 14.
    -1
    neden giblemediniz lan
    ···
  15. 15.
    -1
    günler sonra, tam da tüm umutların tükendiğini kabullendiği bir anda jayden'in pembe mini cooper'ı hiç beklenmedik bir biçimde arıza yaptı. los angeles çevre yolunun ortasında çaresiz bir biçimde mahsur duruma düşen jayden'in şansına yarım saat sonra tesadüfen bir çekici araç yoldan geçmekteydi. aracın içindeki yardımsever delikanlı jayden'a yardım etti ve ikisi sanayi sitesinine doğru yola koyuldular. jayden yolun yarısı boyunca kızıp küfrettikten ve trip attıktan sonra sinirli bir biçimde, lanet araba neden bozulacağı tuttu ki dedi. genç gülerek, olur böyle şeyler, kafanıza takmayın. tamirhanemde sorunu çözer ve sizi en kısa sürede arabanıza kavuşturmaya çalışırım, eğer tahmin ettiğim gibiyse tamir etmem fazla vaktimi almaz dedi.

    jayden şaşırarak; aksanınız yabancı gelmiyor, acaba penisilanya ile bir alakanız var mıdır? diye sordu.

    Michael; ortağım ve ben buraya penisilvanyadan geldik, neden sordunuz? dedi.

    jayden gülerek, bende penisilvanyalıyım dedi, kilometrelerce ötece iki hemşerinin birbirini bulması ne kadar da garip değil mi dedi.

    evet dedi michael. ve son virajdan, ortağı johnny'nin düzensiz hayatını yeniden alt üst etmek üzere döndüler.
    ···
  16. 16.
    +1
    uzun bir aradan sonra devam etmeye hazır mısınız amk
    ···
  17. 17.
    +1
    johnny, yalan dedi inanmam.

    jayden; o zaman yarın seninle buluşmaya gelirken jenny'nin elindeki lüks çantaya iyi bak çünkü o justin'in hediyesi dedi.

    johnny içten içe kızmaya başladı, bu şüphe onu içten içe kemiriyordu. bir yanı jenny bunu kesinlikle yapmaz derken diğer yanı aksini idda ediyordu. tam da bu kaosun pençesindeyken jayden bedenini johnny'e yaklaştırdı. göğüslerini ona sürttü elini bacaklarından kasıklarına doğru gezdirirken kulağına şehvetle; herkesin bir sırrı vardır johnny, dert etme dedi.

    johnny birden kendine geldi ve jaydeni iterek ardına bile bakmadan hızla ortamı terk etti.

    jayden, onun arkasından tebessümle; sanırım değerli arkadaşım jenny'e artık küçük bir sürpriz yapmanın vakti geldi diye düşündü. En sevdiği çantayı ona hediye edersem ne kadar sevinir kimbilir, diyerek mağazanın yoluna koyuldu.
    ···
  18. 18.
    +1
    sen sanayideki çırakların taşşağını ye dıbınoğlu
    ···
  19. 19.
    0
    başlıyorum biraz toparlıyim amk baya uzak kaldık
    ···
  20. 20.
    0
    yok ise devamı yarın
    ···